Search

Metin madenciliği (TM) yaklaşımları, yapılandırılmamış metinden otomatik olarak faydalı bilgilerin çıkarılmasını kolaylaştırmak için önem kazanmaktadır. Bu amaçla kullanılan metin madenciliği yöntemleri ile büyük miktardaki metin verileri, kısa zamanda ve yüksek performans ile analiz edilebilmektedir.Bu çalışmanın temel amacı, kelime sıklığı, bilgi çıkarma, sınıflandırma, makine öğrenmesi, veri işleme ve çıkarma gibi araçlarla Türkçe metinlerinin işlenmesi ve görselleştirilmesidir.Metin madenciliği alanlarından biri olan duygu analizi veya fikir madenciliği, görüşler, tutumlar ve duygular gibi öznel bilgilerin algılanmasını otomatikleştirmek için kullanılmaktadır. Bu tezde sunulan çalışmada, tweet, roman, müşteri yorumları gibi Türkçe metinlerin analizine ihtiyaç duyulduğu durumlarda kullanılabilecek yeni bir araç önerilmektedir. Geliştirilen uygulama esas olarak duygu analizi yaparken `kelime düzeyinde` çalışmaktadır. Buna ek olarak, duygu analizinde kullanılan sözlük sıfatlar, isimler, fiiller, zarflar, ön ekler, son ekler tğrğnde kelimeler içermektedir. Kullanılan birinci sözlük 5.000 kelime, ikinci sözlük 25.000 kelime ve üçüncü için de yaklaşık 25.000 kelime içermektedir. Tez üç bölümden oluşmaktadır.: Bölüm 1'de Tezin genel girişinde sırasıyla metin madenciliğine ve duygu analizine özgü tanımlar verilmiştir, ardında tez çalışmanın amacı ve önemi hakkında daha fazla bilgi paylaşmıştır. Son olarak metin madenciliği ile ilgili alanlardan ve çalışmalardan bahsedilmiştir. Bölüm 2'de ise kullanılan materyal ve yöntemlerden bahsedilmiştir. Bu bölümde belge korpusunun nasıl temsil edildiği, kullanılan sınıflandırma teknikleri, duygu analizi yöntemleri, tez çalışmasında kullanılan sözlükler ve genel sistem mimarisi açıklanmaktadır. Bölüm 3'te ise geliştirilen duygu analizi sistemine ait sonuçlar ve önerileri içermektedirAnahtar Kelimeler: Metin madenciliği, duygu analizi, metin sınıflandırması, makine öğrenmesi. Text mining (TM) approaches are important in order to facilitate the automatic extraction of useful information from unstructured text. In this purpose, with the utilization of Text Mining methods, large amounts of text data can be analyzed in a short time and with high performance. The main purpose of this study is to process and visualize Turkish texts with the help of tools such as word frequency, information extraction, classification, machine learning, data processing and extraction. Sentiment Analysis or Opinion Mining is one of the text mining fields wich is used to automate the perception of subjective information such as opinions, attitudes and emotions. The study presented in this thesis is a new tool proposed that can be used when the analysis of Turkish texts such as tweets, novels, customer comments is needed. While searching or making sentiment analysis, the developed application works mainly at the word level. In addition, the dictionary used in emotion analysis includes differents words like adjectives, nouns, verbs, adverbs, prefixes, suffixes. The first dictionary used is AFINN with 5,000 words, the second dictionary BING contains 25,000 words and the third dictionary NRC contains approximately 25,000 words.The thesis consists of three parts:In Chapter 1, in the general introduction of the thesis, the specific definitions of Text Mining and Sentiment Analysis are given respectively, after which the thesis shares more information about the purpose and importance of the study. Finally, the fields and studies related to text mining are mentioned.In Chapter 2, the materials and methods used are mentioned. This section describes how the document corpus is represented, the classification techniques used, the sentiment analysis methods, the dictionaries used in the thesis study and the architecture of the general system.Chapter 3 contains the results and recommendations of the developed Sentiment Analysis system.Keywords: Text Mining, Sentiment Analysis, Text Classification, Machine Learning. 65

TÜRKÇE METİNLERDE SÖZLÜK TABANLI YAKLAŞIMLA DUYGU ANALİZİ VE GÖRSELLEŞTİRMEMetin madenciliği (TM) yaklaşımları, yapılandırılmamış metinden otomatik olarak faydalı bilgilerin çıkarılmasını kolaylaştırmak için önem kazanmaktadır. Bu amaçla kullanılan metin madenciliği yöntemleri ile büyük miktardaki metin verileri, kısa zamanda ve yüksek performans ile analiz edilebilmektedir.Bu çalışmanın temel amacı, kelime sıklığı, bilgi çıkarma, sınıflandırma, makine öğrenmesi, veri işleme ve çıkarma gibi araçlarla Türkçe metinlerinin işlenmesi ve görselleştirilmesidir.Metin madenciliği alanlarından biri olan duygu analizi veya fikir madenciliği, görüşler, tutumlar ve duygular gibi öznel bilgilerin algılanmasını otomatikleştirmek için kullanılmaktadır. Bu tezde sunulan çalışmada, tweet, roman, müşteri yorumları gibi Türkçe metinlerin analizine ihtiyaç duyulduğu durumlarda kullanılabilecek yeni bir araç önerilmektedir. Geliştirilen uygulama esas olarak duygu analizi yaparken "kelime düzeyinde" çalışmaktadır. Buna ek olarak, duygu analizinde kullanılan sözlük sıfatlar, isimler, fiiller, zarflar, ön ekler, son ekler tğrğnde kelimeler içermektedir. Kullanılan birinci sözlük 5.000 kelime, ikinci sözlük 25.000 kelime ve üçüncü için de yaklaşık 25.000 kelime içermektedir. Tez üç bölümden oluşmaktadır.: Bölüm 1'de Tezin genel girişinde sırasıyla metin madenciliğine ve duygu analizine özgü tanımlar verilmiştir, ardında tez çalışmanın amacı ve önemi hakkında daha fazla bilgi paylaşmıştır. Son olarak metin madenciliği ile ilgili alanlardan ve çalışmalardan bahsedilmiştir. Bölüm 2'de ise kullanılan materyal ve yöntemlerden bahsedilmiştir. Bu bölümde belge korpusunun nasıl temsil edildiği, kullanılan sınıflandırma teknikleri, duygu analizi yöntemleri, tez çalışmasında kullanılan sözlükler ve genel sistem mimarisi açıklanmaktadır. Bölüm 3'te ise geliştirilen duygu analizi sistemine ait sonuçlar ve önerileri içermektedirAnahtar Kelimeler: Metin madenciliği, duygu analizi, metin sınıflandırması, makine öğrenmesi.--------------------Text mining (TM) approaches are important in order to facilitate the automatic extraction of useful information from unstructured text. In this purpose, with the utilization of Text Mining methods, large amounts of text data can be analyzed in a short time and with high performance. The main purpose of this study is to process and visualize Turkish texts with the help of tools such as word frequency, information extraction, classification, machine learning, data processing and extraction. Sentiment Analysis or Opinion Mining is one of the text mining fields wich is used to automate the perception of subjective information such as opinions, attitudes and emotions. The study presented in this thesis is a new tool proposed that can be used when the analysis of Turkish texts such as tweets, novels, customer comments is needed. While searching or making sentiment analysis, the developed application works mainly at the word level. In addition, the dictionary used in emotion analysis includes differents words like adjectives, nouns, verbs, adverbs, prefixes, suffixes. The first dictionary used is AFINN with 5,000 words, the second dictionary BING contains 25,000 words and the third dictionary NRC contains approximately 25,000 words.The thesis consists of three parts:In Chapter 1, in the general introduction of the thesis, the specific definitions of Text Mining and Sentiment Analysis are given respectively, after which the thesis shares more information about the purpose and importance of the study. Finally, the fields and studies related to text mining are mentioned.In Chapter 2, the materials and methods used are mentioned. This section describes how the document corpus is represented, the classification techniques used, the sentiment analysis methods, the dictionaries used in the thesis study and the architecture of the general system.Chapter 3 contains the results and recommendations of the developed Sentiment Analysis system.Keywords: Text Mining, Sentiment Analysis, Text Classification, Machine Learning.

