15 results on '"Çarpışma"'
Search Results
2. ÇOKLU ARAMA STRATEJİLERİ KULLANAN ÇOK AMAÇLI PARÇACIK SÜRÜ OPTİMİZASYONU YÖNTEMİ İLE DAİRESEL ÇOK HÜCRELİ ÇARPIŞMA KUTUSUNUN OPTİMİZASYONU
- Author
-
Emre İsa Albak, Erol Solmaz, and Ferruh Öztürk
- Subjects
multi-cell crash box ,crashworthiness ,multi-objective optimization ,metamodel ,automotive materials ,multi-objective particle swarm optimization using multiple search strategies ,çok hücreli çarpışma kutusu ,çarpışma ,çok amaçlı optimizasyon ,otomotiv malzemeleri ,çoklu arama stratejileri kullanan çok amaçlı parçacık sürü optimizasyonu ,Technology ,Engineering (General). Civil engineering (General) ,TA1-2040 - Abstract
Çarpışma kutuları araçlarda darbe emici yapılar olarak araçların tampon kısımlarında bulunur. Çarpışma kutularının şekli, çarpışma performansını önemli oranda etkilemektedir. Çarpışma kutuları üzerine yapılan çalışmalarda çok hücreli çarpışma kutularının tek duvardan oluşan çarpışma kutularına göre daha iyi performansa sahip oldukları ortaya koyulmuştur. Çok hücreli çarpışma kutularında dış duvar içerisindeki yapıların geometrisi çarpışma performansını arttırmada önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada her birinin dış duvarı silindirik olan ve içi kare, altıgen, sekizgen ve dairesel kesitler ile eklenmiş dört farklı çarpışma kutusunun performansları incelenmiştir. En iyi performansa sahip olan içerisine dairesel kesit eklenmiş dairesel çok hücreli çarpışma kutusuna çoklu arama stratejileri kullanan çok amaçlı parçacık sürü optimizasyonu (MMOPSO) yöntemiyle optimizasyon çalışması yapılmıştır. Optimizasyon çalışması, radyal temelli fonksiyonlar yöntemi ile elde edilen metamodel kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Metamodel, latin hiperküp yöntemi ile belirlenen otuz adet örnekleme noktası kullanılarak oluşturulmuştur.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
3. Optimization of a circular multi-cell crash box by multi-objective particle swarm optimization using multiple search strategies
- Author
-
Emre İsa ALBAK, Erol SOLMAZ, Ferruh ÖZTÜRK, Bursa Uludağ Üniversitesi/Gemlik Asım Kocabıyık Meslek Yüksek Okul/Hibrid ve Elektrikli Taşıtlar Teknolojisi Programı., Bursa Uludağ Üniversitesi/Mühendislik Fakültesi/Otomotiv Mühendisliği Bölümü., Albak, Emre İsa, Solmaz, Erol, and Öztürk, Ferruh
- Subjects
Çok hücreli çarpışma kutusu ,Multi-objective optimization ,Multi-cell crash box ,Otomotiv malzemeleri ,Metamodel ,Crashworthiness ,Çarpışma ,Çok amaçlı optimizasyon ,Automotive materials ,Multi-objective particle swarm optimization using multiple search strategies ,Çoklu arama stratejileri kullanan çok amaçlı parçacık sürü optimizasyonu - Abstract
Çarpışma kutuları araçlarda darbe emici yapılar olarak araçların tampon kısımlarında bulunur. Çarpışma kutularının şekli, çarpışma performansını önemli oranda etkilemektedir. Çarpışma kutuları üzerine yapılan çalışmalarda çok hücreli çarpışma kutularının tek duvardan oluşan çarpışma kutularına göre daha iyi performansa sahip oldukları ortaya koyulmuştur. Çok hücreli çarpışma kutularında dış duvar içerisindeki yapıların geometrisi çarpışma performansını arttırmada önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada her birinin dış duvarı silindirik olan ve içi kare, altıgen, sekizgen ve dairesel kesitler ile eklenmiş dört farklı çarpışma kutusunun performansları incelenmiştir. En iyi performansa sahip olan içerisine dairesel kesit eklenmiş dairesel çok hücreli çarpışma kutusuna çoklu arama stratejileri kullanan çok amaçlı parçacık sürü optimizasyonu (MMOPSO) yöntemiyle optimizasyon çalışması yapılmıştır. Optimizasyon çalışması, radyal temelli fonksiyonlar yöntemi ile elde edilen metamodel kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Metamodel, latin hiperküp yöntemi ile belirlenen otuz adet örnekleme noktası kullanılarak oluşturulmuştur. The crash boxes are located in vehicles in the part of the bumper as energy-absorbing structures. The shape of the thin-walled tubes significantly influences the crashworthiness performance. In the studies on thin-walled tubes, it has been shown that multi-cell tubes have better crashworthiness performance than mono-cell tubes. In multi-cell tubes, the cross-section of the structures within the outer wall plays an important role in improving the crashworthiness performance. In this study, the crashworthiness performance of circular multi-cell tubes filled with square, hexagonal, octagonal and circular cross-sections are examined. The circular multi-cell tube filled with a circular cross-section, which has the best values within four multi-cell tubes, has been selected to optimize the crashworthiness performance using the multi-objective particle swarm optimization using multiple search strategies (MMOPSO). The optimization study is performed using the surrogate model. A surrogate model is created by using the radial basis function with thirty sampling points which are created using the Latin hypercube method.
