Search

Objective: Due to widespread presence and exposure to environmental pollutants, structural and functional changes in membrane transporters could occur, leading to plasental transport of these compounds. In this study, the effects of PCBs on SLC abd ABCB1 membrane transport molecules were evaluated. Materials and Methods: Hemochorial structured human placenta and endotheliochorial structured dog placenta were analyzed for 28 pollutants (PCB, PBDE, PAH and Organochlorines) using GC-MS. The expression profile of the placental whole genome were investigated with RNAseq, and in silico (molecular chelation) and in vitro (SLC and ABCB1 mRNA expression in the placental cell line HTR8/SVneo treated with PCB 101, PCB118) were evaluated. Results: PCB101 826.4μg/kg in one sample out of 60 samples tested; In 23 samples, PCB118 was found to be between 0.14 and 41.9μg/kg. In the bioinformatics findings, there were differences in 742 genes between PCB positive and negative samples in 55 samples that were sequenced (p, Amaç: Çevresel kirletici maruziyetine bağlı olarak işlevselliği değişen ve bozulan membran transportları nedeniyle, bu maddeler plasental bariyeri geçerek plasental kan dolaşımına geçebilmektedir. Çalışmada, çevresel kirleticilerin bu transport proteinleriyle etkileşimlerinin moleküler boyutta incelenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırma kapsamında hemokoryal yapıya sahip insan ve endotelyokoryal yapıya sahip köpek plasentasında; 28 kirleticinin analizi GC-MS ile yapılmış (PCB, PBDE, PAH ve Organik klorlu pestisitler); RNAseq ile plasental tüm genom ifade profili araştırılmış, in siliko (moleküler kenetleme) ve in vitro (PCB 101, PCB118 uygulanan plasental hücre hattı HTR8/SVneo’da SLC ve ABCB1 mRNA ifadesi) değerlendirilmiştir. Bulgular: Test edilen 60 örnek içerisinde bir örnekte PCB101 826.4μg/kg; 23 örnekte ise PCB118 0.14 ile 41,9μg/kg arasında bulundu. Biyoinformatik bulgularda sekans analizi yapılan 55 numunede PCB pozitif ve negatif numuneler arasında 742 gende farklılık bulundu (p

Sosyal medya platformları, hak ihlaline maruz kalan toplulukların bir araya gelerek mağduriyetlerini gidermesine bir olanak sağlayan kamusal alana dönüşmüştür. Bu anlamda toplu katılıma imkan sağlayan sosyal medya, farklı grupları çeşitli konular etrafında bir araya getirerek güçlü bir kamuoyu oluşturmaktadır. Bu noktada sosyal ağlar üzerinden örgütlenmenin bir uzantısı olan Dijital Aktivizm gündelik hayat içinde sıkça karşılaştığımız bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmaya 30 Aralık 2019 gününde İstanbul Üniversitesi tarafından, İstanbul Üniversitesi’ne bağlı kampüslerde 2 Ocak’tan itibaren yemekhanelerde kahvaltı verilmeyeceği ve öğrencilerin 3 öğün indirimli yemek hakkının tek öğüne indirilmesi açıklamasına yönelik Twitter üzerinden getirilen tepkiler konu olmuştur. Bu anlamda çalışmada, 5/8 Ocak 2020 tarihleri arasında Twitter’da #İÜYemeğimeDokunma etiketi üzerine atılan 2.191 tweet nicel ve nitel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Araştırma sonucunda Twitter’ın bireyleri bir araya toplayarak toplumsal bir sorun olarak görülen konuyla ilgili kamuoyu oluşturduğu ve toplumsal gündemi doğrudan etkileyerek iletişim düzenini değiştiren güçlü bir kavram olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.

