Search

ÖZETBu çalışmada Durusu (Terkos) Gölü’ ne dökülen derelerin sularında kimyasal ve mikrobiyolojik kirlilik düzeyi araştırılmıştır. Bu araştırmanın amacı İstanbul’ un önemli su kaynaklarından birisi olan Terkos Gölü’ne dökülen derelerdeki kimyasal ve mikrobiyolojik kirlilik düzeyi ve kaynaklarının tespit edilmesidir. Bu amaçla Durusu Gölü’ ne dökülen derelerde Eylül 2010- Ağustos 2011 tarihleri arasında seçilen 9 dereden 12 ay boyunca toplam 144 su numunesi alınmıştır. Kimyasal Analizler için üç ayda bir, mikrobiyolojik analizler için her ay su numunesi alınmıştır. Numunelerin kimyasal ve mikrobiyolojik analizleri, Marmara Üniversitesi Doğa Bitkileri ve Su Ürünleri Araştırma Uygulama Merkezi laboratuvarında kimyasal ve mikrobiyolojik analizleri yapılmıştır. İndikatör mikroorganizmalardan biri olan Toplam Koliform bakterileri koloni sayısı “Membran Filtrasyon Tekniği” kullanılarak tespit edilmiştir. Kimyasal kirlilik düzeyinin belirlenmesi için Sıcaklık, pH, iletkenlik, TDS, Renk, Bulanıklık, Sertlik, Klorür, Organik madde, Nitrit, Nitrat, Amonyak, Sülfat, Fosfor, Toplam Fosfat, Siyanür, Kimyasal Oksijen İhtiyacı, Biyolojik Oksijen İhtiyacı, Alüminyum, Mangan, Toplam Demir, Kurşun, Bakır, Çinko, Kadmiyum, Deterjan parametrelerinin analizleri yapılmıştır. Analizler yapılırken, Amerikan Halk Sağlığı Derneği (APHA) Standart Metot kurallarına uyulmuştur. Sonuçlar, T.C. Başbakanlık ve Çevre Müsteşarlığınca hazırlanan "Su Kirlilik Kontrol Yönetmeliği" içinde yer alan Kıta İçi Su Kaynaklarının Sınıflarına Göre Kalite Kriterleri Standartlarına göre değerlendirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, mikrobiyolojik ve bazı kimyasal parametrelerde dönemsel olarak standartların üzerinde değerler bulunmuştur. Araştırma sonuçları, Terkos Gölü’ne dökülen derelerdeki dönemsel kirliliğin insan kaynaklı (evsel atıklar, tarım ve hayvancılık gibi) faktörlerden de kaynaklandığını göstermektedir. Bu bağlamda Terkos Gölü’nü besleyen bu derelerin dönemsel kirlilik sebeplerinin detaylı bir şekilde araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması, Terkos gölünün sürdürülebilir bir su kaynağı olarak korunması açısından önemlidir. ABSTRACTIn this study, the microbiological and chemical pollution levels of Terkos (Durusu) Lake were investigated. The aim of this thesis study is to determine the chemical and microbiological sources and levels of the pollution of streams that are flowing into the important water source of İstanbul, Terkos Lake. For this purpose; nine streams were selected which are flowing into Durusu Lake. 144 waters samples taken from 9 selected streams on monthly bases between September 2010 and August 2011. Samples were taken once every three months for chemical analysis and monthly for microbiological microbiological analysis. Samples were held subject to microbiological and chemical analysis at Goztepe Campus Laboratories of Marmara University Natural Plants and Water Products Research and Application Center.Bacteria types such as indicator microorganisms Total Coliform’s number of colony have been found by the use of “Membrane Filtration Technique”. Chemical analysis were carried out in order to determine the level of chemical pollution parameters such as Temperature, pH, Conductivity, Total Dissolved Solids, Color, Turbidity, Total Hardness, Bicarbonate, Calcium, Organic Substance, Ammonia, Nitrite, Nitrate, Phosphorus, Phosphate, Chemical Oxygen Demand, Biological Oxygen Demand, Aluminum, Total Iron, Sulfate, , Nickel, Zinc, Total Chrome, Copper, Lead, Cadmium, Detergent.The Standard Methods of American Public Health Association (APHA) were taken into consideration through analysis process. And the results were evaluated by the standards set by quality criteria according to Inland Water Resources Classification and Limit Values for Eutrophication Control in Lakes, Swamps, and Dam Lakes depicted in Regulation for Water Pollution Control which was prepared by the Turkish Republic Ministry of Environment and Forestry. Research results shows that the human based factors (such as domestic waste, agriculture, stock farming etc.) Probably lead to the periodical pollution of the streams which are flowing into Terkos Lake. In this context, to maintain of the sustainability of Terkos Lakes as water source it is important to seek deeply reasons and take the necessary precautions for the periodical pollution of the streams which are flowing into Terkos Lake.