- Published
- 2022
4. Statik ve Dinamik Yük Altındaki Çekme Alüminyum Profillerde Kesit Alan Tasarımının Mekanik Davranışa Etkisi.
- Author
-
Cengiz, Abdulkadir
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
5. Rüzgar enerji sntrallerinin kuşlar üzerine etkileriyle ilgili bir araştırma
- Author
-
Kışlakcı, Himmet Ulaş, Potoğlu Erkara, İsmühan, and ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Anabilim Dalı
- Subjects
Rahatsızlık ,Collision ,Barrier Effect ,Habitat Kaybı ,Destruction ,Çarpışma ,Bariyer Etkisi ,Disturbance - Published
- 2021
6. KARE KESİTLİ İÇİ BOŞ TAILOR-WELDED TÜPLERİN ÇARPIŞMA PERFORMANSININ SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİYLE BELİRLENMESİ.
- Author
-
Dilek, Durukan and Gedikli, Hasan
- Abstract
In this study, behaviour of absorbed energy of empty square tailor-welded tubes having different thickness and welding locations was investigated using the finite element software LS-DYNA with optimization modulus LS-OPT under axial impact loading. As a results, specific energy absorption (SEA), the pick force and crush force efficient (CFE) curves were determined. Also, optimization thickness values were obtained for maximum absorbed energy and minimum peak force. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2014
7. Cenozoic Volcanism of the Caucasian Mobile Belt in Georgia, its Geological-Petrological Peculiarities and Geodynamic Conditions.
- Author
-
TUTBERIDZE, BEZHAN
- Subjects
- *
CENOZOIC Era , *VOLCANISM , *GEODYNAMICS , *PETROLOGY , *LITHOSPHERE , *VOLCANIC ash, tuff, etc. - Abstract
The Caucasian mobile belt is situated in the area of Late Cenozoic collision of the large Afro-Arabian and Eurasian lithospheric plates. Extensive volcanic activity in the Georgian part of the Caucasian mobile belt took place during the Late Miocene--Holocene. Five volcanic regions have been identified in Georgia; each of them reveals in a greater or lesser degree similarity of tectonic and magmatic processes. Volcanic products are represented by basaltic, doleritic, andesitic basaltic, andesitic dacitic, rhyolitic lavas and their pyroclastics with andesites and dacites prevailing. Using petrochemical and geochemical data the volcanics can be divided into two main rock groups: calc-alkaline and subalkaline series. The marker petrogeochemical series is presented by the medium-to high-K calc-alkaline volcanics. Relative to the heavy elements (HFSE) Y, Nb they are enriched in some large ion lithophile elements (LILE) Rb, Sr, Ba and light rare earth elements (REE) La, Ce. This confirms the leading role of fractional crystallization in forming the volcanics of the study area. These volcanics have the characteristics of pre-collision subduction (increased LILE content and high La/Nb ratios) geodynamic regimes. Volcanic rocks derived from sources displaying different tectonic environments show close petrogeochemical resemblance, indicating the similarity of the melting substrates of magmatic chambers. The findings also allow us to give priority to the magma generation conditions, to its periodical renewal and depths of inception in comparison with the geodynamical factors. Isotopic data (87Sr/86Sr) have confirmed that the subduction-enriched lithospheric mantle material was more important than that of the continental crust components. Sr isotopic ratios do not show marked dependence on the values of the petrochemical composition of the enclosing rocks and on the time of their formation. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
8. Geology of the Caucasus: A Review.
- Author
-
Adamia, Shota, Zakariadze, Guram, Chkhotua, Tamar, Sadradze, Nino, Tsereteli, Nino, Chabukiani, Aleksandre, and Gventsadze, Aleksandre
- Subjects
- *
VOLCANISM , *SUBDUCTION zones , *MORPHOLOGY , *IGNEOUS intrusions , *GEOLOGICAL basins ,GONDWANA (Continent) - Abstract
The structure and geological history of the Caucasus are largely determined by its position between the still-converging Eurasian and Africa-Arabian lithospheric plates, within a wide zone of continental collision. During the Late Proterozoic-Early Cenozoic, the region belonged to the Tethys Ocean and its Eurasian and Africa-Arabian margins where there existed a system of island arcs, intra-arc rift s, back-arc basins characteristic of the pre-collisional stage of its evolution of the region. The region, along with other fragments that are now exposed in the Upper Precambrian- Cambrian crystalline basement of the Alpine orogenic belt, was separated from western Gondwana during the Early Palaeozoic as a result of back-arc rifting above a south-dipping subduction zone. Continued rifting and seafloor spreading produced the Palaeotethys Ocean in the wake of northward migrating peri-Gondwanan terranes. The displacement of the Caucasian and other peri-Gondwanan terranes to the southern margin of Eurasia was completed by ~350 Ma. Widespread emplacement of microcline granite plutons along the active continental margin of southern Eurasia during 330-280 Ma occurred above a north-dipping Palaeotethyan subduction zone. However, Variscan and Eo-Cimmerian-Early Alpine events did not lead to the complete closing of the Palaeozoic Ocean. The Mesozoic Tethys in the Caucasus was inherited from the Palaeotethys. In the Mesozoic and Early Cenozoic, the Great Caucasus and Transcaucasus represented the Northtethyan realm -- the southern active margin of the Eurasiatic lithospheric plate. The Oligocene-Neogene and Quaternary basins situated within the Transcaucasian intermontane depression mark the syn- and post-collisional evolution of the region; these basins represented a part of Paratethys and accumulated sediments of closed and semiclosed type. The final collision of the Africa-Arabian and Eurasian plates and formation of the present-day intracontinental mountainous edifice of the Caucasus occurred in the Neogene-Quaternary period. From the Late Miocene (c. 9-7 Ma) to the end of the Pleistocene, in the central part of the region, volcanic eruptions in subaerial conditions occurred simultaneously with the formation of molasse troughs. The geometry of tectonic deformations in the Transcaucasus is largely determined by the wedge-shaped rigid Arabian block intensively indenting into the Asia Minor-Caucasian region. All structural-morphological lines have a clearly-expressed arcuate northward-convex configuration reflecting the contours of the Arabian block. However, farther north, the geometry of the fold-thrust belts is somewhat different -- the Achara-Trialeti fold-thrust belt is, on the whole, W-E-trending; the Greater Caucasian fold-thrust belt extends in a WNW-ESE direction. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
