Search

Objective: Herpes zoster (HZ) is a rare disease in the pediatric population and there is a limited number of studies with few cases in the pediatric age group in our country. In this study, we aimed to provide data in this field by investigating the clinical and demographic characteristics of pediatric patients diagnosed with HZ. Material and Methods: We retrospectively scanned the files of patients diagnosed with HZ, and aged 0-16 years who presented to the dermatology department between 2018 and 2022, patients without any missing data were included. Results: Of the 56 children participating in the study, 26 (46.4%) were girls and 30 (53.6%) were boys. The mean age was 11.36±4.3 years. Eleven patients (26%) had a chickenpox history; 11 (19.6%) had a history of chickenpox vaccination. Twenty two patients (39.3%) described a trigger factor before the disease; the most common factors were psychological stress (19.6%) and infection (16.1%). Forty one patients (73.2%) had itching or pain/burning accompanying the rash. It was observed that the thoracic dermatome (55.4%) is most commonly affected. 69.6% of the cases had received systemic therapy. Ten cases (17.9%) had postinflammatory pigmentation after rash. Conclusion: Since HZ is a benign disease that can also be observed in healthy children, a detailed examination may not be required when seen in the pediatric population, and the complication rate after the rash is low in this group. However, more research is necessary on how the chickenpox vaccination program will affect the incidence of HZ in children and adults in the long term. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Giriş: Nekrotizan fasiit yanına (NF); deri altı doku ve fasyaları etkileyen, saatler içinde yayılan, enflamasyon, tromboz ve nekrozla seyreden ciddi bir deri yumuşak doku enfeksiyonudur (DYDE). Sıklıkla gövde, perine bölgesi ve alt ekstremitelerde görülür. Bu yazıda herpes zoster enfeksiyonuna sekonder gelişen, baş-boyun bölgesini tutan ilerleyici bir nekrotizan fasiit olgusu sunulmuştur. Olgu: Elli yedi yaşındaki erkek hasta, dört gün önce başlayan ensede döküntü, kızarıklık ve akıntı şikayeti ile enfeksiyon hastalıkları polikliniğine başvurdu (Resim 1). Özgeçmişinde hipertansiyon ve diabetes mellitus tanıları mevcuttu. Fizik muayenesinde; ensede 4x5 cm büyüklüğünde bir alanda, zemini eritemli, ağrılı, ısı artışının eşlik ettiği herpes zoster ile uyumlu veziküler döküntüler mevcuttu. Diğer fizik muayene bulguları doğaldı. Laboratuvar verileri Tablo 1'de sunulmuştur. Hasta zonaya sekonder gelişen DYDE ön tanısıyla servisimize yatırıldı, ampirik olarak meropenem, teikoplanin ve asiklovir (iv) tedavisi başlandı. Tedavinin 3. gününde bulantı, kusma, baş ağrısı, lezyon bölgesinde nekrotik alanlar gelişmesi üzerine hasta yoğun bakım ünitesine alındı. Bilgisayarlı beyin ve boyun tomografisinde deri altında nekrotizan fasiitle uyumlu hava imajları izlendi. Hasta cerrahi debridman amacıyla plastik cerrahi ve rekonstrüksiyon bölümüne devredildi. Operasyon esnasında alınan doku biyopsi kültüründe Candida albicans üredi. Tedaviye flukonazol 1x400 mg (iv) eklendi. Hastanın izleminde sekiz kez debridman ihtiyacı oldu. Operasyonlarda alınan doku biyopsi kültürlerinde çoklu ilaç direnci olan tedavisi güç bakteriler üredi. Hasta yatışının 92. gününde desatüre olması nedeniyle entübe edildi. İzleminde ventilatör ilişkili pnömoni ve çoklu organ yetmezliği gelişti ve yatışının 103. gününde eksitus oldu. Sonuç: Herpes zoster enfeksiyonunun bir komplikasyonu olarak ciddi seyirli nekrotizan fasiit görülebilmektedir. NF fulminan bir hastalık olup, erken tanı ve etkili multidisipliner tedavi mortalite oranlarının azaltılmasında büyük önem taşımaktadır. Özellikle ekstremitelerde ortaya çıkan NF olgularında ampütasyon hayat kurtarıcı olabilir. Ancak baş-boyun bölgesinin tutulduğu durumlarda ampütasyon seçeneği olamayacağı için erken debridman ve yakın izlem mortalite oranlarını düşürmek için tek seçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Benzer olgularda enfeksiyon etkeni olarak çoğunlukla Streptococcus pyogenes ve Stapylococcus aureus bildirilmektedir. Bu olgunun derin doku kültürlerinde; S. epidermis yanında Candida albicans, Pseudomonas aeruginosa ve Acinetobacter baumannii gibi etkenler izole edilmiştir. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Giriş: Varisella zoster virüsü primer enfeksiyondan sonra duyu sinirlerine yerleşerek latent olarak kalır. İleriki yıllarda reaktive olarak herpes zoster (zona) hastalığına neden olabilir. Zona, ileri yaşa bağlı veya hücresel immünitenin azaldığı durumlarda artış göstermektedir. Akut, ağrılı, dermatomal veziküler döküntülerle karakterize olan hastalığın insidansı son yıllarda global olarak artış göstermiştir. HIV ile yaşayan bireylerin (HİYB) %20-30'u hayatı boyunca bir ya da daha fazla zona atağı geçirir ve bu hastaların zonaya yakalanma riski, HIV seronegatif bireylere göre 15 kat daha yüksektir. Ek olarak hastalığın seyri HİYB'de atipik yerleşimli, daha şiddetli ve uzun süreli olabilmektedir. Ülkemizde hızla artan HIV enfeksiyonu oranları da düşünüldüğünde, zona tanısı alan her hastanın HIV yönünden taranması, HIV tanı oranlarının artırılmasında önemli bir yaklaşım olabilir. Bu çalışmada hastanemize başvuran zona tanılı hastaların HIV tetkik edilme durumunun ve prevalansının belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Retrospektif, tek merkezli planlanan bu çalışmaya, hastanemize Ocak 2018-Şubat 2024 tarihleri arasında başvuran 18 yaş ve üzeri zona tanılı hastalar dahil edilmiştir. Hastaların başvurdukları kliniklere göre HIV tetkik edilme durumları ve tetkik edilenlerin sonuçları irdelenmiştir. Hastaların demografik ve laboratuvar bulguları hastane bilgi sisteminden elde edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya 1.231 zona tanılı hasta dahil edildi. Hastaların %54,4'ü (n=670) erkek olup medyan yaş 45 (18-97) saptandı. Hastaların 402'sinden (%32,7) anti-HIV testi istenmişti ve 9 hastada pozitif saptanmıştı (%2,2) (Şekil 1). Hastalar ilk başvurduğu kliniklere göre irdelendiğinde 1.081 hasta dermatoloji, 74 hasta acil servis, 46 hasta enfeksiyon hastalıkları ve 30 hasta diğer kliniklere (fizik tedavi ve rehabilitasyon, nöroloji, romatoloji, iç hastalıkları) başvurmuştu. Hastaların başvurduğu kliniklere göre dağılımı ve her klinikte anti-HIV bakılma durumu Tablo 1'de sunulmuştur. Kliniklerin zona tanılı hastalarda anti-HIV test istem oranlarına bakıldığında; enfeksiyon hastalıkları kliniği %67,4, dermatoloji kliniği %31,5, acil servis %28,4 ve diğer klinikler %33,3 bulunmuştur. Sonuç: Bu çalışmada anti-HIV test istemi yapılan zona tanılı tüm hastalarda HIV prevalansı %2,2 bulunmuştur. Bununla birlikte hastaların çoğu (%67,3) HIV yönünden tetkik edilmediği için gerçek prevalans bulgularımızdan farklı olabilir. Zona tanılı hastaların en sık başvurduğu klinik olan dermatoloji kliniğinde hastaların HIV tetkik edilme oranlarının çok düşük olduğu gözlenmiştir. Bulgularımız, zona tanılı hastalar ile karşılaşan klinisyenlerin zona-HIV birlikteliği konusunda farkındalığının artırılması gerektiğini desteklemektedir. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Giriş: Zona zoster immün sistemi baskılanmış kişilerde farklı klinik tablolar ile karşımıza çıkabilir. Bağışıklığın baskılanma derecesine göre karmaşık, zor tanı alan hatta hayatı tehdit eden durumlara yol açabilir. Bu kişilerde veziküler döküntülerin ayırıcı tanısında zona hastalığının unutulmaması önemlidir. Bu yazıda üç aydır döküntüleri ve ağrısı devam eden immünsüpresif bir olgu sunulmuştur. Olgu: Psoriasis vulgaris tanısı ile yedi aydır haftada bir sertolizumab tedavisi almakta olan 38 yaşında kadın hastanın üç ay önce gövde ve bacaklarda yaygın döküntüler gelişmişti. Döküntülerin psoriasis nedenli olduğunu düşünmesi nedeniyle üç ay içinde herhangi bir tedavi almamıştı. Döküntülere vücutta yaygın ve şiddetli ağrı, ara ara olan ateş ve yutma güçlüğü şikayetinin de eklenmesi üzerine kliniğimize başvurdu. Fizik muayenede sırt bölgesinde, kollarda ve bacaklarda yaygın veziküler döküntü dışında patoloji saptanmadı. Başvuru anındaki biyokimya sonuçlarında lökosit 10830/μl, nötrofil 6600/μl, lenfosit 3390/μl, trombosit 374,000/μl, CRP <0,3 mg/l (normal aralık: 0-5), sedimentasyon 4 mm/s, AST 15 U/l ALT 10 U/l, kreatinin 0,42 mg/dl saptandı. Serolojik testlerinde HSV 1 IgG pozitif, HSV 2 IgG negatif, Kızamık IgG pozitif, Kabakulak IgG pozitif saptandı. Hastaya asiklovir 3x10 mg/kg/gün dozunda başlandı. Tedavinin ikinci gününde döküntüler ve ağrı azaldı. Tedavinin sekizinci gününde lezyonları regrese olan hasta valasiklovir 3x1000 mg reçete edilerek taburcu edildi. Bir hafta sonra poliklinik kontrolünde lezyonların tamamen regrese olduğu izlendi. Sonuç: Herpes zoster tedavi edilmeden de genellikle iki ila altı hafta süreyle seyreder ve kendiliğinden geçer. Değişken klinik görünüm ve atipik olgular nedeniyle bazı hastalarda zona tanısı zor olabilir. Yaygın herpes zoster nadirdir; bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda daha sık görülür. İmmünsüpresif bireylerde görülen veziküler döküntülerin ayırıcı tanısında atipik klinik seyir gösteren zonanın akla gelmesi gerekebileceğine dikkat çekmek amacıyla bu olgu paylaşılmıştır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Malignancy, immunosuppressive drug use, and diabetes mellitus (DM) are defined as risk factors for herpes zoster. A 58-yearold male patient with the diagnosis of DM was admitted to the emergency room with the complaints of double vision. His neurological examination revealed under activity of the right lateral rectus muscle and hypoactive deep tendon reflexes. In this report, we discuss a rare case of isolated abducens nerve palsy that occurred after postviral infection in the patient. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Objective: In this study, it is aimed to examine knowledge and attitudes about HPV and herpes zoster vaccines among family physicians. Methods: The study was conducted at 5th Annual International Family Practice Congress (19-23 Decembe, 2014, Antalya, Turkey) using face-to-face survey forms handed out to 263 family physicians. Statistical data has been analyzed using STATA9.0 program. Results: Majority of the participants (89.3%) had knowledge about HPV vaccine and 156 (59.5%) of them had been recommending the HPV vaccine to their patients. The main reason of not prescribing (50.3%) was expensiveness. It is observed that recommending the vaccine is correlated with having knowledge about the vaccine (p<0.001). The physicians who have knowledge about HPV vaccine (p=0.006) and are older than 40 years of age (p=0.016) are more likely to prescribe HPV vaccine. The number of participants with some knowledge about herpes zoster vaccine was 157 (59.7%) and 161 (65.7%) of the participants were in favor of recommending the vaccine. According to multi-variate analysis, recommending herpes zoster vaccine correlates with having knowledge about the vaccine (p=0.043), being woman (p=0.03), being older than 40 years (p=0.007) and having had shingles or having a relative who have had shingles (p=0.006). Conclusions: The key determinant of recommending HPV and herpes zoster vaccines and prescribing HPV vaccine is family physicians' knowledge. The information level of family physicians should be increased to recommend HPV and herpes zoster vaccines to indicated patients. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Copyright of Journal of Pediatric Infection / Çocuk Enfeksiyon Dergisi is the property of Journal of Pediatric Infection / Cocuk Enfeksiyon Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)

