206 results on '"ESENLİK, ELÇİN"'
Search Results
52. Unilateral Le Fort I Osteotomy for Rehabilitating the Large Alveolar Cleft and Vertical Malocclusion With the Distraction Technique
- Author
-
Baykul, Timuçin, primary, Aydin, Mustafa Asim, additional, Findik, Yavuz, additional, and Esenlik, Elçin, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
53. ORTODONTİDE KULLANILAN MALZEMELERİN SİTOTOKSİSİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
KARAKAŞ, Cafer Sadık, primary and ESENLİK, Elçin, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
54. Correction of a Severe Class III Malocclusion with Orthognathic Surgery A Case Report
- Author
-
ESENLİK, ELÇİN, AYDIN, MUSTAFA ASIM, FINDIK, YAVUZ, topal, olgun, and BAYKUL, TİMUÇİN
- Published
- 2013
55. Intraoral Distraction Osteogenesis for Maxillary Deficiencies
- Author
-
TÜRKKAHRAMAN, MUHAMMET HAKAN, ESENLİK, ELÇİN, FINDIK, YAVUZ, BAYKUL, TİMUÇİN, and AYDIN, MUSTAFA ASIM
- Published
- 2013
56. Comparison of facemask and skeletal anchorage theraphy with intermaxillary elastics in patients with maxillary retrognathism
- Author
-
ESENLİK, ELÇİN, AĞLARCI, CAHİDE, and FINDIK, YAVUZ
- Published
- 2012
57. Distraction osteogenesis in management of in severe mandibular deficiency
- Author
-
BAYKUL, TİMUÇİN, FINDIK, YAVUZ, ESENLİK, ELÇİN, AYDIN, MUSTAFA ASIM, and büyüktürk, burak
- Published
- 2012
58. Treatment of Cleft Patients with Maxillary Hypoplasia with Intraoral Distraction Osteogenesis
- Author
-
TÜRKKAHRAMAN, MUHAMMET HAKAN, ESENLİK, ELÇİN, FINDIK, YAVUZ, AYDIN, MUSTAFA ASIM, and BAYKUL, TİMUÇİN
- Published
- 2012
59. OBEZİTE VE ORTODONTİ İLİŞKİSİ
- Author
-
Esenlik, Elçin and Bolat, Esra
- Subjects
Obezite, ortodonti, kraniyofasiyal morfoloji - Abstract
Obesity has taken place among serious health problems in the world. In the organism, there are a few systems not affected by obesity. Obesity is accepted as a disease which threaten the people lives besides esthetical problems.When assessing the relationship between orthodontics and obesity; it is observed that obesity has effects on bone development and bone metabolism, puberty, growth and development and craniofacial morphology. It was stated that obese children, particularly girls, reached to pick pubertal period earlier than normal children. It was demonstrated that bone density increases in obese children and some of the hormons and cytokines having role in development of obesity have effects also on bone metabolism. It was shown that obese patients have greater craniofacial structures, increased maxillary and mandibular sizes, apparent prognatism in jaws. In addition, some findings show that obeses have more straight soft tissue profiles. It is of importance that earlier erupting teeth in obese patients should be considered regarding the planning orthodontic treatment. It need for further studies which investigate the craniofaciodental structures and properties of orthodontic tooth movement of obese patients.Key words: Obesity, orthodontics, craniofacial morphology, Günümüzde obezite, ciddi sağlık problemleri arasında yerini almıştır. Organizmada obeziteden etkilenmeyen çok az sistem bulunmaktadır. Obezite estetik problemlerin yanı sıra insanların yaşamını tehdit eden bir hastalık olarak kabul edilmektedir.Ortodonti alanıyla obezitenin ilişkisi değerlendirildiğinde; obezitenin başta kemik gelişimi ve metabolizması, ergenlik, büyüme ve gelişim ve kraniofasiyal morfoloji üzerinde etkilerinin olduğu görülmektedir.Obez çocukların özellikle de obez kızların normal çocuklardan daha erken pubertal atılıma ulaştıkları belirtilmiştir. Obezlerde kemik yoğunluğunun arttığı, obezite gelişiminde rol oynayan bazı hormon ve sitokinlerin aynı zamanda kemik metabolizması üzerine etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Obez bireylerin daha büyük kraniyofasiyal yapılara sahip olduğu, maksiller ve mandibuler boyutlarının artmış olduğu, her iki çenede de belirgin bir prognatizm olduğu gözlenmiştir. Buna ilaveten obez bireylerin daha düz yumuşak doku profiline sahip oldukları bulgusu da gösterilmiştir. Obez bireylerde diş sürmesinin daha erken zamanda olması ortodontik tedavi planlaması bakımından önem taşımaktadır. Obez bireylerin kraniyofasiyodental yapılarının ve bu bireylerde ortodontik diş hareketi özelliklerinin daha detaylı incelenmesine ihtiyaç vardır.Anahtar Kelimeler: Obezite, ortodonti, kraniyofasiyal morfoloji
- Published
- 2011
60. THE RELATIONSHIP BETWEEN OBESITY AND ORTHODONTICS
- Author
-
ESENLİK, Elçin and BOLAT, Esra
- Subjects
Health Care Sciences and Services ,Obesity,orthodontics,kraniyofasiyal morfoloji ,Obezite,ortodonti,kraniyofasiyal morfoloji ,Sağlık Bilimleri ve Hizmetleri - Abstract
Günümüzde obezite, ciddi sağlık problemleri arasında yerini almıştır. Organizmada obeziteden etkilenmeyen çok az sistem bulunmaktadır. Obezite estetik problemlerin yanı sıra insanların yaşamını tehdit eden bir hastalık olarak kabul edilmektedir.Ortodonti alanıyla obezitenin ilişkisi değerlendirildiğinde; obezitenin başta kemik gelişimi ve metabolizması, ergenlik, büyüme ve gelişim ve kraniofasiyal morfoloji üzerinde etkilerinin olduğu görülmektedir.Obez çocukların özellikle de obez kızların normal çocuklardan daha erken pubertal atılıma ulaştıkları belirtilmiştir. Obezlerde kemik yoğunluğunun arttığı, obezite gelişiminde rol oynayan bazı hormon ve sitokinlerin aynı zamanda kemik metabolizması üzerine etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Obez bireylerin daha büyük kraniyofasiyal yapılara sahip olduğu, maksiller ve mandibuler boyutlarının artmış olduğu, her iki çenede de belirgin bir prognatizm olduğu gözlenmiştir. Buna ilaveten obez bireylerin daha düz yumuşak doku profiline sahip oldukları bulgusu da gösterilmiştir. Obez bireylerde diş sürmesinin daha erken zamanda olması ortodontik tedavi planlaması bakımından önem taşımaktadır. Obez bireylerin kraniyofasiyodental yapılarının ve bu bireylerde ortodontik diş hareketi özelliklerinin daha detaylı incelenmesine ihtiyaç vardır., Obesity has taken place among serious health problems in the world. In the organism, there are a few systems not affected by obesity. Obesity is accepted as a disease which threaten the people lives besides esthetical problems.When assessing the relationship between orthodontics and obesity; it is observed that obesity has effects on bone development and bone metabolism, puberty, growth and development and craniofacial morphology. It was stated that obese children, particularly girls, reached to pick pubertal period earlier than normal children. It was demonstrated that bone density increases in obese children and some of the hormons and cytokines having role in development of obesity have effects also on bone metabolism. It was shown that obese patients have greater craniofacial structures, increased maxillary and mandibular sizes, apparent prognatism in jaws. In addition, some findings show that obeses have more straight soft tissue profiles. It is of importance that earlier erupting teeth in obese patients should be considered regarding the planning orthodontic treatment. It need for further studies which investigate the craniofaciodental structures and properties of orthodontic tooth movement of obese patients.Key words: Obesity, orthodontics, craniofacial morphology
- Published
- 2011
61. ETHICAL RULES IN CLINICAL AND SCIENTIFIC RESEARCHES
- Author
-
Esenlik, Elçin and Bolat, Esra
- Subjects
Bilimsel çalışmalar, etik kurallar, etik yaptırımlar ,Bilimsel çalışmalar,etik kurallar,etik yaptırımlar - Abstract
Releasing the outcomes of scientific and clinical studies to the public is an important issue. If products of science are incorrect and misleading whole society is affected. To avoid this situation, the scientific studies are arranged by ethical principles. In the present review, it will be given an information about ethical concepts and rules which are mandatory in the clinical studies which are projection of the scientific studies in the health field. It will also be discussed how the sanctions or punishments are to be applied when ethics violations exist. The way which manage the unethical behavior encountered in the scientific life is good educational process. For this purpose, scientific research counseling centers should be constituted and financial facilities should be improved. Key words: Scientific studies, ethical rules, ethical sanctions, ÖzetKlinik ve bilimsel çalışmalardan elde edilen sonuçların topluma duyurulması önemli bir husustur. Bilim hayatının ortaya çıkarttığı ürünlerin hatalı ve yanıltıcı olması tüm toplumu etkileyebilir. Bu durumdan kaçınmak için, bilimsel çalışmalar etik ilkeler tarafından düzenlenmektedir. Bu derlemede; bilimsel çalışmalar ve bunların sağlık alanındaki izdüşümleri olan klinik araştırmalar ve bu araştırmalarda uyulması gereken etik kavramlar ve kurallar hakkında bilgi verilecek, etik ihlalleri karşısında ne gibi yaptırımlar ve cezalar uygulandığı tartışılacaktır.Bilim hayatında karşımıza çıkan etik dışı davranışlarla mücadele etmenin yolu; iyi bir eğitim sürecinden geçmektir. Bilimde araştırma eğitimine ve öğretime önem vermek gerekir. Bu amaçla bilimsel araştırma danışma merkezleri kurulmalı; maddi olanakların iyileştirilmesi sağlanmalıdır.Anahtar Kelimeler: Bilimsel çalışmalar, etik kurallar, etik yaptırımlarAbstractReleasing the outcomes of scientific and clinical studies to the public is an important issue. If products of science are incorrect and misleading whole society is affected. To avoid this situation, the scientific studies are arranged by ethical principles. In the present review, it will be given an information about ethical concepts and rules which are mandatory in the clinical studies which are projection of the scientific studies in the health field. It will also be discussed how the sanctions or punishments are to be applied when ethics violations exist. The way which manage the unethical behavior encountered in the scientific life is good educational process. For this purpose, scientific research counseling centers should be constituted and financial facilities should be improved. Key words: Scientific studies, ethical rules, ethical sanctions
- Published
- 2011
62. Maksiller Retrognatili İskeletsel Sınıf 3 Vakalarda Yüz Maskesi ve İskeletsel Ankraj ile İntermaksiller Elastik Kullanımının Karşılaştırılması
- Author
-
FINDIK, YAVUZ, AĞLARCI, CAHİDE, and ESENLİK, ELÇİN
- Published
- 2010
63. Comparison of short-term effects between face mask and skeletal anchorage therapy with intermaxillary elastics in patients with maxillary retrognathia
- Author
-
Ağlarcı, Cahide, primary, Esenlik, Elçin, additional, and Fındık, Yavuz, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