Bu araştırmanın amacı ortaokul öğrencilerinde matematik kaygısı düzeyinin öğretmene ve derse yönelik tutumlarla olan ilişkisini incelemektir. Ek olarak öğrencilerin cinsiyet, anne ve baba eğitim durumu, özel matematik dersi alma, kardeş sayısı, aile gelir durumu ve aileden matematik alanında destek alma gibi değişkenlerin matematik kaygısı üzerindeki etkisi araştırılacaktır.Bu araştırmanın örneklemi, İstanbul'dan rastgele seçim yöntemiyle seçilen üç ortaokulda öğrenim gören 471 öğrenciden oluşmaktadır. Öğrencilerin 238'i erkek, 233'ü kız öğrencidir.Veri toplama araçları, demografik bilgilerin elde edildiği bir kişisel bilgi formu ile matematik kaygısı ile ilgili tanımlayıcı 30 sorudan oluşan `Matematik Kaygı Ölçeği`nden oluşmaktadır. Veriler okullarda öğrencilerle birebir yapılan görüşmelerle toplanmıştır. Veriler toplandıktan sonra SPSS 24 ile analiz edilmiştir.Yapılan analizler sonucunda öğrencilerde görülen matematik kaygısı; baba eğitim düzeyi, ailenin geliri, öğretmeni sevme, dersi sevme ve öğretmene yönelik olumlu tutum düzeyi ile olumsuz ilişkili bulunmuştur. Kız öğrencilerin, özel ders alanların ve ailesinden destek görmeyenlerin kaygı düzeyleri daha yüksektir. The purpose of this study is to examine if there is a connection between student's math anxiety level with their attitudes towards teacher and the lesson itself or not. In addition, the effects of variables on mathematics anxiety will be investigated such as gender, parental education status, receiving special mathematics lesson, number of siblings, family income status and receiving support from the family in mathematics.The sample of this research consisted of 471 students who were selected from three secondary schools selected by random selection method from Istanbul. 238 of the students are male, 233 are female students.The data collection tools consist of a personal ınformation form in which demographic information is obtained and a mathematics anxiety scale which obtoins 30 descriptive questions about math anxiety. In this study, the data were collected through the Mathematics Anxiety Scale consisting of 30 questions and the questionnaires were applied to the students during the interviews. The data were collected and analyzed with SPSS 24.As a result of analyzes made, the math anxiety in students; determined that there is a negative relation between with the father's educational level, family's economical income, love of teacher, liking of lesson and positive attitude towards teaching. Female students, the students who take private lessons and the students who are not supported from their families have higher anxiety. 61

Bu çalışmada mamografi görüntüleri üzerinde meme kanseri şüphesi taşıyan kitle adaylarının tespitini kolaylaştırma amacıyla görüntü işleme tekniklerinin kullanıldığı bir sistem geliştirilmiştir. Geliştirilen sistem üç aşamadan oluşmaktadır. İlk aşama olan önişleme aşamasında mammogram görüntüsünün istenmeyen yapılardan arındırılması ve sonraki aşamalar için görüntünün iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. İkinci aşamada morfolojik işlemler ile kitle adayı olabilecek ilgi alanları belirlenir. Son aşama olan öznitelik çıkartma aşamasında ise ilgi alanlarına ait şekilsel ve istatistiksel bazı öznitelikler hesaplanmakta ve ölçülmektedir.

The level of primary unsulfated bile acids corrected by creatinine was measured in spot urine using enzymatic fluorometric method in 20 healthy adults aged 20 to 75 years mean 32 5±61617;11 5 years 8 females and 12 males 12 healthy children control group aged 4 to 12 years mean 5 91±61617;18 years 6 of which were females and in 24 patients with cholestatic liver diseases aged 18 to 68 years mean 39 2±61617;17 5 years 12 females and 12 males Bile acid creatinine ratio in spot urine was 2 61±2 71 micromol gr in the adult control group It was 110 88±61617;130 85 micromol gr in the patients The difference between the mean values of both groups was statistically significant p lt;0 001 This result shows applicability of our method Bile acid ratio corrected by creatinine in spot urine was 5 72±61617;3 88 micromol gr in healthy children 4 to 18 years of age It was 2 61±2 71 micromol gr in adults The difference between the mean values of both groups was statistically significant p lt;0 01 In the light of this finding it may be suggested that either the synthesis of bile acid is increased or the excrection of bile acid is decreased in children It is possible to measure 20 samples in 4 hours using enzymatic fluorometric method in spot urine The results show that the test is a simple quick and sensitive screening method for the diagnosis of hepatic disorders Key words: Urinary Bile Acids, Yaşları 20 ile 75 yıl Ortalama 32 5±61617;11 5 yıl arasında değişen 8 i kadın 12 si erkek toplam 20 sağlıklı erişkinde kontrol grubu yaşları 4 ile 12 yıl ortalama 5 91±18 yıl arasında değişen 6 si erkek 6 si kız toplam 12 sağlıklı çocukta ve yaşları 18 ile 68 yıl arasında ort 39 2±17 5 yıl değişen 12 si erkek 12 si kadın 24 kolestatik karaciğer hastalığı olan erişkinde spot idrarda kreatinin ile düzeltilmiş sülfatlaşmamış primer safra asiti düzeyleri enzimatik fluorimetrik yöntem ile ölçüldü Spot idrarda safra asiti kreatinin oranı erişkin kontrol grubunda 2 61±2 71 micromol gr hasta grupta ise 110 88±130 85 micromol gr olarak bulundu Her iki grubun ortalamaları arasındaki fark ileri derecede anlamlı idi p lt;0 001 Bu sonuç yöntemimizin uygulanabilirliğini göstermektedir Spot idrarda kreatinin ile düzelmiş safra asidi oranı yaşları 4 12 yıl arasında değişen sağlıklı çocuklarda 5 72±3 88 micromol gr erişkinlerde ise 2 61±2 71 micromol gr olarak bulunmuştur Her iki grubun ortalamaları arasındaki fark istatiksel açıdan anlamlıdır p lt;0 01 Bu sonuç çocuklarda ya safra asiti sentezinin fazla olduğunu ya da safra asidi ekskresyonunun düşük olduğunu düşündürmektedir Spot idrarda enzimatik florimetrik yöntem ile 20 örneği 4 saat içerisinde çalışabilmek mümkündür Bu sonuç testin karaciğer hastalıklarında kolay çabuk ve hassas bir tarama yöntemi olarak kullanılabileceğini göstermektedir Anahtar kelimeler: Üriner Safra Asitleri

ÖZETParotis ve çene altı tükrük bezinden salgılanan parotin hormonunun serumun kalsiyum ve fosfat ile asid fosfataz ve alkali fosfataz enzimlerinin miktarlarını anlamlı olarak arttırdığı saptanmıştır. Bu bulgu, parotinin Ca seviyesini direkt olarak fosfatazları aktive etmek suretiyle yükselttiği, artan kalsiyumun da parathormonu inhibe etmesi sonucunda tubuluslardan fosfat reabsorbsiyonunu arttırdığı, siklik AMP nin de azalmasının bu artışta rol oynayabileceği ileri sürülmüştür.SUMMARYThe effects of the salivary gland hormone, parotin on serum Ca, P, alcaline and acid phosphatase levels were investigated. There was a significant increased calcium level by having activated phosphatase. It was probable that renal tubular reabsorbtion of phosphate was increased by inhibition of parathormone activity due to increment of serum Ca level. Also decrease of cyclic AMP might be involved in this mechanism.

