37 results on '"Gülhaş, Nurçin"'
Search Results
2. Kritik Hastalarda Farklı Pozitif Ekspirasyon Sonu Basınç Değerlerinin İntraabdominal Basınç ve Hemodinami Üzerine Etkileri:Prospektif Klinik Çalışma
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Dumanlıdağ, Uğur Serkan, Soyalp, Celaleddin, and Yüzkat, Nureddin
- Published
- 2018
3. KolonoskopideKetamin, Fentanil ve RemifentanilinSedoanaljezi Açısından Karşılaştırılması: Prospektif, Randomize Çift kör Çalışma
- Author
-
Yüzkat, Nureddin, Gülhaş, Nurçin, Şimşek, Lokman, and Soyalp, Celaleddin
- Published
- 2018
4. S - 36 / HIPERTANSIYONLU HASTALARDA OPERASYON ÖNCESI AMELIYATHANE ORTAMI TANITIMININ PREOPRATIF ANKSIYETE VE KAN BASINCI ÜZERINE ETKILERI: PROSPEKTIF, RANDOMIZE KONTROLLÜ ÇALIŞMA
- Author
-
Keskin, Sıddık, Türk, Ömer, Gülhaş, Nurçin, Soyalp, Celaleddin, and Yüzkat, Nureddin
- Published
- 2018
5. Evaluation of somatotype effects on Mallampati Score and anthropometric measurements in geriatric patients
- Author
-
şenol, deniz, Özbağ, Davut, toy, şeyma, and Gülhaş, Nurçin
- Published
- 2017
6. Anesthetic management ofGuillain Barre Syndrome in pregnant woman
- Author
-
durmuş, mahmut, şanlı, mukadder, karademir, ali, Gülhaş, Nurçin, and erdoğan kayhan, gülay
- Published
- 2017
7. epidural anestezi avantaj ve dezavantajları sıkça sorulan sorular
- Author
-
Gülhaş, Nurçin
- Published
- 2017
8. Anesteziyoloji ve akut ağrı
- Author
-
Gülhaş, Nurçin
- Published
- 2017
9. Akut İntraoperatif Atelektazi: Olgu Sunumu
- Author
-
GÜLHAŞ, Nurçin, TOĞAL, Türkan, DEMİRBİLEK, Semra, BORAZAN, Hale, and ERSOY, M. Özcan
- Subjects
Atelektazi,Genel Anestezi,Fleksibl Fiberoptik Bronkoskopi ,Atelectasis,General Anaesthesia,Flexible Fiberoptic Broncoscopy - Abstract
Acutely developing atelectasis causes disrupted gas exchange, increases risk of infection and resultantly increases the rate of mortality and morbidity if it's not treated urgently. Today flexible fiberoptic broncoscopy (FFB) is a common method in diagnosis and treatment of atelectasis. It has a major role, especially in treatment of mucous related atelectasis.A case report with acutely developed intraoperative atelectasis and rapid recovery. After FFP is presented Key words: Atelectasis, General Anaesthesia, Flexible Fiberoptic Broncoscopy., Akut gelişen atelektazi acil tedavi edilmediğinde gaz değişimini bozup, enfeksiyon riskini arttırarak mortalite ve morbiditede artışa sebep olur. Fleksibl fiberoptik bronkoskopi (FFB) son zamanlarda atelektazinin tanı ve tedavisinde yaygın kullanılan bir metod olup, özellikle hava yolundaki mukusa sekonder atelektazilerin tedavisinde önemli bir role sahiptir. Bu nedenle intraoperatif akut gelişen ve FFB sonrası hızla düzelen bir atelektazi olgusunu sunmayı uygun bulduk. Anahtar kelimeler: Atelektazi, Genel Anestezi, Fleksibl Fiberoptik Bronkoskopi.
- Published
- 2015
10. Çocuklarda ProSeal Laringeal Maske: 428 Olgunun Geriye Dönük İncelenmesi
- Author
-
Begeç, Zekine, Erdoğan, M. Ali, Yücel, Aytaç, Özgül, Ülkü, Gülhaş, Nurçin, and Ersoy, M. Özcan
- Subjects
Proseal Laringeal Maske ,Çocuklar ,Komplikasyon ,Proseal LMA ,Children ,Complication - Abstract
Aim: ProSeal LMA (LMA) was developed on the basis of the classic LMA is a supraglottic airway device. In this study, anesthesia records of 428 pediatric patients who PLMA were inserted after induction of general anesthesia in pediatric surgery between May 2009 and June 2011 were reviewed retrospectively. Material-Methods: Demographic characteristics, ASA score, type of surgery and anesthesia time, the premeditation, induction agents, positions of patients, PLMA placement technique, the number of attempts, the practitioners' experience of anesthesia and complications encountered were recorded retrospectively. Results: Anesthesia was induced intravenously or inhalationally in 355 and 73 patients, respectively. PLMA was placed at the first trial to 411 patients and at the second trial to 14 patients. 342 patients who PLMA were inserted underwent to the operation in the supine position, 86 patients had the operation in lithotomy position. PLMA was placed with digital technique to 355 patients, introducer was used in 73 patients. After PLMA was placed, in 4 patients laryngospasm, in 3 patients bronchospasm, in one patient gastric distension, in two patients hiccup developed. After placement of PLMA two patients vomited. After removal of PLMA laryngospasm developed in three patients, blood transmission at PLMA has been found in 2 patients. Conclusion: In children, PLMA with allowing high leak pressures than the classic LMA and separating glottis to esophagus, high placement success and low complication rate is an effective airway device. Key words: Proseal LMA; Children; Complication., Amaç: ProSeal Laringeal Maske (PLMA) klasik LMA temelinde geliştirilen supraglottik bir hava yolu aracıdır. Bu çalışmada Mayıs 2009 ile Haziran 2011 tarihleri arasında çocuk cerrahisi ameliyatlarında genel anestezi indüksiyonu sonrası PLMA uygulanan 428 pediyatrik hasta, anestezi kayıtları gözden geçirilerek geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya alınan hastaların demografik özellikleri, ASA skorları, cerrahi girişim türü ve anestezi süresi, uygulanan premedikasyon, indüksiyon ajanları, hastaların pozisyonları, yerleştirilen PLMA numarası ve hangi yöntemle yerleştirildiği, girişim sayısı, uygulayıcıların anestezi tecrübeleri ve karşılaşılan komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Anestezi indüksiyonu 355 hastada intravenöz, 73 hastada inhalasyon ajanlarıyla sağlanmıştır. Hastaların 411'ine birinci denemede, 14'üne ikinci denemede PLMA yerleştirilmiştir. PLMA uygulanan hastaların 342'si supin pozisyonda, 86'sı litotomi pozisyonunda operasyon geçirmiştir. 355 hastada dijital teknik ile PLMA takılırken, 73 hastada introduser kullanılmıştır. PLMA yerleştirildikten sonra 4 hastada laringospazm, üç hastada bronkospazm, bir hastada mide distansiyonu, iki hastada hıçkırık gelişmiştir. İki hasta PLMA yerleştirildikten sonra kusmuştur. PLMA çıkarıldıktan sonra üç hastada laringospazm gelişmiş, iki hastada PLMA'da kan bulaşı tesbit edilmiştir. Sonuç: Çocuklarda, PLMA başarılı yerleştirme oranı yüksek, komplikasyon oranı düşük, klasik LMA'ya göre daha yüksek kaçak basınçlarına izin veren, özefagusu glottisden ayıran etkili bir havayolu aracıdır. Anahtar kelimeler: Proseal Laringeal Maske; Çocuklar; Komplikasyon.
