Search

Yapılan bu çalışmada farklı okul kademelerinde farklı branşlarda görev yapan öğretmenlerin algılarına göre okul müdürlerinin çevik liderlik özellikleri ile etkili okul kavramının birlikte incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel bir araştırma olup, ilişkisel tarama modeline göre yürütülmüştür. Araştırmanın evrenini İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı resmi ilkokul, ortaokul ve lise kurumlarındaki görev yapan toplam 168.165 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubu kolay ulaşılır örneklem yöntemi kullanılarak, 605 öğretmenden oluşturmaktadır. Veri toplamak amacı ile araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu, Yıldırım ve Ada (2018) tarafından Türkçe' ye uyarlanan "Algılanan Okul Etkililiği Ölçeği (SE-INDEX)" ve Yazıcı ve Özgenel (2020) tarafından geliştirilen "Marmara Çevik Liderlik Ölçeği" kullanılmıştır. Veriler elektronik olarak toplanmıştır. Veriler t-testi, ANOVA, korelâsyon ve regresyon analizleri yapılarak çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin algılarına göre okul müdürlerinin çevik liderlik özellikleri ile okul etkililiği arasında orta düzeyde ve pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Ayrıca, öğretmenlerin algılarına göre okul yöneticilerinin çevik liderlik stillerinin okul etkililiğinin bir yordayıcısı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin okul etkililiği puanları çalışan okul kademesine göre anlamlı farklılık göstermektedir. Okul kademelerinin farklılığı, öğretmenlerin okul müdürlerinin çevik liderlik özelliklerini algılama düzeylerinde farklılık göstermektedir. In this study, it is aimed to examine the agile leadership characteristics of school principals and the concept of effective school according to the perceptions of teachers working in different branches at different school levels. It is a quantitive research and it is carried out according to survey model. The universe of the research consists of 168,165 teachers working in official primary, secondary and high school institutions affiliated to the Istanbul Provincial Directorate of National Education. The study group consists of easily accessible sample from 605 teachers. The personal information form prepared by the researcher, the "Perceived School Effectiveness Scale (SE-INDEX)" adapted to Turkish by Yıldırım and Ada (2018) and the "Marmara Agile Leadership Scale" developed by Yazıcı and Özgenel (2020) are used to gather information. Data are collected electronically. The data are analyzed by t-test, ANOVA, correlation and regression analysis. As a result of the research, it is seen that there is a moderate and positive relationship between the agile leadership characteristics of school principals and school effectiveness according to the perceptions of teachers. In addition, according to the perceptions of teachers, it is concluded that the agile leadership styles of school administrators are a predictor of school effectiveness. School effectiveness scores of teachers differ significantly according to the working school level. Differences in school levels differ in teachers' perception levels of school principals' agile leadership characteristics.

