5 results on '"Türel, Idris"'
Search Results
2. Alerjik rinit tedavisinde kullanılmak üzere feksofenadin hidroklorür içeren pediyatrik amaçlı oral formülasyonların geliştirilmesi ve hazırlanması
- Author
-
Türkmen, Ömer, Baloğlu, Esra, Türel, İdris, and Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Pharmacy and Pharmacology ,Administration-oral ,Hypersensitivity ,Drugs ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Fexofenadine hydrochloride ,Pediatrics ,Rhinitis ,Rhinitis-allergic ,Tablets - Abstract
Alerjik rinit (AR); yaşam kalitesini olumsuz etkileyen ve aksırık, rinore, nazal konjestiyon ayrıca kaşıntılı burun/damak/boğaz/kulaklar/gözler gibi semptomlar ile birlikte seyreden bir hastalıktır. AR'in mevsimsel ve pereniyal alerjik rinit olarak iki türü vardır. Mevsimsel alerjik rinit (SAR) olarak da bilinen saman nezlesi, hızlı gelişmesi ve tekrarlı olması ile karakterizedir. AR'in çocuklardaki görülme sıklığı yetişkinlerden yüksektir (%40) ve bu oranın gittikçe artmaktadır. Tedavi edilmediği durumlarda, astımı tetiklemenin yanı sıra konjonktivit, dental maloklüzyon, sinüzit ve solunum sistemi enfeksiyonları gibi başka hastalıklara da sebep olabilir.AR tedavisinde sıklıkla H1 reseptör antagonistleri kullanılır. Bunların arasında sedasyon yapmayan ve kardiyotoksik etki göstermeyen H1 reseptör antagonistleri ön plana çıkmıştır. Feksofenadin hidroklorürün (FFH) alerjik rinit tedavisinde kullanılmak üzere FDA tarafından onaylanan ilk 3. kuşak H1 reseptör antagonisti olduğu belirtilmekte olup bazı kaynaklar tarafından 2. kuşak H1 reseptör antagonisti olarak gösterilmektedir. Dünya İlaç Piyasası'nda FFH'ün çocuklara özel ve uygun dozda hazırlanmış tek bir katı formülasyonu vardır. Türkiye İlaç Piyasası'nda da FFH'ün süspansiyon haricinde çocuklara özel formülasyonları bulunmamaktadır.İdeal bir pediyatrik formülasyon; yaş gruplarına ve hastalığa uygun olmalı, doz hatasında minimum risk oluşturmalı ve hoş bir tada sahip olmalıdır. Günümüzde piyasada bulunan pediyatrik ilaçların çoğu tabletler, kapsüller, süspansiyonlar ve enjeksiyonluk preparatlar gibi konvansiyonel dozaj şekilleridir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda pediyatrik dozaj şekillerine olan ilgi artmıştır ve hızlı dağılan multipartiküler sistemler, ağızda dağılan tabletler/filmler, hızlı dağılan mini tabletler, serpilebilir granüller/pelletler, çözünen tabletler, süspansiyon ve çözelti oluşturmak için kullanılan granüller/pelletler, oral jeller, lolipoplar gibi farklı dozaj formları çocuklarda kullanılan alternatif formülasyonlar arasına girmeye başlamıştır. Bu formülasyonlar arasında ağızda dağılan tabletler, çiğneme tabletleri ve ağızda dağılan filmler öne çıkmaktadır. Bu formülasyonlar tükürükle temas ettiğinde hızlı bir şekilde dağılan ve hastanın kolayca yutabileceği bir çözelti/süspansiyon oluşturan formülasyonlardır. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, çocuklarda sık görülen AR tedavisinde kullanılmak üzere yenilikçi pediyatrik formülasyonların hazırlanmasının bu alandaki çalışmalara katkı vereceği düşünülmüştür. Bu amaçla, bu çalışmada 30 mg dozda FFH içeren, ağızda dağılan tablet, ağızda dağılan film ve çiğneme tableti formülasyonların hazırlanması ve gerekli kontrollerinin yapılmasına karar verilmiştir.Ağızda dağılan tabletler, 6 farklı kullanıma hazır ticari direkt basım eksipiyanı kullanılarak hazırlanmış ve gerekli in vitro kontrolleri yapılmıştır. Yapılan değerlendirmelerden sonra dolgu maddesi-seyreltici olarak Pharmaburst ve F-Melt kullanılarak hazırlanan formülasyonların FFH içeren ağızda dağılan tabletler için uygun olduğu saptanmıştır.Dolgu maddesi