Search

Splenogonadal füzyon, dalak ve gonadların kaynaşmasıyla oluşan nadir bir konjenital anomalidir. Literatüre göre bu olguların %37'sine gereksiz orşiektomi yapılmıştır. Bu olgu sunumunda, inmemiş testisinde splenogonadal füzyon bulunan ve gereksiz orşiektomiden korunan bir hasta bildirilmektedir. Splenogonadal fusion is a rare congenital anomaly in which there is a fusion between spleen and gonad. According to the literature 37% of them had unnecessary orchiectomy. We present a patient with splenogonadal fusion in undescended testis, who was prevented from having unnecessary orchiectomy.

Abdominal gevşeklik, rektus diastazı ve kolelitiyazis tanısı koyup aynı seansta trokar giriş yeri izi olmadan yapmış olduğumuz laparoskopik kolesistektomi ve abdominoplasti olgusunu sunmayı amaçladık. 58 yaşında kadın hasta karında sarkma nedeniyle plastik cerrahi polikliniğine müracaat etti. Hastaya diastazis rekti tanısı kondu. Patolojinin düzeltilmesi amacı ile hastaya diastazis rekti tamiri ile birlikte abdominoplasti önerildi. Aynı zamanda mide bulantısı, yemeklerden sonra şişkinlik, sırt ağrısı şikayetlerinin de olması üzerine genel cerrahi konsültasyonu istendi. Yapılan batın ultrasonografisinde safra kesesinde en büyüğü 15 mm olan multipl kalküller saptandı. Aynı seansta kolesistektomi ve abdominoplasti planlandı. Ameliyat sonrası takiplerde komplikasyon gelişmeyen hasta postoperatif 4. Günde şifa ile taburcu edildi. Abdominoplasti gibi operasyonlar sonrasında batında oluşabilecek cerrahi gerektiren patolojiler hasta kozmetiğini çok ciddi derecede etkileyebilecektir. Bu açıdan abdominoplasti planlanan hastalarda ek şikayetler varsa ilave konsultasyon ve tetkikler istenmelidir.

Splenogonadal füzyon dalak ile gonadın füzyone olduğu nadir görülen konjenital anomalilerden biridir. Literatüre göre bu olguların %37"sine gereksiz orşiektomi yapılmaktadır. Burada inmemiş testisle birlikte splenogonadal füzyonu olan ve gereksiz orşiektomiden kaçınılan bir hasta sunulmaktadır.

Gögüs travmalarının yaklaşık %30"unu penetran travmalar oluşturur. Penetran göğüs travmalarının ise yaklaşık %10-15"inde diyafram rüptürü görülmektedir. Diyafram rüptürleri göğüs yaralanmalarının iyi bilinen fakat nadir görüldüğü için çok sık düşünülmeyen ve kolaylıkla gözden kaçabilen önemli bir komplikasyonudur. Biz çalıştığı fabrikada kaza sonrası göğsüne tencere kulpu saplanan ve diyafram rüptürü tespit ettiğimiz hastayı literatür eşliğinde sunmayı amaçladık.

Amaç: Laparoskopik kasık fıtığı onarımında yama fiksasyonunda kullanılan fibrin yapıştırıcısının rolü ve yararının belirlenmesi. Geçmiş: Tabancayla yapılan yama fiksasyonunda peroperatuar kanama gibi bazı komplikasyonların görülmesiyle kronik kasık ağrısı sonrasında hastanede kalma süresinin artışı genel olarak daha fazla maliyete neden olur. Materyal ve Metod: 60 kasık fıtığı olan 18 yaş üzeri hastalar iki gruba ayrıldı bunlar; transabdominal preperitoneal onarımı geçiren 30 hasta ve total extraperitoneal onarımı geçiren 30 hasta. İki gruptaki 15 hastada tabanca kullanılırken geri kalan hastalarda fibrin yapıştırıcı kullanıldı. Ağ fiksasyonu için 3mm katater ve buna uygun Tisseel şırınga kullanıldı (Duplotip: Baxter Sağlık Hizmet). Bulgular: Laparoskopik tedavide kasık fıtığı için kullanılan yama fiksasyon metodlarından tabanca ve fibrin dolgu materyalinin karşılaştırılması yapıldı. Fibrin dolgu materyalinin kullanımı, kanama, seroma, kronik ağrı gibi post ve intraoperatif komplikasyon riskini azalttı. Postoperatif nevralji insidansı düşüktü ve hasta daha erken sosyal hayatına dönebilir. Nüks oranlarında çok farklılık yoktu. Ancak fibrin dolgu materyalinin hazırlık süresi dikkate alınırsa ameliyat süresi biraz daha uzundu. Çalışmamızda, fibrin dolgu materyali ve tabancayla zımbalanmış grupların maliyetinde marjinal bir fark bulundu.