64. Nasoalveolar molding in a case of incomplete cleft lip: Is it worth doing?
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary and Aydin, MustafaAsim, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
65. Maxillary protraction using skeletal anchorage and intermaxillary elastics in Skeletal Class III patients
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary, Ağlarcı, Cahide, additional, Albayrak, Gayem Eroğlu, additional, and Fındık, Yavuz, additional
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
66. Karışık dişlenme döneminde uygulanan yavaş maksiller genişletmenin kraniyofasiyal ve dentoalveoler yapılar üzerine olan etkilerinin incelenmesi
- Author
-
Esenlik, Elçin, Rübendüz, Meliha, and Ortodonti Anabilim Dalı
- Subjects
Diş Hekimliği ,Dentistry - Abstract
116 ÖZET Karışık Dişlenme Döneminde Uygulanan Yavaş Maksiller Genişletmenin Kraniyofasiyal ve Dentoalveoler Yapılar Üzerine Olan Etkilerinin İncelenmesi Bu çalışmada karışık dişlenme döneminde posterior çapraz kapanışlı bireylerde modifiye yavaş genişletme aygıtı uygulamasıyla, genişletme sonunda ve daimi dentisyon döneminde meydana gelen değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmaya karışık dişlenme döneminde bulunan posterior çapraz kapanışlı 40 birey alınmıştır. Bu bireylerden 23 'ü tedavi, 17' si kontrol grubundadır. Çalışmanın materyalini tedavi grubundaki bireylerin tedavi başı, genişletme sonu ve daimi dentisyonda; kontrol grubundaki bireylerin ise benzer dönemlerde alman lateral sefalometrik, postero-anterior ve oklüzal filmleri ile ortodontik modelleri oluşturmuştur. Ayrıca gelişim dönemlerinin saptanması için el-bilek filmlerinden yararlanılmıştır. Başlangıç yaş ortalaması 9.45 olan 11 kız ve 12 erkek birey tedavi grubunu, yaş ortalaması 9.28 olan 1 1 kız ve 6 erkek birey de kontrol grubunu oluşturmaktadır. Tedavi grubu bireylerine modifiye akrilik plakla yavaş genişletme yapılırken, kontrol grubu bireyleri ise tedavisiz olarak izlenmiştir. Tedavi süresi 0.65 yıl ve toplam takip süresi 1,88 yıldır. Tedavi grubundaki bireylerin tedavi başı, genişletme sonu ve daimi dentisyondaki değerleri arasındaki farklar ile kontrol grubundaki bireylerin benzer kontrol dönemleri arasındaki farkları saptamak amacıyla eş yapma `t` testi, tedavi grubunda oluşan değişiklikler ile kontrol grubunda meydana gelen spontan değişikliklerin karşılaştırılması amacıyla da student `t` testi uygulanmıştır. Modifiye yavaş genişletme aygıtı ile tedavi sonrasında maksillanın sagittal gelişimi bir süre için duraklamış ve bunun dışında sagittal yön ölçümlerinde önemli bir değişiklik meydana gelmemiştir. Genişletme ile, üst molarlardaki devrilmenin minimum düzeyde olduğu ve maksillada iskeletsel olarak da genişlemenin olduğu görülmüştür. Bireylerin yaklaşık % 46'sında radyolojik olarak sagittal suturda açılma görülmüş, kısmen alt kaninler arası ve alt molarlar arasındaki genişlemenin yam sıra intergonyal boyutta da hafif artış olduğu tespit edilmiştir. Genişletme sonundaki istenmeyen hafif posterior mandibuler rotasyonun daimi dentisyon döneminde ortadan kalktığı görülmüştür. Karma dentisyonda uygulanan yavaş maksiller genişletme ile hem dentoalveoler hem de iskeletsel düzeyde olumlu etkiler meydana gelmiştir. Erken dönemde yapılan modifiye yavaş genişletme aygıtı ile elde edilen genişletmenin daimi dentisyona belirgin ölçüde yansıdığı görülmüştür. Anahtar sözcükler: Karma dişlenme, Posterior çapraz kapanış, Yavaş genişletme. 117 SUMMARY Evaluation of the Effects of Slow Maxillary Expansion on Craniofacial and Dentoalveoler Structures in Mixed Dentition The aim of this study was to evaluate the changes that occur during the treatment of posterior crossbites by using a modified slow expansion appliance in the mixed dentition and also to evaluate the stability of these changes in permanent dentition. In this study, 40 children with posterior crossbites in the mixed dentition were divided into two groups. Twenty-three of the cases were in the treatment group and 17 of these were in the control group. The material of this study consisted of orthodontic dental models, lateral cephalometric, postero-anterior and occlusal films taken at the beginning of treatment, at the end of the expansion period and at the permanent dentition stage in the treatment group (23 children), and in the control group (17 children). The hand- wrist films were also used for determining the growth periods of patients. The treatment group consisted of 1 1 females and 12 males with the mean age of 9.45 years and control group consisted 1 1 females and 6 males with the mean age of 9.28 years. Treatment time was 0.65 years and total follow-up period time was 1,88 years. In order to asses the changes that occur during control and treatment periods, paired `t` test was used. The statistically significant differences between the treatment and the control groups were determined by student's `t` test. After the treatment with modified acrylic expansion appliance, the sagittal growth of maxilla was inhibited for a certain period and the other sagittal parameters did not show any significant differences. Minimum tipping of the upper molars were observed and skeletal maxillary expansion were found with expansion. 46 % of the patients showed sagittal suture opening evaluated from radiographs and also slight expansion of lower canine and lower molar widths were observed with the slight increase in intergonial distance. Undesirable slight posterior mandibular rotation returned to initial value in the permanent dentition. With the slow maxillary expansion in the mixed dentition, both dentoalveoler and skeletal positive changes were observed. It has been showed that the expansion achieved in mixed dentition with the modified slow maxillary expansion appliance has effected the permanent dentition significantly. Key words: Mixed dentition, Posterior crossbite, Slow expansion. 138
- Published
- 2004
67. Skeletal Facial Morphology and Third Molar Agenesis
- Author
-
Kömerik, Nurgül, primary, Topal, Olgun, additional, Esenlik, Elçin, additional, and Bolat, Esra, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
68. Factors Effecting The Relapse in Orthognathic Surgery
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary and Albayrak, Gayem Eroğlu, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
69. Morphometric Evaluation of Craniofacial and Alveolar Arch Structures in Anencephalic Human Fetuses: A Cadaveric Study
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary, Şener, Emine Hilal, additional, Yılmaz, Hasan Hüseyin, additional, Uğuz, Ceren, additional, and Malas, Mehmet Ali, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
70. Comparison of short–term effects between face mask and skeletal anchorage therapy with intermaxillary elastics in patients with maxillary retrognathia.
- Author
-
Ağlarcı, Cahide, Esenlik, Elçin, and Fındık, Yavuz
- Subjects
SPORTS masks ,TREATMENT of malocclusion ,MANDIBULAR nerve ,MOLAR abnormalities ,BICUSPIDS - Abstract
Introduction: The aim of this study was to compare the short-term dental and skeletal effects of a face mask (FM) with those of skeletal anchorage (SA) therapy with intermaxillary elastics in prepubertal patients with skeletal Class III malocclusion. Methods: Fifty patients with skeletal Class III malocclusion and maxillary deficiency were divided into two groups. In the FM group, an FM was applied by a bite plate with a force of 400 g for each side. In the SA group, mini-plates were placed between mandibular lateral incisors and canines, and mini-implants were inserted between maxillary second premolars and first molars. A bite plate was inserted into the upper arch, and Class III elastics were applied with a force of 200 g between each mini-plate and mini-implant. Results: Mean treatment durations were 0.52 ± 0.09 years for FM and 0.76 ± 0.09 years for SA. After the treatment, statistically significant increases in SNA°, ANB°, A-y, 1-NA, SnGoGn°, Co-A, Co-Gn, and A-Nperp, and reductions in SNB° and FH┴N-Pg were observed in both groups, and these changes were similar in both groups. In the FM group, 1-NB decreased significantly, and in the SA group, it increased significantly (P < 0.05). Conclusions: The undesired dentoalveolar effects of the FM treatment were eliminated with SA treatment, except with regard to lower incisor inclination. Favourable skeletal outcomes can be achieved by SA therapies, which could be an alternative to the extraoral appliances frequently applied to treat skeletal Class III patients with maxillary deficiency. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
71. An Investigation into the Morphometric Developments of the Maxillary and Mandibular Arches during the Fetal Period
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary, Şener, Emine Hilal, additional, Koçer, Gúlperi Şanli, additional, and Malas, Mehmet Ali, additional
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
72. Vitamin E supplementation modulates gingival crevicular fluid lipid peroxidation and antioxidant levels in patients with orthodontic tooth movement
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary, Nazıroğlu, Mustafa, additional, Açıkalın, Cahide, additional, and Övey, Ishak Suat, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
73. Evaluation of the Nose Profile After Maxillary Advancement With Impaction Surgeries
- Author
-
Esenlik, Elçin, primary, Kaya, Başar, additional, Gülşen, Ayşe, additional, Çukurluoğlu, Onur, additional, Özmen, Selahattin, additional, and Yavuzer, Reha, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
74. Inconsistencies in the Differential Diagnosis of Open Bite
- Author
-
Arat, Zuleyha Mirzen, primary, Akcam, Mehmet Okan, primary, Esenlik, Elçin, primary, and Arat, F. Emel, primary
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
75. ÖN ÇAPRAZ KAPANIŞIN ERKEN TEDAVİSİ: OLGU SUNUMU
- Author
-
ESENLİK, Elçin, primary and AKÇAM, M. Okan, additional
- Published
- 2004
- Full Text
- View/download PDF
76. DERİN KAPANISLI BİREYLERİN KARAKTERİSTİK YAPI ÖZELLİKLERİ VE ERKEN DÖNEM TEDAVİ YAKLAŞIMLARI
- Author
-
RÜBENDÜZ, Meliha, primary and ESENLİK, Elçin, additional
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
77. SINIF I MALOKLÜZYONLU VAKALARDA KANİN VE MOLAR DİŞLERİN DENTAL ARKLARDAKİ KONUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