ÖZETZararlı etkileri çok eski zamanlardan beri bilinen ve bir zamanlar astrenjan etkisi dolayısiyle tedavi maksadı ile kullanılan kurşunun çocuk dişlerinde birikimi üzerine yapılan bu ön çalışmada, dişlerdeki kurşun miktarı, «Medical Research Councilin İndustrial Medicine departmanı tarafından geliştirilmiş modifiye dithi-zone metodu İle tesbit edilmiştir.Son yıllarda, kurşun zehirlenmeleri üzerinde geniş çalışmalar yapılmaktadır. Bütün dünyada olduğu kadar yurdumuzda da kurşun ve bileşikleri ile çalışanlarda zehirlenme vak'aları az değildir.Meslek hastalıkları dışında doğal çevreden alınan kurşunun toplum sağlığı bakımından önem igün geçtikçe artmaktadır. Yapılan araştırmalar, son yıllarda Amerikada bu tür kurşun alımı sebebiyle yüz binlerce çocuğun zehirlendiğini ve binierce-sinin santral sinir sistemi bozuklukları yüzünden sakat kaldığını göstermektedir.Kurşunun bir taraftan birikme yolu ile etkisini gösteren bir zehir oluşu diğer taraftan uzun süre az miktarlarda kurşun alınması ile ortaya çıkan (belirtilerin silikliği ve spesifik olmayışı nedeniyle preklinik devrede tokseminin tesbitî yönünden bazı kriterlerin ortaya konması gerekmektedir.Kolay elde edilmesi ve çocuğun kurşun İle temas edip etmediğini gösteren b'r indikatör olması sebebiyle süt dişlerinin kimyasal analizleri 24 vak'a üzerinde yapılmış ve meslek hastalığı dışında kurşunun, yurdumuzun toplum sağlığı yönünden bir rol oynayıp oynamadığı araştırılmak istenmiştir.Bu çalışmada yaşa göre kurşun birikimini gösterecek bir yaş-kurşun bağlantısı görülmemiştir.Süt dişlerinde bulunan ortalama kurşun miktarı Tokyo'da tespit edilen miktardan (18, 2m Gr.) yaklaşık olarak 4 defa daha fazladır (74,6m gr.) Yaşlara göre farklı kurşun dağılımı göstermesi, çeşitli sosyo - ekonomik sebeplere, mahalli bölgelere ve çocuğun ihtiyatlarına bağlı olabilir.Süt dişlerindeki kurşun miktarı kurşun alımından çok sonra bile yüksek bulunmuştur. Bu durum geçmişteki kurşun zehirlenmesinin aydınlatılmasında endeks olarak kabul edilebilir.Elde edilen bulgularımız ilerdeki çalışmalarımızla daha da önem kazanacaktır.

&nbsp

Uluslararası çıkar mücadelelerinin tüm boyutlarıyla ve en yogun olarakyasandıgı bölgelerin basında gelen Ortadogu, 19. Yüzyıl'ın sonunda ve 20.Yüzyıl'ın basında ?Büyük Güçler?in siyasi ve ekonomik rekabet alanı olmustur.Sözkonusu rekabetin incelenmesi, Ortadogu'da bugün yasanan siyasi,ekonomik ve sosyal sorunların neden - sonuç iliskileriyle dogru analizedilebilmesi açısından önem tasımaktadır.Çalısmamızın kavramsal alanını olusturan ?Müslüman Kardesler(hvan-ı Müslimin) örgütünün çagdas slamcı akımlar üzerindeki etkileri? isebu neden - sonuç iliskilerinin sosyolojik boyutunu ortaya koymaktadır.Müslüman Kardesler, Ortadogu genelinde birçok çagdas slamcı akımagerek siyasi, gerekse sosyal anlamda esin kaynagı olması bakımından, bölgetarihinde önemli yer tutmaktadır.1928'de Mısır'da kurulan Müslüman Kardesler, slami yönelimli olmaklabirlikte, özünde ngiliz Emperyalizmi ile mücadele amaçlı bir bagımsızlıkhareketini baslatmıs, zamanla Mısır toplumunun iç dinamikleri ve konjonktüreletkilesim sayesinde militan bir kimlik kazanmıs, birçok slam ülkesineyayılmıs, faaliyet gösterdigi ülkelerin ve toplumların özellikleri ve ihtiyaçlarıdogrultusunda farklılasmıstır.Yüzyılın sonuna dogru birçok Ortadogu ülkesinde Müslüman Kardeslerfelsefesinden türeyen ve çesitli isimler altında faaliyet gösterenyapılanmaların temel hedefleri dahi çogu zaman farklılık göstermis, slamtoplumunun yasayısı, devletin bu toplum nezdindeki yeri, diger slamcıakımlara yönelik tavır gibi hususlarda Müslüman Kardesler temelindenuzaklasıldıgı gözlenmistir.11 Eylül 2001'de A.B.D.'de meydana gelen ve modern siyasi tarihtemilat kabul edilen terör eylemleri, 1979 ran slam Devrimi sonrasındaOrtadogu'da ve tüm dünyada tartısılan din savasları, dini temelli kültürelayrısmalar ve `Medeniyetler Çatısması` konulu argümanları uluslararasısiyasi gündeme daha yogun olarak tasımıstır.Bugün ve gelecek itibarıyla, Ortadogu'nun yeniden yapılandırılmasındaMüslüman Kardesler gibi bölge rejimlerine karsı belirli bir tabana sahipmuhalif unsurların rolü bu çerçevede önem kazanmaktadır. As a region of intensive international struggle with all aspects ofnational interest, the Middle East has been the area of political andeconomic rivalry of the Great Powers in the late 19th century and the early20th.Scrutiny of the rivalry between the Great Powers is deemed importantfor the correct analysis of the Middle East?s current political, economic andsocial problems, as regards the cause and effect correlations.?The Effects of the Muslim Brotherhood on the Contemporary IslamistMovements? which is the conceptional area of our study, puts forth thesociological aspect of these correlations.Being a source of both political and social inspiration for many currentIslamist movements througout the Middle East, the Muslim Brotherhoodplays an important role in the history of the region.Founded in 1928, the Muslim Brotherhood with an Islamic origin hasessentially started a movement of independence, aiming to fight the BritishImperialism. As a result of the inner dynamics of the Egyptian society andthe conjunctural interaction, it has gained a militant identity over time.Spreading to many of the Muslim countries, it has adopted itself to thefeatures and the needs of these countries and societies.Towards the end of the century, organizations originating from theMuslim Brotherhood philosophy in many Middle Eastern countries, operatingunder different names even have been observed to have strayed away fromtheir main objectives. It has been observed that they have been alienatedfrom the essence of the Muslim Brotherhood, in terms of lifestyle of theslamic society, the status of the state within that society and the attitudetowards the Islamic trends.The terrorist attacks of September 11, 2001 in the U.S.A, perceivedas a milestone in modern political history, have caused the arguments of?Wars of Religion?, ?Cultural Isolations Based on Religion? and ?the Clash ofCivilizations?, which have been debated both in the Middle East andthroughout the world following the Iranian Islamic Revolution of 1979, toappear more intensively on the international political agenda.As of today and the future, the role of the opposing elements having acertain support basis, such as the Muslim Brotherhood, which challenge theregimes in the region, is gaining importance within the context ofrestructuring the Middle East. 173