ve seyreltici olarak mikrokristalin selüloz ve mannitol ile hazırlanan çiğneme tableti formülasyonu, bir çiğneme tabletinden istenilen özellikleri göstermiştir. Hatta ticari tablete göre daha yüksek bir çözünme hızı sergilemiştir. Hazırlanan ağızda dağılan film formülasyonu dağılma süresinin uzun olması ve çözünme hızının yavaş olması nedeniyle uygun bulunmamıştır.Bütün bu değerlendirmeler doğrultusunda, çiğneme tabletleri hazırlanan tüm formülasyonlar içinde en öne çıkan formülasyon olmuştur. Allergic rhinitis (AR) is a chronic condition characterized by sneezing, rhinore, nasal congestion, and associated symptoms of itchy nose, palate, throat, and/or red eyes which have a considerable impact on quality of life and activities of daily living of patients. AR is divided into two sub-groups named seasonal (SAR) and perrenial allergic rhinitis (PAR). Hayfever is a type of allergy also known as SAR that characterized by rapid occurence and being repetitive. Prevalance of AR in children is higher than adults and incidince of AR in children is rising. When remains untreated it can cause other diseases such as asthma, conjunctivitis, dental malocclusion, sinusitis and other respiratory system diseases.H1 receptor antagonists are frequently used in the treatment of AR. Third generation H1 receptor antagonists are the most preferred antihistamines in the treatment of AR as they don't cross blood-brain barrier so they don't cause sedation. Fexofenadine hydrochloride (FFH) is the first third generation H1 receptor antagonist approved by FDA. Only one solid dosage form of FFH is available in the world that is specially developed for children with appropriate dose. There is not any paediatric formulation except for a suspension formulation in the Turkish drug market.An ideal paediatric formulation should be appropriate for age groups and for disease, it should have minimum dosage risk and have a good taste. Today most of the paediatric dosage forms are conventional dosage forms such as tablets, capsules, suspensions and injectional formulations. In recent studies the interest in pediatric dosage forms have been increased and different dosage forms like fast disintegrating multiparticular systems, orally disintegrating tablets and films, fast disintegrating minitablets, 'sprinkle' granules/pellets, soluble tablets, granules and pellets used for suspensions and solutions, oral gels, lollipops have been introduced into the alternative dosage forms. Among them orally disintegrating tablets, chewable tablets and orally disintegrating films are standing out. These formulations can rapidly begin disintegrate when come in contact with saliva and form suspensions/solutions that can be easily swallowed by patients.In this context, we aimed to develop novel paediatric oral formulations for treatment of AR that could contribute to fill the lack of paediatric formulations in this scope. We have developed orally disintegrating tablets (ODT), orally disintegrating films (ODF) and chewable tablets containing 30 mg of FFH. Six different ODT formulations were developed via direct compression method with six different commercial ready to use excipients for direct compression. In vitro studies exhibited that ODT formulations of FFH containing Pharmaburst and F-Melt as filler-diluent were found to be appropriate ODT formulations.Chewable tablet formulation containing microcrystaline cellulose and mannitol as filler-diluent showed desirable properties and faster dissolution rate than the commercial tablet of FFH. The ODF formulation was not found suitable because of the long disintegration time and slow dissolution rate.This study revealed that cheawable tablet formulation of FFH stands out among all the other formulations. 182