9. Geochemistry of the Middle Miocene Collision-related Yamadaği (Eastern Anatolia) Calc-alkaline Volcanics, Turkey.
- Author
-
Ekıcı, Taner, Alpaslan, Musa, Parlak, Osman, and Uçurum, Alı
- Subjects
- *
TRACE elements , *GEOCHEMISTRY , *MIOCENE stratigraphic geology , *MAGMAS , *VOLCANOLOGY - Abstract
Major, trace element and K-Ar age determinations are reported for a suite from the Yamadağı volcanics in the Eastern Anatolia. The exposed rocks mainly consist of medium-potassium calc-alkaline basaltic andesites, andesites and dacites. Petrographical data exhibit disequilibrium mineral textures, such as resorption of the ferromagnesian phases, clinopyroxene-mantled orthopyroxene, and sieve-textured plagioclases. The Yamadağı volcanics have a calk- alkaline character, and trace element characteristics exhibit that the volcanics resemble subduction zone volcanics and/or volcanics assimilated by continental crust. K/Ar age determinations show that the Yamadağı volcanics were formed during the 12 ± 0.5 - 15 ± 0.5 Ma time interval. Geochemical characteristics of these volcanics can be attributed to complex petrogenetic processes, including magma mixing and crustal assimilation along with fractional crystallization. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
10. Statik ve Dinamik Yük Altındaki Çekme Alüminyum Profillerde Kesit Alan Tasarımının Mekanik Davranışa Etkisi
- Author
-
Abdulkadir Cengiz and Kocaeli Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Otomotiv Mühendisliği Bölümü
- Subjects
Çekme profil ,Dinamik yük ,Cross section (physics) ,SEA ,Materials science ,chemistry ,Aluminium ,Dynamic loading ,chemistry.chemical_element ,Çarpışma ,General Medicine ,Composite material ,Tasarım - Abstract
Bu çalışmada aynı kesit alana ve dış ölçülere sahip farklı kesit geometrilerinde tasarlanmış alüminyum profil yapıların eğilme, burulma ve çarpışma enerjisi sönümleme kabiliyetlerinin kıyaslanması ve performans değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu amaçla oluşturulan geometriler beş adet silindirik ve dört adet kare kesitli olarak iki gruba ayrılmıştır. Dış hat ölçüleri aynı olan geometriler, kesit alan miktarları aynı olacak şekilde değişken iç kesit tasarımlarına sahiptir. Sonlu elemanlar metodu kullanılarak profil yapıların farklı tip yük altındaki mekanik davranışları incelenmiştir. Analiz sonuçları, Eğilme ve döndürme yükleri altındaki Maksimum von-misses gerilmeleri, rijitlik değerlerinin kıyaslanması, çarpışma testlerinde ise Maksimum ve ortalama çarpışma kuvvetleri, Sönümlenen enerji ve Spesifik enerji sönümleme oranlarının kıyaslanması olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada eğilme ve burulma yüklerinde yüksek performans gösteren profil yapıların eksenel çarpışma yüklerinde daha düşük performans gösterebildiği görülmüştür. In this paper, Mechanical behavior and performance of aluminum extruded tubes which have same cross-sectional area and length, have been investigated under bending and torsion static loading and dynamic axial loading. Nine Tube geometries have been classified in two groups, five are “Circular” and four are “Square”. Each tube in the groups has same outer dimensions, lengths, cross sectional area and thickness with other one but has singular design of internal geometries. The investigation has been performed using by Finite Element Methods to derive and compare the maximum von-mises stress, deformation, structural stiffness, maximum/average crashing force, internal (absorbed) energy and Specific Energy Absorption ratio of the each tube under static and dynamic loading. In the study, it has been shown that the some type of tubes which has a greater strength performance under static loading, not passed the average values of the others under dynamic axial loading.