Bütün toplumlarda olduğu gibi toplumumuzda da çocuk önemli bir varlıktır. Çocukluk kavramı üzerinde çeşitli görüşler vardır. Hukuki manada belli yaşın altındakiler çocuk olarak kabul edilir.Suç evrensel, genel bir olay ve her zaman var olmaya devam edecektir. Suç kişinin kendisini mensup saydığı gurupta, varlığı toplum dayanışması ile çelişkili fiillerdir.Çocuk suçluluğunun nedenleri bedensel ve ruhsal değişimler, kalıtımsal nedenler, zekâ, yanlış eğitim, yetersiz sevgi ve şefkattir. Bu sebeplere daha pek çok sebep eklenebilir. Sonuç olarak çok çeşitli suçlar çocuklar tarafından işlenir.Bu çalışmamızda çocukların ilerleyen yaşlarda daha çok suç işlediği tespit edilmiştir. Katılımcıların çoğunun göç ettiği ve buna ilaveten çevrelerinde çok fazla sayında suçlu bireylerin olduğu görülmüştür. Bununla beraber deneklerin hem kendileri hem de ailelerinin eğitim seviyeleri düşük olduğu tespit edilmiştir.Toplumumuzun görevi çocukların eğitimine önem vermek ve suça sebep olan etmenlerin ortadan kalkmasına sağlamaya çalışmaktır. Böylece sağlıklı bir toplum olabiliriz.Anahtar Sözcükler: Çocuk, Suç ve Çocuk Suçluluğu Child is very important in our community like being in other communities. There are different opinions about child concept. Persons who are under a determined age limit are accepted as child in law.Crime is an universal and general event. It will continue to be every time. Crime is the contradictory act of person that is contrary to the community rules.The reasons of ?juvenile delinquency are physical and psychological changes, genetic heritage, intelligence, wrong education, insufficient love and tenderness. Also many different factors and reasons can be added to these. As a result of these reasons, many different crimes are committed by children.It fixed that children commit more than old age in this thesis. In addition to this, the children?s families immigrated and have bad economic level. The children who it was child crime have much more criminal friends. However, not only participants who filled survey but also their parents have low education.The duty of our community is considering education important and trying to eliminate the reasons which cause crime. So we can be a healthy community.Key Words: Child, Crime and Juvenile Delinquency 100

Muş'un, sosyal ve kültürel gelişmesinde çok büyük rolü olan Muş Sancağı vakıflarının, ferdi-içtimaî ihtiyaçların karşılanması ve cemiyet hayatındaki ekonomik imkânlara katkısı vurgulanarak, Muş'a tarihi süreç içerisinde kazandırmış olduğu eserler belirlenmiştir. Bu çalışmanın giriş kısmında Muş bölgesinin coğrafik ve tarihsel yönü ile vakıf müessesi üzerinde durulmuştur. Daha sonraki bölümlerde Muş Sancağında kurulan vakıflara değinilmiştir. Muş Sancağında yapılan araştırmada; on yedi adet medrese, on altı adet cami, yirmi iki adet zaviye, üç adet tekke, beş adet türbe, üç adet hamam, iki adet han, iki adet çeşme, iki adet köprü, on bir adet şahıs vakfı olmak üzere toplam seksen üç adet vakıf eseri tespit edilmiştir.Anahtar Kelime: Muş, Vakıf, Medrese, Cami, Zaviye. This paper is mainly about the supply of personal-social needs Muş sanjak?s waqfs and their enormous support to economic life of society. Waqfs of Muş Sanjak, which has great role in the social and cultural development of Muş, have brought great monuments to Muş during the history. The introduction of this paper focuses on the cografik and historical aspects of Muş and the institution of waqf. The later parts of the paper are mostly about the waqfs that have been established in Muş. According to the researches that have been done in Muş Sanjak, it is determined that there are eighty three waqf monuments which are seventeen medressehs, sixteen mosques, twenty two nooks, three tekkes, five turbehs, three bathhouses, two hostels, two bridges and eleven personal waqfs in Muş.Key words: Muş, Waqf, Medresseh, Mosque, Nook. 170

