Search

Countries with its own on-site information about the activities of the organization to have entrepreneurial and entrepreneurial activity and entrepreneurship in the context of the analysis of the variables to determine the importance that should be given compared to other states of the country to be identified with differentiation, innovation and social development to gain competitive advantage to create and the other can provide. In this sense, the aim of the study is to integrate the importance ratings and rankings of the 12 components that determine the Global Entrepreneurship Index values with CRITIC, ENTROPY and SWARA techniques for 2019 according to the member states of the Shanghai Cooperation Organization. Within the scope of the findings, CRITIC ranked the top 3 components considered by the countries as risk taking (GTAD3), Opportunity Initiative (GYAD1) and product innovation (GAAD1) according to the SWARA method, which carried out the integrated analysis of the importance ratings of entrepreneurship components identified by entropy. Furthermore, according to the findings, the importance of the sub-directories of entrepreneurial abilities in the context of the sub-directories (factors) formed by the 14 entrepreneurial components was determined to be greater than the importance of the sub-directories of entrepreneurial attitudes and objectives. In this context, it is concluded that the Shanghai Cooperation Organization cares more about entrepreneurship ability in general than its member countries, its entrepreneurial attitudes and goals., Ülkelerin kendi bünyesindeki organizasyonların girişimcilik faaliyetleri konusunda bilgisi olması ve girişimcilik faaliyetlerini analiz yapması kapsamında girişimcilik değişkenlerinden hangilerine önem verildiğinin ve verilmesi gerektiğini tespit edilmesi ile ülkelerin diğer ülkelere kıyasla farklılaşmalarına, yenilik ve rekabet üstünlüğü sağlamalarına ve buna bağlı olarak diğer sosyal gelişimleri oluşturabilmelerini sağlayabilmektedir. Bu anlamda araştırmanın amacı, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye ülkelere göre 2019 yılı için CRITIC, ENTROPİ ve SWARA teknikleri ile Küresel Girişimcilik Endeks değerlerini belirleyen 12 bileşenin önemlilik derecelerini ve bunların sıralamasını bütünleşik olarak tespit etmektir. Bulgular kapsamında CRITIC, ENTROPİ ile tespit edilen girişimcilik bileşenlerinin önemlilik dereceleri ve bu derecelerin sıralamasının bütünleşik analizini yapan SWARA yöntemine göre söz konusu ülkeler tarafından önemsenen ilk 3 bileşen risk alma (GTAD3), fırsat girişimi (GYAD1) ve ürün yenilikçiliği (GAAD1) olarak sıralanmıştır. Bunun yanında yine bulgulara göre 14 girişimcilik bileşenin oluşturduğu alt dizinler (faktörler) kapsamında girişimsel yetenekler alt dizininin önemlilik derecesi, girişimsel tutumlar ve amaçlar alt dizinlerine ait önemlilik derecelerinden fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu kapsamda Şanghay İşbirliği Örgütü’ne üye ülkelere göre genel anlamda girişimcilik yeteneğini, girişimcilik tutumlarından ve amaçlarından daha fazla önemsediği sonucuna varılmıştır.

Uygulama Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 2018 – 2019 eğitim öğretim yılı 10. Sınıf düzeyinde eğitim gören öğrenciler ile gerçekleştirilmektedir. Çalışma kapsamında Genel Fizik II dersinin Laboratuvar deneylerinin öğrencilerin akademik başarısını artırmak ve fizik laboratuvarına karşı olumlu tutum olmalarını sağlamak amacıyla deneylerin Arduino ile yapılarak ve Fritzing çizim programı ile dersin işlenmesi planlanmaktadır. Bu plan doğrultusunda; Arduino' nun 10. sınıf öğrencilerine tanıtılması, laboratuvarda ölçme aracı olarak kullanılması, Arduino programlama dilinin anlatılması, devre çizimleri ile ilgili arduino uyumlu Fritzing programının kullanımı anlatılmaktadır. Arduino programlamanın kullanılması ve Fritzing programının kullanılmasının 10. sınıf öğrencilerinin; Fizik laboratuvarlarına karşı tutumlarını ve Fizik dersi akademik başarısını nasıl etkilediği incelenmektedir. Çalışmada deneysel desen yöntemi kullanılmış olup 20 testten oluşan fizik başarı testi ve demografik bilgilerinde elde edildiği fizik laboratuvarına yönelik tutum ölçeği uygulanmaktadır. Uygulama sonrasında toplamda 63 öğrenciden elde edilen veriler SPSS 25.0 programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonucunda deney grubunda yer alan öğrencilerin kontrol grubunda yer alan öğrencilere oranla başarı testlerinde daha iyi oldukları ve fizik laboratuvarına karşı tutumlarının olumlu arttığı sonucuna ulaşılmıştır. The application is carried out with the students studying at the 10th grade level in the 2018 - 2019 academic year under the Ministry of National Education. Within the scope of the study, it is planned to conduct laboratory experiments of General Physics II course with Arduino and Fritzing drawing program in order to increase students' academic success and to have positive attitude towards physics laboratory. In line with this plan; Introducing Arduino to 10th grade students, using it as a measurement tool in the laboratory, explaining the Arduino programming language, and using an arduino compatible Fritzing program on circuit drawings. The use of Arduino programming and the use of the Fritzing program were done by 10th grade students; How they affect their attitudes towards physics laboratories and academic achievement in Physics course is examined.Experimental design method was used in this study and 20 achievement test and attitude scale towards physics laboratory were applied in demographic information. After the application, the data obtained from 63 students were analyzed with SPSS 25.0 program. As a result of the analysis, it was concluded that the students in the experimental group were better in the achievement tests than the students in the control group and their attitudes towards the physics laboratory increased positively. 96

