Search

Duygu kavramına yönelik bilimsel araştırmaların sayısı son zamanlarda giderek artış göstermektedir. Akademik çalışmalarda, duyguların çalışma ortamı üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu sonucu ön plana çıkmaktadır. Bu çalışma duyguların önemi ve örgütsel vatandaşlık davranışı (ÖVD) üzerindeki etkisine odaklanmaktadır. Çalışma ile Türk ve Ürdün üniversitelerinden katılım sağlayan akademisyenler arasındaki farklılıkların tespit edilmesi amaçlamaktadır. Literatürde, araştırmacılar tarafından temel insan duyguları ve bunların ÖVD ve diğer ilişkili kavramlar üzerindeki etkilerini incelenmiştir. Bu çalışma, Plutchik tarafından tasvir edildiği şekliyle bileşik duyguları ve bunların Organ tarafından sunulan örgütsel vatandaşlık davranışı boyutları (ÖVDB'ler) üzerindeki etkilerini tek bir çalışmada inceleyen ve analiz eden öncü bir çalışmadır. Bu çalışmada kavramlar arasındaki duygusal seviyeyi ölçmek için nicel bir yaklaşım benimsenmiştir. Araştırma, Türkiye ve Ürdün üniversitelerinde çalışan 621 akademisyenden oluşan bir örneklem üzerinde gerçekleştirilmiştir. Anket sonuçlarının SPSS 20 programı kullanılarak analizi, sevgi, teslimiyet, huşu, iyimserlik ve saldırganlık gibi duyguların ÖVDB'ler üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu ortaya koyarken, üç birleşik duygu: hayal kırıklığı, pişmanlık ve aşağılama önemli ölçüde küçük bir etkiye sahiptir. Ayrıca, Türk ve Ürdün üniversitelerinin akademisyenleri tarafından verilen yanıtlar arasındaki farklılıklar, hem duygular, hem de ÖVDB'ler için önemli ölçüde farklılaşma eğilimindedir. Son olarak, çalışmada farkındalığı artırmaya ve duygusal yönetim ve ÖVD uygulamalarını teşvik etmeye, ÖVD ve işyeri ortamındaki duygular hakkında daha fazla araştırma yapmaya ve üniversitelerde olumlu duyguları ve ÖVD'yi pekiştirecek mekanizmaları tanıtmaya odaklanan birkaç öneri yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Duygular, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Üniversite, Türkiye, Ürdün, Affective science research has recently witnessed a growing interest in human emotions. It has been found that emotions have a significant impact on the work environment. This study focuses on the significance of emotions and their effect on organizational citizenship behavior (OCB). It aims to determine the differences between responses of academicians in Turkish and Jordanian universities. Researchers have studied the basic human emotions and their impact on OCB and other relevant topics. This study, however, is probably the first that examines and analyzes compound emotions as delineated by Plutchik and their impact on organizational citizenship behavior dimensions (OCBDs), introduced by Organ, in a single study. To achieve this practical addition, a quantitative approach has been adopted to measure the emotional level among subjects. The study was conducted on a sample of 621 academicians from Turkish and Jordanian universities. Analysis of the questionnaire results using SPSS version 20 revealed that emotions, including love, submission, awe, optimism, and aggressiveness have a significant effect on OCBDs, while the three compound emotions: disappointment, remorse, and contempt, have a significantly minor effect. Also, the differences between responses given by the academicians of Turkish and Jordanian universities tended to be significantly marginal for both sets of emotions and OCBDs. Finally, a few recommendations have been made focusing on raising awareness and encouraging the practice of emotional management and OCB, conducting more research on OCB and emotions in the workplace environment, and introducing mechanisms to reinforce positive emotions and OCB at universities. Keywords: Emotion, Organizational citizenship behavior, University, Turkey, Jordan., Tez (Doktora-PhD), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2021., Kaynakça var.

Türkiye'de bankacılık sektörü; niteliklerine ve tabi oldukları hükümlere göre özel bankalar ve kamu bankaları olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türkiye'de bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü ve yarattığı istihdam açısından ülke ekonomisinin gelişmesinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bankacılık sektöründe yaşanan krizlerin sonucunda alınan önlemlerin, sektörde uygulanan yeni yasal düzenlemelerin uluslararası standartlara ulaştırılması için çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bankacılık sektöründe performans yönetimi önemlidir. Teknolojik faaliyetlerin gelişmesi bankacılık sektörünü olumlu etkilemiştir. Sektörde artan rekabet gücü, sürekli değişen pazar payları, çeşitlenen ürün ve hizmetin müşteriye sunulmasındaki hızın, esnekliğin, bankaların personellerinden iş gücünde yüksek kalite beklentilerinin artması, maliyetlerin düşürülmesi vb. unsurların bankaların finans sektöründe başarılı olabilmeleri için kaliteli ve yüksek performans ile çalışmaları gerekmektedir. Bu nedenle üretim ve hizmet sektörünün performansının yükseltilmesi için çalışanların ve kurumların performanslarının ölçülmesine büyük önem verilmektedir. Bu çalışmada Türkiye'deki 81 ilde bulunan kamu, mevduat, katılım, yabancı ve yerli özel bankaların her biri için, diğer mevduat, altın mevduatı, nakdi kredi, gayri nakdi kredi gibi değişkenlere ilişkin 2021 yılına ait veriler kullanılarak kümeleme analizi yapılmıştır. İlk olarak her bir değişkenin Entropi yöntemi ile ağırlıkları belirlenmiş, ardından bu ağırlıklar illerin bankacılık faaliyet verilerine yansıtılarak 81 il altı kümeye ayrılmıştır. Değişkenlerin ağırlık değerleri birbirine çok yakın olmasına rağmen bazı iller diğer illerden ayrılarak tek başına küme oluşturmuştur. Ayrıca küme sayılarının kriter ağırlıkları şehirlerin ekonomik kalkınma yapıları, ticari faaliyetleri, eğitim, kültür, askeri ve idari şehir olma özellikleri ile banka müşterilerinin demografik özelliklerinin de kümelerin oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Entropi, Kümeleme, Bankacılık Sektörü, The banking sector in Turkey is divided into two groups private banks and public banks according to their qualifications and the provisions they are subject to. In Turkey the banking sector has an important place in the development of the country's economy in terms of the size of its assets and the employment it creates. Efforts were made to bring the measures taken as a result of the crises in the banking sector and the new legal regulations implemented in the sector to international standards. Performance management is important in the banking sector. The development of technological activities has positively affected the banking sector. Increasing competitiveness in the sector, constantly changing market shares, the speed and flexibility of offering diversified products and services to customers, the increase in high-quality expectations from the personnel of the banks in the workforce, the reduction of costs, etc. in order for banks to be successful in the financial sector, they need to work with high quality and high performance. Therefore, there is deep care about the performance measurement of employees and institutions in order to increase the performance of the production and service sectors. In this study, a cluster analysis was carried out for each of the public, deposit, participation, foreign, and domestic private banks in 81 provinces in Turkey, with using data from 2021 on variables such as other deposits, gold deposits, cash loans, and non-cash loans. At first, the weights of each variable were determined by the Entropy method, these weights were reflected in the banking activity data of the provinces, and then 81 provinces were divided into six clusters. Although the weight values of the variables are very close to each other, some provinces were separated from other provinces and formed a single cluster. In addition, it is thought that the criteria weights of the number of clusters, the economic development structures of the cities, commercial activities, educational, cultural, military, and administrative characteristics of the cities, and the demographic characteristics of the bank customers are also effective in the formation of the clusters. Keywords: Entropy, Clustering, Banking Sector, Tez (Yüksek Lisans), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Endüstri 4.0 ve bileşenlerinin gün geçtikçe üretim sistemlerinde daha fazla yer alması örgütleri hemen her alanda etkilemektedir. Endüstri 4.0 devrimi de, önceki endüstriyel devrimler gibi yapısı itibarıyla endüstriyel politikaları ve stratejileri etkilemesi beklenilen bir dönüşüm sürecidir. Günümüzde örgütlerin en stratejik öneme sahip kaynakları arasında kabul edilen insan kaynağının da bu dönüşümden