10 results on '"KUVAKİ BALKAN, BAHAR"'
Search Results
2. Structuring the Anesthesia Clinic in Covid-19 Epidemiz(Pandemic):DEU Anesthesiology Department
- Author
-
Küçükgüçlü, Semih, Erkin, Yüksel, Kuvaki Balkan, Bahar, Hepağuşlar, Hasan, Olguner, Çimen Gülben, Maltepe, Fikret, Hancı, Volkan, Özkardeşler Özgül, Sevda, Öçmen, Elvan, İyilikçi Karaoğlan, Leyla, Gökmen, Ali Necati, Günenç, Sakize Ferim, Özbilgin, Şule, Aksu Erdost, Hale, and Yurtlu, Bülent Serhan
- Published
- 2020
3. Comparison of different stylets used for intubation with the C-MAC D-Blade® Videolaryngoscope: a randomized controlled study
- Author
-
ÖZBİLGİN, ŞULE, ÖMÜR ARÇA, DİLEK, KUVAKİ BALKAN, BAHAR, HANCI, VOLKAN, and BAYRAM, BAŞAK
- Subjects
Videolaringoscópio C-MAC D-Blade® ,C-MAC D-Blade® videolaryngoscopy ,Intubação ,030208 emergency & critical care medicine ,General Medicine ,Estilete ,Manikin ,lcsh:RD78.3-87.3 ,03 medical and health sciences ,0302 clinical medicine ,030202 anesthesiology ,lcsh:Anesthesiology ,Stylet ,Intubation ,Manequim - Abstract
Objective: The angle of the C-MAC D-Blade® videolaryngoscope, which is used for difficult airway interventions, is not compatible with routinely used endotracheal tubes. Methods: A prospective randomized crossover study was performed comparing five intubation methods for use with standardized airways, including using different stylets or no stylet: Group HS, hockey-stick stylet; Group DS, D-blade type stylet; Group CS, CoPilot® videolaryngoscope rigid stylet®; Group GEB, gum elastic bougie; and Group NS, no stylet. A manikin was used to simulate difficult intubation with a Storz C-MAC D-Blade® videolaryngoscope. The duration of each intubation stage was evaluated. Results: Participants in this study (33 anesthesiology residents and 20 anesthesiology experts) completed a total of 265 intubations. The number of attempts made using no stylet was significantly greater than those made for the other groups (p
- Published
- 2017
4. Jinekolojik onkolojik abdominal cerrahi girişimlerde anestezi uygulamaları, postoperatif mortalite, morbidite ve komplikasyonların retrospektif incelenmesi
- Author
-
Yeniay, Hicret, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Retrospective studies ,Postoperative complications ,Surgery-obs.-gyn ,Complications ,Anestezi ve Reanimasyon ,Postoperative period ,Surgery ,Anesthesia ,Anesthesiology and Reanimation ,Mortality ,Morbidity - Abstract
Amaç: Kadın ile ilgili kanserler içinde jinekolojik kanserler morbidite ve mortalite oranı ile önemli bir kadın sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde jinekolojik kanserler hem insidans hem de mortalite açısından ilk on içinde yer almaktadır. Araştırmamızda amacımız; DEÜTF ameliyathanesinde yapılan jinekolojik onkolojik abdominal cerrahi girişimlerde anestezi uygulamalarımızı, postoperatif mortalite, morbidite ve komplikasyonları incelenmek ve bu komplikasyonların gelişimine neden olmuş olabilecek risk faktörlerini belirlemektir.Gereç ve Yöntem: DEÜTF girişimsel (invaziv) olmayan araştırmalar etik kurulu onayı alındıktan sonra, 2010–2017 tarihleri arasında elektif jinekolojik onkolojik abdominal cerrahi girişim geçirmiş olan hastaların verileri retrospektif incelenerek elde edilmiştir. Onsekiz yaş altı olgular ve veri eksikliği olanlar çalışma dışı bırakılmıştır. Değerlendirilen paremetreler; demografik veriler, ek hastalıklar, preoperatif anemi, Charlson Komorbidite İndeksi, anestezi yönetimi, komplikasyonlar, postpoperatif dönem ve morbidite incelenmiştir. Hastalar yaşayan ve yaşamayan olarak iki gruba ayrılmıştır.Bulgular: Dörtyüzonaltı hasta değerlendirilmiş ve yaşayan hasta sayısı 330, yaşamayan hasta sayısı 