132 results on '"Özaydın, Mehmet"'
Search Results
2. ÇALIŞTIRMACI REFAH POLİTİKALARI BAĞLAMINDA ÇALIŞMA HAYATINDA YER ALAN BEKAR ANNELER: TOPLUM YARARINA ÇALIŞMA PROGRAMI ÖRNEĞİ.
- Author
-
Güngör, Büşra Yüksel and Özaydın, Mehmet M.
- Subjects
SINGLE mothers ,WORKING mothers ,AGE discrimination ,CLEANING personnel ,TEMPORARY employment - Abstract
Copyright of Istanbul Commerce University Journal of Social Sciences / İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi is the property of Istanbul Commerce University Journal of Social Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
3. The Effect of Anthropometric Measurements on the Incidence of Atrial Fibrillation in Patients With Acute Myocardial Infarction
- Author
-
Oskay, Tülay, Türker, Yasin, Oskay, Alten, Arı, Hatem, and Özaydın, Mehmet
- Subjects
obesity ,General Engineering ,body mass index ,Weight-Management ,Outcomes ,Guidelines ,Flutter ,waist circumference ,Association ,myocardial infarction ,Body-Mass ,atrial fibrillation ,Society ,Prognostic-Significance ,Cardiometabolic Risk ,anthropometric measurements - Abstract
Background and objective Atrial fibrillation (AFib) is the most common supraventricular arrhythmia occurring after myocardial infarction (MI). Height, body weight, waist and hip circumference, and body mass index (BMI) are considered potential risk factors for the development of AFib. The aim of this study was to investigate the effect of BMI and waist circumference on the İncidence of AFib in patients with acute MI. Methods This prospective, cross-sectional, observational study was conducted in the coronary intensive care unit (CICU) of a tertiary care university hospital between July 2014 and February 2016. Patients diagnosed with ST-elevation myocardial infarction (STEMI) or non-ST-elevation myocardial infarction (NSTEMI) were included. Demographic, clinical, echocardiographic, and laboratory data, past medical history, and anthropometric measurements were recorded. Continuous electrocardiography (ECG) monitoring was performed for following up on the occurrence of AFib. Then, AFib predictors were identified using multiple regression analysis. Results AFib developed in 31 (9.3%) patients in the cohort. No significant difference was observed between patients with or without AFib in terms of BMI and waist circumference values (p=0.686 vs. p=0.728, respectively). Factors associated with AFib development as per the multivariate analyses included age (OR: 1.051, 95% CI: 1.013-1.09; p=0.008), pulse rate (OR: 1.043, 95% CI: 1.018-1.069; p=0.001), peak troponin T value (OR: 1.356, 95% CI: 1.135-1.619; p=0.001), and length of CICU stay (OK: 2.247, 95% CI: 1.163-4.340; p=0.016). Conclusion BMI and waist circumference measurements were similar in patients with and without AFib during acute MI. Age, pulse rate, peak troponin T, and duration of CICU stay were identified as independent predictors of AFib development.
- Published
- 2022
4. Refah Sisteminin Dönüşümü Sürecinde Bakım Politikalarının Yörüngesi: Muhafazakâr Refah Rejimi Temelinde Bir Değerlendirme
- Author
-
Özaydın, Mehmet Merve, primary and Karaman, Nursel, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
5. SOSYAL POLİTİKALARDA UYGULAYICI AKTÖR OLARAK BELEDİYELER
- Author
-
Özaydın, Mehmet Merve and Dama, Nergis
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
6. Clinical significance of early recurrences of atrial fibrillation after pulmonary vein isolation
- Author
-
Oral, Hakan, Knight, Bradley P, Özaydın, Mehmet, Tada, Hiroshi, Chugh, Aman, Hassan, Sohail, Scharf, Christoph, Lai, Steve W.K, Greenstein, Radmira, Pelosi, Frank, Jr, Strickberger, S.Adam, and Morady, Fred
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
7. Dynamics of Social State in Turkey: Differences From Western Customs
- Author
-
Özaydın, Mehmet Merve
- Subjects
Social state,welfare state,social policy ,Sosyal devlet,refah devleti,sosyal politika - Abstract
Sosyal devlet kavramının, son ikiyüz yıldır devletin müdahale alanı geliştirmesinin bir aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu müdahalenin ortaya çıkması, gelişmesi ve krizi gelişmiş batı toplumlarında dahi birbirinden farklı niteliklere sahiptir. Bu farklılıkta birey, toplum ve devlet arasındaki ilişkilerin ne şekilde tanımlandığı büyük önem taşımaktadır. Sosyal devletinin krizinin tartışıldığı son çeyrek yüzyıl, aynı zamanda akademik çevrelerde refah sınıflandırması çalışmalarının da yoğunlaştığı bir dönemdir. Sosyo-kültürel ve siyasal geleneği batı paradigmasından önemli ölçüde farklılaşan Türkiye’de, sosyal devletin kendine özgü dinamiklerinin tanımlanması büyük önem taşımaktadır. Bu makale, Türk sosyal devlet anlayışının, batı geleneği karşısındaki farklılıklarını karşılaştırmalı olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de sosyal devletin kendine özgü dinamiklerinin belirlenerek bunların modern sosyal devlet kurumları ile eklemlenmesine yönelik çalışmalar, refah tartışmalarını daha objektif bir alana taşıyarak, akademik literatüre önemli katkılar sağlayacaktır., It is seen that, the concept of welfare (social) state is used as a mean of building up an intervention area of state for last two centuries. The emergence, progress and crisis of that intervention has different qualifications even in the developed Western countries. In that difference, it is of capital importance how the relations between individuals, society and state are defined. The last quarter century, in which the crisis of welfare (social) state is discussed, is also a period of the welfare classifications are being centered upon in academia. In Turkey, which its sociocultural and political tradition dramatically differentiates into Western paradigm, it is significant to define sui generis dynamics of welfare (social) state. This article aims to analyze the differences of Turkish welfare state consideration as distinct from Western customs comparatively. The research devoted to determine Turkey’s idiocratic welfare (social) state dynamics and articulate this foundings to the modern welfare (social) state foundations would make a major contribution to academic literature by carrying the discussions of welfare to a more objective area.
- Published
- 2016
8. Geçici Anevrizma Klipsinin Sıçan Karotid Arterinde Oluşturduğu Değişikliklerin Histopatolojik Olarak İncelenmesi
- Author
-
Yılmaz, Fahri, Kemaloğlu, Serdar, Uzunlar, A.Kemal, Demiralay, Halit, and Özaydın, Mehmet
- Subjects
Karotid arter. endotel. düz kas - Abstract
Bu çalışmada. klip inoinmesinden sonra sıçan karotid arterinin düz kas ye endotelyumunun morfolojik rejenerasyonunun doğal seyri araştırıldı, Vasküler hasar Spaque-Dawley cinsi sıçanların sol karotid arterierinde klips tarafından oluşturuldu. Endotetyal iyileşme 24 saat içinde basladı ye incinmeden sonraki üçüncü ve dördüncü günlerde en hızlıydı. Endotelyal yıkım 5 gün içinde onarıldı. Bu bulgular klips yaralanmasından sonra endotelyal iyileşmenin bir hafta içinde tamamlandığını göstermiştir. oysa düz kas hücrelerinin iyileşmesi daha yayaştır
- Published
- 2015
9. N-asetil sistein ve Kardiyak cerrahi sonrası akut böbrek hasarı
- Author
-
Özaydın, Mehmet, Ersoy, İbrahim, Baş, Hasan, and Arslan, Akif
- Subjects
urogenital system ,urologic and male genital diseases ,female genital diseases and pregnancy complications - Abstract
Acute kidney injury (AKI) is a very common and important complication of cardiac surgery. It is associated with severe complications including mortality. Cardiac surgery may induce oxidative stress and inflammation and both of these processes may be associated with AKI. N-acetyl cysteine (NAC) is a mucolytic agent and it has antioxidant and anti-inflammatory properties. Although positive results have been obtained in animal studies, however; no significant beneficial effects of NAC on AKI have been found in randomized studies and meta-analyses. Currently available data do not support to recommend NAC for the prevention of AKI after cardiac surgery., Akut böbrek hasarı (ABH), kalp cerrahisinin önemli ve sık bir komplikasyonudur. Bu durum ciddi mortaliteyi de içeren ciddi komplikasyonlarla ilişkilidir. Kardiyak cerrahi, oksidatif stresi veya inflamasyonu veya her ikisini birden indükleyerek ABH'na sebep olabilmektedir. N-asetil sistein (NAS) antioksidan ve antiinflamatuvar özellikleri olan bir mukolitik ajandır. Hayvan çalışmalarında pozitif sonuçları gözlenmekle beraber randomize kontrollü çalışmalarda ve meta analizlerde NAS'nin, ABH'na anlamlı faydalı etkileri saptanmamıştır. Halihazırdaki veriler, kalp cerrahisi sonrası ABH'ndan korunmada NAS kullanımını desteklememektedir.
- Published
- 2015
10. Avrupa Birliği Sosyal Politikasına Uyum Sürecinin Türkiye'de Sosyal Hukuk Üzerindeki Etkileri
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
*
- Published
- 2015
11. Refah Rejimleri Sınıflandırmaları Ekseninde Türkiye'De İş-Aile Yaşamını Uyumlaştırma Politikaları Ve Kadın İstihdamı
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
İş ve iş dışı yaşam alanları arasında denge sağlamak günümüz modern toplumlarında çalışan tüm bireyler için önemli bir sorun alanı haline gelmiştir. İşin ve ailenin bireyin hayatında iki önemli unsur olması ve bireyin üstlendiği rollerin ve sorumlulukların büyük ölçüde bu iki temel alandan kaynaklanması sebebiyle, iş-aile dengesinin sağlanması iş-yaşam dengesinin sağlanmasında önemli bir paya sahiptir. İş-aile dengesinin sağlanması ise bir başka deyişle çalışan bireyler için iş ve aile yaşamlarının uyumlaştırılması anlamına gelmektedir. Geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri doğrultusunda ev içi hizmet ve bakım sorumluluklarının halen büyük ölçüde kadınlar tarafından yerine getirildiği düşünüldüğünde, artan sorumluluklar doğrultusunda iş-aile yaşamının uyumlaştırılması ücretli bir işte çalışan ya da çalışmak isteyen kadınlar açısından daha zorlu olmaktadır. İşaile yaşamının uyumlaştırılması sorununun çözümüne ilişkin aile, piyasa ve devlet arasındaki sorumluluk paylaşımına yönelik modelleme çalışmalarının ve toplumsal cinsiyet perspektifinden getirilen refah rejimi sınıflandırmalarının, iş-aile yaşamının uyumlaştırılması konusunu refah rejimi tartışmalarının da kapsamına soktuğu görülmektedir. Bu bağlamda hâkim refah rejiminin özellikleri, ülkelerin iş-aile yaşamının uyumlaştırılması sorununa da bakış açılarını belirleyen bir faktör olmakta ve hâkim rejim doğrultusunda bu konuda izlenen politikalar farklılaşabilmektedir. Türkiye işgücü piyasasına bakıldığında, özellikle son on yılda kadın istihdamının gelişme trendi içinde olduğu görülmektedir. Ancak bu gelişme trendi ile birlikte, Türkiye'de kadın istihdamı halen nicelik ve nitelik açısından gelişmiş ülkelerin gerisinde kalan sorunlu bir alanı teşkil etmektedir. Kadın istihdamının artırılmasında önemli bir politika aracı olarak görülen iş-aile yaşamını uyumlaştırma politikaları, Türkiye'de hâkim refah rejimi ile etkileşim içerisinde kadın istihdamını etkileyen bir faktör olmaktadır. Tez çalışmasında, Türkiye'de hâkim refah rejimi ekseninde kadın istihdamının gelişimi bakımından mevcut iş-aile yaşamının uyumlaştırılması politikalarının etkinliği analiz edilmeye çalışılmıştır. Balancing worklife and non-worklife has become an important issue for whole working people in present-day modern societies. On account of work and family are two important items in individual's life and the main roles and responsibilities of individual are largely related to those items, balancing work-family life underlies work-life balance. Balancing work-family life, put another way, means that harmonizing work and family life for working people. Women have already done housework and care services mainly in accordance with traditional gender roles. Hence, because of growing responsibilities, work-family life harmonization is harder in terms of women that work or want to work as paid. Work-family life harmonization oriented modeling studies which try to share responsibilities family, market and state and welfare regimes classifications based on gender put work-family life harmonization into context of welfare regimes discussions. In this context, the characteristics of dominant welfare regimes is a factor that identify the viewpoints of states' about workfamily life harmonization and according to dominant welfare regimes work-family life harmonization policies can be changed. In Turkey's labor market the women's employment has been in a development trend particularly for the last ten years. On the other hand, women's employment in Turkey is a poor field compared with developed countries in terms of both quantity and qualification. Work-family life harmonization policies that are important instrument to increase women's employment affect women's employment interaction with dominant welfare regimes in Turkey. In this thesis, the efficiency of present work-family life harmonization policies is tried to analyse in terms of development of women's employment in the context of dominant welfare regime in Turkey.
