23 results on '"Yurt, Ayşegül"'
Search Results
2. Corona Virus (Covid-19) ve Üreme Sistemi İlişkisi
- Author
-
YURT, Ayşegül and SAYGIN, Mustafa
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Covid-19,Üreme Sistemi,ACE enzimi ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri - Abstract
Korona Virüs-19 (Covid-19) 2019 yılının sonlarında Çin’de ortaya çıkmış ve vaka sayılarının hızla artmasından dolayı Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak kabul edilmiştir. Covid-19, bu güne kadar 5 milyondan fazla vakaya ve 300 binin üzerinde de hastanın ölüme neden olmuştur. Bu virüsünün RNA’sının sivri proteinleri, viral enfeksiyona aracılık etmek için hedef hücrelerin hücresel reseptörleri ile birleşir, daha sonra sitoplazmada viral replikasyon başlar. SARS-CoV'nin ana hedefleri akciğerler, bağışıklık organları ve sistemik küçük damarlardır ve sistemik vaskülite neden olur.SARS koronavirüsünün (SARS-CoV) füzyon protein geni klonlanarak ve karakterize edilmiş ve daha sonra anjiyotensin dönüştürücü enzimin (ACE) fonksiyonel reseptörü olduğu gösterilmiştir ACE bir çinko metallopeptidazdır, endotel ve epitel hücrelerinin yüzeyinde yaygın olarak bulunur. İnsan dokuları arasında ince bağırsak, testis, böbrekler, kalp, tiroid ve yağ dokusu en yüksek ACE ekspresyon seviyelerine sahipken, kan, dalak, kemik iliği, beyin, kan damarları ve kas en düşük ACE ekspresyon seviyelerine sahip olduğu gösterilmiştir. Akciğer, kolon, karaciğer, mesane, böbrek üstü bezi, ACE ekspresyonun orta seviyelerde olduğu gösterilmiştir. İlk başlarda sadece solunum sistemini etkilediği düşünülse de ACE enziminin vücudun birçok dokusunda eksprese edilmesinden dolayı çalışmalar diğer sistemlere doğru kaymıştır. İnsan vücudun da birçok dokuda ekspresse edilen ACE enziminin fizyolojik etkileri üzerinde durulmuş, olası patolojileri üzerinde çalışmalara başlanmıştır. Üreme sistemi en yüksek ACE ekspresyon seviyelerine sahiptir; özellikle de overler, uterus ve testislerde enzim ekspresyonun yüksek seviye olduğu görülmektedir. Corona virüs enfeksiyonu geçiren hastalarda olası etkileri üzerinde durulsa da üreme sistemi ile ilgili yeterince çalışma bulunmamaktadır. Koronavirüsün uzun dönemde birçok organ ve sistem üzerindeki etkileri ortaya konulabilecek olmasına rağmen ilk verilerle üreme sistemi ile olan ilişkisine dikkat çekmek yerinde olacaktır. Üreme sistemine olan etkileri ACE enziminin rol oynadığı birçok fizyolojik fonksiyonda bozulmayla karşımıza çıkması olasıdır. Bu derlemenin amacı araştırmacıların korona virüsün üreme sistemi üzerinde olası etkilerine dikkat çekmektir.
- Published
- 2020
3. Dijital mamografide farklı meme yoğunluklarında doz ve görüntü kalitesi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi
- Author
-
OKTAY, ALİYE SEZEN, BALCI, PINAR, and YURT, AYŞEGÜL
- Published
- 2019
4. EVALUATION OF THE RELATION BETWEEN DOSE AND IMAGE QUALITY AT DIFFERENT BREAST DENSITIES IN DIGITAL MAMMOGRAPHY
- Author
-
YURT, Ayşegül, CİNİ, Nilsu, OKTAY, Aliye, and BALCI, Pınar
- Subjects
Tomosentez,FOM,Ortalama Glandüler Doz,görüntü kalitesi,dijital mamografi ,Medicine ,Tomosynthesis,FOM,Average Glandular Dose,Image Quality,Digital Mammography ,Tıp - Abstract
Amaç: Bu çalışmada, Dijital Mamografi (DM)’de memenin glandüler yapısınabağlı olarak her bir uygulamadaki ortalama glandüler doz değeri ile görüntükalitesi arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Retrospektif olarak gerçekleştirilen çalışmada hastaların sağve sol meme CranioCaudal (sırasıyla RCC ve LCC) ve MedioLateralOblik(sırasıyla RMLO ve LMLO) iki boyutlu (2B) ve üç boyutlu (3B) tomosentezgörüntü verileri incelendi ve meme görüntüleme raporlama ve veri sistemi(Breast Imaging Reporting and Data System- BI-RADS) kriterlerine göre memeyapısı A, B, C ve D olarak sınıflandırıldı. Çalışmaya başlamadan önce cihazınverdiği doz değerlerini doğrulamak amacıyla DM Tomosentez cihazının dozlailgili kalite kontrol çalışmaları gerçekleştirildi. Cilt giriş dozu (CGD), ortalamaglandüler doz (OGD) ve sinyal gürültü oranı (Signal Noise Ratio- SNR) değerleribelirlendi ve hastaya verilen doz ve görüntü kalitesi arasındaki ilişkinin sayısalolarak değerlendirmek için Figure of Merit (FOM) hesaplandı. Gruplarınistatistiksel analizleri SPSS 15 programı kullanılarak parametrik gruplardaPearson korelasyonu anlamlılık değeri p hesaplandı ve p, Objective: The aim of this study was to evaluate the relation between imagequality and mean glandular dose (MGD) value in each application in DigitalMammography (DM) depending on the glandular structure of the breast.Material and Method: In this retrospective study, right and left breastCranioCaudal (RCC and LCC, respectively) and Medio Lateral Oblique (RMLOand LMLO, respectively) two-dimensional (2D) and three-dimensional (3D)tomosynthesis image data of the patients' were examined and the breast structurewas classified as A, B, C and D according to Breast Imaging Reporting and DataSystem(BI-RADS) criteria. Firstly, the dose-related quality control evaluations ofthe DM tomosynthesis system were performed to confirm the dose values givenby devices. Skin entrance dose (SED), mean glandular dose (MGD) and SignalNoise Ratio (SNR) values were determined and Figure of Merit (FOM) wascalculated to quantitatively assess the relation between the dose given to thepatient and image quality. Statistical analysis of the groups was performed byusing SPSS 15 program and Pearson correlation significance value was calculatedas p
- Published
- 2019
5. Hasarlı Kurşun Koruyucu Giysilerin Atık Kriterlerinin Belirlenmesi
- Author
-
YURT, Ayşegül and TİNTAŞ, Mustafa
- Subjects
Engineering ,Atık kriterleri,İş güvenliği,Radyasyon koruyucuları,Radyasyon dozu,Radyasyondan korunma ,Mühendislik ,Reject criteria,Occupational safety,Radiation dose,Radiation protection,Radiation protective - Abstract
Introduction: Lead protective apparels such as lead aprons, thyroid shields, and gonadal shielding are being used frequently for personal protection from radiation. These lead protectives may also be damaged frequently because of the usage and storage conditions. Therefore, the quality control of lead protective apparels which are performed once a year and the determination of damaged and risky ones are of great importance in the personal protection of radiation workers. In this study, it was aimed to determine the reject criteria by identifying damaged lead protective apparels.Material and Method: In this study, the numbers of tears, the total area of these tears, % shielding effect of x-rays and effective dose values were determined by the quality control inspection with the assistance of fluoroscopy of 167 lead protectives which were used in our hospital. Based on the data obtained, damaged and risky lead protectives were determined. In addition to this, the criteria rejection of the damaged lead clothing according to the literature have been defined for the protection radiation purposes.Results: According to the literature, the rejection criteria were determined as 10 cm2 and higher of the hole/tear area, for percent transmission value %5 and higher, and the effective dose value of 0,4 mSv. According to the damage assessment quality control study performed with these waste criteria, 7,8% of the lead shields were determined as waste and 12,8% as risky.Conclusion: Criteria have been set for the damaging decision of the lead protective apparels which have high cost and radiation protection. Removal of damaged lead protective clothes depending on waste criteria, it also prevents unnecessary lead apron waste., Amaç: Radyasyondan korunmada, kişisel korunma için kurşun koruyucu giysiler sıklıkla kullanılmaktadır. Bu koruyucular, kullanım ve depolama şartları gibi nedenlerle zamanla hasar görebilmektedir. Bundan dolayı kurşun koruyucu giysilerin yılda bir kez kalite kontrollerinin yapılarak hasarlı ve riskli olanların belirlenmesi, radyasyon çalışanlarının kişisel korunmasında büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, radyasyonla çalışan birimlerde kullanılan hasarlı kurşun koruyucu giysileri ve onlar için atık kriterlerini belirlemektir. Materyal ve Yöntem: Bu çalışmada, hastanemizde kullanılan 167 kurşun koruyucu giysinin floroskopi eşliğinde yapılan kalite kontrol çalışmasında; delik/yırtık sayıları, bu deliklerin toplam alanları, x ışınlarını % geçirme oranları ve delik/yırtık altındaki eşdeğer ve ek doz değerleri belirlendi. Elde edilen bu verilerle, hasarlı ve riskli kurşun koruyucu giysiler belirlendi ve hasarlı kurşun giysiler için literatür destekli atık kriterleri tanımlandı.Bulgular: Literatüre göre atık kriterleri, delik/yırtık alanının 10 cm2 ve fazlası, yüzde geçirme miktarının %5 ve fazlası, etkin doz değeri ise 0,4 mSv olarak belirlendi. Bu atık kriterleriyle yapılmış olan hasar değerlendirme kalite kontrol çalışmasına göre kurşun koruyucuların %7,8’i atık ve %12,8’i ise riskli olarak tespit edildi.Sonuç: Kurşun koruyucu giysiler için hem kişisel radyasyondan korunmadaki güvenlik hem de maliyetleri açısından bu kriterlere göre hasarlı ve atık kararının verilmesi önemlidir. Hasarlı kurşun koruyucu giysilerin atık kriterlerine bağlı olarak kullanımdan çıkarılması, gereksiz kurşun önlük atığının olmasını da önler.