nasibini alması beklenmektedir. İnsan faktörü, örgütsel açıdan stratejik öneme sahip bir kaynak olarak değerini her geçen gün arttırmakta; örgütlerin faaliyetlerini devam ettirilebilmeleri ve rekabet üstünlüğünün elde edilebilmesi noktasında büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, değişen endüstriyel koşulların geleceğin istihdam koşulları ve işgücü yapısı ile ilişkisi bu araştırmanın çıkış noktasını oluşturmuştur. Çalışmanın temel amacı, örgütlerin Endüstri 4.0 dönüşümü hakkındaki farkındalık ve algılarının değerlendirilmesidir. Çalışmada, belirli kriterlere göre seçilen ülkelerde görev yapan orta ve üst düzey yöneticiler ve insan kaynakları uzmanları ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir ve nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda seçilmiş ülkelerde görev yapan 24 katılımcı ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda katılımcıların teknolojinin etkisiyle istihdam ve işgücü yapısının mutlak surette bir değişime uğrayacağını düşündükleri saptanmıştır. Katılımcılar, geleceğin istihdam ve işgücü koşulları ile ilgili düşüncelerinde farklılıklara sahip olsa da değişen koşullara uyum sağlayabilmek ve geleceğin rekabet koşullarında avantaj elde edebilmek adına günümüzden başlanarak değişime hazırlanmak gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu bağlamda çalışmada, bilimsel çalışmaların ve eğitim faaliyetlerinin artırılmasının, günümüz mesleklerinin değişen koşullara göre güncellenmesinin, insan kaynakları yönetimi kapasitesinin geliştirilmesinin, mevcut işgücünün teknolojiye ve değişime yatkınlığının artırılmasının ve mevcut işgücünün nitelikli alanlarda istihdama uygun bir yapıya bürünmesinin önemi vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Endüstri 4.0, teknolojik gelişme, işgücü, istihdam, insan kaynakları yönetimi, The increasing involvement of Industry 4.0 and its components in production systems affects organizations in every field. The Industry 4.0 revolution, like previous industrial revolutions, is a transformation process that is expected to affect industrial policies and strategies. It is expected that human resources, which are considered among the most strategically important resources of organizations today, will also get their share from this transformation. The human factor increases its value day by day as a strategically important resource and has great importance for organizations to continue their activities and to gain competitive advantage. In this context, the relationship between changing industrial conditions and future employment conditions and workforce structure has been the starting point of this research. The main purpose of the study is to evaluate the awareness and perceptions of organizations about Industry 4.0 transformation. In the study, interviews were conducted with middle and senior managers and human resources experts working in countries selected according to certain criteria and semi-structured interview method, one of the qualitative research methods, was used. In this context, interviews were held with 24 participants working in selected countries. As a result of the study, it was determined that the participants thought that the employment and workforce structure would definitely undergo a change with the effect of technology. Although the participants have differences in their thoughts about the employment and labor force conditions of the future. They stated that it is necessary to prepare for change starting from today in order to adapt changing conditions and gain an advantage in the competitive conditions of the future. In this context, the importance scientific studies and educational activities increasing, updating today's professions according to changing conditions, improving the capacity of human resources management, increasing the tendency of the existing workforce to technology and change, and making the existing workforce suitable for employment in qualified fields are emphasized. Keywords: Industry 4.0, technological development, workforce, employment, human resources management., Tez (Doktora-PhD), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Bu çalışmanın amacı, BIST 100'de yer alan imalat sektöründeki işletmelerin etkinliklerini Entropi Tabanlı Veri Zarflama Analizi yöntemi ile ölçmektir. 2020 verilerine göre BIST 100'de yer alan İmalat Sektöründe 187 işletme bulunmaktadır. Verilerin analize uygunluğu açısından 76 işletme analize dâhil edilmiştir. Bu kapsamda analize dâhil edilen 76 işletmenin 2017-2020 yıllarına ait finansal göstergeleri kullanılarak önem düzeyleri Entropi yöntemi ile belirlenmiş ve her bir işletme için ayrı ayrı girdi ve çıktı değişkenleri ağırlıklandırılmıştır. Daha sonra ise elde edilen karar matrislerine veri zarflama analizi yöntemi uygulanmıştır. Çalışmada veri zarflama analizi yöntemlerinden girdiye yönelik CCR-I ve BCC-I modelleri kullanılmıştır. Analiz sonuçları incelendiğinde, CCR-I modeline göre 14 işletme, BCC-I modeline göre ise 6 işletme etkin çıkmamıştır. Etkin olmayan işletmelerin etkin birer işletme haline gelebilmeleri için, potansiyel iyileştirme oranları, yoğunluk değerleri ve referans kümeleri verilmiştir. Bunların yanı sıra, etkin olmayan işletmelerin neden etkin çıkmadığı hakkında haber siteleri, Kamu Aydınlatma Platformu (KAP) ve Sermaye Piyasa Kurulu (SPK) gibi kuruluşlarda işletme için yayınlanan haberlere göre tahminlerde bulunulmuştur. Ayrıca, alt sektör bulguları incelenmiş ve etkinlik skorlarının yüzdeleri verilmişitir. Çalışma bir bütün olarak ele alındığında, kullanılan yöntemlerin birlikteliği açısından alanında özgünlük taşımakta ve literatüre önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Entropi Yöntemi, Veri Zarflama Analizi Yöntemi, BIST, İmalat Sektörü., The aim of this study is to measure the efficiency of the enterprises in the manufacturing sector in the BIST 100 with the Entropy-Based Data Envelopment Analysis method. According to data of 2020, there are 187 enterprises in the Manufacturing Sector in BIST 100. In terms of the suitability of the data for analysis, 76 businesses were included in the analysis. In this context, using the financial indicators of the 76 enterprises included in the analysis for the years 2017-2020, their importance levels were determined by the Entropy method and input and output variables were weighted separately for each enterprise. Then, the data envelopment analysis method was applied to the obtained decision matrices. In the study, input-oriented CCR-I and BCC-I models from data envelopment analysis methods were used. When the results of the analysis are examined, 14 enterprises according to the CCR-I model and 6 enterprises according to the BCC-I model are not efficient. Potential improvement rates, density values and reference sets are given for inefficient businesses to become effective businesses. In addition, estimations have been made about why inactive businesses are not effective, based on the news published for the business in organizations such as the Public Disclosure Platform (PDP) and Capital Markets Board (CMP). In addition, sub-sector findings were examined and the percentages of effectiveness scores were given. When the study is considered as a whole, it is unique in its field in terms of the coexistence of the methods used and it is thought that it will make an important contribution to the literature. Keywords: Entropy Method, Data Envelopment Analysis Method, BIST, Manufacturing Sector., Tez (Doktora-PhD), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Bu araştırmanın amacı, bireysel kültürel değerlerden güç mesafesi, belirsizlikten kaçınma, toplulukçuluk, uzun dönem yönelimi ve maskulenliğin çalışan sessizliğinin boyutları olan kabullenici, savunmacı ve örgüt yararına sessizlik üzerindeki etkilerinin Türkiye ve ABD'de karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Bu amaç çerçevesinde, öncelikle bireysel kültürel değerlerin çalışan sessizliğinin boyutları üzerindeki doğrudan etkileri, daha sonra bu etkiler üzerinde ülke değişkeninin düzenleyici rolü incelenmiştir. Araştırmada ayrıca güç mesafesi yöneliminin, çalışan sessizliğinin boyutları üzerindeki etkisinde örgütsel politika algısının, toplulukçuluk eğiliminin çalışan sessizliği boyutları üzerindeki etkisinde bağımlı benlik kurgusunun ve maskulenlik eğiliminin çalışan sessizliği boyutları üzerindeki etkisinde bağımsız benlik kurgusunun düzenleyici etkileri Türk ve Amerika örneklemleriyle ayrı ayrı incelenmiştir. Araştırmanın bulguları, kültürel değerlerin, Türk ve Amerika örneklemi üzerinde büyük oranda Hofstede'nin bulgularıyla paralel olarak anlamlı düzeyde fark gösterdiğine işaret etmektedir. Bireysel kültürel değerlerden her birinin