- Published
- 2014
3. Petroselinum crispum (maydanoz) tohumu uçucu yağ özütünün letal doz düzeyleri ve antienflamatuvar aktivitesinin deney hayvanları üzerinde arştırılması
- Author
-
Altunbaş, Mehmet, Türel, İdris, and Farmakoloji ve Toksikoloji (Veterinerlik) Ana Bilim Dalı
- Subjects
Mice ,Parsley ,Pharmacy and Pharmacology ,Lethal doses ,Seeds ,Eczacılık ve Farmakoloji ,Oils-volatile ,Rats - Abstract
Bu tez çalışmasında Petroselinum crispum (PC) tohumu uçucu yağ özütünün gaz kromatografik yöntemle tanısı ve analizi, median letal dozu (LD50) ve antienflamatuvar aktivite yönünden incelenmesi amaçlandı. LD50 için 36 adet fare, antienflamatuvar etki çalışması için 48 adet rat kullanıldı. PC tohumu uçucu yağının fitokiyasal analizinde ?-pinene %43.31, ß-pinene % 39.9, ß-phellandrene % 10.18, 1-Allyl-2-3-4-5-tetra methoxy-benzene %5.47, myricticin % 4.89, apiole %2.71, sabinene %1.18, elemicin %0.40 oranında saptandı. LD50 (ip) dozu 0,563 ml/kg olarak bulundu. Antienflamatuvar etki deneylerinde PC tohumu uçucu yağı uygulanan grup ile SF (serum fizyolojik), etil alkol ve indometazin uygulanan diğer her bir grup karşılaştırıldı.Antienflamatuvar etki deneyinde, PC tohumları 0,060 ml/kg dozlarında yüksek düzeyde, 0,015 ml/kg ve 0,030 ml/kg dozlarında ise indometazin'e göre zayıf bir etki gösterdi.PC uçucu yağının median efektif dozu (ED50) yaklaşık 0.029 ml/kg olarak bulunduAnahtar sözcükler: Petroselinum crispum tohumu, uçucu yağ, antienflamatuvar aktivite, letal doz, fare, rat. The aim of this thesis was do gas chromatographic analysis of extract of volatile oil of Petroselinum crispum (PC) seeds and to investigate its median lethal dose (LD50) and possible antiinflammatory effects. For this aim, 36 mice were used in LD50 study and 48 rats were used for antiinflammatory effect in study. The phytochemical analysis of PC seeds volaite oil showed that PC seeds containing % 43.31 of ?-pinene, % 39.9 of ß-pinene, % 10.18 of ß-phellandrene, % 5.47 of 1-Allyl-2-3-4-5-tetra methoxy-benzene, % 4.89 of myricticin, % 2.75 of apiole, % 1.18 of sabinene and % 0.40 of elemicin.The LD50 (ip) dose was found to be 0,563 ml/kg. In the antiinflammatory experiments, the group exposured to PC was compared with the each of groups exposured to SF(serum physiologic), ethyl alcohol and indomethasine. In the experiment of antiinflammatory effect, the seeds of PC had antiinflammatory effect which were higher that at 0.060 ml/ kg but less effective than indomethacine at 0.015 ml/kg and 0.030 ml / kg doses.The median effective dose (ED50) of the extract was found to be about 0.029 ml/ kg.Key words : Petroselinum crispum seeds, volatile oil, antiinflammatory effect, lethal dose, mice, rat. 50
- Published
- 2009
4. Isırgan otu (Urtica dioica L.)nun dimetilbenzantrasen (DMBA) uygulanan tavşanlarda hematolojik, biyokimyasal parametreler ile bazı tümör markırları üzerine etkisi
- Author
-
Oto, Gökhan, Türel, İdris, and Farmakoloji ve Toksikoloji (Veterinerlik) Ana Bilim Dalı
- Subjects
Veterinary Medicine ,Veteriner Hekimliği ,Pharmacy and Pharmacology ,Stinging nettles ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