Bilişim teknolojileri, işleri daha kısa sürede tamamlayarak işin verimliliğini ve kalitesini artıran modern araçlardır. Günümüzde bilişim teknolojilerinin önemi ve gerekliliği her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle bireylerin küçük yaşlardan itibaren bilişim teknolojilerine yönelik kazanımları doğru ve etkili bir şekilde elde etmesi gerekmektedir. Bireyler bu sayede bilişim teknolojilerini etkili ve doğru şekilde kullanma seviyesine ulaşacak ve çağın gerektirdiği özelliklere sahip olacaklardır. Çocukların bilişim teknolojilerini etkili ve doğru kullanmayı öğrenecekleri en güvenilir ortam ise okullardır. Buradan hareketle öğrencilerin öğrenmelerinin bir göstergesi olan akademik başarı ile ilişki olabileceği ve akademik başarıyı etkileyebileceği kabul edilen öğrencilerin bilişim teknolojileri ve yazılım dersine yönelik tutumlarının birlikte ele alınması önemli görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin bilişim teknolojileri ve yazılım dersine yönelik tutumları ile akademik başarıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma 2017- 2018 eğitim öğretim yılında yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı devlet ortaokulları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi belirlenirken tabakalı örneklem yapılmıştır. Örneklemde okullar sosyoekonomik olarak alt, orta ve üst gruba ayrıldıktan sonra her tabakadan birer okul tesadüfi örnekleme yöntemi belirlenmiştir ve araştırmaya gönüllü olarak 717 ortaokul öğrencisi katılmıştır. Araştırmada bilgi formu, bilişim teknolojileri dersine yönelik tutum ölçeği ve ders başarı testi kullanılmıştır. Verilerin analizinde korelasyon, regresyon, t-testi ve ANOVA analizleri yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda ortaokul öğrencilerinin bilişim teknolojileri ve yazılım dersine yönelik tutumları ile akademik başarıları arasında pozitif yönde ve düşük düzeyde ilişki saptanmıştır. Öğrencilerin bilişim teknolojileri ve yazılım dersine yönelik tutumları, akademik başarılarının %5’ni açıklamaktadır. Ayrıca öğrencilerin bilişim teknolojileri ve yazılım dersine yönelik tutumlarının cinsiyetlerine ve sınıf düzeylerine göre anlamlı bir şekilde farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Information technologies are modern tools that improve work efficiency and quality by completing tasks in a shorter time. Today, the importance and necessity of information technology is increasing day by day. For this reason, individuals should be able to acquire the benefits of information technology from an early age in an accurate and effective way. Individuals will have access to the level of effective and correct use of information technology and will have the features that the age demands. The most reliable environment for children to learn to use information technology effectively and correctly is the schools. It is therefore important that students who are considered to be able to relate to academic achievement, which is a sign of their learning, and their attitudes toward information technology and software lessons, are considered to be able to influence academic success. The aim of this research is to examine the relationship between secondary school students' attitudes towards information technology and software lectures and academic achievement. In the research, relational survey model was used as the quantitative research methods. The research was carried out in the academic year of 2017-2018. The sample of the study is the state secondary schools affiliated to Pendik District Directorate of National Education. A stratified sample was made while the sample of the research was determined. In the sample, after schools were divided into lower, middle and upper socioeconomic groups, one school random sampling method was determined from each layer and 717 middle school students voluntarily participated in the research. In the research, attitude scale and course success test were used for information form, information technology course. Correlation, regression, t-test and ANOVA analyzes were performed in the analysis of the data. As a result of the research, there was positive and low level of relationship between secondary school students' attitudes towards information technology and software courses and academic achievement. Students' attitudes towards information technologies and software courses account for 5% of their academic achievement. Moreover, it has been determined that the attitudes of students towards information technology and software course differ significantly according to gender and grade levels.

İşgücü devri, özellikle maliyet ve yetişmiş eleman bulma açısından konaklama işletmelerince çözülmesi gereken sorunlardandır. Bu araştırmada çalışanların işten ayrılma niyetini etkileyen faktörler olarak örgütsel özdeşleşme ve örgütsel iletişimin konaklama işletmelerinde işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu amaçla örgütsel iletişim dikey ve yatay iletişim olacak şekilde iki boyutta alınmıştır. Araştırma sonucunda örgütsel özdeşleşme ile işten ayrılma niyeti arasında negatif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca regresyon analizi sonuçlarına göre örgütsel özdeşleşme ve dikey iletişimin işten ayrılma niyeti üzerinde negatif bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ancak yatay iletişim işten ayrılma niyeti üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Ayrıca tespit edilen sorunlara yönelik çeşitli öneriler sunulmuş ve gelecekte bu konuda araştırma yapacak kişilere bazı önerilerde bulunulmuştur. Labor turnover is one of the problems to be solved, particularly in terms of costs and finding qualified staff by accommodation establishments. The purpose of this study is to examine the impact of organizational identification and organizational communication on intention to leave in accommodation establishments. To this end, organizational communication has been examined in two dimensions as vertically and horizontally. As a result of this research, a negative relationship between organizational identification and intention to leave has been determined. According to the results of regression analysis, it has been found that organizational identification and vertical communication have a negative effect on intention to leave. Nevertheless, horizontal communication has a positive effect on intent to leave. Also this paper draws from a wider spectrum of related studies in order to highlight theoretical contributions of the current literature and to propose areas for further research.