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
11. Investigation of collision performance of automobile bumper beam and energy absorber
- Author
-
Turan, Mehmet Kıvanç, Karagöz, Selçuk, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, BTÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makine Mühendisliği Ana Bilim Dalı, and Turan, Mehmet Kıvanç
- Subjects
collision ,Enerji sönümleyici ,Mechanical Engineering ,enerji sönümleme kapasitesi ,bumper beam ,Makine Mühendisliği ,tampon ,Energy absorber ,tampon kirişi ,maximum collision force ,bumper ,maksimum çarpışma kuvveti ,çarpışma ,energy absorber capacity - Abstract
Ulaşım insanoğlunun temel ihtiyaçlarından biridir. İnsanoğlu, var olduğundan beri gerek su ve besin kaynakları, gerekse çevresel şartlar gibi birçok sebepten dolayı bir yerden başka bir yere gitmektedir. Önceleri bunun için at, eşek gibi diğer canlıları kullanırken, ilerleyen zamanlarda bilgi seviyesinin artmasıyla farklı araçlar geliştirilmiştir. Örnek olarak sal, at arabası verilebilir. Zaman ilerledikçe, vasıtalar çok daha gelişmiş olanlara dönüşmüştür. Özellikle Sanayi Devrimi sonrasında artan üretim hızı, daha çok yük taşımayı ve daha hızlı ulaşımı zorunlu kılmıştır. Otomobil düşüncesinin kökeni çok daha eskiye dayanmasına rağmen, içten yanmalı motorların keşfine kadar otomotiv alanında çok önemli bir gelişme yaşanmamıştır. Bu keşiften sonra otomobil tüm dünyada ilgi odağı olmuştur. Çünkü eski otomobiller daha yavaş ve daha az mesafe giderken, yeni otomobiller hem daha çok mesafe gidebiliyordu hem de daha hızlıydı. Henry Ford'un geliştirdiği Seri Üretim Yöntemi sayesinde çok daha hızlı bir şekilde otomobil üretilmekteydi. Bunun sonucu olarak trafikte olan otomobil sayısı artmıştır. Bunun sonucunda trafik kazalarında önemli artış olmuştur. Bu durum otomobil üreticilerinin güvenlik ekipmanları üzerine çalışmaya yöneltmiştir. Tampon sistemi; tampon, tampon kirişi, enerji sönümleyiciden oluşan, asli görevi deforme olarak otomobil içindeki yolcuları korumak olan bir güvenlik ekipmanıdır. Özellikle düşük ve orta hızlı kazalarda ön plana çıkmaktadır. Genellikle tampon kirişi ve enerji sönümleyicinin yapımında çelik, alüminyum gibi metal malzemeler kullanılırken, tampon yapımında plastik, kompozit malzemeler kullanılmaktadır. Bu parçaların performansı değerlendirilirken beş ana unsura bakılır. Bunlar ; enerji sönümleme kapasitesi, maksimum çarpışma kuvveti, ortalama çarpışma kuvveti, özgül enerji sönümleme miktarı, çarpışma kuvveti verimi. Yaptığımız çalışmada DP600 malzemesi için en yüksek verime sahip enerji yutucu ve tampon modeli, araştırılmıştır. Daha sonra buna alternatif olabilecek Al 7075-T6 ve AZ31B malzemesi için de aynı çalışmalar yapılmıştır. Çalışmada enerji sönümleyici olarak dört adet eş kütleli model kullanılmıştır. Bunlar, literatürde en çok kullanılan kare, dikdörtgen, altıgen, silindir kesitli modellerdir. Daha sonra yine kütle sabit tutularak silindir kesitli model üzerinden koniklik açısının etkisi araştırılmıştır. Tampon kirişinde ise bir ana model ve bu ana model üzerinde oynamalar yapılarak beş farklı model oluşturulmuştur. Analizler explicit olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda silindir enerji sönümleyici en iyi sonucu vermiştir. Konik yapıda düşük açıların daha iyi sonuç verdiği görülmüştür. Tampon kirişi için alüminyum malzemede birinci model diğer çelik ve magnezyum malzemede dördüncü modelin en iyi sonucu verdiği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Enerji sönümleyici, tampon, tampon kirişi, enerji sönümleme kapasitesi, maksimum çarpışma kuvveti, çarpışma. Transportation is one of the main human needs. Since the beginning of the humanity, human moves one place to another for many reasons such as water, food based environmental conditions. At the beginning, horse and donkey were used for this but as the time passed by, many different transportation systems were developed. Raft, horse cart can be given as an example. As the time progress, vehicles turned into more advanced ones. Especially, after the Industrial Revolution, increased production speed necessitated to carry more products much faster. Although the idea of automobile originated in former times, no noteworthy progress was drawn attention until the internal combustion engine invention. After the invention, automobile become the focus of interest all over the world. Old automobiles were slow and could go less distance whereas the new automobiles are faster and can go much further distance. Due to mass production method developed by Henry Ford, ore automobiles can be manufactured. Therefore, many cars get on the traffic which will results in more traffic accidents. This makes car companies to work on security equipment. The main purpose of bumper system which consists of bumper, bumper beam and energy absorber is to protect the human being inside the car by deforming itself. This happens especially at slow and fast speed accidents. Steel and aluminum are used in the production of bumper beam and energy absorber while plastic and composite materials are used in the production of bumper. In the evaluation procedure of these tools, there are five main elements which are energy absorption capacity, maximum collision force, mean collision force, specific energy absorption amount and collision force efficiency. In this study, the most efficient energy absorber and bumper model is studied for DP600 material. Then, same procedure is applied to Al 7075-T6 and AZ31B materials as an alternative. In this work, four identical models in terms of mass is used for energy absorber. Mostly used ones in literature are square, rectangle, hexagon, cylinder cross-section models. Then, conical angle is investigated over the cylindrical cross-section. In this section, the mass is also constant. In bumper beam, there are main model and five altered models. The analysis was done in explicitly. Cylinder energy absorber gave the best result. In conical shape, the smaller angles gave the better results. In aluminum material, the first model; in steel and magnesium material, fourth model gave the best results for bumper beam.Keywords: Energy absorber, bumper, bumper beam, energy absorber capacity, maximum collision force, collision. 100
- Published
- 2018
12. Darbe emici yapıların çarpışma açısından topoğrafya optimizasyonu ile tasarımı
- Author
-
Önal, Ahmet Serdar, Kaya, Necmettin, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, and Bursa Uludağ Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü/Makine Mühendisliği Anabilim Dalı/Konstrüksiyon ve İmalat Bilim Dalı.