YÖK Tez No: 521683 Yüksek Lisans Bu çalışma kapsamında, kişilerin günlük yaşantılarındaki beslenme, uyuma, oturma, yürüyüş yapma gibi fiziksel aktivitelerine bağlı kalori harcaması ile uluslararası tahmini formüllerle hesaplanabilen bazal metabolizma hızına bağlı kalori harcaması izlenmiş ve analizi yapılmıştır. Bunun sonucunda kişilerin süre bazında ne kadar kilo alabilecekleri veya verebilecekleri tahminini yapabilen sistem tasarlanıp geliştirilmiştir. Çalışmanın birinci kısmında, bireylerden veri toplanması işleminde güncel teknolojiler kullanılmıştır. Kullanıcılardan ilk başta fiziksel ölçüleri olan boy, kilo, yaş ve cinsiyet bilgileri alındıktan sonra, günlük olarak aldıkları yiyecek, içecek ve gün içinde yaptığı aktiviteleri kullanıcı arayüzünden girerek tek bir havuzda toplanması sağlanmıştır. Çalışmanın ikinci kısmında, tasarlanıp geliştirilen bir yazılım ara yüzü yardımıyla kullanıcıların kalori değerleri toplanmış ve analizi yapılmıştır. Bireylerin belli bir süre kalori alış verişini takip ederek, bu süre başlangıcında ve sonunda kaç kalori fazlası veya eksiği olduğu ortaya konmuştur. Bireyin başlangıç kilosu ile hedeflenen süre sonundaki kilo arasındaki değişimi, bazal metabolizma hızını ölçen uluslararası geçerli formüller ile hesaplanmıştır. Bu ölçümlerimiz sonucunda hesapladığımız sonuçlar ile kıyaslandığında baz alınan formüller içerisinden en yakın olan formül tespit edildikten sonra, bireye özgü bir formül önerisinde bulunulmuştur. In this study, the caloric expenditure related to sleeping, sitting, walking, physical activity such as nutrition etc. in daily life of people and calorie expenditure due to basal metabolic rate which can be calculated by internationally estimated formulas was observed and analysed. As a result, a system has been designed and developed which can predict the amount of weight loss. In the first part of the study, data regarding to height, weight, age, gender as physical information and daily food, drink intake and activities were collected through the system. The calorific values were collected through a software interface that we designed and developed. The change between the initial weight of the individual and the weight at the end of the targeted period is calculated with predefined formulas that measure the basal metabolic rate. The measurements has been used to propose a specific formula for each individual that estimates the measured weight and compared with the values obtained by predefined formula.

Spinal muscular atrophy (SMA) is a neurodegenerative disease which is characterised by progressive degeneration of motor neurons in the anterior horns of the spinal cord. It is a mainly chromosome 5-linked genetic disorder, with recessive inheritance and it can be diagnosed prenatally. Objective. To communicate the importance of prenatal diagnosis of spinal muscular atrophy (SMA) and to demonstrate the gestational outcomes of disease carrier pregnant women who have had invasive prenatal testing (IPT). Methods. We retrospectively evaluated 113 pregnancies of 76 patients who were referred to the Division of Perinatal Medicine at Haçettepe University in Ankara, Turkey for the prenatal diagnosis of SMA between 2000 and 2015. We evaluated the screening results and gestational outcomes of the patients. The pregnancy outcomes were compared with a control group of 179 patients. The Beksac Obstetrics Index (BOI) was used for the comparison of obstetrical histories/backgrounds of the study and control groups. Results. Chorionic villus sampling (CVS) and amniocentesis (AC) were performed in 83 (73.5%) and 30 (26.5%) cases, respectively. In 24 cases (21.2%), the fetuses were found to be disease-positive and 23 of them were terminated. The median gestational day at birth (p

Bu çalışmada, uluslararası işbölümü ve uzmanlaşma kapsamında gıda rejimi teorisi kavramsal ve dönemsel olarak incelenmiş, rejim kapsamında Türkiye tarımsal dış ticaretinde meydana gelen değişim ve dönüşüm değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında, önce gıda rejimi teorisi kavramsal olarak tanımlanmış ve rejim dönemleri ile birlikte dünyada meydana gelen tarımsal üretim ve ticaretindeki değişim ele alınmıştır. Daha sonra, aynı dönemler itibariyle Türkiye'deki tarım uygulamaları ve gıda rejiminin Türkiye'deki tarımsal dönüşüm üzerine etkileri incelenmiştir. Son olarak da Türkiye'de meydana gelen tarımsal dönüşümün neden olduğu üretim aksaklıkları tespit edilmiş ve giderilmesi yönünde tarımsal planlamanın gerekliliği üzerinde durulmuştur. In this study, the food regime theory is examined conceptually and periodically within the scope of international division of labor and specialization and within the regime, the changes and transformations in Turkey's agricultural foreign trade has been evaluated. Within the scope of the study, firstly the food regime theory is conceptually defined and the changes in the agricultural production and trade occurring in the world together with the regime periods are discussed. Then, in the same period as Turkey agricultural practices and the impact of food regime on Turkey's agricultural transformation were examined. Finally, the production failures have been identified caused by agricultural transformation occurring in Turkey and emphasized the necessity to agricultural planning for eliminate production failures. 173