- Published
- 2015
11. Adrenal Yetmezlik Ve Hipotiroidi Tanısıyla Hormon Replasman Tedavisi Alan Olguda Anestezi Uygulaması
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Toğal, Türkan, Toprak, Hüseyin İlksen, Sızanlı, Ebru, Sağır, Özlem, and Ersoy, M. Özcan
- Subjects
Anaesthetic Management: Multiple Endocrine Neoplasia II (MEN II),Adrenal İnsufficiency,Hypothyroidism,Hormone Replacement ,Anestezi Uygulaması: Multipl Endokrin Neoplazi II (MEN II),Adrenal Yetmezlik,Hipotiroidizm,Hormon Replasmanı - Abstract
After adrenalectomy and thyroidectomy which performed as a therapy of multiple endocrine neoplasia II (MEN II), adrenal insufficiency and hypothyroidism may occur. However in response to surgery, both cortisol and thyroid hormones are essential and should be replaced. For any reason if an anaesthesia method will be applied to these cases, regional block is more suitable which causes decreased metabolic and endocrine response. Therefore we aimed to discuss anaesthetic management of a case who underwent vaginal hysterectomy with adrenal insufficiency and hypothyroidism and receives hormonal replacement therapy, first planned to perform epidural anaesthesia but because of the technical difficulties general anaesthesia was attempted. Key words: Anaesthetic Management: Multiple Endocrine Neoplasia II (MEN II), Adrenal İnsufficiency, Hypothyroidism, Hormone Replacement., Multipl Endokrin Neoplazi II (MEN II) nedeniyle yapılan sürrenalektomi ve tiroidektomiyi takiben adrenal yetmezlik ve hipotiroidi gelişebilir. Oysa cerrahiye stres yanıtta gerek kortizol gerekse tiroid hormonları ana unsurlar olup; replasmanları gerekmektedir. Herhangi bir nedenle bu tür vakalara anestezi uygulaması gerektiğinde cerrahiye metabolik ve endokrin yanıtı azalttığı bilinen rejyonal bloklar daha uygun olacaktır. Bu nedenle vajinal histerektomi geçirecek olan, öncelikle epidural anestezi planladığımız ancak uygulama zorluğu nedeniyle genel anestezi vermek zorunda kaldığımız, adrenal yetmezlik ve hipotiroidi replasman tedavisi alan bir olguyu sunmayı amaçladık. Anahtar kelimeler: Anestezi Uygulaması: Multipl Endokrin Neoplazi II (MEN II), Adrenal Yetmezlik, Hipotiroidizm, Hormon Replasmanı.
- Published
- 2015
12. Elektif Sezaryenlerde İntratekal Bupivakaine İlave Edilen Fentanil ve Morfinin Efedrin Gereksinimi ve Fetusa Etkisi
- Author
-
But, A.Kadir, Öztürk, Erdoğan, Gülhaş, Nurçin, Durmuş, Mahmut, Doğan, Zafer, and Ersoy, M.Özcan
- Subjects
Sezaryen,Bupivakain,Fentanil,Morfin,Efedrin ,Cesarean section,Bupivacaine,Fentanyl,Morphine,Efedrine - Abstract
Objectives: In this study, we aimed to compare the effects of intrathecal bupivacaine-fentanyl and bupivacainemorphine on ephedrine requirements and on health status of fetus. Methods: We enrolled 54 cases undergoing elective cesarean section in this study. Ringer's lactate was infused to all patients at a rate of 10-12 mL kg-1 preoperatively and 8-10 mL kg hr-1 during operation. Spinal anesthesia was achieved with 2 mL of bupivacaine %0.5 in Group I (n=18), with 1.5 mL of bupivacaine %0.5 + 0.5 mL fentanyl, 25 μg, in Group II (n=18) and with 1.5 mL of bupivacaine %0.5 + 0.5 mL morphine, 0.1 mg, in Group III (n=18). After spinal anesthesia, ephedrine infusion was given following a bolus dose of 5 mg ephedrine, to maintain arterial pressure during the operation at the level of 80-110% of the basal value. Results: We found that total ephedrine requirements during operation was 58.4±25.4 mg in Group I, 46.3±22.3 mg in Group II and 38.6±16.3 mg in Group III. The total amount of ephedrine administered in Group III was found to be significantly lower than that in Group I (p, Amaç: Bu çalışmada elektif sezaryenlerde intratekal bupivakaine ilave edilen fentanil ve morfinin, efedrin gereksinimine ve fetus üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Elektif sezaryen planlanan 54 olgu çalışmaya alındı ve tüm olgulara laktatlı ringer; anestezi öncesi 10-12 mL kg-1 ve operasyon süresince 8-10 mL kg sa-1 verildi. Grup I (n=18)'de 2 mL %0.5 bupivakain, Grup II (n=18)'de 1.5 mL %0.5 bupivakain + 0.5 mL'de 25 μg fentanil ve Grup III (n=18)'te 1.5 mL %0.5 bupivakain + 0.5 mL'de 0.1 mg morfin kullanılarak spinal anestezi uygulandı. Spinal anestezi sonrası 5 mg bolus efedrini takiben operasyon süresince kan basıncı, giriş sistolik arter basıncı değerinin %80-110'ları olacak şekilde efedrin infüzyonu uygulandı. Bulgular: Operasyon süresince grupların total efedrin ihtiyacı Grup I'de 58.4±25.4 mg, Grup II'de 46.3±22.3 mg ve Grup III'te 38.6±16.3 mg idi. Kullanılan total efedrin miktarı Grup III'te Grup I'e göre anlamlı olarak düşük bulundu (p
- Published
- 2015
13. Pulmoner Hipertansiyonu Olan Morgagni Hernili Down Sendromunda Anestezi Yönetimi: Olgu Sunumu
- Author
-
ŞANLI, Mukadder, GÜLHAŞ, Nurçin, BEGEÇ, Zekine, and ERSOY, M. Özcan
- Subjects
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon ,Morgagni Hernisi ,Down Sendromu ,Anestezi Yönetimi ,Pulmonary Arterial Hypertension ,Morgagni Hernia ,Down's Syndrome ,Anesthesia Management - Abstract
Pulmonary arterial hypertension (PAH) is increasing of mean arterial pressures of pulmonary vessels more than 25-30 mmHg. Pulmonary hypertension is essential or secandary to congenital heart deffect. Down's syndrome is the most common congenital anomaly. It is special for the anesthesiologists because of respiratuar, cardiovascular and other sistemic anomalities and may be associated with Morgagni hernia that should be repaired when detected. A 2.5 year-old female pediatric patient with Down's syndrome (6 kg) and Morgagni hernia accompained secondary PAH was planned to repairing of diaphragmatic deffect. We aimed to investigate anesthetic management of this patient with litarature. Key words: Pulmonary Arterial Hypertension; Morgagni Hernia; Down's Syndrome; Anesthesia Management., Pulmoner arter hipertansiyonu (PAH) pulmoner damarların ortalama arter basıncının 25-30 mmHg'yı aşmasıdır. Esansiyel olabileceği gibi konjenital kalp defektlerine sekonder olarak da görülebilir. Down sendromu en sık görülen konjenital anomalidir. Solunumsal, kardiyovasküler ve diğer sistemik anomaliler nedeniyle anestezist için özellik arz eder. Down senromuna Morgagni hernisi eşlik edebilir. Saptandığında olası akciğer komplikasyonlarını engellemek için düzeltilmelidir. Down sendromlu 2.5 yaşında (6 kg), Morgagni hernisi ve buna sekonder PAH'nın eşlik ettiği diafragmatik defekt için operasyon planlanan kız çocuğunun anestezi yönetimindeki özellikleri literatür eşliğinde gözden geçirmeyi amaçladık. Anahtar kelimeler: Pulmoner Arteriyel Hipertansiyon; Morgagni Hernisi; Down Sendromu; Anestezi Yönetimi.