86 ve mortalite oranı %20,6 olarak saptanmıştır. Preoperatif albümin 3,68±0,69 g/dl, intraoperatif kristaloid 2500,00±1744,12 ml, kolloid 500,0±434,53 ml, yara yeri enfeksiyonu %7, postoperatif kan transfüzyonu %18, hastane yatış süresi 9,0±9,73 gün olarak bulunmuştur. Postoperatif kemoterapi alma oranı, preoperatif albumin düşüklüğü, intraoperatif kolloid miktarı, yara yeri enfeksiyonu, postoperatif kan transfüzyonu yaşamayan hasta grubunda anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptanmıştır. İntraoperatif kristaloid miktarı yaşayan hasta grubunda anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur.Sonuç: Jinekolojik onkolojik abdominal cerrahi girişimlerde anestezi uygulamaları, postoperatif mortalite, morbidite ve komplikasyonların incelendiği çalışmamız değerlendirildiğinde; günümüzde kanser cerrahisinde anestezi yönetiminin giderek daha önemli hale geldiğini görmekteyiz. Kanser cerrahisinin peripoeratif hasta yönetimi için başta anestezist ve cerrah olmak üzere yardımcı personelinde dahil olduğu multidisipliner yaklaşım gerektirmektedir. Ancak bu şekilde hastanede kalma süresi, morbidite ve iyileşme süresine katkıda bulunulabilir.Anahtar kelimeler: jinekoloji, onkoloji, anestezi, mortalite, morbidite, komplikasyon Purpose: Gynecological cancers in women related cancers are an important female health problem with morbidity and mortality rate. In our country, gynecological cancers are among the top ten in terms of both incidence and mortality. Our aim in our research; The aim of this study was to investigate the anesthetic applications, postoperative mortality, morbidity and complications of gynecologic oncologic abdominal surgery and to determine the risk factors that may cause the development of these complications.Material and Method: The data of the patients who underwent elective gynecological oncologic abdominal operation between 2010 in 2017 were obtained by retrospective analysis. Patients under 18 years of age and lack of data were excluded from the study. Evaluated parameters; demographic data, comorbidities, preoperative anemia, Charlson Comorbidity Index, anesthesia management, complications, postoperative period and morbidity were evaluated. Patients are divided into two groups as living and non-living.Results: Four hundred sixty six patients were evaluated. The number of living patients was 330 and the number of patients who did not live was 86. Preoperative albumin 3,68 ± 0,69 g/dl, intraoperative crystalloid 2500,00 ± 1744,12 ml, colloid 500,0 ± 434,53 ml, wound infection %7, postoperative blood transfusion was %18 and hospital stay was 9,0 ± 9,73 days. Postoperative chemotherapy ratio, preoperative low albumin levels, intraoperative colloid administration, wound infection, postoperative blood transfusion ratio were found significantly higher in the non-living group. The amount of intraoperative crystalloid administration was significantly higher in the living patient group.Conclusion: Anesthesia applications, postoperative mortality, morbidity and complications were investigated in gynecologic oncologic abdominal surgery, nowadays, anesthesia management is becoming more important in cancer surgery. It requires multidisciplinary approach for the management of peripoerative patients, especially anesthesiologist and surgeon. However, this may contribute to hospital stay, morbidity and recovery time.Keywords: gynecology, oncology, anesthesia, mortality, morbidity, complications 111
- Published
- 2019
5. Laparoskopik kolesistektomilerde lM-supreme uygulaması ile endotrakeal entübasyonun karşılaştırılması
- Author
-