Biyoteknoloji Ürünü Olan Büyüme Hormonu, İnsülin ve Estradiolün Farmasötik Preparatlarda, İnsan ve Tavşan Plazmalarında Farklı Analitik Yöntemler ile Miktar AnaliziHormonlar, vücudun belli bölgelerinde sentezlenerek organizmanın fonksiyonlarını başlatan ya da düzenleyen kimyasal maddelerdir. İnsülin peptit, büyüme hormonu protein ve estradiol steroid yapılı hormondur.Büyüme hormonu yetersizliğinden kaynaklanan cüceliğin tedavisinde büyüme hormonu, şeker hastalığı tedavisinde insülin ve estrojenik hormon tedavisi gerektiren durumda da estradiol ilaç olarak kullanılmaktadır.Bu çalışmada, büyüme hormonu için hem farmasötik preparatlarda hem de plazmada miktar analizi için UV-Görünür Bölge, Birinci-Türev Spektrofotometri, Spektroflorometri ve HPLC-UV yöntemi, insülin için UV-Görünür Bölge, Birinci- ve İkinci-Türev Spektrofotometri ve HPLC-DAD yöntemi, estradiol için ise UV-Görünür Bölge, Birinci- ve İkinci-Türev Spektrofotometri, Spektroflorometri, HPLC-FLD ve GC-FID yöntemleri geliştirildi ve geçerlilik testleri (validasyonları) yapıldı.Ayrıca Actrapid ilacını kullanan gönüllü şeker hastalarının (Tip 1) plazmasında insülin ve Humatrope, Actrapid ve Estrofem ilaçları verilen tavşanların plazmasında büyüme hormonu, insülin ve estradiol miktar analizleri yapıldı. Analizler sonrasında tavşan plazmasında bu etken maddelerin, insan plazmasında ise insülinin maksimum derişim (Cmax), eğri altındaki alan (AUC), maksimum zaman (tmax), yarı ömür (t1/2) ve klerens (CL) farmakokinetik parametreleri belirlendi. Quantitative analysis of biotechnological product such as growth hormone, insulin and estradiol in pharmaceutical preparations, human and rabbit plasmas with different analytical methodsHormones are chemical substances which are synthesized by the certain parts of the body which start or organize the function of organism. Insulin is a peptide, growth hormone is a protein and estradiol is a steroid structured hormone.Growth hormone is used in dwarf therapy which is caused by growth hormone deficiency, insulin is used in diabetes mellitus therapy, and estradiol is used in the cases in which estrogenic hormone therapy is required.In this study, all quantitative analysis were carried out on the pharmaceutical preparations and the plasma. Analysis methods developed and validation tests carried out; for growth hormone are UV-Visible Spectrophotometry, First-Derivative Spectrophotometry, Spectrofluorometry and HPLC-UV; for insulin are UV-Visible Spectrophotometry, First- and Second-Derivative Spectrophotometry and HPLC-DAD; for estradiol are UV-Visible Spectrophotometry, First- and Second-Derivative Spectrophotometry, Spectrofluorometry, HPLC-FLD and GC-FID.In addition, quantitative analysis were carried out for insulin in the plasma of volunteered diabetes patients (Type 1) using Actrapid and quantitative analysis were carried out for growth hormone, insulin and estradiol in the plasma of rabbits given Humatrope, Actrapid and Estrofem. Following the analysis, pharmacokinetics parameters were determined such as maximum concentration (Cmax), area under curve (AUC), maximum time (tmax), half life (t1/2) and clearance (CL) are studied for insulin in human plasma and for growth hormone, insulin and estradiol in rabbit plasma. 191