- Published
- 2015
14. Entübasyon Güçlüğü Beklenen Acil Bir Olguda Anestezi Uygulaması
- Author
-
ÖZPOLAT, Zekine, GÜLHAŞ, Nurçin, TOĞAL, Türkan, TOPRAK, Hüseyin İlksen, BORAZAN, Hale, and ERSOY, M. Özcan
- Subjects
Zor Entübasyon,Propofol,Remifentanil ,Difficult Intubation,Propofol,Remifentanil - Abstract
%30 of deaths in anesthesia occur during the intubation. Intubation can be achieved during deep anesthesia with spontaneous respiration or awaken if there is an expected intubation difficulty. Usage of propofol and shorteffective opioid provides acceptable conditions for laringoscopy and tracheal intubation without a muscle relaxant. Remifentanil is an ideal agent for its short narcotic effect and for returning spontaneous respiration rapidly. Induction without using a muscle relaxant can be practiced before invasive intubation procedures. For this reason; we aimed to report our method for this patient with thyroid leiomyosarcoma and tracheal stenosis. Key words: Difficult Intubation, Propofol, Remifentanil., Anestezi uygulamalarındaki ölümlerin %30'u entübasyon sırasında görülmektedir. Entübasyon güçlüğü riski söz konusuysa, uyanık entübasyon veya derin anestezi altında spontan solunum korunarak entübasyon denenebilir. Propofol ve kısa etkili bir opioidin birlikte kullanılması, kas gevşetici kullanmaksızın laringoskopi ve trakeal entübasyon için yeterli şartları sağlar. Remifentanil spontan solunumun hızlı dönmesi ve kısa süreli opioid etkisi istendiği durumlarda ideal bir ajandır. Kas gevşetici kullanmaksızın yapılan indüksiyon invazif entübasyon yöntemlerden önce uygulanabilir. Bu nedenle tiroid leiomyosarkomu ve trakeal stenozu olan ventilasyon ve entübasyon güçlüğü beklediğimiz olguda yöntemimizi tartışmayı amaçladık. Anahtar kelimeler: Zor Entübasyon, Propofol, Remifentanil
- Published
- 2015
15. Algoloji Polikliniğine Başvuran Onkolojik Hastalarda Tedavi ve Komplikasyon Yönetimi: Retrospektif Değerlendirme
- Author
-
KAYHAN, Gülay Erdoğan, GÜLHAŞ, Nurçin, ASLAN, Abdulvahap, and DURMUŞ, Mahmut
- Subjects
Cancer Pain ,Pain Management ,Complication ,Kanser Ağrısı ,Ağrı Tedavisi ,Komplikasyon - Abstract
Aim: In thist retrospective study, we evaluated pain intensity, pharmalogical therapy, patient satisfaction and rising complications of 241 oncology patients that applied to Department of Algology outpatient clinic at Inonu University Medicine Faculty, between January 2011 and March 2012. Material and Methods: Demographic data, opioid analgesics in pharmacological therapy, adjuvant therapy for neuropathic pain, additional disease, value of visual analogue scale baseline and visual analogue scale control, breakthrough pain, adverse effects and their treatment such as nausea and vomiting, constipation, pruritis, urine retention, sedation, and patient satisfaction were recorded. Results: Weak opioids (61%), strong opioids (9.1%) and weak+strong opioids combinations (29.9%) had been preferred for pain therapy. It was detected that pregabalin (47.5%), amitriptilin (43.3%), gabapentine (7.5%) and gabapentine-amitiptilin combination (1.7%) were used in 84 (35%) patients for adjuvant therapy in neuropathic pain. As pain levels were modarate and severe (visual analogue scale baseline, 7.16±1.5) in the first application, control visual analogue scale values (visual analogue scale control 3.06±1.1) were 4 and lower than that in 90.5% of the patients. While the rate of satisfaction in therapy was 80%, incidence of nause and vomiting, constipation, sedation, urine retention, and pruritis were 30.3%, 19.5%, 19.1%, 10%, and 5%, respectively. Conclusions: It was revealed that our data were compatible with data in literature about preference of opioid therapy, success rate and satisfaction of patients. We believed that patient satisfaction is high and incidence of adverse effects is low with well planned pain protocols in cancer pain management. Key words: Cancer Pain; Pain Management; Complication., Amaç: Bu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalına Ocak 2011-Mart 2012 tarihleri arasında başvuran 241 onkoloji hastasının ağrı şiddeti, uygulanan medikal tedavi yöntemleri, hasta memnuniyeti ve gelişen komplikasyonlar geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntemler: Demografik veriler, medikal tedavide kullanılan opioid analjezikler, nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedaviler, ek hastalıklar, vizüel analog skalagiriş ve kontrol değerleri, kaçak ağrısı, bulantı-kusma, kabızlık, kaşıntı, idrar retansiyonu, sedasyon gibi yan etkiler ve bunların tedavileri ve hasta memnuniyeti kaydedildi. Bulgular: Ağrı tedavisi için % 61 zayıf opioid, %9.1 güçlü opioid ve %29.9 zayıf + güçlü opioid kombinasyonu tercih edilmişti. Nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedavi başlanan 84 (% 35) hastada %47.5 pregabalin, %43.3 amitriptilin, %7.5 gabapentin ve %1,7 gabapentin+amitriptilin kullanıldığı saptandı. Poliklinik başvurusunda ağrı düzeyleri orta ve şiddetli iken (vizüel analog skala bazal değeri, 7.16 ± 1.5) %90.5 hastada vizüel analog skala kontrol değerinin 4 ve altında olduğu tespit edildi (vizüel analog skalakontrol 3.06 ± 1.1). İlaç memnuniyet oranımız %80 iken, bulantı-kusma oranı %30.3, konstipasyon %19.5, sedasyon %19.1, idrar retansiyonu %10 ve kaşıntı %5 idi. Sonuç: Opioid tedavisindeki tercihlerimiz, başarı oranlarımız ve hasta memnuniyetleri açısından verilerimizin literatür ile uyumlu olduğu görüldü. Kanser ağrısında iyi planlanmış ağrı protokolleriyle hasta memnuniyet skorlarının yüksek, yan etki insidansının ise düşük olduğu kanısındayız. Anahtar kelimeler: Kanser Ağrısı; Ağrı Tedavisi; Komplikasyon.