- Subjects
Mechanical Engineering ,Crash absorber ,Çarpışma ,Makine Mühendisliği ,Topoğrafya optimizasyonu ,Crash ,Topography optimization ,Darbe emici - Abstract
Bu tez çalışması ile araçlar üzerindeki darbe emici yapıların çarpışma açısından topoğrafya optimizasyonu ile yeniden tasarlanarak çarpışma performansı kapasitelerinin artırılmasına yönelik bir yöntem geliştirilmesi amaçlanmıştır. Tez çalışması kapsamında, topoğrafya optimizasyonu, literatürde ilk kez darbe emen yapıların tasarımında kullanılmıştır. Topoğrafya optimizasyonu ile çarpışma darbe emicilerin ilk tepki kuvveti ve çarpışma kinetik enerji absorbsiyon oranları sayısal olarak optimize edilmiştir. With this thesis, it's aimed to develop a methodology to the re-design with topography optimization for improve crash performance capacity of the energy absorbing structures on the vehicles. Under thesis study, topography optimization was used for the first time to the design of shock absorbing structures at the literature. With the topography optimization, crash absorber's first reaction force and crash kinetic energy abosorbtion rates were numerically optimized. 100
- Published
- 2018
13. Numerical And Experimental Investigation Of Crashing And Crushing Behaviour Of Axially Impacted Nested Tubes
- Author
-
Eren, Zana, Türkmen, Halit Süleyman, Uçak ve Uzay Mühendisliği, and Aerospace Engineering
- Subjects
ezilme ,thin walled tubes ,crush ,düşük hız ,çarpma ,low velocity ,impact ,crash ,Çarpışma ,ince cidarlı tüpler ,LS-DYNA ,Abaqus - Abstract
Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015, Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2015, Araçların (uçak, araba, raylı sistem araçları, gemi, vs.) darbelere dayanımı çok büyük önem teşkil etmektedir. Bu yüzden, insan hayatını korumak amacıyla bu konuda katı standartlar getirilmektedir. Daha iyi bir performans için, araçların yolcuları koruma kapasitelerini artırma yönündeki tasarımlar bir evrim geçirmektedir. Tasarım zamanını azaltmak, araçların ve bileşenlerinin çarpma ve ezilme tasarım standartlarını sağladığından emin olmak için çarpışma testleri genellikle sayısal olarak bilgisayarlarda yapılmaktadır. Elde edilen veriler yeni tasarımların geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Sayısal simülasyonların bilgisayar ortamında yapılabilmesi her defasında fiziksel bir model üretme zorluğunu ortadan kaldırmakta, zaman ve maliyet açısından çok daha hızlı olmaktadır. Bu simülasyon süreci, gerçek bir araç prototipi üretilmeden önce en iyileştirmesinin yapılabilmesini sağlamaktadır. Ezilme veya çarpışma esnasında en önemli konu kinetik enerjinin nasıl emileceğidir. Bu amaçla tasarlanan ezilme kutuları birçok alanda kullanılmaktadır. Ezilme kutuları, araç çarpışmalarında ortaya çıkan büyük değerlerdeki kinetik enerjiyi plastik enerjiye dönüştürebilme kabiliyetlerine haizdir. Bu yüzden, ezilme kutularının çarpışma sonrası ezilme davranışları konusuna ilgi sürekli devam etmektedir. Ezilen bir kutuda, ilk çarpmada meydana gelen pik kuvveti sonrakilerden çok daha fazladır. Çoğu zaman kaza esnasında, kutular araçlarda ve bileşenlerinde en fazla ivmelenmeye neden olan bu pik kuvvetlerini emmek için kullanılırlar. Aslında enerji emen ideal bir sönümleme yapısı tüm darbe süresince üniform bir yavaşlatma sağlamalıdır. Sürekli olmasa da kademeli olarak enerji yutma seviyeleri değiştirilen bir ezilme kutusu tasarımı ile pik kuvveti azaltarak mümkün olduğunca üniform bir yavaşlamayı sağlamak burada önerilen çalışmanın motivasyonunu oluşturmuştur. Ezilme kutusu önce ilk darbeyi şiddetli bir pik kuvveti oluşturmadan emmeli, daha sonra geri kalan enerjiyi yutabilmek için kademeli olarak deforme olmalıdır. Belirlenen bu amaç doğrultusunda, iç içe geçen farklı uzunluktaki tüplerden oluşan yeni bir ezilme kutusu düşünülmektedir. İçteki en uzun tüp, ilk darbeyi emecek ve sonra diğer tüplerle birlikte deforme olacaktır. Yeni tüpün aynı boylarda olan iç içe tüplerden daha hafif olacağı ve tüplerin yerleşiminin, geometrik parametrelerinin sıralamasının önemli olacağı düşünülmektedir. Bu yüzden, daha önce hiç çalışılmamış olan, iç içe geçmiş farklı uzunluk ve geometrideki tüplerin deneysel ve sayısal olarak incelenmiştir. Öncelikle, ezilme kutusunda kullanılacak olan metal malzemelerin çekme deneyleri farklı gerinim değişim hızlarında yapılarak