25th Signal Processing and Communications Applications Conference (SIU) -- MAY 15-18, 2017 -- Antalya, TURKEY, WOS: 000413813100447, As no theoretical justification exists for probability density function of refractive index structure parameter, which is the most important parameter for analysis and design of outdoor optical wireless communication systems, either lognormal or beta distribution is preferred in practice. In this work, whether the distribution is semi-infinite as in lognormal distribution or bounded on both sides as in beta distribution is investigated by using a publicly accessible data set, Pearson distribution system and the method of moments, and first hints indicating double boundedness are achieved., Turk Telekom, Arcelik A S, Aselsan, ARGENIT, HAVELSAN, NETAS, Adresgezgini, IEEE Turkey Sect, AVCR Informat Technologies, Cisco, i2i Syst, Integrated Syst & Syst Design, ENOVAS, FiGES Engn, MS Spektral, Istanbul Teknik Univ

Bu çalışmada, sıvı kristallerdeki nematik-izotropik faz geçişleri, kesirsel türev ve integraller ile fraksiyonel olarak genelleştirilmiş Maier- Saupe Teorisi (MST) kullanılarak incelenmiştir. MST, nematik sıvı kristallerde faz geçişlerini açıklamada son derece yararlı olduğu ortaya konmuş bir teori olup, aynı zamanda yaygın olarak kullanılan ortalama alan teorilerinden biridir. Fraksiyonel olarak elde edilen sonuçlarla literatürdeki deneysel veriler bir nematik sıvı kristal olan PAA (p-azoxyanisole) için karşılaştırılarak yorumlanmıştır. Bu bağlamda, ikinci dereceden düzen parametresinin dördüncü dereceden düzen parametresine bağlılığı uzayın farklı boyutlarına göre ele alınmıştır. İncelenen bu çalışmada ayrıca, nematik– izotropik faz geçişlerini daha detaylı açıklayabilmek amacıyla, fraksiyonel olarak genelleştirilmiş MST kullanılarak L=2 ve L=4 dereceden durumlar için U_ij=-f(r_(ij)) P_L 〖(cos〖θ)〗〗_ij potansiyelinin dördüncü dereceden düzen parametresinin (P4), ikinci dereceden düzen parametresi (P2) ile değişimi incelenmiştir. Buna bağlı olarak düzen parametresinin sıcaklığa olan bağlılığının bazı fraktal boyutlardaki cevapları yorumlanmıştır. Sonuç olarak, bu tez çalışmasında düzen parametrelerinin, uzayın fraktalitesinin bir ölçüsü olarak kesirsel türev düzeni üzerindeki bağımlılığı araştırılmıştır. Bu çalışmada ek olarak, fraksiyonel formalizmanın bir uygulaması olarak, geleneksel MST'nin açıklamada yetersiz kaldığı PAA'ün sıcaklığa bağlı davranışı dikkate alınmıştır. Fraktalite ve kesirsel düzen parametreleri arasında sıcaklığa bağlı olarak yakın bir ilişki olduğu sonucu göz önünde bulundurularak, uzayın farklı fraktal boyutlarına göre bu çalışma geliştirilebilir. Kesirsel metotlarla sıvı kristallerin özelliklerinin incelenmesi çalışmaları yeni olduğundan, bu tez çalışmasının kesirsel hesaplama yöntemleri uygulanarak incelenmesinin özgün bir nitelik taşıyacağı ve literatürdeki önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir. In this study, nematic-isotropic phase transitions in liquid crystals have been examined using the Maier-Saupe Theory (MST) generalized with fractional derivatives and integrals (fractional). MST is a theory that is proven to be extremely useful in describing phase transitions in nematic liquid crystals, and is also one of the widely-used mean field theories. Fractional results and experimental data in the literature for p-azoxyansile (PAA is a nematic liquid crystal) were interpreted and compared. In this context, the dependence of the second degree order parameter on the fourth degree order parameter is considered according to the different dimensions of space. Furthermore in this study, the change of fourth rank order parameters (P4) of U_ij=-f(r_(ij)) P_L 〖(cos〖θ)〗〗_ij potential with second rank order parameters (P2) was examined using fractionally generalized MST, for situations for L = 2 and L = 4 degrees, to explain the nematic-isotropic phase transitions in more detail, and the answers to some fractal dimensions of the dependence of the order parameter on temperature was interpreted.In conclusion, in this thesis study, the dependence of order parameters on the fractional derivative order as a measure of the space fractal has been examined. In addition, as an application of fractional formalism, the temperature-dependent behavior of PAA (p-azoxyanisole), which conventional MST is insufficient to explain, has been taken into account. Considering the result that there is a close relationship between the fractal and the fractional order parameters (depending on the temperature), this study can be developed for different fractal dimensions of space. Since the properties of liquid crystals have recently begun to be examined with fractional methods, it is thought that this thesis study will have a unique characteristic and fill an important gap in the literature since it applies fractional calculation methods. 83