- Published
- 2015
16. Sezaryenlerde Anestezi Yönetimi: Retrospektif Değerlendirme
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Şanlı, Mukadder, Özgül, Ülkü, Begeç, Zekine, and Durmuş, Mahmut
- Subjects
Sezaryen,Rejyonal Anestezi,Genel Anestezi - Abstract
Aim: Choosing the anesthesia technique should be carefully made because it would have an effect on both mother and fetus in cesarean section.The purpose of this study was to evaluate the anesthesia methods which was employed in Inonu University Medical Faculty, Anesthesiology and Reanimation Department between 2009-2011 in retrospective manner. Material-Methods: Techniques of anaesthesia, drugs used in regional anesthesia, ephedrine consumption of the patients have been recorded. Being elective or emergent, methods of anesthesia, regional anesthesia technique that was successful, the possibility of hypotension, total consumption of ephedrine, pre-loading solutions were recorded. In general anesthesia; type of muscle relaxant used in surgery, intubation difficulty of the patients, the rate of intubated patients admitted to ICU. Results: The mean presenting age of patients were 30.8 percent were urgent, 69.2 were elective. Twenty six percent of patients were undegoing to procedure under general anesthesia.7 1.6 percent were spinal anesthesia, and 2.4 percent were combined spinal epidural anesthesia. The amount of hyperbaric bupivacine for spinal anesthesia was 9.1±1.1 mg. In 66 of patients spinal anesthesia was failed and general anesthesia were administered. The mean systolic blood pressure was 115±18 mmHg, mean diastolic blood pressure was 83.5±12 mmHg. The average puls rate was 81.7±10. The incidence of hypotension was 40%. The total amount of ephedrine consumption was 8.4±2 mg. Fluid preloading was obtained in 71.9 percent of patients with crystalloid, 17.6 percent with colloid and 10.1 percent with colloid and crystalloid solutions. Muscle relaxation was obtained in 23.2 percent of patients with succinylcholine, 2.8 percent with rocuronium. The rate of diffucult intubation was 4%. 34 of patients intuated in intensive care unit due to inadequate respiratory function. Patients 83.4% with no additional disease, while 8.3% of patients with preeclampsia, HELLP syndrome developed in 1.1% of patients. Conclusions: The use of regional anesthesia techniques in cesarean section in our clinic was, Amaç: Sezaryen operasyonlarında hem anne hem de fetusun güvenliğini sağlamak gerektiğinden anestezik yönetim çok önemlidir. Bu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalında 2009-2011 yılları arasında gerçekleştirilen sezaryen operasyonlarındaki anestezi uygulamaları geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Sezaryenin acil ya da elektif oluşu, uygulanan anestezi yöntemleri, rejyonal anestezi tekniğinin başarılı olup olmadığı, hipotansiyon olasılığı, toplam efedrin tüketimleri, kullanılan ön yükleme sıvılarının niteliği kaydedildi. Genel anestezi altında operasyona alınan olgularda kullanılan kas gevşeticinin türü ve entübasyon güçlüğü, operasyonun sonunda entübe olarak yoğun bakıma çıkıp çıkmadığı ve mevcut ek hastalıkları kaydedildi. Bulgular: Hastaların %30.8'i acil, %69.2'si elektifti. %262'si genel anestezi, %71.6'sı spinal anestezi, %2,4'üne kombine spinal epidural anestezi uygulanmıştı. Acil alınan 782 olgunun 276 (%35)'ine spinal anestezi uygulanmıştı. Spinal anestezi için kullanılan hiperbarik bupivakain miktarı 9.1±1.1 mg idi. Spinal anestezi 66(%3) olguda başarısız olduğu için genel anesteziye geçildi. Sistolik kan basıncı ortalamaları 115±18 mmHg, diastolik kan basıncı ortalamaları 83.5±12 mmHg idi. Nabız ortalaması 81.7±10 atım/dk, hipotansiyon insidansı %40, toplam tüketilen efedrin miktarı 8.4± 2 mg idi. Ön yükleme sıvısı olarak %71.9 kristalloid, %17.6 kolloid, %10.1 kristaloid ve kolloid kombine kullanılmıştı. Kas gevşetici olarak %23.2 süksinilkolin, %2.8'inde rokuronyum kullanılmıştı. Olguların %4'ün de entübasyon güçtü, 34 (%1.3) olgu entübe olarak yoğun bakıma çıktı. Hastaların %83.4'ünde ek hastalık yokken, preeklamptik hasta oranı %8.3, HELLP sendromlu olgu sayısı %1.1 idi. Sonuç: Kliniğimizde sezaryenlerde rejyonal anestezi tekniklerinin kullanımı yüksek bulunmuş olup bu oran yurt dışındaki oranlara benzerdir. Tercih edilen spinal anestezinin başarısızlık ve komplikasyon oranı düşük bir teknik olduğu kanısındayız. Anahtar kelimeler: Sezaryen; Rejyonal Anestezi; Genel Anestezi.
- Published
- 2015
17. Tek Umbilikal Arterli ve Herpes Simpleks Tip 1 IgM Pozitif Olan Gebelikte Sezaryen Anestezisi
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Toğal, Türkan, Demirbilek, Semra, Köroğlu, Ahmet, Yücel, Aytaç, and Ersoy, M. Özcan
- Subjects
Obstetrik Anestezi,Tek Umblikal Kord Anomalisi,Herpes simplex Virus Tip1 Enfeksiyon ,Obstetric Anaesthesia ,Umbilical Cord Abnormality: Single Umbilical Artery,Herpes Simplex Virus Type 1 Infection - Abstract
Single umbilical artery is associated with multiple organ malformations, fetoplacental insufficiency and intrauterine fetal growth retardation. During anaesthesia severe hypotension can cause decrease of uteroplacental blood flow and fetal distress. Herpes Simplex (HSV) infection is activated by exogeneous factors such as sunlight, wind, trauma and fever or endogenous physcological factors such as stress especially in immune deficiency. The choice of anaesthetic technique for HSV infected obstetric patient with single umbilical artery requires both uteroplacental blood flow sufficiency and prevention of HSV activation. For these reasons we aimed to report the anaesthetic method that we performed for a caesarean section of single umbilical artery and HSV type 1 positive obstetric patient. Key words: Obstetric Anaesthesia; Umbilical Cord Abnormality: Single Umbilical Artery, Herpes Simplex Virus Type 1 Infection., Tek umbilikal arter multipl organ malfarmasyonu, plasental yetmezlik ve intrauterin fetal gelişme geriliğiyle birliktedir. Anestezi esnasında ciddi hipotansiyon gelişecek olursa uteroplasental kan akımında azalma ve fetal distrese neden olabilir.Herpes Simplex enfeksiyonu (HSV) güneş ışığı, rüzgar, travma, ateş gibi eksojen faktörlerle immun yetmezlikli hastalarda stres gibi endojen faktörlerle aktive olabilir.Tek umblikal arterli HSV infekte hastalarda hem uteroplasental kan akımını koruyacak hemde HSV aktivasyonunu önleyecek bir anestezik tekniğin seçilmesi gerekir. Bu nedenle tek umblikal arterli HSV Tip1 pozitif obstetrik olgudaki anestezi uygulamasını sunmayı amaçladık. Anahtar kelimeler: Obstetrik Anestezi, Tek Umblikal Kord Anomalisi, Herpes simplex Virus Tip1 Enfeksiyon
- Published
- 2015
18. Kolonoskopide Ketamin, Fentanil ve Remifentanilin Sedoanaljezi Açısından Karşılaştırılması: Randomize Prospektif Çift Kör Çalışma.
