Search

Amaç: Bu çalışmanın amacı, üreme çağındaki kadınlarda demir eksikliği anemisinin bilişselfonksiyonlar, fiziksel fonksiyonellik, psikiyatrik morbidite, yorgunluk ve yaşam kalitesi üzerindekietkilerini incelemekti.Materyal ve Metot: Yaşları 18‐50 arasında değişen ve demir eksikliği anemisi olan 33 kadın ve anemisiolmayan 32 sağlıklı kadın çalışmaya dahil edildi. Laboratuvar analizi, nöropsikolojik testler, BeckDepresyon Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, VAS yorgunluk, Sağlık Değerlendirme Anketi ve Kısa Form‐36değerlendirildi.Bulgular: Gruplar arasında demografik özellikler açısından anlamlı fark saptanmadı. Demir eksikliğiAnemisi olan grupta Digit Forward/Backward, Digit Span Total, Sağlık Değerlendirme Anketi, BeckDepresyon Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, Kısa Form‐36 ve yorgunluk skorları kontrol grubuna goreanlamlı olarak daha düşüktü. Korelasyon analizinde eğitim, serum demir, ferritin ve hemoglobindüzeyleri ile bilişsel test skorları ve yorgunluk arasında anlamlı ilişkili bulundu. Serum demir, ferritin vehemoglobin düzeyleri ile Sağlık Değerlendirme Anketi, Beck Depresyon Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeğive Kısa Form‐36 skorları arasında anlamlı ilişki bulundu.Sonuç: Demir eksikliği anemisi üreme çağındaki kadınlarda bilişsel fonksiyonları, fizikselfonksiyonelliği, yaşam kalitesini, yorgunluğu, anksiyete ve depresyon semptomlarını negative yöndeetkilemektedir., Objectives: The aim of the study was to determine whether irondeficiency anemia (IDA) in reproductive-age women affects cognitivefunctioning, physical functioning, psychiatric morbidity, fatigue and qualityof life. Materials and Methods: Thirty-three women aged between 18-50years with IDA and 32 non-anemic healthy women were included in the study.Laboratory analyses, neuropsychological tests, Beck Depression Inventory (BDI),Beck Anxiety Inventory (BAI), VAS fatigue, Health Assessment Questionnaire (HAQ-DI)and Short Form-36 (SF-36) were assessed. Results: There was nosignificant difference in demographic characteristics of the patients betweengroups. Digit Forward/Backward, Digit Span Total, HAQ-DI, BAI, BDI, SF-36,fatigue scores in IDA group were significantly lower than the controls.Correlation analysis revealed that education, serum iron, ferritin, andhemoglobin levels were associated with cognitive test scores and fatigue. Serumiron, ferritin, and hemoglobin levels were found to be associated with HAQ-DI,BAI, BDI, and SF-36 scores. Coclusion: IDA negativelyaffects cognition, physical functioning, quality of life, fatigue, symptoms ofanxiety and depression in reproductive-age women.

Sjogren Sendromu toplumda % 2-3 oraninda gorulen kronik otoimmun bir hastaliktir. Santral sinir sistemi tutulumu olan Sjogren Sendromunda psikiyatrik ve norolojik bulgularin varligi bildirilmistir. OLGU. 35 yasinda kadin hasta, insanlarin kendisi hakkinda konustugunu dusunme, izlendiginden suphelenme, ev islerini yapamama, karamsarlik, uykusuzluk, cocuklarina karsi zarar verme dusuncesi, ozbakimda azalma sikayetleriyle klinigimize basvurmus ve yatisi yapilmistir. Hastanin oykusunden dort senedir paranoid sizofreni tanisi ile takip edildigi ogrenilmistir.Hastanin yatis sonrasi cekilen Beyin MRG’sinin vaskuler lezyonlar ve vaskulit ile uyumlu olabilecegi raporlanmistir. Hastaya minor tukruk bezi biyopsisi yapilmis, patoloji raporu Chisholm Mason siniflandirmasina gore Grade 3 olarak raporlanmistir. Hastaya uygulanan Schimmer testi pozitif bulunmustur. AECCC kriterlerine gore hastaya primer Sjogren Sendromu tanisi konmus, hastaya hidroksiklorokin 200 mg/ gun tedavisi baslanmistir. Tartisma: Sjogren Sendromunda santral sinir sistemi tutulumu psikiyatrik bozukluklara neden olabilir. Sjogren Sendromu ile birlikte en sik atipik duygudurum bozukluklari gorulmekle birlikte (3) psikoz, somatizasyon, panik bozukluk, kisilik bozukluklari da bildirilmistir. Psikiyatrik ve norolojik bulgularin vaskulit tarafindan meydana gelen iskemik hasar nedeniyle meydana geldigi iddia edilmektedir. Sundugumuz vakada santral sinir sistemi tutulumu olan Sjogren Sendromu olan hastanin sizofreni tanisi ile takip edildigi dikkati cekmektedir. Sjogren Sendromu ve psikiyatrik hastaliklar arasindaki iliskiyi anlamak icin ileri arastirmalar yapilmalidir. Romatolojik hastaliklarin psikiyatrik bulgular ile ortaya cikabilecegi goz ardi edilmemeli, ayirici tanida dusunulmelidir. Tedavide endike psikotropik ilaclarin yaninda altta yatan otoimmun hastalik icin gerekli immunsupresif ajanlarin da psikiyatrik semptomlarda hizli iyilesme sagladigi bilinmektedir.