Saraç, Ömürhan, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Laryngeal masks ,Cholecystectomy ,Intubation-intratracheal ,Laparoscopy ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
ÖZETLaparoskopik KolesistektomilerdeLM-SUPREME Uygulaması ile Endotrakeal Entübasyonun KarşılaştırılmasıAmaç: Laringeal Maske (LM) bazı ülkelerde laparoskopik girişimlerde yaygın olarak kullanılsa da, pulmoner aspirasyon riski ve efektif ventilasyon sağlayamama gibi endişeler halen Endotrakeal Tüp (ETT)' nin tercih edilmesine neden olmaktadır. Supreme LM (LM-S) tek kullanımlıktır ve içerdiği drenaj tüpü ile gastrointestinal sistemin solunum sisteminden ayrılmasına olanak sağlar. Bu çalışmada laparoskopik kolesistektomi girişimlerinde ventilasyon parametreleri ve mide distansiyonuna etkileri yönüyle LM-S ile ETT uygulamasının karşılaştırılması planlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışmamız ASA I-II sınıfı, 18-70 yaş arası 100 hasta ile prospektif, randomize ve çift kör olarak yapılmıştır. Hastalar iki gruba bölünmüştür: ETT grup (n=50) ve LM-S grup (n=50). LM-S ya da ETT grubundaki tüm hastalara total intravenöz genel anestezi ve standart ventilasyon protokolü uygulanmıştır. Peritoneal insüflasyon öncesinde, sırasında ve sonrasında peroperatif dönemdeki ventilasyon parametreleri (Havayolu peak basıncı, Ortalama Havayolu Basıncı, Tidal Sonu Karbondioksit, tidal volüm, orofaringeal kaçak basıncı) ve perioperatif laringofaringeal morbidite kaydedilmiştir. Çalışmadan habersiz cerrah da mide distansiyonunu skorlamıştır.Bulgular: Havayolu aracı yerleştirme süresi grup LM-S' de (12 sn) grup ETT' den (17 sn) istatistiksel olarak anlamlı ölçüde kısa bulunmuştur (p=0.000). Gastrik tüpün yerleştirilmesi LM-S grubunda anlamlı ölçüde daha kolay olmuştur (p=0.000). Laparoskopun batın içine girişinden sonra mide distansiyonu grup ETT' de anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır (p=0.036). Havayolu aracı yerleştirildikten 2 dk sonra ortalama ve peak havayolu basınç değerleri grup ETT' de istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulunmuştur (p
- Published
- 2013
6. LMA Unique? ve I-GEL?uygulamasında baş-boyun pozisyonlarının orofaringeal kaçak basıncına etkisi
- Author
-
Özata, Faruk, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Laryngeal masks ,Respiration ,Posture ,Oropharynx ,Anesthesiology and Reanimation ,Morbidity ,Head ,Neck ,Ventilation - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı, LMA Unique ve I-gel uygulamasında, farklı baş ve boyun pozisyonlarının orofaringeal kaçak basıncına etkisinin karşılaştırılmasıdır. Ayrıca bu iki supraglottik hava yolu aracının yerleştirilme süresi, kolaylığı, başarısı, yerleştirme sırasında ortaya çıkan hemodinamik değişiklikler ve havayolu morbiditesi de karşılaştırılmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışma ASA I-II sınıfı, 18?65 yaş arası elektif cerrahi geçirecek ve supraglottik hava yolu aracı yerleştirilme endikasyonu olan 103 hasta ile prospektif ve randomize çift kör olarak gerçekleştirilmiştir. Her hasta için standart anestezi protokolü uygulanmıştır. Hastalar randomize olarak Grup U ve Grup I olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Her grupta yerleştirme süresi, deneme sayısı, yerleştirme başarısı kaydedildikten sonra, tüm hastalarda baş nötral pozisyonda, ekstansiyonda ve sağ rotasyondayken orofaringeal kaçak basınçları ölçülmüştür.Bulgular: Çalışmamızda Grup U ve Grup I karşılaştırıldığında ilk denemede yerleştirme başarısı, yerleştirme süresi, yerleştirme kolaylığı, hemodinamik veriler ve postoperatif boğaz ağrısı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamıştır (p>0,05). Orofaringeal kaçak basıncı (OKB) farklı baş boyun pozisyonlarında