- Published
- 2019
6. İyonlaştırıcı Radyasyonun Hücresel ve Moleküler Düzeydeki Etkileri
- Author
-
MANİSALIGİL, Yaşar Aysun and YURT, Ayşegül
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Radiation,cell,tissue damage,apoptosis,reactive oxygen species ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri ,Radyasyon,hücre,doku hasarı,apoptozis,reaktif oksijen türleri - Abstract
The ionizing radiation imaging methods play an important role in the early diagnosis and treatment of diseases. In diagnosis and treatment, there is the possibility of radiation-induced damage to the patient despite the radiation dose being kept as low as possible and radiation precautions being taken. Therefore, low and/or high dose radiation applications have effects on cell by activating biochemical and molecular signaling pathways. The frequency of applications involving radiation and the use of technical parameters at higher values have led to increase in patient doses. In the studies reporting radiation damage, apoptosis and formation of intracellular reactive oxygen species (ROS) occur at the beginning of cellular mechanisms. Apoptosis is an intent to destroy the tumor in radiotherapy applications, but is undesirable in diagnostic low dose applications. Analysis methods at the molecular level are very important to explain the possible early and late effects of radiation on different tissues. Although there is a lot of research into the effects of low dose radiation on the cellular level, what molecules and / or signaling pathways are involved, it is not yet fully understood. In this review, the effects of radiation on different cellular mechanisms have been evaluated based on the current literature., Hastalıkların erken tanı ve tedavisinde, iyonize radyasyon içeren görüntüleme yöntemleri önemli rol oynarlar. Tanı ve tedavide, hastaya uygulanacak radyasyon dozunun mümkün olduğunca az tutulması ve radyasyondan koruyucu önlemler alınmasına rağmen hastada radyasyon hasarı oluşma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle düşük ve/veya yüksek doz radyasyon uygulamaları, hücrede biyokimyasal ve moleküler sinyal yolaklarını aktive ederek, hücresel düzeyde etkiler oluşturmaktadır. Günümüzde radyasyon içeren uygulamaların sıklığı ve teknik parametrelerin yüksek değerlerde kullanılmasıyla hasta dozları ve buna bağlı doku hasarları görülme olasılığı giderek artmaktadır. Radyasyon hasarı ile ilgili çalışmalarda rapor edilen hücresel mekanizmaların başında, apoptozis ve hücre içi reaktif oksijen türleri (Reactive Oxygen Species, ROS) oluşumu gelmektedir. Apoptozis, radyoterapi uygulamalarında tümörü yok etmede hedeflenen bir sonuç iken tanısal amaçlı düşük doz uygulamalarda doku hasarını arttırıcı istenmeyen bir sonuçtur. Tanı ve tedavi amacıyla kullanılan radyasyonun, farklı dokular üzerinde erken ve geç etkileri bulunmaktadır. Düşük doz iyonize radyasyonun hücresel düzeyde etkileri, hangi moleküller ve/veya sinyal ileti yolakları üzerinden oluştuğu konusunda çok sayıda araştırma olmasına rağmen henüz tam olarak açıklanamamıştır. Radyasyon hasarlarına ait moleküler düzeyde yapılan çalışmalar, oluşabilecek hasarların erken düzeyde belirlenmesi ve sonrasında önleyici tedavilerin planlanabilmesi açısından çok önemlidir. Bu derleme, radyasyonun hücrede farklı sinyal ileti yolakları ve moleküller üzerinden yaptığı etkileri güncel literatüre bağlı olarak değerlendirmeyi amaçlamıştır.
- Published
- 2018
7. Effects of the Use of Automatic Tube Current Modulation on Patient Dose and Image Quality in Computed Tomography
- Author
-
Yurt, Ayşegül, primary, Özsoykal, İsmail, additional, and Obuz, Funda, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
8. Cellular and Molecular Effects of Ionizing Radiation
- Author
-
MANİSALIGİL, Yaşar Aysun, primary and YURT, Ayşegül, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
9. Streptozosinle diyabet oluşturulan farelerde üzüm çekirdeği ekstresinin nöropatik ağrı üzerine etkileri
- Author
-
Yurt, Ayşegül, Alçin, Ergül, and Fizyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Fizyoloji ,Plant extract ,Analgesics ,Diabetes mellitus ,Physiology ,Streptozotocin ,Pain ,Grape seeds ,Analgesia ,Neuropathies ,Rats - Abstract
ÖZETDiyabetes mellitus (DM); önemli bir sağlık sorunu olup, insulin salgılanması ya da insulinin etkisindeki tam veya kısmi yetersizlikle ilişkili olarak ortaya çıkan kronik hiperglisemi ve hipergliseminin tetiklediği mikrovasküler ve makrovasküler komplikasyonlarla ortaya çıkan bir sendromdur. Makrovasküler komplikasyonlar, ateroskleroz gelişmesiyle bağlantılı olup kardiyovasküler hastalıkların gelişmesine zemin hazırlamaktadır.Diyabetik periferal nöropati; yaşam kalitesini düşüren, morbidite ve mortalite ile ilişkilendirilen önemli sağlık sorunlarından birisidir. Diyabetli hastaların %50'sinden fazlasını etkilemektedir; his kaybı, karıncalanma ve ağrıyla karakterizedir. İnsan sağlığına birçok olumlu etkileri belirlenen flavonoidler; antioksidan, iltihap önleyici, kolesterol düşürücü, antibakteriyel, antihiperglisemik ve antialerjik özelliklere sahiptirler. Kapiller dolaşımı düzenleyici ve kan basıncını düşürücü etkisi göz önüne alınarak P faktörü veya P vitamini adı da verilmektedir. Bu flavonoidlerden başlıcası üzüm çekirdeğinde bulunan proantosiyanidinlerdir.Bu çalışmada sekiz haftalık BABL/C cinsi fareler kullanıldı. Deneylerde beş gruptan oluşan toplam 50 fare kullanıldı. Bu hayvanların 30 tanesinde diyabet oluşturmak için 180mg/kg Streptozosin tek doz intraperitonal yolla uygulandı. Diyabet oluşturduktan sonra, bu gruplara (sağlıklı kontrol grubu ve diyabet kontrol grubu hariç) altı hafta boyunca üzüm çekirdeği ekstresi 25mg/kg ve 50mg/kg olacak şekilde oral gavaj yoluyla verildi. İkinci ve altıncı hafta sonunda bu hayvanlarda termal bir ağrı modeli olan Hot Plate testi uygulanarak ağrı eşikleri ölçümü yapıldı. Bu çalışmanın sonunda hayvanlardan alınan siyatik sinir ve abdominal aorta dokusu histolojik olarak incelendi. Üzüm çekirdeği ekstresi verilen gruplar ve kontrol grupları karşılaştırılıp sonuçlar değerlendirildi.Üzüm çekirdeği ekstresi uygulanan gruplardaki hot plate ölçümleri ve diğer gruplar arasındaki ölçümler anlamlı değerlendirildi (p