- Author
-
Şimşek, Lokman, Yüzkat, Nureddin, Soyalp, Celaleddin, and Gülhaş, Nurçin
- Subjects
ANALGESIA ,COLONOSCOPY ,COMPARATIVE studies ,FENTANYL ,KETAMINE ,LONGITUDINAL method ,PATIENT satisfaction ,STATISTICAL sampling ,RANDOMIZED controlled trials ,TREATMENT effectiveness ,BLIND experiment ,REMIFENTANIL ,THERAPEUTICS - Abstract
Copyright of Medical Bulletin of Haseki / Haseki Tip Bulteni is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
19. Şaşılık cerrahisinde premedikasyonda oral klonidin kullanımının postroperatif bulantı ve kusma üzerine etkisi
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Türköz, Ayda, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
- Subjects
Göz Hastalıkları ,Anestezi ve Reanimasyon ,Eye Diseases ,General Surgery ,Genel Cerrahi ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
7. O Z E T Şaşılık cerrahisi uygulanacak olgularda bir ol agonist olan klonidinin postoperatif bulantı - kusma üzerine olan etkisini değerlendirmeyi amaçladık. 3-12 yaş arası ASA I risk grubundaki 40 olgu prospektif, rastgele, randomize, çift kör olarak ayrıldı. Grup I (klonidin, n = 20) operasyondan 1 saat önce 0.2 ml/kg elma suyu içerisinde 4 u,g / kg olacak şekilde klonidin; Grup II (kontrol, n = 20) sadece elma suyu verildi. İndüksiyon 0.02 mg / kg atropin, 2 mg/kg lidokain, 3 mg/kg propofol ve kas gevşetici olarak 0.1 mg/kg vekuronium ile sağlandı. İdamede %2 sevofluran + % 40 02 + % 60 N20 kullanıldı. Ekstübasyondan 20 dk önce 10 mg/kg rektal parasetamol uygulanan olguların postoperatif dönemde operasyon odasında ve derlenme odasında gelişen bulantı kusma epizodlar; bulantı yok kusma yok ise skor : 0, bulantı var kusma yok ise skor: 1, bulantı var kusma var tedavi edilmeyi gerektirmemişse skor: 2, bulantı var ciddi kusma var ve tedavi edilmişse (0.5 mg / kg metoklopramid ile) skor: 3 olarak değerlendirildi. Ayrıca tüm olgularda ağrı, ajitasyon, titreme ve sedasyon skoru özellikleri kaydedildi. Aldrete derlenme skoru >8 olan olgular derlenme odasından alınarak ilgili servise gönderildi. Taburcu oluncaya kadar servis hemşiresi tarafından bulantı kusma epizodları izlenen hastalardan; taburcu olduktan sonra 48 saat süresince evden telefonla bilgi alındı. İlk 6 saat içerisinde klonidin grubunda hastaların %25'inde 31bulantı ve kusma olurken kontrol grubunda bu oran %40'tı (p < 0.05). İlk 48 saat içerisindeki bulantı kusma oranını değerlendirdiğimizde ise klonidin grubunda olguların %40'ında kontrol grubunun %60'ında bulantı ve kusma görüldü (p < 0.05). Bunun dışındaki zaman periyotlarında gruplar arasında istatiktiksel fark yoktu. Yine ajitasyon açısından klonidin grubu ile kontrol grubu arasında istatiktiksel anlamlı fark vardı (p < 0.01). Sonuç olarak; klonidin kullanılan şaşılık cerrahisi uygulanan çocuklarda POBK insidansı azalmaktadır. Ancak diğer antiemetiklerin etkinliği ile karşılaştırılmalı çalışmalara ihtiyaç olduğu kanısındayız. 32 SUMMARY We aimed to evaluate the effect of the Clonidine which is an alfa agonist, on postoperative nause and vomiting, on whom will be operated for strabismus. 40 patients at the age between 3-12 in the risk group of ASA-1 were seperated prospectively, randomly and as double blind. Group I (Clonidine, n=20) was given 4 mg/kg clonidine within 0.2 ml/kg apple juice before an hour from the operation started; the Group II (Control, n=20) was given pure apple juice. Induction was carried out by using atropine 0.02 mg/kg, lidocaine 2 mg/kg, propofol 3 mg/kg and by using vecuronium 0.1 mg/kg as muscle relaxant. Sevofiuran %2+ O2%40 + N20 %60 was used for continuation. In the operation room and in compiling room the nouse and vomiting episodes of the patients who were applied rectal paracetamol 10 mg/kg before the extubation were accepted score 0, if there had not been nausea and vomiting, score 1 if there had been nausea but not vomiting, score 2 if there had been nausea and vomiting but not needed therapy, score 3 if there had been severe vomiting and been given therapy (With metoclopramid 0,5 mg/kg). Also the pain, agitation, trembling and sedation scores of the all patients were recorded. Patients who have 8 or higher Aldrete compiling score were taken from the compiling room and sent to related services. Until the discharge from the hospital, patients' nause and vomiting episodes were followed by the service nurse and after this they were informed by phone from their houses for 48 hours. In.the first 6 hours 33ausea and vomiting was 20% in the clonidine group and in the control group this ratio was 40 %(p
- Published
- 2000
20. Gebelik Sırasında Akut Tip B Aort Diseksiyonu Gelişen Olguda Sezaryen İçin Anestezi Yaklaşımı.
- Author
-
Kayhan, Gülay Erdoğan, Gülhaş, Nurçin, Şahin, Taylan, Özgül, Ülkü, Şanlı, Mukadder, Durmuş, Mahmut, and Ersoy, Mehmet Özcan
- Abstract
About 50% of aortic dissections in women younger than 40 years occur during pregnancy; mostly in the 3rd trimester and postpartum period. Aortic dissection in pregnancy creates a serious mortality risk for both mother and the foetus. The ultimate goal is to ensure the safety of both the mother and the foetus. In such cases, the best method of anaesthesia for caesarean delivery is still controversial. The first aim of anaesthetic management is to reduce the effect of cardiovascular instability on the dissected aorta. Here, we report anaesthetic management of a 36 year-old patient who developed acute type B aortic dissection at the 30th gestational week and whom was scheduled for caesarean section. Since haemodynamic stability could not be achieved despite nitroglycerine and esmolol infusions, together with invasive arterial monitoring, the decision for caesarean delivery was taken. A team of Cardiovascular Surgeons and an operating room were prepared because of the risks of aortic rupture and haemodynamic collapse during operation. A combined-spinal epidural anaesthesia was administered using 5 mg hyperbaric bupivacaine and 20 µg fentanyl given at the L3-4 spinal level in the lateral position. After achieving T4 sensorial level, the operation proceeded and a baby weighing 1432 grams was delivered in 4 mins with a median sub-umbilical incision. Epidural patient controlled analgesia was applied to the patient during follow-up with medical treatment at postoperative period. Application of combined-spinal epidural anaesthesia with a combination of low dose local anaesthetics and an opioid with additional doses for insufficient sensorial levels is a suitable method for pregnant women with acute type B aortic dissection. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