155

Kullanıcılarına kendi markalarını yaratabilme imkanı sağlayan Instagram, kullanıcı hareketlerini hesap sahiplerine raporlayarak kullanıcıların kendi deneyimlerini geliştirebilme fırsatı vermektedir. Bu fırsatı değerlendiren kullanıcılar ise gelişim göstererek diğer kullanıcıların önüne geçmek için çabalamaktadır. Dijital mecralarda yayılım gösteren kişiler, içerik kategorilerinde yüksek etkileşimli içerikler yayınlayarak diğer kullanıcıların ve markaların dikkatini çekerek bu durumu kazanca dönüştürebilmişlerdir. Verilere göre gezi, moda ve güzellik içeriklerine kullanıcıların fazla ilgi göstermesi, bu konularla ilgili içerik üreten kullanıcıları daha profesyonel olanı arzulamaya itmektedir. Influencer kullanıcılar da aldıkları bu konularda daha profesyonel ve kitleye hitap eden içerikler üretmektedirler. Takipçileri azımsanmayacak sayılarda olan kullanıcılar ürettikleri içerikleri bir ürün olarak pazarlayarak daha geniş kitlelerin dikkatini çekmek için yarışmaktadırlar.Ün kavramının dijital boyuttaki varyasyonu tanınmış kişiler, günümüzde kısa sürelerde bilinirliklerini arttırmaktadırlar. Dijital mecralarda geniş takipçi topluluklarına sahip olan kullanıcılar ise kanaat önderi olarak adlandırılmaktadır ve bu kullanıcılar markalarla karşılıklı kazanç ilişkisi sağlamak adına iş birliği yapabilmektedir.Markalar kendi kimliğiyle uyuşan Influencer'lar ile çalışmayı arzulamaktadır. Kullanıcı bir ürünü satın alırken, ürün veya hizmeti kendi karakter özellikleriyle örtüştürerek duygusal bir tavır sergilemektedir. Bu nedenle marka ve Influencer uyuşması pazarlama stratejisinin sonuç verebilmesi adına önemli bir hal almaktadır.Türkiye'deki sosyal medya kullanıcıları, global ölçümlemelerde seyahat konularından en fazla etkileşime giren kullanıcılar arasında yer almaktadır. Gezi ve konaklama konuları ise Türkiye'deki dijital kullanıcıları tarafından en fazla tüketilen içerik konuları arasındadır. Bu alanda içerik üreten Influencer hesapları seslendikleri özel topluluklarla hem markaların hem de onları henüz takip etmeyen kullanıcıların ilgisini çekmektedir. Markalar ise kitleleri etkileyen sosyal medya hesapları ile takipçi kitlesinin iletişiminde pozisyon alarak marka imajına ve satışlarına olumlu katkı sağlamak için çalışmaktadırlar. Instagram, which provides users with the opportunity to create their own brands, gives the opportunity to develop their own experiences by reporting user movements to account holders. The users who make use of this opportunity are striving to prevent other users from developing. People who have spread through digital media have been able to turn this into profit by attracting the attention of other users and brands by publishing highly interactive content in content categories. According to the data, the attention of the users to the content of travel, fashion and beauty makes the users producing content related to these subjects to desire the more professional one. Influencer users produce content that is more professional and appealing to the audience. The number of followers is considerable and they compete to attract the attention of the wider masses by marketing the content they produce as a product.The renowned digital variation of the notion of fame nowadays enhances their recognition in a short period of time. In digital media, users with large followers are called opinion leader, and they are able to collaborate to create mutual benefit relationships with brands.Brands want to work with Influencers that match their identity. When the user purchases a product, the product or service exhibits an emotional attitude by matching its character traits. Therefore, the brand and Influencer agreement are important for the marketing strategy to yield results.According to the global metering engagaments social media users in Turkey are the most interacting users who interesting travel issues. Travel and accommodation are among the most consumed digital content categories by users in Turkey. Impressive accounts that generate content in this area are for both brands and users who haven't followed them yet. On the other hand, brands try to contribute positively to brand image and sales by taking part in the communication of followers with social media accounts that affect the masses. 133

İmalat sektöründe boyutları bakımından büyük ve az sayıda olan ana malzemelerden, boyutları daha küçük ve sayıca fazla olan parçaların kesilerek elde edilmesi oldukça yaygındır. Bu uygulama beraberinde kesilecek parçaların ana malzeme üzerine nasıl yerleştirilmesi gerektiği problemini ortaya çıkarmaktadır.Bu çalışma kapsamında iki boyutlu dikdörtgen levhalardan giyotin makas ile daha küçük parçaların kesilerek elde edildiği, Düzce ilinde alüminyum dış cephe kaplamaları imal eden bir firmadan, kullanılacak ana levhaya ait boyut ve kullanım miktarı bilgileri ile kesilecek parçaların boyut ve talep bilgileri elde edilmiştir. Bu bilgiler kullanılarak daha önce literatürde var olan bir sezgisel yöntemin güncel ihtiyaçlar gözetilerek bilgisayar programı yeniden oluşturuldu ve farklı örnekler için çözümler elde edildi. Ayrıca gerçek hayat problemlerini ele alan benzer çalışmalarda da yapıldığı gibi bir ticari amaçla oluşturulmuş olan program ile de aynı örnekler için çözümler elde edildi. Farklı yöntemlerle elde edilen sonuçlar kullanılacak ana malzeme miktarı ve çözüm için gereken süre bakımından karşılaştırıldı. Her iki yöntemin kullanılacak ana malzeme miktarları bakımından çok yakın değerlere sahip oldukları, çözüm için gereken süreler bakımından sezgisel algoritma tabanlı programın üstün olduğu görülmüştür. Çalışma kapsamında sezgisel algoritma tabanlı bilgisayar programının oluşturduğu kesme planlarının görselleştirilmesi veya sezgisel yöntemin diğer sezgisel ya da metasezgisel yöntemlerle melezlenmesi ilerleyen araştırmalar için konu olabilecek niteliktedir. In manufacturing sector, it is quite common to obtain parts that are smaller in size than large size stock materials. The fact that there are too many problems with similar structure and the complexity of the problem increases the interest in this problem.In this study, size and usage information of the main plate, size and demand information of the smaller pieces to be cut were obtained from a company which manufactured aluminumcoating materials in Düzce province, where rectangle main plates were cut to smaller pieces with guillotine shears. A computer program that base on heuristic algorithm designed to solve similar problems in the past, was created. These data were solved with the help of this program. At the same time, data were solved with a commercial program. End of this study, solutions obtained with heuristic based programwere benchmark with other solutions obtained with commercial program in terms of usage of main material and time required to obtain solution. Both methods have very close values in terms of the amount of the main material to be used and the heuristic algorithm based program is superior in terms of the time required for the solution. Within the scope of this study, visualization of the cutting plans formed by the heuristic algorithm based computer program or hybridization of the heuristic method with other heuristic or metaheuristic methods may be the subject of the researches in the future. 94