- Published
- 2015
10. Size-specific dose estimates in chest, abdomen, and pelvis CT examinations of pediatric patients.
- Author
-
Özsoykal, İsmail, Yurt, Ayşegül, and Akgüngör, Kadir
- Subjects
COMPUTED tomography ,CHILD patients ,DIAGNOSTIC imaging ,STANDARD deviations ,MEDICAL radiology ,ABDOMEN ,ABDOMINAL radiography ,CHEST X rays ,PELVIS ,RADIATION doses ,RETROSPECTIVE studies ,CHEST (Anatomy) - Abstract
Purpose: Size-specific dose estimates (SSDEs) are the latest focus of interest among medical physicists studying radiation dose to the patient in computed tomography (CT). This study aims to make conversions from CTDIvol to SSDE and investigate the relationship between mean SSDE (SSDE) and central SSDE (SSDEcenter) values for pediatric patients of different age groups undergoing chest, abdomen, and pelvis scans.Methods: In this retrospective study, we examined 105 consecutive pediatric CT exams of chest, abdomen, and pelvis (CAP) classified in 3 separate groups according to age: 0-5 years, 6-10 years, and 11-16 years. A MATLAB program was developed to determine SSDE values for each patient along 6 subregions: chest, abdomen, pelvis, chest and abdomen, abdomen and pelvis, and CAP. SSDE values derived over the slice at the center of each scan range (SSDEcenter) were also recorded. SSDE and corresponding SSDEcenter results were compared for each age group.Results: Root mean square differences (RMSD) between SSDE and SSDEcenter values ranged between 0.13 mGy and 2.1 mGy through all groups and subregions, corresponding to 1.2% and 11%, respectively.Conclusion: In pediatric CT exams involving CAP region, CTDIvol and the water equivalent diameter at the middle of the scan range can be used to provide a reasonable estimate of mean SSDE with an RMSD of 11% at most. [ABSTRACT FROM AUTHOR]- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
11. Sözleşme yönetimi
- Author
-
Yurt, Ayşegül, Sey, Yıldız, Mimarlık Ana Bilim Dalı, Proje Yapım Yönetimi, and Construction Management
- Subjects
inşaat sözleşmeleri ,construction contracts ,performance reporting ,earned value management ,performans raporlama ,Mimarlık ,sözleşme dokümanları ,sözleşme yönetimi ,kazanılmış değer yönetimi ,contract administration ,project management ,contract documnets ,Architecture ,proje tedarik yönetimi ,contract administrator ,sözleşme yöneticisi ,sözleşme ,project procurement management ,contract ,proje yönetimi - Abstract
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2005, Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2005, İnşaat sektöründe sözleşmelerin önemi ve bu doğrultuda sözleşme yönetiminin projelerin başarılı bir şekilde tamalnamasındaki yerine dikkat çekilmeye çalışılmıştır., In construction indutry, contracts, contract documantation and application is too important. This research tries to show the importance of contract administration for succesful completions., Yüksek Lisans, M.Sc.
- Published
- 2005
12. Serumda farklı süperparamagnetik partiküllerin relaksivitelerinin magnetik rezonanas görüntüleme yöntemiyle incelenmesi
- Author
-
Yurt, Ayşegül, Kazancı, Nadide, Fizik Anabilim Dalı, and Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü
- Subjects
Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Süperparamagnetik partiküller, relaksivite , kontrast ajanı, magnetik rezonans görüntüleme ,Supermagnetic particles, relaxivity, contrast agent, magnetic resonance imaging ,Fizik A.B.D ,Physics and Physics Engineering - Abstract
ÖZET SERUMDA FARKLI SÜPERPARAMAGNETİK PARTİKÜLLERİN RELAKSİVÎTELERİNİN MAGNETÎK REZONANS GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ YURT, Ayşegül Doktora Tezi, Fizik Bölümü Tez yöneticisi; Prof. Dr. Nadide KAZANCI Haziran 2005, 98 Sayfa Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRG)'de kontrast, bir renk skalası içerisinde iki komşu yapının sinyal şiddetleri arasındaki farklılığı olarak tanımlanır. MRG normal ve hastalıklı dokular arasındaki görüntü kontrastım artırabilmek, kan akımı ve organ fonksiyonlarının durumunu belirlemek için hastaya kontrast ajanları uygulanmaktadır. Değişik kontrast ajanlarındaki farklı iyonların, relaksasyon sürelerini azaltma gibi görevleri vardır. Paramagnetik özellik gösteren kontrast ajanları Ti ajanları olarak bilinirken, süperparamagnetik partiküller genellikle T2 veya T2 ajanları olarak kontrast maddelerin farklı sınfını oluştururlar. Bu çalışmada farklı ferri-ferro ve süperparamagnetik partiküllerin kan serumu ve deiyonize sudaki relaksivite değerlendirmesi MRG sistemi ile gerçekleştirilmiştir. Farklı örneklerin ve kaplama materyallerinin, Magnetik Rezonans Görüntüleme fiziğinin teorik temeli ve relaksasyon olayına dayalı değerlendirilmesi yapılmıştır. Sonuçta kan serumunda hazırladığımız DyPÖ4, GdPC
- Published
- 2005
13. Evaluation of Awareness on Radiation Protection and Knowledge About Radiological Examinations in Healthcare Professionals Who Use Ionized Radiation at Work
- Author
-
Yurt, Ayşegül, primary, Çavuşoğlu, Berrin, additional, and Günay, Türkan, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
14. Ege bölgesi meşe yapraklarında biojeokimyasal yöntemlerle uranyum araştırması
- Author
-
Yurt, Ayşegül, Yener, Güngör, and Diğer
- Subjects
Leafs ,Oak ,Uranium ,Nükleer Mühendislik ,Nuclear Engineering ,Biochemistry - Abstract
ÖZET Bozdağ yöresinde yapılan çalışma için 18 meşe yaprağı ve ağaç diplerinden 18 toprak örneği alındı. örneklerin toplam 3, toplam o aktiviteleri ölçüldü. B ve ö aktiviteleri için bitki/toprak oranları hesaplandı ve 3 Mar için bu oran örneklerin %33'ünde birden küçük fakat bire çok yakın bulunurken %62 sinde birden büyük belirlendi, o aktiviteleri için bu oran örneklerin büyük bir kısmında bitki lehine gözlendi. Bitki ve toprak 134 137 örneklerinde gama spektroskopisi ile eU, eTh,% K ve Cs+ Cs aktiviteleri ölçüldü.Topr aktaki U ve Ra'un relatif zenginliğini belirlemek için eTh/eU oranları incelendi.eU ve eTh için ayrı ayrı bitki/toprak konsantrasyon oranlan belirlendi.eU konsantrasyonlarının bitkide daha büyük olması örneklerin Ra alımına bağlandı ve dolayısı ile bu topraklarda eU aktivitesinin de genellikle Ra'dan kaynaklandığı sonucuna varıldı. 47
- Published
- 1990
15. Yüksek manyetik alandaki manyetik rezonans spektroskopi verilerinin amares tekniği ile analizi
- Author
-
Oruç, Özer, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Phantoms-imaging ,Spectrophotometry ,Magnetic fields ,Magnetic resonance spectroscopy ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Signal-noise rate ,Magnetic analysis ,Phantoms - Abstract
AMAÇ: H-1 Manyetik Rezonans Spektroskopi (MRS), dokularda metabolit konstrasyonlarının normal seviyelerine göre azalıp artmalarına bağlı olarak hastalıkların yeri, çeşidi ve yoğunluğunu belirlemede yaygın bir şekilde kullanılır. Bu metabolit konsantrasyonların doğru bir şekilde belirlenmesi hastalıkların tanımlanmasında büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle yüksek ya da düşük manyetik alanlara sahip MR cihazlarında elde edilen verilerin doğru tanımlanması için doğru analiz yöntemlerinin seçimi de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle bu çalışma, 7T MR cihazında, fantomlardan elde edilen MRS sinyallerinin işlenme adımları, analizleri ve metabolit konsatrasyonlarının belirlenmesinde AMARES (Advanced Method for Accurate, Robust and Efficient Spectral fitting) tekniğinin kullanımı, önemi ve tanıya katkısı değerlendirildi. YÖNTEM: Çalışmada, 7 Tesla MR cihazında beş adet, farklı içeriğe sahip fantomlarda, STEAM ve PRESS sekans yöntemleri kullanılarak MRS sinyalleri elde edildi. Fantomlara ait MRS spektrumundan jMRUI spektreskopi programındaki AMARES tekniği ile metabolit analizleri gerçekleştirildi.BULGULAR: AMARES tekniği ile 7 Tesla MR cihazında elde edilen spektrumların analizine