çalışan sessizliğinin en az bir boyutu üzerinde anlamlı etkisi olduğu görülmüştür. Güç mesafesi yöneliminin kabullenici ve savunmacı sessizliği anlamlı düzeyde artırdığı, belirsizlikten kaçınma eğiliminin kabullenici ve örgüt yararına sessizliği artırdığı, toplulukçuluk eğiliminin ve uzun dönem yöneliminin kabullenici ve savunmacı sessizliği azaltırken örgüt yararına sessizliği artırdığı ve maskulenlik eğiliminin örgüt yararına sessizliği azalttığı görülmüştür. Güç mesafesi ve uzun dönem yöneliminin kabullenici ve savunmacı sessizlik ve maskulenlik eğiliminin örgüt yararına sessizlik üzerindeki etkilerinde ülke değişkeninin düzenleyici rolü olduğu bulunmuştur. Son olarak, Amerika örneklemiyle, güç mesafesi yöneliminin örgüt yararına sessizlik üzerindeki etkisinde örgütsel politika algısının ve maskulenlik eğiliminin kabullenici ve savunmacı sessizlik üzerindeki etkisinde bağımsız benlik kurgusunun ve toplulukçuluk eğiliminin yalnız Türk örneklemi ile örgüt yararına sessizlik boyutu üzerindeki etkisinde bağımlı benlik kurgusunun düzenleyici rollerinin olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Bireysel kültürel değerler, güç mesafesi, belirsizlikten kaçınma, toplulukçuluk, uzun dönem yönelimi, maskulenlik, çalışan sessizliği, kabullenici sessizlik, savunmacı sessizlik, örgüt yararına sessizlik, benlik kurguları, örgütsel politika algısı, Aim of this study is to comparatively examine the effects of power distance, uncertainty avoidance, collectivism, long-term orientation and masculinity on acquiescent, defensive and prosocial employee silence in Turkey and USA. For this purpose, firstly the direct effects of individual cultural values on dimensions of employee silence were analyzed, then the moderator role of the country (Turkey vs. USA) on these effects was tested. In addition, the moderating roles of perceived organizational politics on power distance-dimensions of employee silence, interdependent self-construal on collectivism-dimensions of employee silence and independent self-construal on masculinity-dimensions of employee silence relations were examined. Findings of the study indicate that cultural values differ significantly in Turkish and American samples, largely in line with Hofstede's findings. It has been observed that each of the individual cultural values has a significant effect on at least one dimension of employee silence. Among these variables, power distance significantly increases acquiescent and defensive silence, uncertainty avoidance increases acquiescent and prosocial silence, collectivism and long-term orientation reduce acquiescent and defensive silence while they increase prosocial silence, and masculinity reduces prosocial silence. Additionally, it has been found that country variable moderates the effects of power distance and long-term orientation on acquiescent and prosocial silence and masculinity on prosocial silence. Lastly, with the US sample, perceptions of organizational politics moderate the effect of power distance on prosocial silence and independent self-construal moderates the effects of masculinity on acquiescent and defensive silence and with Turkish sample, interdependent self-construal moderates the effect of collectivism on prosocial silence. Keywords: Individual cultural values, power distance, uncertainty avoidance, collectivism, long-term orientation, masculinity, employee silence, acquiescent silence, defensive silence, prosocial silence, self construals, perceived organizational politics, Tez (Doktora-PhD)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2021., Kaynakça var.

Siyasal sistemler kabul edildikleri toplumların tüm birey ve alt bileşenlerini etkilemektedirler. Sahip olduğu birey davranışlarının siyasal sistemin gerektirdiği şekilde oluşmasıyla, toplum özelliklerinin yansıdığı en önemli gösterge olan kültürleri de değişime uğramaktadır. Sistemsel yapı toplum kültürünü etkilemekle kalmayıp toplumun alt kültürleri konumunda olan örgüt kültürlerini de etkilemektedir. Bu tezin amacı da Azerbaycan'da sosyalist sistemden kapitalist sisteme geçitte uygulanan yöntem veya izlenen stratejilerin ele alınması ve açıklanmasıyla örgüt kültüründe yaşanan değişimi açıklamaktır. Sistemsel değişim zamanı örgüt kültürü boyutlarında ve tiplerinde ne tür değişim olduğu araştırmada incelenmiştir. Bu değişimi görebilmek için hem nitel, hem de nicel olarak veriler elde edilmiştir. Hem sosyalist, hem de kapitalist düzendeki bazı örgütlerde çalışmış olan 20 kişiye nitel araştırma veri toplama aracı olan yarı yapılandırılmış mülakat tekniği uygulanmıştır. Nitel araştırma için sorular dizayn edilirken Hofstede'in örgüt kültürü boyutları ve Harisson&Handy'nin örgüt tipi modellerine ilişkin bilgi sağlaması amacı göz önünde bulundurulmuştur. Yapılan nicel çalışmada Azerbaycan'da yer alan en büyük özel kuruluşlardan birinde amaçlı şekilde seçilmiş toplam 304 kişiye anket yapılmıştır. Tez çalışmasının nicel kısmında anket oluşturulurken Denison örgüt kültürü ölçeğinin Türkçe'ye uyarlanmış şekli kullanılmıştır. Hem nitel, hem de nicel araştırma sonucu sistemik değişikliklere bağlı olarak örgüt kültüründe farklılıkların görülmesi tespit edilmiş ve bu yönde test edilmesi istenen hipotezler kabul edilmiştir. Bunun nedeninin, örgüt tiplerinin, boyutlarının, yapılarının, çalışma şeklinin, sosyal kültürün, izlenecek kuralların ve normatiflerin farklılaşması olduğu belirlenmiştir. Azerbaycan'da böyle bir çalışmanın yapılmayışı literatürde bu araştırmanın önemini arttırmaktadır. Anahtar Kelimeler: Sosyalizm, Kapitalizm, Örgüt Kültürü, Denison Örgüt Kültürü Modeli, Örgüt Kültürü Değişimi., Political systems affect all individuals and sub-components of the societies in which they are accepted. With the formation of the behavior of individuals as required by the political system, their cultures, which are the most important indicators of social characteristics, also change. The systematic structure not only affects the culture of the society, but also the organizational cultures that are the subcultures of the society. The aim of this dissertation is to explain the change in the organizational culture in Azerbaijan by addressing and explaining the methods or strategies applied in the transition from the socialist system to the capitalist system. The change that occurred in the dimensions and types of organizational culture at the time of systematic change was examined in the research. To see this change, both qualitative and quantitative data were collected. Semi-structured interview technique, which is a qualitative research data collection tool, was applied to 20 people who worked in some organizations in both the socialist and capitalist systems. While designing the questions for qualitative research, it was aimed to provide information about Hofstede's organizational culture dimensions and Harisson & Handy's organizational type models. In the quantitative study, 304 purposefully selected people were surveyed in one of the largest private institutions in Azerbaijan. While preparing the survey in the quantitative part of the dissertation study, the Turkish form of the Denison organizational culture scale was used. As a result of both qualitative and quantitative research, it was determined that there were differences in the organizational culture due to systematical changes, and the hypotheses to be tested in this direction were accepted. The reason for this was determined to be the differentiation of organizational types, dimensions, structures, working style, social culture, rules, and normatives to be followed. The absence of such a study in Azerbaijan increases the importance of this research in the literature. Keywords: Socialism, Capitalism, Organizational Culture, Denison Organizational Culture Model, Organizational Culture Change., Tez (Doktora), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