- Published
- 2015
12. Sahra-Altı Afrika'da Sosyal Koruma Yaklaşımların Karşılaştırmalı Analizi
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
Sosyal koruma, özellikle de Sahra Altı Afrikazda yoksulluğun ve kırılganlığın azaltılması hususunda önem kazanmıştır. Birçok uluslararası, bölgesel ve yerel aktörler ile devletler, altbölgedeki yoksulluk düzeylerinin artması konusundaki kaygılarını belirtmişlerdir ve bunun ele alınması amacıyla, sosyal korumanın bir yoksulluk ve kırılganlık azaltma aracı olarak kullanılması için çeşitli yaklaşımlar geliştirmiştir. Fakat Sahra Altı Afrikazda sınırlı finansal, kurumsal ve idari kapasiteler, zayıf yönetişim, devletlerin kırılganlıkları ve siyasi destek gibi mevcut koşullar ve engeller göz önünde bulundurulunca sorulması gereken en önemli soru Sahra Altı Afrikazda sosyal korumayı, hangi yaklaşımı en etkili ve verimli bir şekilde sağlayacağıdır?z sorusudur. Bu tez, ikincil veriler kullanarak Sahra Altı Afrikazda sosyal koruma yaklaşımların karşılaştırmalı analizini sunmakta ve transformatif sosyal koruma yaklaşımının en uygun olacağı sonucuna varmaktadır. Bunun nedeni de bu yaklaşımın çok daha kapsamlı olması, sadece ekonomik riskleri değil aynı zamanda birçok Sahra Altı Afrika devleti tarafından ihmal edilen sosyal riskleri de ele alması ve sosyal kırılganlık ve sosyal adalet gibi konuları ile de ilgilenmesidir. Social protection has become a subject of great interest particularly in poverty and vulnerability reduction efforts in Sub-Saharan Africa. Many international, regional, governmental, and local actors have expressed concern on the persistent high poverty levels in the sub-region, thereby coming up with various approaches to social protection as a vehicle to the reduction of poverty and vulnerability. However, considering the existing conditions and challenges in Sub-Saharan Africa such as limited financial, institutional and administrative capacity, poor governance and state fragility, as well as limited political support; one of the important questions to ask is: which of the approaches to social protection in Sub Saharan Africa would be the most effective and appropriate? This thesis, by using secondary data aims to make a comparative analysis of approaches relating to social protection in Sub-Saharan Africa. It concludes that the transformative social protection approach would be most appropriate because it is much more encompassing, focuses not only on economic risks but also on social risks and tackles issues of social vulnerability and social justice; which have unfortunately received little attention from most governments in Sub-Saharan Africa.
- Published
- 2015
13. Çalışma Yaşamında Engelliler: Gümüşhane İli Engelli İstihdamına İlişkin Emek Arz Yönlü Bir Araştırma
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
Bu çalışmada, Gümüşhane ilinde ilgili kamu ve özel sektördeki kurum ve kuruluşlarda çalışan engelli bireylerin çalışma hayatları ilişkin bilgiler araştırılmış ve çalışma hayatlarını belirleyen etmenlerin neler olduğu analiz edilmiştir. Ayrıca bu alanda yaşadıkları güçlüklerin neler olduğu noktasında incelenmelerde bulunulmuştur. Bu amaçla engelli bireyleri istihdam eden kamu ve özel sektör kurum ve kuruluşlarında çalışan engelli bireylerle görüşmeler yapılmış, özelde Gümüşhane'de genelde ise Türkiye'de engellilerin sorunları hakkında bilgi edinilmiştir. Uygulanan saha çalışması sonucunda istihdam edilmiş engelli bireylerin arasından daha çok engel oranı düşük olanları ve engel türü olarak da görme ve ortopedik engelli bireylerin tercih edildiği görülmüştür. Ayrıca çalışmada istihdam edilmiş engelli bireylerin çoğunlukla erkek olduğu, kadınların daha az tercih edildiği dikkat çeken bir diğer noktadır. Araştırmanın kamu ve özel sektörde ayrı ayrı yapılması göstermiştir ki kamuda çalışan engelli bireyler daha fazla sendikalıdır. Özel sektörde sendikaya sıcak bakılsa da sendikalı olmaktan çekinildiği gözlemlenmiştir. Çalışmada en önemli bulgu ise ülkemizde uygulanan kota sisteminden kaynaklı zorlukların yaşanmasıdır. Özellikle engelli çalışanlar engelli ile uyuşmayan işlerde ve genellikle vasfına uymayan benzer işlerde (temizlik gibi işlerde) çalıştırılmaktadır. Son olarak çalışmamızda araştırma yapılırken de en büyük sorun olarak karşımıza çıkan engelli bireylerin sayılarının net olarak bilinememesi bu konuda en kapsamlı çalışmanın 2002'de yapılması nedeniyle çalışmanın yenilenmesinin bir zorunluluk olduğu gerçeğinin ortaya konulmasıdır. In this study, the work of employees with disabilities in the public and private space in public institutions and organizations in Gümüşhane that determine the life and work life, which is what the factors were also made studies examined at the point of what is happening in their difficulties in this area. For this purpose, people with disabilities who are employed in public and private institutions and conducted interviews with employees with disabilities , in particular in Gümüşhane were generally informed about the problems of people with disabilities in Turkey. More hurdle rate applied field study results in the employment of people with disabilities in the work been seen as a kind of barrier, and low and found to be preferred orthopedic disabilities. Also working in the employment of people with disabilities often have been males, is another point worthy of note is less preferred. Research has shown separately made in the public and private sector employees with disabilities in the public sector is more unionized. Hot unions in the private sector has been observed that although in union being feared. The most important finding in this study is experiencing the challenge of the quota system in our country. In particular, disabled employees in similar jobs, and generally do not meet the qualification work inconsistent with disabilities (for tasks such as cleaning) are executed. Finally, our study is that it is a necessity due to the renewal of the work done in 2002, the most comprehensive study on this issue is the number of the disabled individuals can not be known as the biggest problem we face while the research
- Published
- 2015
14. Deli Bal Zehirlenmesi; Olgu Sunumu
- Author
-
Aksoy, Fatih, Baş, Hasan, Özaydın, Mehmet, Arslan, Akif, and Kapçı, Mücahit
- Subjects
Bradycardia,grayanotoxin,mad-honey intoxication ,Bradikardi, grayanotoksin, deli bal zehirlenmesi ,Bradikardi,grayanotoksin,deli bal zehirlenmesi ,Bradycardia, grayanotoxin, mad-honey intoxication - Abstract
Ülkemizde Doğu Karadeniz ve çevresinde daha sık görülen deli bal zehirlenmesi nadir bir zehirlenme türüdür. Zehirlenmede hipotansiyon ve bradikardi en sık görülen semptomlardır. Zehirlenmeden sorumlu olan grayanotoksin (andromedotoksin), rhododendron türü yaban çiçeklerinden arıların elde ettiği balda yoğun olarak bulunan bir toksindir. Sunulan vakada deli bal alımı sonrası hayatı tehdit edici hipotansiyon ve bradikardi semptomlarının geliştiği 72 yaşında erkek olguyu son literatür bilgisiyle anlatmayı amaçladık. Anahtar Kelimeler: Bradikardi, grayanotoksin, deli bal zehirlenmesi, Mad honey poisoning; a case reportMad honey intoxication is the cause of a rare food poisoning which has been known from ancient times inthe Eastern Black Sea region of Turkey. The most frequent symptoms of the intoxication are hypotensionand bradycardia. The poisoning is due to the concentrated grayanotoxine (andromedotoxine) content of thehoney made by the bees from the wild flowers of the rhodendron species. In this case report, we presenteda case of a 72- year-old man showing life threatining symptoms of hypotension and bradycardia followingthe ingestion of mad honey under the light of the literature
- Published
- 2014
15. Kamu sendikacılığı siyaset ilişkisi: Türkiye'de kamu görevlilerinin siyasi eğiliminin sendika tercihindeki rolü üzerine alan araştırması
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
Bu çalışmada, kamu görevlilerinin siyasi yaklaşımlarının sendikal tercihleri üzerindeki etkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ülkemizde 1990'lı yılların başında örgütlenme imkânı bulan ve 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen referandumla toplu sözleşme hakkı elde eden kamu görevlilerinin örgütlenme bilincinin ortaya konulmasıyla birlikte, kamu görevlileri sendikalarının sendikalaşma oranını artırmak için yürüttükleri siyasi faaliyetlerin irdelenmesi; özellikle sendika-siyasi parti ilişkisinin örgütlenme düzeyi üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada öncelikli olarak konu ile ilgili kavramsal çerçeve ele alınmış, ardından kamu görevlileri sendikacılığının tarihsel gelişimi ve bugünkü durumu, güncel istatistikî veriler ışığında açıklanmıştır. Kamu görevlilerinin siyasi eğilimlerinin sendika tercihleri üzerindeki etkisinin belirlenmesi için Ankara ölçeğinde bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Alan araştırmasına Türkiye genelinde en fazla üyeye sahip üç memur sendikaları konfederasyonuna bağlı sendikalara üye olan kamu görevlileri dahil edilmiştir. Deneklere yöneltilen sorulardan elde edilen bulgular yoluyla sendika üyesi kamu görevlilerinin sendikal algıları ile siyasi yaklaşımlarının değerlendirilmesi hedeflenmiş; kamu görevlilerinin siyasi yaklaşımlarının sendikal tercihlerine ne ölçüde etki ettiği sorunsalına somut bir cevap aranmıştır. Toplanan verilerin derlenip değerlendirilmesi sonrasında ülkemizde kamu görevlilerinin büyük bölümünün, yaşanan olayları siyasi yaklaşımları paralelinde algıladıkları anlaşılmıştır. Bulgular, kamu görevlilerinin sendikalara üye olurken ağırlıklı olarak siyasi eğilimlerine göre tercih yaptıklarını ortaya koymuştur. In this study, the effect of the public servants' political approaches on their union preferences is tried to be stated. The goal of this study is to explore the effects of unions' political activities on the union preferences of public servants and to find out the political activities of the public servants' unions which are aimed to increase the rate of unionism by determining the unionism consciousness of public servants who firstly have had the right to organize in the beginning of 1990's and then had the right to collective bargaining after the referendum in 2010. In this research, the conceptual frame was explained as a top priority and then the historical process and the today's situation of the public servants' unions were specified by recent datas. A regional research have been performed in Ankara province as a scale in order to determine the role of public servants' political tendency on their union preference. The members of public servants' unions who are unionized under the umbrella of three most crowded confederation in Turkey were subjected to this regional research. It was targetted to review the union perception and political approaches of the members of public servants' unions; and an answer was searched for the problem of "How effective is the political approaches of public servants on their union preferences" by the findings obtained from the questionnaire which had been asked to the experimental objects. After the datas were examined, it is understood that most of the public servants percieve the events according to their political approaches. Findings stated that in membership process the union preferences of public servants mostly depend on their political tendency.