gerilme-gerinim diyagramları elde edilmiştir. Çeşitli ezilme kutusu tasarımları geliştirilerek ve elde edilen malzeme test verileri kullanılarak sonlu elemanlar analizleri yapılmıştır. Doğrusal olmayan açık (explicit) sonlu eleman yazılımı (LS-DYNA/Explicit) ve kapalı (implicit) sonlu eleman yazılımları (LS-DYNA/Implicit) kullanılarak tasarlanan ezilme kutularının çarpma sonrası ezilme davranışları analiz edilerek incelenmiştir. Farklı metallerin ve geometrilerin birleşimi olarak tasarlanan ezilme kutusu yapısının enerji emme kapasitesi geometri ve malzeme özelliklerine bağlıdır. Bu yüzden farklı boy ve kesitlerde iç içe geçen tüplerden oluşan farklı bir ezilme kutusu analizlere tabi tutulmuştur. Malzeme, cidar kalınlığı, flanş genişliği, çarpma hızı, iç içe tüplerin yerleşimi, uzunluğu ve çarpma hızı parametreleri için en iyileştirme yapılacaktır. Literatürde farklı uzunluklardaki tüplerin iç içe geçmesi ile meydana gelen ezilme kutuları ve parametrik analizleri mevcut olmadığından, bu tip tüplerin maksimum deformasyonları ve enerji emme kapasitelerinin analizinin yapılması ve değerlendirilmesi bu alanda önemli bir katkı sağlayacaktır. Sayısal modelleme çalışmaları sonucunda en iyi çarpışma kutusu tasarımları belirlenmiştir. Seçilen ezilme kutularının deneysel simülasyonları yapılarak analiz çalışmaları doğrulanmış. Bu duruma göre deneysel süreçler için farklı malzeme ve geometride ezilme kutuları üretttirilmiştir. Kutular, dinamik ve statik ezilme deneylerinde incelenmiştir. Testlerden elde edilen sonuçlar sayısal analiz sonuçları ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Test çalışmaları neticesinde birtakım gözlemler yapılmıştır. Alüminyum 6063 ve Çelik AISI 304’ten üretilmiş numuneler ile deneyler gerçeklenmiştir. İç içe üç daireden oluşan AL 6063 tüpler, iç içe üç daireden oluşan AISI 304 çelik tüpler üretilmiştir. Ayrıca dairesel kesitlere ek olarak kare kesitli AL 6063 ve AISI 304 malzemeden iç içe tüpler üretilmiştir. Bunlara ek olarak içten dışa kare-daire-kare şeklinde alüminyum-çelik-alüminyum malzemeden sistem, kare-daire-kare şeklinde çelik-çelik-çelik malzemeden sistem, daire kesit alanlı alüminyum-çelik-alüminyum malzemeden sistem üretimi yapılmıştır. Bütün bu sistemler 2.69, 3.28, 3.77 ve 4.22 m/s gibi hızlarda çarpma testine tabi tutulmuştur. Kare kesitli tüplerde kenarlardan yırtılmalar gözlemlenmiş, bunların önüne geçilmesi için en dıştaki tüp duvar kalınlığını artırılabileceği, en dıştaki tüpün kenar uzunluklarının düşürülebileceği, en dışta kare kesit bulundurmama ve ya köşelerin yuvarlatılması gibi öneriler sunulmuştur. Alüminyum tüplerde gerçekleşen bu durumların benzeri çeliklerde de gözlemlenmiştir. Çelik tüplerde de köşelerin yuvarlatılmaması benzer sonuçlar doğurmuş ve köşelerde yırtılmalar meydana gelmiştir. Tüp çapları analizlerle global burkulma olmayacak şekilde seçildiğinden deneylerde de analizlerle uyumlu olarak global burkulmalar gözlemlenmemiştir. Lokal burkulmalar ile katlanmalar düzgün şekilde yaşanmıştır. Bu durum, yırtılma olan en dıştaki kare tüp içeren tasarımlar için içteki tüplerde de yaşanmıştır. Dairesel kesit alanlı tüplerde katlanmalar lokal burkulmalar şeklinde olsa da geometrik mükemmel olmayan durumlardan ötürü farklı katlanma şekilleri gözlemlenmiştir. Ancak farklı katlanma mekanizmaları benzer pik kuvvet değerleri üretmiştir. Farklı malzemeden tüplerin birarada olduğu sistemler kuvvet davranışı açısından verimli sistemler üretebilmiş ancak çelik içeren bu sistemlerin düşük ağırlık verimi de gözönüne alınmıştır. Sanki statik ezme testleri optimum geometri kararından sonra yapılmıştır. Dairesel kesit alanlı AL 6063 tüpler için 4 farklı statik ezme testi 2 mm/dakika hızlarda yürütülmüş ve kuvvet-zaman, kuvvet-ezilme eğrileri oluşturulmuştur. Bu grafikler, dinamik ezme test sonuçları ile karşılaştırılmış ve uyum gözlemlenmiştir. Gerinim hızlarının alüminyumda çok etkili olmadığı bu karşılaştırmalar ile görülmüştür. Bu doğrultuda yapılan analiz, deney ve optimum tasarım için deney ve analiz uyumunun gözlemlenmesi çalışması tezin yapısını oluşturmaktadır. Analiz çalışmalarında Abaqus ve LS-DYNA sonlu eleman programları ve çözücüleri kullanılmıştır. Genel olarak benzer fikir verselerde programların farklı malzeme verileri ve değme durumlarında farklı kuvvet davranışlarını çıktı olarak