yönelik adımlar gerçekleştirilmiş ve homojen ve düzgün bir hatta sahip spektrumlar elde edilmiştir. AMARES tekniği ile elde edilen spektrumdan da metabolit konsantrasyonları fantom referans değerleriyle paralel olarak belirlenmiştir. Diğer bir bulgu da, STEAM ve PRESS sekansları ile elde edilen spektrumlar karşılaştırıldı ve STEAM ile elde edilen spektrumlardaki SNR (sinyal görüntü oranı) değerleri PRESS ile elde edilen SNR değerlerinden daha yüksek olduğu görüldü.SONUÇ: Hastalık teşhisinde kullanılan manyetik rezonans spektroskopi uygulamasında SNR değeri daha yüksek olduğundan PRESS'e göre STEAM sekansının kullanılması önerilebilir. Elde edilen bu sinyallerin analizinde ücretsiz bir program olan JMRUI spektroskopi programında AMARES tekniği kullanılması metabolit konsantrasyonlarının belirlenmesinde etkin bir yöntem olduğu görülmüştür.Anahtar Kelimeler: PRESS, STEAM, JMRUI, AMARES tekniği, SNR değeri AIM: H-1 Magnetic Resonance Spectroscopy (MRS) is widely used to determine the location, type and intensity of diseases due to decreases and increases in metabolite constructions in tissues. this study evaluated the importance of AMARES technique for the processing steps, analysis and determination of metabolite concentrations of MRS signals obtained from phantoms on 7T MRI.METHODS: In this study, MRS signals were obtained by using STEAM and PRESS sequence methods in five different phantoms with 7 Tesla MRI devices. Metabolite analyzes were performed from the MRS spectrum of phantoms by AMARES technique in the jMRUI spectroscopy program.RESULTS: The AMARES technique was used to analyze the spectra obtained on the 7 Tesla MRI and the spectra with a homogeneous and uniform line were obtained. Metabolite concentrations were determined in parallel with the phantom reference values from the spectrum obtained by AMARES technique. Another finding was that the spectra obtained by STEAM and PRESS sequences were compared and the SNR (signal to aspect ratio) values in the spectra obtained by STEAM were higher than those obtained by PRESS.CONCLUSION: Because of the higher SNR value in MRS used in the diagnosis of disease, it may be suggested to use STEAM sequence according to PRESS. Using the AMARES technique in the JMRUI spectroscopy program which is a free program in the analysis of these signals, it was found to be an effective method for the determination of metabolite concentrations.Keywords: PRESS, STEAM, JMRUI, AMARES technique, SNR ratio 74
- Published
- 2019
16. Radyoterapide yüksek enerjili foton ve nötron ışınları için zırhlama hesaplama yöntemlerinin karşılaştırılması
- Author
-
Tintaş, Muhammet Mustafa, Akman, Fadime, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Radiation-protection ,Radiation ,Oncology ,Radiotherapy ,Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Shielding ,Radiation effects ,Neutron ,Physics and Physics Engineering ,Photon ,Radiation physics ,Onkoloji ,Protective materials - Abstract
Amaç: Radyasyon, taşıdığı yüksek enerjiden dolayı kontrollü bir şekilde kullanılmadığında somatik veya genetik olumsuz etkilerde bulunabilir. Radyasyondan korunmanın temel ilkelerinden olan zırhlama prensibi gereğince bireylerin etkin dozlarının maksimum izin verilen sınırlarının korunabilmesi adına zırhlama için gerekli duvar kalıklarının belirlenmesinde kullanılan hesaplamaların detaylı bir şekilde incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Dokuz Eylül Üniversitesi hastanesinde bulanan Siemens Primus cihazları ve Varian Truebeam STx cihazının odalarının zırhlama hesapları için NCRP-151 ve IAEA-47 nolu raporlar kullanılmıştır. Her bir cihaz odası için primer ve sekonder duvarlar belirlenip duvar kalınlığı hesapları yapılmıştır. Ayrıca her oda için labirent girişinde nötron kaynaklı gama ışınlarının ve nötronların oluşturduğu doz hesaplanmıştır. Ölçümler duvarın 0.3m arkasında yapılmıştır ve Geiger-Müller dedektörü kullanılmıştır. Ölçümlerde Siemens Primus cihazı için 40x40 cm2 alan boyutu, 400MU ve 18 MVX enerji, Truebeam STx cihazı için 20x20 alan boyutu, 600MU ve 15 MVX enerji seçilmiştir. Her bir cihaz için iş yükü 400 Gy/hafta(40hasta/günx2Gy/hastax5gün/hafta) olarak belirlenmiştir.Bulgular: NCRP-151 ve IAEA-47 nolu raporlara göre hesaplanan primer ve sekonder duvar kalınlıkları kendi aralarında ve mevcut duvar kalınlıkları ile karşılaştırılmıştır. Raporlar arasında duvar kalınlığı hesaplamaları için ortalama %21 ±6, kapıdaki eşdeğer doz hesaplamaları için ortalama %25 ±2 farklılık gözlemlenmiştir. IAEA-47 nolu raporla hesaplanan değerler mevcut duvar kalınlıklarına daha yakındır. NCRP-151'e göre Primus-1 cihazı için mevcut duvar kalınlıklarının hesaplanan değerlere göre daha iyi durumda olduğu görülürken, C (primer duvar) duvarında doz sınırının aşıldığı görülmüştür. IAEA-47'ye göre ise D ile belirtilen sekonder duvarın kalınlığı mevcut duvardan 3 cm daha az bulunmuştur. Primus-2 cihazının odası için iki rapora göre de hesaplanan duvar kalınlıklarında sorun görülmezken, C (primer duvar) duvarında doz sınırının aşıldığı gözlemlenmiştir. Truebeam STx cihazı için de benzer şekilde mevcut duvar kalınlıkları hesaplananlara göre daha iyi bulunurken, C (primer duvar) duvarında doz sınırının aşıldığı görülmüştür.Sonuç: İki raporda da birbirine benzer sonuçların ortaya çıkması ve mevcut duvar kalınlıkları ile uyumu cihazların bulunduğu odaların zırhlamasının yeterli seviyede olduğunu göstermektedir. Ölçümler sonucunda bazı duvarlarda belirtilen yasal doz sınırının aşıldığı görülse de bu duvarların arkasında bulunan alanların herhangi bir çalışma alanı olmadığı göz önüne alındığında risk teşkil eden bir durumun bulunmadığı saptanmıştır.Anahtar Sözcükler: Zırhlama, Radyasyondan korunma, Radyoterapi Objective: Radiation, when used in an uncontrolled manner, may cause hazardous effects by means of somatic and genetic factors due to transfer of high energy. The objective for this study is to investigate the calculational methods used to determine necessary wall thickness values for shielding design in order to maintain dose per se under the recommended maximum limits as required by shielding principle which is one of the fundamentals of radiation protection.Material and Method: NCRP Report 151 and IAEA Report 47 have been followed for the shielding calculations of rooms with the linear accelerator systems of Siemens Primus and Varian TrueBeam STx. Primary and secondary walls were determined and calculations were made regarding wall thickness values for each linear accelerator room. Besides, neutron-induced gamma dose and neutron dose were calculated at the maze entrance for each room. Geiger-Muller detector was used for the measurements taken from the outside surface of the walls with a distance of 0.3 m. During the measurements, radiation fields of dimensions 40x40 cm2 and 20x20 cm2, dose rates of 400 MU and 600 MU, beam energies of 18-MVX and 15- MVX have been set for Siemens Primus and TrueBeam STx, respectively. Workloads have been assumed to be 400 Gy/week (40 patients/day x 2Gy/patient x 5days/week) for each linear accelerator.Results: Primary and secondary wall thickness values calculated according to the NCRP Report 151 and IAEA Report 47 have been compared with each other and with the actual wall thickness values. Results for the wall thickness values calculated according to both reports have shown an average difference of 21% ±6, while it is 25% ±2 for the equivalent dose at the door. Results from IAEA Report 47 have been found to be more consistent with the actual wall thickness values. While the actual wall thickness values of Primus-1 room exceeded the calculated values via NCRP-151, it has been observed that dose limits have been violated for the wall C (primary wall). For IAEA-47, the thickness of the secondary wall 'D' has been found to be 3 cm less than its actual value. For the Primus-2 room, wall thickness results from both reports were consistent, while measured dose have exceeded the limits for the wall C (primary wall). Likely, actual wall thickness values were larger than the calculated values for Truebeam STx room, while measured dose exceeded the limits for wall C (primary wall).Conclusion: Results from both reports, being reasonably close and in consistence with the actual wall thickness values, are proof to a sufficient shielding for the rooms. The results from the measurements regarding some of the walls, however, were found to violate the legal dose limits. Nevertheless, since the areas remaining outside the walls are not occupied frequently at all, there is no condition constituting any risks. Keywords: Shielding, Radiation Protection, Radiotherapy 69