- Published
- 2014
16. Kriz yönetiminde insan kaynakları planlaması: 2008 küresel finansal krizi sürecinde inşaat sektörüne ilişkin bir nitel araştırma
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
İşletmeler, içinde bulundukları piyasa koşullarında, her ne kadar ufak tefek sallantılara dayanıklı olsalar da, beklenmedik ve ani ortaya çıkabilecek ve işletmeleri hazırlıksız olarak yakalayabilecek, kriz olarak tabir edilen durumlarla karşı karşıya kalabilmekte, bu olağanüstü durumlarda olumsuz sonuçlarla karşılaşabilmekte ve bu işletmenin kapanmasına kadar gidebilmektedir. Bu olumsuz sonuçlara maruz kalmamak için işletmeler iyi bir kriz yönetimi ve bu safhada işletmenin yükünü sırtlayabilecek çalışanlara ihtiyaç duymaktadır. Bunun içinde işletmelerin çok daha önceden, kriz koşullarını da göz önüne alarak insan kaynakları planlamasını yapması ve gereken diğer tedbirleri alması ve planlarını buna göre yapması gerekmektedir. Bu noktadan hareketle bu çalışma, Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Planlaması konusunu ele almıştır. Çalışmanın birinci bölümünde insan kaynakları planlaması üzerinde durulmuş, insan kaynakları planlamasının tanımı, önemi ve özellikleri üzerinde durularak, insan kaynakları planlamasının genel bir çerçevesi çizilmiştir. İkinci bölümde kriz kavramı açıklanmaya çalışılmıştır. Krizin tanımı, özellikleri, aşamaları, türleri ve olası sonuçları üzerinde durulmuş, krizin işletmeler üzerindeki olası etkileri anlatılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde kriz yönetimi ve kriz yönetiminde insan kaynakları planlaması ele alınmış, öncelikle kriz yönetimi anlatılmış ve daha sonra kriz yönetiminde insan kaynakları planlamasının nasıl yapılması gerektiği, kriz aşamasında insan kaynağını işten çıkarmak yerine alınabilecek önlemler üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölüm ise Ankara ilinde insan kaynakları departmanına sahip işletmeler üzerinde yapılan uygulama çalışmasını ve sonuçlarını içermektedir. Businesses are resistant to small quakes in the market conditions they operate. Nevertheless, they may face with unexpected and sudden situations, so-called crisis, suffer from negative outcomes of those extraordinary situations and even they may have to close down at the end. In order to avoid those negative outcomes, businesses need a well-functioning crisis management and employees to bear their burden, that is, human resource. Therefore, businesses must prepare human resources plans before and take measures considering crisis conditions. From this point, this study has addressed the issue of the Planning Human Resources in Crisis Management. The first chapter focuses on human resources planning, its definition, and a general framework is drawn with specific emphasis on the importance of human resource planning. The second chapter explains the concept of crisis. It focuses on the definition, characteristics, stages, and possible consequences of the crisis and describes the possible effects on businesses. In the third chapter, crisis management and human resource planning in crisis management is discussed. Primarily, crisis management is explained. Then, the chapter deals with how the human resources planning needs to be done, and the measures to be taken instead of dismissing employees. The fourth chapter includes a case study in firms with human resources departments in Ankara its results.
- Published
- 2014
17. İkili (dual) mesleki eğitim modeli: Ankara ili ikili (dual) eğitim uygulamalarında sosyal ortakların görüşleri
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
Sanayi devriminin gerçekleşmesinden sonra dünyada üretim sürecinin ve işgücü piyasalarının yeniden şekillenmesiyle birlikte kalkınma açısından ülkelerin üretimdeki önemli sorunlarından bir tanesi kalifiye işgücü ihtiyacı olmuştur. İşgücü piyasalarının istediği özelliklerde kalifiye işgücü yetişmesi büyük ölçüde ülkedeki mesleki eğitim sistemine bağlıdır. Sanayileşmekte olan ülkelerde önemi daha da artan mesleki eğitim sistemi son zamanlarda sıklıkla telaffuz edilen istihdam edilebilirlik kavramıyla birlikte düşünüldüğünde stratejik bir öneme sahip olmaktadır. Bu çalışmanın amacı; Almanya'da başlayıp pek çok ülke tarafından benimsenen dual mesleki eğitim sisteminin istihdam edilebilirliğe katkısı ve genç işsizlik sorununa etkisinin değerlendirilmesi, yapılan alan araştırmasıyla da Türkiye'deki dual mesleki eğitim sistemindeki mevcut durumun ve uygulamadaki sorunların tespit edilmesidir. Çalışmada yer alan araştırma nitel görüşme şeklinde gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Ankara ili ikili mesleki eğitim merkezi yöneticileri ve bu merkezlerin işbirliği yaptığı firma yöneticileri ile yapılmıştır. Araştırma kapsamında, Türkiye'de uygulanan dual mesleki eğitim sistemi uygulamasındaki eğitim süreci incelenmiş, bu sistemin avantajları ve zorlukları üzerinde durularak eğitim sonunda firmaların mezun öğrencileri nasıl değerlendirdiği ve mezunlara sağlanan kariyer fırsatları tespit edilmiştir. Elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda mevzuatta birçok aksaklık yaşamalarına rağmen işgücü piyasalarının talep tarafını oluşturan işverenlerin dual mesleki eğitim sistemini oldukça önemsedikleri görülmüş ve bu sistemin ülke çapında yaygınlaştırılması gerektiği ortaya çıkmıştır. After the ındustrial revolution, with the reshaping of production process and work force market in the world, one of the most important problems of the countries regarding the development has been the need for qualified work force. Raising the qualified work force having the skilled qualifications wanted by work force market mostly depends on the vocational education system in the country. In the countries, having their industrializing period, the vocational education system has been much more strategically important when it is thought together with the concept employment pronounced frequently nowadays. The goal of this study is to determine the contribution of dual vocational education system staeted in Germany and adopted by many countries to the employment process, the evaluation of the influence of this system to the young unemployment problem and with the field research done in this study, the investigation of of existing dual vocational education system condition in Turkey and the problems in application. The research in this study is realized by qualitative negotiations. The negotiations are done with the directors of dual vocational education center in the structure of National Educational Ministry in Ankara and with the firm administrators cooperating with these centers. In this research, the education period in dual vocational education system applied in Turkey is examined and at the same time the pros and the difficulties of this system and the career opportunities offered to the graduated students and how the firms evaluate the graduated students at the end of the education are evaluated. The datas obtained are evaluated with the descriptive analysis technique. At the end of the research, although employers forming the demand part of work force market, have a lot of troubles while laws are considered, it is seen that dual vocational education system has been very essential for them and the need for becoming widespread of this system is understood.