İnternet üzerinden elde edilen enformasyon kalitesinin belirsizliği bu alanda çalışan araştırmacılar tarafından günümüzün en önemli problemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. İnternet kullanıcıları kontrolü çok zor olan bu sanal ortamda genellikle yalnız kalırlar ve pek çoğu bu aracı bilinçsizce kullanmaktadırlar. Sanal ortam taşıdığı benzersiz özellikler dolayısıyla herkesin serbestçe ulaşabildiği ve istediği her türlü veriyi aktarabildiği bir alan olduğundan buradaki mevcut verilerin kaliteli ve güvenilir olduğunu söylemek çok zordur. Bu sebeple özellikle bu konuda bilinçli ve bilgili olmayan kullanıcılar açısından bu kontrolsüzlük ciddi bir tehdit unsuru olarak göze çarpmaktadır. Bir internet kullanıcısının yaptığı konu araştırması sonrasında ulaşmayı beklediği bilgi yerine tamamen alakasız sonuçlarla karşılaşması çok olasıdır. Bu tez çalışması bu problemin çözümüne yönelik bir yöntem önermek amacıyla yazılmıştır. Dünyadaki mevcut çalışmalardaki internet sitesi kalite ölçümleme modellemeleri incelendiğinde bu konuda çeşitli eksiklikler olduğu görülmüş ve yeni bir ölçüt modeli oluşturma ihtiyacı olunduğu sonucuna varılmıştır. Buradan hareketle tezin birinci bölümünde bu alanda yapılmış diğer ilgili çalışmalar incelenerek bunlar tarafından oluşturulan kalite modelleri ortaya konmuştur. İkinci bölümde ise mevcut kalite modellerinde görülen eksiklikler dikkate alınarak yeni ve kapsayıcı bir kalite ölçüt modeli ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tezin üçüncü ve son bölümünde ise oluşturulan yeni kalite ölçüt modeli kullanılarak belli sayıda internet sitesi seçilip, nitelikleri çeşitli başlıklar altında kategorilendirilerek belirlenmiş, bu nitelikler değerlendirilerek sitelerin hem kategorik olarak belli bir başlık altındaki kalite miktarı hem de genel toplam kalite oranı belirlenmeye çalışılmış, buradan hareketle bu sitelerin ve tüm sanal ortamın genel kalitesi hakkında çıkarsamalara varılmaya çalışılmıştır.