- Author
-
RÜBENDÜZ, Meliha, primary and ESENLIK, Elçin, additional
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
78. Konjenital Diş Eksikliği Olan Karma Dentisyondaki Bir Hastanın Altı Yıllık İzlemi ve Ortodontik Tedavisi.
- Author
-
ALAKUŞ SABUNCUOĞLU, Fidan and ESENLİK, Elçin
- Subjects
CORRECTIVE orthodontics ,DECIDUOUS teeth ,INCISORS ,DENTAL implants ,DENTAL extraction ,MALOCCLUSION ,PERIODONTICS - Abstract
Copyright of Turkiye Klinikleri Journal of Dental Sciences is the property of Turkiye Klinikleri and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2012
79. Hypoplasia of a Permanent Incisor Produced by Primary Incisor Intrusion: A Case Report.
- Author
-
Altun, Ceyhan, Esenlik, Elçin, and Tözüm, Tolga Fikret
- Subjects
INCISORS ,OROFACIAL pain ,AESTHETICS ,DENTITION ,DENTAL crowns ,CALCIFICATION - Abstract
Orofacial trauma is a serious orodental and general health problem that may have medical, esthetic and psychological consequences for children and their parents. When the root of the primary tooth is close to the unerupted permanent tooth, primary tooth trauma may result in developmental disturbances and pulpal reaction in that permanent tooth. We report an unusual case in which injury to the primary dentition resulted in developmental disturbances in the crown and the calcified structures in the pulp chamber of the permanent tooth. Localized malformation of the crown and enamel hypoplasia were treated with a light-cured composite resin restoration. We also discuss the formation of pulp calcification and the need for endodontic treatment. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
80. Maksiller ilerletme sonrası nazolabial değişiklikler: Vaka raporu ve 1 yıllık takip.
- Author
-
Coşkun, Esra Yüksel, Esenlik, Elçin, and Fındık, Yavuz
- Subjects
MALOCCLUSION ,ORTHODONTICS ,DENTAL extraction - Abstract
Copyright of Acta Odontologica Turcica is the property of Acta Odontologica Turcica and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2020
81. Ratlarda C ve E vitamini uygulamalarının ortodontik diş hareketi üzerine etkilerinin histolojik ve biyokimyasal olarak incelenmesi = Histological and biochemical evaluation of the effects of vitamins C and E on orthodontic tooth movement in rats
- Author
-
Bolat, Esra, 1985- 101165 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmanın amacı C ve E vitaminlerinin ortodontik diş hareketi üzerine etkilerinin histolojik ve biyokimyasal olarak incelenmesidir.Çalışmaya 56 adet Wistar albino erkek ratla başlanmış ve ratlar 10’ar rattan oluşan 5 deney ve 6 rattan oluşan bir kontrol grubu olmak üzere 6 gruba ayrılmıştır.Tüm deney gruplarında üst çenede keser ve molar dişler arasına yerleştirilen kapalı yaylar ile 18 gün süreyle 50 gr kuvvet uygulanmış ve molar dişin mezial yönde hareket etmesi sağlanmıştır. 1. grupta E vitamini (150 mg/kg) ve 2. grupta C vitamini (200 mg/kg) enjeksiyonları intraperitonel olarak deney süresince her gün uygulanmıştır. 3. ve 4. gruplarda ise sırasıyla E vitamini ve C vitamini (20 μL) enjeksiyonları 1.molar dişin periodontal aralığına 3’er günlük aralıklarla enjekte edilmiştir. 5. grup apareyli kontrol grubu (n=10) ve 6. grup apareysiz kontrol grubu olarak (n=6) çalışmaya dahil edilmiştir. Deney başında ve sonunda keser ve molar dişler arası mesafe ölçülerek kaydedilmiş ve diş hareket miktarı belirlenmiştir. Deney sonunda ratlardan alınan kanlar biyokimyasal incelemeler için, sol üst 1. molar diş ve alveol kemiği ise histolojik inceleme için kullanılmıştır.Diş hareketi miktarı bakımından anlamlı bir farklılık bulunmamakla birlikte en fazla diş hareketi miktarı lokal C vitamini uygulanan grupta bulunmuştur.Tüm deney gruplarında distal yöndeki osteoblast ve mezial yöndeki osteoklast sayılarının kontrol grubuna göre belirgin şekilde arttığı görülmüştür. Tüm vitamin uygulanan gruplarda distal yöndeki osteoblast sayısı apareyli kontrol grubundan daha yüksek bulunmuştur. Sistemik vitamin uygulanan gruplarda distal yönde kollajen lif miktarının apareyli kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla olduğu gözlenmiştir.Sonuç olarak, C ve E vitamini uygulamalarının deneysel ortodontik diş hareketinde gerilim bölgesindeki kemik formasyonuna olumlu yönde etkisi olmuştur. Anahtar Kelimeler: Deneysel Diş hareketi; C vitamini; E vitamini; Histomorfometri, The aim of this study was to determine the effects of vitamins C and E on orthodontic tooth movement with histologic and biochemical methods.In this study, fifty six male Wistar albino rats were divided into 6 groups: five appliance groups (n=10) and one control group (n=6). All experimental groups had an orthodontic appliance consisting of a closed-coil spring ligated between the maxillary incisor and maxillary first molar to deliver an initial force of 50 g to move upper left molar mesially. The duration of the experimental period was 18 days. In the first group; vitamin E (150 mg/kg), in the second group vitamin C (200 mg/kg) was injected intraperitoneally per day. Local injections of vitamin E and vitamin C (20 μL) were performed respectively in the third and fourth groups once every three days. 10 rats were served as appliance control group (Group V) and 6 rats were served as the baseline control group (Group VI). Maxillary incisor-molar distance was measured at T0 and T1 to determine the tooth movement rate. At the end of the experimental period phlebotomy was performed for biochemical analysis and upper left first molars with their alveolar bone were dissected for histological examination.Tooth movement measurements revealed statistically non-significant results although local administration vitamin C group had the maximal tooth movement rate.Histomorphometrical evaluation revealed an increased osteoblastic activity at the distal side and increased osteoclastic activity at the mesial side in all experimental groups. All vitamin groups showed significantly increased osteoblastic activity and all systemic vitamin groups showed significantly increased amount of kollagen fibers at the distal side in comparison with the appliance control group.It was concluded that, vitamin C and vitamin E administrations positively affected bone formation on the tension side during experimental orthodontic tooth movement. Keywords: Tooth movement; Vitamin C; Vitamin E; Histomorphometry., Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ortodonti Anabilim Dalı, 2014., Kaynakça var.
82. İskeletsel sınıf III vakalarda yüz maskesi ve kemik destekli intermaksiller elastik kullanımının kranyofasiyal yapılar üzerine olan etkilerinin karşılaştırılması = Effects of face mask and skeletal anchorage therapy with intermaxillary elastics in skeletal class III patients on craniofacial structures
- Author
-
Açıkalın, Cahide. 23854 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. issuing body 18611
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Doktora)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2012., Kaynakça var.
83. Farklı dik yön boyutlarına sahip hastalarda çiğneme kaslarının elektromiyografik ve ultrasonografik olarak incelenmesi = Electromyographic and ultrasonographic evaluations of masticatory muscles in patients with different vertical facial types
- Author
-
Kılıç, Gülçin, 1985- 112136 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Yüz kaslarının aktivite ve boyutlarının kraniyofasiyal morfoloji üzerinde etkili olduğu görüşü yaygın olarak kabul görmektedir. Bu çalışmanın amacı farklı dik yön yüz boyutlarına sahip hastalarda masseter, temporal ve mental kasların aktivite ve kalınlıkları ile mimik kaslarının (orbicularis oris, levator labii superior ve zigomatikus major kaslarının) kalınlıklarının ölçülerek karşılaştırılmasıdır.Çalışmanın materyali 12-18 yaşları arasındaki 121 hastadan oluşmaktadır.Lateral sefalogramlarda yapılan ölçümlerin değerlendirilmesinin ardından bireyler dik yön boyutlarına göre hiperdiverjan (n=40) hipodiverjan (n=41) ve normodiverjan (n=40) olmak üzere üç gruba ayrılmıştır. Masseter, temporal ve mental kasların elektromiyografik aktivite ve ultrasonografik kalınlıkları istirahat ve maksimum istemli diş sıkma durumlarında; orbikularis oris, levator labii superior ve zigomatikus major kaslarının kalınlıkları istirahat durumunda ölçülerek kaydedilmiştir. Gruplar arasında farklar tekrarlanan ölçümlü varyans analizi ile (ANOVA) karşılaştırılmış ve Pearson Korelasyon katsayısı sefalometrik, elektromiyografik ve ultrasonografik ölçümler arası ilişkilerin analizi için kullanılmıştır.Çalışmamızın bulgularına göre, masseter, temporal ve mental kasların istirahatte EMG aktivitesinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmezken bu kasların maksimum istemli diş sıkma durumunda aktiviteleri hipodiverjan grupta en yüksek bulunmuştur. Temporal kas aktivitesi ise hiperdiverjan grupta istatistiksel olarak anlamlı derecede düşükken, masseter ve mental kasların aktiviteleri hipodiverjan ve normodiverjan gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark göstermemektedir. Masseter ve mental kasların kalınlıkları istirahat ve maksimum istemli diş sıkma durumlarında hipodiverjan grupta hiperdiverjan ve normodivarjan gruplara göre istatistiksel daha yüksek bulunmuştur. Üç grup arasında mental kas kalınlığında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır. Orbikularis oris kasının kalınlığı hipodiverjan grupta en yüksek iken; zigomatikus major kasının kalınlığı hiperdiverjan grupta en düşüktür. Levator labii superior kasının kalınlığında ise gruplar arasında anlamlı fark gözlenmemiştir. Bulgularımız masseter, temporal ve mental kasların aktivite ve kalınlığının, vertikal kraniyofasiyal morfoloji ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: çiğneme kası, elektromiyografi, ultrasonografi, vertikal yüz tipi, It's widely accepted that interaction exists between the activity and size of facial muscles and craniofacial morphology. The purpose of this research was to measure and compare the activity and thickness of masseter, temporal and mental muscles and thicknesses of orbicularis oris, levator labii superior, zygomaticus major muscles in different vertical facial types.The study material consisted of 121 patients between the ages of 12-18 years.After evaluation of measurements on lateral cephalograms, individuals were divided into hyperdivegent (n=40), hypodivergent (n=41) and normodivergent (n=40 groups). Electromyographic activity and ultrasonographic thickness of masseter, temporal and mental muscles and ultrasonographic thickness of orbicularis oris, levator labii superioris and zygomaticus major were measured in rest and maximal clenching positions. The differences between groups were compared with repeated measurement variance analysis (ANOVA) and Pearson Correlation coefficient was used to analyse the relations between cephalometric, electromiyographic and ultrasonographic measurements.The results of the study didn’t show any significant difference among groups for EMG activities of masseter, temporal and mental muscles in rest position and showed significantly higher activities of these muscles in hypodivergent group in maximal clenching position. Temporal muscle activity was significantly lower in hyperdivergant group, whereas masseter and mental muscles showed no difference between normodivergent and hyperdivergent groups. The thicknesses of masseter and temporal muscles in hypodivergent group were higher than hyperdivergent and normal groups in rest and maximal clenching positions. There was no statistically significant difference in mental muscle thickness among three groups. Orbicularis oris muscle thickness was higher in hypodivergent group and zygomaticus major activity was lower in hyperdivergent group. There was no statically significant difference among groups in levator labii superioris thickness.Our findings suggest that activity and thickness of masticatory muscles were related to vertical craniofacial morphology. Keywords: masticatory muscle, electromyography, ultrasonography, vertical facial type, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.