Ekonofizik, istatistik fizikte, uygulamalı matematikte ve karmaşıklık teorilerinde geliştirilen bazı yöntemleri kullanarak ekonomi ve finans problemlerini inceleyen disiplinler arası bir bilim alanıdır. Finansal varlıklar arasındaki ekonomik ilişkiler, ekonofizikçiler tarafından ilişki temelli hiyerarşik yapı yöntemleri kullanılarak incelenir. Bununla birlikte, hiyerarşik yapılarda, bağlantıların istatistiksel güvenilirliği Bootstrap metodu vasıtasıyla analiz edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2008 yılında başlayan Küresel Ekonomik Kriz (KEK) Avrupa ve Asya ekonomilerini etkilemiştir. Küresel ekonomi ile birlikte Türkiye ekonomisi de KEK' den olumsuz etkilenmiştir. Bu etkinin Türkiye ekonomisi üzerinde ne ölçüde gerçekleştiği yoğun bir tartışmanın konusu olmuştur. Bu tezde, Türkiye ekonomisinin topolojik özellikleri, şirketler ve dış ticaret alanları temelinde incelenmiş ve 2008 krizinin etkileri analiz edilmiştir. Yöntem olarak hiyerarşik yapı yöntemleri ve Bootstrap metodu kullanılmıştır. İlk olarak, Türkiye ekonomisi üzerine krizin etkisi çalışılmış ve Borsa İstanbul'da (BİST) işlem gören 50 şirketin topolojik özellikleri incelenmiştir. İkinci olarak BİST' te ve Almanya'nın Frankfurt borsasındaki 98 şirketin topolojik özellikleri araştırılmıştır. Bu sonuçlardan Türkiye ekonomisinin KEK 'den Dünya ekonomilerinden daha az etkilendiği gözlenmiştir. Son olarak, Türkiye'nin dış ticaretinin topolojik özellikleri çalışılmıştır. Bu çalışmadan, ticari ilişkiler açısından Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin en önemli dış ticaret ortağı olduğu bulunmuştur. Econophysics is an interdisciplinary field of science that examines economic and financial problems by using the some developed methods of statistical physics, applied mathematics and complexity theories. The economic relationship between financial assets is examined using the hierarchical structure methods based on relations by econophysicists. Moreover, statistical reliability of the connections in the hierarchical structure is analyzed by means of Bootstrap method. The Global Economic Crisis (GEC) began in 2008 in the United States has affected the European and Asian economies. Turkey's economy with the global economy has been adversely affected from the GEC. This effect is realized to what extent the economy of Turkey has been the subject of intense debate.In this thesis, the topological properties of the Turkey economy are examined based on the companies and foreign trade areas, and the effects of the 2008 crisis is analyzed. For this analysis, the hierarchical structure methods and Bootstraps method are used. First, the effect of the crisis on the Turkey economy is studied and the topological properties of 50 companies listed on the Borsa Istanbul (BIST) are examined. Second, the topological properties of 98 companies listed on the BIST and Frankfurt Stock Exchange (FSE) are investigated. From these results, we are observed that the Turkey's economy was less affected than world economies by the GEC. Finally, the topological properties of Turkey's foreign trade are studied. From this study, in terms of trade relations, it is found that the European Union is Turkey's most important foreign trade partner. 112

23nd Signal Processing and Communications Applications Conference (SIU) -- MAY 16-19, 2015 -- Inonu Univ, Malatya, TURKEY WOS: 000380500900008 Quantum Computers are provisioned as very high performance computers using quantum mechanical aspects for information processing. Quantum Information Theory and Quantum Computing topics are really popular topics in academia aiming the construction of theoretical background of Quantum Computers. The information processing units for Quantum Computers are defined as qubits but for some problems three level (trinary) systems may be applied as well. We call these three level systems as qutrits. The scope of this work is the analysis of well-defined entanglement measures Negativity and Relative Entropy of Entanglement (REE) [1-5] for qubit-qutrit quantum systems. In this manner, for randomly generated 1000 qubit-qutrit and 1000 two qubit states the mentioned measures are calculated and these values are compared. These comparisons are analyzed and for quantum state ordering problem, very interesting results are reported. Dept Comp Engn & Elect & Elect Engn, Elect & Elect Engn, Bilkent Univ

Güneş radyasyonu, yeryüzündeki birçok fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçler için çok önemlidir. Belirli bir bölgede yapılan güneş enerjisi ile ilgili araştırmalar için (güneşli su ısıtıcıları, fotovoltaik piller, güneşli aktif ve pasif ısıtma-soğutma sistemleri, güneş bacası, güneş havuzu, güneşli damıtma ve kurutma uygulamaları, gibi) tam ve doğru güneş radyasyonunun belirlenmesi son derece önemlidir. Meteoroloji istasyonlarında ölçülen değerler, ölçüm yapılan yerler için geçerlidir. Ölçüm yapılmayan yerler için formüller ve modeller güneş radyasyonunu tahmin etmek için geliştirilmiştir.Güneş radyasyonu verileri mühendisler, mimarlar, ziraatçılar ve hidrologlar, için gereklidir. Literatürde, güneş radyasyonunu tahmin etmek birçok korelasyon geliştirilmiştir. Bu tez çalışmasında literatürdeki mevcut aylık ortalama günlük global ve difüz güneş radyasyonu modellerinin Isparta için kullanımı incelenmiştir. Güneş saati, bağıl nem ve maksimum sıcaklık gibi diğer iklimsel parametrelere bağlı global radyasyonla ilgili birçok formül vardır. Global güneş radyasyonu tahmin etmek için en sık kullanılan parametre güneşlenme süresidir. Güneşlenme süresi kolay ve güvenilir bir şekilde ölçülmesiyle bu veri yaygın olarak kullanılmaktadır.Anahtar Kelimeler: Global güneş radyasyonu, difüz radyasyonu, modelleme, meteorolojiksel parametreler. Solar radiation is essential for many physical, chemical and biological processes in the primary factor for earth. For solar energy application researches in a particular region (such as