Bu araştırmada; Amasya İli Suluova İlçesinde soğan üreten tarım işletmelerinin sosyo- ekonomik yapısı ve sorunları incelenmiştir. Araştırmada soğan üreten 63 işletmeden yüz yüze görüşme (mülakat yoluyla) 2009-2010 yılına ait veriler toplanarak, işletme büyüklük gruplarına göre analiz edilmiştir. Tüm görüşmeler araştırıcı tarafından 2010 yılında yapılmıştır. İşletmelerin ortalama arazi genişliği 86,47 da olarak bulunmuştur. Toplam arazinin %40,70'inde soğan üretimi yapılmaktadır. İşletme başına ortalama soğan üretimi 106 436,50 kg olarak bulunmuştur. Banko en fazla yetiştirilen soğan çeşididir. Hasat işlemi Eylül ve Ağustos aylarında yoğunlaşmıştır. Soğan pazarlamasında komisyoncu etkilidir ve vadeli satışlar çoğunluktadır. Soğan üretiminde girdilerin pahalı olması önemli sorunların başında gelmektedir. Araştırmada soğan üretiminin üretimdeki yapısal durumu, ürünlerin tüketiciye ulaştırma sürecindeki pazarlama kanallarının durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır. This study includes socio-economic structure and problems of onion producing farm enterprises in Suluova county of Amasya province. In the study, data have been collected for the year 2009-2010 and establishments have been analysed according to their size groups by interviewing with 63 onion enterprises. All the interviews have been conducted by the searcher in 2010. Avarage land of enterprises is 86,47 decars in width. Onions are produced in 40,70% of the total land area. Onion production was determined as an avarage 106 436,50 kilos per farm. Banko is the most grown variety of onions. Harvesting is mostly in August and September. Brokers are effective for marketing onions and term sales are the most preferred system. One of the most important problems is expensive inputs in the production of onions. In the study, the structural position of onion production and the state of marketing channels in the process of products to consumers are tried to reveal. 112

Sürekli değişen iletişim ve bilgi teknolojileri tüm alanlarda olduğu gibi insan kaynakları yönetiminde de değişikliklere yol açmıştır. Özellikle internetin aktif bir şekilde kullanılmaya başlanmasıyla birlikte insan kaynakları yönetiminde gerçekleşen tüm işlevler elektronik ortama taşınmıştır. Bu durumda geleneksel işe alım yöntemleri yetersiz kalmaya başlamış, e-işe alım kavramı ön plana çıkmıştır. Son zamanlarda sosyal paylaşım siteleri insan kaynakları yönetiminin ilgisini çekmekte ve özellikle işe alım süreçlerinde önemli ve tercih edilebilir olmaya başlamaktadır. Şirketler sosyal medya kanalları sayesinde iş arayanlara kolaylıkla ulaşabilmekte, ilanlarını paylaşabilmekte ve adaylarla ilgili çeşitli bilgilere ulaşabilmektedir. Bu çalışmada, otel işletmeleri tarafından işe alım sürecinde sosyal medya kanallarının ne ölçüde kullanıldığının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaçla,Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB)’ne üye İstanbul’daki beş yıldızlı otel işletmelerinin işe alım uzmanları ile yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yapılan araştırma sonucunda otel işletmelerinin işe alım sürecinde sosyal paylaşım sitelerini etkin bir şekilde kullanmadıkları ortaya çıkmıştır. Everchanging information and communication technologies has led to changes in human resource management as well as in all areas. Especially with the introduction of the internet in an active way, all functions that occur in human resource management has been moved to electronic environment. In this case, traditional recruitment methods began to be insufficient and the concept of e-recruitment has come to the forefront. Recently, social networking sites attract the attention of human resource management and especially in the recruitment process starts to be important and preferred. Companies through social networking sites can share their job postings, easily accessible to job seekers and variety of information about candidates. In that study, it’s aimed to bring about to what extent social networking sites can be used during the recruitment process by the hotel managements. For that purpose, in-depth semi-structured interviews were conducted with recruitment specialist in five stars hotels in Istanbul which are the members of Turkish Hotels& Investors Association (TUROB).As a result of this study, social networking sites are not used effectively in the process of recruitment of hotels.

