Search

Yapılan araştırmaların sonuçları, kaygının yabancı dil öğrenimi üzerinde önemlietkilere sahip olduğunu göstermektedir. Bu çalışma, yabancı dil öğreniminde kaygıkonusunda yapılmış çalışmaların bir sentezini sunmayı amaçlamaktadır. Bu amacadayanarak, yapılmış olan çalışmalar; kaygı türlerinin belirlenmesi, kaygının nedenleri,kaygının yabancı dil öğrenimi üzerindeki etkileri, kaygı ile başetme yolları veTürkiye’de yapılan çalışmalar başlıkları altında gruplandırılarak kronolojik bir sıra ileözetlenmiştir. Çalışmanın; öğretmenler, öğrenciler, öğretmen yetiştiriciler gibi hedefgrupların kaygı konusunda farkındalık düzeylerini artırmalarına ve araştırmaetkinliklerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Bu çalışmada Türkiye’de yaşayan insanların yabancı dil ile tutumlarıaraştırılmıştır. Anketlerin cevaplanmasında önemli etken, Türkiye’nin her bölgesindeçeşitli yaşlardan bayan ve baylara ulaşabilmek için farklı illerden Atatürk Üniversitesiİngilizce öğretimi bölümünü kazanmış öğrencileridir. Yirmi bir sorudan oluşan veyabancı dilin çeşitli boyutlarına hitap eden tutum soruları likert ölçeğine göreoluşturulmuş ve analiz edilmiştir. Sonuçlar, birbirleriyle ilişkilendirilerek, yabancı dilöğretiminde Türkiye bağlamıyla ilgili yararlı fikirler vermiştir.

Problem Tanımı: İkinci/yabancı dil olarak İngilizce dilbilgisinin öğretimi geride bıraktığımız yüzyılın son çeyreğinden itibaren tartışmalı bir konu olmuştur. öğretmenlerinin farklı bağlamlardaki dilbilgisi öğretimi Bu da İngilizce uygulamalarının ve bu uygulamalara dair algılarının araştırılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu konuda yapılan araştırmalar öğretmen adaylarının bağlama duyarlı bakış açıları sağlayabilecektir. Çalışmanın Amacı: Bu çalışma Türk İngilizce öğretmen adaylarının farklı bağlamlarda dilbilgisi öğretimine dair algıları ve sınıf-içi uygulamalarını incelemeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Nicel bir araştırma deseni kullanılan bu çalışmada, yakın zamanda yürütülen bir çalışmadan adapte edilerek hazırlanan anket öğretim dili İngilizce olan bir Türk üniversitesinin İngilizce Öğretmenliği Bölümünde öğretmenlik uygulaması dersini alan son sınıf öğrencileri (39 kadın ve 5 erkek) tarafından cevaplandırılmıştır. Veri analizinde SPSS 18 kullanılmıştır. Bulgular: Elde edilen verilere göre, İngilizce öğretmen adayları hem biçim odaklı hem de anlam odaklı yaklaşımlardan yararlanılmasından yana bir tutum sergilemişlerdir. Bilgiye dayalı karar alan bireyler olarak öğretim sürecinde aktif rol üstlenmişler, algılarını şekillendiren öğretim bağlamlarındaki kültürel ve bireysel değişkenlere duyarlı hale gelmiş, bilgiye dayalı kararlar alan bireyler olarak öğretim sürecinde aktif rol üstlenmişlerdir. Karşılaştıkları zorluklar anlam-biçim haritalamaların kurulması, otantik metinlerin bilinçli kullanımı, hedef dil kullanımı ve dil becerilerinin bütünleştirme olmuştur. Sonuçlar ve Öneriler: Sınıf-içi deneyimleri öğretmen adaylarının dilbilgisinde biçim ve anlam ağırlıklı yaklaşımlar arasındaki dengeyi içselleştirmelerinde yardımcı olmuştur. Üniversitelerde öğretmenlik uygulaması dersi için ayrılan zaman adayların bağlama duyarlı ayarlamaları yapma becerilerini otomatik hale getirmeleri için arttırılmalıdır. Problem Statement: ESL/EFL grammar teaching has been a controversial issue due to the contextual differences. Therefore, there is a growing need to explore how English teachers perceive and practise grammar teaching in a variety of contexts. Research studies into this issue can provide them with context-sensitive perspectives. Purpose of Study: This study aimed to investigate the perceptions and classroom practices of Turkish pre-service teachers of English employing a quantitative research design. Methods: In this study, which employs a quantitative research design, the questionnaire adapted from a recently conducted study was distributed to 39 female and 5 male senior students at the Department of English Language Teaching at an English-medium state university in Turkey. They were all enrolled in the course Practice Teaching. The data were analyzed using the Statistical Package for Social Sciences (SPSS) version 18. Findings and Results: The student-teachers favored benefiting from not only form-focused instruction and but also holistic, meaning-based approaches. They assumed an active role in the teaching process as informed decision-makers sensitized to cultural and individual variables in their contexts within which their perceptions were shaped. Instructional challenges were the establishment of form-meaning mappings, informed use of authentic texts, contextualization, target language use, and skills integration. Conclusions and Recommendations: Classroom experience has helped student-teachers internalize the need for a balanced approach to grammar. Practice teaching course hours should be increased to proceduralize the skills of context-sensitive adjustments.

This study explores whether semantically elaborated keywords facilitates learning of Latin roots. The freshmen of a medical school were the treatment group provided with the translation equivalents of the target roots supplemented with keywords. The control group (second year students of the same medical school) received only Turkish translations; the anatomy courses in their first year had also familiarized them to the roots incidentally. After a pretest and the subsequent presentation of the self-study materials, they were informed of a similar test they will take three weeks later. The students assumed their testing is over; however, fifteen weeks later a similar test was administered to assess in which group the decline might be lower. With t-tests and ANOVA, all the pairwise comparisons (pretest – first posttest, pretest – second posttest and first posttest – second posttest) indicated statistically significant differences acquired by the treatment group with implications for English for academic purposes.

İngilizcenin ikinci / yabancı dil olarak öğretimi alanında yürütülen araştırmalar öğrencilerin ikinci / yabancı dil öğrenmeye yönelik inançlarının bireysel özelliklerine göre farklılıklar gösterdiğini ortaya koymaktadır. Hem önceki dil öğrenme deneyimleri hem de sahip oldukları kültürel geçmişin ikinci / yabancı dil öğrencilerinin dil öğrenme ile ilgili inançlarını şekillendirmede önemli bir rol oynadığı belirtilmektedir. Bu değişkenlerin ikinci / yabancı dil öğrenmeyi önemli ölçüde etkilediği göz önüne alınırsa, bu uzun soluklu çalışma İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenen değişik seviyelerdeki Türk öğrencilerin dil öğrenmedeki öncelikleri, dil öğrenme amaçları, dil öğrenme yöntemleri ve dil kullanımı ile ilgili inançları arasındaki ilişkiye ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra çalışmada farklı öğrenim seviyelerindeki öğrencilerin söz konusu değişkenlere karşı tutumundaki olası değişiklikler de saptanmaya çalışılmıştır. Araştırmadan edinilen sonuçların İngilizceyi yabancı dil olarak öğrenenlerin inançları, uyguladıkları dil öğrenme yöntemleri, dil öğrenme amaçları ve öncelikleri arasındaki ilişkiyi aydınlatması ve öğretmenlerin ikinci / yabancı dil sınıflarında uygulayacakları öğretim yöntemlerinin seçiminde, ders programlarının oluşturulmasında ve ders materyallerinin hazırlanmasında kılavuz görevi görmesi hedeflenmektedir.