İnternet üzerinden elde edilen enformasyon kalitesinin belirsizliği bu alanda çalışan araştırmacılar tarafından günümüzün en önemli problemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. İnternet kullanıcıları kontrolü çok zor olan bu sanal ortamda genellikle yalnız kalırlar ve pek çoğu bu aracı bilinçsizce kullanmaktadırlar. Sanal ortam taşıdığı benzersiz özellikler dolayısıyla herkesin serbestçe ulaşabildiği ve istediği her türlü veriyi aktarabildiği bir alan olduğundan buradaki mevcut verilerin kaliteli ve güvenilir olduğunu söylemek çok zordur. Bu sebeple özellikle bu konuda bilinçli ve bilgili olmayan kullanıcılar açısından bu kontrolsüzlük ciddi bir tehdit unsuru olarak göze çarpmaktadır. Bir internet kullanıcısının yaptığı konu araştırması sonrasında ulaşmayı beklediği bilgi yerine tamamen alakasız sonuçlarla karşılaşması çok olasıdır. Bu tez çalışması bu problemin çözümüne yönelik bir yöntem önermek amacıyla yazılmıştır. Dünyadaki mevcut çalışmalardaki internet sitesi kalite ölçümleme modellemeleri incelendiğinde bu konuda çeşitli eksiklikler olduğu görülmüş ve yeni bir ölçüt modeli oluşturma ihtiyacı olunduğu sonucuna varılmıştır.Buradan hareketle tezin birinci bölümünde bu alanda yapılmış diğer ilgili çalışmalar incelenerek bunlar tarafından oluşturulan kalite modelleri ortaya konmuştur. İkinci bölümde ise mevcut kalite modellerinde görülen eksiklikler dikkate alınarak yeni ve kapsayıcı bir kalite ölçüt modeli ortaya konulmaya çalışılmıştır. Tezin üçüncü ve son bölümünde ise oluşturulan yeni kalite ölçüt modeli kullanılarak belli sayıda internet sitesi seçilip, nitelikleri çeşitli başlıklar altında kategorilendirilerek belirlenmiş, bu nitelikler değerlendirilerek sitelerin hem kategorik olarak belli bir başlık altındaki kalite miktarı hem de genel toplam kalite oranı belirlenmeye çalışılmış, buradan hareketle bu sitelerin ve tüm sanal ortamın genel kalitesi hakkında çıkarsamalara varılmaya çalışılmıştır. The ambiguity of the quality of information received from internet is accepted to be one of the major problems by the researchers working in this field. The users of internet are mostly alone and use this means which is quiet difficult to control uncounsciously. Because virtual media, due to its features, is an ambiance where everybody can reach freely and disseminate every type of data, it is difficult to assert that the data here is qualified and reliable. It can be said that this lack of control is a threat for unconcious and uninformed users. It is higly possible for a user to reach totally irrelevant results than the information expected to be reached. This dessertation is written to suggest a method for the solution of this problem. As the website quality measurement models are probed, imperfections and absences are observed and a new measurement model is thought to be necessary.The first part of the thesis probes previous studies and quality models on this field. Second part attempts to introduce a new and comprehensive quality measure model, taking into account the imperfections of the other models. The third and the last part of the thesis attempts to explore the quality of the virtual media by analysing a sample of websites under selected categories. This analysis determines the quantity of qualification under a title categorically and the quantity of qualification in the general sum total. 244

The aim of this study is to provide information on the species list and seasonal diversity of ornithofauna in Yörükki{dotless}rka Lake, Eskişehir. As observation methods, point count and line transect were used. In the study area 96 bird species of which 49 are resident (R), 39 are summer migrant (S), 4 are winter visitor (WV), 4 are passage migrant (PM) were recorded. The results showed that there is a significant difference between the diversity indices of the spring and winter seasons (p=0.005). The most abundant bird species was Fulica atra (Eurasian coot) (81-100%). Overhunting and use of chemicals are the threatening factors on the bird populations in Yörükki{dotless}rka Lake.