84. Risks and Complications of Orthodontic Skeletal Anchorage Methods
- Author
-
ERTEKİN, Berna and ESENLİK, Elçin
- Subjects
Ortodontik mini vida,mini plak,komplikasyonlar ,Orthodontic mini screw,mini plate,complications - Abstract
The use of skeletal anchorage devices applied to bone eliminates the undesirable effects of the conventional orthodontic methods and reduces the need for patient compliance. However, some complications may occur during or after the insertion of the mini screws. Vitality loss of the tooth, osteosclerosis or dentoalveolar ankylosis may be seen as a result of root trauma. Migration of the mini implant, nerve damage, perforation of the nasal cavity or maxillary sinus and mini implant fracture are also among the complications. Correct indication, selecting the suitable mini implant type for the proper location, appropriate insertion and loading protocols are the important considerations in the use of skeletal anchorage devices. Correct determination of the localization of mini screw can minimalize most of the complications, Kemiğe yerleştirilen iskeletsel ankraj sistemlerinin kullanımı konvansiyonel ortodontik yöntemlerde görülen yan etkileri ortadan kaldırabilmekte ve hasta kooperasyonuna olan ihtiyacı azaltabilmektedir. Bununla birlikte mini vidaların yerleştirilmesi sırasında ve sonrasında bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir. Diş köklerinde travma sonucu dişte vitalite kaybı, osteoskleroz veya dentoalveolar ankiloz oluşabilmektedir. Ayrıca, mini vidada sürüklenme, sinir hasarı, nazal kavite ve maksiller sinüs perforasyonu, mini vidada kırılma gibi komplikasyonlar da gelişebilmektedir. Bu nedenle, klinisyenlerin doğru endikasyon koyarak, uygun lokalizasyonda uygun mini vida ve mini plakları tercih etmeleri, yerleştirme ve yükleme protokollerine uymaları gerekmektedir. Lokalizasyonun doğru belirlenmesi komplikasyonların birçoğunu minimalize edecektir
85. Evaluation of Maxillary Arch Dimensions and Arch Symmetry in Unilateral Cleft Lip and Palate Infants Treated with Nasoalveolar Molding
- Author
-
ESENLİK, Elçin
- Subjects
Unilateral cleft lip and palate,infant orthopedics,nasoalveolar molding ,Unilateral dudak damak yarığı,infant ortopedisi,nazoalveolar molding - Abstract
Aim: The aim of this retrospective study was to evaluate the changes in maxillary arch parameters and symmetry after nasoalveoler molding in unilateral total cleft lip and palate infants. Material and Method: For this purpose, 5 female and 10 male infants 5-75 days previously treated with nasoalveoler molding were included. Strip bands were used in all cases together with the molding appliances. Infants were checked weekly until cleft segments were closed completely. Pretreatment and post molding photographs and casts were obtained. Amount of cleft, transversal distance of cleft, anterior and posterior arch widths, anterior and total arch lengths and asymmetry index were calculated on the study models. Paired t test was used to investigate whether there are any differences statistically between the pretreatment and posttreatment mean values, while Wilcoxon sign test was used in terms of differences between the median values. Results: Cleft widths decreased and cleft segments were closed each together after nasoalveoler molding in all cases. Anterior arch width did not show any significant change while posterior arch width increased statistically significant 2 mm . Anterior arch length decreased with a mean of 1,8 mm, while total arch length did not show any changes. The change of asymmetry index was found statistically significant. Conclusion: Cleft segments were aligned properly after nasoalveoler molding therapy and an improvement was obtained in arch symmetry, Amaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı unilateral total dudak damak yarıklı bebeklerde nazoalveoler molding sonrası maksiller ark parametrelerindeki ve simetrideki değişiklikleri incelemektir. Materyal ve Metod: Bu amaçla çalışmaya daha önce nazoalveoler molding tedavisi görmüş; 5 kız, 10 erkek bebek 5-75 günlük dahil edilmiştir. Tüm bebeklere nazoalveoler molding apareyi ve strip bantlar uygulanmıştır. Yarık segmentler birleşinceye kadar bebekler her hafta kontrol edilmiştir. Başlangıç ve nazoalveoler molding sonrası model ve fotoğrafları elde edilmiştir. Modeller üzerinde, başlangıç ve molding sonrası yarık ve transversal yarık uzaklığı miktarları, anterior ve posterior bölge ark genişlikleri, anterior ve total ark uzunlukları ve asimetri indeksi hesaplanmıştır. Başlangıç ve bitiş ortalama değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olup olmadığı Bağımlı t testiyle araştırılırken, ortanca değerler yönünden farkın önemliliği Wilcoxon işaret testiyle incelenmiştir. Bulgular: Yarık hattı tüm vakalarda küçültülmüş ve segmentler birbirine tamamen yaklaştırılmıştır. Anterior bölge ark genişliği önemli bir değişiklik göstermezken, posterior bölge ark genişliği istatistiksel olarak önemli ölçüde artış göstermiştir 2 mm . Anterior ark
86. Ratlarda uygulanan ortodontik diş hareketine mekanik titreşim ve led ışığı etkilerinin araştırılması = Effects of mechanical vibration and led lights on orthodontic tooth movement in rats
- Author
-
İnan, Hüseyin, 1988- 155719 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmanın amacı, LED fotobiyomodülasyonu ve mekanik titreşim uygulamalarının ortodontik diş hareketi üzerine etkilerinin incelenmesi ve bu uygulamaların çevre dokularda yarattığı değişikliklerin histokimyasal ve immünohistokimyasal olarak değerlendirilmesidir. Çalışmaya 40 adet Wistar albino erkek ratla başlanmış ve ratlar 15'er rattan oluşan 2 deney ve 10 rattan oluşan 1 kontrol grubuna ayrılmıştır. Tüm gruplarda maksiller sol 1. molar ve keser dişler arasına 50 g kuvvet uygulayan kapalı sarmal yay yerleştirilmiş ve molar dişin mezial yönde hareket etmesi sağlanmıştır. 18 gün süren deney sürecinde, Grup I'deki ratların maksiller sol 1. molar dişi çevresine günlük 20 dakika 620±2 nm dalga boyunda LED ışığı, Grup II'deki ratların 1. molar dişine günlük 20 dakika 30 Hz frekansında mekanik titreşim uygulanmıştır. Kontrol grubu olan Grup III'e ise sadece kapalı sarmal yay yerleştirilmiştir. Deney başı ve sonunda ratların maksillalarından elde edilen alçı modellerinden indirekt olarak 1. molar-keser dişler arası mesafeler ölçülmüştür. Net diş hareketi miktarı; sol diş hareketi miktarı ile sağ diş hareketi miktarının farkı olarak hesaplanmıştır. Deney sonunda histokimyasal ve immunohistokimyasal inceleme için ratların maksiller posterior alveoler bölgeleri molar dişleri içine alacak şekilde rezeke edilmiştir. En fazla diş hareketi LED ışığı uygulanan Grup I'de gerçekleşmiştir ve kontrol grubu olan Grup III ile arasında anlamlı istatistiksel fark bulunmuştur. Grup I ile mekanik titreşim uygulanan Grup II arasında anlamlı istatistiksel fark yoktur. LED ışığı ve mekanik titreşim uygulamaları molar diş çevresindeki kapiller yoğunluğu, yeni kemik oluşumu, osteoklastik ve osteoblastik aktiviteyi artırmıştır. Sonuç olarak, mekanik titreşim ve LED fotobiyomodülasyonu uygulamaları kemik metabolizmasını hızlandırmıştır ve LED fotobiyomodülasyonu ortodontik diş hareketini hızlandırmıştır. Anahtar Kelimeler: Ortodontik diş hareketi; mekanik titreşim; LED fotobiyomodülasyonu; immünohistokimya; histokimya., Aim of this study is to examine effects of mechanic vibration and LED photobiomodulation applications on orthodontic tooth movements and histochemical and immunohistochemical evaluation of changes on peripherial tissues. In this study, 40 male Wistar albino rats were divided into 3 groups: two experimental groups (n=15) and one control group (n=10). All experimental groups had an orthodontic appliance consisting of a closed-coil spring ligated between the first molar between central incisor to deliver an initial force of 50 g to move molar mesially. The duration of the experimental period was 18 days. In the first group; 20 minutes 620±2 nm wave length LED light and in the second group, 20 minutes 30 Hz frequency mechanic vibration was applied to rats' maxillary first molar per day. In the third group (Control group), there was an orthodontic appliance consisting of a closed-coil spring ligated only. Maxillary incisor-molar distance was measured at the beginning and at the end of the experiment to determine the tooth movement rate from dental casts indirectly. Net tooth movement rate was calculated through the difference between left and right tooth movement amount. At the end of the experimental period, rats' maxillary posterior alveolar bone were dissected within molar tooth for histochemical and immunochemical examination. Maximum tooth movement was observed in the Group I which was applied LED light and there was a statistically significant difference between Group III. There was not any statistically significant difference between the Group I and Group II which was applied mechanical vibration. LED light and mechanical vibration applications increased capiller density, new bone formation, osteoclastic and osteoblastic activity. Consequently, LED photobiomodulation and mechanical vibration applications accelerated bone methabolism and LED photobiomodulation accelerated orthodontic tooth movement. Keywords: Orthodontic tooth movement; mechanical vibration; LED photobiomodulation; immunohistochemistry; histochemistry., Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Ortodonti Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.
87. Fonksiyonel ortopedik tedavi uygulanmış mandibuler retnognati hastalarında oluşan nüksün elektromyografik yöntemle araştırılması = Electromyograhic investigation of relapse in patients with mandibuler retrognathia treated with functional orthopedics
- Author
-
Karakaş, Cafer Sadık, 1986- author 190421, Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor 23855, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2017., Kaynakça var.
88. Twin blok ve modifiye twin blok apareylerinin kraniyofasiyal sistem üzerindeki etkilerinin radyolojik ve elektromiyografik olarak karşılaştırılması = Radiologic and electromyographic comparison of the effects of twin block and modified twin block appliances on the craniofacial system
- Author
-
Büyüktürk, Burak. 23856 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. issuing body 18611
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Doktora)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2012., Kaynakça var.