karşılaştırıldıklarında, Grup U için nötral, ekstansiyon ve sağa rotasyon pozisyonunda sırasıyla 25,06 / 22,28 / 27,30 cmH20 bulundu. Grup I için ise nötral, ekstansiyon ve sağa rotasyon pozisyonunda sırasıyla 28,24 / 26,62 / 26,04 cmH20 bulunmuştur. Nötral (p=0,04) ve ekstansiyon (p=0,02) pozisyonlarında iki grup arasındaki fark anlamlı bulundu. I-gel grubunda, bu pozisyonlarda daha yüksek orofaringeal kaçak basınçlarına ulaşılmıştır.Sonuç: Sonuç olarak her iki supraglottik havayolu araçları (SGHA)'da kısa süreli cerrahi girişimlerde ve çeşitli baş boyun pozisyonu verilmiş hastalarda havayolu güvenirliği açısından benzer; ancak nötral ve ekstansiyon pozisyonlarında I-gel'in OKB yönünden daha üstün olduğu bulunmuştur (p0.05). Oropharyngeal leak pressures (OLP) for the Group U in different head and neck positions were 25,06 / 22,28 / 27,30 cmH20 in neutral, extension and, right rotation positions, respectively. The same measurements for Group I in the neutral, extension and right rotation position were 28,24 / 26,62 / 26,04 cmH20, respectively. The difference between the two groups was significant in neutral (p=0.04) and extension (p=0.02) positions. In the I-gel group, higher oropharyngeal leak pressures were reached in these positions.Conclusion: In conclusion, both supraglottic airway devices were found similar in terms of airway safety during surgical procedures when given various head and neck positions. However, I-gel was superior in terms of OLP in neutral and extension positions (p
- Published
- 2011
7. Erişkinlerde laringeal maske (Lma Unique) yerleştirilmesinde üç farklı tekniğin karşılaştırılması
- Author
-
Yildiz Eglen, Merih, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Laryngeal masks ,Respiration ,Positive pressure respiration ,Anesthesia and analgesia ,Anesthesia ,Anesthesiology and Reanimation ,Respiratory function tests ,Placement - Abstract
Amaç: Bu çalışmada laringeal maske yerleştirilmesinde standart teknik ile üçlü havayolu manevrası ve rotasyonel teknik; ilk denemede laringeal maske yerleştirme başarısı, yerleştirme süresi, laringeal maske yerleşimine hasta yanıtı, laringeal maskenin hipofarinkste yerleşme şekli açısından karşılaştırılmıştır. Ayrıca bu üç tekniğin uygulanması sırasında kalp atım hızı ile kan basıncı üzerine etkileri ve tüm süreç ile ilgili morbiditeleri de araştırılmıştır.Gereç ve yöntem: Çalışmaya ASA I-II sınıfı, 18-65 yaş arası 180 hasta alındı. Her hasta için standart anestezi protokolü uygulandı. Rastgele sayılar tablosuna göre önceden belirlenen yöntem kullanılarak; kafı tamamen söndürülmüş olan laringeal maske, standart teknikle (Grup S), rotasyonel teknikle (Grup R) ve üçlü havayolu manevrası kullanılarak (Grup T) yerleştirildi.Bulgular: İlk denemede laringeal maske yerleştirme başarısı açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Standart teknikle %93, rotasyonel teknikle %90 ve üçlü havayolu manevrası kullanılan teknikle %95 başarı saptandı (p>0,05). Hastaların hiçbirisinde laringeal maske yerleşimine reaksiyon gözlenmedi. Laringeal maske yerleştirme süresi, Grup T'de Grup S'den (p= 0,0001) ve Grup R'den (p= 0,001) anlamlı ölçüde kısa bulundu. Ancak Grup S ile Grup R arasında yerleştirme süreleri açısından anlamlı farklılığa rastlanmadı (p>0,05). Fiberoptik bronkoskop ile derecelendirilen glottis görünümü gruplar arasında benzer bulundu (p>0,05). Ortalama arter basıncı ortalama değerleri ve kalp atım hızı ortalama değerleri açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Laringofaringeal komplikasyonlar açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05).Sonuç: Alternatif tekniklerin öğrenilmesiyle bir teknikle başarısızlık durumunda, diğer teknik