ÖZET BİLİŞİM ÇAĞINDA GAZETECİLERİN İNTERNET VE TEKNOLOJİYİ KULLANIM DÜZEYİ: KARSILASTHIMALI BİR DEĞERLENDİRME Dünyada, son yüzyılda, bilişim alanında yaşanan gelişmeler sanayi toplumunun yerini yeni bir toplum yapısının almasına neden olmuştur. Bu yeni toplum yapısı çok farklı isimlerle adlandırılsa da en çok kabul görenleri `Enformasyon Toplumu` ve `Bilgi Toplumu` olmuştur. Bu değişim dalgası başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri olmak üzere hızla tüm dünyayı etkisi altına aldı. 1990'lı yıllardan itibaren özellikle www teknolojisinin keşfi ile gerçek anlamda internet ortaya çıktı. Bu tarihe kadar daha çok üniversitelerin kullandığı internet, ses ve görüntü teknolojisinin sanal ortamda kullanılabilmesi ile diğer tüm insanları ve özel şirketleri buraya çekmeyi başardı. Yaşanan bu gelişmelerden gazetecilik sektörünün etkilenmemesi imkansızdı. Gazetecilik sektörü, tüm dünyayı etkisi altına alan İnternet' e ilgisiz kalmadı ve tüm birimleri ile kendilerini buraya adapte etmeye çalıştı. Bu bağlamda çalışmanın birinci bölümünde bilgi toplumu kavramı üzerinde durulmuş, ikinci bölümde haberde ve habercilikte yaşanan değişim ve dönüşüm ile birlikte internet gazeteciliği ele alınmış, yine aynı bölümde internet üzerinden araştırma yöntemleri açıklanmaya çalışılmıştır. Tezin son bölümünde gerçekleştirilen `Gazetecilerin Internet ve Teknolojiyi Kullanım Düzeyi` konulu anketle, Türkiye ve Amerika'da çalışan gazetecilerin internet ve teknoloji kullanım düzeyleri karşılaştırılmaya çalışılmıştır. ABSTRACT THE LEVEL OF THE USAGE OF INTERNET AND TECHNOLOGY AMONG JOURNALISTS IN THE ERA OF INFORMATICS: A COMPARATIVE ANALYSIS At the last century, recent developments in the field of informatics resulted in a new type of society. Although this new type of society is categorized under different names, the most acceptable ones are `Information Society` and `Knowledge Society`. This new wave of change -effecting firstly USA and Europe- spread all over the world rapidly. With the invention of www technology, internet appeared truly in 1990s. It succeed in attracting individuals and companies by the usage of voice and image technology while before it was only being used by universities. These developments effected journalism sector directly. The sector tried to apply the changes and adjust itself according to the new technologies. Within this frame, the first part of the work focuses on the concept of `knowledge society`. The second part probes `internet journalism`, the transformation process of `news making`and `news` concept and the research methods on internet. The last part of the dessertation examines the results of a survey (`The Level of the Usage of Internet and Technology Among Journalists`) which was applied to the American and Turkish journalists in order to measure and compare the rate of their using of technology and internet. 175

BİLİŞİM ÇAĞINDA GAZETECİLERİN İNTERNET VE TEKNOLOJİYİ KULLANIM DÜZEYİ: KARSILASTHIMALI BİR DEĞERLENDİRME Dünyada, son yüzyılda, bilişim alanında yaşanan gelişmeler sanayi toplumunun yerini yeni bir toplum yapısının almasına neden olmuştur. Bu yeni toplum yapısı çok farklı isimlerle adlandırılsa da en çok kabul görenleri "Enformasyon Toplumu" ve "Bilgi Toplumu" olmuştur. Bu değişim dalgası başta Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri olmak üzere hızla tüm dünyayı etkisi altına aldı. 1990'lı yıllardan itibaren özellikle www teknolojisinin keşfi ile gerçek anlamda internet ortaya çıktı. Bu tarihe kadar daha çok üniversitelerin kullandığı internet, ses ve görüntü teknolojisinin sanal ortamda kullanılabilmesi ile diğer tüm insanları ve özel şirketleri buraya çekmeyi başardı. Yaşanan bu gelişmelerden gazetecilik sektörünün etkilenmemesi imkansızdı. Gazetecilik sektörü, tüm dünyayı etkisi altına alan İnternet' e ilgisiz kalmadı ve tüm birimleri ile kendilerini buraya adapte etmeye çalıştı. Bu bağlamda çalışmanın birinci bölümünde bilgi toplumu kavramı üzerinde durulmuş, ikinci bölümde haberde ve habercilikte yaşanan değişim ve dönüşüm ile birlikte internet gazeteciliği ele alınmış, yine aynı bölümde internet üzerinden araştırma yöntemleri açıklanmaya çalışılmıştır. Tezin son bölümünde gerçekleştirilen "Gazetecilerin Internet ve Teknolojiyi Kullanım Düzeyi" konulu anketle, Türkiye ve Amerika'da çalışan gazetecilerin internet ve teknoloji kullanım düzeyleri karşılaştırılmaya çalışılmıştır.