- Published
- 2014
18. Ülseratif kolitli bir hastada akut ciddi iskemik mitral yetersizliði ile komplike olan akut miyokard infarktüsü
- Author
-
Arslan, Akif, Özaydın, Mehmet, Adalı, Mehmet, and Aksoy, Fatih
- Subjects
Diş Hekimliği ,Ulcerative colitis, myocardial infarction , mitral regurgitation ,cardiovascular system ,Ülseratif kolit,miyokard infarktüsü,mitral yetersizliði ,Dental ,macromolecular substances ,cardiovascular diseases ,Ulcerative colitis,myocardial infarction,mitral regurgitation ,Ülseratif kolit, miyokard infarktüsü, mitral yetersizliði - Abstract
Myocardial infarction is a rarely seem complitation of ulcerative colitis. We presented a case with ulcerativecolitis who had acute inferoposterior myocardial infarction complicated by severe mitral regurgitationMyocardial infarction is a rarely seem complitation of ulcerative colitis. We presented a case with ulcerativecolitis who had acute inferoposterior myocardial infarction complicated by severe mitral regurgitationMyocardial infarction is a rarely seem complitation of ulcerative colitis. We presented a case with ulcerativecolitis who had acute inferoposterior myocardial infarction complicated by severe mitral regurgitation, Tromboembolik olaylar inflamatuvar baðýrsak hastalýklarýnýn sýk görülen komplikasyonlarýndandýr. Bu komplikasyon daha çok alt ekstremitede görülmektedir (1), ancak nadir de olsa koroner embolizasyon da görülebilmektedir (1-5). Biz 48 yaþýnda ülseratif kolit hikayesi olan ve akut ciddi mitral yetersizliði ile komplike olan bir inferoposterior miyokard infarktüsü olgusunu sunduk. Kýrk sekiz yaþýnda erkek bir hasta en þiddetli ve en uzun süren göðüs aðrýsý 3 gün önce olan ve 3 gündür devam eden nefes darlýðý ve göðüs aðrýsý þikayeti ile kliniðimize baþvurdu. Baþvuru anýnda hastanýn fizik muayenesinde Tansiyon arteryel:110/80 mmHg, nabýz:96 atým/dk ve ritmikti. Apikal odakta 4/6 sistolik üfürüm, akciðerlerde bibaziller orta zonlara kadar olan ince krepitan ralleri mevcuttu. Diðer sistem muayeneleri normaldi. Baþvuru anýndaki elektrokardiyografisinde D2-D3-aVF derivasyonlarýnda ST elevasyonu ve V1-4 derivasyonlarýnda ST depresyonu mevcuttu
- Published
- 2013
19. Duygusal taciz ve ilkokul-ortaokul öğretmenlerinin motivasyonlarına etkisi üzerine bir alan araştırması
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
Bu çalışmanın temel amacı, okullarda yaşanan duygusal taciz davranışlarının öğretmenlerin motivasyonu üzerindeki etkisine yönelik ilişkinin karşılaştırmalı olarak tespit edilmesidir. Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci ve ikinci bölüm duygusal taciz, üçüncü bölüm ise motivasyon kavramlarının ayrıntılı olarak açıklandığı literatür kısmından oluşmaktadır. Ayrıca dördüncü bölümde duygusal taciz davranışlarının öğretmenlerin motivasyonları üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik bir araştırma yer almaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda, üç bölümden oluşan bir anket formu hazırlanmıştır. Anketin birinci bölümünde, katılımcıların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular bulunmaktadır. İkinci bölümde katılımcıların duygusal taciz davranışlarıyla ne sıklıkta maruz kaldıklarını belirlemeye yönelik 35 önermeden oluşan sorular yer almaktadır. Son olarak araştırmanın üçüncü bölümünde duygusal taciz davranışlarını uygulayanların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular bulunmakla birlikte bu davranışlara maruz kalanların nasıl bir yol izledikleri ve bu durumun kendilerini nasıl etkilediğini belirlemeye yönelik sorular bulunmaktadır. Araştırmaya Ankara? nın merkez ilçelerinden seçilen yedi özel okul ve altı devlet okulu olmak üzere 440 kişi katılmıştır. Uygulanan anket yoluyla elde edilen verilerin analizi SPSS 20.0 programında oluşturulan veri tabanına aktarılmıştır. Bu veriler veri tabanına girildikten sonra frekans analizleri yapılarak demografik özelliklere ilişkin gerekli bilgilere ulaşılmıştır. Duygusal taciz davranışlarıyla demografik faktörler arasındaki ilişkileri değerlendirmek için iki gruplu karşılaştırmalarda One Way Anova Testi, gruplu karşılaştırmalarda ve analizlerde Crosstablar kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, katılımcıların duygusal tacize maruz kalmaları ile motivasyonları arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sonuç olarak, duygusal tacize maruz kalan bireylerin motivasyonlarında eksiklik yaşadıkları tespit edilmiştir. The main purpose of this study, the impacts of emotional abuse on the teachers motivation which are compared of different kinds of schools. The study consists of four main sections. The first and second sections are about emotional abuse, the third section is about the literature in which the terms of motivation told in detail.In addition,in the fourth section there is a study which is about the effects of emotional abuse on teachers? motivation. For the purpose of this study, a questionnaire was prepared that consisting of three parts. In the first part of the questionnaire, which included questions to determine the demographic characteristics of the participants. In the second part ,there are 35 questions for determining how often the participants exposed to emotional abuse.At the last part, the questions are prepared to understand the people?s demographic qualities who apply mobbing and also how the people behave who exposed this kind of behaviours and how this behaviours effect them. The study including seven private schools and six public schools which are selected randomly from the center of Ankara and 440 people are participated in. The analysis of data obtained through the questionnaire were transferred to the database created in SPSS 20.0. After entering the required information which was obtained frequency analyzes of these data , the demographic characteristics are appeared. To assess the relationship between emotional abuse behaviours and the demographic factors, One Way Anova Test is used for comparisons of two groups, Crosstablar analysis is used for group comparisans. The findings of the research are showed that there is an inverse relationship between the participants who exposed to emotional abuse and their motivations. As a result, it is identified that the people who exposed to emotional abuse have low motivation in their life.
- Published
- 2013
20. Tarım kredi kooperatifleri merkez birliğinde çalışanların perormans değerlendirmeye ilişkin algılarının analizi ve 360 derece performans değerleme yöntemi çerçevesinde geliştirici öneriler
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
Günümüzde artan rekabet koşulları altında işletmeler ellerinde bulundurdukları kaynakları verimli bir şekilde kullanarak hem rekabet avantajı elde etmeye, hem de pazar paylarını arttırarak piyasada daha iyi bir konuma sahip olmaya çalışmaktadırlar. Bu açıdan bakıldığında çalışanların performansının yönetilmesi, sonuçlarından yararlanarak çalışanların gelişimi üzerinde yoğunlaşılması organizasyonel başarı için stratejik bir süreç olmaktadır. Bu çalışmanın amacı; performans değerleme kavramını teorik açıdan incelemek ve buna bağlı olarak Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğünde çalışanların performans değerleme çalışmaları ile ilgili görüşlerini belirlemektir. Çalışmanın hazırlanmasında literatür taraması ve anket tekniğinden yararlanılmıştır. SPSS 15.0 for Windows paket programı kullanılmış, demografik özellikler ile performans algılamaları arasındaki farklılıkların tespiti açısından Ki-Kare bağımsızlık testi, Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis analizleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular ışığında, performans değerlendirme çalışmaları ile ilgili firmadaki işgörenlerin görüşleri ortaya konmuş, personel ve yönetici görüşleri arasındaki farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Algılamaların demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği tespit edilmiş ve sonuçları irdelenmiştir. Sonuç kısmında, belirlenen farklılıklara göre öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır. Nowadays, organizations, under the increasing conditions of competition, efficiently using their resources not only try to gain a competitive advantage, but also increasing their market share, they seek to have a better position in the market as well. From this point of view, managing employee performance, by using the results to focus on employers' development, is a strategic process of managing employee performance to organizational success. The purpose of this study, is to analyze the concept of performance appraisal from the theoretical aspect and define the opinions of employees working in The Central Union of Turkish Agricultural Credit Cooperatives related to performance appraisal practices In preparation of this study, literature search and questionnaire technique were being utilized. SPSS 15.0 for Windows program is used to establish difference between demographic attributes and performance perceptions chi square test, Mann-Whitney U and Kruskal-Wallis analyses had been done. At the conclusion of the study, the opinions of The Central Union of Turkish Agricultural Credit Cooperatives employees related to performance appraisal were determined and we tried to determine the differences between personnel and manager opinions. We analayze the results of perceptions according to demographic attributes. Finally, suggestions related to the identified differences were tried to develop.
- Published
- 2013
21. Intercoronary connections between the right coronary artery and left anterior descending coronary artery
- Author
-
Türker, Yasin and Özaydın, Mehmet
- Subjects
Cerrahi - Abstract
…
- Published
- 2013
22. Göğüse futbol topu çarpması sonrası senkop geçiren ve atriyoventriküler tam blokun eşlik ettiği hipertrofik nonobstrüktif kardiyomiyopatili bir olguda takılabilir kardiyoverter defibrilatör uygulaması
- Author
-
Özaydın, Mehmet, Akçay, Selahattin, Türker, Yasin, and İçli, Atilla
- Subjects
Hipertrofik Kardiyomiyopati, Takýlabilir Kardiyoverter Defibrilatör, Senkop ,Hipertrofik Kardiyomiyopati,Takýlabilir Kardiyoverter Defibrilatör,Senkop - Abstract
Hipertrofik kardiyomiyopati (HKM), kompleks, sık rastlanılan, klinik seyir ve semptomları çoğu zaman çeşitlilik gösteren genetik kardiyak bir hastalıktır. Bu yazıda futbol topu çarpması sonrası senkop geçiren, AV tam blokun eşlik ettiği hipertrofik nonobstrüktif kardiyomiyopatili bir olguda takılabilir kardiyoverter defibrilatör uygulaması sunuldu. Anahtar kelimeler: Hipertrofik Kardiyomiyopati, Takılabilir Kardiyoverter Defibrilatör, SenkopAbstractImplantable cardioverter defibrillator implantation in a patient with nonobstructive hypertrophic cardiomyopathy associated A-V complete block presenting with syncope after football hit to the chestHypertrophic cardiomyopathy (HCM) is a complex and relatively common genetic cardiac disorder with heterogeneous clinical course and expression. We reported a case with implantable cardioverter defibrillator implantation in a patient with nonobstructive hypertrophic cardiomyopathy associated A-V complete block presenting with syncope after football hit to the chest.Key words: Hypertrophic Cardiomyopathy, Implantable Cardioverter Defibrillator, Syncope
- Published
- 2012
23. Carotico-jugular fistula following a ballistic injury
- Author
-
Peker, Recep Oktay, Etli, Mustafa, Sağlam, Ulaş, Erk, Zafer, Peker, Tülay Tunçer, Özaydın, Mehmet, Yeşildağ, Ahmet, and Selçuk Üniversitesi
- Subjects
Cerrahi - Abstract
Karotiko-juguler fistüller ateşli silah, kesici alet yaralanması sonucu veya iyatrojenik olabilir. Geç dönemde kalp yetersizliği, endokardit veya serebral embolizasyon gibi komplikasyonlarla ortaya çıkabilir. Bu yazıda nadir görülen karotiko-juguler fistülde bilgisayarlı tomografi (BT) anjiyografinin tedaviyi planlamaya katkısı ve görüntüleme bulgusu sunuldu. Otuz beş yaşında erkek hasta sağ servikal bölgeden ateşli silah yaralanmasıyla merkezimize ikinci sa- atte sevk edildi. Fiziksel incelemede sağ sternokleidomasto- id kası yakınında hematom ve çıkış deliği, şiddetli üfürüm ve tril tespit edildi. Doppler ultrasonografi (USG) ve BT anjiyografi ile tanı konuldu. Cerrahi yaklaşım ile 6 mm po- litetrafloroetilen kullanılarak karotis artere, 12 mm Dacron greft ile de juguler vene interpozisyon yapıldı. Fistül traktı kapatıldı. Ameliyat sonrası altıncı ayda Doppler USG yapılan hasta antiagregan tedavi ile sorunsuz izlenmektedir., Carotico-jugular fistulae are known complications of gunshot injuries and stab wounds, but they can be iatrogenic. Untreated, these lesions may lead to heart failure, endocarditis, or cerebral embolization. We present the computerized tomography (CT)-angiographic view and its value in the treatment strategy in carotico-jugular fistula. A 35-yearold male was referred in the second hour of a ballistic injury to the right side of the neck. Physical examination revealed hematoma, exit hole and thrill on the right sternocleido- mastoid muscle. Diagnosis was confirmed with Doppler ultrasound and CT angiography. Surgical interposition with 6 mm polytetrafluoroethylene for the carotid artery and with 12 mm Dacron for the internal jugular vein was performed. The fistulous tract was ligated. In the postoperative sixth month, Doppler ultrasound was normal and the patient was on antiaggregant therapy and healthy.
