Search

Endarterectomy and eversion methods in carotid artery surgery are low-risk gold standard treatment methods applied to reduce the rate of stroke and mortality in symptomatic or asymptomatic patients. Regional cerebral oxygen saturation (rSO2) by near infrared spectroscopy (NIRS) method and carotid root pressure measurement are commonly used methods for early detection of cerebral hypoperfusion and ischemia. The most commonly used method to prevent cerebral hypoperfusion and reduce the risk of cerebral ischemia is the use of intraoperative shunts. In our study, we aimed to investigate the effects of decrease in NIRS rSO2 value and the effects of shunt use on peroperative stroke/mortality in patients who were decided to use shunt with a carotid root pressure value of ≤40mmHg. Between 2018 and 2020, 40 patients with stenosis of 70-99% according to North American Symptomatic Carotid Endarterectomy Trial (NASCET) criteria and operated on were evaluated retrospectively. The mean ipsilateral NIRS values were 70.33±8.40 and 65.1±4.52 before clamping, 57.87±8.4 and 62.01±4.6 at the first minute after clamping in the shunt and non-shunt groups, respectively (p, Karotis arter cerrahisinde endarterektomi ve eversiyon metotları semptomatik veya asemptomatik hastalarda inme ve mortalite oranını azaltmaya yönelik uygulanan düşük riskli altın standart tedavi yöntemleridir. Serebral hipoperfuzyon ve iskeminin erken tespiti için yakın kızılötesi spektroskopi (NIRS) yöntemi ile rejyonel serebral oksijen saturasyonu (rSO2) ve karotis kök basıncı ölçümü yaygın kullanılan yöntemlerdir. Serebral hipoperfuzyonu engellemek ve serebral iskemi riskini azaltmak amaçlı en yaygın kullanılan yöntem intraoperatif şant kullanılmasıdır. Çalışmamızda karotis kök basıncı eşik değeri ≤40mmhg şant kullanımına karar verilen hastalarda, NIRS rSO2 değerindeki azalma, şant kullanımının peroperatif inme ve mortalite üzerine etkilerini araştırmayı amaçladık. 2018-2020 yılları arasında Kuzey Amerika semptomatik karotis endarterektomi çalışması (NASCET) kriterlerine göre %70-99 oranında darlık saptanan ve opere edilen 40 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Şant kullanılan ve kullanılmayan grupta ipsilateral NIRS değerleri sırası ile ortalama klemp öncesi 70.33±8.40 ve 65.1±4.52, klemp konulduktan sonraki ilk dakikada 57.87±8.4 ve 62.01±4.6 saptandı (p

Giriş: Koroid pleksus gebeliğin 6. haftasında nöroepitelial duvardan gelişmeye başlar. Bu hücrelerden köken alan koroid pleksus tümörlerinin geniş spektrumlu histolojik ve biyolojik özellikleri bulunmaktadır. İntrakranial tümörlerin % 0.2-1ini oluştururlar. Hemen her zaman artmış kafa içi basınç bulguları ile birliktedirler. Tanıda kompüterize tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme esastır. Tedavi ise gros total rezeksiyondur. Çalışmamızın amacı her iki lateral ventrikülü ve üçüncü ventrikülü dolduran nadir görülen diffüz villöz hiperplazi olgusunu sunmak ve koroid plexus tümölerinde tedavi yaklaşımı ve cerrahi sonuçları tartışmaktır.Gereç ve Yöntem: 2011 ve 2017 yılları arasında 11 hastaya cerrahi uyuladık: 9 olguda koroid plexus papillomu, 1 olguda atipik koroid plexus papillomu ve 1 olguda diffüz villöz hiperplazi mevcuttu. Olguların en küçüğü 2 aylık en büyüğü 12 aylık olup ortalama yaş 8.6 ay idi. Olguların 4 ü kız, 7 si erkekti. Tümör olguların 7 sinde sol, 3 ünde sağ lateral ventrikülde 1 inde her iki lateral ventrikül ve 3 ventrikülde idi. Tüm olgularda tanı ve takip radyolojik inceleme ile gerçekleştirildi.Bulgular: Hastalarımızın tümünde artmış kafa içi basıncına bağlı bulgular vardı ve 3 hastamıza hidrosefali nedeni ile ventriküloperitoneal şant uygulandı. Ortalama takip süremiz 3.6 yıl olup hastalarımızın hepsi yaşamaktadır.Sonuç: Koroid pleksus tümörleri tedavisinde gros total eksizyon esastır., Purpose: Choroid plexus develops at the 6th week of gestation from neuroepithelial lining. Choroid plexus tumors, originating from these cells have wide spectral hystological and biological features. They constitute 0,2-1% of intracranial tumors. They almost mostly present with raised intracranial pressure symptoms. Computeried tomography and magnetic resonance imaging are essential in diagnosis. Therapy is gross total resection. The aim of this study is to present a rare case with diffuse villous hyperplasia filling both of the lateral ventricles and the third ventricle and to discuss the therapeudic approach and surgical results of choroid plexus tumors. Materials and Methods: Between 2011 and 2017 we performed surgery to 11 patients; 9 with choroid plexus papilloma, 1 with atypical choroid plexus papilloma and 1 with diffuse villous hyperplasia. The youngest patient was two months old, the oldest one was 12 months and the average age was 8.6 months. Four cases were female, seven were male. The tumor was at the left lateral ventricle in seven and at the right lateral ventricle in three cases. The tumor was at the both lateral ventricles and third ventricle in one case. All of the cases were diagnosed and followed up with radiological investigations. Results: All of our patients presented with raised intracranial pressure and 3 of them underwent ventriculoperitoneal shunt application because of hydrocephalus.Average postoperative follow up period is 3.6 years and all the cases are alive.Conclusion: Gross total excision is essential for choroid plexus tumors.