verebilmektedir. Yine dikkat çeken bir unsur olarak, köpek kemiğ şeklinde oluşturulan ve çekme testi yapılan malzeme gerilme-gerinim eğrilerinin programlara girdi olarak verilmesi sonrasında deneylerle yeterli uyum gözlemlenmemiş ve statik ezme testlerine göre gerilme gerinim eğrilerinin modifiye edilmesi gerekmiştir. İncelendiğinde ezme hareketinde emze, çekme, burkulma birlikte olduğundan sadee çekme testinin yeterli olmaycağı görülmüştür. Sonuç olarak optimum geometri olarak içiçe tüplerde kullanılmak üzere alüminyum 6063 malzemeden dairesel sistem tercih edilmiştir. Bunun yanısıra çelik ve alüminyum sistemlerin birlikte olduğu durumlarda pik kuvvetinin davranışının çarpma kuvvet verimi açısından çok iyi sonuçlar verebildiği görülmüş ancak sistem ağırlığı açısından sadece alüminyum sistem tercih edilmiştir., The crush and crashworthiness of a vehicle (airplane, automotive, ship, etc.) is today of great importance. Strict standards need to be adhered to in the industry, in particular to protect human life. In the aim for better performance, the design of vehicles has also evolved to improve protection capabilities. In order to decrease design times and ensure safe design standards regarding the crush and crashworthiness of vehicles, and their components, virtual tests are usually performed in numerical simulations. The virtual crush and crash test data are used throughout the entire development of a new design. These numerical simulations produce results without building a physical model, and can be performed relatively quickly and inexpensively. This permits optimization of the design before an actual prototype of the vehicle has to be built. The most important phenomenon in a crush or crash situation is to absorb the kinetic energy. Crash tubes are designed for that purpose and are used in many practical situations. They have the ability to absorb and convert large amounts of kinetic energy into plastic strain energy under severe loading conditions. Therefore, there has been continued interest on the axial crushing and crashing behavior of tubes. When a tube fails under progressive buckling, the initial peak force is much greater than the subsequent peak. In many instances, these tubes are used to absorb energy in cars and the high force peaks lead to high acceleration on the vehicle occupants during an accident/impact event. An ideal energy-absorbing device should therefore cause a uniform deceleration during the entire stroke. This ideal structure would absorb the shock first and then deform under progressive buckling to absorb the energy. Thus we considered a new geometric crash tube model which would be nested with different lengths. The longest tube would absorb the kinetic energy first, and they could act together with the other tube(s) after strong impact effect. This new tube would be lighter than bi tubular crash tubes and alignment of the tubes, geometric parameters would be important. Thus, we planned to investigate this event by experimentally and numerically, which was never investigated in te open literature before. First of all, material tensile tests at elevated strain rates were carried out. For a constant thickness, different (cross-section, length, constant, etc.) specimens were produced. After producing specimens, some of them will be chosen for the experiment, and new specimens for experiments were produced. The tubes were be quasi-statically and dynamically crushed. The explicit non-linear finite element code (LS-DYNA, Abaqus were used to predict the response of the crash tubes subjected to axial crushing, and will be compared with experiments. The energy absorption capacity of a sheet metal structure depends on geometric and material parameters. Thus, it was investigated a different crash tube geometry which consist of nested tubes with different lengths. Important parameters such as arrangement, material, sheet thickness, flange width, spot-weld spacing and impact velocity will be optimized. There were no studies for these kind of crash tubes in the literature. So, it would be interesting to observe final deformations and energy absorption characteristics of these kind of nested crash tubes. Optimum nested crash tubes were realized by numerical studies. These results were compared and validated by experiments., Yüksek Lisans, M.Sc.