COVİD-19 salgını kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alarak hızlıca insanlara bulaşmış ve bu salgın tüm insanlığı etkilemiştir. Pandemi süresince pek çok işletme alınan tedbirler kapsamında işletmelerini kapatırken binlerce insanda işinden çıkartılmıştır. Bu durum ekonomik açıdan tehdit oluşturmuştur. Covid-19 Pandemisi, bazı sektörlerin önemini arttırırken örneğin sağlık, gıda gibi, bazı sektörleri de zarara uğratmıştır. Lojistik sektörü ise ulaşım konusunda kişilere sokağa çıkma yasağı getirilmesinden ya da ülkelerarası/şehirlerarası ulaşım yasaklarından dolayı en çok etkilendiği alanlardan biri olmuştur. Bu çalışmada amaçlanan BIST (Borsa İstanbul) de işlem gören 6 adet lojistik şirketinin KAP (Kamu Aydınlatma Platformu) da yer alan finansal verileri ile 2018-2019-2020 yıllarının oran analizleri ile performans değerlendirmesinde elde edilen veriler doğrultusunda Critic ve Promethee yöntemleri kullanılarak şirketlerin Covid-19 pandemisinden ne ölçüde etkilendiklerini ortaya koymaktır. Çalışma sonucunda ise şirketlerden 2020 yılı pandemi döneminde yükselişe geçerek ilk üç sırada yer alan TLMAN, RYSAS, GSDDE olurken, yine pandemi döneminin olumsuz yönlerinden daha fazla etkilenerek son üç sıralara gerileyen CLEBI, PGSUS ve THYAO şirketleri olmuştur. Ayrıca şirketler bu dönemde olumsuz etkilere karşı da tedbirler almışlardır. Lojistik şirketlerinin performans değerlemesine göre pandemiden etkilendiği ve olumsuz etkileri acil olmayan harcamaların durdurulması, devlet desteklerinden faydalanmak, uzaktan çalışma gibi çeşitli tedbirler ile pandemi dönemini atlatmaya çalışmışlardır. Anahtar Kelimeler: Lojistik, Lojistik Maliyet Yönetimi, Covid-19 Pandemisi, Promethee, Critic, The COVID-19 epidemic affected the whole world in a short time and quickly infected people, and this epidemic affected all humanity. During the pandemic, many businesses closed their businesses within the scope of the measures taken, while thousands of people were dismissed from their jobs. This situation has created an economic threat. While the Covid-19 Pandemic increased the importance of some sectors, it also damaged some sectors such as health and food. The logistics sector, on the other hand, has been one of the areas most affected by curfews on transportation or inter-country/intercity transportation bans. The aim of this study is the financial data of 6 logistics companies traded in BIST (Borsa Istanbul), PDP (Public Disclosure Platform) and the ratio analyzes of the years 2018-2019-2020 and the data obtained in the performance evaluation, by using the Critic and Promethee methods. To reveal how much they have been affected by the 19 pandemics. As a result of the study, TLMAN, RYSAS, and GSDDE were among the companies that rose to the top in the 2020 pandemic period, while CLEBI, PGSUS and THYAO companies were more affected by the negative aspects of the pandemic period and regressed to the last three. In addition, companies took measures against negative effects during this period. According to the performance evaluation of logistics companies, they tried to overcome the pandemic period with various measures such as stopping the expenditures that were affected by the pandemic and whose negative effects were not urgent, benefiting from government supports, and working remotely. Keywords: Logistics, Logistics Cost Management, Covid-19 Pandemic, Promethee, Critic., Tez (Yüksek Lisans), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Sürdürülebilir finans uygulamaları, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilebilmesinde kilit bir role sahiptir. Finansal sürdürülebilirliğin temelini ise etik yatırım veya sürdürülebilir yatırım olarak da bilinen sosyal sorumlu yatırımlar oluşturmaktadır. Sosyal sorumlu yatırım felsefesi yatırım kararlarına çevresel, sosyal ve yönetimsel faktörlerin entegre edilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Sosyal sorumlu yatırımlar, sahip olunan tüm kaynak ve değerlerin hızla tüketilmesine paralel olarak büyük bir gelişim göstermiştir. Bu doğrultuda dünya genelinde sosyal sorumlu yatırım araçlarının, endekslerin ve düzenleyici-denetleyici kurumların sayısı artış sergilemiştir. Ancak özellikle sosyal sorumlu yatırım araçları ve uygulamalarının farklı toplumsal değerlere göre şekillendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, öncelikle yatırımcıların sosyal, etik, çevresel ve yönetimsel konulardaki görüş ve beklentilerinin iyi araştırılması önem arz etmektedir. Bu düşünce çerçevesinde şekillendirilen bu çalışma Türkiye'deki sosyal sorumlu yatırımların durumunu, sosyal sorumlu yatırımcıların demografik yapıları ile tutum, düşünce ve beklentilerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmanın uygulama bölümü iki aşamadan meydana gelmiştir. İlk aşamada Türkiye'deki sosyal sorumlu yatırımcı profili ortaya konulmaya çalışılmış, ikinci aşamada ise Planlanmış Davranış Teorisi kapsamında, sosyal sorumlu yatırım niyeti ve davranışının altında yatan faktörler incelenmiştir. Çalışmanın ilk kısmı, Türkiye'de sosyal sorumlu yatırımcı oranının nispeten düşük (% 17,5) olduğunu, sorumlu yatırımcıların orta yaş grubunda yer alan, iyi bir eğitim seviyesine sahip ve gelir seviyesi yüksek bireylerden oluştuğunu ortaya koymuştur. Ayrıca yatırımcıları sosyal sorumlu yatırımlara yönlendiren en önemli etkenin sosyal ve çevresel kaygılar, sosyal sorumlu yatırım yapmaktan alıkoyan en önemli etkenin ise bu yatırımlara dair bilgi eksikliği olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın ikinci kısmında ise, Planlanmış Davranış Teorisi ile oluşturulan model yapısal eşitlik modeli yardımıyla analiz edilmiştir. Ulaşılan bulgular, sosyal sorumlu yatırım niyetinin; tutum, öznel norm, algılanan davranış kontrolü ve çevre dostu aktiviteler değişkenleri tarafından yordandığını göstermiştir. Sosyal sorumlu yatırım davranışı ise yatırım niyeti ve algılanan davranış kontrolü tarafından açıklanabilmektedir. Anahtar Kelimeler: Finansal Sürdürülebilirlik, Sosyal Sorumlu Yatırımlar, Yatırımcı Davranışı, Planlanmış Davranış Teorisi, Yapısal Eşitlik Modeli, Sustainable finance practices have a key role in achieving sustainable development goals. The basis of financial sustainability is formed by socially responsible investments, also known as ethical investing or sustainable investing. Socially responsible investment is defined as the process of integrating environmental, social and governance factors into investment decisions. Socially responsible investments have made great progress in parallel with the rapid consumption of all resources and values. In this direction, the number of socially responsible investment instruments, indices and regulatory and supervisory institutions has increased worldwide. However, especially socially responsible investment instruments and practices need to be shaped according to different social values. For this reason, it is important to thoroughly research the views and expectations of investors on social, ethical, environmental and governance issues. This study, which has been shaped within the framework of this thought, aims to reveal the status of socially responsible investments and the demographic profiles, attitudes, thoughts and expectations of socially responsible investors in Turkey. The application part of the study consisted of two stages. In the first stage, the profile of socially responsible investors in Turkey was revealed, and in the second stage, the factors underlying socially responsible investment intention and behavior were examined within the scope of the Theory of Planned Behavior. The first part of the study revealed that the rate of socially responsible investors in Turkey is relatively low (17,5%) and the responsible investors are middle-aged individuals with a good education level and a high income level. In addition, it has been determined that the most important factor that directs the investors to socially responsible investments is social and environmental concerns and the most important factor that prevents them from making socially responsible investments is the lack of information about these investments. In the second part of the study, the model shaped with the Theory of Planned Behavior was analyzed with the help of the structural equation model. The obtained results reveal that attitude, subjective norm, perceived behavioral control and environmentally friendly activities positively affect socially responsible investment intention. In addition, socially responsible investment behavior can be explained by investment intention and perceived behavioral control. Keywords: Financial Sustainability, Socially Responsible Investments, Investor Behavior, Theory of Planned Behavior, Structural Equation Modeling, Tez (Doktora-PhD), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Geleneksel finans teorileri, piyasaların etkin ve insanların finansal piyasada işlem yaparken rasyonel davrandıkları ve insanların kararlarını bu doğrultuda aldığı tezini ileri sürmektedir. İnsanların, yatırım kararlarını beklenen fayda teorisine göre gerçekleştirdiklerine inanmaktadır. Davranışsal finans teorisi ise, geleneksel finans teorilerinin tersine, insanların rasyonel davranamadıklarını, psikolojik ve sosyolojik faktörlerin etkisinde kaldıklarını tezini ileri sürmektedir. Davranışsal finans, yatırımcıların irrasyonel reaksiyon gösterdiklerini ve bu reaksiyonların finansal yatırım kararlarının şekillendirmesine engel olamadıkları üzerinde durmaktadır. Aynı zamanda davranışsal finans geleneksel finans teorileri tarafından