21. Sezaryende Ketamin:Propofol Kombinasyonu (Ketofol) ile Anestezi İndüksiyonu.
- Author
-
Kayhan, Gülay Erdoğan, Toprak, Hüseyin İlksen, Aslan, Abdulvahap, Çolak, Yusuf Ziya, Gülhaş, Nurçin, Durmuş, Mahmut, and Ersoy, Mehmet Özcan
- Abstract
Copyright of Turkish Journal of Anesthesia & Reanimation is the property of Turkish Society of Anaesthesiology & Reanimation and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
22. Algoloji Polikliniğine Başvuran Onkolojik Hastalarda Tedavi ve Komplikasyon Yönetimi: Retrospektif Değerlendirme.
- Author
-
Kayhan, Gülay Erdoğan, Gülhaş, Nurçin, Aslan, Abdulvahap, and Durmuş, Mahmut
- Subjects
- *
PHARMACEUTICAL research , *OPIOIDS , *CANCER treatment , *PAIN management , *DRUG side effects - Abstract
Aim: In thist retrospective study, we evaluated pain intensity, pharmalogical therapy, patient satisfaction and rising complications of 241 oneology patients that applied to Department of Algology outpatient clinic at Inonu University Medicine Faculu, between JanuaD, 2011 and March 2012. Material and Methods: Demographic data, opioid analgesics in pharmacological therapy, adjuvant therapy for neuropathic pain, additional disease, value of visual analogue scale baseline and visual analogue scale control, breakthrough pain, adverse effects and their treatment such as nausea and vomiting, constipation, pruritis, urine retention, sedation, and patient satisfaction were recorded. Results: Weak opioids (61%), strong opioids (9.1%) and weak+strong opioids combinations (29.9%) had been preferred for pain therapy. It was detected that pregabalin (47.5%), amitriptilin (43.3%), gabapentine (7.5%) and gabapentine-amitipfilin combination (1.7%) were used in 84 (35%) patients for adjuvant therapy in neuropathic pain. As pain levels were modarate and severe (visual analogue scale baseline, 7.16+1.5) in the first application, control visual analogue scale values (visual analogue scale control 3.06+1.1) were 4 and lower than that in 90.5% of the patients. While the rate of satisfaction in therapy was 80%, incidence of nause and vomiting, constipation, sedation, urine retention, and pmritis were 30.3%, 19.5%, 19.1%, 10%, and 5%, respectively. Conclusions: It was revealed that our data were compatible with data in literature about preference of opioid therapy, success rate and satisfaction of patients. We believed that patient satisfaction is high and incidence of adverse effects is low with well planned pain protocols in cancer pain management. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
23. Sezaryenlerde Anestezi Yönetimi: Retrospektif Değerlendirme.
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, şanli, Mukadder, Özgül, Ülkü, Begeç, Zekine, and Durmuş, Mahmut
- Subjects
- *
ANESTHESIA research , *CESAREAN section , *SPINAL anesthesia , *BLOOD pressure , *HYPOTENSION , *CRYSTALLOIDS (Botany) - Abstract
Aim: Choosing the anesthesia technique should be carefully made because it would have an effect on both mother and fetus in cesarean section. The purpose of this study was to evaluate the anesthesia methods which was employed in Inonu University Medical Faculty, Anesthesiology and Reanimation Department between 2009-2011 in retrospective manner. Material-Methods: Techniques of anaesthesia, drugs used in regional anesthesia, ephedrine consumption of the patients have been recorded. Being elective or emergent, methods of anesthesia, regional anesthesia technique that was successful, the possibility of hypotension, total consumption of ephedrine, pre-loading solutions were recorded. In general anesthesia; type of muscle relaxant used in surgery, intubation difficulty of the patients, the rate of intubated patients admitted to ICU. Results: The mean presenting age of patients were 30.8 percent were urgent, 69.2 were elective. Twenty six percent of patients were undegoing to procedure under general anesthesia.7 1.6 percent were spinal anesthesia, and 2.4 percent were combined spinal epidural anesthesia. The amount of hyperbaric bupivacine for spinal anesthesia was 9.1+1.1 mg. In 66 of patients spinal anesthesia was failed and general anesthesia were administered. The mean systolic blood pressure was 115±18 mmHg, mean diastolic blood pressure was 83.5+12 mmHg. The average puis rate was 81,7±10. The incidence of hypotension was 40%. The total amount of ephedrine consumption was 8.4+2 mg. Fluid preloading was obtained in 71.9 percent of patients with crystalloid, 17.6 percent with colloid and 10.1 percent with colloid and crystalloid solutions. Muscle relaxation was obtained in 23.2 percent of patients with succinylcholine, 2.8 percent with rocuronium. The rate of diffucult intubation was 4%. 34 of patients intuated in intensive care unit due to inadequate respiratory function. Patients 83.4% with no additional disease, while 8.3% of patients with preeclampsia, HELLP syndrome developed in 1.1% of patients. Conclusions: The use of regional anesthesia techniques in cesarean section in our clinic was high and similar to those abroad. Spinal anesthesia is the preferred of the opinion that a technical failure and a low complication rate. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
24. Çocuklarda ProSeal Laringeal Maske: 428 Olgunun Geriye Dönük İncelenmesi.
- Author
-
Begeç, Zekine, Erdoğan, M. Ali, Yücel, Aytaç, Özgül, Ülkü, Gülhaş, Nurçin, and Ersoy, M. Özcan
- Subjects
ANESTHESIA ,LITHOTOMY ,BLOOD transfusion ,BRONCHIAL spasm ,PEDIATRIC surgery ,URINARY organ surgery - Abstract
Copyright of Journal of Inonu University Medical Faculty is the property of Annals of Medical Research and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2011
25. Total Abdominal Histerektomilerde İntravenöz Deksketoprofen Trometamol, Lornoksikam ve Parasetamolü Etkinliklerinin Karşılaştırılması.
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Durmuş, Mahmut, Yücel, Aytaç, Şahin, Taylan, Erdil, Feray Akgül, Yoloğlu, Saim, and Ersoy, Mehmet Özcan
- Subjects
- *
TROMETHAMINE (Drug) , *ACETAMINOPHEN , *POSTOPERATIVE pain treatment , *HYSTERECTOMY complications , *PHARMACODYNAMICS ,ANALGESIC effectiveness - Abstract
Objective: This study was intended to evaluate the analgesic efficacy of intravenously administered dexketoprofen trometamol in comparison with lornoxicam and paracetamol for acute postoperative pain. Material and Methods: 120 ASA physical status I-II patients undergoing total abdominal hysterectomy were enrolled in this study and randomly allocated into four groups (Groups D, L, P, and C). Following standard monitorization, in all groups, induction of anaesthesia was achieved via intravenous route using 5-7 mg kg-1 thiopental, 1 μg kg-1 fentanyl, and 0.1 mg kg-1 vecuronium bromide, and also 6-8 % concentration of desflurane in 50 % O2 50 % N2O was used for the maintenance of anaesthesia in all groups. Patients received intravenous dexketoprofen trometamol 50 mg (Group D), 8 mg lornoxicam (Group L), 1 g paracetamol (Group P) and 100 mL SF (Group C) 30 min before the end of the surgery and 8-16 h after the surgery in Groups D, L, C. Group P received rescue medication at 6., 12., 18. and 24h after the surgery. At the end of the surgery, all patients received fentanyl via a patient controlled iv analgesia (PCA) device. Pain scores, cumulative fentanyl consumption, and patient satisfaction scores were assessed at 30 min, 2., 4., 6., 12. and 24h postoperatively. Results: The VAS scores at all evaluation time points, were similar among the groups. Fentanly consumption at 6., 12. and 24h postoperatively in Group P, L, and D was significantly lower when compared with Group C (p<0,05). Fentanyl consumption in Group L was lower relative to the other groups without any statistical significance. The patients' satisfaction scores at 6., 12. and 24h postoperatively in Group L were higher than the other groups (p<0,05). There was no significant difference between groups regarding sedation scores and side effects observed like postoperative nausea and vomiting and indigestion. Conclusion: We concluded that iv paracetamol, lornoxicam and dexketoprofen trometamol were equivalent in terms of analgesic efficiency in the management of postoperative pain after total abdominal hysterectomy. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