89. Dudak damak yarıklı bireylerde çiğneme ve perioral kasların elektromiyografik aktivitelerinin incelenmesi = Evaluation of the electromyographic activity of masticatory muscles and perioral muscles in cleft lip and palate patients
- Author
-
Öğreten Tuncay, Selin, 1987- 156367 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmanın amacı, dudak damak yarıklı hastaların masseter, temporal, mental ve superior orbikülaris oris kas aktivitelerinin maksillofasiyal yapılarla olan ilişkisinin incelenmesidir. Çalışmanın materyali 12 yaş ve üzeri 87 hastadan oluşmaktadır. Hastalar, 21'i maksiller retrognatisi bulunan iskeletsel Sınıf III, 17'si tek taraflı dudak damak yarığı, 11'i çift taraflı dudak damak yarığı ve 38'i de normal gelişim gösteren iskeletsel Sınıf I maloklüzyonu bulunan hasta olmak üzere 4 gruba ayrılmıştır. Tüm hastaların sefalometrik ölçüm değerleri ile masseter, temporal, mental ve superior orbikülaris oris kaslarının elektromiyografik aktiviteleri istirahat, maksimum istemli diş sıkma ve yutkunma durumunda; orbikülaris oris kasının ayrıca, gülme ve pipetle su içme esnasında ölçülerek kaydedilmiştir. Gruplar arasındaki farklar tek faktörlü varyans analizi (ANOVA) ile karşılaştırılmış ve Pearson Korelasyon katsayısı sefalometrik ve elektromiyografik ölçümler arası ilişkilerin belirlenmesi için kullanılmıştır. Çalışmamızın bulgularına göre, çiğneme kaslarının fonksiyon sırasındaki EMG aktivitelerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmezken, istirahat sırasında en yüksek aktivite Sınıf III grupta gözlenmiştir. En düşük kas aktivitesi kontrol grubunda gözlenmekle birlikte, DDY'li gruplarda istirahat kas aktiviteleri tüm gruplarla benzerlik göstermektedir. Perioral kasların istirahat halindeki ve fonksiyon sırasındaki EMG aktiviteleri arasında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamış, ancak hem DDY'li gruplarda hem de Sınıf III grupta sayısal olarak daha yüksek kas aktiviteleri ölçülmüştür. Bulgularımız masseter, temporal, mental ve orbikülaris oris kas aktivitelerinin maksillofasiyal morfoloji ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Dudak damak yarığı, elektromiyografi, çiğneme kasları, perioral kaslar, maksillofasiyel gelişim, Aim of this study is to evaluate relationship between the activity of massetericus, temporalis, mentalis and superior orbicularis oris muscles and maxillofacial structures in cleft lip and palate patients. 87 patients above the age of 12 were included into this study and divided into 4 groups. 21 of the patients have skeletal class III with maxillary retrognathia, 17 of them have unilateral cleft lip and palate, 11 of them have bilateral cleft lip and palate, 33 of them have skeletal class I malocclusion with normal development. Cephalometric measurements and electromyographic activity of massetericus, temporalis, mentalis and superior orbicularis oris muscles are measured and recorded during rest position, maximum intercuspidation and swallowing positions. Besides, electromyographic activity and cephalometric measurements of orbicularis oris muscle are measured and recorded during laughing and drinking water with pipet. Difference between the groups is compared with single factor variance analysis (ANOVA) and Pearson's correlation coefficient is used in order to determine relationship between cephalometric and electromyographic measurements. According to the results of this study, there is no statistically significant difference between groups with regard to electromyographic activity of masticatory muscles during function. During rest position, class III group had highest activity among other groups. Although the least activity is in control group, the muscle activity in cleft lip and palate patients is similar with all groups during rest position. There is no statistically significant difference between groups with regard to electromyographic activity of perioral muscles during rest position and function but both the cleft lip and palate patients and class III patients have more muscle activities numerically. Our results show that, there is a relationship between masseter, temporal, mental ve orbicularis oris muscle activities and maxillofacial morphology. Keywords: Cleft lip and palate, electromyography, masticatory muscles, perioral muscles, maxillofacial development, Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.
90. İskeletsel ankraj yönteminde maksiller protraksiyon ve alt-ramec uygulamasının etkinliğinin incelenmesi = Evaluation of the effects of bone-anchored maxillary protraction with or with out alt-ramec in the peak pubertal period
- Author
-
Ertekin, Berna, 1986- 112144 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmanın amacı, pik pubertal dönemdeki maksiller retrognatiye sahip İskeletsel Sınıf III anomalili bireylerde, Alt-RAMEC uygulamasıyla birlikte kemik destekli intermaksiller elastik kullanımının iskeletsel, dental ve yumuşak dokulardaki etkilerinin incelenmesidir.Araştırmaya dahil edilen maksiller retrognatisi bulunan 34 İskeletsel Sınıf III anomalili hasta, 17 bireyden oluşan iki gruba ayrıldı. Hareketli aparey grubunda (yaş ortalaması 12,13±0,58; 8 erkek, 9 kız), mandibuler lateral ve kanin diş arasına mini plak, maksiller ikinci premolar ile birinci molar arasına mini implant (1,6x10 mm) yerleştirildi. Üst çenede oklüzyonu kapalı hareketli bir plak takıldı ve mini implantlar ile mini plaklar arasına 225 gr kuvvette Sınıf III lastik uygulandı. Alt-RAMEC grubunda (yaş ortalaması 12,11±0,59; 9 erkek 8 kız), ortasında Hyrax vida bulunan oklüzyonu kapalı bonded bir apareyle 9 haftalık Alt-RAMEC protokolü uygulandı.Protokol sonunda genişletme apareyi çıkarılarak, aynı seansta oklüzyonu kapalı hareketli aparey yerleştirildi. İskeletsel ankraj üniteleri Hareketli aparey grubuyla aynı şekilde yerleştirilerek 225 gr kuvvette Sınıf III lastik uygulandı. Hareketli aparey grubunda tedavi süresi 1,23±0,13 yıl, Alt-RAMEC grubunda 1,007±0,15 yıldır. Her iki gruptan da tedavi başında ve sonunda sefalometrik filmler alındı.Sefalometrik ölçümlerde grup içi değişimlerin değerlendirilmesinde eşleştirilmiş t testi, gruplar arası farkların değerlendirilmesinde ise bağımsız örneklem t testi kullanıldı.Bütün hastalarda anterior çapraz kapanış düzelmiş ve yumuşak doku profili iyileşmiştir. Tedavi sonunda her iki grupta da, SNA°, ANB°, A-y, 1-NA (mm, (°)),1-NB (mm,(°)), Sn/GoGn°, Co-A, Co-Gn, (FH┴N)-A değerlerinde anlamlı miktarda artış gözlenirken, SNB° ve (FH┴N)-Pg (mm) değerlerinde anlamlı derecede azalma görülmüştür ve gruplar arasında istatistiksel olarak benzer bulunmuştur. Aylık maksiller protraksiyon oranı Alt-RAMEC grubunda, Hareketli aparey grubuna göre istatistiksel olarak önemli miktarda fazla bulunmuştur. Ü1-NA (mm) ve Ü1/PP° değerlerindeki artış ise, Hareketli aparey grubunda anlamlı miktarda daha fazla bulunmuştur. Her iki grupta da fonksiyonel orta hat sapması anlamlı derecede düzelmiştir. Kız ve erkek bireyler ayrı ayrı incelendiğinde, kız bireylerde SNB° değerindeki azalmanın ve ANB° değerindeki artışın, erkeklere göre önemli derecede fazla olduğu görülmüştür.Bu çalışmada, Alt-RAMEC uygulamasıyla birlikte kemik destekli intermaksiller elastik kullanımının, yalnızca kemik destekli intermaksiller elastik kullanımına göre tedavi etkileri, üst keser konumu dışında benzer bulunmuştur.Bununla birlikte, Alt-RAMEC uygulamasıyla daha kısa sürede pozitif overjet sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Maksiller retrognati, iskeletsel ankraj, Alt-RAMEC, The aim of this study is to investigate the skeletal, dental and soft tissue effects of Alt-RAMEC protocol combined with bone-anchored intermaxillary elastics in the Skeletal Class III patients with retrognathic maxilla in the peakpubertal period.34 Skeletal Class III patients with retrognathic maxilla included in the study were divided into two groups. In the Removable appliance group (mean age: 12,13± 0,58; 8 boys, 9 girls), two mini plates were inserted between mandibular lateral and canine bilaterally and two mini implants (1,6x10 mm) were inserted between maxillary second premolar and first molar. A removable and occlusally closed plate was used in the maxilla. The mini plates and mini implants were loaded with Class III intermaxillary elastics with 225 gr force per side. In the Alt-RAMEC group (mean age: 12,11±0,59; 9 boys 8 girls) 9 weeks of Alt-RAMEC protocol was performed with an occlusally closed bonded appliance with a Hyrax screw. At the end of the protocol, a removable and occlusally closed plate was used instead of the expansion appliance. The skeletal anchorage units were inserted in the same way with the Removable appliance group and Class III elastics with 225 gr force were applied.Total treatment time was 1,23±0,13 and 1,007±0,15 years in the Removable appliance and Al-RAMEC groups, respectively. Lateral cephalograms were taken in the beginning and at the end of the treatment. Intragroup changes were assessed with paired-t tests and intergroup differences were assessed with independent sample tests.Anterior crossbite was eliminated and soft tissue profile was improved in all patients. There were statistically significant increases in the SNA°, ANB°, A-y, 1-NA (mm, (°)), 1-NB (mm,(°)), Sn/GoGn°, Co-A, Co-Gn, (FH┴N)-A variables in both groups while SNB° angle and (FH┴N)-Pg were decreased significantly. These changes were found to be statistically similar between groups. Maxillary protraction rate was significantly more in the Alt-RAMEC group compared with the Removable appliance group. The increases in the U1-NA (mm) and U1/PP° were found to be significantly more in the Removable appliance group. Functional deviation of the midline was reduced significantly in both groups. The decrease in the SNB° angle and the increase in the ANB° in girls were found to be significantly more compared with the boys in the study. The effects of Alt-RAMEC combined with bone-anchored intermaxillary elastics were found to be similar with the usage of bone-anchored intermaxillary elastics only, except the upper incisor position in this study. However, positive overjet was achieved in a shorter time with the Alt-RAMEC application. Keywords: Maxillary retrognathia, skeletal anchorage, Alt-RAMEC Evaluation of the Effects of Bone-Anchored Maxillary Protraction with or with out Alt-RAMEC in the Peak Pubertal Period, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.