Yaşanan teknolojik gelişmeler, hayatımızın her alanına çeşitli yenilikler getirmiştir. Özellikle internet ve bilgisayarların yaygınlaşması, bazı alışkanlıklarımızda değişikliklere neden olmuştur. Değişen bu alışkanlıklarımız, hayatımızı kolaylaştırmanın yanı sıra, teknolojiye olan bağımlılığımızı da arttırmıştır. Günümüzde bireyler, akıllı telefonları yanında olmadığında, bu cihazların eksikliğini hissetmektedirler. Araştırmak, okumak, oyun oynamak, müzik dinlemek, video izlemek vb. gibi özellikleri bünyesinde barındıran akıllı telefonlar, zamanımızın en pratik araçlarıdır. Yaşanan teknolojik gelişmeler birçok disiplini etkilemiştir. Etkilenen disiplinlerden biride pazarlamadır. Gelişen teknolojiler, pazarlama 2.0 ve pazarlama 3.0 kavramlarını hayatımıza dâhil etmiştir. Sosyal ağlar, e-ticaret siteleri, bloglar ve forumlar, pazarlama 2.0 kavramında, tüketici ve firma arasındaki etkileşimin önemli unsurları olmuştur. İnternetin bilgiye erişmede sağladığı kolaylık, tüketicileri bilinçlendirmiş, bu da tüketici davranışları alanına yansımıştır. Ayrıca bilinçlenen tüketicinin sosyal olaylara, çevreye karşı duyarlılığının artmasıyla, pazarlama 3.0 kavramı literatürde yerini almıştır. Mobil cihazlar kategorisinde yer alan akıllı cep telefonları, tüketiciyi zaman ve mekândan bağımsız hale getirmiştir. Bu bağımsızlık olgusu mobil pazarlamayı, pazarlama araçlarına dâhil etmiştir. Mobil pazarlama alanında kullanılan, SMS, MMS, 2D kodlar ve uygulama bildirimleri gibi araçlar, tüketiciye nerede olursa olsun ulaşma imkânı sağlamışlardır. Bu araçların daha düşük maliyetli ve ölçülebilir olması, firmalara önemli avantajlar sağlamaktadır. İstanbul ili kapsamında, Y Kuşağı üzerinde uygulanan ölçek ile, bu kuşağa dâhil tüketicilerin, mobil pazarlama araçlarından SMS/MMS, elektronik posta ve mobil uygulama bildirimleri hakkında düşünceleri ölçümlenmiş ve değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler ve bu verilerin yorumları çalışma içinde verilmiştir. Bu çalışmanın, mobil pazarlama araçlarını uygulayan firmalara ve gelecekteki akademik çalışmalara yararlı olması temenni edilmektedir.Anahtar Kelimeler: Mobil Pazarlama, Akıllı Telefonlar, SMS, Y Kuşağı, Tüketici Davranışları, Pazarlama, Mobil Uygulama Bildirimleri Technological developments brought several kinds of innovation to people's lives. Especially widespread of internet and computers made changes on some human habits. Beside these habits made our lives easier, also made us more dependent to the technology. Nowadays people feel the void of smart phones while they do not have with them. Smart phones are the most practical devices of current time which cabable of searching, reading, watching videos, listening music and playing games etc.The achieved technological improvements have effects upon several diciplines and one of them is marketing. Improved technologies also brought new terms like marketing 2.0 and marketing 3.0 to our lives. Social media, e-commerce sites, blogs and forums have been the important components of the interaction between consumers and companies which created the term; marketing 2.0.Ease of access to information provided by internet, made consumers more conscious and reflected in consumer behaviors. Furthermore conscious consumers have become more aware about social events and environment which brought about the term; marketing 3.0 to the literature. As mobile devices, smart phones have made the consumers independent from time and places. This independence phenomenon included mobile marketing to the marketing tools. The tools used in mobile marketing like SMS, MMS, 2D codes and notifications have provided opportunity to reach consumers wherever they are. Lo aw cost and scaleable properties of mobile marketing also provided great advantages for companies.A survey about mobile marketing tools (SMS/MMS, e-mail, mobile application notifications) conducted on İstanbul based Generation Y members as a focus group. Obtained data and comments are included into the study. This study aims to be useful for the following studies and the companies which apply mobile marketing tools.Keywords: Mobile Marketing, Smartphones, SMS, Generation Y, Consumer Behaviors, Marketing, Mobile App Notifications. 178

VI. ÖZET Elastin; molekülünde desmozin, izodesmozin, merodesmozin ve lizinonorlösin gibi lizin türevi özel bazı amino asidlerin sağladığı çapraz bağlan içeren bir skleroproteindir, bu nedenle suda çözünmez. Elastinin proteolize uğrayabilmesi için öncelikle bu yapısal durumun bozulması gerekir. Bu duruma elastoliz adı verilir ve öncelikle büyük molekül ağırlıklı peptidlerden ibaret elastoliz ürünleri ortaya çıkar. Elastolizi sağlayan enzim, pankreas kaynaklı olan elastazdır. Elastoliz sonrası oluşan ürünler, hem elastaz hem de diğer proteazlar tarafından proteolize uğratılabilirler. Elastoliz olayı; biuret ve ninhidrin gibi renk reaksiyonları, klasik gravimetrik yöntem, doymuş Na2C03'la bulanıklık testi yanında, bu tez çalışmasında teklif edilen alkolle oluşturulmuş opalesans yöntemiyle de izlenmiş ve sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu sonuçlara göre, alkolle elastoliz ürünlerinin verdiği opalesansın ölçülmesiyle elastoliz olayının iyi bir biçimde izlenebileceği sonucuna varılmıştır. 58 VII. SUMMARY Elastin is a selenoprotein which involves cross-links provided by some specific amino acids of lysine derivative such as desmosine, isodesmosine, merodesmosine and lysinonorleucine in its molecule and that is why it is insoluble in water. In order for elastin to undergo proteolysis, this structural condition should first be impaired. This is referred to as elastolysis and mainly elaborates products of elastolysis which consist of peptides of great molecular weight. The enzyme which allows to occur elastolysis İs elastase, which is of pancreatic origin. Those products which are formed subsequent to elastolysis may be sustained to proteolysis both by elastase and other proteases. In this thesis attempts were made to observe color reactions such as ninhydrin and biuret by classical gravimetric method, test of turbidity by Na2C03 as well as method of opalescence formed by alcohol as suggested in this study and results assessed accordingly. It was concluded by the results obtained that the process of elastolysis could be traced adequately by measuring the extent of opalescence yielded by products of elastolysis. 59 72

39 ÖZET Son yıllarda yapılan bir çok çalışmada, koroner kalp hastalığının çeşitli primer ve sekonder risk faktörleri ile ilişkili olduğu gösterilmiş ve özellikle miyo- kard infarktüsün akut safhasında yeni bir faktör olan plazminojen aktivatör in hibitor (PAI) düzeyinde artmalar saptanmıştır. Bulgulan sunulan bu çalışma plazminojen aktivatör inhibitor değerleri nin, diğer risk faktörleri ile birlikte ikinci bir miyokard infarktüs habercisi olarak önemini incelemek amacı ile gerçekleştirildi. 1- Çalışmada deney gruplanndaki trigliserid ve yüksek dansiteli lipop rotein kolesterol (HDL-c) düzeyleri, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı lık derecesi oldukça yüksek bulundu. 2- Deney grubunun plazminojen aktivatör inhibitor (PAI) düzeylerini, kontrol grubu ile karşılaştırdığımızda, plazminojen aktivatör düzeyinin (PAI) an lamlı olarak arttığını gördük. Bu sonuçlara göre daha önce miyokard infarktüsü geçirmiş hastalarda plazminojen aktivatör inhibitor, trigliserid, yüksek dansiteli lipoprotein koleste rolün (HDL-c) ikinci miyokard infarktüsünde önemli bir risk faktörü olarak de ğerlendirilmesi gerektiği sonucuna vanldı. 40 - SUMMARY Recent studies on Coronary Heart Diseases have been linked with many primary and secondary risk factors and especially with the high levels of a new factor the plasminogen activator inhibitor (PAI) in the acute phase of myocardial infarction. In our study, we evaluate the levels of plasminogen activator inhibitor (PAI) with other risk factors in myocardial infarction cases and the importance of this risk factor as a messenger of a probable myocardial infarction attack in the same cases: 1- The levels of triglyceride and high density lipoprotein cholesterol (HDL-c) was significantly higher than the controls. 2- The levels of plasminogen activator inhibitor (PAI) was significantly higher than the controls. Our finding suggest that the high levels of plasminogen activator inhibitor, triglyceride and high density lipoprotein cholesterol (HDL-c) in survivors of myocardial infarction must be evaluated as an important risk factor in a probable myocardial infarction attacks. 49