26. Elektif Sezaryenlerde İntratekal Bupivakaine İlave Edilen Fentanil ve Morfinin Efedrin Gereksinimi ve Fetusa Etkisi.
- Author
-
But, A. Kadir, Öztürk, Erdoğan, Gülhaş, Nurçin, Durmuş, Mahmut, Doğan, Zafer, and Ersoy, M. Özcan
- Published
- 2005
27. Akut İntraoperatif Atelektazi: Olgu Sunumu.
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Toğal, Türkan, Demirbilek, Semra, Borazan, Hale, and Ersoy, M. Özcan
- Published
- 2003
28. Obstrüktif Uyku Apne Sendromlu Adenotonsillektomide Anestezi Uygulaması.
- Author
-
Şanlı, Mukadder, Toplu, Yüksel, Özgül, Ülkü, Erdoğan Kayhan, Gülay, and Gülhaş, Nurçin
- Abstract
Copyright of Turkish Journal of Anesthesia & Reanimation is the property of Turkish Society of Anaesthesiology & Reanimation and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
29. Takayasu Arteritli Gebede Kombine Spinal Epidural Anestezi ile Sezaryen Operasyonu: Olgu Sunumu.
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Bıçakcıoğlu, Murat, Aydoğan, Mustafa Sait, and Durmuş, Mahmut
- Subjects
- *
CESAREAN section , *SPINAL anesthesia , *TAKAYASU arteritis , *MATERNAL health , *VASCULITIS , *HYPERTENSION in pregnancy - Abstract
Takayasu's arteritis is idiopathic, rare vasculitis that affects the aorta and its primary branches. It predominantly affects women of reproductive age. There are clinical findings such as visual disturbances, cerebrovascular insufficiency, transient ischemic attack and the absence of pulses in the arms. Two different pressure values (10-20 mmHg) measured by the arms that should remind disease. Anesthesia for patients with this type of panarteritis is complicated due to their severe uncontrolled hypertension, end-organ dysfunction resulting from hypertension, stenosis of major blood vessels affecting regional circulation, and difficulties encountered in monitoring arterial blood pressure. Therefore, we aimed to discuss anaesthetic management of a 32-year-old pregnant patient with Takayasu arteritis with combined spinal epidural anesthesia during emergent Caesarean section. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
30. Entübasyon Güçlüğü Beklenen Acil Bir Olguda Anestezi Uygulamasi.
- Author
-
Özpolat, Zekine, Gülhaş, Nurçin, Toğal, Türkan, Toprak, Hüseyin İlksen, Borazan, Hale, and Ersoy, M. Özcan
- Published
- 2003
31. Tek Umbilikal Arterli ve Herpes Simpleks Tip 1 IgM Pozitif Olan Gebelikte Sezaryen Anestezisi.
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Toğal, Türkan, Demirbilek, Semra, Köroğlu, Ahmet, Yücel, Aytaç, and Ersoy, M. Özcan
- Published
- 2003
32. Adrenal Yetmezlik Ve Hipotiroidi Tanisiyla Hormon Replasman Tedavisi Alan Olguda Anestezi Uygulamasi.
- Author
-
Gülhaş, Nurçin, Toğal, Türkan, Toprak, Hüseyin İlksen, Sizanli, Ebru, Sağir, Özlem, and Ersoy, M. Özcan
- Published
- 2002
33. The effect of different epidural i̇nitial volumes on postoperative pain in cesarean section
- Author
-
Kaçmaz, Osman, Gülhaş, Nurçin, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
- Subjects
Analgesics ,Anestezi ve Reanimasyon ,Pain-postoperative ,Pain ,Anesthesia ,Anesthesiology and Reanimation ,Anesthesia-spinal ,Cesarean section ,Anesthesia-epidural - Abstract
Amaç : Çalışmamızda sezaryen sonrası postoperatif ağrı tedavisi için hasta kontrollü epidural analjezi (HKEA) uyguladığımız hastalarda farklı epidural başlatma volümlerinin postoperatif ağrı skorları, lokal anestezik gereksinimi ve motor blok üzerine etkisini karşılaştırmayı amaçladık.Materyal-Metot : Çalışmaya, ASA fiziksel sınıflaması II, 18-45 yaş arası, 81 gebe dahil edildi. Premedikasyon uygulanmayan olgular operasyon odasına alındıktan sonra standart monitörizasyon yapıldı. Oturur pozisyonda L3-4 veya L4-5 seviyesinden kombine spinal epidural anestezi için kateter yerleştirildi. Spinal blok 10 mg heavy bupivakain intratekal uygulanarak sağlandı.Blok sağlandıktan 90 dk sonra epidural kateterden ilaç uygulaması başlatıldı. Olgular zarf yöntemi kullanılarak rasgele üç gruba ayrıldı. Grup 20 (n=27): 20 mL %0.625 bupivakain + 2 µg/mL fentanil, Grup 10 (n=27): 10 mL %0.625 bupivakain + 2 µg/mL fentanil, Grup 5 (n=27): 5 mL %0.625 bupivakain + 2 µg/mL fentanil solüsyonu uygulandı. Her grup için epidural kateterden hasta kontrollü analjezi (HKA) cihazı ile %0.625 bupivakain + 2 µg/mL fentanil bazal infüzyon: yok, bolus doz: 5 mL, kilitli kalma süresi: 15 dk olacak şekilde uygulandı. İlaçlar epidural kateterden 5 mL'lik bölünmüş dozlarda uygulandı ve ilk 5 mL test dozu olarak kabul edildi.Olguların derlenme odasındaki ve postoperatif 2, 4, 6, 12 saatlerdeki vizüel analog skala (VAS) dinlenme, VAS hareket, ilk HKEA istem zamanı, saatteki HKEA gereksinim sayısı, morfin gereksinimi, bulantı-kusma, kaşıntı, motor blok, hipotansiyon ve toplam tüketilen analjezik ile efedrin miktarları kaydedildi. Bulgular : İlk analjezik ihtiyacı için geçen süre (ilk HKA zamanı) Grup 5'te 44,89± 26,73 dk; Grup 10'da 85,93 ±64,51 dk; Grup 20'de 97,96 ±66,17 dk olarak bulundu. Grup 10 ve Grup 20'de ilk analjezik ihtiyacı için geçen süre Grup 5'e göre anlamlı uzundu (p
- Published
- 2017
34. Mikrolaringoskopilerde Remifentanil ile Suksinilkolinin entubasyon koşullari
- Author
-
Topal, Sevgi, Gülhaş, Nurçin, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
- Subjects
Remifentanil ,Anestezi ve Reanimasyon ,Laryngoscopy ,Succinylcholine ,Anesthesia ,Anesthesiology and Reanimation ,Intubation ,Anesthetics - Abstract
Mikrolaringoskopilerde Remifentanilin Entubasyon Kosullari Microlaryngoscopic remifentanil intubation conditions 57
- Published