- Published
- 2012
24. İŞKUR ve yerel yönetimlerde mesleki eğitim faaliyetlerinin eğitim-istihdam ilişkisi yönünden analizi: Ankara ili İşkur İl Müdürlüğü ve Ankara Büyükşehir Belediyesi mesleki eğitim faaliyetlerinin karşılaştırmalı analizi
- Author
-
Özaydın, Mehmet
- Abstract
İşsizlikle mücadelede önemli bir aktif işgücü politikası olan mesleki eğitimin istihdam edilebilirlik, kalkınma, refah seviyesinin yükselmesi, işgücünün verimliliği ve rekabet edebilme ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Teknoloji, üretim, yönetim ve rekabet şartlarında yaşanan hızlı değişimler bilginin stratejik değer kazanmasını sağlamıştır. Günümüzde iş sahibi olmanın veya istihdamda kalmanın yolu bilgi, beceri ve yeteneklerle doğru orantılı hale gelmiştir. Artık beşeri sermaye olarak adlandırılan insan kaynaklarına yapılan harcamalar yatırım olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle eğitim ile istihdam ilişkisinin sağlanması günümüzde üzerinde önemle durulan konulardan biri olmuştur. Genel ve mesleki eğitim sistemimiz karmaşık ve yıllardır süregelen köklü sorunlarla karşı karşıyadır. Mesleki eğitim sistemimizde çok sayıda aktör rol almasına karşın aralarında herhangi bir işbirliği ve koordinasyon bulunmamaktadır. Ülkemizde mesleki eğitimlerin verilmesi ve işgücünün iş piyasasının ihtiyaç duyduğu alanlarda yetiştirilmesinde İŞKUR ile birlikte birçok kamu kurum ve kuruluşunun yanında Belediyeler de rol almaktadırlar. Türkiye'de mesleki eğitime ayrılan kaynak yetersiz olduğu gibi mevcut kaynaklar da verimli kullanılamamaktadır. Diğer taraftan mesleki rehberlik ve danışmanlık hizmetleri etkin ve verimli sunulamamaktadır. İşgücü piyasasının izlenmesi ile ihtiyaçların tespitinde kurumsal yapılar henüz oluşturulamamıştır. Ülkemizde eğitim istihdam ilişkisinin sağlanması amacıyla eylem planları hazırlanmış ve ulusal istihdam stratejisi oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak hazırlanan ulusal istihdam stratejisi henüz uygulamaya konulamamıştır. Mesleki eğitim sistemimizde meslek standartları ve belgelendirme sorunlar devam etmektedir. İşgücü piyasasının ihtiyaçlarını zamanında ve bilimsel veriler ışığında tespit edebilen, hızlı çözümler üretebilen ve teknolojik gelişmelere duyarlı bir mesleki eğitim sistemine gereksinim duyulmaktadır. İhtiyaç duyulan mesleki eğitim sistemi eğitim ve istihdamı bir bütünlük içerisinde ele almalıdır. Yeni sistem sosyal tarafların görev ve sorumluluk üstlendiği, hayatboyu öğrenme stratejisine dayalı ve dinamik bir yapıda olmalıdır. Yine mesleki eğitim sistemi politik etkilerden arındırılarak reel sektör talepleri doğrultusunda şekillendirilmelidir. Bunun için öncelikle yerel düzeyde işgücü ihtiyaçlarının tespitine ihtiyaç vardır. Ayrıca birçok kamu kurum ve kuruluşu tarafından yürütülen tüm mesleki eğitimlerin ulusal bir istihdam stratejisine dayandırılması gerekmektedir. There is a close relationship between vocational education, that is an important active labour force policy in struggling with unemployment, and employability, development, increasement of the welfare level, the efficiency of labour force and competition ability. The rapid changes in technology, production, management and competition conditions provide the information as a strategic value. Today the way of having a job or staying in employment have become directly proportional with the knowledge, skill and abilities . From now on, the expenditures in human resources named as human capital is accepted as an investment. Because of this reason, establishing the relationship between the education and employment has become one of the important emphasized topics nowadays. Our general and vocational education have faced very complicated and essential problems over the years. Although there are many actors in our vocational education system, there is no cooperation and coordination among these actors. Municipalities also have a part in providing vocational education and training the labour force in fields that the labour market have needs with İŞKUR and many other state institutions and organizations. In Turkey the resources allocated for the vocational education is not sufficient also these resources cannot be used effectively. On the other hand vocational guidance and consulting services cannot be offered efficiently and effectively. Institutional structures cannot be builded in monitoring labour force market and determining of the needs 146 Action plans have been prepared in our country for establishing the relationship between education and employment, and national employment strategy were tried to be constructed. However, prepared national employment strategy could not have been implemented yet. In our vocational education system, Vocational standards and certification problems are continuining. In our country there is a need for a vocational education system determining the needs of the labour force market on time and in the light of the scientific data, producing quick solutions, sensitive to technological developments. The needed vocational education system should take education and employment in a holistic concept. The new system should become a dynamic structure in which social sides taking responsibilities and having duties, based on life long learning strategy. Vocational education system should be shaped in direction of the demands of the real sectors purified from politic effects . There is a need for the determination of labour market needs primarily in local level. Moreover all vocational trainings conducted by many state institutions and organizations should be based on a national employment strategy.
- Published
- 2012
25. Collateral Circulation Between The Conus Branch Of Right Coronary Artery And Distal Left Anterior Descending Coronary Artery: Natural Bypass
- Author
-
Türker, Yasin and Özaydın, Mehmet
- Subjects
Diş Hekimliği ,Collateral Circulation,Natural Bypass,Conus Branch ,Dental ,Collateral circulation, Natural Bypass - Abstract
Dear Editor, Coronary collateral circulation is an important pathophysiological mechanism to supply blood to a myocardial area jeopardised by an occluded or stenotic artery (1). Natural bypass of coronary arteries is defined as anastomotic connections without an intervening capillary bed between portions of the same coronary artery or between different coronary arteries (2). This anatomic form of collateral circulation is more efficient than more common through a system of small arteries from the distal parts of the vessels (2). It is a very rare coronary artery anomaly with a prevalence of 2-3/100,000 (3). Intercoronary arterial connections are thought to be congenital in origin. It is suggested that faulty embryological development allows the existing intercoronary channel to remain prominent and maintain a large calibre. The functional significance of this large anastomotic connection between normal coronary arteries is unclear but one may speculate that they have a potential role in protecting the myocardium should significant atherosclerosis develop in either of the parent arteries [4]. Coronary angiography is the standard method to identify coronary collateral arteries We presented an interesting case with collateral artery connections may serve as a natural bypass between the conus branch of right coronary artery and distal left anterior descending coronary artery. A 67-year-old male presented with stable angina pectoris. Physical examination and laboratory measurements were all normal. The ECG showed pathologic Q waves in leads DII, DIII and aVF. Coronary angiography was performed with the Seldinger technique. Four standard images (left anterior oblique cranial, anteroposterior cranial, right anterior oblique cranial, and caudal) for the left coronary system and two images (left and right anterior oblique projection) for the right coronary artery were obtained and saved in digital memory. Coronary angiography revealed severe 3-vessel coronary artery disease. Selective injection of the right coronary artery showed retrograde filling of the left anterior descending coronary artery. Collateral artery connections may serve as a natural bypass (Figure1)
- Published
- 2010
26. Turner sendromu ve tamponada yol açan perikardiyal efüzyon birlikteliği: olgu sunumu
- Author
-
Türker, Yasin and Özaydın, Mehmet
- Subjects
Turner sendromu, perikardiyal efüzyon, tamponat ,congenital, hereditary, and neonatal diseases and abnormalities ,endocrine system diseases ,Turner sendromu,perikardiyal efüzyon,tamponat ,cardiovascular diseases ,urologic and male genital diseases ,female genital diseases and pregnancy complications - Abstract
Turner sendromu, tipik fenotipik özellikler ve X kromozomunun sayısal veya yapısal anormallikleri ile karakterize genetik bir hastalıktır. Turner sendromlu hastalarda konjenital kalp hastalığı sıktır. En sık aortanın konjenital malformasyonları, biküspit aorta, aort koarktasyonu ve aort dilatasyonu görülür. Bilgimize göre, Turner sendromunda perikardiyal efüzyon yalnızca bir kez bildirilmiştir. Perikardiyal efüzyon saptanan 50 yaşında Turner sendromlu bir hasta sunuldu. Anahtar kelimeler: Turner sendromu, perikardiyal efüzyon, tamponatAbstractA patient with turner's syndrome associated with pericardial effusion causing cardiac tamponade: case reportTurner syndrome is a genetic disorder characterized by certain phenotypic features and structural or numerical abnormalities of X chromosome. There is high prevalence of congenital heart defects in patients with Turner's syndrome. Aortic malformations, bicuspid aortic valve, coarctation of the aorta and aortic dilation are the most common defects. To the best of our knowledge, only one case of pericardial effusion with Turner's syndrome has been reported. A case of pericardial effusion in a 50-year-old patient with Turner's syndrome is presented. Key words: Turner's syndrome, pericardial effusion, tamponade
- Published
- 2010
27. İzole koroner arter ektazisi olan hastalarda plazma asimetrik dimetil arginin düzeyleri
- Author
-
Küçüktepe, Zehra, Özaydın, Mehmet, Türker, Yasin, Varol, Ercan, Erdoğan, Doğan, Doğan, Abdullah, Hiçyılmaz, Hicran, and Vural, Hüseyin
- Subjects