31 VI. ÖZET Miyozin etlerin başlıca proteinini oluşturur. Etler fırında pişirilirken muhtelif sıcaklık dereceleri uygulanmaktadır. Bu çalışmada fırın koşullarında etin başlıca proteini olan miyozin' in hangi sıcaklık derecesinde amino asidlerinde kayıplar olduğu saptanmak istenmiştir. Bu amaçla, ektraksiyon ve kısmî saflaştırma yöntemleri ile elde edilen miyozin kullanılmıştır. Miyozin ileri derecede saflaştırıldığında, molekülde bazı kayıplar olduğu ve kısmen tahribe uğradığı bilindiğinden aşırı saflaştırma yöntemlerinin kullanılmasından kaçınılmıştır. Liyofilize edilen miyozin preparatları fırın koşullarında, 100°C,150°C, 200°C ve 250°C ' lerde 10 dakika ve 30 dakikalık sürelerde ısıtılmıştır. Natif ve ısıtılmış miyozinler hidroliz edildikten sonra, içerdikleri amino asid miktarları saptanmıştır.Buna göre ısıtma sırasında özellikle 200°C de treonin ve serin gibi amino asidlerde kayıplar başlamakta, 250°C de 30 dakika süre ile ısıtma sonunda glisin dışındaki tüm amino asidlerde önemli kayıplar olduğu, rreonin,serin,prolin ve metioninin tamamen tahribe uğradığı saptanmıştır. Sonuç olarak fırın koşullarında etlerin pişirilmesi sırasında temperatürün 200°C altında tutulması gerektiği saptanmıştır. 32 YD. SUMMARY Myosin is the principal part (about 55 %) of the muscle proteins. Myosin is obtained from freshly minced beef meat by extraction and purification methods. But during further purification, myosin molecules undergo some degradation and some loss of the molecular components. Because of this we did not attempt to purify myosin very much. Lyophilized myosin is heated at different constant temperature (150°C, 200°C 250°C and 250°C for 10 and 30 minutes) in a temperature adjustable electrical oven. The amino acid content of the native and heated myosin samples were analyzed using Biotronik 5001 Amino Acid Analyzer. As a result, it is found that most amino acids of myosin were destroyed at 250°C and because of this, it is convenient to cook meat meal in the oven under 200°C. 40

öz Poliester Bazlı Elyafın Kauçuk Harmanına Karıştırılarak Mekanik özelliklerinin İncelenmesi` Bu tezle sunulan çalışmada, poliester bazlı bir elyaf olan PET çeşitli oranlarda, tabii kauçuk ve sentetik bir kauçuk olan kloroprene takviye amacıyla kanştınlarak, kompozit malzemeler hazırlanmış ve bu malzemelerin mekanik özellikleri incelenmiştir. Ayrıca bu kompozitlere yaşlandırma işlemi de uygulanarak mekanik özelliklerde meydana gelen değişimler karşılaştırmıştır. Elde edilen sonuçlardan elyaf ile takviyenin sertlik ve yırtılma dayanımını arttırdığı, buna karşılık elyaf oranının artmasıyla kopma dayanımının ve kopmadaki uzamanın azaldığı, %20'nin üzerindeki elyaf katkısının maliyet düşürücü avantajından başka önemli bir katkısı olmadığı tespit edilmiştir. ABSTRACT `Investigation of Mechanical Properties of the Composite Material Obtained by Mixing Polyester Based Fiber to Rubber` In this study, polyester based fiber PET, was used to reinforce natural rubber and chloroprene rubber in various volume fractions. The change in the mechanical properties of these composite materials and the effects of ageing on these properties were studied. In general, while the hardness and tear strenght increased with fiber reinforcement tensile strength and elongation at break diminished. Reinforcement above %20 has no significant contribution beyond decreasing row materials costs. öz Poliester Bazlı Elyafın Kauçuk Harmanına Karıştırılarak Mekanik özelliklerinin İncelenmesi` Bu tezle sunulan çalışmada, poliester bazlı bir elyaf olan PET çeşitli oranlarda, tabii kauçuk ve sentetik bir kauçuk olan kloroprene takviye amacıyla kanştınlarak, kompozit malzemeler hazırlanmış ve bu malzemelerin mekanik özellikleri incelenmiştir. Ayrıca bu kompozitlere yaşlandırma işlemi de uygulanarak mekanik özelliklerde meydana gelen değişimler karşılaştırmıştır. Elde edilen sonuçlardan elyaf ile takviyenin sertlik ve yırtılma dayanımını arttırdığı, buna karşılık elyaf oranının artmasıyla kopma dayanımının ve kopmadaki uzamanın azaldığı, %20'nin üzerindeki elyaf katkısının maliyet düşürücü avantajından başka önemli bir katkısı olmadığı tespit edilmiştir. ABSTRACT `Investigation of Mechanical Properties of the Composite Material Obtained by Mixing Polyester Based Fiber to Rubber` In this study, polyester based fiber PET, was used to reinforce natural rubber and chloroprene rubber in various volume fractions. The change in the mechanical properties of these composite materials and the effects of ageing on these properties were studied. In general, while the hardness and tear strenght increased with fiber reinforcement tensile strength and elongation at break diminished. Reinforcement above %20 has no significant contribution beyond decreasing row materials costs. 69

69 ÖZET Bugün T lenfositlerinin IgE sentezinin düzenlenmesindeki rolü bilinmektedir. B hücrelerinden IgG, ve IgE salgılanmasının potent situmulanı olan IL-4, T lenfositlerinin alt gruplarından salgılanmakta ve alerjik hastalarda önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Çalışmamızda yaş ortalaması 8629 ± 34.10 ay olan 26 atopik astmalı çocuğun T lenfositlerinin alt gruplarının dağılımı, IgE düzeyleri, % IL-4 reseptör aktiviteleri ve serum IL-4 düzeyleri sırası ile monoklonal antikorlar, RIA, Flow Sitometre ve ELISA teknikleri ile incelendi. Sonuçlar yaş ortalaması 73.95 ± 35.45 ay olan 29 kontrol ile karşılaştırıldı. Astmatik grupta serum IL-4 ve IgE düzeyleri ve % IL-4R aktiviteleri kontrol grubuna göre istatistiki açıdan anlamlı derecede yüksek bulundu. Astmatik Grup Kontrol Grubu İL düzeyleri ng/ml 0.178 ± 0.019 0.106 ± 0.017 p < 0.01 IgE Aktivitesi IU/L 656 ± 337 40.08 ± 24.17 p < 0.001 % IL-4R Aktivitesi 4.11 ±1.45 3 ± 0.57 p < 0.001 68 SUMMARY Recently, it has become clear that T lymphocytes are of particular signifi cance in the regulation of IgE synthesis. Specialized T cell subsets elaborate IL- 4, a potent stimulant of IgE and IgGj secretion by B cells. This study is designed to help to explain this intricate mechanism by deter mining IgE, IL-4 and IL-4 receptor levels and T lymphocyte subpopulations in atopic asthmatic children by using ELISA, monoclonal antibody and flowcytomet- ry techniques respectively. For this purpose, a group of 26 children with atopic asthma (mean age 86.29 ± 34.10 monthes) and a control group of 29 normal children (mean age 73.95 ± 35.45 monthes) are examined. In the asthmatic group IL-4 levels, IgE and IL-4 R activities are found to be statistically signifi cant when compared to the control group. T lymphocyte subsets showed no re markable differences between thestudy and the control groups. Asthmatic group Control group IL-4-Levels (ng/ml) 0.178 ± 0.019 0.106 ± 0.017 p < 0.01 IgE activity (Iu/1.) 656 ± 337 40.08 ± 24.17 p < 0.001 IL-4R activity (%) 4.11 ± 1.45 3 ± 0.57 p < 0.001 88