Sağlık işletmelerinde müşterilerinin(hastaların) ihtiyacı olan hizmetin ne kadarının karşılandığı gerçekte almak istediği faydanın ne kadarını aldığı ve hizmet sonrasında sağlık işletmesiyle ilgili ne düşündüğü tekrar tercih edip etmeyeceği, ailesinden diğer kişilere ve çevresine tavsiye edip etmeyeceği aynı zamanda hizmeti alırken memnuniyet düzeyi ile ilgili hangi faktörlerin etkili olduğu sağlık işletmelerinde müşteri memnuniyetini gösterir. Sağlık işletmelerinde memnuniyeti etkileyen faktörler sağlık işletmesinin fiziki yapısı, personelin tıbbi açıdan yetkinlikleri ve güvenilirlikleri iletişimi, hastalara yönelik tutum ve davranışları, teknolojik alt yapı, satın alınan hizmetlerin yeterliliği ve güvenilirliğidir. Bu çalışmada yapılan istatistiki değerlendirme sonucunda çalışmanın yapıldığı sağlık işletmesinde hastaların hastaneye ilk gelişlerinde hasta danışmanlarınca güleryüzle karşılanmalarına, personelin tıbbi yeterliliği ve güvenilirliğine ve yine taburculuğu esnasında bilgilendirimelerine göre hizmet kalitesini değerlendirmekte ve tatmin düzeyini belirlemektedirler. Customer satisfaction in the health sector is determined by how much required service of the patients are met, the consideration of the customers after service, whether or not the patient will prefer the service provideol and advise the institution to the family members. The factors affecting the level of satisfaction in the health sector are physical structure of the enterprises, competency and the reliability of medical perosonenel, attitudes and behavior towards patients, technological background, and adequacy and reliability of the health service purchased. In this study, the statistical evaluation revelaed that the level of the satisfaction of the patient in the present health centre is determined by the genial attitute of the consultant at first admission, the medical adequacy and reliability of the staff, and getting informed during discharge. patients also evaluate the service quality of the health centre according to the parameters aforementioned.