solar energy water heaters, photovoltaic cells, active and passive heating-cooling systems with sunny, solar chimneys, solar pond, solar distillation and drying applications) complete and accurate determination of solar radiation are extremely important. Meteorological stations measured values applies to the measurement locations. Mathematics formulas and models for estimating global solar radiation.Solar radiation data for engineers, architects, agronomists and hydrologists are required. Several correlations have been devoloped to estimate solar radiation in the literature. In this study, the monthly average daily global and diffuse solar radiation models in the literature investigated for estimating global and diffuse solar radiation for Isparta, Turkey. Solar time, depending on the relative humidity and maximum temperature as well as other climatic parameters are used for numerous formulas for the global radiation. The most commonly used parameter is the solar time for estimating for global solar radiation. Sunshine duration data is easily measured that for it is used widely for estimating global solar radiation.Keywords : global solar radiation, diffuse radiation, modeling, meteorological parameters 93

Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013, Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2013, Hayatımızın önemli bir parçası haline gelen polimerler, her geçen gün birçok sektördeki yerine daha da arttırmaya devam etmektir. Kişilerin her geçen gün artan ihtiyaç ve beklentileri, bunları karşılamak isteyen polimer sektörünü, her seferinde farklı bir ürün geliştirmek için çalışmaya sevk etmektedir. Bu gelişmenin sağlanabilmesi adına, en temel aşama olan polimerleşme kinematiklerinin iyi bilinmesi hatta kontrol edilebilmesi gerekmektedir. Yapılan tez çalışması, bahsedilen bu kinematiklerin incelendiği, polimerleşme ve jelleşme süreçlerini temel almaktadır. Son yıllarda gittikçe gelişen bilgisayar teknolojileri, birçok alanda, yakın zamana kadar hayal bile edilemeyecek gelişmeleri de beraberinde getirdi. Özellikle bu konuda en şanslı taraf biliminsanları oldu. Yapılan bilgisayar benzetimleri ve kullanılan oldukça kaslı bilgisayarlar ile yeni bir çağın ilk adımları çoktan atıldı. Deneysel gözlemlerini ve kurdukları teorileri, yazdıkları benzetimler ile sınayan biliminsanları, bilim ve teknolojinin gelişmenin ciddi anlamda ivmelenmesini sağladı. Yapılan tez çalışmasında, bilgisayar teknolojisinin bu faydaları göz önüne alınarak, polimerleşme ve jelleşme süreçleri ile ilgili benzetimler ele alınmıştır. Moleküler dinamiğe girmeden, istatistiksel yöntemlerle yapılan bu benzetimlerde, polimerleşme ve jelleşme kinematikleri incelenmiştir. Bu konuda en temel teori olan sızma (perkolasyon) teorisi, kullanılan basit ve kolay anlaşılabilir yöntemlerle yazılan benzetimle çalışılmış ve buradan kazanılan tecrübelerle daha farklı ve gelişmiş benzetim yöntemlerine kapı açılmıştır. Ayrıca tez kapsamında, polimerleşme ve jelleşme süreçlerinin deneysel olarak gözlemlenmesine kullanılan, bir floresans aktif molekül olan piranin (Py) molekülü üzerine de çalışmalar yapılmıştır. Polimerleşme sırasında polimer zincirlerine tutunarak floresans özelliği değişen Py molekülünün, bahsedilen bu zincirlere tutunma mekanizması, tarafımızdan teorik olarak modellenmiş ve yapılan benzetim çalışmalarıyla bu model ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Ardından deneysel gözlemleri ile sonuçlar kıyaslanmıştır. Yapılan tüm çalışmaların sonucunda, bilgisayar benzetimleri sayesinde, polimerleşme ve jelleşme süreçlerinin, pratik ve verimli bir biçimde incelenebileceği, alınan sonuçlar ve yapılan tartışmalarla açık bir şekilde ortaya konmuştur., Polymers, which are used in many parts in our daily life, also are vital materials in industry with their various applications. With increasing demands and necessities of end users, manufacturers pushed themselves to develop new products which have to meet customers desires and expectations. In order to achieve these targets, it was necessary to learn and even control the polymerization kinetics, which constitutes the basics of all. This thesis covers the kinetics, polymerization and also gelation processes of polymers. Continuous development in computer technology of late years, has led to extraordinary innovations in many relevant fields which could not be possibly imagined even a decade ago. The scientists are the leading major group which took advantage of these innovations the most in the asserting new theories and solutions to certain problems. Scientists have made progress by testing their experimental results using computer simulations, which turned out to be an inevitable tool in the field of science and technology. In this thesis, simulations of polymerization and gelation processes are discussed by using the improvements in computer technology. A single polymer chain consists of monomers having relatively small molecular weights, which are connected by covalent bonding. Thanks to the binding mechanism, the number of monomers of this polymer chain could be increase to ten million or more. Chromosome is maybe one of the most appropriate examples of such a polymer, by having hundreds of millions of monomers. Gels simply can be defined as cross-linked polymer networks which can swell and shrink isotropically and surrounding its environment from one end to another. Gels are classified according to type of their determining parameters like monomers, solvent, mechanism of crosslinking. The process of reacting monomer molecules in a chemical reaction