- Published
- 2016
17. Bilgisayarlı tomografi ile gerçekleştirilen toraks, abdomen ve pelvis incelemelerinde boyuta bağlı doz tahminleri: Çocuk ve yetişkin hastalar
- Author
-
Özsoykal, İsmail, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Dose-response relationship-radiation ,Tomography-emission-computed ,Abdomen ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Adults ,Radiology and Nuclear Medicine ,Thorax ,Radiometry ,Children ,Pelvis - Abstract
BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ İLE GERÇEKLEŞTİRİLEN TORAKS, ABDOMEN VE PELVİS İNCELEMELERİNDE BOYUTA BAĞLI DOZ TAHMİNLERİ: ÇOCUK VE YETİŞKİN HASTALARİsmail ÖzsoykalDokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri EnstitüsüMedikal Fizik Anabilim Dalı, İnciraltı-İZMİRozsoykal@gmail.comAmaç: Bilgisayarlı Tomografi (BT) incelemeleri için Hacimsel Bilgisayarlı Tomografi Doz İndeksi (CTDIvol) hasta boyutunu dikkate alan bir doz bilgisi içermemektedir. CTDIvol bilgisi ve boyuta bağlı dönüşüm faktörlerinin (fDw) çarpımıyla bulunan Boyuta bağlı Doz Tahminleri (BBDT), hasta boyutunu da dikkate alıp daha güvenilir doz sonuçları vermekte, ancak bunun yanında karmaşık bir dizi hesaplama gerektirmektedir. Bu çalışma hasta vücudu boyunca otomatik BBDT hesabını yapabilecek bir yazılım geliştirmeyi ve tüm kesitlere ait ortalama BBDT değerleriyle merkezden elde edilen BBDT değerlerini karşılaştırmayı amaçlamaktadır.Gereç ve Yöntem: Toraks, abdomen ve pelvis (TAP) bölgelerini içeren 55 ardışık pediatrik BT incelemesi üzerinde çalışıldı. Hastanın kesitsel alanına eşdeğer su çapından (Dsu) yola çıkarak her kesite ait fDsu değerlerinin hesaplanması için MATLAB tabanlı bir algoritma kullanıldı. İncelemeye özel CTDIvol parametreleri doz raporlarından alındı. Sadece toraks (1), sadece abdomen (2), sadece pelvis (3), toraks ve abdomen (4), abdomen ve pelvis (5) ve TAP (6) olacak şekilde 6 varsayımsal tarama aralığı için BBDT değerleri hesaplandı. Bu hesaplamalarda iki BBDT değeri belirlendi ve karşılaştırıldı: tüm tarama aralığı üzerinden alınan ortalama BBDT (1) ve her tarama aralığının merkezindeki BBDT (2). Bulgular: Her iki BBDT değerleri arasındaki ortalama karekök farkı 1'den 6'ya kadar olan tarama aralıkları için sırasıyla 0.4, 0.5, 0.3, 1.0, 1.5 ve 0.7 mGy olarak bulunmuş olup bu değerler yine sırasıyla %3, %4, %2, %7, %10, %5 değerlerinde yüzdelik farklara denk gelmektedir. Sonuç: Pediatrik incelemeler için, tüm kesitler üzerinden ortalama BBDT hesabı yapmak yerine, ortalama CTDIvol değeri ve merkezi kesitte hesaplanan fDsu değerini kullanarak kabul edilebilir bir ortalama BBDT yaklaşımı sağlanmıştır.Anahtar Sözcükler : Bilgisayarlı Tomografi, Doz, Bilgisayarlı Tomografi Doz İndeksi, Boyuta Bağlı Doz Tahminleri, Pediatri SIZE SPECIFIC DOSE ESTIMATES IN COMPUTED TOMOGRAPHY EXAMINATIONS OF THORAX, ABDOMEN AND PELVIS: PEDIATRIC AND ADULT PATIENTSİsmail OzsoykalDokuz Eylul University Health Sciences InstituteMedical Physics Department, İnciralti-IZMIRozsoykal@gmail.comObjective: Volume Computed Tomography Dose Index (CTDIvol) does not contain any dose information regarding the patient size in Computed Tomography (CT) exams. Size specific dose estimates (SSDE), calculated by the multiplication of CTDIvol and size dependent conversion factors (fDw), give more reliable results accounting for the patient size, but requires a complex series of calculations as well. This study aims to develop a software to automatically calculate SSDE values along the patient and compare mean SSDE value to the central SSDE value for each examination, owing to the consideration of a more practical method of SSDE determination.Material and Method: 55 consecutive pediatric CT exams of the combined chest, abdomen and pelvis (CAP) have been examined. MATLAB based algorithm has been developed to calculate size dependent conversion factors (fDw) by means of water equivalent diameter (Dw) of the patient cross section in every slice of image. Examination specific CTDIvol parameters have been taken from dose reports. SSDE values have been calculated for 6 hypothetical scan ranges: chest alone (1), abdomen alone (2), pelvis alone (3), chest and abdomen (4), abdomen and pelvis (5), and CAP (6). Two SSDE values have been recorded and compared: mean SSDE over each scan range (1) and SSDE in the middle of each scan range (2).Results: For scan ranges 1 to 6, the root mean square differences between both SSDE values have been found to be 0.4, 0.5, 0.3, 1.0, 1.5, 0.7 mGy corresponding to 3%, 4%, 2%, 7%, 10%, 5% percentage differences, respectively.Conclusion: For pediatric exams, instead of making mean SSDE calculation over the whole scan range, using the mean CTDIvol and the fDw information for the central slice of the scan range provides a reasonable mean SSDE approach.Keywords : Computed Tomography, Dose, Computed Tomography Dose Index, Size Specific Dose Estimates, Pediatry 72
- Published
- 2016
18. Monte Carlo simülasyonu ile radyasyondan koruyucu malzemelerde kullanılan bizmut, kurşun ve alternatif kompozit malzemelerin atenüasyon etkilerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Şişman, Gizem, Epik, Hakan, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Radiation-protection ,Radiation dosage ,Patient safety ,Radiation ,Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiation effects ,Radiology and Nuclear Medicine ,Physics and Physics Engineering ,Radiation-ionizing ,Monte Carlo simulation ,Protective materials ,X ray - Abstract
Amaç: Tanısal incelemelerde bazen hedef organlar dışında radyasyona duyarlı organlar da tarama alanı içinde kalmakta ve gereksiz yere doz almaktadır. Radyasyon maruziyeti sonucu hasarı ve oluşabilecek kanser riskini azaltmak amacıyla hastalar üzerinde kullanılan Bizmut (Bi) koruyucular için yüksek maliyet ve kullanım pratikliğindeki yetersizlik gibi olumsuz görüşler bulunmaktadır. Radyasyon ile çalışanların korunmasında kullanılan Kurşun (Pb) koruyucuların ise; ağırlıklarından dolayı kullanım zorluğu oluşturmaları ve yüksek toksisite nedeniyle kullanımları tercih edilmemektedir. Çıkış noktası olarak bu eksikliklerin baz alındığı çalışmada yeni koruyucu malzemelerin geliştirilebilmesi için Monte Carlo (MC) Simülasyonu ile bazı elementlerin ve simülasyonda oluşturulan kompozitlerin atenüasyonetkilerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir.Gereç ve Yöntem: MC tabanlı GAMOS simülasyon programında diagnostik radyoloji enerji aralığı ile uyumlu olarak artan enerjilerde bazı metal ve lantanit grubu elementlerin enerjiye bağlı kütle atenüasyon katsayılarındaki değişikliklere ve kalınlığa bağlı doz azalımlarına bakılmıştır. NIST (National Institue of Standarts and Technology) veri tabanında sunulan kütle atenüasyon değerleriyle sonuçların verifikasyonu yapıldıktan sonra (hata< %3) karışımlarda kullanılacak elementlerin yüzde oranları belirlenerek 20 örnek oluşturulmuştur. Elementlerin seçiminde K tabaka bağlanma enerjisi, atom