ÖZETALÜMİNYUMUN, TÜTÜN (Nicotiana tabacum L.)'ÜN DOKU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİAlüminyum toprakta en çok bulunan elementlerdendir ve asidik topraklarda çözünür hale geçmektedir. Özellikle çözünmüş alüminyum, bitkinin kök uzamasına ket vurmaktadır. Bu çalışmada, ilk olarak tütün (Nicotiana tabacum L.) tohumları ve tütün eksplantları, Al+3'ün etkilerini araştırmak için, farklı konsantrasyonlarda AlCl3 (kontrol, 50 mM, 100 mM, 150 mM, 200mM AlCl3) içeren MS besiyerine ekildiler. Tüm kültürler, 25o C'de 16 saat aydınlık, 8 saat karanlık periyodundaki kontrollü bitki büyütme kabininde tutuldular. Tüm çimlenmiş tohumlar ve büyümüş eksplantlar, inokülasyondan sonraki 5., 8., 11., 14. ve 16. günlerde gözlendi. Kök uzamasına Al+3 tarafından kuvvetle ket vurulmuştur.Büyümüş bitkilerin peroksidaz aktiviteleri, spektrofotometrik olarak belirlendi. Lipid peroksidasyonu ve Al+3 birikimi, histokimyasal olarak, sırasıyla Schiff's reaktifi ve hematoksilen ile araştırıldı.ABSTRACTTHE EFFECTS OF ALUMINUM ON TISSUE CULTURE OF TOBACCO (Nicotiana tabacum L.)Aluminum is one of the major element in the soil and becomes soluble in the acidic soils. Especially soluble aluminum inhibits the root elongation. In this study, first, tobacco (Nicotiana tabacum L.) seeds and tobacco explants were exposed to different concentrations of AlCl3 (control, 50 µM, 100 µM, 150 µM, 200 µM) on MS medium for researching the effects of Al+3. All the cultures were kept under 25oC temperature, 16 hours light, 8 hours dark period in a controlled growth chamber. All of the germinated seeds and grown explants were observed in 5th, 8th, 11th, 14th and 16th days of inoculation. Root elongation was strongly inhibited by Al+3 stress. Peroxidase activities of grown plants were determined spectrophotometrically. The peroxidase activity was enhanced by Al+3 stress. Lipid peroxidation and Al+3 accumulation was investigated histochemically with Schiff's reagent and hematoxylin respectively.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Kayıt no: 156356, Bu çalışmada, anti-kloroglioksim, literatürde belirtildiği şekilde, elde edilmiş ve 2-aminobenzimidazol ile reaksiyonundan literatürde rapor edilmeyen yeni bir ligand ve bu ligandın bazı geçiş metalleri ile kompleksleri sentezlenmiştir. Çalışmanın birinci aşamasında, anti-kloroglioksimin, alkol-su (1:1,5) sisteminde, 2-aminobenzimidazol ile reaksiyonu sonucunda 2-aminobenzimidazolglioksim ligandı sentezlenmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında, sentezlenen ligandın Ni(II), Co(II) ve Cu(II) iyonları ile metal-ligand oranı 1:1 ve 3:2 olan kompleksleri izole edilmiş ve bu ligandın ve komplekslerin yapıları ¹H-NMR, IR, elementel analiz teknikleri ile aydınlatılmıştır.

Bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, literatür özeti verilerek konunun amacı ve literatürdeki yeri açıklanmıştır. İkinci bölümde, fonksiyonlar ve operatörler teorisindeki bazı tanımlara ve temel sonuçlara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, analitik fonksiyonlarda Duhamel ve bileşke operatörü kullanılarak integral operatörün genelleştirilmiş özdeğerleri kümesi ve genelleştirilmiş özvektörleri kümesi incelenmiıstir. Daha sonra diagonal ve Duhamel operatörü kullanılarak Lp dizi uzayında ağırlıklı kaydırma operatörünün genelleştirilmiş özdeğer ve genelleştirilmiş özvektörleri kümesini tanımlanarak bu kavram- ların temel özelliklerine yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, kompakt yakınsak topolojiye sahip yıldız şekilli D bölgesindeki tek değerli analitik fonksiyonlar uzayı üzerinde tanımlanan Jintegral operatörünün genelleştirilmiş özdeğer ve genelleştirilmiş özvektörleri kavramlarının bazı özellikleri incelenmiştir. Ayrıca bu uzaydaki Ja ile ilgili bazı kovolüsyon operatörlerinin devirli vektörleri, genelleştirilmiş özvektörleri ve genelleştirilmiş özdeğerleri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Genişletilmiş özdeğer, genişletilmiş özvektör, Duhamel çarpımı, Yıldz şekilli bölge, Frechet uzayı Runge teoremi., This thesis consists of four chapters. In the .rst chapter, an overview of the scienti.c literatüre related to the subject is presented, and the aim of the thesis and its importance in the literatüre are described. In the second chapter, certain de.nitions and main results related to the theory of functions and operator the- ory are presented. In the third chapter, using the concepts of Duhamel operatör and composition operator in holomorphic functions, the set of all extended eigen- values and extended eigenvectors of the integration operator are studied. Next, using the concept of diagonal operator and Duhamel operator, the set of all ex- tended eigenvalues and extended eigenvectors of the weighted shift operator in `p sequence space ar investigated, and their basic properties are studied. In the fourth chapter, the concepts of extended eigenvalues and extended eigenvectors of the integration operator J_ on the space A(D) of all holomorphic functions in D (where D is a simply connected region in the complex plane C) that have a topology of compact convergence, and their certain properties are investigated. Moreover, extended eigenvalues, extended eigenvectors and cyclicity problems for some convolution operators, that commute with J_ in this space, are investigated. Key Words: Extended eigenvalue, Extended eigenvector, _-Duhamel product starlike region, Frechet space, Runge theorem., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Matematik Anabilim Dalı, 2010., Kaynakça var.