to form polymer chains or three-dimensional networks is called as polymerization. One of the crucial constraints for observing such a reaction is, for a monomer, to be connected to at least two or more monomers, which is also called as monomers functionality. Considering this fact, one can easily claim that there are plenty of chemical reaction types as well as reacting monomers, which affects the polymerization. Concept of gelation is a compelling and challenging issue for many scientists. The first sensational work could be attributed to Flory in 1941 and Stockmayer in 1943. Today the study known as Classical Theory or Mean Field Theory focuses on estimating the gel point and the molecular weight distribution in a solvent. Following the Classical Theory, one of the most important contribution to gelation theory has been made by Stauffer and De Gennes. This theory defining gelation on a periodic lattice is known as Percolation Theory. Percolation theory which originally established by Broadbent and Hammersley more primitively, includes the enclosed circles naturally and handles this problem easily which was a challenging issue for Classical Theory. This thesis primarily focused on percolation theory by using simulation techniques. In this study, polymerization and gelation kinetics have been discussed by these simulations which are created by statistical methods, without dealing with molecular dynamics. Percolation theory, which is considered as a very basic theory regarding this topic is studied with simple and comprehensive methods. The obtained results and gained skills about basics of this simulation, played an important role of being able to create more complex and challenging simulations. Critical exponents, which are discussed in detail under the topic of percolation theory, are composing the basics of polymerization and phase transitions. It is very useful and gives relying outcomes that verifying the values of the critical exponents by making controlled experiments in addition to relevant mathematical approaches and computer simulations. During an experiment one should be very sensitive about not intervening the system physically or chemically. Observing a quick response and preventing that response to be using in an appropriate manner is also another issue to deal with. In many studies it is shown that fluorescent spectroscopy is a very informative tool for determining the critical exponents. In this sense, fluorescent spectroscopy is discussed accordingly. In computer simulations, various examinations exist about binding mechanisms of pyranine molecule. Before introducing this mechanism, it is briefly discussed the spectroscopic properties of pyranine molecule. The fluorescent spectrums of pyranine in distilled water and DMSO will be discussed. In these two different media, some characteristic properties such as pH, concentration, viscosity and polymerization are examined to see their effects on fluorescent characteristics. Pyranine molecule bind the PAAm strands in two different ways. Pyranine molecule can be either an initiator or a terminator. At the very early stages of the reaction, pyranine becomes an initiator by interacting with the actual initiator molecule of APS and catalyzes the chain growth. Secondly, especially when the reaction comes to saturation meaning that the reaction speed is relatively low, pyranine molecules bind to the chain end by activating from environmental factors, which results a terminating characteristics of pyranine. Considering these two characteristic properties of pyranine, it is clearly modelled of binding mechanism for pyranine molecule to PAAm chains in a statistical manner. Third chapter of this thesis is dedicated to examine the simulations in a detailed way which constitutes the background of this study. In this sense random numbers, which are the most critical variable of whole simulation is studied. The random number generator used, in this study is the Mersenne Twister (MT) generator which is developed by Makoto Matsumoto and Takuji Nishimura. In addition to its ease of utilization and quick response, MT also has a very long period (Around $2^{19937}-1$). The selected random number generator, has been compared with a random number generator belonging the library of C++ programming language. This computer program has generated random numbers between 0--100 and 0--1000 for $10^8$ times with both generators. After then, the results used for the histograms to compare these generators. A special algorithm is designed for managing a reliable random walk along the grid which is used in simulation studies. Following this random walk a detailed explanation has been made about its advantages. Later on, critical exponents for sol-gel transition is determined and percolation simulations are run with this developed method. Thanks to gained experimentation and ability of simulation skills, it was possible to move a step forward model smart chains. This technique led us to simulate polymerization and gelation processes with better methods. By using these smart chains, a model of binding mechanism for pyranine molecule is also simulated. In order to verify the model that is asserted from study, collected results have been compared with an equation that is established by us too. For finalizing the study, the model for binding mechanism of pyranine molecule is tested in laboratory by using experimental techniques. The results obtained from both simulations and experiments are discussed to show the consistency of whole study., Yüksek Lisans, M.Sc.