açıklanamayan ve piyasalarda meydana gelen anamolileri ifade etmek ve finansal yatırım kararları esnasında insanların yatırım tercihini tahmin etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmada, geleneksel finans teorileri ve davranışsal finans teorisinin birbirlerinden farklı yönleri belirtilerek, finansal yatırım kararları, davranışsal eğilimler, yatırımcı psikolojisi ile ilgili bilgiler verilmiştir. Bu araştırmanın amacı, finansal pyasada yatırım yapan taraftarların, tutumsal ve davranışsal bağlılık algıları ile spor kulüplerinin maç kazanma yâda kaybetme, şike iddaaları ve kulüplerin yapmış olduğu flaş transfer değişkenlerinin, kulüplerin pay senedi getiri volatilitesi üzerindeki etkilerini belirlemektir Araştırmada dört büyük futbol kulübüne ait pay senedi getiri volatilitelerinin davranışsal boyutu, ilk halka açılış tarihinden bu yana ölçülmüş ve BIST'ta işlem gören spor kulüplerinin pay senedinin beklenmeyen getirileri davranışsal boyutta ortaya koyulmuştur. BIST'ta işlem gören tüm spor kulüplerine ait pay senedi getirilerinin davranışları R platformunda oluşturulan ARCH-GARCH ekonometri modellemesi yapılarak analiz edilip yorumlanmıştır. Bütün bunlar sonucunda, tüm spor kulüplerinin pay senedi getirileri, seviyesinde durağan bulunmuş, tüm serilerde sistematik bir ARIMA yapısı tespit edilmiş ve getirilerin sistematik olmayan kısımlarında ARCH etkisi tespit edilmiştir. Pay senedi getirileri modellenmesinde APGARCH modeli yapısının uygun olduğu tespit edilerek kaldıraç etkisi anlamlı bulunmuştur. Oynanan maçın kazanılmasının pay senedi getirilerini istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde etkilediği tek spor kulübü Beşiktaş Jimnastik kulübü (BJKAS) olurken, maçın kaybedilmesi durumunda ise tüm spor kulüplerinin pay senedi getirilerini anlamlı bir şekilde etkilediği görülmüştür. Şike iddaası soruşturması sürecinin pay senedi getirilerini etkilediği kulüpler Galatasaray Spor kulübü (GSRAY) ve Trabzonspor kulübü (TSPOR) iken, flaş transfer haberleri ise sadece Fenerbahçe Spor kulübü (FENER) pay senedi getirilerini etkilediği görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Davranışsal Finans, Spor kulüpleri, ARCH-GARCH Etkisi, Traditional finance theories defend the thesis that markets are efficient and people act rationally when transacting in the financial market. He believes that people make investment decisions according to expected utility theory. Behavioral finance theory, against traditional finance theories, argues that people cannot act rationally and are under the influence of psychological and sociological factors. Behavioral finance emphasizes that investors react irrationally and that these reactions do not prevent them from shaping their financial investment decisions. In addition, behavioral finance aims to express the anomalies occurring in the markets that are not explained by traditional finance theories and to predict the investment preference of people during financial investment decisions.On the one hand, sports turn into a consumption sector as a show and entertainment activity that attracts the attention of large masses, on the other hand, it becomes an attractive economic sector where significant financial movements are experienced for investors. With the opening of sports clubs, especially football, which has the most widespread and wide audience among sportive activities, football ceases to be just for entertainment purposes and becomes an important industry branch. Competition between Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor and Galatasaray sports clubs, which are the most important representatives of football in Turkey, is experienced both on the field at the point of matches and in the stock market as a business. In the research, different aspects of traditional finance theories and behavioral finance theory are indicated, and information about financial investment decisions, behavioral tendencies, investor psychology is given. The purpose of this research is to determine the effects of the attitudinal and behavioral commitment perceptions of the fans investing in the financial market, the winning or losing matches of the sports clubs, the match-fixing bets and the flash transfer variables made by the clubs on the stock return volatility of the clubs. In the research, the behavioral dimension of the stock return volatility of the four big football clubs has been measured since the first public offering date and the unexpected returns of the stocks of the sports clubs traded in the BIST have been revealed in the behavioral dimension. The behavior of the stock returns of all sports clubs traded in BIST was analyzed and interpreted by using ARCH-GARCH econometrics modeling created on the R platform. As a result of all these, the stock returns of all sports clubs were found to be stationary at the level, a systematic ARIMA structure was determined in all series and the ARCH effect was determined in the non-systematic parts of the returns. It was determined that the APGARCH model structure was appropriate in the modeling of stock returns, and the leverage effect was found to be significant. Beşiktaş Gymnastics Club (BJKAS) was the only sports club that had a statistically significant effect on the stock returns of winning the match played, while it was seen that the stock returns of all sports clubs were significantly affected in case of losing the match. While the match-fixing investigation process affected the stock returns, it was seen that Galatasaray Spor club (GSRAY) and Trabzonspor club (TSPOR) affected the stock returns, while flash transfer news only affected the stock returns of Fenerbahçe Sports club (FENER). Keywords: Behavioral Finance, Sports clubs, ARCH-GARCH Effect, Tez (Doktora-PhD)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Muhasebede yazılım tabanlı ürünler ortaya çıkmıştır bu durum verilerin işlenmesini, hızını, analiz sürecini ve kısa zamanda bir araya getirilip elde edilmesi gereken bilgiye ulaşılmasını önemli ölçüde kolaylaştırarak etkili olmuştur. Dönüşen meslek faaliyetleri ile beraber muhasebe meslek mensuplarına değişimlere uyum sağlaması gibi sorumluluklar yüklenmiştir. Muhasebeci kendi inisiyatiflerini de kullanarak değişen iş anlayışı ile paralel bir biçimde kendini dönüştürmek zorunda kalmaktadır. Bu durumda anlam kazanan İş becerikliliği, çalışanların görevlerinin gerektirdiği sınırlar doğrultusunda işi tamamlama süreci boyunca yaptıkları bazı değişiklikler olarak tanımlanmaktadır. Dijital dönüşüme uyum sağlayarak çağın gerisinde kalmama sorumluluğunu taşıyan muhasebe meslek mensuplarının, iş becerikliliklerinde de değişkenlikler olacağı ön gülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Batı Akdeniz bölgesi(TR61) olarak anılan Isparta, Antalya, Burdur illerinde görev yapan Mali Müşavirler Odası'nda kayıtlı olan/olmayan Muhasebe meslek mensuplarının, mesleki faaliyetlere dijital dönüşümün dahil olmasıyla teknoloji kabullerinin iş becerikliliklerine etkisini demografik özellikler açısından istatistiki olarak incelenmesini amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler: Dijitalleşme, Muhasebe, E-Dönüşüm, İş Becerikliliği, Yapay Zeka, Dijital Muhasebe, Software-based products have emerged in accounting, and this has been effective by significantly facilitating data processing, speed, analysis process and access to information that needs to be gathered and obtained in a short time. Along with the transforming professional activities, responsibilities such as adapting to the changes have been given to the accounting professionals. The accountant has to transform himself in parallel with the changing business understanding by using his own initiatives. Job resourcefulness, which makes sense in this case, is defined as some changes that employees make during the process of completing the job in line with the limits required by their duties. It is predicted that there will be variability in the work skills of professional accountants who are responsible for not falling behind the times by adapting to digital transformation. The aim of this study is to statistically examine the effect of technology acceptance on job resourcefulness with the inclusion of digital transformation in professional activities of professional accountants, who are registered or not in the Chamber of Financial Advisors working in the provinces of Isparta, Antalya, Burdur, which is called the Western Mediterranean region (TR61), in terms of demographic characteristics. aims. Keywords: Digitalization, Accounting, E-Transformation, Business Skills, Artificial Intelligence, Digital Accounting, Tez (Yüksek Lisans), Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2022., Kaynakça var.