Giriş: Herpes zoster daha önceden kazanılıp, dorsal kök ganglionlarında ve bazı kafa çiftlerinde latent kalan Varisella zoster virüsün yol açtığı, bir veya birden fazla dermatomu tutabilen ağrılı veziküler lezyonlar ve nevralji ile karakterize bir hastalıktır. Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19) pandemisinin önüne geçebilmek amacıyla ülkemizde 2021 yılı Ocak ayında inaktif COVID-19 aşısı (CoronaVac) ile aşılama programı başlatılmıştır. Baş ağrısı, ateş, bulantı, enjeksiyon bölgesinde ağrı aşı sonrası bildirilen yan etkilerin başlıcalarındandır. Ulaşılabilen bilimsel literatüre göre, inaktif pandemik COVID-19 aşısı sonrası herpes zoster reaktivasyonu izlenen ülkemizden bildirilen benzer bir olguya rastlandı. Biz de, aşı sonrası gelişen zona olgusunu bildirerek, aşılama sonrası oluşabilecek nadir yan etkilere dikkat çekmeyi amaçladık. Olgu: Altmış üç yaşında diabetes mellitus, hipertansiyon ve hiperlipidemi tanılı, kadın hasta 10 gündür devam eden dizüri, iştahsızlık, bulantı, halsizlik, batın sol alt kadranda ağrılı döküntü şikayetleri ile başvurdu. Olguda immünosüpresif tedavi, HIV enfeksiyonu, malignite öyküsü bulunmamaktaydı. Döküntü şikayetinin inaktif pandemik COVID-19 aşısının 2. dozunun tatbikinden 9 gün sonra başladığı öğrenildi. Başvuru esnasında tansiyon arteryel: 135/90, nabız: 88, oksijen satürasyonu: 98, ateş: 36,7 °C saptanan hastanın yapılan fizik muayenesinde, inspeksiyonda batın sol alt kadrandan lomber bölgeye uzanım gösteren dermatomal bölgeye uyan veziküler lezyonlar mevcut idi. Palpasyonda suprapubik hassasiyeti mevcut olan hastada kostovertebral açı hassasiyeti bulunmamaktaydı. Laboratuvar tetkiklerinde; beyaz küre sayısı: 10.450/mm3, nötrofil sayısı: 8,000/mm3, C-reaktif protein: 0,16 mg/l, eritrosit sedimentasyon hızı: 2 mm/saat olarak izlendi. Tam idrar tetkikinde eritrosit sayısı 4, lökosit sayısı 139 tespit edilen ve akciğer grafisinde infiltrasyon saptanmayan hasta akut sistit ve zona ön tanıları ile interne edildi. İdrar kültürü alındıktan sonra ampirik olarak seftriakson 2 gram/gün intravenöz ve zonasına yönelik oral valasiklovir 1 gram/8 saat tedavileri başlandı. İdrar kültüründe seftriaksona duyarlı E. coli üremesi saptanan hastada seftriakson ve valasiklovir tedavileri 7 gün verildi. Tedavi sonrası dizüri, bulantı iştahsızlık şikayetlerinin gerilediği, gövde ön ve arka yüzdeki veziküllerin krutlandığı görüldü, tedavisi tamamlanan hasta taburcu edildi. Sonuç: Bilimsel literatürdeki mevcut verilere göre inaktif COVID-19 aşısı ile zona reaktivasyonunu doğrudan ilişkilendirmek için henüz yeterli kanıtımız olmamakla birlikte, aşı sonrası oluşan immündisregulasyon bu olguda reaktivasyonun sebebi olabilir. Toplumsal bağışıklığı sağlamak amacıyla aşılamaya devam edilirken gelişebilecek aşı ilişkili yan etkiler açısından dikkatli olunmalıdır. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Herpes Zoster (zona) is an unpredictable disease with sudden onset. Risk factors other than older age and immunosuppression are still not clear. Its frequency may increase early after an injury. Herein, we present a zona case developed after a blunt thoracic injury. [ABSTRACT FROM AUTHOR]

Copyright of Journal of Pediatric Infection / Çocuk Enfeksiyon Dergisi is the property of Journal of Pediatric Infection / Cocuk Enfeksiyon Dergisi and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)