Nükleer fizik ve astrofizikte uygulamaları olan seviye yoğunluğu konusunun problemlerinden biri, seviye yoğunluğunun taşıdığı temel bir özellik olan pariteye göre dağılımlarıdır. Bu konu, nükleer reaksiyonların istatistiksel hesaplamaları, parite ihlali yapan süreçler ve nötron yakalama reaksiyonlarıyla yakından ilgilidir. Nükleer fiziğin ilk günlerinden bu yana temel bir araştırma konusu olan seviye yoğunluğu çalışmalarında son yıllarda teorik ve deneysel açıdan ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. Yakın zamanlara kadar yalnızca fenomenolojik modellerle ifade edilen seviye yoğunluğu, bir süreden beri çekirdek fiziği için geliştirilmiş olan kabuk modeli Monte Carlo (KMMC) yöntemleriyle mikroskopik olarak hesaplanabilmektedir. Ancak, seviye yoğunluğunun parite dağılımı konusunda hala çok az sayıda teorik ve deneysel çalışma vardır. Mevcut çalışmalar, seviye yoğunluklarının parite dağılımları üzerine etki eden faktörler hakkında önemli ipuçları vermiş olsa da, deneysel ve teorik bulgular arasında bazı çekirdekler için önemli farklılıklar saptanmıştır. Belli bir enerji değerinde pozitif ve negatif pariteli seviyelerin sayıca birbirine eşit olduğu varsayımı yaygın olarak kabul görmüştür. Bu tezde, yukarıda bahsedilen ve çok başarılı bir yöntem olan Kuantum Monte Carlo yaklaşımı kullanılarak yıldızların termal reaksiyonlarında önemli bir yere sahip olan nikel çekirdeği izotoplarının sonlu sıcaklıklardaki gözlemlenebilirleri hesaplanmış, toplam ve pariteye bağlı nükleer seviye yoğunluğu elde edilmiştir. Sonuçlar, eşit dağılımlı parite hipotezi ile kıyaslanarak yaklaşımın doğruluğu çeşitli uyarılma enerjilerinde sınanmıştır. Ayrıca elde edilen sonuçlar mevcut deneysel verilerle bağımsız olarak kıyaslanmıştır, 58Ni çekirdeği için J=2 kanalında pariteye bağlı deneysel seviye yoğunluğu verilerinin olması, KMMC yöntemiyle elde edilen sonuçlarla karşılaştırma imkanı sağlamıştır. One of the problems on the issue of the level density which involves in nuclear physics and astrophysics applications is distributions based on parity which is one of the primary features of level density. This topic is closely related to statistical calculations of nuclear reactions, the processes violating parity and neutron capture reactions. In recent years, there has been a significant development both theoretically and experimentally in level density studies which have been a basic research topic since the early times of nuclear physics. Until recently, only level density which is expressed with phenomenological models can be calculated microscopically by means of shell model Monte Carlo methods (SMMC) developed for nuclear physics for some time. However, it is clear that there are still a very small number of theoretical and experimental studies on the distribution of the level density parity. Although existing studies gave important clues about on the factors that affect the distribution of the level density parity, there were remarkable differences for some of the kernels between the experimental and theoretical findings. It is widely accepted that there is an assumption in which positive and negative parity levels in a certain energy value are equal to each other.In this dissertation, calculate observable ones for nickel isotopes which has significant place at thermal reactions of stars in finite temperature is calculated and nuclear level density as being total and also as depending on parity is obtained by applying Quantum Monte Carlo Approach which is mentioned above and is a very successful method. Results are compared with equal distributed parity hypothesis and the accuracy of the approach is checked at various excitation energies. Moreover, the results obtained in this study are compared with existing experimental data independently and experimental level density data depending on parity which is found at J=2 channels are compared with results which are obtained by SMMC methods for 58Ni. 50

Bu çalışmanın amacı Türkiye ve Almanya'daki kişisel gelir dağılımını analiz etmektir. Yapılan analizlerde Türkiye için TÜİK tarafından uygulanan Gelir ve Yaşam Koşulları Anketinin ham verileri kullanılırken, Almanya için Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsünün yapmış olduğu Alman Sosyoekonomik Panel Çalışmasının ham verileri kullanılmıştır. Klasik iktisatçılar gelir dağılımını genellikle lognormal dağılım ile açıklamaktadırlar. Ancak lognormal dağılım kuyruk bölgelerindeki güç yasasını açıklamadığından, en uygun dağılım olarak kullanıllanıldığında çoğu zaman problem yaratmaktadır. Yeni bir alan olan ekonofizik, söz konusu problemi çözme noktasında karşımıza çıkmaktadır. Bu çerçevede ekonofizik; iktisadi problemleri istatistiksel fiziğin yöntemlerini kullanarak çözmeye çalışan, yeni bir disiplin olarak tanımlanmaktadır. Çalışmada yapılan analizlerde Matlab R2009b yazılımı kullanılmıştır. Analizlerden elde edilen sonuçlara göre; hem Türkiye'de, hem de Almanya'da nüfusun %1 - %2'lik bir kısmının kişisel gelir dağılımı genelleştirilmiş Pareto dağılımı ile uyumlu iken; geri kalan kısım tamamen farklı bir dağılım izlemektedir. Bu doğrultuda düşük gelirlilerin dağılımının lognormal, gamma ve üstel dağılıma uygunluğu incelenmiş ve bunun sonucunda dağılımın gamma dağılımını izlediği tespit edilmiştir. Elde edilen sonuç K-S testi uygulandığında doğrulanamamıştır; ancak ekonofiziğin amacı dağılımı temel olarak belirlemektir. Özetle, yapılan analiz neticesinde; hem Türkiye'de hem de gelişmiş bir ülke olan Almanya'da, nüfusun çok düşük bir çoğunluğunu oluşturan yüksek gelirliler ile nüfusun büyük çoğunluğunu temsil eden düşük ve orta gelirliler arasında üzere keskin bir ayrımın olduğu tespit edilmiştir. The aim of this dissertation is to analyze and compare the personal income distribution in Turkey (2006 ? 