Koroner arter ektazisi,asimetrik dimetil arginin,nitrik oksit ,Koroner arter ektazisi, asimetrik dimetil arginin, nitrik oksit - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, koroner anjiyografide koroner arter ektazisi (KAE) saptanan olgularda asimetrik dimetil arginin (ADMA) düzeylerinin koroner arterleri normal olan ve koroner arter hastalığı (KAH) (çap daralması >%50) olan olgular ile karşılaştırılmasıdır.Metod: Çalışmaya, Ağustos 2007-Şubat 2008 tarihleri arasında koroner anjiyografi yapılan ve çalışmaya alınma kriterlerini karşılayan ardışık 88 hasta dahil edildi. Hastalar, KAE, KAH ve normal koroner arter gruplarından birine alındılar. Çalışmaya alınan hastaların serum örnekleri oda sıcaklığında eritildikten sonra Hasta serum ADMA düzeyleri ELISA yöntemiyle ve nitrik oksid (NO) metabolitleri fotometrik yöntem ile çalışıldı. Bulgular: KAE olan hastalarda istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte ADMA düzeyleri KAH (p1: 0.058) ve normal koroner gruplarına göre (p2: 0.08) daha düşük bulundu. Ortalama NO düzeyleri açısından KAE ile KAH arasında ve KAE ile normal koronerler arasında anlamlı fark tespit edilmedi.Sonuç: KAE, KAH ve normal koroner arterleri bulunan hastalar arasında ADMA düzeyleri açısından istatiksel olarak anlamlı fark bulunamadı ancak KAE grubunda KAH ve normal koroner arter gruplarına göre daha düşük olma eğiliminde idi.Anahtar kelimeler: Koroner arter ektazisi, asimetrik dimetil arginin, nitrik oksitAbstractAsymmetric dimethylarginine levels in patients with isolated coronary ectasiaObjective: The main objective of this study was to compare the plasma asymmetric dimethylarginine (ADMA) levels between the patients with isolated coronary artery ectasia (CAE) and individuals with normal coronary arteries or patients with coronary artery disease (CAD) (diameter loss>50%). Methods Eighty-eight consecutive patients meeting study inclusion criteria who have undergone coronary angiography between August 2007 and February 2008, were participated in this study. All patients were separated into three groups: CAE, CAD and normal coronary artery. Serum levels of ADMA were measured by using ELISA method and nitric oxide metabolites levels were measured by using photometric method.Results: Although statistically insignificant, serum levels of ADMA was lower in patients with CAE than CAD (p1: 0.058) or normal coronary arteries (p2: 0.08). There was no statistically significantly difference between CAE, normal coronary arteries or CAD with regard to nitric oxide levels.Conclusion: There was no statistically significant difference between CAE, normal coronary arteries and CAD with regard to plasma ADMA levels but there was a trend of lower plasma ADMA levels in patients with CAE compared to normal coronary arteries or CAD.Key words: Coronary ectasia, asymmetric dimethylarginine, nitric oxide
- Published
- 2010
28. Evaluation of thyroid function tests in patients with mitral valve prolapse
- Author
-
Türker, Yasin, Özaydın, Mehmet, Acar, Gürkan, Özgül, Mustafa, Hoşcan, Yeşim, Varol, Ercan, Doğan, Abdullah, and Erdoğan, Doğan
- Subjects
mitral valv prolapsusu,tiroid fonksiyon testi ,mitral valv prolapsusu, tiroid fonksiyon testi - Abstract
Mitral valv prolapsuslu hastalarda tiroid fonksiyon testlerinin değerlendirilmesiAmaç: Tiroid bezi ve kalbin embriyolojik olarak yakın bir ilişkisi vardır. Ontojenik gelişimde tiroid ve kalp birlikte göç ederler. Tiroid hastalıklarında meydana gelen kardiyovaküler fonksiyonlardaki değişikliklerin bu yakın ilişkiden dolayı kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Kronik lenfositik tiroidit ve Graves hastalığınde MVP insidansının arttığı fakat toksik nodüler guatrda anlamlı değişiklik olmadığı gösterilmiştir. Bilgimize göre Türkiye'de, MVP'li hastalarda tiroid fonksiyonlarının değerlendirildiği bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, mitral valv prolapsuslu (MVP) hastalarda tiroid fonksiyon testlerinin değerlendirilmesidir. Metod: Çalışmaya, mitral valv prolapsuslu ardışık 58 hasta (32'si kadın; yaş ortalaması 33±10, dağılım 16-68) ve kontrol grubu olarak sağlıklı asemptomatik 35 vaka (26'sı kadın; yaş ortalaması 38±11, dağılım 16-58) alındı. Her iki gruptaki tüm olguların tiroid fonksiyon testlerine bakıldı.Bulgular: Grupların bazal demografik ve klinik özellikleri benzerdi. İki grubun serbest serum triiyodotironin (sT3), serbest tiroksin (sT4) ve tiroid stimulan hormon (TSH) düzeyleri arasında anlamlı fark yoktu. Serum TSH düzeyleri, MVP grubundaki iki (%3) hastada normal sınırın altında iken, kontrol grubundaki tüm olgularda normal idi (p=0.272). Her iki gruptaki tüm hastaların serum serbest T3 ve serbest T4 düzeyleri normal sınırlar arasında idi. Sonuç: Çalışmamızın bulguları, MVP ile hipertiroidizm arasında bir ilişki olmadığını düşündürtmektedir. Bu konunun aydınlatılmasında büyük klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.Anahtar kelimeler: mitral valv prolapsusu, tiroid fonksiyon testiAbstractObjective: The thyroid gland and the heart share a close relationship arising in embryology. In ontogeny, the thyroid and heart anlage migrate together. The close physiological relationship is affirmed by predictable changes in cardiovascular function across the entire range of thyroid disease states. The prevalence of MVP is significantly elevated in Graves' disease and chronic lymphocytic thyroiditis, but not in toxic multinoduler goiter. No studies have previously evaluated thyroid function tests in patients with MVP in Turkey. The main objective of this study was to evaluate the thyroid function tests in patients with mitral valve prolapse (MVP). Methods: The study population consisted of 58 consecutive patients (32 women; mean age 33±10 years, range 16 to 68) with MVP and 35 asymptomatic healthy subjects the control group (26 woman; mean age 38±11 years, range 16 to 58). All the subjects in the two groups underwent thyroid function tests.Results: Baseline demographic and clinical characteristics of two groups were similar. There was no significant difference in the serum levels of free triiodothyronine (fT3), free thyroxine (fT4) and thyroid stimulating hormone (TSH) between the two groups. Serum TSH concentrations were under the lower limit of normal in 2 patients (3%) in the MVP group, however, they were within the normal limits in all the patients with control group (p=0.272). Serum fT3 and fT4 levels were within the normal range in the all patients in the both groups. Conclusion: This finding suggests that there is no relationship between the MVP and hyperthyroidism. Large clinical trials are required to clarify this issue.Key words: mitral valve prolapse, thyroid function test
- Published
- 2010
29. N-asetil sistein'in supraventriküler taşikardi ablasyonundan sonra indüklenen atriyal fibrilasyonun neden olduğu atriyal efektif refrakter periyod kısalması ve klinik takipte orijinal aritmi nüksü ve atriyal fibrilasyon gelişme sıklığı üzeri
- Author
-
Özaydın, Mehmet and Türker, Yasin
- Subjects
N-asetil sistein, atriyal efektif refrakter periyod, atriyoventriküler nod efektif refrakterperiyod ,N-asetil sistein,atriyal efektif refrakter periyod,atriyoventriküler nod efektif refrakterperiyod - Abstract
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı N-asetil sistein'in (NAS) supraventriküler taşikardi ablasyonundan sonra atriyal efektif refrakter periyod (AERP) üzerine ve klinik takipte orijinal aritmi nüksü ve AF gelişme sıklığı üzerine etkisini araştırmaktır. Metod: Nisan 2007-Eylül 2008 tarihleri arasında SVT nedeni ile ablasyon yapılan ardışık 21 hasta çalışmaya alındı. Hastalar ablasyon işleminden sonra plasebo ve NAS gruplarına randomize edildiler. Ve iki siklüs uzunluğunda AERP ve atriyoventriküler nod efektif refrakter periyod (ANERP) ölçüldü. NAS`ın AERP üzerine olan etkisi değerlendirildi. Hastalar hastaneden çıktıktan sonra NAS`ın, orijinal SVT`nin nüksü ve AF gelişme sıklığı üzerine etkileri değerlendirmek için hastalara 24 saatlik holter takıldı. Bulgular: İki siklus uzunluğunda ölçülen ANERP [600 ms'de (254 ± 52'ye 360 ± 150, p=0.181), 400 ms'de (293 ± 50'ye 256 ± 78, p=0.494)] ve AERP [600 ms'de (236±58'e 218±63, p=0.602), 400 ms'de (215± 17'ye 229± 41, p=0.526)] NAS grubunda ve kontrol grubunda benzer bulundu.Sonuç: NAS'ın AERP üzerine bir etkisi tespit edilememiştir.Anahtar kelimeler: N-asetil sistein, atriyal efektif refrakter periyod, atriyoventriküler nod efektif refrakter periyodAbstractThe effects of N-acetylcysteine on shortening of the atrial effective refractory period and recurrence of original arrhythmia and atrial fibrillation in clinical follow-up after ablation of supraventricular arrhythmias.Objective: The aim of the present study was to evaluate the effects of antioxidant agent N-acetylcysteine (NAC) on shortening of the atrial effective refractory period and recurrence of original arrhythmia and atrial fibrillation in clinical follow-up after ablation of supraventricular arrhythmias. Method: Twenty one consecutive patients meeting study inclusion criteria who have undergone ablation of supraventricular arrhythmias between April 2007 and September 2008, were participated in this study. All the patients were randomized to NAC group or placebo after ablation. AERP and atrioventricular nodal effective refractory period (ANERP) was measured at two cycle length. The effect of NAC on AERP evaluated. After patients leave the hospital, the 24-hour Holter recording was performed and recordings were analyzed for recurrence of supraventricular arrhythmias and atrial fibrillation. Results: There was no significant difference in ANERP [600 ms (254 ± 52 vs. 360 ± 150, p=0.181), 400 ms (293 ± 50 vs. 256 ± 78, p=0.494)] and AERP [600 ms (236±58 vs. 218±63, p=0.602), 400 ms (215± 17 vs. 229± 41, p=0.526)] was documented at two cycle lengths between NAS group and placebo.Conclusion: There was no effect of NAC on shortening of the AERP.Key words: N-acetylcysteine, atrial effective refractory period, atrioventricular nodal effective refractory period
- Published
- 2010
30. Herbisidlere maruz kalma ile koroner arter ektazisi arasındaki ilişki
- Author
-
Özaydın, Mehmet, Kahraman, Halil, Varol, Ercan, Aslan, Süleyman, Doğan, Abdullah, and Altınbaş, Ahmet
- Subjects
Koroner arter ektazisi, herbisid ,Koroner arter ektazisi,herbisid - Abstract
Süleyman Demirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2007 Eylül; 14(3) Herbisidlere maruz kalma ile koroner arter ektazisi arasındaki ilişki Mehmet Özaydın*, Halil Kahraman*, Ercan Varol**, Süleyman M. Aslan*, Abdullah Doğan*, Ahmet Altınbaş* *Süleyman Demirel Üniversitesi, Kardiyoloji AD, Isparta,**Isparta Devlet Hastanesi, Isparta Özet Anjiyografik olarak, epikardiyal koroner arterlerde obstrüktif lezyon olmaksızın normal luminal çaptan 1.5-2 kat arasında genişleme koroner ektazi, 2 kattan fazla genişleme ise koroner anevrizma olarak tanımlanmaktadır. Çiftçilerin yaygın olarak kullandıkları herbisidlere uzun süre maruz kalınması asetilkolin konsantrasyonunu artırarak nitrik oksit üzerinden vasküler düz kaslarda relaksasyona neden olmaktadır. Fakat kronik relaksasyonun koroner arter ektazisine neden olup olmadığı bilinmemektedir. Çalışmamızın amacı, izole koroner arter ektazisi olan olgularda kontrol grubuna göre herbiside maruz kalma sıklığını araştırmaktı. Anahtar kelimeler: Koroner arter ektazisi, herbisid Abstract The relationship between exposure to the herbicides and coronary artery ectasia The dilatation of the epicardial coronary arteries 1.5-2 times that of normal adjacent segment is called coronary ectasia and >2 times that of normal adjacent segment is called coronary aneurysm. Longterm exposure to the herbicides, which are frequently used by farmers, cause relaxation in the vascular smooth muscles via nitric oxide by increasing acetilcholin concentrations. However, it is unknown whether chronic exposure to these substances causes coronary ectasia. Therefore, the aim of the present study was to compare the rate of exposure to these herbicides in patients with coronary ectasia and control group. Key words: Coronary artery ectasia, herbicide