Dandy-Walker sendromu yaklaşık olarak 30.000 canlı doğumda bir oranında görülen, foramen Luschka ve Magendie atrezisi, posterior fossa kisti ve serebellar vermis agenezisi ile karakterize bir sendromdur. Bu sendromun tedavisinde ventriküler şantlar geliştirilene kadar posterior fossa eksplorasyonu ve kist membran eksizyonu uzunca bir süre tek tedavi şekli olmuştur. Şantların geliştirilmesi bu tedavi şemasını değiştirmiştir. Literatürde ventiküloperitoneal, kistoperitoneal veya kombine yaklaşımlar olmak üzere değişik şant uygulamaları mevcuttur. Bununla birlikte bu hastalarda şant seçimi ile ilgili henüz kesin bir yaklaşım oluşturulabilmiş değildir ve farklı çalışmalardan farklı sonuçlar bildirilmektedir. Bu yazıda Dandy-Walker sendromu teşhisi konulan 26 günlük bir yenidoğan olgusu sunulacak ve şant seçimi literatür eşliğinde gözden geçirilecektir. Dandy-walker malformation (DWS) is seen about in 1/30.000 live-birth and characterized by the lack of patency of the foramina of Luschka and Magendie, cyst of the posterior fossa and agenesis of the cerebellar vermis. Posterior fossa exploration and cyst excision was the only treatment of this syndrome until the development of shunt systems. However, the choice of shunt systems in DWS is still in controversial and different results have been reported from different studies. In this report, we are presenting a DWS case in a newborn and tried to discuss the choice of shunt application in the light of the literature.

Hidrocefalus je medicinsko stanje koje je obilježeno prekomjernim nakupljanjem cerebrospinalnog likvora u moždanim komorama ili šupljinama mozga, što za posljedicu može imati poveæanje intrakranijskog tlaka. S obzirom na uzroèni mehanizam dijelimo ga na komunicirajuæi i nekomunicirajuæi ili opstruktivni. Obje vrste hidrocefalusa mogu biti priroðene ili steèene. Glavni simptom priroðenog hidrocefalusa je velika glava dojenèeta ili djeteta, dok se u steèenih oblika hidrocefalusa akutna dilatacija komora manifestira nespecifiènim znakovima, poput povišenog intrakranijskog tlaka. Kronièni oblik hidrocefalusa ima sporiji tijek i ukljuèuje klinièka obilježja poput Hakim-Adamsovog trijasa (inkontinencije, ataksije i demencije). Lijeèenje svih vrsta hidrocefalusa je kirurško.Ú²-‰, Hydrocephalus is a medical condition characterized by excessive accumulation of cererospinal fluid in the ventricles or cavities of the brain which can lead to increased intracranial pressure. Based on its underlying mechanisms can be classified into communicating and non-communicating or obstructive. Both forms can be either congenital or acquired. Main sing of congenital hydrocephalus is unussualy large head in infant or a child. Acute dilatation of ventricle is to mainifest with non specific signs and symptoms of increassed intracranial pressure. Chronic dilatation has more insidious onset presenting for instance Hakim- Adams triad, congnitive impairment, gait disturbence, incontinence. Tretman of hidrocephalus is operative.e.

Hidrocefalus je medicinsko stanje koje je obilježeno prekomjernim nakupljanjem cerebrospinalnog likvora u moždanim komorama ili šupljinama mozga, što za posljedicu može imati poveæanje intrakranijskog tlaka. S obzirom na uzroèni mehanizam dijelimo ga na komunicirajuæi i nekomunicirajuæi ili opstruktivni. Obje vrste hidrocefalusa mogu biti priroðene ili steèene. Glavni simptom priroðenog hidrocefalusa je velika glava dojenèeta ili djeteta, dok se u steèenih oblika hidrocefalusa akutna dilatacija komora manifestira nespecifiènim znakovima, poput povišenog intrakranijskog tlaka. Kronièni oblik hidrocefalusa ima sporiji tijek i ukljuèuje klinièka obilježja poput Hakim-Adamsovog trijasa (inkontinencije, ataksije i demencije). Lijeèenje svih vrsta hidrocefalusa je kirurško.Ú²-‰, Hydrocephalus is a medical condition characterized by excessive accumulation of cererospinal fluid in the ventricles or cavities of the brain which can lead to increased intracranial pressure. Based on its underlying mechanisms can be classified into communicating and non-communicating or obstructive. Both forms can be either congenital or acquired. Main sing of congenital hydrocephalus is unussualy large head in infant or a child. Acute dilatation of ventricle is to mainifest with non specific signs and symptoms of increassed intracranial pressure. Chronic dilatation has more insidious onset presenting for instance Hakim- Adams triad, congnitive impairment, gait disturbence, incontinence. Tretman of hidrocephalus is operative.e.

Araknoid kistler benign, konjenital, nonneoplastik, ekstraaksiyal, BOS veya BOS’a benzer sıvı ile dolu intraaraknoidal lezyonlardır. Bu lezyonların patogenezi, doğal seyri ve bu lezyonlara bağlı komplikasyonların insidansı hakkında az şey bilinmesi, tedavi stratejisinin seçiminde problem oluşturmaktadır. Arachnoid cysts are benign, congenital, non-neoplastic and extra-axial lesions. They are usually filled with CSF or CSF-like fluids. The pathogenesis, course of the disease and the incidence of the related complications are not well-documented, which causes some problems in the management of the disease.