numarası, yoğunluk, toksisite özellikleri göz önünde bulundurulmuştur.Bulgular: Simüle edilen 20 örnek bizmut ve kurşunun azalım garfikleri ile karşılaştırılmış ve en iyi 10 tanesi seçilmiştir. Örneklerin büyük kısmında bizmuta göre 50-90keV ve kurşuna göre de 50-80 keV aralığında daha yüksek kütle atenüasyon değerleri elde edilmiştir.Sonuç: Oluşturulan çalışma uzayı ile örneklerin atenüasyon etkileri değerlendirilerek belli bir enerji aralığına bağlı olarak bizmut ve kurşuna alternatif olacak en iyi örnekler belirlenmiştir. Bunlardan en başarılıları örnek 3 (Evropiyum, Disporsiyum, Baryum, Bizmut), örnek 8 (İterbiyum, Erbiyum, Evropiyum, Bizmut) ve örnek 9 (İterbiyum, Erbiyum, Antimon ve Bizmut) olmuştur.Anahtar Sözcükler : Monte Carlo Hesaplamaları, Radyasyondan Korunma, x-ışını Objective: In some diagnostic examinations, area of interest not only includes target organs but also radiation sensitive organs which are unnecessarily irradiated. There are adverse opinions like high cost and lack of practicality in use regarding Bismuth (Bi) shielding materials which are used on patients to decrease radiation damage and probable risk of cancer as a result of exposure to radiaton. On the other hand, for Lead (Pb) shielding materials which are used for the protection of radiation workers, there are several disadvantages due to high weight and toxicity of the material making them not preferable. This study which has its base focused on the deficiencies defined above, aims to use Monte Carlo (MC) simulation software for the evaluation of the attenuation effects of some elements and composite materials created by the software in order to develop new shielding materials.Material and Method: MC based GAMOS simulation program has been used in compliance with the diagnostic energy range to examine the differences between energy dependent mass attenuation coefficients of some metals and lanthanides, as well as the amount of dose reduction due to shielding thickness. Following the verification of the obtained results with the mass attenuation values offered in the NIST (National Institute of Standards and Technology) database (error
- Published
- 2015
19. Radyoterapide kullanılan bolus ile hasta cildi arasında kalan hava boşluklarının doz dağılımına etkisinin dozimetrik olarak değerlendirilmesi
- Author
-
Özdemir, Şerife Elif, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Radiation dosage ,Radiation ,Oncology ,Radiotherapy ,Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Tomography-emission-computed ,Physics and Physics Engineering ,Radiometry ,Onkoloji ,Skin - Abstract
AMAÇ: Radyoterapide cilt dozunun artırılması ya da doku eksikliklerinin giderilmesi amacıyla bolus kullanılabilmektedir. Ancak bolus tam olarak cilde yapışmadığında bolus ile cilt arasında küçük hava boşlukları oluşabilmektedir. Bu çalışmada nazalkavite bölgesinde maskeye göre farklı konumlarda bolus yerleştirilerek yapılacak tedavi planlamasında bolus-cilt arasında meydana gelebilecek hava boşluklarının doz profiline etkisinin film dozimetre yöntemiyle belirlenmesi amaçlandı. YÖNTEM: Çalışmada 0,5cm ve 1cm kalınlıklarında boluslar kullanıldı. Her bir bolus kalınlığı için 3'er set-up oluşturuldu. Birincisi, rando fantomun baş boyun bölgesinde sadece maske varken Bilgisayarl Tomografi (BT) görüntüleri elde edilip Tedavi Planlama Sistemi'ne (TPS) aktarılarak bolusun sanal olarak maske üzerine konulması (sanal bolus), ikincisi bolusun maske altına konulması ile BT görüntüleri alınıp TPS'e aktarılması, üçüncüsü ise bolusun maske üzerine konularak BT görüntülerinin alınıp TPS'e aktarılmasıdır. TPS'e aktarılan her bir setup için planlamalar yapıldıktan sonra rando fantom kesitleri arasına gafkromik filmler yerleştirilerek her bir bolus kalınlığı için bolus maske altında ve üstünde setup'ları için ışınlamalar gerçekleştirildi. TPS (Tüm setup'lar için ) ve film dozimetre (bolus maske altında ve üstünde setup'ları) ile elde edilen doz profilleri burun ucu ve burun kenarında olmak üzere OmniPro I'mRT programı ile değerlendirildi. BULGULAR: 0,5cm bolus kullanıldığında burun ucu bölgesinde, sanal bolus ile bolus maske altında iken film ışınlaması için maksimum doz farkı %1,2, sanal bolus ile bolus maske üstünde iken film ışınlaması için %2,1 olarak bulundu. 1cm bolus kullanıldığında ise sanal bolus ile bolus maske altında iken film ışınlaması için maksimum doz farkı %1,2, sanal bolus ile bolus maske üstünde iken film ışınlaması için %2,5 olarak bulundu. 0,5cm bolus kullanıldığında burun kenarı bölgesinde sanal bolus ile bolus maske altında iken film ışınlaması için maksimum doz farkı %1,8, sanal bolus ile bolus maske üstünde iken film ışınlaması için maksimum doz farkı %2,8 olarak bulundu.1cm bolus kullanıldığında ise sanal bolus ile bolus maske altında iken film ışınlaması için %1,7, sanal bolus ile bolus maske üstünde iken film ışınlaması için %3,6 olarak elde edildi. Bolus kullanımında % 3'lük hata düzeyinin, her iki bolus kalınlığı için burun ucu bölgesinde aşılmadığı ancak burun kenarı bölgesinde aşıldığı görüldü. SONUÇ: 1cm bolus maske üstü yerleşiminde, burun kenarında bolus-cilt arasındaki hava boşluğundan dolayı verilmek istenen dozda sanal bolusa göre % 3'ü aşan sapma gözlendi. Sonuç olarak özellikle kıvrımlı anatomik bölgelerde bolus kullanımının olabildiğince BT çekimi öncesi öngörülmeye çalışılması ve öngörüldüğünde de bolusun maske altına yerleştirilerek BT çekimi ve tedavi planlama yapılması daha uygun olduğu görünmektedir. OBJECTIVES: Bolus can be used in order to increase the skin dose or correct the deficiencies of tissue in radiotherapy. However, when bolus is not stick to the skin completely, small air gaps might occur between the bolus and the skin. In this respect, the aim of this study is to determine the effects of possible air gaps between bolus and skin on dose profile in the treatment plan which will be implemented by placing bolus in different positions according to the mask in nasal cavity area through film dosimeter method.METHOD: In this study, 0,5 cm and 1cm thickness bolus were used. Three set-ups were created for each of the bolus thickness. The first one is virtual bolus to take Computed Tomography (CT) scan images when there is only mask in Rando phantom head and neck region and putting bolus in the mask virtually through transferring Treatment Planning System (TPS), the second one is to take CT scan images by placing bolus under the mask and transferring them to the TPS, and the third one is to take CT scan images by placing bolus on the mask and transferring them to the TPS. After plans were made for each set-up which was transferred to TPS, irradiation was fulfilled for each bolus thickness, set-ups of both under and above bolus mask through placing gafchromic films between Rando phantom slices. Dose profiles obtained from TPS (for all set-ups) and film dosimeter (bolus mask's under and above set-ups) were evaluated by OmniPro I'mRT application software including tip of the nose and nasal edge.FINDINGS: In nose tip region, when using 0.5cm bolus, maximum % dose difference was found as 1.2% with virtual bolus and when bolus is under the mask for film irradiation and maximum % dose difference was found as 2,1% with virtual bolus when bolus is above the mask for film irradiation. However, in the same region but when using 1cm bolus, maximum % dose difference was found as 1,2% with virtual bolus and when bolus is under the mask for film irradiation and maximum % dose difference was found as 2,5 % with virtual bolus and when bolus is above the mask for film irradiation. On the other hand, in nasal edge region, when using 0,5cm bolus, maximum % dose difference was found as 1,8% with virtual bolus and when bolus is under the mask for film irradiation and again maximum % dose difference was found as 2,8 % with virtual bolus when bolus is above the mask for film irradiation. Lastly, in the same region, when using 1cm bolus, maximum % dose difference was found as 1,7 % with virtual bolus and when bolus is under the mask for film irradiation, and again maximum % dose difference was found as 3,6% with virtual bolus while bolus is above the mask for film irradiation. Three percent error level of the usage of a bolus was not exceeded on the tip of the nose for both bolus thickness, but it was observed that the level was exceeded in the nasal edge line. RESULT: In the placement of 1cm bolus above the mask in nasal edge, due to the air gap between bolus-skin, 3% deviation was observed in the intended dose, in comparison with virtual bolus. In conclusion, it seems more appropriate that the use bolus especially in meandering anatomical regions can be tried to be foreseen before CT scans, as possible, also when it is envisioned; CT scans and treatment planning should be performed by placing bolus under the mask. 73