- Published
- 2009
31. Obez hastalarda kısa dönem (1 aylık) orlistat tedavisinin plazma lipid düzeylerine etkisi
- Author
-
Varol, Ercan, Şahin, Mehmet, Aslan, S.Murat, Özaydın, Mehmet, and Altınbaş, Ahmet
- Subjects
Obezite, Orlistat, Kolesterol, Trigliserid ,Obezite,Orlistat,Kolesterol,Trigliserid - Abstract
SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2006 Eylül; 13(3) Obez hastalarda kısa dönem (1 aylık) orlistat tedavisinin plazma lipid düzeylerine etkisiErcan Varol, Mehmet Şahin, S Murat Aslan, Mehmet Özaydın, Ahmet Altınbaş Özet Obez hastalarda kısa dönem (1 aylık) orlistat tedavisinin plazma lipid düzeylerine etkisi Kısa dönem, 1 aylık orlistat tedavisinin lipid profili üzerine etkisini araştırmak. Onüç obez hastada düşük kalorili diyete ilave olarak günde 3 kez 120 mg orlistat verildi. Başlangıç ve 1 ay sonraki plazma lipid düzeylerine bakıldı. Trigliserid (TG) seviyesi 169.9 ± 62.7 mg/dl den 156.6 ± 60.4 mg/dl'ye (p
- Published
- 2009
32. Kalp yetersizliği tedavi kılavuzlarına uymada kardiyologlar ile iç hastalıkları uzmanları arasındaki farklılıklar
- Author
-
Varol, Ercan, Özaydın, Mehmet, Köroğlu, Banu, Doğan, Abdullah, and Altınbaş, Ahmet
- Subjects
Kalp yetmezliði,tedavi kýlavuzlarý ,Kalp yetmezliði, tedavi kýlavuzlarý - Abstract
SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2005 Mart; 12(1) Kalp yetersizliği tedavi kılavuzlarına uymada kardiyologlar ile iç hastalıkları uzmanları arasındaki farklılıklar Ercan Varol , Mehmet Özaydın , Banu Kale Köroğlu, Abdullah Doğan, Ahmet Altınbaş ÖzetGünümüzde kronik kalp yetmezliğinin teşhis ve tedavisini ele alan çok sayıda kılavuz bulunmaktadır. Klinik uygulamada hangi düzeyde bu kılavuzlara uyulduğu ve bunun hasta prognozuna etkisi bilinmemektedir. Bu çalışma, bir devlet hastanesi düzeyinde kardiyolog ve iç hastalıkları uzmanlarının kalp yetmezliği kılavuzlarındaki önerileri ne ölçüde uyguladıklarını araştırmak amacıyla yapıldı. Isparta Devlet Hastanesi'nde kalp yetmezliği tanısıyla yatan 256 hastanın (Kardiyoloji Kliniğinde 148, İç Hastalıkları Kliniğinde108 hasta) tedavi protokolleri incelendi. Kardiyologlar anjiyotensin konverting enzim inhibitörlerini (ACEi ) (%79'a karşın %69, p
- Published
- 2009
33. Dislipidemik hastalarda 4 haftalık kısa dönem günde tek doz 200 mg mikronize fenofibrat tedavisinin etkinlik ve güvenilirliği
- Author
-
Varol, Ercan, Baykal, Zeynep, Köroğlu, Banu K., Özaydın, Mehmet, and Altınbaş, Ahmet
- Abstract
Süleyman Demirel ÜniversitesiTIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2004 Eylül; 11(3) Dislipidemik hastalarda 4 haftalık kısa dönem günde tek doz 200 mg mikronize fenofibrat tedavisinin etkinlik ve güvenilirliği Ercan Varol, Zeynep Baykal, Banu K. Köroğlu, Mehmet Özaydın, Ahmet Altınbaş ÖzetBu çalışma günde tek doz mikronize fenofibratın etkinlik ve güvenilirliğini araştırmak amacıyla yapıldı. Açık kontrol grubu olmayan bir çalışmadır. Çalışmaya tip IIa dislipidemi grubundan 14 (yaş aralığı: 26-62; yaş orta- laması: 44, 9 10,5) tip IIb grubundan 26 (yaş aralığı: 26-51; yaş ortalaması: 40,5 7,4) ve tip IV grubundan 6 (yaş aralığı: 24-57; yaş ortalaması: 42 10,8) hasta alındı. Dört haftalık ilaçsız diyet tedavisi sonrası, dört hafta boyun- ca günde tek doz 200 mg mikronize fenofibrat verildi. Etkinlik ve güvenilirlik parametreleri değerlendirildi. Dört haftalık kısa dönem tedavi sonunda tip IIa gubunda total kolesterol'de (TK) %17, düşük dansiteli lipopro- tein kolesterol'de (LDL-K) %22, trigliserid'de (TG) %28 azalma ve yüksek dansiteli lipoprotein kolesterolde (HDL-K) ise %18 lik artış tespit edildi. Tip IIb grubunda ise TK'de %14 , LDL-K'de %8, TG `de %42 azalma ve HDL-K' de %22 lik artma tesbit edildi. Her iki gruptaki lipid değerlerindeki değişim istatistiksel açıdan anlam- lı bulundu ( p = 0,001 ve p < 0,001). Tip IV grubunda sayı az olduğundan istatistik yapılmadı. Güvenilirlik parametrelerinde (kreatinine kinaz, karaciğer fonksiyon testleri, kan sayımı) anlamlı değişiklik saptanmadı. Önemli yan etki gözlenmedi. Mikronize fenofibratın tip IIa ve tip IIb dislipidemilerinde etkin ve güvenilir bir tedavi seçeneği olduğu kanısına varıldı. Anahtar kelimeler: Mikronize fenofibrat, hipertrigliseridemi Abstract Efficacy and Tolerability of Micronised Fenofibrat, in Dyslipidemic Patients.This study was conducted to evaluate the efficacy and safety of micronised fenofibrat 200 mg single-dose in dyslipidemic patients. It was an open study without a control group. Fourteen patients (range: 26 to 62 years; mean age: 44,9 10,5 years) in type IIa dyslipidemic group, 26 patients (range: 26 to 51 years; mean age: 40,5 7,4 years) in type IIb group and 6 patients (range: 24 to 57 years; mean age: 42 10,8 years) in type IV group includ- ed in the study. 200 mg once-daily dose of micronised fenofibrat was given to patients after a four weeks stan- dart diet without drug. Efficacy and safety parameters were assessed. After a four weeks short term treatment period, group type IIa showed a decrease of 17% in total cholesterol (TC), 22% in low density lipoprotein cholesterol (LDL-C), 28% in triglyceride (TG) and an increase of 18% in high density lipoprotein cholesterol (HDL-C) level. Type IIb dyslipidemic group showed a decrease of 14% in TC, 8% in LDL-C, 42% in TG and increase of 22% in HDL-C. All lipid variations were found statistically sig- nificant (p = 0,001 and p < 0,001). Statistical analysis was not performed due to insufficient number in type IV group. No significant difference were detected in safety parameters (creatine kinaz, liver function tests, blood counts). No major side effect was observed. It was concluded that micronised fenofibrat is an effective and safe alternative for treatment of type IIa and IIb dyslipidemia. Keywords: Micronised fenofibrat, hypertriglyceridemia
- Published
- 2009
34. Incidental diagnosis of pseudoaneurysm of the thoracic aorta:An unusual late presentation
- Author
-
Özaydın, Mehmet, Varol, Ercan, Altınbaş, Ahmet, Yavuz, Turhan, and İbrişim, Erdoğan
- Subjects
aorta,travma,psödoanevrizma ,aorta, travma, psödoanevrizma - Abstract
SüleymanDemirel Üniversitesi TIP FAKÜLTESİ DERGİSİ: 2006 Aralık; 13(4) Incidental diagnosis of pseudoaneurysm of the thoracic aorta:An unusual late presentationMehmet Özaydın, Ercan Varol, Ahmet Altınbaş, Turhan Yavuz, Erdoğan Ibrişim Özet Geç bir dönemde torasik aort psödoanevrizmasının rastlantısal tespit edildiği ilginç bir olgu Onaltı yıl önce traktör kazası yapan bir hastada tespit edilen bir kronik torasik aort psödoanevrizmasını sunuyoruz. Üst solunum yolu infeksiyonu nedeni ile hastaneye müracaat etmesine rağmen akciğer grafisinde geniş ve kalsifik aort topuzunun görülmesi üzerine yapılan MR anjiyografi ve aortografide istmus düzeyindeki aortik psödoaanevrizma tespit edildi. Hastanın öyküsü göz önüne alındığında psödoanevrizmanın en muhtemel sebebinin trafik kazası olduğuna karar verildi. Hasta cerrahi olarak başarılı bir şekilde tedavi edildi. Anahtar kelimeler: aorta, travma, psödoanevrizma Abstract A chronic pseudoaneurysm of the thoracic aorta in a 36-year-old man who had been involved in a tractor related traffic accident 16 year earlier is reported. While he was admitted to the hospital for sore throat, routine chest reutgenogram showed a calcified, enlarged aortic knob. Aortography and MRI angiography revealed a pseudoaneurysm of the thoracic aorta at the isthmus level. Depending on his past medical history, the most probable cause of the pseudoaneurysm was the traffic accident. He was treated surgically with success. Key words: aorta, trauma, pseudoaneurysm.
- Published
- 2005
35. The Effects of Employees Individual Characteristics on Job Satisfaction: A Public Bank Case
- Author
-
Özaydın, Mehmet Merve, primary and Özdemir, Ömer, additional
- Published
- 2014
- Full Text
- View/download PDF
36. Low HDL Cholesterol Situations is Characterised by Elevated Oxidative Stress
- Author
-
Karabacak, Mustafa, primary, Varol, Ercan, additional, Türkdoğan, Ahmet Kenan, additional, Kahraman, Fatih, additional, and Özaydın, Mehmet, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
37. Smoking May Induce Inflammation, Platelet Activation and Prothrombotic State in Isolated Coronary Artery Ectasia
- Author
-
Doğan, Abdullah, primary, Aksoy, Fatih, additional, Arslan, Akif, additional, İçli, Atilla, additional, Yücel, Habil, additional, Varol, Ercan, additional, Arı, Hatem, additional, Özaydın, Mehmet, additional, and Erdoğan, Doğan, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
38. The effect of fixed-dose combination of valsartan and amlodipine on nighttime blood pressure in patients with non-dipper hypertension.
- Author
-
Erdoğan, Doğan, İçli, Atilla, Aksoy, Fatih, Akçay, Salaheddin, Yücel, Habil, Ersoy, İbrahim, and Özaydın, Mehmet
- Abstract
Copyright of Archives of the Turkish Society of Cardiology / Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi is the property of KARE Publishing and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
39. Kardiyoinhibitör tipte pozitif tilt testi olan vazo-vagal senkoplu olguların tümüne kalp pili yerleştirilmeli midir?
- Author
-
Özaydın, Mehmet, primary
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
40. Risk of Thromboembolic Events After Percutaneous Left Atrial Radiofrequency Ablation of Atrial Fibrillation
- Author
-
Oral, Hakan, primary, Chugh, Aman, additional, Özaydın, Mehmet, additional, Good, Eric, additional, Fortino, Jackie, additional, Sankaran, Sundar, additional, Reich, Scott, additional, Igic, Petar, additional, Elmouchi, Darryl, additional, Tschopp, David, additional, Wimmer, Alan, additional, Dey, Sujoya, additional, Crawford, Thomas, additional, Pelosi, Frank, additional, Jongnarangsin, Krit, additional, Bogun, Frank, additional, and Morady, Fred, additional
- Published
- 2006
- Full Text
- View/download PDF
41. Segmental Ostial Ablation to Isolate the Pulmonary Veins During Atrial Fibrillation
- Author
-
Oral, Hakan, primary, Knight, Bradley P., additional, Özaydın, Mehmet, additional, Chugh, Aman, additional, Lai, Steve W.K., additional, Scharf, Christoph, additional, Hassan, Sohail, additional, Greenstein, Radmira, additional, Han, Jihn D., additional, Pelosi, Frank, additional, Strickberger, S. Adam, additional, and Morady, Fred, additional
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
42. Pulmonary Vein Isolation for Paroxysmal and Persistent Atrial Fibrillation
- Author
-
Oral, Hakan, primary, Knight, Bradley P., additional, Tada, Hiroshi, additional, Özaydın, Mehmet, additional, Chugh, Aman, additional, Hassan, Sohail, additional, Scharf, Christoph, additional, Lai, Steve W.K., additional, Greenstein, Radmira, additional, Pelosi, Frank, additional, Strickberger, S. Adam, additional, and Morady, Fred, additional
- Published
- 2002
- Full Text
- View/download PDF
43. Increased neopterin levels and its association with angiographic variables in patients with slow coronary flow: an observational study.