2009) and in Germany (1984 ? 2008) by using econophysics approach. The Income and Living Conditions Survey by Turkish Statistical Institute and The German Socio-Economic Panel Study by The German Institute for Economic Research were used as data source. Income distribution models are generally explained with lognormal distribution by mainstream economics. Due to the fact that lognormal has no power tails and has a weakness to explain high income groups, it is problematic when it is used as a best fit. As a new science econophysics, which?s concern is to apply methods and tools of statistical physics to economical problems, may repair this lack of mainstream economics. Within this context, all analyses were implemented numerically in Matlab R2009b. The study displays that personal income distribution do not follow the lognormal distribution both in Turkey and Germany. Whilst empirical personal income distribution is consistent with a generalized Pareto Law for the high income group (1% - 2%), it has a totally different distribution model for the low-middle (99% - 98%) distribution group. To analyze lower income distribution; lognormal, gamma and exponential distribution were applied to the data. Gamma distribution fits the data in both countries. On the other hand, these results weren?t confirmed by K-S test. However, econophysics does not intent to capture its fine features, but only the baseline of the distribution. As a conclusion, the outcomes show that there is a distinct separation between high and low-middle income groups both in Turkey as a developing county and in Germany as a developed one. 184

Disiplinlerarası katkıya sahip olan q-istatistik çalışmaları araştırmacılar tarafından büyük bir ilgiyle takip edilmektedir. Depremler ile ilgili verilerden, beyin elektriksel aktivitesi ile ilgili elektroensefalograf (EEG) sinyallerine ve ekonomi hareketlerine kadar çok çeşitli alanlarda karşımıza çıkan q-istatistik çalışmaları yeni kurulan çok disiplinli uluslararası araştırma merkezlerinde geliştirilmektedir.Sıfır civarında Lyapunov üsteline sahip zayıf kaotik sistemleri yorumlamak için q-istatistiğin sunduğu q-Gaussian analizi yapılmaktadır. Bunun yanı sıra Polimetilmetakrilat polimerinin elektriksel iletkenlik mekanizmasının zayıf kaotik özelliğe sahip olduğu görülmüştür. Çok yakın zamandaki bu gelişmelerden esinlenerek bu tezde Alüminyum-Polimetilmetakrilat-Alüminyum (Al-PMMA-Al) ince filmlerinin elektriksel iletkenlik mekanizması davranışlarının q-Gaussian analizi yapılmıştır.Bu amaç için tezde 10 V potansiyel farkı altında oluşan bir elektrik alanda, 22C, 30C ve 40C sıcaklıklarındaki Al-PMMA-Al ince filmlerinin geçici akım verilerinin zaman evrimleri gözden geçirilmiştir. Olasılık yoğunluk fonksiyonunun q-Gaussian eğrisine fit edilen şekli ile normal Gaussian dağılımı karşılaştırılmıştır. Olasılık yoğunluk fonksiyonunun q?1 değerleri için normal Gaussian dağılımı ve Gaussian istatistiği ile olan ilişkisi gözlemlenerek, söz konusu sistemin elektronlarının davranışları üzerine yorum yapılmıştır.Ayrıca çalışmamızda bir korelasyon derecesi olarak da düşünülebilen q üsteli değerlerinin, yüksek sıcaklıklara çıkıldıkça düştüğü gözlendiğinden, polimetilmetakrilat polimerinin atomlar arası korelasyonunun yüksek sıcaklıklarda zayıfladığını teyit eden bu sonuç da tezde tartışılmıştır. q-statistics has a multidisciplinary role in science, and it is employed in a multitude of diverse fields ranging from earthquake data to brain electroencephalograph signals and finance movements, while new fields of application are continually found by q-statistics researches.q-Gaussian analysis, in the context of q-statistics, is used to interpret weak chaotic systems which have aproximately zero Lyapunov exponents. On the other hand, it is seen that the conductivity of the polymethylmethacrylate polymer (PMMA) has weak chaotic characteristics. By following these very recent investigations, in this thesis we would like to consider the behaviour of the electrical conductivity of PMMA thin films via q-Gaussian analysis.To this effect, the time evolution of Al-PMMA-Al thin films? transient current data when subjected to an electric field at 22C, 30C ve 40C temperatures were considered, and the fitted q-Gaussian curve of the probability density funtions was compared with normal Gaussian distribution. In the case of q?1 values of the probability distribution function the relation between normal Gaussian distribution and Gaussian statistics was investigated, and the electronic behaviour of the system was studied.Additonally, it was shown that when the temperature parameter increases, the q value decreases. To the extent that q values can be considered as a correlation degree; this result, which confirms that when the q value decreases, the correlation among PMMA atoms declines; was also discussed. 85

IEEE 13th Signal Processing and Communications Applications Conference, SIU 2005 -- 16 May 2005 through 18 May 2005 -- Kayseri -- 69003, Voltage-gated ion channels are of great importance in the generation and propagation of electrical signals in the excitable membranes. In this study, we introduce the stochastic version of the Hodgkin-Huxley formalism and investigate the effect of channel noise on neuronal dynamic behaviors based on a model with the Gaussian noise. We show that the channel noise may result in a spiking activity for subthreshold stimulus, and that the firing dynamics follows more regular patterns when the membrane patch becomes smaller. It is also shown that the stochastic model converges to the deterministic model for very large membrane patches and the neurons can encode subthreshold stimuli by considering the channel noise. © 2005 IEEE.