91. Sınıf II anomalilerde aktivatör ve sabit fonksiyonel apareylerin kraniyofasiyal sistem üzerindeki etkilerinin sefalometrik ve manyetik rezonans görüntüleme ile incelenmesi = Cephalometric and magnetic resonance imaging evaluation of the effects of activator and fixed functional appliance on the craniofacial system at class II anomalies
- Author
-
Eroğlu Albayrak, Gayem, 1984- 112147 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. 18611 issuing body
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmanın amacı; mandibuler retrognatisi olan Sınıf ll bölüm 1 anomaliye sahip bireylerde Aktivatör ve Forsus FRD EZ2 apareyinin kraniyofasiyal sistem üzerindeki etkilerini sefalometrik ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) aracılığıyla değerlendirmektir.Çalışmanın materyali, büyüme ve gelişim dönemindeki Aktivatör ve Forsus apareyi ile tedavi edilmiş bireylerin tedavi başı ve tedavi sonunda alınan lateral sefalometrik filmleri ve MRG ölçümlerinden oluşmaktadır. Her iki grupta da 8 erkek 7 kız olmak üzere 15‘er birey bulunmaktadır. Bireylerin tedavi başı yaşları Aktivatör ve Forsus grubunda sırasıyla 12,19 0,31 ve 13,26 0,32 yıldır. Aktivatör grubunda mandibula tek seferde aktivasyon ile öne getirilerek overjet eliminasyonu sağlanmıştır. Forsus grubunda, Sınıf I kanin ve molar ilişki elde edilene kadar 2 ay ara ile aktivasyon halkaları kullanılarak kademeli ilerletme yapılmıştır.Tedavi sonunda sefalometrik ve MRG ölçümlerinde grup içi oluşan değişiklikler eşleştirilmiş t-testi ile; gruplar arası farklılıklar ise bağımsız grup t-testi ile değerlendirilmiştir.Sefalometrik değerlendirmede; her iki apareyin de alt çenenin gelişimini stimule ettiği, alt çene uzunluğunu arttırdığı ve üst çenenin sagittal yönde büyümesini frenlediği görülmüştür. Ancak Aktivatör apareyinin mandibuler gelişimdeki etkisinin daha fazla olduğu ve dolayısıyla profildeki iyileşmenin bu grupta daha belirgin olduğu tespit edilmiştir. Üst keser dişlerdeki retrüzyon Forsus grubunda daha fazla bulunurken; alt keser dişlerde görülen protrüzyon iki grupta da benzerdir. Alt birinci molar dişler iki grupta da mezialize olup ekstrüze olurken; üst birinci molarlar her iki grupta da distalize olmuş, Aktivatör grubunda ekstrüzyon, Forsus grubunda intrüzyon görülmüştür. MRG değerlendirmesinde; Aktivatör grubunda kondilin fossada önde konumlandığı, artiküler eminenste anlamlı değişim görüldüğü tespit edilmiştir. Her iki grupta da kondile göre disk pozisyonunda istatistiksel olarak anlamlı bir değişim olmadığı, GF‘daki değişimlerin benzer olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Aktivatör, Forsus FRD EZ2, Sınıf II Bölüm1 Anomali, Kademeli Aktivasyon, Manyetik Rezonans Görüntüleme, The purpose of this study was to evaluate the effects of Activator and Forsus FRD EZ2 appliance on craniofacial system with cephalometric and Magnetic Resonance Imaging (MRI) methods in individuals with a skeletal Class II Division 1 anomaly having mandibular retrognathia.The materials of this study consisted of lateral cephalometric radiographs and magnetic resonance imaging records which were taken before and at the end of the treatment in the individuals that were treated with Activator and Forsus appliance. In both groups consisted of 15 patients including the 8 boys and 7 girls. At the beginning of the treatment, ages of individals on Activator and Forsus groups were 12,19 0,31; 13,26 0,32 years, respectively. In Activator group, overjet elimination was achieved by reposition the mandible anteriorly with one-step advancement. In Forsus group stepwise advancement was achieved using activation crimp every 2 months until Class I canine and molar relationship was obtained.At the end of the treatments, changes in both groups were assessed with paired t-test, changes between the two groups were assessed with independent sample t-tests on cephalometric and MRI measurements.In cephalometric evaluation, it was seen that both of the appliances stimulated mandibular growth, increased mandibular length and restrained maxillary sagittal growth. However it was determined that Activator appliance had more effect on mandibular growth, so profile improvement was more prominent in that group.Upper incisors retrusion were more on Forsus group, but lower incisors protrusion were similar on both groups. Lower first molar teeth mesialized and extruded and upper first molar teeth distalized on both groups. However upper first molar teeth also extruded on Activator group but intruded on Forsus group. In Activator group it was determined that condyle positioned anteriorly on articular fossa and there was a significant alteration on articular eminence in MRI evaluation. There was no statistically significant changes occurred in the position of the disc relative to the condyle and the changes on GF were similar on both gorups. Keywords: Activator, Forsus FRD EZ2, Class II Division 1 Anomaly, Stepwise Advancement, Magnetic Resonance Imaging, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.
92. Indications of Single Lower Incisor Extraction and Assessment of the Results in Orthodontics
- Author
-
YÜKSEL COŞKUN, Esra, EROĞLU ALBAYRAK, Gayem, and ESENLİK, Elçin
- Subjects
Alt tek keser çekim,İdeal oklüzyon,Ortodontik tedavi stabilitesi ,Lower incisor extraction,Ideal occlusion,Orthodontic treatment stability - Abstract
Tooth extraction in orthodontic treatment has been controversial for a long time. There are various orthodontic treatment approaches for crowded lower incisor teeth such as non-extraction fixed treatment, treatment with interproximal stripping, premolar tooth extraction and one or two lower incisor tooth extraction. In extraction treatments, premolar teeth are the most common choice.Lower incisor tooth extraction is not a very common procedure in orthodontic treatment since there is difficulty in obtaining an ideal occlusion at the end. Factors such as the extent of irregularity, tooth size deficiency, pathological conditions, overbite, overjet, sagittal incisor angulations, skeletal growth pattern and patient age should be evaluated when deciding on lower incisor tooth extraction. This treatment option is indicated for the correction of inconsistencies caused by anterior teeth size irregularities, small upper incisor teeth and/or large lower incisor teeth. In the literature, it has been concluded that patients who are eligible for single incisor extraction attain good stability compared to patients who undergo premolar extraction in terms of long-term treatment success. There are certain advantages of lower incisor tooth extraction treatment in cases with good posterior occlusion. Desired outcomes and stable occlusal relationships can be obtained with proper indications with this treatment approach, Ortodontik tedavide diş çekimi yapılması uzun süredir tartışmalı bir konudur. Çapraşık alt keser dişler için çekimsiz sabit tedavi, interproksimal stripping ile tedavi, premolar diş çekimli tedavi, bir veya iki alt keser dişin çekilmesi gibi çeşitli ortodontik tedavi yaklaşımları bulunmaktadır. Çekimli tedavilerde en sık premolar diş çekimi tercih edilmektedir. Ortodontik tedavi sonunda ideal oklüzyonun sağlanmasındaki zorluk sebebiyle alt keser diş çekimi yaygın bir prosedür değildir. Alt keser diş çekimine karar verirken çapraşıklık miktarı, diş boyutu uyumsuzluğu, patolojik durum, overbite, overjet, keser açılanmaları, iskeletsel büyüme paterni ve hasta yaşı gibi faktörler değerlendirilmelidir.Bu tedavi seçeneği anterior diş boyutu düzensizliklerinde, küçük üst kesici dişler ve/veya büyük alt kesici dişler nedeniyle oluşan problemlerin düzeltilmesinde endikedir. Literatürde tek keser çekimi uygulanan hastaların premolar çekimi uygulanan hastalara kıyasla uzun dönemde daha iyi stabilite gösterdiği bildirilmiştir. İyi bir posterior oklüzyona sahip olgularda alt keser diş çekiminin bazı avantajları bulunmaktadır. Uygun bir endikasyonla bu tedavi yaklaşımında istenen sonuçlar ve stabil oklüzal ilişkiler elde edilebilir
93. Obez ratların kraniyofasiyal yapılarının ve ortodontik diş hareketlerinin değerlendirilmesi = Evaluation of craniofacial structure and orthodontic mooth movement in obese rats
- Author
-
Atak, Aslıhan, 1982- 59220 author, 23855 Esenlik, Elçin, 1975- thesis advisor, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ortodonti Anabilim Dalı. issuing body 18611
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Bu çalışmanın amacı; deneysel obezite geliştirilen ratların ve bu ratların yavrularının kraniyofasiyal yapı özelliklerinin ve ortodontik diş hareketinin normal ratlardan farklı olup olmadığının araştırılmasıdır.Çalışmada 22 adet dişi rat, deney ve kontrol gruplarına rastgele dağıtıldı.Deney grubu ratlar yüksek yağlı diyet ile 16 hafta beslendi. Boy, vücut ağırlığı, VKI ölçümleri yapıldı ve lateral sefalometrik filmleri alındı. Daha sonra dişi ratlar fertilizasyon için normal kilolu erkek ratlarla çiftleştirildi. Doğan yavru ratlar anneleriyle aynı tür yemle beslendi. Cinsiyetlerine göre ayrılan yavruların beslenmesine devam edildi. Yavrular da 16 hafta beslendikten sonra lateral sefalometrik ve posteroanterior filmleri alındı. Daha sonra maksiller keser dişlerine 15 gün süreyle 25-30 gr distal yönlü kuvvet uygulandı. Diş hareket miktarları kaydedildi, biyokimyasal inceleme için kan örnekleri alındı. Keser dişleri içeren maksiller ön bölgeden, kondil başından ve mandibulada da azı dişlerinin bulunduğu bölgeden histolojik incelemeler için kemik örnekleri alındı.Lateral sefalometrik filmler üzerinde yapılan incelemede, anaç ratlarda deney grubunda istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek değerler bulundu. Yavru ratlar üzerinde yapılan sefalometrik incelemelerde ise deney grubunda hem sagittal hem de transversal olarak daha düşük değerler gözlendi. Ayrıca deney grubunda daha fazla diş hareketi tespit edildi. Histomorfometrik incelemede deney grubunda mezial yöndeki osteoblast sayısının daha az olduğu görüldü. PDL aralığının ise deney grubunda daha geniş olduğu görüldü. Yapılan histopatolojik incelemede, gruplar arasında belirgin farklılıklar izlenmedi, kondil kıkırdağı kalınlığının deney grubunda daha ince olduğu saptandı.Yüksek yağlı diyet ile beslenme, kraniyofasiyal yapılar üzerinde her iki nesilde de önemli ölçüde etkili olmuştur ve ortodontik diş hareketi bakımından da deney grubunda daha fazla diş hareketi gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Obezite, Kraniyofasiyal Morfoloji, Ortodontik diş hareketi, Rat., The aim of this study was to determine whether different of craniofacial structural characteristics and orthodontic tooth movement in parental rats developed an experimental obesity and it’s offspring than normal rats.At the study, 22 female rats were randomly distributed into experimental and control groups. The experimental group rats were fed high-fat diet for 16 weeks.Height, weight, BMI was measured and lateral caphalometric films was taken. Then female rats mated with male for fertilization. Offsprings from this female rats seperated according to gender were fed the same kind of diet. 16 weeks after feding lateral cephalometric and posteroanterior films was taken from these offsprings.Then 25 grams force applied to the maxillary insicors for 15 days to the distal direction. The amount of tooth movement was recorded and blood samples were collected for biochemical analysis. Bone samples were taken for histological examination from maxilla containing anterior tooth region, condyle and molar region of the mandible.Lateral cephalometric films measurements revealed, statistically significant higher values observed on maternal rats in experimental groups. Cephalometric examinations performed on juvenile rats in the experimental group showed lower values in both transverse and sagittal. Also more tooth movement was established in experimental group. Less number of osteoblasts and wider range PDL were observed in histomorphometric examination of the experimental group. The histopathological examination, no significant differences were observed between groups, thinner condylar cartilage was determined in experimental group.Feding with high-fat diet has been significantly influence on craniofacial structures in both generations and more tooth movement was observed in experimental group in terms of orthodontic tooth movement. Keywords: Obesity, Craniofacial morphology, Orthodontic tooth movement, Rat., Tez (Doktora)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimler Enstitüsü, Ortodonti Anabilim Dalı, 2012., Kaynakça var.