Araştırma ve geliştirme sürecinin en önemli olan ilk adımı araştırma yolu ile bilgiye ulaşımın sağlanmasıdır. Kütüphanelerdeki kaynakları taramak şeklinde gerçekleşen geleneksel araştırma yöntemleri, bilgi ve internet teknolojilerinin gelişmesi ile internet üzerinden etkin olarak yapılmaya başlanmıştır. Bildirimizde internet üzerinden veriye ulaşmak için kullanılabilecek yöntemlerden aşağıdakiler üzerinde durulmuştur: - internet arama motorları (search engine) - meta arama programları (metasearch programs) - tartışma listeleri (newsgroup) - eposta listeleri (email list) - kütüphane tarama sistemleri Birçoğumuzun duymuş olacağı bu sistemlerin daha etkin kullanılabilmesi için yöntemler ve ipuçlarına değinilmiştir. Amaç doğru bilgiye en kısa zamanda ulaşmak ve bu süreç içerisinde internet ortamında kaybolmamak olmalıdır.

ÖZET İki Değişkenli Kuadratik Formların Tam Sayılı Çözümlerinin Bulunması a, b, c e Z olmak üzere f (x, y) = ax + bxy + ey ifadesine, iki değişkenli bir ku adratik form denir, k e Z için f(x,y) = k eşitliğinin tam sayılı çözümlerini bulma problemine `Gösteriliş Problemi` denir ve bu problemin çözümü, f formunun türüne göre, iki farklı şekilde belirlenir, f formunun diskriminantı d = b2 - 4ac olmak üzere; (1) d < 0 ise f 'e bir definit (belirli) kuadratik form denir. (2) d > 0 ise f 'e bir indefinit (belirsiz) kuadratik form denir. Tez beş bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde gösteriliş probleminin çözümü için gerekli olan temel kavramlar anlatılmıştır. Bu anlatım; tezin ikinci ve üçüncü bölüm lerinde verilen kavramların anlaşılması ve konu hakkında sembol, gösterim ve anla tım bütünlüğü sağlamak amacıyla, temel tanım ve ilişkileri açıklayan teoremler ile başlamıştır. İkinci bölümde, definit kuadratik formların, üçüncü bölümde ise indfinit kuadratik formların çözümü için gerekli olan eşdeğerlik, indirgenmiş form, otomorfi ve komşu luk formu, kök, zincir ile ilgili kavramlar ve teoremler anlatılmıştır. Son iki bölümde ise özellikle indefinit formların çözümünde kullanılacak yöntem lerin belirlenmesinde yardımcı olan sürekli kesirler ve Pell denklemiyle ilgili kavram ve teoremlere yer verilmiştir. % »` t£ «Sf* SUMMARY Finding The Integers Solution for Binary Quadratic Form The representation f(x,y) = ax2 +bxy + cy2 is called binary quadratic form where a, b, c e Z. To find the integer solutions of f (x,y) = k the problem is called `Representation Problem` for k e Z. The solution of this problem, is determined in two different forms according to f form type. Discriminant of f form is d = b2 - 4ac such that; (1) If d < 0, then f is called definite quadratic form. (2) If d > 0, then f is called indefinite quadratic form The thesis consist of five chapters. In the first chapters, the fundamental consepts necessary for the solution of `Representation Problem` is given this exposition commenced with the fundamental definition and its relations that explains the theorems in order to clarify the concepts given in the second and the third chapters and to make clear the symbol, representation and wholeness of expression about the subject. In the second section, the necessery conceps and theorems that are related to equivalence, reduced form, automorphy, neighboring form, root, chain for the solution of definite quadratic forms are introduced. The same thing is done for the solution of indefinite quadratic forms in the third section. In the last two sections, auxiliary concepts and theorems that are related to continued fractions and Pell equations are introduced. These are especially helpful for determining the solution ways for indefinite forms. / » 63

İnternet’in sağladığı sanal paylaşım ortamı ile sınırlar ortadan kalkmakta ve bilginin özgürce paylaşıldığı yeni bir toplum ortaya çıkmaktadır. Bildiride bu süreç ve bu sürecin yarattığı küresel değişim irdelenmiştir. Net halkının oluşturduğu yazılı olmayan bu ahlaksal kurallar incelenmiş ve örnekler verilmiştir. Mahremiyete karşı olan oluşumlar ve iletişimin güvenliği konuları da irdelenmiştir. Net halkının artık her okuduğunu doğru kabul etmeme süreci ile gelişen yeni öğrenme ve algılama methodları da bildiride incelenmiştir.

