Search

L’endophtalmie endogène est une infection endoculaire exceptionnelle survenant par voie hématogène. Les foyers infectieux primitifs sont essentiellement cardiaques, dentaires, hépatiques, méningées et pulmonaires. Les endophtalmies endogènes à point de départ cutané sont une entité rare. Nous rapportons une observation rare d’un patient chez qui une endophtalmie endogène à point de départ cutané a été diagnostiquée à un stade Tardif, ce retard est lié à la présentation parfois trompeuse de cette affection. Nous discutant l’apport des examens complémentaires dans cette pathologie, particulièrement, l’échographie oculaire. L’endophtalmie endogène reste une pathologie extrêmement sévère et de pronostic très sombre., Journal de la Société Marocaine d’Ophtalmologie, No 27 (2018)

La maladie de Behçet est une maladie chronique, auto-immune, multisystémique d'étiologie inconnue, caractérisée par des ulcères buccaux, ulcères génitaux, et lésions oculaires. Les manifestations ophtalmologiques de la maladie de Behçet sont multiples et sont parfois révélatrices de la maladie. Notre travail consiste à étudier ces manifestations dans un groupe de patients chez qui l’atteinte ophtalmologique a été révélatrice de la maladie de Behçet. Matériels et méthodes Il s’agit d’une étude rétrospective réalisée dans le service d’ophtalmologie à l’hôpital militaire d’instruction Mohamed V de Rabat entre Janvier 2009 et Décembre 2016. Elle a concerné 42 patients ayant consulté initialement pour des symptômes oculaires et chez qui le diagnostic de la maladie de Behçet a été retenu en se basant sur les critères d’ISG. Résultats: Les manifestations oculaires initiales étaient : une uvéite antérieure non granulomateuse dans (15,06 %) dont (10,9%) avec hypopion, une uvéite intermédiaire dans (9,5%), une hyalite dans (12,32%), une panuvéite dans (41,1%), des vascularites rétiniennes dans (16,43%), des occlusions veineuses rétiniennes dans (4,1%) et un œdème papillaire dans (1,3%). Les critères ayant permis de poser le diagnostic de la maladie de Behçet étaient essentiellement l’aphtose buccale, l’aphtose génitale et le test pathergique. Discussion Dans 10 % à 20 % des cas, l’atteinte oculaire peut être inaugurale, restant isolée pendant quelques années. Les aspects cliniques les plus fréquemment révélateurs de la maladie de Behçet sont les uvéites antérieures, les panuveites et les vascularites. Conclusion: l’origine ethnique et géographique du patient, l’âge jeune et certaines particularités cliniques des lésions oculaires doivent faire penser l’ophtalmologiste à la maladie de Behçet devant l’inflammation de l’une des structures oculaires l’inciter à rechercher , en collaboration avec d’autres spécialités, les autres critères de diagnostic, Journal de la Société Marocaine d’Ophtalmologie, No 27 (2018)

Bu çalışma, Antalya merkez ve Serik ilçesinde bulunan topraksız kültür sistemiyle domates yetiştiriciliği yapılan seralardaki bitkilerin beslenme durumlarının ve sulamada kullanmış oldukları suların sulama suyu kalitelerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla, yetiştirme sezonunun ortasında 12 üreticiye ait topraksız kültür seralarından yaprak ve sulama suyu örnekleri alınmıştır. Yaprak örneklerinde toplam azot (N), fosfor (P), potasyum (K), kalsiyum (Ca), magnezyum (Mg), demir (Fe), çinko (Zn), mangan (Mn) ve bakır (Cu) analizleri yapılmıştır. Sulama suyu örneklerinde ise pH, EC, Ca++, Mg++, Na+, K+, CO3-, HCO3-, CI-, SO4-2, NO3- ve B analizleri yapılmış ve sodyum absorpsiyon oranı (SAR) ile % Na değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre yaprak örneklerinin N ve Mg konsantrasyonlarının düşük ve yeterli, P, K ve Ca konsantrasyonlarının yeterli ve yüksek; Fe ve Zn konsantrasyonlarının yeterli, Mn ve Cu konsantrasyonlarının ise yeterli ve yüksek sınıflarda yer aldığı belirlenmiştir. Topraksız kültür yetiştiricilik sisteminde bitkinin gelişme durumu, radyasyon oranı ve drenaj oranı gibi faktörlere bağlı olarak gün içinde değişen sıklıklarda gübreli su uygulanmasının ve her üreticinin uyguladığı gübreleme programının farklı olmasının bir sonucu olarak incelenen yaprak örneklerinin bitki besin elementi konsantrasyonları farklılıklar göstermiştir. İncelenen sulama suyu örneklerinin pH’ları genellikle nötr ve hafif alkali karakterde olup, tuzluluk yönünden I. ve II sınıf (C1 ve C2), sodiklik açısından 1. sınıf (S1), CI- ve SO4-2 içerikleri yönünden I.sınıf, B içerikleri yönünden de I. ve II. sınıf sulama suları oldukları belirlenmiştir. Topraksız kültür yetiştiriciliği yapılan seraların sulama suyu kalitesi açısından sorun teşkil etmeyen bölgelerde kurulduğu tespit edilmiştir