94. Orthodontic Approach to Dilacerated Central Incisor Localized Horizontally on the Anterior Nasal Spine: A Case Report.
- Author
-
Sabuncuoglu, Fidan Alakus, Ölmez, Hüseyin, and Esenlik, Elçin
- Subjects
- *
TEETH surgery , *INCISORS , *CORRECTIVE orthodontics , *DENTAL radiography , *IMPACTION of teeth , *TEETH injuries , *TOMOGRAPHY , *CHILDREN , *THERAPEUTICS - Abstract
The purpose of this paper was to present a case of surgical exposure of a horizontally impacted permanent maxillary left central incisor followed by fixed orthodontic treatment to eruption in a 9-year-old boy with a 2-mm overjet and 2-mm overbite who had sustained a traumatic injury to his primary maxillary central incisors when he was 6-years-old. Panoramic, occlusal, and cepholometric radiographs showed the affected tooth's crown to be positioned horizontally, and a CT scan showed the impacted central incisor's crown to be located below the anterior nasal spine and its apex to be located parallel to the palatal plane. A treatment plan was devised that included surgically exposing the impacted teeth and applying extrusive forces in the direction of the occlusal plane to bring about eruption. After 22 months of treatment, the central incisor erupted into the oral cavity. The patient now possesses the confidence to smile and enhanced self-esteem. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
95. Alt çene kaynaklı iskeletsel sınıf II hastalarda ortopedik tedavi sonuçlarının stabilitesinin incelenmesi
- Author
-
Yanık, Ali, Esenlik, Elçin, Ortodonti Anabilim Dalı, Ortodonti, Esenlik, Elçin., and Diş Hekimliği Fakültesi
- Subjects
Diş Hekimliği ,Dentistry ,mandibular retrognati, fonksiyonel tedavide relaps, büyüme gelişim - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı; monoblok, twin blok ve Herbst apareyi ile tedavi edilmiş hastaların takiplerinde meydana gelen değişikliklerin lateral sefalometrik filmelerle incelenmesidir.Yöntem: Yapılan bu takip çalışmasında, amandibuler gerilik sebebiyle fonksiyonel ortopedik tedavi görmüş, farklı büyüme gelişim safhasına sahip bireylerin fonksiyonel tedavilerinin bitiminden en az 1 yıl sonra klinik ve sefalometrik kontrolleri yapılmıştır. Fonksiyonel tedavi başlangıç dönemlerine göre prepeak twin blok grubu, peak monoblok grubu ve postpeak Herbst grubu sırasıyla; 21, 21 ve 26 bireyden oluşmuştur. Tedavi sonrası takip süreleri twin blok grubu için 2,65±0,49 yıl, monoblok grubu için 3,21±0,69 yıl, Herbst grubu için 3,53±0,70 yıldır. Üç grubun ölçümler arasındaki farklılıkları (T1-T0) tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ile incelenmiştir. Gruplar arasında çıkan farklılıkların alt grup incelemesi ise Mann-Whitney U testi ile yapılmıştır.Bulgular: Sefalometrik değerlendirmede; ANB ve Witt's değerlerinin fonksiyonel tedaviden yaklaşık 3 yıl (2,6-3,5 yıl) sonra da bütün gruplarda stabil kaldığı görülmüştür (p>0,05). Çeneler arası uyumlar korunmakla birlikte twin blok ve monoblok gruplarında büyümenin etkisiyle maksiller ve mandibular boyutsal ölçümlerde artışlar izlenmiştir. Her üç grupta da sabit tedavi ve büyüme gelişim etkisiyle dentoalveolar değişimler olmuştur. Dentoalveolar değişimlere bağlı olarak overjet nüksü en fazla Herbst grubunda görülmüştür (p 0.05). Maxillary and mandibular dimensional measurements were increased due to the effect of growth in twin block and monoblock groups. In all three groups, dentoalveolar changes occurred due to constant treatment and growth and development effect. Recurrence of overjet was the highest in Herbst group due to dentoalveolar changes (p
- Published
- 2019
96. NAM Therapy-Evidence-Based Results
- Author
-
Fawzi AlQatami, Lucia Pannuto, Yuki Sato, Belma Işık Aslan, Michael S Golinko, Serena N. Kassam, Athina Chatzigianni, M. Okan Akcam, Ayşe Gülşen, Beatrice Campo, Pedro E. Santiago, Mariana Sabás, Judah S. Garfinkle, Travis L. Gibson, Anastasios A Zafeiriadis, Kamile Keskin, Michael Alperovich, Nancy Edith Rojas, Daisy Masis, Kristen M. Lowe, Emine Kaygisiz, Atılım Akkurt, Fatma Deniz Uzuner, Sagit Nissan, Lizbeth Holguin, Catherine Lee, Seher Gündüz Arslan, Maria Ana Muñoz-Mendoza, Ignacio Nacho Yarza, Christopher M. Runyan, Aracely Granados, Paolo Morselli, Elçin Esenlik, Ana Tejero Martinez, Esra Yüksel Coşkun, Neslihan Üçüncü, Alvaro A. Figueroa, Banafsheh Hosseinian, Esenlik, Elçin, Gibson, Travi, Kassam, Serena, Sato, Yuki, Garfinkle, Judah, Figueroa, Alvaro A, AlQatami, Fawzi, Runyan, Christopher, Alperovich, Michael, Golinko, Michael S, Lee, Catherine, Chatzigianni, Athina, Zafeiriadis, Anastasios A, Santiago, Pedro, Hosseinian, Banafsheh, Kaygısız, Emine Uluğ, Üçüncü, Neslihan, Arslan, Belma Işık, Uzuner, Fatma Deniz, Gülşen, Ayşe, Akkurt, Atılım, Arslan, Seher Gündüz, Sabás, Mariana, Muñoz-Mendoza, Maria Ana, Masis, Daisy, Holguin, Lizbeth, Granados, Aracely, Rojas, Nancy Edith, Campo, Beatrice, Keskin, Kamile, Akçam, M Okan, Lowe, Kristen M, Morselli, Paolo G, Pannuto, Lucia, Yarza, Ignacio Nacho, Martinez, Ana Tejero, Coşkun, Esra Yüksel, and Nissan, Sagit
- Subjects
medicine.medical_specialty ,Evidence-based practice ,infant orthopedic ,medicine.medical_treatment ,Cleft Lip ,midfacial growth ,Nose ,Burden of care ,03 medical and health sciences ,Primary repair ,0302 clinical medicine ,Intervention (counseling) ,medicine ,Deformity ,Maxilla ,Humans ,Orthopedic Procedures ,030223 otorhinolaryngology ,Intensive care medicine ,Maxillary growth ,Reduction (orthopedic surgery) ,business.industry ,Infant orthopedics ,Infant ,030206 dentistry ,Plastic Surgery Procedures ,Cleft Palate ,Otorhinolaryngology ,facial growth ,Oral Surgery ,medicine.symptom ,business ,nonsyndromic clefting - Abstract
Many orthodontists working on patients with cleft lip and palate (CLP) have shown great enthusiasm for presurgical infant orthopedics (PSIO) to improve surgical outcomes with minimal intervention. Even though every clinician aims to use the best treatment modality for their patients, PSIO effects can be confounded by surgical type and timing of the primary repair, as is discussed in many studies. In such cases, one should be cautious when evaluating the particular outcomes for patients with CLP since it is difficult to differentiate the sole effect of an individual surgical or orthodontic intervention. As with any treatment methodology, nasoalveolar molding (NAM) has both benefits and limitations. Commonly cited concerns with NAM, and PSIO in general, include increased cost, increased burden of care, and a negative impact on maxillary growth. However, NAM cannot be deemed as having apparent long-term negative or positive effects on skeletal or soft tissue facial growth, based on previous studies. A review of the literature suggests that NAM does not alter skeletal facial growth when compared with the samples that did not receive PSIO. Nevertheless, the published studies on NAM show evidence of benefits to the patient, caregivers, the surgeon, and society. These benefits include documented reduction in severity of the cleft deformity prior to surgery and as a consequence improved surgical outcomes, reduced burden of care on the care givers, reduction in the need for revision surgery, and consequent reduced overall cost of care to the patient and society.