oz Bölüm Uzayları ve Ayırma Aksiyomları Tolga ÇELİK Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Matematik Eğitimi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi / Tez Danışmanı : Prof. Dr. S. Ahmet KILIÇ Bu çalışmanın amacı bir çok kaynaklarda yeterince açık verilmeyen bölüm uzayları ile ayırma aksiyomları arasındaki ilişkileri ele alıp en açık şekliyle ortaya koymaktır. Yanıtı aranan temel soru T0 Tı,T2,T3,T4 uzaylarının bölüm uzaylarının da sırasıyla T0 Tı,T2,T3,T4 uzayı olup olmadığıdır. Genel olarak bir T2 uzayının bölüm uzayları da T2 olmak zorundadır yada bir T4 uzayının bölüm uzaylarının da T4 uzayı olması gerekir gibi genel kuralların olup olmadığı araştırılmıştır. Bunun için bu şekildeki genellemelere ters düşecek bir örnek yeterince açık bir şekilde verilerek bu sorular yanıtlanmıştır. Örneğin bir T2 uzayının bölüm uzaylarının T2 uzayı olup olmadığı incelenirken şu yol izlenmiştir: Bir T2 uzayı ele alınıp bu uzay üzerindeki bir denklik bağıntısı ve bölüm dönüşümü yardımıyla bu uzayın bir bölüm uzayı tanımlanmıştır. Daha sonra bu bölüm uzayının T2 olmadığı gösterilmiştir. Böylece bir ters örnek verilip, bir T2 uzayının bölüm uzaylarının T2 olması gerekmediği sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimeler : Ayırma aksiyomları / Denklik bağıntısı / Bölüm dönüşümü / Bölüm topolojisi / Bölüm uzayı il ABSTRACT QUOTIENT SPACES AND SEPERATION AXIOMS Tolga ÇELİK Balıkesir University, Institute Of Science Department of Mathematics Education M.Sc.Thesis / Supervisor : Prof. Dr. S. Ahmet KILIÇ This work's aim is to search relation between quotient spaces and seperation axioms. This topic isn't clearly explain in many books. We will work to make clearly explain this topic. The question which is looked for answers T0>Ti,T2,T3,T4 space's quotient spaces too respectively To,Ti,T2,T3,T4 or not. It was searched, are there some general rule as `a T2 space's quotient spaces must be T2, too` or `a T4 space's quotient spaces must be T4, too`. So that a search which was done opposite of this thought and the questions was answered by an example. For example while a T2 space's quotient spaces was searching if it is T2 space or not; this way fallowed. A get hod of a T2 space. On this space help of an equivalence relation and quotient map called this sapce's quotient space. And than this quotient space's was shown that isn't T2 space.Thus an opposite example was given and the result of this search, a T2 space's quotient spaces shouldn't be T2. Key words : Seperation axioms / Equivalence relation / Quotient map / Quotient topology / Quotient space. /// 45

Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimler Enstitüsü, Matematik Eğitimi Ana Bilim Dalı, Bu çalışmanın amacı bir çok kaynaklarda yeterince açık verilmeyen bölüm uzayları ile ayırma aksiyomları arasındaki ilişkileri ele alıp en açık şekliyle ortaya koymaktır. Yanıtı aranan temel soru T0 T1,T2,T3,T4 uzaylarının bölüm uzaylarının da sırasıyla T0 T1,T2,T3,T4 uzayı olup olmadığıdır. Genel olarak bir T2 uzayının bölüm uzayları da T2 olmak zorundadır yada bir T4 uzayının bölüm uzaylarının da T4 uzayı olması gerekir gibi genel kuralların olup olmadığı araştırılmıştır. Bunun için bu şekildeki genellemelere ters düşecek bir örnek yeterince açık bir şekilde verilerek bu sorular yanıtlanmıştır. Örneğin bir T2 uzayının bölüm uzaylarının T2 uzayı olup olmadığı incelenirken şu yol izlenmiştir: Bir T2 uzayı ele alınıp bu uzay üzerindeki bir denklik bağıntısı ve bölüm dönüşümü yardımıyla bu uzayın bir bölüm uzayı tanımlanmıştır. Daha sonra bu bölüm uzayının T2 olmadığı gösterilmiştir. Böylece bir ters örnek verilip, bir T2 uzayının bölüm uzaylarının T2 olması gerekmediği sonucuna varılmıştır., This work's aim is to search relation between quotient spaces and seperation axioms. This topic isn't clearly explain in many books. We will work to make clearly explain this topic. The question which is looked for answers T0,T1,T2,T3,T4 space's quotient spaces too respectively T0,T1,T2,T3,T4 or not. It was searched, are there some general rule as "a T2 space's quotient spaces must be T2, too" or "a T4 space's quotient spaces must be T4, too". So that a search which was done opposite of this thought and the questions was answered by an example. For example while a T2 space's quotient spaces was searching if it is T2 space or not; this way fallowed. A get hod of a T2 space. On this space help of an equivalence relation and quotient map called this sapce's quotient space. And than this quotient space's was shown that isn't T2 space.Thus an opposite example was given and the result of this search, a T2 space's quotient spaces shouldn't be T2.

kazanan ve her geçen gün artış gösteren veriler, bugün oldukça fazla tartışılan ve yeni bir dönemi başlatan büyük veri kavramını ortaya çıkarmıştır. Büyük veri; sosyal medya platformlarından, mobil uygulamalardan, telefon operatörlerinden ve daha birçok farklı kaynaktan elde edilen verilerin toplamına karşılık gelmektedir. Verinin çok hızlı bir şekilde artış göstermesi ve dijital alanlarda belirli amaçlarla işlenmesi büyük veri uygulamalarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Öyle ki, bugün pek çok kurum ve kuruluş büyük veri alanına yatırım yapmakta ve çeşitli alanlarda büyük veri analitiğinden yararlanmaktadır. İnternetin ve mobil cihazların kullanımının artmasıyla beraber ortaya çıkan mobil uygulamalar, gündelik yaşamın her alanında birçok ihtiyacın giderilmesinde kullanılmaya başlamıştır. Böylece büyük veri analitiğinin de en çok ilgilendiği alanların biri durumuna gelmiştir. Bu çalışmada, mobil uygulamalar yoluyla üretilen veriler, gözetim kavramı ve mahremiyet farkındalığı bağlamında değerlendirilmiştir. Ayrıca büyük veri kavramının yapısı ve bileşenleri, veri gözetimi ve buradan kaynaklanan mahremiyet ihlalleri, mobil uygulamaların kullanım durumu ve bu uygulamalar yoluyla gerçekleşen gizlilik endişelerinin ne düzeyde olduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda bireylerin, mobil uygulamaları kullanırken kişisel verilerine dair endişe duymalarına rağmen mobil uygulamaları kullanmaya devam ettikleri ve kişisel verilerine karşı farkındalık düzeylerinin düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır., The data produced around the world, gaining great importance with the development of digital technologies and increasing day by day, has revealed the concept of big data, which is widely discussed and started a new era. Big data refers to the meaningful form of data obtained from social media platforms, mobile applications, telephone operators and many other sources. It is possible to benefit from the use of big data applications because the data can be applied very quickly and can be used digitally. So, today, many institutions and organizations invest in big data and benefit from big data analytics in various fields. With the increase in the use of the Internet and mobile devices, mobile applications have begun to be used to meet many needs in every aspect of daily life. Thus, it has become one of the areas of greatest interest in big data analytics. From this point of view, in this study, the data, produced through mobile applications, has been evaluated in the context of the concept of surveillance and privacy awareness. In addition, the structure and components of the big data, its structure, components, data surveillance and privacy violations arising from it, the level of use of mobile applications and the level of privacy concerns through these applications are tried to be revealed. As a result of the study, it has been concluded that although individuals are concerned about their personal data while using mobile applications, they continue to use mobile applications and have a low level of awareness about their personal data.