- 2011
35. Efedrinin maternal hipotermiye etkisi
- Author
-
Tekdemir, Demet, Gülhaş, Nurçin, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
- Subjects
Ephedrine ,Anestezi ve Reanimasyon ,Hypothermia ,Anesthesiology and Reanimation ,Hypotension ,Anesthesia-spinal - Abstract
Amaç: Çalışmamızda SA sonrası maternal hipotansiyon gelişen olguların tedavisi için kullandığımız bolus efedrin veya düşük doz efedrin infüzyonunun aynı zamanda maternal hipotermi üzerine etkisini araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntem: ASA I-II maternal hipotansiyon gelişen 110 hasta çalışma kapsamına alındı. Premedikasyon uygulanmayan olgular operasyon odasına alındıktan sonra rutin monitörizasyonu takiben kor ısısı (timpanik membran) ve periferal ısısı (aksiller) ölçüldü.IV kanülasyonu takiben olguların tümünde 10 mL/kg'a laktatlı Ringer solüsyonu ile prehidrasyon sağlandı. SA oturur pozisyonda L4-L3 veya L4-5 aralığından Quincke 25 gauge iğne kullanılarak 12 mg bupivakain+15 ?g fentanil ile sağlandı. Tansiyonu düşen hastalar zarf yöntemi ile rasgele 2 gruba ayrıldı.Grup İ: Efedrin bolus 5 mg+efedrin infüzyon,Grup B: Efedrin bolus 5 mg+SF infüzyon,Sistolik kan basıncında bazale göre ± % 20 değişikliğe müsaade edildi. Efedrin solüsyonu 3 mg/mL olacak şekilde hazırlandı. Hipotansiyon geliştikten hemen sonra efedrin solüsyonu 10 mL/sa olarak başlandı (0.5 mg/dak). Bu hızlar bazal sistolik kan basıncını sürdürecek şekilde 2 katına çıkarıldı veya yarıya düşürüldü Vücut kor ısısı < 35.5 ºC ise hipotermi olarak kabul edildi. Titreme 4 puanlı titreme skorlamasıyla değerlendirildi. Ciddi titremesi olan olgular bebek doğumunu takiben 20 mg IV meperidin ile tedavi edildi. Isı Konfor Skoru ise 10 puanlı bir skala üzerinden değerlendirildi.Bebek doğumunu takiben rektal vücut ısısı, APGAR skorları (1. ve 5. dak), değerlendirilip kaydedildi. Umblikal ven ve arter kan örnekleri alınıp kan gazı değerleri kaydedildi.Operasyon sonunda hasta ameliyathane postoperatif bakım ünitesinde en az 30 dk olmak üzere, duyusal blok seviyesi (L5) ve vital bulguları stabil olduktan sonra Kadın-Doğum servisine hasta taburcu edildi.Bulgular: Gruplar arası karşılaştırmada Grup İ'de vücut kor ısıları 10. dakikadan başlayarak 20, 35, 40, 45 ve 50. dk'larda Grup B'ye göre anlamlı yüksekti (p
- Published
- 2010
36. Postoperatif boğaz ağrısına benzidamin hidroklorür ve dekspantenolün etkisi
- Author
-
Canpolat, Halis, Gülhaş, Nurçin, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
7. ÖZETPostoperatif Boğaz Ağrısına Benzidamin Hidroklorür ve Dekspantenolün EtkisiAmaç: Çalışmamızda postoperatif boğaz ağrısının önlenmesinde dekspantenol pastil ilebenzidamin hidrokloridin etkinliğini karşılaştırmayı amaçladık.Materyal Metod: Fakülte Etik Kurul ve hastaların onayı alındıktan sonra, genel anestezialtında operasyon planlanan ASA I-II, 15-70 yaş arası 180 erişkin olgu çalışma kapsamınaalındı. Operasyondan 30 dk önce Grup B'ye (n=60) bir defada 4 püskürtme Benzidamin HCIsprey ağız içerisine sıkıldı ve indüksiyona başlamadan 5 dakika önce bu işlem tekrarlandı.Grup D'ye (n=60) ise operasyondan 30 dakika önce 2 adet dekspantenol pastil ağızdaemdirildi. Grup K'ya (n=60) operasyondan 30 dk önce bir defada 4 püskürtme distile su ağıziçerisine sıkıldı. İlacı uygulayan kişi entübasyon, ekstübasyon ve postoperatifdeğerlendirmeye katılmadı. Anestezi indüksiyonu propofol 2-3 mg/kg + vekuronyum 0.1mg/kg + fentanil 1 micg/kg + lidokain 1 mg/kg ile sağlandı. Tüp kaf basıncı 20 mmHg (2640cmH2O) ile sabit tutuldu. İdamede %50 O2 + %50 N2O ve %2 sevofluran uygulandı. Hastaoperasyon sonrası ilk 24. saat boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük açısından değerlendirildi.Bulgular: POBA insidansı Grup K' da % 23.3-66.6, Grup B' de % 11.6- 61.6, Grup D' de %36.6-8.3 arasında değişti. POBA insidansı Grup D'de, Grup K'ya ve Grup B'ye göreistatiktiksel anlamlı olarak düşüktü (p
- Published
- 2006
37. Rejyonel anesteziye bağlı titremenin tedavisinde ketamin ve granisetron
- Author
-
Sağir, Özlem, Gülhaş, Nurçin, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
7. ÖZET Rejyonel Anesteziye Bağlı Titremenin Tedavisinde Ketamin ve Granisetron Titreme» postoperatif dönemde sık karşılaşılan, istenmeyen bir komplikasyondur. Yapılan çalışmalarda RA altında titreme sıklığı %39 olarak bulunmuştur(l,22). Titremeyi kontrol etmek için birçok farmakolojik tedavi yöntemi bulunmaktadır. Çalışmamızda, rejyonel anestezinin yol açtığı titremenin tedavisinde ketamin, granisetron ve ketarnin+granisetron kombinasyonunun etkinliklerini karşılaştırmayı amaçladık. Materyal ve metod: Rejyonel anestezi altında, elektif trans üretral prostat rezeksiyonu (TUR-P) ve üreterorenoskopi (URS) operasyonu planlanan; ASA I-II, 18-60 yaş arası 120 erişkin olgu randomize olarak dört gruba ayrıldı. Rejyonel blok uygulamasını takiben, operasyon başlamadan önce Grup G'ye (n=30) 3 mg granisetron, Grup K'ya (n=30) 0.5 mg.kg`1 ketamin, Grup GK'ye (n=30) 0.25 mg.kg`1 ketamin+1.5 mg.kg`1 granisetron, GrupP'ye 3 mL serum fizyolojik İV bolus şeklinde verildi. Olguların operasyon öncesi ve süresince 5'er dakika aralıklarla sistemik arter basıncı, kalp atım hızı, periferal oksijen saturasyonları, duyusal blok seviyeleri, kor ve periferal vücut ışılan, titreme ve sedasyon 32skorları kaydedildi. Bulantı kusma varlığı ile antiemetik gereksinimi ve ajitasyon değerlendirildi. Bulgular: Grup K'da 15. dakika titreme skorları diğer 3 gruptan istatiksel olarak anlamlı düşüktü (p
- Published
- 2005
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.