ÖZET UÇUCU KÜL KATKILI TUĞLA ÜRETİMİ VE MÜHENDİSLİK ÖZELLİKLERİ Bilal YILMAZ Yüksek Lisans Tezi, Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı Danışmanlar: Prof.Dr. Hülya GÜLER Prof.Dr.Raif GÜLER 2004, Bu çalışmada çevresel bir kirlilik olan uçucu külün tuğla üretiminde katkı maddesi olarak kullanılmasının tuğla özelliklerine olan etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla Kangal Termik Santrali baca çıkışından alman C sınıfı uçucu kül örnekleri Hanlı Tuğla Fabrikasından alınan kille belli oranlarda birleştirilmiş, standart dolu harman tuğlası (orta ve az dayammlı tuğla TS 704) biçiminde şekillendirilmiş, farklı sıcaklıklarda ve pişirme sürelerinde pişirilmiştir. Normal tuğla yapılan kile %10, 15, 20, 30, 40 oranında uçucu kül katılarak hazırlanan tuğla çamuru kalıplanarak 850, 950 ve 1050°C sıcaklıkta 6, 7 ve 8 saat süreyle pişirilmiş ve üretilen tuğlaların fiziksel (başlıca mekanik) özelliklerine kül oram, pişme sıcaklığı ve pişme süresinin etkileri incelenmiştir. Bu amaçla kuruma ve pişme sonucunda hacim değişimi (büzülme-rötre), bağıl kütle kaybı, yoğunluk, su emme oram, basma dayanımı ve ısıl iletkenlik katsayısı değerleri saptanmıştır. Sonuçlar dolu harman tuğlaları için yayınlanmış TS standart değerleri ile karşılaştırılmıştır. Artan uçucu kül oram, pişme sıcaklığı ve pişme süresi ile tuğla örneklerinin basma dayanımları, ısıl iletkenlik katsayıları, yoğunlukları ve toplam büzülmelerinde azalma, su emme oram ve bağıl kütle değişimlerinde ise artış gözlenmiştir. %10 kül katkılı, 850°C'de 6 saat pişen tuğla örneğinin basma dayanımının 4,06 N/mm2, ısıl iletkenlik katsayısının 0,615 W/mK, yoğunluğunun 1,49 g/cm3, toplam büzülmesinin %17,12, su emme oranının %31 (kütlece) ve bağıl kütledeğişiminin %1 1,52 olduğu bulunmuştur. Üretilen bu özelliklerdeki tuğlanın yüksek basma dayanımı, düşük ısıl iletkenlik katsayısı ve yoğunluğu standartlara en uygun değerler olmasına karşın su emme oram ve toplam rötresi standartlara göre yüksektir. Bu nedenlerle bu tuğlanın ısı yalıtım için tasarlanan sandwic duvarlarda ve su emme olasılığı çok düşük iç cephe duvarlarında kullanılabileceği gibi uçucu kül kullanımına da oldukça büyük bir katkı sağlayacağı sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Uçucu Kül, Dolu Harman Tuğlası,TS, Rötre SUMMARY BRICK MANUFACTURE WITH FLY ASH AND ENGINEERING PROPERTIES Bilal YILMAZ Master of Science Thesis, Department of Chemical Engineering Supervisors : Prof.Dr. Hülya GÜLER Prof.Dr. Raif GÜLER 2004, In this study, investigation of the effects of fly ash, which is an environmental nuisance used as an additive material in the production of clay brick, on the properties of brick was aimed. For this purpose, Kangal Thermal Power Plant's fly ash (C class) taken from chimney outlet and Hanlı Brick Factory's clay were mixed at certain proportions and formed as a standard full-threshing clay brick (TS 704 for medium and less strong brick) and burned at different temperatures and times. Brick mud mixture prepared by the addition of 10, 15, 20, 30, 40 % fly ash to clay used for the traditional brick production was molded and burned at 850, 950 and 1050°C temperatures and 6, 7 and 8 hours. The effect of fly ash ratio, burning temperatures and burning times on the physical (mainly mechanical) properties of bricks were examined. For this purpose, drying shrinkage and burning shrinkage, relative mass loss, density, water absorption ratio, compressive strength and thermal conductivity constant values of bricks were determined. A decrease in the values of compressive strength, thermal conductivity constant, density and total shrinkage and an increase in the values of water absorption ratio and relative mass change were observed as increasing fly ash proportion, burning temperature and burning time. IllThe values of the compressive strength, thermal conductivity constant, density, total shrinkage`, water absorption ratio (mass %) and relative mass change were found as 4,06 N/mm2, 0,615 