Son yıllarda bitkisel üretimde verimliliğin arttırılması amacıyla kimyasal ve çiftlik gübrelerinin yanı sıra organik, organomineral, toprak düzenleyiciler ve mikrobiyal gübrelerin kullanım oranları da artmıştır. Bu çalışma, bitkisel kökenli sıvı organik gübrelerin, kimyasal gübreler ve bunların farklı kombinasyonlarının örtü altı hıyar yetiştiriciliğinde verim ve meyve kalite kriterleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Tesadüf parselleri deneme desenine göre 4 tekrarlamalı kurulan çalışmada kontrol, topraktan organik gübre, tam doz kimyasal gübre, tam doz kimyasal+organik gübre, yarı doz kimyasal+organik gübre, topraktan kimyasal+yapraktan organik gübre uygulamalarının etkileri araştırılmıştır. Gübre uygulamalarının verim, meyve Ca, K, Mn ve Cu içeriği, renk bileşenlerinden a ve b değerleri, meyve suyu pH’sı, EC’si, meyve çapı ve ağırlığı, titre edilebilir asitlik içeriği üzerine etkileri istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Özellikle tam doz kimyasal gübre+organik gübre uygulaması ile verim, titre edilebilir asitlik, meyve suyu EC’si ve K içeriği artmıştır. Sonuç olarak sadece organik gübre uygulamaları; verim ve kalite kriterlerini kontrole göre önemli oranda artırmasına rağmen kimyasal gübre uygulamalarının gerisinde kalmıştır. Bununla birlikte organik gübrelerin kimyasal gübrelerle birlikte verildiği uygulamalarda ise sadece kimyasal gübre verilen uygulamalara göre verim ve incelenen diğer parametrelerde önemli oranda artış sağlandığı belirlenmiştir.

This research was realized to determine the quality of well waters used for irrigation purposes in crop production under greenhouses of Osmaneli district of Bilecik province. For this purpose, water samples were taken from 46 wells in the region. Analyses of irrigation waters including pH, EC, Ca+2, Mg+2, K+, Na+, CO3-2, HCO3-, Cl-, SO4-2, and B were done. From the analyses results SAR, Na % and RSC values were calculated and the quality classes were determined and evaluated. The results showed that 41.30 and 47.82 % of the investigated water samples had moderate and high salinity, respectively. In term of SAR value, all samples were considered as first class irrigation waters. Chloride contents of water samples, was not high to show toxic effect to the growing plants. It was determined that most of the irrigation waters can be used in production under greenhouses without yield loss, Alınış tarihi 10 Ağustos 2012 Düzeltilme tarihi 5 Mart 2013 Kabul tarihi 11 Mart 2013

Bu çalışma, Antalya-Serik yöresindeki seralarda kullanılan sulama sularının kalitelerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla, Antalya-Serik yöresini temsilen 25 adet seradan sulama suyu örnekleri alınmıştır. Su örneklerinde pH, EC, Ca, Mg, Na, K, CO3-2, HCO3-, Cl-, SO4-2, NO3- ve B analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçları esas alınarak SAR, % Na ve RSC değerleri hesaplanarak, kalite sınıfları belirlenmiş ve değerlendirmeleri yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, incelenen örneklerin % 68’inin C2, % 32’sinin C3 tuzluluk sınıfına girdiği, SAR ve Na (%) açısından ise tüm örneklerin 1. sınıfta yer aldığı saptanmıştır. Genel olarak incelenen sera sulama sularında önemli düzeyde sorun tespit edilmemiştir.