Rutin olmayan problemler, farklı stratejileri kullanmayı gerektiren, bir strateji ile çözüme ulaşılamadığında strateji değiştirmeyi gerektiren problemlerdir. Problemlerin çözümünde farklı stratejilere başvurma ve farklı problemler arasında strateji değiştirme strateji esnekliği olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada, ortaokul öğrencilerinin rutin olmayan problemleri çözerken kullandıkları stratejilerin strateji esnekliği bağlamında incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini 2017-2018 eğitim-öğretim yılında İstanbul' un Pendik ilçesinde öğrenim gören 5., 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerinden tabakalı örnekleme yöntemiyle seçilen 300 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli veriler dört tane rutin olmayan problem içeren çalışma kağıtlarından elde edilmiştir. Öğrencilerin problemlerin çözümünde kullandıkları stratejilerin tespit edilmesi ve sınıflandırılması çalışmanın nitel kısmını oluştururken, öğrencilerin matematik başarı düzeyi ve sınıf seviyesi ile kullandıkları stratejiler arasındaki ilişkinin incelenmesi ise çalışmanın nicel kısmını oluşturmaktadır. Verilerin analizinde içerik analizi, aritmetik ortalama, frekans ve yüzde, Kruskal Wallis testi, Mann Whitney U testi, Pearson Kikare yöntemi ve Spearman sıra korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda, öğrencilerin problem içi ve problemler arası strateji esnekliğinin düşük seviyede olduğu görülmüştür. Problem içi ve problemler arası strateji esnekliği ile akademik başarı arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca problem içi ve problemler arası strateji esnekliğinin sınıf seviyesine göre değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir.

Tez (doktora) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Kayıt no: 384751, Bu tez çalışmasında yeni nesil reaksiyon ortamlarından olan iyonik sıvılarda katalizör olarak kullanılabilecek kompleks bileşikler sentezlenmiş ve yapıları karakterize edilmiştir. Çalışmada öncelikle tiyofen ve furan sübstitüe bis (N-açil benzotriazol) ligantları sentezlenmiş, ardından bunların Pd(II), Rh(I) ve Ru(III) metalleri ile komplekleşmesi sonucu altı yeni bileşik elde edilmiştir ([Pd(Bt-tiyo-Bt)(OAc)2], [Pd(Bt-fur-Bt)(OAc)2], [Rh(Bt-tiyo-Bt)(COD)]Cl, [Rh(Bt-fur-Bt)(COD) ]Cl, [Ru(Bt-tiyo-Bt)(H2O)Cl3], [Ru(Bt-fur-Bt)(H2O)Cl3]). Katalizörlerin stiren, 1-okten ve siklohekzen substratlarının hidrojenasyonu üzerinde etkinliğinin incelendiği katalitik tepkimelerde reaksiyon çözücüsü olarak [bmim][BF4] iyonik sıvısı kullanılmıştır. Katalitik çalışmalarda sıcaklık, çözücü, H2 basıncı, katalizör miktarı gibi parametrelerin katalitik tepkimeye etkileri araştırılmıştır ve katalizörlerin yeniden kullanılabilirlik testleri de gerçekleştirilmiştir. Benzer