W/mK, 1,49 g/cm3, 17,12%, 31%,11,52%, respectively for the brick sample produced with 10 % fly ash and burned at 850°C for 6 hours. The brick produced with these properties having high compressive strength, low thermal conductivity constant and low density values have been found suitable to the standard values, but water absorption ratio and total shrinkage values have been found higher than the standard ones. For these reasons, it was concluded that this brick would be used in the sandwich walls designed for heat isolation and in the inner side walls with a very low water absorption probability as well as it would provide a great contribution to the fly ash consumption Key: Fly Ash, Clay Brick, TS, Shrinkage IV 82

Ill ÖZET Gemzar ilacı (Gemsitabin HCL) kanser tedavisinde kullanılan ilaçlardan birisidir. Gemsitabin HCL ve metabolitinin (2-dFdU) in vitro ortamlardaki analizi için, 3. türev spektrofotometrisi ve yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC); in vivo ortamlardaki analizi için ise HPLC yöntemi kullanıldı ve validasyonları yapıldı. Spektrofotometrik çalışmalarda sıfırıncı, 1. ve 2. derece spektrumlarına göre Gemsitabin HCL ve 2-dFdU karışımlarının birbirinden ayrılamadığı tespit edildi. 3. türev spektrumlarına göre ise gemsitabin HCL 297 nm'de, 2-dFdU 285 nm'de maksimum absorbans verdiği belirlendi. Gemsitabin HCL için 2.5-50 ugmL`1 (r=0.999), 2-dFdU için 7.5-50 ugmL`1 (r=0.995) derişim aralığında 3. türev kalibrasyon eğrileri çizildi. Bu kalibrasyon eğrisinden seçilen üç farklı derişimin analizi yapılarak gün-içi ve günler arası kesinliğin % 1 1 'den küçük olduğu belirlendi. Gemsitabin HCL ve 2-dFdU için gözlenebilirle sınırı sırasıyla 1.0 ve 2.0 ugmL`1, miktar tayini ise 2.40 ve 3.20 ugmL'1 olarak tespit edildi. HPLC çalışmalarında diyod array dedektör, nükleosil 5 NH2 kolonu (250x4.0 mm, normal) izokratik pompa sistemi ve mobil faz olarak da metanol, siklohegzan, 1,2-dikloretan (30:50:20 h/h) kullanıldı. Kromatografık koşullar olarak da kolon sıcaklığı 30 °C, hareketli faz akış hızı invitro çalışmalar için 0.6 mLdk`1, plazma çalışmaları için ise 1.0 mLdk`1, dalga boyu 272 nm, injeksiyon hacmi 10 uL olarak seçildi. Gemsitabin HCL ve 2-dFdU için akış hızı 0.6 mLdk`1 olduğunda sırasıyla kapasite faktörü 2.075 ve 0.938, sistemin rezolusyonu 3.961, seçiciliği 2.212, kolonun teorik plaka sayısı 1257, tabaka yüksekliği 1.98xl0`2 cm olarak tespit edildi. Kesinlik değerleri Gemsitabin HCL için % 1.58, 2-dFdU için ise % 6.10'dan küçük olduğu belirlendi. Gemsitabin HCL ve 2-dFdU plazmalara farklı derişimlerde spayk yapıldı. Daha sonra izopropanol ve etil asetat ile plazmadan ekstraksiyonları gerçekleştirildi. Gemsitabin HCL'nin ortalama geri kazanımı % 91.52, gözlenebilme sınırı 0.20 ugmL`1 (S/G), tayin alt sınırı 0.30 ugmL`1, kesinlik %12.40'dan ve doğruluk değeri ise % 10.90'dan küçük olduğu tespit edildi. 2-dFdU'nin ortalama geri kazanımı % 94.08, gözlenebilme sınırı 0.3 iJ-gmL`1 (S/G), tayin alt sınırı 0.5 ugmL`1, kesinlik % 13.0'den ve doğruluk değeri ise % 8.40'dan küçük olduğu tespit edildi. Geliştirilen HPLC-DAD yöntemi Gemzar ilacı kullanan hastaların plazmasında Gemsitabin HCL ve 2-dFdU'nun analizinde başarı ile uygulandı. Anahtar Kelimeler: Gemsitabin HCL, 2-dFdU, HPLC, Üçüncü Türev Spektrofotometri, Plazma IV SUMMARY Gemzar (Gemcitabine HCL) is one of the medicines, used in cancer treatments. Derivative spectrophotometry and high performance liquid chromatography have been used in vitro conditions, and HPLC has been used invivo conditions in order to analysis Gemcitabine HCL and its metabolite (2-dFdU). The mixture of Gemcitabine HCL and 2-dFdU could not be separeted from each other according to zero, first and second spectrum. According