Bu araştırmada örgütsel davranış alanında son zamanlarda çok dikkat çeken bir konu haline gelen iş yeri mutluluğunun birey-örgüt uyumu ile iş tatmini üzerinde nasıl bir etkisinin olduğu, çalışanlardaki mutluluk güdüsünün nelere bağlı olduğu ve çalışanlardaki tatmin duygusunun nasıl artış gösterdiği üzerinde çalışılmıştır. Mutlu bir örgüt yaratabilmek için çalışanların da mutlu olması gerektiği düşünülmektedir. Araştırmada birey-örgüt uyumunun, iş tatmini üzerindeki etkisinde iş yeri mutluluğunun aracı rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Birey-örgüt uyumu yüksek olan çalışanların iş yerindeki mutluluğunun muhtemelen daha fazla olduğu ve bu sebeple bireylerin işlerindeki tatmin düzeylerinin de aynı şekilde yüksek olacağı iddia edilmektedir. Bu kapsamda mutluluk, iş yeri mutluluğu, birey-örgüt uyumu ve iş tatmini kavramları hakkında literatür taraması yapılarak araştırmaya eklenmiştir. Araştırmanın örneklemi Denizli Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tekstil sektöründe faaliyet gösteren 18 işletmedeki 468 beyaz yakalı çalışandan oluşmaktadır. Veriler kolayda örneklem metodu kullanılarak çalışanlardan anket yoluyla elde edilmiştir. Ankette birey-örgüt uyumu 4 madde, iş tatmini 5 madde, iş yeri mutluluğu 5 madde ve ankete katılanların demografik özelliklerini belirlemek amacıyla 6 madde olmak üzere toplam 20 maddeye yer verilmiştir. Araştırmanın veri analizinde SPSS 22 ve AMOS 21 programları kullanılmıştır. Hipotezlerin test edilmesinde ise Yapısal Eşitlik Modeli kullanılmıştır. Elde edilen bulgular neticesinde, birey-örgüt uyumu ile iş tatmini arasındaki ilişkide iş yeri mutluluğunun aracı role sahip olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: İş Yeri Mutluluğu, Birey-Örgüt Uyumu, İş Tatmini, Beyaz Yakalı Çalışanlar, In this study it has been studied, how does workplace happiness, which has recently become a very interesting topic in the field of organizational behavior, affect person-organization fit and job satisfaction, on what the hapiness motivation of employees depends and how the employees' feeling of satisfaction increases. It is assumed that the employees must be happy in order to create a happy organization. In the study, it was aimed to examine the mediating role of workplace happiness in the effect of person-organization fit on job satisfaction. It is claimed that employees with high person-organization fit are more likely to have happiness in the workplace and therefore the satisfaction level of individuals in their jobs will be high. In this context, a literature review on the concepts of happiness, workplace happiness, person-organization fit and job satisfaction was added to the research. The sample of the research consists of 468 white collar employees from 18 enterprises operating in the textile industry in Denizli Organized Industrial Zone. The data procured by using simple sampling method were obtained by making questionnaire to the employees. The survey consists of 20 items about person-organization fit (four items), job satisfaction (five items), workplace happiness (five items), and determining the demographic characteristics of the respondents (6 items). SPSS 22 and AMOS 21 softwares were used in the data analysis of the research. Structural Equation Model was used to test the hypotheses. As a result of the findings, it has been determined that workplace happiness has an intermediary role in the relationship between person-organization fit and job satisfaction. Keywords: Workplace Happiness, Person-Organization Fit, Job Satisfaction, White Collar Employees, Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Vergi, devletlerin kamu hizmet ve görevlerini yerine getirebilmeleri için vatandaşların gelir veya harcamaları üzerinden belirli oranda toplanan parasal tutardır. Vergi denetimi ise kanuni olarak toplanan bu verginin doğruluğunun, kişi, zaman, yer ve tutar çerçevesinde değerlendirilmesidir. Bu denetim süreci, devletlerin belirli teşkilatlarında gerçekleştirilmekte olup ülkemizde Vergi Denetim Kurulu ile yürütülmektedir. Küresel dünyada teknolojik gelişmeler hızla ilerlemektedir. Devletler de bu teknolojik gelişmelere ayak uydurmak zorunda kalmıştır. Özellikle 2000'li yılların başında elektronik devlet sistemleri devletlerce benimsenmeye başlamıştır. Vergi denetimi de teknolojik gelişmeler ve e-devlet sistemleriyle entegre hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu doğrultuda, e-devlet uygulamalarıyla uyum sağlanması için birçok kanun çıkarılmakta ve dijital portallar geliştirilmektedir. Ayrıca bilindiği gibi günümüzde Covid-19 Pandemisi sebebiyle özel sektörde ve kamu kurumlarında evden çalışma yöntemi seçeneği ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, geliştirilen dijital portallar ve elektronik sistemler aracılığıyla vergi denetiminin bürolar olmadan uzaktan yapılıp yapılamayacağının analiz edilmesidir. Bu doğrultuda, evden çalışma sisteminin uygulanabilirliği, çalışma içerisinde oluşturulan bir model kapsamında araştırılmaktadır. İstanbul'da alanında deneyim sahibi olan vergi müfettişleri ve daire başkanlarıyla ile yapılan görüşmeler neticesinde elde edilen veri ve bilgilerden yararlanılarak model önerisi oluşturulmuştur. Araştırma neticesinde ulaşılan en temel sonuca göre, çeşitli olumsuzluklara rağmen evden çalışma yöntemi, yakın gelecekte kaçınılmaz bir seçenek olarak dijitalleşen dünyada yerini alacaktır. Anahtar Kelimeler: Evden Çalışma Yöntemi, Vergi Denetimi, Dijitalleşme, Müfettişlik, E-Devlet, Covid-19., Tax is the monetary amount collected at a certain rate over the income or expenditure of the citizens in order for the states to fulfill their public services and duties. On the other hand, tax audit is the evaluation of the accuracy of this legally collected tax within the frame of person, time, place and amount. This audit process is carried out in certain organizations of the states and is carried out by the Tax Audit Board in our country. Technological developments are advancing rapidly in the global world. States have also had to keep up with these technological developments. Especially in the early 2000s, electronic government systems started to be adopted by the states. Tax audit is also tried to be integrated with technological developments and e-government systems. In this direction, many laws are enacted and digital portals are developed in order to comply with e-government applications. In addition, as it is known, today, due to the Covid-19 Pandemic, the option of working at home in the private sector and public institutions comes to the fore. The purpose of this study is to analyze whether tax audits can be carried out remotely without offices through the developed digital portals and electronic systems. In this direction, the applicability of the home Office working system is investigated within the scope of a model created in the study. A model proposal was created by using the data and information obtained as a result of the interviews with tax auditors and department heads who are experienced in their field in Istanbul. According to the most basic conclusion reached as a result of the research, despite various adversities, the method of home office working will take its place in the digitalizing world as an inevitable option in the near future. Keywords: Home Office Working Method, Tax Audit, Digitalization, Tax Inspectorship, E-Government, Covid-19., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

İç denetim, amacı bir organizasyonun faaliyetlerini iyileştirmek ve onlara değer katmak olan bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık sistemidir. İç denetim, işletme faaliyetlerinin etkinliğini ve verimliliğini araştırarak bu konuda yönetime tavsiyelerde bulunan verimliliği artırıcı bir sistemdir. Bu kapsamda çalışmanın amacı, iç denetim sisteminin verimliliğe etkisine yönelik yöneticilerin algılarını değerlendirerek, bu konudaki farkındalıklarını tespit etmektir. Çalışmada BIST'e kayıtlı ve aktif bir iç denetim birimi bulunan 101 imalat işletmesinin yöneticilerine ulaşılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak, örneklem grubuna yöneltilen ve 3 bölümden oluşan anket formu kullanılmıştır. Araştırma verileri ile öncelikle işletmelerdeki iç denetim etkinlik düzeyi belirlenmiştir. Etkinlik düzeyleri ile verimlilik boyutları arasındaki ilişki Spearman Korelasyon ve Basit Doğrusal Regresyon analizleri ile incelenmiştir. Yüksek iç denetim etkinlik düzeyinin işletme verimliliğinin tüm boyutlarına pozitif yönde bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İkinci olarak ise; iç denetim etkinliği ile verimlilik boyutları arasındaki ilişkinin analizinde Spearman Korelasyon Analizi ile pozitif yönde ilişki tespit edilmiştir. Son olarak; iç denetim etkinliği boyutları ile verimlilik boyutları arasındaki pozitif ilişkinin dereceleri Çoklu Regresyon Analizi ile ortaya konmuştur. Özellikle iç denetimin bağımsızlık ve iç denetim biriminin üst yönetimden gördüğü desteğin, verimliliği etkileyen faktörlerin başında geldiğini düşünen yöneticilerin, yönetim verimliliğinde daha çok iç denetim standartlarına uyumun ve iç denetimin etkililiğinin önemli rol oynadığını savundukları sonucuna ulaşılmıştır., Internal audit is an independent and objective assurance and consulting system whose purpose is to improve the operations of an organization and add value to them. Internal audit is an efficiency-enhancing system that researches the effectiveness and efficiency of business activities and advises management on this issue. In this context, the aim of the study is to evaluate the perceptions of managers about the impact of the internal audit system on efficiency and to determine their awareness on this issue. In the study, managers of 101 manufacturing enterprises registered in BIST and having an active internal audit unit were reached. As a data collection method, a questionnaire form, which is directed to the sample group and consists of 3 parts, was used. First of all, the level of internal audit efficiency in the enterprises was determined with the research data. The relationship between efficiency levels and productivity dimensions was analyzed using Spearman Correlation and Simple Linear Regression analysis. It has been concluded that high level of internal audit efficiency has a positive effect on all dimensions of business efficiency. Secondly; In the analysis of the relationship between internal audit efficiency and productivity dimensions, a positive relationship was found with Spearman Correlation Analysis. Finally; The degrees of the positive relationship between internal audit effectiveness dimensions and productivity dimensions were revealed by Multiple Regression Analysis. It has been concluded that managers who believe that the independence of the internal audit and the support that the internal audit unit receives from the top management are among the most important factors affecting productivity, argue that compliance with internal audit standards and the effectiveness of internal audit play an important role in management efficiency., Tez (Doktora)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2021., Kaynakça var.