- Published
- 2014
20. Akciğer kanseri radyoterapi (RT) planlamasında gross tümör volüm GTV) konumunun belirlenmesinde BT-simülatör ile dinamik MRG görüntülerinin korelasyonu
- Author
-
Nasir, Sevecen Seyhun, Yurt, Ayşegül, and Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Magnetic resonance imaging ,Radiotherapy ,Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Lung neoplasms ,Respiration ,Neoplasms ,Physics and Physics Engineering ,Tomography-x ray-computed - Abstract
Amaç: Solunum döngüsü sırasında RT planlama amacıyla BT-simülatörde alınan görüntülerdeki kranyokaudal (CC) tümör konumunun Dinamik MR görüntülerindeki ortalama CC tümör konumu ile karşılaştırılması ve korelasyonu yanı sıra dinamik MRG?de inspiryum ve ekspiryumda oluşan CC, anteroposterior (AP) ve medyolateral (ML) eksenlerdeki maksimum tümör hareketinin değerlendirilmesi amaçlandı.Yöntem: Çalışmamızda Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı?nda BT-simülatör yardımıyla 3 Boyutlu konformal RT?si (3BKRT) planlanmış ve dinamik MR görüntüleri bulunan akciğer kanserli hastaların görüntü kayıtları kullanıldı. Çalışmada dinamik MRG?de inspiryum ve ekspiryumda oluşan CC, AP ve ML eksenlerdeki maksimum tümör hareketi (CC_MR, ML_MR, AP_MR) ölçüldü. BT-simülatör görüntülerindeki GTV üst sınırının referans noktaya CC uzaklığı (CC_BT) ölçüldü. Aynı uzaklık dinamik MR görüntülerinde inspiryum (CCins_MR) ve ekspiryum (CCexp_MR)fazlarında da saptandı ve bu iki fazdaki uzaklığın ortalama değeri (CCort_MR) bulundu. CC_BT ve CCort_MR değerleri Wilcoxon signed rank test ile karşılaştırıldı. Ayrıca bu değerlerin Spearman korelasyon testi ile korelasyonu da değerlendirildi. Bulgular: CC_BT ve CCort_MR değerleri karşılaştırıldığında BT-simülatör ve dinamik MRG arasında istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,172). Ayrıca bu iki inceleme arasında yüksek düzeyde korelasyon izlendi (p
- Published
- 2012
21. Dijital mamografi cihazlarının kalite kontrol, kalibrasyon ve standardizasyonu
- Author
-
Ayrancioğlu, Oğuzhan, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Radiography ,Equipment and supplies ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Quality control ,Radiology and Nuclear Medicine ,Quality assurance system ,Mammography - Abstract
Bu çalışmanın amacı, ülkemizdeki dijital mamografi sistemlerinde (FFDM) kalite kontrol testlerinin standardizasyonu yapılırken, mamografik görüntü kalitesi ve meme dozu arasındaki ilişkinin ortaya konulmasıdır.Dijital mamografi cihazları için kalite kontrol testleri düzenlendi ve uygulanabilme performansı ve önemine göre optimize edildi. Testlerde cihaz, x-ışını üretimi, kompresyon ve kolimasyon, görüntü alıcı sistem, dozimetri, görüntü gösterimi olarak beş bölümde değerlendirildi. X-ışını üretiminin performası farklı kV ve mAs değerlerinde test edildi. Tüp çıkış değeri ?51-89 ?Gy/mAs? olarak bulundu. Tüpteki radyasyon kaçağı değeri ölçüldü ve X-ışını kalitesi için yarı değer kalınlıkları sırasıyla; 0,248mm, 0,259mm, 0,267mm, 0,272mm, 0,276mm alüminyum (Al) olarak hesaplandı. Kaynak ? görüntü mesafesi 66,6cm olarak ölçüldü. Otomatik ışınlama kontrolünün performansı değerlendirildi. Kompresyon değerlendirmesinde göğüs tablasının sıkıştırma kuvveti 158,6N olarak ölçüldü. Kolimasyon değerlendirmesinde ise göğüs tablasının x-ışını alanına olan hizası ile hem ışık alanının hemde detektör alanının x-ışını alanına olan hizası kontrol edildi. X-ışını alanı ile ışık alanı arasında sağ ve sol kenarlarda %2yi geçkin sapma ölçüldü. X-ışını alanı ile detektör alanı arasında ise sadece ön kenarda sapma olduğu görüldü. Görüntü alıcı sistem ile ilgili olarak, detektör sisteminin çalışma sınırlarına bakıldı ve yanıt fonksiyonu değerlendirildi. Uzaysal çözünürlük kullanılan test paterni ile ölçüldü, anot ? katot eksenine paralel iken milimetre de 12 ? 14 çizgi çifti görülebilirken eksene dik yönde 11 çizgi çifti görüldü. Detektörün CNR değeri sayısal olarak 1,67 bulundu. Bunun yanı sıra SNR ve FOM değerleri sırasıyla; 8,138, 7,927, 6,425 ve 13697, 4640, 1331 bulundu. Artefakt ölçümlerinde detektörden kaynaklanan herhangi bir artefakta rastlanmadı. Monitör sistemlerinin değerlendirmesi testleri düzenlemesine rağmen elde olmayan sebeplerden ötürü gerçekleştirelemedi.Sonuç olarak dijital mamografi cihazı üzerinde uygulanan testler literatür ile karşılaştırıldı. Gerçekleştirilme olasılığı ve önemine göre derlenen testlerin sonuçları değerlendirildi. Testler gerçekleştirme periyotlarına göre derlendi. Bu çalışmanın, ülkemiz dijital mamografi akrediyasyon programını oluşturmak açısından referans bir kaynak olacağı düşünülmektedir. In the present study, it was aimed to evaluate working performance of digital mammography systems (FFDM) within the scope of quality control tests.Quality control tests for digital mammography devices were designed and optimized according to applicability performance and importance. For the tests, the device divided into five parts as X ray generation, compression, image receptor system, dosimetry and image display. The performance of x ray generation was tested with different kV and mAs values. Tube output value was confirmed as ?51-89 ?Gy/mAs?. The radiation leakage in tube was measured and for the X ray quality, half-value layers were calculated as 0.248mm, 0.259mm, 0.267mm, 0.272mm, 0.276mm aluminum (Al), respectively. The source ? image distance was measured as 66.6cm. The performance of automatic teleportation control was evaluated. The compression force of the breast tray was calculated and found as 158.6N. The level of breast tray to the X ray area and the level of both light area and detector area to the X ray area were controlled. More than 2% deviation was measured in the left and right edges between the x ray area and detector area. The working range of the detector system about the image receptor system was examined and the response function was evaluated. Spatial resolution was measured with the current test pattern, when the test pattern was parallel to the anode - cathode axis, 12 ? 14 line pairs per millimeter were determined. But when it was perpendicular to the axis, 11 line pair was seen. The CNR value of the detector was found as 1.67 numerically. The calculated SNR and Fom values were found as 8.138, 7.927, 6.425 and 13697, 4640, 1331 respectively. In artifact measurements, no artifact arising from the detector was seen. The tests for the evaluation of the monitor systems could not be carried out due to the reasons beyond control.Finally, the tests carried out on the digital mammography device were compared with the literature. The results of the tests which were compiled according to the probability and importance of realization were evaluated. The tests were compiled according to their realization periods. And it was aimed to present a reference of resource in terms of creating the digital mammography accreditation program of our country. 102