- Published
- 2020
97. Farklı büyüme gelişim dönemlerinde uygulanan herbst ve monoblok apareylerinin iskeletsel ve dentoalveolar etkilerinin karşılaştırılması
- Author
-
Korana, Semih, Esenlik, Elçin, and Ortodonti Anabilim Dalı
- Subjects
Treatment ,Retrospective studies ,Diş Hekimliği ,Retrognathism ,Dentistry ,Mandible ,Dental instruments - Abstract
Amaç: Bu retrospektif çalışmanın amacı Herbst ve monoblok apareyleri ile fonksiyonel tedavi uygulanmış Sınıf II anomaliye sahip bireylerin, farklı büyüme gelişim dönemine ve aparey tipine göre iskeletsel, dentoalveolar ve yumuşak dokulardaki değişimlerini karşılaştırmaktır.Gereç ve Yöntem: 2012-2018 yılları arasında fonksiyonel tedavisi tamamlanan mandibular retrognatiye sahip 279 hastanın kayıtları incelendi. Çalışmamız, dahil edilme kriterleri uygulandıktan sonra geriye kalan Herbst (H) grubu 59, monoblok (M) grubundaki 59 bireyin filmlerini içermektedir. Çalışmaya dahil edilen bireylerin sefalometrik ve el bilek filmleri incelenerek iskeletsel gelişim dönemleri belirlendi. Bireyler peak dönem (P) ve postpeak (PP) dönemler olarak ayrıldı ve toplamda dört çalışma grubu oluşturuldu. Herbst peak (HP) grubu 17 bireyden (ortalama yaş: 13,02±1,48 yıl), Herbst postpeak (HPP) grubu 42 bireyden (ortalama yaş: 13,93±1,28 yıl) oluşurken; monoblok peak (MP) grubu 43 bireyden (ortalama yaş: 12,74±1,42 yıl), monoblok postpeak (MPP) grubu ise 16 bireyden (ortalama yaş: 12,88±0,98 yıl) oluşmaktadır. Tedavi sonunda sefalometrik ölçümlerde grup içi oluşan değişiklikler eşleştirilmiş t-testi ile; gruplar arası değişikliklerin karşılaştırılması ise MANOVA testi ile incelendi.Bulgular: A1-NB (mm), A1-NBº ve IMPAº parametrelerinin Herbst gruplarında monoblok gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fazla artış gösterdiği tespit edildi. Tüm gruplarda maksillanın büyümesinin sınırlandırıldığı tespit edildi. Mandibulaya ait boyutsal ve konumsal tüm ölçümlerde artış tespit edilmiş olup, post pubertal dönemde de benzer artışlar sağlanmıştır.Sonuç: Herbst apareyi monoblok apareyine göre alt keser dişlerde daha fazla protruzyona neden olmuştur. Overjet düzeltiminde monoblok apareyinin peak dönemdeki etkileri Herbst peak döneme göre iskeletsel etkisinin daha fazla, postpeak dönemde ise Herbst ve monoblok apareylerinin iskeletsel etkisi benzerdir.Anahtar kelimeler: Mandibular retrognati, Herbst apareyi, monoblok apareyi, geç dönem fonksiyonel tedavi Objective: The aim of this retrospective study was to compare changes in skeletal, dentoalveolar and soft tissues according to the growth and developmental stages and treatment methods of Class II anomalies in which functional therapy was applied by Herbst and monoblock appliances. Method: Between the years 2012-2018 the records of 279 patients with mandibular retrognathia whose functional treatment completed were examined. The study included the remaining Herbst (H) group 59, monoblock (M) group and 59 individual radiographs after the inclusion criteria were applied. Cephalometric and hand wrist radiographs of the individuals included in the study were examined and skeletal development periods were determined. Individuals were divided into peak period (P) and postpeak (PP) periods and a total of four study groups were designed. The Herbst peak (HP) group consisted of 17 individuals (mean age: 13.02 ± 1.48 years), while the Herbst postpeak group (HPP) consisted of 42 individuals (mean age: 13.93 ± 1.28 years); the monoblock peak (MP) group consisted of 43 individuals (mean age: 12.74 ± 1.42 years), and the monoblock postpeak (MPP) group consisted of 16 individuals (mean age: 12.88 ± 0.98 years). Intra-group changes in cephalometric measurements were performed by paired t-test; MANOVA test was used to compare the inter group changes.Results: The parameters of A1-NB (mm), A1-NBº and IMPAº were significantly higher in the Herbst groups than the monoblock groups. It was determined that maxillary growth was restricted in all groups. Increases were observed in all dimensional and positional measurements of the mandible and similar increases were obtained in the post pubertal period.Conclusion: It was concluded that the Herbst appliance caused more protruded teeth lower incisors than those of the monoblock appliance. In the peak period, the skeletal effect of the monoblock appliance is higher than the Herbst appliance on overjet improvement and the skeletal effect of the Herbst and monoblock appliances in the postpeak period is similar.Key Words : Mandibular retrognathia, monoblock appliance, Herbst appliance, late term functional treatment 153
- Published
- 2019
98. Braket ve ark teli tiplerinin anterior çapraşıklığın tedavi süresine etkilerinin incelenmesi
- Author
-
Kale, Burak, Esenlik, Elçin, and Ortodonti Anabilim Dalı
- Subjects
Incisor ,Orthodontic appliances ,Diş Hekimliği ,Dentistry ,Orthodontics ,Orthodontic brackets ,Orthodontic wires ,Malocclusion - Abstract
Amaç: Ortodontik tedavilerde kullanılan kendinden bağlanan braketlerin son dönemde gelişen teknolojiyle birlikte farklı modifikasyonları üretilmiştir. Çalışmamızın amacı hızlı seviyeleme iddiaları olan Speed braket ve Supercable ark telinin mandibular ve maksiller kesici dişlerin seviyelenmesi için geçen sürede etkilerinin ve bireylerin hissettiği ağrı seviyelerinin konvansiyonel braket ve ark telleriyle karşılaştırmalı olarak incelenmesidir.Yöntem: Çalışmamıza Sınıf I anterior hafif veya orta seviye çapraşıklığa sahip 65 birey dahil edilmiştir. Hastalar dört grupta değerlendirilerek 16 hastadan oluşan (8 kız, 8 erkek) birinci gruba Speed System braket ve Supercable ark teli, 15 hastadan oluşan (11 kız, 4 erkek) ikinci gruba Speed System braket ve NiTi ark teli, 15 hastadan oluşan (12 kız, 3 erkek) üçüncü gruba Obey I braket ve Supercable ark teli, 19 hastadan oluşan (15 kız, 4 erkek) dördüncü gruba Obey I braket ve NiTi ark teli uygulanmıştır. Hastaların tedavi öncesi ve tedavi sırasındaki değerleri ağız içi tarama yapılarak dijital olarak alınmıştır. İki ay boyunca ilk olarak 0,016` ve daha sonra iki ay boyunca 0,018` Supercable ve NiTi ark telleri uygulandıktan sonra Little çapraşılık indeksine göre hesaplanan mandibular ve maksiller çapraşıklığı çözme etkinlikleri, molarlar ve kaninler arası mesafe, ark boyu uzunluğu ölçümleriyle tellerin her iki arka olan etkileri ölçülmüştür.Bulgular: Tüm gruplarda grup içi değerlendirmede kaninler arası, molarlar arası, ark boyu mesafelerinde ve lateral sefalometrik değerlendirmesinde dişlerin eğimlerinde anlamlı artışlar, çapraşıklık indekslerinde istatistiksel olarak anlamlı azalmalar meydana gelmiştir (p
- Published
- 2018
99. Ortognatik cerrahi hastalarında operasyon öncesi ve sonrası fasiyal yapının değerlendirilmesi
- Author
-
Karamanoğlu, Aybike, Esenlik, Elçin, and Ortodonti Anabilim Dalı
- Subjects
Diş Hekimliği ,Dentistry - Abstract
Çalışmamızın amacı; tek çene maksiller ilerletme veya maksiller ilerletme ile kombine mandibular geriletme uygulanan iskeletsel Sınıf III bireylerde fasiyal yumuşak dokuda meydana gelen değişikliklerin üç boyutlu olarak değerlendirilmesidir.Çalışmamızın ortognatik cerrahi grubu büyüme gelişim dönemini tamamlamış iskeletsel Sınıf III anomaliye sahip 23 birey, kontrol grubu ise iskeletsel Sınıf I yapıya sahip 22 bireyden oluşmaktadır. Ortognatik cerrahi grubundaki bireylerin yaş ortalaması 20,64±0,79 kontrol grubundaki bireylerin yaş ortalaması 22,71±1,24 'dir. Ortognatik cerrahi grubundaki bireyler operasyon tipine göre tek çene (maksiller ilerletme) veya çift çene (maksiller ilerletme+mandibular geriletme) cerrahi uygulananlar ve maksiller ilerletmenin miktarına göre
- Published
- 2018
100. Dik yönü artmış ve azalmış sınıf ııı vakalarda tedavi sonuçlarının karşılaştırılması
- Author
-
Terakye Aydin, Merve, Esenlik, Elçin, and Ortodonti Anabilim Dalı
- Subjects
Orthodontics-corrective ,Diş Hekimliği ,Dentistry ,Masks ,Maxilla ,Orthodontics ,Malocclusion-angle class III ,Vertical growth ,Malocclusion - Abstract
Bu çalışmanın amacı; büyüme gelişim dönemi içerisindeki iskeletsel Sınıf III malokluzyona sahip hastaların, dik yön gelişimlerine göre üç gruba ayırarak (dik yönü azalmış, dik yönü normal ve dik yönü artmış), yüz maskesi tedavisi sonucunda bu üç grup içerisinde iskeletsel, dental ve yumuşak dokuda meydana gelen değişimlerin sefalometrik olarak karşılaştırılmalı olarak incelenmesidir.Araştırmaya dahil edilen 58 iskeletsel Sınıf III malokluzyona sahip hasta; SNGoMe açısı ve Jarabak oranı dikkate alınarak; 22'si dik yönü azalmış (yaş ortalaması 10,53±0,32), 16'sı dik yönü artmış (yaş ortalaması 10,39±0,4) ve 20'si dik yönü normal (yaş ortalaması ve 10,02±0,33) olmak üzere üç gruba ayrıldı. Hastaların tümüne sabit okluzyonu kapalı akrilik plaktan destek alınarak, kanin dişlerin mesialinden 20-30° aşağıya doğru 450-500 gr kuvvet uygulanmıştır. Tedavi pozitif overjet elde edilene kadar ortalama 8 ay sürmüştür. Petit tipi yüz maskesi tedavisi aşamasını tamamlamış hastaların tedavi başı ve sonuna ait toplam 116 adet lateral sefalometrik radyograf değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler; grup içi değişimlerin değerlendirilmesinde eşleştirilmiş t testi, gruplar arası farkların değerlendirilmesinde ise ANOVA testi ile uygulanmıştır. İkili grup karşılaştırmaları için Tukey analizi uygulanmıştır.Bütün hastalarda anterior çapraz kapanış ve yumuşak doku profili düzelmiştir. Tedavi sonunda her üç grupta da, SNA°, ANB°, A-y, 1-NA(mm), SN/GoMe°, Co-A, değerlerinde anlamlı miktarda artış gözlenirken, B-y, Pog-y ve 1-NB(°) anlamlı derecede azalma görülmüştür. Bu parametrelerdeki değişimler gruplar arasında istatistiksel olarak benzer bulunmuştur. ANS-y ve PNS-y değerlerinde dik yönü azalmış grupta diğer iki gruba göre istatistiksel olarak anlamlı bir artış tespit edilmiştir. Jarabak oranı ve (FH┴N)-Pg (mm) uzunluğunda, dik yönü normal grupta diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı bir azalma görülmüştür. FMA açısında ise dik yönü artmış grupta diğer iki gruba göre anlamlı bir şekilde az artış bulunmuştur. Bu parametrelerdeki değişim gruplar arasında istatistiksel olarak önemli ölçüde farklı bulunmuştur (p
- Published
- 2018
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.