Kamu sektörünün önemli unsurlarından biri olan Belediyeler, toplumun taleplerini yerine getirmede büyük önem arz etmektedir. Bu talepler doğrultusunda, minimum harcamayla doğru ihtiyaçların karşılanabilmesi hedeflenmektedir. Katlanılan harcamalar ve elde edilen gelirlerin sonucunda bir strateji belirlenerek gelecek döneme ilişkin mali durum ve beklentiler raporu hazırlanmaktadır. Bu raporlarla birlikte beklenen ve gerçekleşen bütçe arasındaki farklar belirlenerek geleceğe yönelik stratejik planlar oluşturulmaktadır. Bu çalışmanın amacı; belediyelerin gelir ve harcamalarını incelemek, gelirlerle ilgili Gri Tahmin GM(1,1) modeli kullanılarak geleceğe yönelik tahmin yapmaktır. Bunun için, bir büyükşehir belediyesinin 2014-2018 dönemine ait gelir bütçesi bilgileri ele alınarak, 2019-2023 dönemine kadar tahminleme yapılmıştır. Elde edilen verilerle GM(1,1) yöntemi kurularak geleceğe yönelik simülasyon değerleri elde edilmiştir. Bu verilerin ortalama göreli hataları hesaplanarak, bu hataların model doğruluk testine uygun olup olmadığı tespit edilmiştir. Model doğruluk testine uygun olan değerlerin sonucunda gelecek dönem tahmini değerleri elde edilmiştir. Bu bağlamda, belediyelerin gelecek dönemler için elde edilen tahmini değerleri yorumlanmıştır. Yapılan analiz sonucunda gider kalemlerinin GM(1,1) yöntemine uygun olmadığı tespit edilmiştir. Çalışmada incelenen büyükşehir belediyesinin verilerine göre yapılan analiz sonucunda, gelirlerinde gelecek dönemlerde ortaya çıkan tahminleme ile önerilerde bulunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Belediye, Performans Değerlendirme, Gri Tahminleme, Municipalities, one of the important elements of the public sector, are of great importance in meeting the demands of the society. In line with these demands, it is aimed to meet the right needs with minimum expenditure. A strategy is determined as a result of the expenses incurred and the revenues obtained, and a report on financial status and expectations for the upcoming period is prepared. With these reports, the differences between the expected and actual budgets are determined and strategic plans for the future are formed. The aim of this study is; To examine the revenues and expenditures of municipalities, to make predictions for the future using the Gray Forecast GM (1.1) model. For this, estimation is made until the 2019-2023 period by considering the income budget information of a metropolitan municipality for the period 2014-2018. Using the data obtained, the GM (1,1) method was established and future simulation values were obtained. The average relative errors of these data were calculated and it was determined whether these errors were suitable for the model accuracy test. As a result of the values suitable for the model accuracy test, the predicted values for the future were obtained. In this longitude, the estimated values obtained for the future periods of the municipalities are interpreted. As a result of the analysis, it has been determined that the expense items are not suitable for the GM (1,1) method. As a result of the analysis made according to the analyzed data of a metropolitan municipality, suggestions are made with the estimation emerging in the future periods. Keywords: Municipality, Performance evaluation, Gray Estimation, Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2019., Kaynakça var.

Sosyal bilimler; insanı ve insanlar arasındaki ilişkileri merkeze alarak var olan, ifade edilmeyen ya da anlaşılmayan fenomenleri açıklamaya çalışır. Bir fenomeni meydanı getiren nedenlerin açıklanması ve belirli sonuçların öngörülmesi sosyal bilim yönteminin anlaşılması açısından büyük önem taşır. Dalkavukluk, gerek toplumsal gerekse örgütsel yaşamda varlığı bilinen ve hissedilen ancak üzerinde kapsamlı bir çalışmanın olmadığı bir fenomen olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle çalışmada dalkavukluk olgusu incelenmiş ve bu olguya bütüncül bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır. Akademik örgütlerdeki dalkavukluk olgusunun yöneticilik tecrübeleri olan akademisyenlerin görüşleri çerçevesinde derinlemesine incelendiği bu çalışma, nitel araştırma yöntemi ve olgu bilim desen ile dizayn edilmiştir. Araştırmanın katılımcılarını belirlemek için amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örnekleme ve kartopu örnekleme yöntemi birlikte kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Batı Akdeniz Bölgesi'ndeki üç devlet üniversitesinden 23 akademisyen oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak, derinlemesine görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Görüşmeler sonucunda 364 sayfa veri elde edilmiş, elde edilen verilerin çözümlenmesinde nitel veri analizi yöntemlerinden tematik analiz ve nitel veri analizi programlarından Nvivo 11 programı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, yöneticilik tecrübeleri olan akademisyenlerin gözünden dalkavuk/luk kavramı tanımlanmış, akademilerdeki dalkavukluk davranışın nedenleri; akademik, ekonomik, kişisel, toplumsal ve müesses nizam olarak tespit edilmiştir. Dalkavuk davranışının sergilenme şekilleri; akademik şekiller, abartılı davranışlar, davranış modelleme, laf taşıma, sosyal ilişkiler, kendini görünür kılma, ön plana çıkma, onaylama ve takdim başlıkları etrafında toplanmıştır. Yöneticilerin dalkavuklara karşı vermiş olduğu tepkiler ise reddedici, onaylayıcı ve farkında olmama şeklindedir. Dalkavukluk davranışın dalkavuk, yöneticiler, çalışma arkadaşları ve kurum açısından çeşitli sonuçları olduğuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler Akademik Örgütler, Dalkavukluk Davranışı, Nitel Araştırma, Olgu Bilim, Tematik Analiz, Social sciences attempts to explain the phenomena which are not expressed or understood, by centering the person and the relationships between the people. Making clear the causes of a phenomenon and the prediction of the specific results have a great importance for comprehending the methodology of the social sciences. Flattery has been known and felt both social and organizational life, but it has not been studied extensively. For this reason, flattery was examined and tried to bring an holistic perspective to this case in this study. This study which examined thoroughly the flattery phenomenon in academic organizations with the thoughts of academicians has been designed with a qualitative research method and a phenomenological design. In order to determine the participants of the study, among the purposeful sampling methods both criterion sampling and snowball sampling method have been used. The study group of the research consisted of 23 academicians from three public universities in the Western Mediterranean Region. The data of the study was obtained through in-depth interviews using semi-structured interview form. As a result of the interviews, 364 pages of data were gathered, thematic analysis one of the qualitative data analysis methods and Nvivo 11 program from the qualitative data analysis programs were used in the analysis of the obtained data. As a result of the research, the concept of flattery was defined from the perspective of academicians who have administrative experience, the reasons for flattery behavior in academies have been determined as economic, personal, social and institutional order. The ways of showing the flattery behavior have been identified as academic forms, exaggerated behaviors, behavior modeling, verbal conveyance, social relations, self-visibility, prominence, approval and presentation. The reactions of the administrators to the sycophant were rejecting, approving and not being aware. It has been found that flattery behavior has various consequences in terms of flattery, administrators, colleagues and institution. Keywords Academic Organizations, Flattery Behaviour, Qualitative Research, Phenomenology, Thematic Analysis, Tez (Doktora-PhD)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Son dönemlerde, gelişen teknolojiler ile birlikte insanların boş zamanlarının ve spora olan ilgilerinin artması sonucunda sağlıklı yaşam ve spor merkezlerinde de artış görülmektedir. Bu artışlar işletmeler arası rekabete neden olmuştur. Artan rekabet ortamında spor işletmeleri başarılı olabilmek için müşteri isteklerini göz önünde bulundurması, hizmet kalitesini sağlaması, maliyetleri azaltması ve müşteri memnuniyetinin arttırılması gerekmektedir. Müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesi spor işletmeleri için önemli kavramlardır. Bu kavramlar belli bir düzeyin üzerinde tutulduğunda işletmeler rakiplerinden bir adım önde bulunmakta ve yeniden tercih edilme olasılıkları yükselmektedir. Sonuç olarak yapılan bu çalışma ile müşteri memnuniyetinin artırılması konusunda spor işletmelerine yol göstereceği ve spor bilimine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda çalışmada Süleyman Demirel Üniversitesi spor tesislerini kullanan bireylerin müşteri memnuniyetini ölçmek ve buna dayanarak