Bu çalısmada ısırgan otu (Urtica dioica L.)'nun DMBA uygulanan tavsanlardahematolojik, biyokimyasal parametreler ile bazı tümör markırları üzerine etkisi incelendi.Çalısmada toplam 24 tavsan (Yeni Zelanda ırkı) kullanıldı. Hayvanlar 8'erli 3 grubaayrıldı. Kontrol grubuna % 10'luk DMSO 0.5 ml/kg/gün dozunda i.m. olarak uygulandı.2. gruba % 10'luk DMSO'da çözdürülmüs toksik etkisi bilinen DMBA 0.5 ml/kg/gündozunda i.m. olarak, 3. gruba ise % 10'luk DMSO'da çözdürülmüs toksik etkisi bilinenDMBA i.m. olarak 0,5 ml/kg/gün ve % 2'lik Tween 80 solüsyonunda çözündürülmüsısırgan otu methanol ekstresi i.m. olarak 0.2 ml/kg/gün dozlarında uygulandı.Hematolojik analizler 0, 15, 30, 45, 60. günlerde yapıldı. Hemoglobin, alyuvar, lenfositve hematokrit deger düzeyleri 60.gün karsılastırmalarında kontrol grubuna göre DMBAve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgı gruplarda istatistiksel açıdan önemlidüzeyde düsük (P0.05). Biyokimyasal analizler 0, 15, 30, 45, 60 ve 150.günlerde yapıldı. Kan serumunun 150.gün karsılastırmalarında biyokimyasalparametrelerden ALT, AST, amilaz, direkt bilurubin, indirekt bilurubin, Mg, ve AFPdüzeyleri kontrol grubuna göre DMBA ve DMBA + ısırgan otu ekstresinin uygulandıgıgrupta istatistiksel açıdan önemli düzeyde yüksek (P0.05) olarak tespit edildi. Sonuç olarak, bu çalısmada eldeedilen bulgulara göre ısırgan otu'nun toksik etkili olan DMBA'nın etkisini kısmenönleyebilecegi düsünülmektedir.Anahtar Kelimeler: Biyokimyasal parametreler, DMBA, hematolojik parametreler,ısırgan otu (Urtica dioica L.), tümör markırları. In this study, the effects of nettle (Urtica dioicaL.) on some haematological, biochemical parameters and on some tumour markers wereinvestigated in DMBA applied rabbits. In this study a total of 24 rabbits (New ZelandRabbits) were used. They were divided into 3 groups each containing 8 rabbits. To thecontrol group; 10 % DMSO (Dimethyl sulphoxide) were given intra muscularly (i.m.) ata 0.5 ml/kg/day dose. To the second group (DMBA group); a known toxic DMBAdissolved in 10 % DMSO were given i.m. at a 0.5 ml/kg/day dose. To the third group(Nettle group); a known toxic DMBA dissolved in 10 % DMSO were given i.m. at a 0.5ml/kg/day dose and methanol extract of nettle (Urtica dioica L.) dissolved in Tween 80solution were given i.m. at a 0.2 ml/kg/day dose. Haematologic analysis were made ondays 0, 15, 30, 45 and 60. When haemoglobin, RBC, lymphocyte and PCV values on day60 compared, the values in DMBA group and Nettle group were lower statistically(P0.01) in all groups. Biochemical analysis were made ondays 0, 15, 30, 45, 60 and 150. When ALT, AST, Amilaze, direct biluribin, indirectbiluribin, Mg and AFP (Alpha fetoprotein) values on day 150. compared; the values inDMBA and Nettle groups were higher statistically (P0.05) in all groups. As a result; according tothe findings of this study, it is assumed that nettles may have partially protectiveinfluence on the organism against toxical effects of the DMBA.Keywords: Biochemical parameters, DMBA, Haematological parameters, Nettle(Urtica dioica L.), Tumour markers. 101
- Published
- 2007
5. Halk sağlığı amaçlı kullanılan pestisitlerin (Biyosidal) güvenilirlik standartlarının karşılaştırılması
- Author
-
Tarakçi, Ümit, Türel, İdris, and Farmakoloji ve Toksikoloji Ana Bilim Dalı
- Subjects
Veterinary Medicine ,Veteriner Hekimliği ,Pharmacy and Pharmacology ,Biocides ,Eczacılık ve Farmakoloji - Abstract
Yaşamımızı kolaylaştırmak için üretildiği iddia edilen birçok kimyasal, aslındaüretimden tüketime kadar, insan sağlığı ve çevre açısından küresel bir tehditoluşturmaktadır. Dünyadaki kimyasal sanayi ise çoğunlukla çok az deney yapıp, insansağlığı ve çevreye etkilerini araştırmadan her yıl binlerce kimyasal bileşiği üretippiyasaya sürüyor. Uluslararası çevre yönetiminin en önemli konularından biri olarakgörülen Kalıcı Organik Kirleticiler sorununun çözülmesi için 22 Mayıs 2001'de kabuledilmiş olan Stokholm Konvansiyonu, 17 Mayıs 2004'de yürürlüğe girmiştir. 