- Author
-
Varol, Ercan, Gülcan, Mehmet, Aylak, Firdevs, Özaydın, Mehmet, Sütçü, Recep, Erdoğan, Doğan, and Doğan, Abdullah
- Subjects
BIOMARKERS ,ANGIOGRAPHY ,NEOPTERIN ,C-reactive protein ,THROMBOLYTIC therapy ,MYOCARDIAL infarction - Abstract
Copyright of Anatolian Journal of Cardiology / Anadolu Kardiyoloji Dergisi is the property of KARE Publishing and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
44. Effect of previous statin use on the incidence of sustained ventricular tachycardia and ventricular fibrillation in patients presenting with acute coronary syndrome.
- Author
-
Özaydın, Mehmet, Türker, Yasin, Erdoğan, Doğan, Karabacak, Mustafa, Varol, Ercan, Doğan, Abdullah, Küçüktepe, Zehra, and İıli, Atilla
- Subjects
- *
STATINS (Cardiovascular agents) , *VENTRICULAR tachycardia , *VENTRICULAR fibrillation , *CORONARY disease , *LOGISTIC regression analysis , *MYOCARDIAL infarction - Abstract
Objective: Recent studies suggest that statins have anti-arrhythmic effects. The aim of this study was to evaluate the effects of statins on sustained ventricular tachycardia or ventricular fibrillation (S-VT or VF) in patients presenting with acute coronary syndrome (ACS). Methods: The population of this study consisted of consecutive patients admitted to coronary care unit. It was an observational case-controlled retrospective analysis performed on prospective cohort. From a total of 1000 patients presenting with ACS, 241 were on and 759 were not on statin. Patient demographics, clinical characteristics and previous medical treatment including statins were recorded. A S-VT or VF episode during hospitalization was accepted as endpoint. Multiple logistic regression model was performed which considered the occurrence of S-VT or VF as the response variable. Results: Sustained VT or VF occurred in 3.3% of patients in statin group and in 9% of patients in non-statin group. Univariate positive predictors of S-VT or VF were ST elevation myocardial infarction as clinical presentation, smoking and thrombolysis; univariate negative predictors of S-VT or VF were ejection fraction, use of acetylsalicylic acid before hospitalization, use of statin before hospitalization, initiation of clopidogrel at the hospital and normal coronary arteries. In the multiple logistic regression analysis, the only independent predictor of S-VT or VF was ejection fraction (OR 0.96; 95% CI 0.93 to 0.99; p=0.005). Conclusion: Our results indicate that, although the incidence of S-VT/VF was significantly lower in patients with ACS and previous statin use; statin use is not an independent predictor of the occurrence of S-VT or VF in patients presenting with ACS. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
45. Influence of statin therapy on circadian variation of acute myocardial infarction.
- Author
-
Erdoğan, Doğan, Özaydın, Mehmet, Türker, Yasin, Karabacak, Mustafa, Varol, Ercan, and Doğan, Abdullah
- Subjects
- *
STATINS (Cardiovascular agents) , *MYOCARDIAL infarction , *CHI-squared test , *U-statistics , *REGRESSION analysis - Abstract
Objective: Strong evidence has suggested that there is a circadian periodicity of acute coronary event. Beta-blockers, aspirin and angiotensinconverting enzyme inhibitors decrease the rate of acute myocardial infarction (AMI) and blunt the peak incidence in the morning. However, such effect has not been evaluated for statins. Accordingly, the present study aimed to evaluate the influence of statin therapy on circadian variation of AMI. Methods: This retrospective study consisted of 451 consecutive patients with acute ST segment elevation AMI. The patients were divided into two group based on prior statin usage. In statistical analysis t test, Chi-square test and Mann Whitney U test were used for comparison of groups. We used harmonic regression models to evaluate the circadian variation of onset of MI symptoms in patients receiving statin and patients not receiving statin. Results: In all study participants, the highest incidence of AMI was between 6.00 and 12.00; the odds ratio was 1.34 (95% CI 1.20 to 1.46, p<0.001). In the non-statin group, the highest incidence of AMI occurred between 0:00 A.M. and 06.00. There was still a peak incidence between 6.00 A.M. and noon in the statin therapy receiving group; the odds ratio was 1.61 (95% CI 1.34 to 1.80, p<0.001). Accordingly, there was no statistical difference between the statin and non-statin groups regarding circadian variation of AMI. Prior usage of statin did not blunt the peak incidence of AMI in the morning. Conclusion: Prior usage of statin does not seem to play a role in the circadian periodicity of AMI. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
46. Evaluation of thyroid function tests in patients with mitral valve prolapse.
- Author
-
Türker, Yasin, Özaydın, Mehmet, Acar, Gürkan, Özgül, Mustafa, Hoşcan, Yeşim, Varol, Ercan, Doğan, Abdullah, and Erdoğa, Doğan
- Subjects
- *
MITRAL valve , *THYROID gland function tests , *EMBRYOLOGY , *PHYSIOLOGY , *LYMPHOCYTES - Abstract
Objective: The thyroid gland and the heart share a close relationship arising in embryology. In ontogeny, the thyroid and heart anlage migrate together. The close physiological relationship is affirmed by predictable changes in cardiovascular function across the entire range of thyroid disease states. The prevalence of MVP is significantly elevated in Graves. disease and chronic lymphocytic thyroiditis, but not in toxic multinoduler goiter. No studies have previously evaluated thyroid function tests in patients with MVP in Turkey. The main objective of this study was to evaluate the thyroid function tests in patients with mitral valve prolapse (MVP). Methods: The study population consisted of 58 consecutive patients (32 women; mean age 33±10 years, range 16 to 68) with MVP and 35 asymptomatic healthy subjects the control group (26 woman; mean age 38±11 years, range 16 to 58). All the subjects in the two groups underwent thyroid function tests. Results: Baseline demographic and clinical characteristics of two groups were similar. There was no significant difference in the serum levels of free triiodothyronine (fT3), free thyroxine (fT4) and thyroid stimulating hormone (TSH) between the two groups. Serum TSH concentrations were under the lower limit of normal in 2 patients (3%) in the MVP group, however, they were within the normal limits in all the patients with control group (p=0.272). Serum fT3 and fT4 levels were within the normal range in the all patients in the both groups. Conclusion: This finding suggests that there is no relationship between the MVP and hyperthyroidism. Large clinical trials are required to clarify this issue. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
47. N-asetil sistein'in supraventriküler taşikardi ablasyonundan sonra indüklenen atriyal fibrilasyonun neden olduğu atriyal efektif refrakter periyod kısalması ve klinik takipte orijinal aritmi nüksü ve atriyal fibrilasyon gelişme sıklığı üzerine etkisi.
- Author
-
Özaydın, Mehmet and Türker, Yasin
- Subjects
- *
ANTIOXIDANTS , *ARRHYTHMIA , *ATRIAL fibrillation , *PLACEBOS , *PATIENTS - Abstract
Objective: The aim of the present study was to evaluate the effects of antioxidant agent N-acetylcysteine (NAC) on shortening of the atrial effective refractory period and recurrence of original arrhythmia and atrial fibrillation in clinical follow-up after ablation of supraventricular arrhythmias. Method: Twenty one consecutive patients meeting study inclusion criteria who have undergone ablation of supraventricular arrhythmias between April 2007 and September 2008, were participated in this study. All the patients were randomized to NAC group or placebo after ablation. AERP and atrioventricular nodal effective refractory period (ANERP) was measured at two cycle length. The effect of NAC on AERP evaluated. After patients leave the hospital, the 24-hour Holter recording was performed and recordings were analyzed for recurrence of supraventricular arrhythmias and atrial fibrillation. Results: There was no significant difference in ANERP [600 ms (254 ± 52 vs. 360 ± 150, p=0.181), 400 ms (293 ± 50 vs. 256 ± 78, p=0.494)] and AERP [600 ms (236±58 vs. 218±63, p=0.602), 400 ms (215± 17 vs. 229± 41, p=0.526)] was documented at two cycle lengths between NAS group and placebo. Conclusion: There was no effect of NAC on shortening of the AERP. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
48. N-acetyl cysteine and acute kidney injury after cardiac surgery.
- Author
-
Özaydın, Mehmet, Ersoy, İbrahim, Baş, Hasan Aydın, and Arslan, Akif
- Subjects
- *
ACETYLCYSTEINE , *KIDNEY injuries , *CARDIAC surgery , *SURGICAL complications , *OXIDATIVE stress - Abstract
Acute kidney injury (AKI) is a very common and important complication of cardiac surgery. It is associated with severe complications including mortality. Cardiac surgery may induce oxidative stress and inflammation and both of these processes may be associated with AKI. N-acetyl cysteine (NAC) is a mucolytic agent and it has antioxidant and anti-inflammatory properties. Although positive results have been obtained in animal studies, however; no significant beneficial effects of NAC on AKI have been found in randomized studies and meta-analyses. Currently available data do not support to recommend NAC for the prevention of AKI after cardiac surgery. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2015
49. Egzersiz testi normal olan bir olguda ciddi ana koroner arter darlığının izlenmesi.
- Author
-
Türker, Yasin, Özaydın, Mehmet, Acar, Gürkan, and İçli, Atilla
- Subjects
- *
TREADMILL exercise tests , *CORONARY artery stenosis , *ANGIOGRAPHY , *CORONARY disease , *DIAGNOSIS , *PHYSIOLOGICAL stress , *CHEST pain , *CASE studies - Abstract
Treadmill exercise test has the advantage over stress testing modalities because it is widely available at relatively low cost. It has a lower sensitivity and specificity for the diagnosis myocardial ischemia than imaging-based stress tests. We reported a case who presented with typical chest pain and had a normal exercise test but found having severe left main coronary artery stenosis. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
50. İzole koroner arter ektazisi olan hastalarda plazma asimetrik dimetil arginin düzeyleri
- Author
-
Küçüktepe, Zehra. 14629 author, Özaydın, Mehmet, 1969- thesis advisor 14623, and Süleyman Demirel Üniversitesi. Tıp Fakültesi. Kardiyoloji Anabilim Dalı. issuing body 11043
- Subjects
Süleyman Demirel Üniversitesi - Abstract
Tez (Tıpta Uzmanlık) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, 2009., Kaynakça var.
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.