Amac: Genel kabul edilen goruse gore, psikiyatri literaturunde, icsel bir anksiyete egilimini gosteren anksiyete duyarliligi ile, kisilik ozellikleri ve intihar arasindaki iliski hakkinda yeterli bilgi bulunmamaktadir. Bu calisma yuksek anksiyete duyarliliginin intihar acisindan onleyici bir faktor olup olmadigini arastirmak icin planlanmistir. Materyal ve Metot: Bu calismada hastalar iki gruba ayrildi. Bir grup DSM-IV-TR’ye gore unipolar depresyon tanisi alan, hic intihara kalkismamis ve halen intihar dusuncesi olmayan 31 hastadan olusuyordu. Diger grup ise intihar girisimi nedeniyle Ankara Ataturk Egitim ve Arastirma Hastanesi Psikiyatri Poliklinigi’ne veya Ankara Ataturk Egitim ve Arastirma Hastanesi Acil Servisi’ne basvuran ve DSM-IV-TR’ye gore unipolar depresyon tanisi alan 28 hastadan olusmaktaydi. Hastalara Anksiyete Duyarlilik Indeksi-3 (ADI-3), Intihar Olasiligi Olcegi (IOO), Beck Depresyon Olcegi (BDO) ve Beck Anksiyete Olcegi (BAO) uygulandi. Ek olarak ADI-3’un 3 alt olcegi olan sosyal, bilissel ve fiziksel alt olcekler de bireysel olarak degerlendirildi. Bulgular: Intihar oykusu olan depresyonlu 28 hasta grup 1 ve intihar oykusu olmayan depresyonlu 31 hasta ise grup 2 olarak degerlendirildi. Yas, egitim, cinsiyet ve medeni durum acisindan gruplar arasinda fark saptanmadi. ADI-3 total skoru (M group1 = 27,2 ± 16,9; M group2 = 35,9 ± 15,2; t = 2,045; p =0,045), ADI-3 fiziksel alt olcek skoru (Mdn group1 = 5,5; Mdn group2 = 10, Z = -1,989; p = 0,047) ve BDO skoru acisindan iki grup arasinda anlamli fark saptandi. ADI-3 sosyal ve bilissel alt olcekleri, BAO ve IOO skorlari acisindan gruplar arasinda anlamli fark saptanmadi. Sonuc: ADI-3, depresyonlu hastalarda intihar riskini degerlendirmede kisa zamanda olculebilir bir skala olarak klinik kullanim icin onerilebilir.

Chorea consists of random, involuntary, continous, abrupt, short, jerky movements with different severity that can pass through one part of the body to the other parts. Hemichorea mostly occurs after the contralateral thalamic stroke, but may also occur in lesions involving the basal ganglia, white matter tracts, and the pons. Case. A 60 year old, married, primary school educated, housewife, female patient was refered to our clinic. In 1993, she had the complaints of being followed, crying, decreased self-esteem and aggression. With the diagnosis of bipolar disorder mixed episode, sertraline 50 mg/day and risperidone 4 mg/day treatment was initiated and used about 12 years for this treatment. In that time, exacerbation was not observed. In 2009, she had the complaints of tremors on the left side, involuntary movements of the arms and legs, speech disorders and balance disorders. Brain magnetic resonance imaging showed ischemia in the basal ganglia. Due to hemichorea (involuntary movements of the arms and legs), haloperidol 10 mg/day treatment was started. Nearly 4 years later, she emerged the symptoms of tardive dyskinesia.When haloperidol treatment was decreased gradually hemichorea symptoms increased whereas increasing the dose of haloperidol treatment symptoms of tardive dyskinesia increased. In this article, the difficulties in diagnosis and treatment of tardive dyskinesia and hemichorea in a bipolar patient were discussed.