151 ülketarafından imzalanan ve 114 ülke tarafından onaylanmış bulunan StokholmKonvansiyonu, Türkiye tarafından da imzalanmış olup henüz TBMM tarafındanonaylanmadığı için yürürlüğe girmemiştir. İnsan yaşam kalitesini arttırmak amacı ilekullanılmakta olan pestisitler; kontrolsüz, bilinçsiz, gereksiz kullanımı sonucundayaşamı tehdit eder konuma gelmiştir. Mevcut sorun, sadece ülkemizin bir sorunuolmayıp, küresel bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyanın önde gelenülkelerinde bu sorun yıllarca süren çalışmalar ışığında ve bedeli ağır ödenen deneyimlersonucunda belirli bir standarda gelmiştir. Dünya genelinde pestisitlerle ilgili sorunlarınyaşanmadan bertaraf edilmesi için Dünya Sağlık Örgütü, küresel bir hizmetvermektedir. Bilimsel çalışmalar ışığında, üretilen pestisitlerin deneysel sahadenemeleri yapılarak insan ve çevreye olumsuz etkileri en az olan ürün standartlarıbelirlenmektedir. Ülkemizdeki yasal mevzuatın yetersizliğine bağlı olarak pestisitlerleilgili sorunların boyutları dahi bilinmemektedir. Yaşanan sorunların münferit olaylarolarak basın ve medyaya yansıması ile gündeme gelen hadiseler, aslında buzdağınıngörünen kısmından ibarettir. Avrupa Birliği ile olan tarama süreci içerisinde ülkemizinmevcut durumu tüm çıplaklığı ile ortaya konmaktadır. Çalışmada, A.B.D., İngiltere,DSÖ ve AB pestisit mevzuatı ve uygulamaları ile ülkemizde durum karşılaştırılmıştır.Anahtar sözcükler: ABD pestisit politikası, biyosidal, İngiltere Pestisitpolitikası, pestisit, WHOPES Many chemicals, aserted that they were produced to make human being lifeeasier, are actually a global menace fot public health and environment. On the otherhand, chemical industry prodeces and puts thousands pf chemical compounds on themarket without doing enough experiments on their potentials hazardous effects onpublic helath and enviroment. The Stockholm Convention signed on May 22, 2001 tosolve the problem with Pemanent Organic Contaminants which is thought as being oneof the most important subjects of international executive program for environmentbecame valid on May 17, 2004. The Stckholm Convention which was signed by 151countries and embodied in 114 of them was signed by The Republic of Turkey too butit didn?t become valid in Turkey for the reason that the teraty has not yet been adoptedby The Grand National Assembly of Turkey. The uncontrolled, insensible andunnecessary usage of pesticides which have being used-on the contrary- for the purposeof improving the life quality of human being leads to endanger the life. The presentproblem is not only the problem of our country but also appears as a global problem.This problem was standardised in the developed countries of the world by means ofstudies for years and the experiences cost a lot. WHO serves globally to stave off theless hazardous forms of pesticides for public health and environment are definedfollowing the pilot experiments of prototype pesticides. Unfortunately, even the extentsof related problems with pesticides in our country remain onclear due to the lack ofcurrent laws. Individual events becoming a current issue by some media programsa reonly the apparent part of the iceberg in deed. The current status of our country has beingexposed markedly by the processses for the integration by European Union (EU). In thepresent study, the laws and the regulations on and the applications of pesticides in USA,United Kingdom, WHO and EU were compared to the status of our country.Key words: Biocidal, pesticides, UK pesticides policy, USA pesticides policy,WHOPES. 70
- Published
- 2006
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.