kullanıldığında; laringeal maske yerleştirilmesi ile havayolu travmasına maruziyet, gereksiz endotrakeal entübasyon, laringospazm, hipoksi veya abartılı hemodinamik yanıt gibi riskler azalabilir. Üçlü havayolu manevrası ile laringeal maskenin diğer tekniklere göre daha kısa sürede yerleştirilebiliyor olması bu tekniğe üstünlük sağlamaktadır.Anahtar Kelimeler: Laringeal maske, yerleştirme teknikleri Aim of the study: The purpose of the study was to compare successful insertion of the LMA-Unique at the first attempt, insertion time, reaction to insertion, fiberoptic assessment of the airway view using three different insertion techniques. Secondary outcomes as airway morbidity and haemodynamic response to insertion were also compared.Methods: After obtaining approvel from the Institutional Ethics Committe and written informed consent, one hundred and eighty ASA I and II adult patients, aged 18-65 years, were included into the study. A standart anaesthesia protocol was followed for all patients and they were randomly allocated into one of the three groups: Group Standart (S), Group Rotational (R) and Group Triple (T). In all groups the cuff was fully deflated during insertion.Results: Demographic data demonstrated no significant difference between groups. Successful insertion at the first attempt was not statistically significant among the groups (p>0,05). Overall succes rate was %93 for Group S, %90 for Group R and %95 for Group T (p>0,05). No reaction to insertion occured in any patient. Time for successful insertion was significantly shorter in Group T compared with Group S (p= 0,0001) and Group R (p= 0,001). Fiberoptic assesment and airway morbidity were similar in all groups (p>0,05). There was no significant difference between groups according to haemodynamic responses and laringopharyngeal complications (p>0,05). Desaturation and laryngospasm did not occured in any of the patients.Conclusion: To learn alternative techniques is important because when one technique fails, the other can be used. Using these alternative techniques may reduce undesirable events like airway trauma due to repeated attempts, unnecessary endotracheal intubation, laryngospasm, hypoxia or exaggerated haemodynamic responses. Because of shorter insertion time in group triple, this technique may be superior to the other two techniques.Key words: Laryngeal mask airway, insertion techniques 63
- Published
- 2010
8. Sezaryen girişimlerinde spinal anestezi için üç farklı levobupivakain dozunun karşılaştırılması
- Author
-
Ölmez, Tülay, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
Bu çalışmanın amacı; elektif sezaryen olgularında intratekal verilen üç farklı düşük doz % 0.5 izobarik levobupivakain ile 25 µg fentanil kombinasyonunun duyusal ve motor blok ile hemodinamik etkilerinin karşılaştırılmasıdır.Spinal anestezi ile elektif sezaryen doğum planlanan 90 hasta çalışmaya alındı. Hastalar randomize olarak üç gruba (n=30) ayrıldı, her gruba 25 µg fentanil eklenerek Grup 1'e 6.5 mg Grup 2'ye 7.5 mg Grup 3'e 8.5 mg % 0.5 izobarik levobupivakain uygulandı. Kombine spinal epidural teknik ile spinal enjeksiyon tamamlandıktan sonra ilk 20 dakika 2 dakikada bir, daha sonra 45. dakikaya kadar 5 dakikada bir duyu seviyesi ile motor blok düzeyi ve kan basıncı ile kalp atım hızı kaydedildi. İnsizyon öncesi duyusal bloğun T4'e ulaşmadığı veya intraoperatif dönemde ağrı duyan olgulara epidural kateterden ek doz lokal anestezik uygulandı.Her üç grupta sistolik arter kan basıncı ve kalp atım hızının grup içi karşılaştırmasında bazal değerlere göre anlamlı fark bulundu (p0.05). Grup 1'deki bir olgu hariç diğer olguların tümünde duyusal blok T4'e ulaştı. Aynı grupta intraoperatif dönemde 6 olguda ek doz gereksinimi oldu ve istatistiksel olarak anlamlı idi (p0.05). Except one patient in group 1 all patients reached sensorial block of T4. In the same group 6 patients experienced intraoperative pain and received rescue analgesia via the epidural catheter (p