- Published
- 2015
14. RFID sistemlerin incelenmesi ve sağlık sektöründe kullanılması
- Author
-
Kılınç, Turgut, Zaim, Halim, Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Maltepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, and Kılınç, Turgut
- Subjects
RFID ,Okuyucu ,Collision ,Tag ,Radiofrequency ,Elektronik etiket ,Çarpışma ,Hastaneler ,Reader ,Transponder ,Computer Engineering and Computer Science and Control ,Hospitals ,Bilgisayar Mühendisliği Bilimleri-Bilgisayar ve Kontrol - Abstract
RFID hayatımızın önemli bir parçası olmuş durumdadır. Üretkenliği artırması ve hayatı kolaylaştırması yaygınlaşmasının en önemli nedenlerindendir. RFID yüzlerce uygulama alanıyla karşımıza çıkmaktadır. Arabaların hırsızlardan korunması, otomatik köprü geçişleri, bina giriş kontrolü, kütüphanede kitapların takibi ve stok ürünlerinin izlenmesi uygulama alanlarından sadece bir kaçıdır. RFID, kişilerin ya da nesnelerin kimlik (ID) bilgilerinin radyo dalgaları ile iletilebilmesini sağlayan bir teknolojidir. Mevcut akıllı kart teknolojileriyle pek çok benzerlik taşımaktadır. RFID’yi mevcut teknolojilerden ayıran en önemli özelliği temassız çalışıyor olmasıdır. Tipik bir RFID sistemi, okuyucu ve elektronik etiket olmak üzere iki temel bileşenden oluşur. Bir RFID okuyucusunun nasıl çalıştığını, sistem performansını etkileyen etkenler ve güvenlik gibi konular detaylı bir şekilde bu tez çalışmasında incelenmiştir. RFID sisteminde kullanılan çarpışma engelleme protokolleri ve bunların benzetimi de ayrıca incelenmiştir. Bu çalışmayla RFID sistemleri ile ilgili temel bilgilendirme yapılmasıyla birlikte, sağlık sektöründe kullanılmasının doktor, hemşerilerin hastalara daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde müdahale etmesinde getireceği yararlar gösterilmiye çalışılmıştır. Bu amaçla bir cep bilgisayarı (pocket pc) programı gerçekleştirilmiştir., RFID have become an important part of daily life. The main reasons for widespread use of RFDI are its capability to increase productivity and to make life easier. RFID has many application models. Car theft preventation, automatic bridge-passes, building entrances, library documentation and stocks are few of the many usages of RFID. RFID is the technology of transferring ID information of individuals and objects by means of radio waves. RFID is similar to the current smart card technologies. The main differentiator of RFID is its ability to run without contact. RFID technology consists of two main component, reader and transponder (elektronic label or TAG). The operating system of RFID reader, factors affecting the system performance, and security issues are examined in this thesis study. Collusion preventation protocols of RFID systems and their simulations are also examined. In addition to giving main principles of operations of RFID systems, this study examines the benefits of RFID systems in health sector as doctors and nurses are taking care of the patients.
- Published
- 2007
15. Araçlarda çarpışma etkisini direk karşılayan şasi ön kolonlarının tepki kuvveti-enerji yutma optimizasyonu
- Author
-
Eren, İlker, İren, Mehmet, Makine Mühendisliği Anabilim Dalı, and Fen Bilimleri Enstitüsü
- Subjects
Energy Absorbing ,Optimization ,Eksplisit Analiz ,Collision ,Enerji Sönümleme ,Buckling ,Nonlineerite ,Mechanical Engineering ,Chassis ,Crashworthiness ,Makine Mühendisliği ,Çarpışma ,Burkulma ,Explicit Analysis ,Nonlinearity - Abstract
Balıkesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Makina Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Araçlarda performans artışına paralel olarak hafifleyen karoserinin, çarpma anında oluşan ve hayati önem arz eden bazı olumsuzlukları bertaraf edecek şekilde dizayn edilmeleri için yapılan geometrik ve konstrüktif değişiklikler üzerinde durulmuştur. Pasif emniyet unsurları grubuna giren, "Karoserinin belli bölgelerinin yumuşak ve enerji yutucu formda imal edilmesi" konusu, ileri derecede yapısal hesaplamaları zorunlu kılmaktadır. Bu çalışmada ise, güvenlik açısından en tehlikeli durum olan direk karşıya çarpma hali ve bunun doğuracağı yüksek tepki kuvvetleri ve deformasyon mekanizması incelenmiştir. Araç konstrüksiyonundaki tüm elemanların modellenerek böyle bir analize tabi tutulmasının çok zor ve hesaplama açısından külfetli olmasından dolayı, çarpışma anında oluşan enerjinin % 40 'a yakınını kendi üzerinde absorbe edebilen şasi ön kolonlarının analizi gerçekleştirilmiştir. Bu elemanların modellenerek sonlu elemanlara ayrılmasında ve çarpma etkisi altında çözülmesinde ANSYS/LS-DYNA programının explisit analiz algoritması kullanılmıştır. Mevcut geometri üzerinde yapılan küçük modifikasyonlar ve deformasyon hızlandırıcıları ile seri analizler yapılmış ve adeta bir nümerik deney serisi gerçekleştirilmiştir. Bu parametrik çalışmada, çarpma yönünde yumuşatılan bu elemanların, aracın normal seyir şartlarında etkisi altında kaldığı iki eksenli eğilme ve burulma yükleri altındaki rij itlik özelliğini yitirmemesi durumu da, düşük tepki kuvvetleri ve enerji sönümleme optimizasyonuna katılmıştır., Geometric and constructive changes designed on the lightened chassis frame due to increased performance of vehicles, in order to survive some brutal defects that occur during crashes are emphasized. "Some parts of a chassis frame are manufactured in soft and energy absorbing form" subject which is a part of passive safety issues, makes high degree structural calculations necessary. The most dangerous situation for safety purposes is faced when direct frontal crash occurs which leads to high reactional forces and deformation mechanism is analyzed in this study. Due to the fact that its extremely hard and with high calculation cost to model and analyze all elements of the vehicle's construction frontal chassis frame's side columns which could absorb 40% of the energy released during a crash investigated. Explicit Analysis Algorithm of "ANSYS/LS-DYNA" code was used to mesh and model an calculates columns under crashing effects. Serial analysis are conducted on the present geometry that under go slight modifications and crash initiators and "Numerical Experiment Series" were realized. In this parametric study, while optimization of low reached forces and absorbed energy is evaluated, desire to keep the rigidity under two dimensional bending and torsional forces under normal driving condition of columns softened along the crashing directions are not ignored.
- Published
- 2002
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.