Bu tezde İstatistik Fiziğin önemli dağılım fonksiyonlarının matematiği ve fizikte her hangi bir olayın gözlem dağılımının hangi istatistik fonksiyona uyduğunun nasıl belirleneceği konusu ele alınmıştır. Binom, Gauss, Poisson, Lognormal, Gamma, Beta, Weibull, Lorentz, Fermi-Dirac. Bose- Einstein, Foton Dağılımı, Maxwell-Boltzmann. Ki-Kare, F-dağılımı ve çok değişkenli Normal Dağılım olmak üzere 15 adet önemli istatistik dağılım fonksiyonunun matematiği lisans üstü düzeyde, tek tek ele alınarak irdelenmiş ve birbiri ile olan bağlantıları belirlenmiştir. Tezin ikinci kısmında ise herhangi bir fiziksel olayın veri dağılımının hangi istatistik dağılım fonksiyonuna uyduğu ve fonksiyonun nasıl belirleneceği konusunda bilgisayar programlan geliştirilmiştir. Program yazılımında mevcut bazı paket programlardan yararlanılmakla birlikte, konuyu ele alış, işleyiş ve yorum olarak bu çalışmaya özgü programlar da geliştirilmiştir. Geliştirilen programların yalnız fen bilimleri konularına ait olmayıp sosyal bazı olaylarda da uygulanabilir olduğu anlaşılmaktadır. Programlar, iki değişkenli fonksiyonlara (olaylara) da uygulanarak, araştırmacıya olayı birden fazla boyutta inceleme olanağı da sağlamaktadır. ANAHTAR KELİMELER : İstatistik Dağılım, Veri Analizi, Dağılım Fonksiyonu, Veri Dağılımı, Ki-kare testi. Sinyal Analizi, Olay-Fonksiyon ilişkisi, Ağırlık Çarpanı, ortalama değer, varyans, kovaryans, vaıyans katsayısı, pearson katsayısı, korelasyon katsayısı, mod, median, moment, Bir Verinin Güvenirliliği, Standart Sapma, Yazılım. In this thesis the mathematics of important distribution functions, and, how and what a statistical function is determined for any distribution of an experimental observation of a physical event are being studied. The mathemat ical theory of Binomial, Gauss, Poisson, Lognormal, Gamma, Beta, Weibull, Lorentz, Fermi-Dirac, Bose-Einstein, Photon Distribution, Maxwell-Boltzmann, Chi- Square, F-distribution and multi-variable Normal Distribution, which make altogether 15-distribution functions are studied one by one in graduate level and the relations among them are emphesized in the thesis. In the second part of the thesis some computer programs are developed for the determination of the best distribution function for any experimental data. In preparing the programs,though some commercial packet-programs are utilized, besides, new programs are developed in this study. The programs developed are not only for positive sciences but they are also applicable to some social events as well. The present programs can also be used for two-variable distribution functions (events), enabling the researcher a multidimensional study of the event also. KEY WORDS : Statistical Distributions, Data Analysis, Distribution Functions, Data distributions,,/-test, Signal Analysis, Event-Function relation, Weight Factor, Avg. value, Varioans, Covariance, Coefficient of a Variance, Pearson Coefficient, Coralation Coefficient, Mod, Median, Moment, Reliability of a Data, Standard Deviation, Computer Programming. 160

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Fizik Anabilim Dalı, Kayıt no: 18223, Makroskopik bir sistem, atomlar yada moleküller gibi bir çok mikroskopik parçacıktan oluşur. İstatistik fizik olarak bilinen bilim dalı, bir parçacıklar sisteminin makroskopik özellikleriyle mikrosko- pik özellikleri arasında bağlantı kurar. Gerçekte, istatistik fizik, moleküler fizik ve klasik fizik arasında bir köprüdür. Bir sistemdeki parçacıkların hareketlerini tek tek incelemek çok zordur. Bu yüzden istatistiksel bir yaklaşım yapmak gereklidir. İstatistik fizik Boltzmann ve Maxwell tarafından 19. yy. da geliştirilmiştir. Bu bilim dalı, bir gaz sistemi gibi klasik problemlere bir metal içindeki serbest elektronlar gibi ve bir kutu- daki fotonlar gibi kuantum mekanik problemlere uygulanabilir. Kuantum olasılık kavramları laser fiziğinde ve yarı iletkenler fiziğinde çok önemlidir. Bir gazdaki moleküler hızları hesaplamak için klasik dağılım daha etkilidir. Çünkü gaz parçacıkları, klasik dağılıma uygun davranış gösterirler. Elektronlar ve fotonlar kuantum istatistiksel dağılımına uygun davranış gösterirler. Bu çalışmada, istatistik fizikteki temel kavramlar açıklanmış- tır ve istatistiksel olasılık dağılım fonksiyonları elde edilmiştir. Daha sonra istatistiksel yöntemlerin fiziksel sistemlere uygulamaları incelenmiştir. Sonuç olarak, istatistiksel dağılım fonksiyonları kıyaslanmıştır.