- Published
- 2008
9. Ratlara intratekal uygulanan esmololün analjezik etkinliğinin değerlendirilmesi
- Author
-
Öğün, Ertuğrul, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
ÖZETRatlara İntratekal Uygulanan Esmolol'ün Analjezik Etkinliğinin DeğerlendirilmesiDr. Ertuğrul Öğün, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji veReanimasyon Anabilim Dalı, İzmirAmaç: Bu çalışma ile ratlara intratekal uygulanan esmololün spinal düzeyde analjeziketkinliğinin olup olmadığı belirlenmeye çalışılmıştır.Gereç ve Yöntem: Çalışmada 24 adet Wistar rat kullanılmıştır. Ratlar dört grubaayrılarak, 10 µl volüm içinde Grup 1'e %0,9 NaCl, Grup 2'ye 1mg esmolol, Grup 3'e 2mgesmolol, Grup 4'e 4 mg esmolol intratekal uygulanmıştır. İlaç uygulamasından önce (0)ve uygulamadan 5, 10, 20, 30, 45, 60 ve 90. dakika sonra, ratlara Tail-Flick testiuygulanmıştır. Motor blok değerlendirmesi de yukarıda belirtilen süre ve zamanaralıklarında gerçekleştirilmiştir.Bulgular: Kontrol grubu ile çalışma grupları arasında, Tail-Flick süreleri; 4 mg ITesmolol uygulanan dördüncü grupta istatistiksel olarak anlamlı derecede daha uzunolarak saptandı (Friedman test, p=0,004). İntratekal farklı dozlarda uygulanan esmololün1mg (grup 2) ve 2mg (grup 3) dozu ile saptanan Tail-Flick süreleri arasında istatistikselolarak anlamlı bir fark saptanmadı. Grup 4 te (4 mg) maksimum analjezi süresi 5.dakikada elde edilmiş olup, bu değer 10,97±3,47 saniye olarak saptanmıştır. Ratlara ITuygulanan 1 mg, 2 mg ve 4 mg esmolol dozları sonrasında deneklerin hiçbirinde motorblok gözlenmemiştir.Sonuç: Sonuç olarak esmololün intratekal uygulanımı konusunda ilk kez yapılan buçalışmada, ratlara intratekal uygulanan 4 mg esmolol bolus doz ile motor blokgörülmeden 30 dakika süren analjezi sağlanmıştır.Anahtar Kelimeler: Rat, esmolol, analjezi9 SUMMARYEvaluation Of Analgesic Efficacy Of Intrathecally Administered Esmolol In RatsErtuğrul Öğün MD, Dokuz Eylul University Faculty of Medicine, Department ofAnesthesia and Reanimation, İzmirSubject: The aim of this study is to evaluate the analgesic effect at spinal level whenesmolol is administered intrathecally in rat.Methods: In this study, 24 Wistar rats were used. Rats were divided into four grups;%0,9 NaCl to Group 1, esmolol 1 mg to Group 2, 2 mg to Group 3, 4 mg to Group 4were administered intrathecally in 10 µl volume each. Tail-flick test was performed to allgroups, before administering drug (0) and at 5, 10, 20, 30, 45, 60 and 90 minutes afterdrug administration. Motor block was also evaluated at these times.Results: In the fourth group to which 4 mg esmolol was administered, Tail-Flick timeswere longer and this was statistically significant (Friedman test, p=0,004). Tail-Flicktimes between 1 mg (group 2) and 2 mg (group 3) esmolol were not found statisticallysignificant. In group 4, the peak analgesic time was seen at 5th minute and for10,97±3,47 seconds. Motor block did not develop after IT administration of 1mg, 2 mgand 4 mg esmolol in rats.Conclusion: In conclusion, in this study, in which esmolol was used for the first timeintrathecally, 4mg esmolol has provided analgesia for 30 minutes without any motorblock.Keywords: Rat, esmolol, analgesia10 54
- Published
- 2007
10. Peroperatif radiyal arter kanülasyonu uygulanan olgularda heparinli ve heparinsiz yıkama solüsyonlarının etkinliğinin karşılaştırılması
- Author
-