to third derivative spectrums gemcitabine HCI delivers maximum absorbans at 297 nm and 2-dFdU at 285. Third derivative calibration curves were drawn between the range for Gemcitabine HCL 2.5-50 ingmL`1 and 2-dFdU 7.5-50 ugmL*1. From these calibration curves three different concentrations analysis has been carried out, and within-day and between day precision have been determined as lower than %11. The detection limits for Gemcitabine HCL and 2-dFdU were found 1.0 and 2.0 ugrnL`1, and the quantification limits were found 2.40 and 3.20 HgmL'1 respectively. Diode array dedector, nucleosil 5 NH2 column (250x4.0 mm, normal), isokratic pump system and methanol, cyclohegzan, 1,2-dichloroetan (30:50:20 h/h) as mobile phase were used in HPLC studies. For chromatographic conditions, column temperature 30 °C, the mobile phase flow rate was 0.6 mLdkf1 in vitro conditions and for plasma assays, UV dedection at 272 nm, injection volume 10 uL were chosen. When flow rate was 0.6 mLdkf1, capacity factors for gemcitabine HCL and 2-dFdU 2.075 and 0.938, resolution of system 3.961, selectivity 2.212, teoric number plate of column 1257, height of the plate 1.98 x 10 `2cm have been found. Precision values were found % 1.58 for Gemcitabin HCL and less than % 6.10 for 2-dFdU. Gemcitabine HCL and 2-dFdU were spiked into plasmas in different concentrations and then extracted from the plasma with isopropanol and etilasetat. The average recovery of gemcitabine HCL % 91.52, the dedection limit 0.20 ugrnL`1, quantification limit 0.30 u.gmL`/ precion less than %12.40, and accuracy less than %1 0.90 were found. The average recovery of 2-dFdU % 94.08, the dedection limit 0.30 u-gmL`1, quantification limit 0.50 u,gmL'', precion less than % 13.0, and accuracy less than %8.40 were found. The developed HPLC-DAD method has been succesfully applied to then analysis of Gemcitabine HCL and 2-dFdU in patient's plasma. Keywords: Gemcitabine HCL, 2-dFdU, HPLC, Third Derivative spectrophotometry, Plasma 75

ÖZET Taxol Yan Zinciri Olan Fenilizoserin Analoglarının Sentezleri Bu çalışmada tetrahidroimidazoizoksazoller; imidazolin 3 -oksitlerin DMAD ve etil fenilpropiyolat ile 1,3 -dipolar halka katılma reaksiyonları sonucunda sentezlendi. Bu bileşikler KMnÛ4 ile reaksiyona tabii tutulduklarında, beklenen C=C çift bağının kırılması yerine 4-okso-etratadroimidazoizoksazoller oluştu., Tetrahidroimidazoizoksazoler sodyum etoksitle reaksiyona tabii tutulduğunda karşılık gelen 1,3-dikarbonil bileşikleri ve imidazolleri verdi. 3-Fenil-2-izoksazolin-5-on, etil fenilpropiyolat ile hidroksilamin hidroklorûrün reaksiyonundan hazırlandı. 3-Fenil-2-izoksazolin-5-on, fenilizoserine dönüştürmek için farklı reagentlerle reaksiyonlar denendi. Sonuçta, benzaldehitten başlayarak taksol yan zincirene götüren başarılı bir yöntem geliştirildi. Bu amaçla 3-hidroksi-3-fenilpropanoat, benzaldehit ve homokiral mentil bromasetatm reaksiyonu ile sentezlendi. Bu bileşiğin Jones yükseltgemesiyle 3- oksofenilpropanoat oluşturuldu. C-2 nin asetillenmesi için LTA/BF3 eterat ile muamele edildi ve asetoksillenmiş ürünün 0-fenilkarbamoillenmiş hidroksilamin tosilat'la muamelesi sonucunda fenilizoserin equvalenti sentezlendi. Anahtar Kelimeler: Taksol, fenilizoserin, izoksazolin, DMAD, etil fenilpropiyolat, imidazolin 3-oksit 11 ABSTRACT Synthesis of Taxol Side Chain Phenylisoserine Analogs In this investigation tetrahydroimidazoisoxazoles were prepared from the 1,3- dipolar cycloaddition of imidazoline 3-oxides and corresponding alkynes as DMAD and ethyl phenylpropiolate. This adducts were treated with KMnC>4 to give the corresponding 4-oxo-tetrahydroimidazoisoxazoles instead of the expected C=C double bond cleavage. Tetrahydroimidazoisoxazoles were treated with sodium methoxide to give the corresponding 1,3-dicarbonyl compounds and imidazole. 