66- 7, SUMMARY It is of great importance to detect the prostat hyperplasia and prostat cancer cases concerning a large portion of the society, in early stages. Today, several biochemical parameters are used to determine and to follow up the cases with hyperplasia and cancer, In this study, serum prostatic acid phosphatase (PAP) and prostate specific antigen (PSA) levels were investigated in the control group composed of 20 healty men, ages ranging from 17 to 65; in 25 men with prostatic hyperplasia, ages ranging from 55 to 75; in 10, 9, 10 and 14 men with prostate cancer, their stages being A, B, C and D respectively, ages ranging from 55 to 75. Radio immuna assay (İÎÂ) methods were used to determine serum PAP levels and enzyme immuno assay methods were used to determine serum PSA levels. With these methods, serum PAP levels were found to be 1.39+0.66 ng/ol in the control group, 2.41±1.40 ng/ml in the hyperplasia graup and 1,39±1.07, 2.32±1.25, 9,96±8.2i, 36,S9±34.i8 ng/al in stages A, B, C and D respectively. Serum PSA levels were found to be 2.62+1.30 ng/ml in the control group, S.73±4,10 ng/ml in the hyperplasia group and 3,28±2.70, 19,33±13.29, 37.6±30,73, 186.3±83,2 ng/ml in stages A, B, C and D respectively. The difference between the serum levels of PSA In sancer stages B, C, D and the control group was ıtatîstlcally significant. On the other hand, serum PAP levels of proitate cancer cases exhibit a statistically significant difference from serum PAP levels of the control group only at stage D prostate cancer. According to these data, it is reasonable to say that P5A is a better tumor marker than-67- PAP. The difference between serum PAP and PSA levels in prostate hyperplasia cases and prostate cancer those of in stage A and B is statistically insignificant. This condition is chaotic in the detection of prostate hyperplasia and early stages of prostate cancer, The available data clearly reveal that a new parameter besides PAP and PSA is necessary to increase the efficiency in diagnosis. Serving this aim, serum sialic acid levels were investigated in the control group, prostate hyperplasia group and prostate cancer group to determine whether serum sialic acid levels are useful in diagnosis. The serum sialic acid levels determined by enzymatlc-colorimetric method were 65.75±5.59 mg/dl in the control group, 63,6±6.9 mg/dl in the hyperplasia group and 79.2819.09, 89.9B±7.D1, 92.11+12.43, 101.3+14.5 mg/dl in A, B, C and D stages respectively Df cancer group. The difference between serum sialic acid levels of the control group and the prostatic hyperplasia group was found to be statistically insignificant. However, it was demostrated that the serum sialic acid levels of cancer cases were statistically different from those of control and hyperplasia group. According to obtained data we can conclude that it is essential to determine serum sialic acid levels besides PAP and PSA in order to detect prostat cancer cases at the early stages. -66- 7, SUMMARY It is of great importance to detect the prostat hyperplasia and prostat cancer cases concerning a large portion of the society, in early stages. Today, several biochemical parameters are used to determine and to follow up the cases with hyperplasia and cancer, In this study, serum prostatic acid phosphatase (PAP) and prostate specific antigen (PSA) levels were investigated in the control group composed of 20 healty men, ages ranging from 17 to 65; in 25 men with prostatic hyperplasia, ages ranging from 55 to 75; in 10, 9, 10 and 14 men with prostate cancer, their stages being A, B, C and D respectively, ages ranging from 55 to 75. Radio immuna assay (İÎÂ) methods were used to determine serum PAP levels and enzyme immuno assay methods were used to determine serum PSA levels. With these methods, serum PAP levels were found to be 1.39+0.66 ng/ol in the control group, 2.41±1.40 ng/ml in the hyperplasia graup and 1,39±1.07, 2.32±1.25, 9,96±8.2i, 36,S9±34.i8 ng/al in stages A, B, C and D respectively. Serum PSA levels were found to be 2.62+1.30 ng/ml in the control group, S.73±4,10 ng/ml in the hyperplasia group and 3,28±2.70, 19,33±13.29, 37.6±30,73, 186.3±83,2 ng/ml in stages A, B, C and D respectively. The difference between the serum levels of PSA In sancer stages B, C, D and the control group was ıtatîstlcally significant. On the other hand, serum PAP levels of proitate cancer cases exhibit a statistically significant difference from serum PAP levels of the control group only at stage D prostate cancer. According to these data, it is reasonable to say that P5A is a better tumor marker than-67- PAP. The difference between serum PAP and PSA levels in prostate hyperplasia cases and prostate cancer those of in stage A and B is statistically insignificant. This condition is chaotic in the detection of prostate hyperplasia and early stages of prostate cancer, The available data clearly reveal that a new parameter besides PAP and PSA is necessary to increase the efficiency in diagnosis. Serving this aim, serum sialic acid levels were investigated in the control group, prostate hyperplasia group and prostate cancer group to determine whether serum sialic acid levels are useful in diagnosis. The serum sialic acid levels determined by enzymatlc-colorimetric method were 65.75±5.59 mg/dl in the control group, 63,6±6.9 mg/dl in the hyperplasia group and 79.2819.09, 89.9B±7.D1, 92.11+12.43, 101.3+14.5 mg/dl in A, B, C and D stages respectively Df cancer group. The difference between serum sialic acid levels of the control group and the prostatic hyperplasia group was found to be statistically insignificant. However, it was demostrated that the serum sialic acid levels of cancer cases were statistically different from those of control and hyperplasia group. According to obtained data we can conclude that it is essential to determine serum sialic acid levels besides PAP and PSA in order to detect prostat cancer cases at the early stages. 79

22- VI. ÖZET Bu çalışmada, sığır kanından oldukça saf olarak serum albümin elde edilmesi amaçlanmıştır. Bu maksatla uygulanan Cohn yöntemiyle elde edilen serum albümin fraksiyonunda önemli oranda globulin fraksiyonlarından kalıntılar bulunduğu saptanmıştır. Serum albümini bu kalıntılardan temizlemek üzere Sephadex G-50 kullanılarak kolon kromatograf isi uygulanmış elde edilen serum albümin fraksiyonu sigma firmasının serum albümini ile elektroforetik bakımdan kıyaslanmış ve en az aynı saflıkta olduğu saptanmıştır. Buna göre Cohn yöntemi + Sephadex G-50 kolon kromatograf isi yönteminin kombine kullanılımı ileri saflıkta serum albümin elde edilmesinde kullanılabileceği gösterilmiştir. -23- VII. SUMMARY This study is planned to determine the bovine serum albumin. A significant amount of globulin remnants has been found in the serum albumin fractions by Cohn method. Colon chromatography using Sephadex G-50 has been applied in order to get rid off the remnants in the serum albumin. The serum albumin has been compared with the serum albumin of sigma by electrophoretic methods. The purity of both serum albumin fractions has been found the same. This shows that the combination of Cohn method and Sephadex G-50 Colon chromatography can be used to obtain the purest serum albumin. 25