Erdalkiran Tuncali, Binnur, Kuvaki Balkan, Bahar, and Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı
- Subjects
Anestezi ve Reanimasyon ,Anesthesiology and Reanimation - Abstract
ÖZET Peroperatif Radiyal Arter Kanülasyonu Uygulanan Olgularda Kanül Açıklığının İdamesinde Heparinli ve Heparinsiz Yıkama Solüsyonlarının Etkinliğinin Karşılaştırılması Binnur Erdalkıran Tuncalı, Dokuz Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, İzmir Ama^: Peroperatif dönemde monitörizasyon için kullanılan radiyal arter kateterlerinin açıklığının korunmasında, heparinli ve heparinsiz yıkama solüsyonlarının etkinliğinin karşılaştırılması. Gereq Ve Yöntemler: İkiyüz hasta heparinli (Grup 1, n: 100 ) ya da heparinsiz % 0.9 NaCl (Grup 2, n: 100) yıkama sıvısı almak üzere rasgele iki gruba ayrıldı. Hasta özellikleri ve arteriyel kanülün açıklığını etkileyebilecek perioperatif olaylar kaydedildi. Kanülasyon öncesinde, dekanülasyondan hemen ve 24 saat sonra, radiyal ve ulnar kan akımları Doppler prob ve puis eoksimetre kullanılarak değerlendirildi. Kanülasyon bölgesi, hematom, sinir hasarı ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar açısından muayene edildi. Hastalar 1 hafta sonra tekrar değerlendirildi. Bulgular: Her iki grupta hasta özellikleri ve arteriyel kateter açıklığını etkileyebilecek risk faktörleri benzer idi. Dekanülasyondan sonra Grup l'de 20 ve Grup 2 'de 16 olguda oklüzyon geliştiği saptandı. Bu fark, istatistiksel açıdan anlamlı değildi. Oklüzyon insidansı ile ponksiyon sahasında hematom gelişimi (p=0.013), kanülasyon süresinde uzama (p=0.04) ve yaşın 65'in altında olması (p=0.09) arasında korelasyon bulundu. Sonua; Peroperatif dönemde, radiyal arter kanül açıklığının korunmasında heparinli ve heparinsiz %0.9 NaCl yıkama solüsyonları arasında fark bulunmamıştır. Anahtar sözcükler: Arteriyel kanülasyon, radiyal arter, yıkama sıvısı, heparin, %0.9 NaCl SUMMARY Comparison of the Efficacy of Heparinized and Non-heparinized Solutions for Maintenance of Perioperative Arterial Catheter Patency Binnur Erdalkıran Tuncah, Dokuz Eylul University, Faculty of Medicine, Department of Anesthesiology and Reanimation, İzmir Objective: To compare the efficacy of heparinized and nonheparinized solutions to maintain patency of radial artery catheters used for periperative invazive blood pressure monitoring. Methods: Two hundred patients were randomized into two groups to receive heparinized (Group 1, n: 100) or nonheparinized (Group 2, n: 100) flush solutions. Patient characteristics and the perioperative events that may influence the arterial catheter patency were recorded. Radial and ulnar blood flows were assessed using Doppler probe and pulseoximetry prior to cannulation, just after, and 24 hours after decannulation. Cannulation site was examined for complications such as haematoma, nerve injury and infection. Following 1 week the patients were reassessed. Results: Patient characteristics and risk factors that may affect the arterial catheter patency were similar in both groups. Following decannulation, occlusion developed in 20 and 16 patients in Group 1 and 2 respectively. This difference was not statistically significant. The incidence of occlusion was correlated to the presence of haematoma at the puncture site (p=0.013), duration of cannulation (p=0.04) and age of younger than 65 (p=0.09). Conclusions: There is no significant difference between heparinized and nonheparinized flush solutions in the maintenance of perioperative radial artery catheter patency. Keywords: Arterial catheterization, radial artery, flush solution, heparin, %0.9 NaCl 37
- Published
- 2003
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.