3-Phenyl-2-isoxazoline-5-one was prepared from the reaction of ethyl phenylpropiolate with hydroxylamme hydrochloride. In order to convert it into phenylisoserine its reactions with different reagents was investigated. Finally a successful route leading to the taxol side chain was developed starting from benzaldehyde. Homochiral menthyl bromoacetate and benzaldehyde react to give the corresponding 3-hydroxy-3-phenylpropanoate. The Jones oxidation of the latter give the corresponding 3-oxophenylpropanoate. LTA/BF3 etherate was appropriate for the acetoxylation of C-2. The treatment of the acetoxylated product with O- phenylcarbamoylated hydroxylamine tosylate gave the corresponding phenylisoserine equivalent. Keywords: Taxol, Phenylisoserine, isoxazoline, DMAD, ethyl phenylpropiolate, imidazoline 3-oxide. 51

Bu çalışmada, atenolol’ün farmasötik preparatta miktar tayini için sıfırıncı, birinci, ikinci ve üçüncü türev spektrofotometrik yöntem geliştirildi. Sıfırıncı derece spektrofotometride; absorbans değerleri metanol içindeki atenolol çözeltilerinin 245-310 nm aralığındaki sıfırıncı derece spektrumlarında 276 nm de ölçülmüştür. Birinci derece türev spektrofotometride; absorbans değerleri metanol içindeki atenolol çözeltilerinin 245-310 nm aralığındaki birinci derece spektrumlarında 273, 276 and 285 nm de ölçülmüştür. İkinci derece türev spektrofotometride; absorbans değerleri methanol içindeki atenolol çözeltilerinin 245-310 nm aralığındaki ikinci derece spektrumlarında 276, 279, 282 and 287 nm de ölçülmüştür. Üçüncü derece türev spektrofotometride; absorbans değerleri metanol içindeki atenolol çözeltilerinin 245-310 nm aralığındaki üçüncü derece spektrumlarında 275, 278 and 281 nm de ölçülmüştür. Doğrusallık, kesinlik, doğruluk, spesifiklik, stabilite, tayin edilebilme sınırı ve miktar belirleme sınırı gibi parametreler International Conference on Harmonization Guidelines’e göre çalışıldı. Kalibrasyon eğrileri 2.5-17.5 mg ml-1 derişim aralığında doğrusaldır. Atenolol için gün-içi ve günler arası kesinlik değerleri %6.04’den ve doğruluk bağıl hata %5.12’den küçüktür. Farmasötik preparat için atenololün ortalama geri kazanım değeri %100.9’dur. Geliştirilen tüm yöntemler bir tablet formulasyonuna başarıyla uygulanmıştır ve sonuçlar kendi aralarında istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır, In this study, zero-, first-, second- and third-order derivative spectrophotometric methods were developed for quantitave determination of atenolol in pharmaceutical preparation. In zero order spectrophotometry, absorbance values were measured at 276 nm in zero order spectra of solution of atenolol in methanol in the range of 245-310 nm. In first derivative spectrophotometry, absorbance values were measured at 273, 276 and 285 nm. In second derivative spectrophotometry, absorbance values were measured at 276, 279, 282 and 287 nm. In third derivative spectrophotometry, absorbance values were measured at 275, 278 and 281 nm. Parameters such as linearity, precision, accuracy, specificity, stability, limit of detection and limit of quantitation were studied according to the International Conference on Harmonization Guidelines. Calibration curves were linear between the concentration range of 2.5-17.5 μg ml-1. Within- and between-day precision values for atenolol were less than 6.04%, and accuracy relative error was better than 5.12%. The mean recovery value of atenolol was 100.9% for pharmaceutical preparation. All the methods developed were successfully applied to a tablet formulation and the results were compared statistically with each other