V. O Z E T - Glukozlu ortamda, insülin salınımı 7 mM glukoz'da başlar, 8,3 mM glukoz'da yarı maksimuma, 16,7 mM glukoz'da ise maksimum değere ulaşır. - Baryum + Teofilin, kalsiyumsuz ortamda bile insü lin salınımını arttırırlar. - 3,3 mM glukoz, yalnız başına insülin salınımını uyartmaz. Fakat kalsiyumsuz ortamda Baryum + teofilinin uyarttığı insülin salınımını daha da arttırır. - Keton cisimleri, glukozlu ortamda insülin sal ınımını arttırdıkları halde 2,0 mM Ba +2 1,4 mM teofilin' li inkübasyon ortamında insülin salınımını uyartmazlar. 46

33 - 5. ÖZET Denatürasyon sırasında, protein molekülünde bulunan bazı bağlar kopmakta, yenileri oluşmakta, sonuçta doğal yapı daha gevşek bir düzene doğru değişmektedir. Isı ile dena^tü- rasyonda özellikle rol oynayan -S-S- bağlarıdır. Denature protein doğal fonksiyonlarını yitirmektedir, ancak bu yapı bozulmasını engelleyen birtakım maddeler vardır. Bunlardan biri kelatlaştırıcı özelliğe sahip olan Etilen diamin tetra asetik asit tetra sodyum tuzudur. Bu çalışmada düşük ve belirli EDTA konsantrasyonunda, serumun kaynama derecesinin çok altında, ancak denature edici sıcaklıkta çalışılmış ve EDTA'nın kelatlaştırıcı özelliğinin, ısı etkisi ile oluşan denatürasyonu büyük ölçüde inhibe etti ği kanıtlanmıştır i 39

DZET. Çalışmamızda, yarı doymuş ve duymuş amonyum sülfat konsantrasyon larında albumin ve globulin fraksiyonlarının birbirinden kesin olarak ay rılıp ayrılamayacağını ve amonyum sülfat varlığının Libermann-Burchard yön temiyle kolesterol miktar belirtimini etkileyip etkilemeyeceğini araştır mak istedik. Hastalardan elde ettiğimiz serumlarda, doğrudan kolesterol miktar belirtimi yaptık. Aynı hastanın serumunda, amonyun. sülfatla ayırdığımız albumin ve globulin fraksiyonlarında, dializsiz ve dializli kolesterol miktar belirtimi yaptık. Dializli deneylerde elde edilen albumin ve ala^ bulin fraksiyonlarında liyofilizasyon işleminden sonra elektroforez yap tık. Bu çalışmamızda; yarı doymuş amonyum sülfat konsantrasyonu ile se rumun içerdiği tüm globulinlerin çöktürülemediğini, geri kalan globulin- lerin doymuş amonyum sülfat konsantrasyonunda albumin ile birlikte çök- türüldüklerini ve ortamda amonyum sülfat bulunmasının Libermann-Burchard yöntemiyle kolesterol miktar belirtimini etkilemediğini saptadık. SUMMARY In our study, we tried to investigate that whether albumin and globulin fractions could be separated with each other within saturated and half saturated ammonium sulphate concentrations, and whether the presence of ammonium sulphate in Libermann-Burchard procedure effects the determination of cholesterol or not. We determined the cholesterol quantity with the serums the patients. Also we studied the amount of cholesterol with and without dialysis within the albumin and globulin fractions that we made the separation with the ammonium sulphate within dialised samples after lyophilizatiDn we studied electrophoresis with in albumin and globulin fractions. In this study we saw that; All of the serum globulins could not be precipitated with half saturated ammonium sulphate and the rest of the globulins precipitated with albumin within the saturated ammonium sulphate concentrations. We also saw that the presence of ammonium sulpha te didn't effect the determination of cholesterol quantity by Libermann- Burchard method. 31

26 - 6. ÖZET Aspartat transaminaz enzimi L-aspartat ve a-ketogluta- rattan L-glutamat ve oksalasetat oluşumunu katalizleyen bir enzimdir. Hücrenin sitoplazma ve mitokondri fraksiyonlarında bulunmaktadır. AST'nin aktivitesi organ ve dokulara göre de ğişkenlik göstermektedir. Kalp ve karaciğerde aktivitesi di ğer dokulara nazaran daha yüksektir. Çeşitli enzimler üzerine yüksek oranda glukozun gliko- zillenme yoluyla invivo ya da invitro olarak inhibisyona uğ radığı tespit edilmiştir. Bu tez çalışmasında glikozillenme olayı gerçekleşmeden önce yüksek konsantrasyonda-glukoz içeren (27,7 mMol/L) serumlarda AST aktivitesinde değişiklik olup olmayacağı incelendi. Deneylerin sonuçlarına göre, glukoz ka tıldıktan hemen sonra yapılan AST aktivitesi tayinlerinde, glukoz katılmamış kontrol serumlarındakine göre aktivitede istatistik yönden oldukça anlamlı (p>0.001) bir azalma sap tandı. 32

32 - ÖZET Hiperlipiderai, genellikle bireyin sağlığını ve yaşamını çek yakından tehdit ede* atertskleretik damar hastalıklarını beraberin de getirdiğinden teplumu çtk yakından ilgilendirir. Biliaen bir hastalığı tlmayan 200 kişide »hiperlipidemiyi.luştura» kelesterel,trigliserid yüksekliği elup elmadığını ve bu parametrelerde yükseklik varsa `bunların ateresklereza eğilimi arttı ran liptprtteinlerden elup elmadığını araştırmak amacıyla girişilen bu çalışmada aşağıdaki bulgular elde edilmiştir. Olguların %26 sının kele ster© lü yüksek %19 unun trigliseridi yüksek %8.5 unun hem kelesterelü hemde trigliseridi yüksek bulunmuştur. Kelesterelü yüksek elan 52 kişinin %82.6 sının atertsklerez risk faktörü elan LDL kelesterelü yüksek bulunurken, trigliseridi yüksek elan 38 kişinin ateresklerttik risk taşıyan yüksek LDL ve düşük HDL yüzdesi aynı (%42.1) fakat daha az atereskleretik risk taşıyan yüksek VLDL yüzdesi %65.7 bulunmuştur. Kelesterelü yüksek elanların ^82.6 sının LDL sinin yüksek.İması, trigliseridi yüksek elanlara göre bunların daha fazla atere sklerttik riske sahip olduklarını göstermektedir. 20-30 yaş arası yüksek kelesterel ve trigliseridi elanların yüzdesi diğer yaş gruplarına göre eldukça düşükke* bunun 30-40 yaş arası bariz bir şekilde arttıgj görüldü.- 33 - Hera kclesterel nemde trigliseridi yüksek olan kimselerin %87.5 u erkeklerden meydana gelmektedir. Bunlarında `büyük `bir kıs mıma 30-45 yaş arasında tlan erkeklerden ©İuştuğu görülmüştür. 30 yaşından s«nra hiperlipide minin meydana getirebileceği ater«skler«tik damar hastalığını önlemek için zaman zaman kan lipid- lerinin kantitatif ve kalitatif kcntrtlünün yapılmasında büyük kir yarar vardır. 35

41 6. ÖZET Bu çalışmada 22-28 yaş grubunda normal kişilerde plazma ve lökosit C vitamini konsantrasyonu tayin edildi. Plazma C vitamini konsantrasoynu 1.093±0.093 mg/dL değerinde, lökosit C vitamini konsantrasyonu 23. 44±1. 74 yg/10 lökosit değe rinde bulunmuştur. Daha sonra C vitamini yüklenen bu normal kişilerde plazma ve lökosit C vitamini konsantrasyonu benzer şekilde tayin edildi. Plazma C vitamini konsantrasyonu için 1.795±0.097 mg/dL ve lökosit C vitamini konsantrasyonu için 37.4l±3.04 yg/dL değerleri bulundu. Buna göre yükleme ile, hem plazma hem de lökosit C vitamini konsantrasyonunda ileri derecede anlamlı bir artış bulunmuştur (p