şartlar altında gerçekleştirilen hidrojenasyon tepkimelerinde [Pd(Bt-tiyo-Bt)(OAc)2], [Pd(Bt-fur-Bt)(OAc)2], katalizörlerinin etkinliğinin rodyum ve rutenyum metali içeren diğer dört kompleksten daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Katalizörlerin etkinliklerinin siklohekzende orta seviyede, stiren ve 1-okten hidrojenasyonunda ise yüksek seviyede olduğu ve aktivitelerinde önemli bir kayıp olmaksızın en az beş döngü boyunca yeniden kullanılabildikleri tespit edilmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Kayıt no: 384239, Bu tez çalışmasında silika desteğe immobilize edilerek heterojenize edilen perflorotiyofen Pd(II) ve Rh(I) katalizörlerinin bazı olefinlerin hidrojenasyon tepkimelerindeki etkinlikleri incelenmiştir. Homojen katalizörlerin heterojenize edilmesinde ve katalitik çalışmalarda çevre dostu reaksiyon ortamı skCO2 kullanılmıştır. Çalışmada sentezlenen heterojenize katalizörlerin (Si-SCOORh, Si-SCOOPd, Si-SCOSRh, Si-SCOSPd) karakterizasyonunda SEM, XRF, TGA, BET yöntemleri kullanılmıştır. Katalitik tepkimelerde stiren, 1-okten ve siklohegzen gibi farklı kimyasal çevreye sahip olefinler hidrojen gazı kullanılarak indirgenmiştir. Stiren hidrojenasyonunda sıcaklık, H2 gazı basıncı, toplam basınç, substrat derişimi gibi parametrelerin katalitik tepkime üzerine etkisi ayrıntılı olarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlardan Si-SCOOPd katalizörünün üç substratın hidrojenasyonunda diğer katalizörlerden daha etkin olduğu saptanmıştır. Katalizörlerin geri kazanımına yönelik yapılan çalışmalarda Si-SCOOPd, Si-SCOORh, Si-SCOSPd katalizörlerinin en az 5 döngü boyunca yüksek etkinlik gösterdiği belirlenmiştir.

Tez (yüksek lisans) - Anadolu Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Kayıt no: 241550, Bu tez çalışmasında perfloroalkil gruplarıyla [(CH2)n(CF2)7CF3 n=1,2] modifiye edilmiş tiyofen ligandları (heptadekaflorodekil-tiyofen-2-karbotiyoat, (L1), heptadekaflorononil-tiyofen-2-karboksilat, (L2)) ve bunların Rh(I) ve Pd(II) metalleri ile reaksiyonları sonucu yeni nesil reaksiyon ortamlarından skCO2’de çözünebilen dört farklı katalizör sentezlenmiştir. Sentezlenen komplekslerin farklı kimyasal çevreye sahip olefinlerin hidrojenasyon reaksiyonları üzerine katalitik etkileri çalışılmıstır. Hidrojenasyon çalışmaları için stiren, 1-okten ve siklohekzen substratları seçilerek sıcaklık değişiminin katalitik reaksiyona etkisi incelenmiştir. skCO2 ortamında gerçeklestirilen hidrojenasyon tepkimeleri benzer sartlar altında organik çözücü ortamında da tekrarlanarak çevre dostu skCO2’in organik çözücülere alternatif bir reaksiyon ortamı olduğu gösterilmiştir. Çalışmada sentezlenen katalizörlerin özellikle stiren ve 1-okten hidrojenasyonlarında oldukça etkin oldukları tespit edilmiştir.