- Published
- 2011
22. Tıbbi amaçlı x ışını uygulamalarında radyasyondan korunmak amacıyla kullanılan kurşunlu önlük malzemelerine alternatif olarak üretilen kurşunsuz örneklerin soğurma özelliklerinin incelenmesi
- Author
-
Çetin, Hüseyin, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Radiation-protection ,Radiation ,Oncology ,Lead ,Medical technology ,Onkoloji ,X ray ,Absorption - Abstract
Tanı ve tedavide kullanılan iyonlaştırıcı radyasyondan korunmak amacıyla sıklıkla kurşunlu koruyucular kullanılır ve bu kurşunlu koruyucular oldukça ağırdır. Bununla birlikte kurşun elementinin toksik etkisi yüksektir. Tüm bu nedenlerden dolayı bu çalışmada kurşunlu malzemelere alternatif olarak üretilen kurşunsuz malzemelerin radyasyon soğurma kapasitelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda kurşuna alternatif olabilecek elementler; toksik özellikleri, atom numaraları, yoğunlukları, K tabakası eşik enerjileri ve kolay temin edilebilir olmaları gibi özellikler dikkate alınarak kalay, antimon, bizmut ve tungsten olarak seçilmiştir. Seçilen elementlerden oluşan karışım, polimer malzeme ile % 50, % 70, % 80 ve % 85 oranlarında karıştırılarak dört örnek üretilmiştir. Bu örneklerin dijital radyografi cihazları ile birincil x-ışını altında ve saçılan radyasyona karşı soğurma yetenekleri ölçülmüştür. Aynı zamanda, hazırlanan örneklerle kıyaslanmak amacıyla 0,25 ve 0,50 mmPb kurşunsuz iki önlük için de ölçümler tekrarlanmıştır.Ölçüm verileri değerlendirildiğinde, her örneğin 50 ? 125 kV arasında % soğurma etkisi belirlenmiş ve soğurma yetenekleri kurşunsuz önlüklerle kıyaslanmıştır. Bununla birlikte, örneklerin kurşun eşdeğeri kalınlıkları da hesaplanmıştır. 1. örneğin radyasyon soğurma yeteneği, referans olarak alınan iki önlüğe göre çok düşük seviyede kalmıştır. Diğer tüm örneklerin radyasyon soğurma yetenekleri ise 0,25 mmPb önlükten daha iyidir. Ancak hiçbir örnek 0,50 mmPb önlüğün performansına erişememiştir. Lead protectors are mostly used against to ionizing radiation using in diagnosis and therapy and they are considerably heavy. In addition, lead has a high toxicity. For these reasons, evaluation of radiation absorption capacities of lead-free manufactured materials as alternative to lead materials was aimed in this study. In this direction, tin, antimony, bismuth and tungsten were selected as alternative elements to lead because of their toxic characteristics, atomic numbers, densities, K-edge absorption energies and obtainable easily. Four samples were manufactured by mixing polymer material and 50 %, 70 %, 80 % and 85 % metal powder which includes selected elements. Absorption characteristics of these samples were measured against to primary and scattered x-ray at digital x-ray machines. Also, same measurements were repeated for 0,25 and 0,50 mmPb lead-free aprons to compare with manufactured samples.Evaluation result of data, % shielding effect of each sample was determined in the energy range of 50 ? 125 kV and their absorption capabilities were compared with lead-free aprons. Also, lead equivalent of samples were calculated. Radiation absorption capability of the first sample is lower than two reference aprons?. Radiation absorption capabilities of other samples are higher than 0,25 mmPb apron?s. But none of samples? performance reaches to 0,50 mmPb apron?s. 73
- Published
- 2011
23. Floroskopik sistemlerde yapılan kolon incelemelerinde doz ve görüntü kalitesinin değerlendirilmesi
- Author
-
Takeş, Remzi, Yurt, Ayşegül, and Medikal Fizik Ana Bilim Dalı
- Subjects
Flouroscopy ,Fizik ve Fizik Mühendisliği ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Physics and Physics Engineering ,Filtration - Abstract
Bu çalışma, floroskopi sistemlerinde yapılan kolon incelemelerinde optimum görüntü sayısında hastanın aldığı doz ve görüntü kalitesini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.Floroskopik cihazda hem hasta dozunu hem de görüntü kalitesini etkileyen parametreler belirlendi ve sabitlendi. Bu belirlenen parametrelere göre kolon çekiminde, X ışını tüpü önüne hem filtre kullanılmadan hem de filtre kullanılarak doz ölçümleri gerçekleştirildi. Giriş cilt dozu, filtre ile 82,5 mGy iken filtresiz 128,5 mGy olarak ölçüldü. Bunun yanı sıra ortalama floroskopi süresi 5,3 dakika olarak kaydedildi. İnceleme alanı içinde bulunan ve radyasyona duyarlı organların doz değerlendirmeleri PCXMC 1.5.1 adlı yazılım ile yapıldı. Filtrasyonlu ve filtrasyonsuz ölçümlerde organların aldığı dozlar sırasıyla İnce bağırsak için 4,94 mGy ile 5.03mGy, üst kalın bağırsak için 4,83 mGy ile 4,87 mGy, alt kalın bağırsak için 8,75mGy ile 9,10 mGy, overler için 11,03mGy ile 11,10 mGy, testis için 10,15mGy ile 11,67 mGy, mesane için 13,81mGy ile 14,49 mGy, uterus için 7,39 mGy ile 9,51 mGy olarak belirlendi.Belirlenen parametrelerle görüntü kalitesi değerlendirmek için 90, 100 ve 110 kVp de fantom görüntüleri elde edildi. DICOM formatındaki fantom görüntülerinde yoğunluk ile standart sapma değerleri ölçülerek SNR ve FOM değerleri hesaplandı. SNR ve FOM değerleri ROI 1 ve ROI 2 için sırasıyla 90 kVp'de 27 / 1934, 38 / 3830, 100 kVp'de 29 / 1732, 33/ 2243, 110 kVp'de 26/1233, 29 / 1534 bulundu.Sonuç olarak; filtrasyon kullanılmadan toplam giriş cilt dozu 128,9 mGy bulunurken filtrasyon kullanılması sonucunda 82,5 mGy olarak tespit edildi. Filtrasyon kullanılması ile hastada toplam giriş cilt dozunun büyük bir oranda azaldığı görüldü (p < 0,05). Ancak organ doz değerlerinin birbirine yakın olduğu görüldü ( p > 0.05 ). Bunun yanı sıra filtre kullanarak elde edilen görüntülerde hesaplanan SNR ve FOM değerlendirmelerinde verilen doza karşılık elde edilen görüntü kalitesinin iyi olduğunu görüldü. The purpose of this study is to evaluate the patient dose and image quality with optimum number of fluoroscopic images in lower gastrointestinal tract (double contrast barium enema) imaging.The parameters that affect both patient dose and image quality were determined and fixed on fluoroscopic imaging device. Dose measurements were made with and without filtration in lower gastrointestinal tract imaging according to these parameters. Entrance surface dose was measured 82, 5 mGy with filtration and 128, 5 mGy without filtration. The mean fluoroscopy time was recorded as 5, 3 minutes. The organ doses within the imaging volume were assessed using the PCXMC 1.5.1 software. The organ doses during imaging with and without filtration were 4,94 mGy and 5.03mGy for small intestine, 4,83 mGy and 4,87 mGy for upper large intestine, 8,75mGy and 9,10 mGy for lower large intestine, 11,03mGy and 11,10 mGy for ovaries, 10,15mGy and 11,67 mGy for testicles, 13,81mGy and 14,49 mGy for urinary bladder, 7,39 mGy and 9,51 mGy for uterus, respectively.For evaluating imaging quality with fixed parameters phantom imaging was performed using 90, 100 and 110 kVp. SNR and FOM values were calculated using the density and standard deviation measurements from phantom images that were in DICOM format. The SNR and FOM values ROI 1 and ROI 2 were 27 /1934, 38 / 3830 with 90 kVp, 29 / 1732 , 33 / 2243 with 100 kVp and 26 / 1233 , 29 / 1534 with 110 kVp, respectively.As a result, while measured total entrance surface dose without filtration was 128, 9 mGy, it was 82, 5 mGy with filtration. It was showed that using filtration significantly reduced patient total entrance surface dose (p < 0.05). However values of the organ doses were similar (p > 0.05). In addition, calculated SNR and FOM values using filtration for a given radiation dose showed better imaging quality. 78
- Published
- 2009
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.