önerilerde bulunulması amaçlanmıştır. SDÜ spor tesislerinde uygulanan kursların kursiyerleri ve serbest kullanım için gelen müşterilerin memnuniyet seviyelerini ölçmek amacıyla üç bölümden oluşan anket çalışması uygulanmıştır. Anketin birinci bölümünde araştırmaya katılanların demografik bilgilerine yönelik sorular yer almaktadır. Anketin ikinci bölümünde SDÜ Spor Tesislerini tercih etme sebepleri ve SDÜ Spor Tesislerine gitme amaçları belirlenmiştir. Anketin üçüncü bölümünde antrenör, diğer personel ve tesisler ile ilgili genel sorular sorulmuştur. Araştırmaya 600 kişi katılmıştır. Verilerin analizinde istatistik paket programı kullanılmıştır. Kullanıcıların ankete verdikleri cevaplar tanımlayıcı istatistikler ile incelenip sonuçlar hakkında genel bilgiler edinilmiştir. Araştırma modelindeki değişkenler için regresyon analizinden yararlanılmıştır. Analiz sonucunda, spor tesislerindeki hizmet kalitesi ve alt boyutları olan spor merkezine gitme amacı, spor tercih etme sebebi, antrenör, diğer personel ve tesis durumu değişkenlerinin müşteri memnuniyeti üzerinde anlamlı ve pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir., Recently, there has been seen an increase in healthy life and sports centers as a result of the increase in leisure time and sports interest of people with the developing technologies. These increases caused competition among businesses. In order to be successful in sports businesses in an increasingly competitive environment, it is necessary to take into account customer requests, to ensure service quality, to reduce costs and to increase of customer satisfaction. Customer satisfaction and service quality are important concepts for sports businesses. When these concepts are kept above a certain level, businesses are one step ahead of their competitors and increase the possibility of being preferred again. As a result, it is thought that this study will guide sports businesses in increasing customer satisfaction and contribute to sports science. In this context, it was aimed to measure the customer satisfaction of individuals using the Süleyman Demirel University sports facilities and to make suggestions based on this. In order to measure the satisfaction levels of the trainees of the courses applied in SDU sports facilities and the customers coming for free use, a questionnaire study consisting of three parts was applied. In the first part of the questionnaire, there are questions about the demographic information of the research participants. In the second part of the questionnaire, the reasons for choosing SDU Sports Facilities and the purposes of going to SDU Sports Facilities have been determined. In the third part of the questionnaire, general questions were asked about the trainer, other staff and the facilities. 600 people has been participated in the study. Statistical package program was used to analyze the datas. The responses of the users to the questionnaire were analyzed with descriptive statistics and general information was obtained about the results. Regression analysis was used for the variables of the research model. As a result of the analysis, it was determined that the service quality and sub-dimensions of sports facilities, the purpose of going to the sports center, the reason for choosing sports, the trainer, other staff and the facility status variables have a significant and positive effect on customer satisfaction., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2021., Kaynakça var.

Çalışmanın amacı gelecekte liderlik gösterme potansiyeli olan bireylerin sahip oldukları dünya görüşlerinin, otantiklik düzeylerinin ve aktivist kimliklerinin lider olma kaygıları üzerine etkilerini ortaya koymaktır. Liderlik pozisyonu için istekli olmayan bireylerin kaygı duyma düzeylerinin tespit edilip kaygıyı azaltabilecek öneriler getirilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda ilk olarak geleceğin potansiyel liderleri üzerine yapılan bir çalışma değerlendirilerek araştırmanın evren ve örneklemi tespit edilmiştir. Ardından nicel bir araştırma özelliği taşıyan anket uygulamasıyla araştırma sürecine başlanmış, pilot çalışma (araştırma 1) ve asıl çalışma (araştırma 2) olmak üzere 2 aşamada süreç tamamlanmıştır. Pilot çalışma sürecinde Ege Üniversitesi ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi'nde öğrenim gören 385 lisans öğrencisi ile anket uygulaması yapılarak araştırma modeline ilişkin ön bilgi elde edilmiş, araştırmada yer alan ölçeklerin geçerlik ve güvenilirlik değerleri kontrol edilmiştir. Pilot çalışma sürecinin ardından gerekli değişiklikler yapılarak asıl araştırma süreci gerçekleştirilmiştir. Asıl araştırma sürecinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi'nde öğrenim gören toplamda 1022 lisans ve yüksek lisans öğrencisine anket uygulanmıştır. Araştırma modelinde yer alan tüm değişkenler boyut olarak değerlendirilmiş ve aralarındaki ilişkileri tespit etmek için AMOS 21.0 programı aracılığıyla yol analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda dünya görüşlerinin, otantikliğin ve aktivist kimliğin lider olma kaygısı üzerinde anlamlı etkilerinin olduğu ortaya konmuştur. Özellikle hür irade ve bireyci dünya görüşünü benimseyen, otantiklikten uzaklaşmayıp özgün olabilen bireylerin lider olma kaygılarının da yüksek olmadığı görülmüştür. Aktivist kimliğin lider olma kaygısına olan arttırıcı etkisi araştırmanın farklı bulguları arasında yer almaktadır. Ayrıca araştırma modelinin kadın ve erkeklere göre ayrı ayrı değerlendirilmesi sonucunda etki değerlerinde değişme meydana gelmiş ve bazı ilişkilerin anlamsızlaştığı ortaya çıkmıştır. Anahtar Kelimeler: Lider Olma Kaygısı, Dünya Görüşü, Aktivist Kimlik, Otantiklik., The purpose of the study is to determine the effects of the world views, authenticity levels and activist identities of individuals who are evaluated as the leaders of the future, on the worrying about leadership. It is thought that it is important to determine the levels of worry of individuals who are not willing for leadership position and to make suggestions that can reduce worry. Firstly, a study on the potential leaders of the future was evaluated and then the universe and sample of the research were determined. The research process started with the questionnaire application, which has a quantitative research feature, and the process was completed in 2 stages as pilot study (research 1) and main study (research 2). During the pilot study process, 385 undergraduate students at Ege University and İzmir Katip Çelebi University were surveyed and preliminary information about the research model was obtained, validity and reliability values of the scales in the research were checked. After the pilot study process, the main study process was carried out by making necessary changes. In the main research process, a survey was applied to 1022 undergraduate and graduate students studying in the Middle East Technical University, Hacettepe University, İhsan Doğramacı Bilkent University, Marmara University, Istanbul University, Ege University and Dokuz Eylül University. All variables in the research model were evaluated in terms of dimensions and path analysis was carried out through the AMOS 21.0 program to determine the relationships between them. As a result of the research, it is revealed that world views, authenticity and activist identity have significant effects on worrying about leadership. It has been observed that individuals who adopt the free will and individualist world view and who can not be far from authenticity and be authentic, do not have high worry about leadership. The enhancing effect of activist identity on worrying about leadership is one of the striking findings of the research. In addition, as a result of evaluating the research model separately for men and women, the values of effect changed and some relationships turned out to be insignificant. Keywords: Worries About Leadership, World View, Activist Identity, Authenticity., Tez (Doktora-PhD)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Yaşadığımız çağda yaygın internet kullanıcılarını sosyal medya ve sosyal medya araçları hem tüketiciler hem de hizmet sağlayıcılar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmasıyla birlikte diğer birçok sektörde olduğu gibi pazarlama sektöründe de tüketicilerin bilgiye erişimi değişirken turistik ürün pazarlamacılarının da tüketicilere yönelik tanıtım ve pazarlama çabalarında da bazı değişiklikler olmaktadır. Sosyal medyada internet kullanıcılarının belirli kaynaklardan eriştiği içerikleri sadece takip ettiği süreçten, kendi içeriklerini ürettiği ve bu içerikleri başkalarıyla paylaştığı, bloglar, mikro bloglar, sosyal ağlar, anlık mesajlaşma programları, sohbet siteleri ve forumlar gibi insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamaları kapsayan kısa süre içerisinde çok geniş bir kullanıcı sayısına ulaşmıştır. Sosyal medya sayesinde medya tüketim alışkanlıklarında da meydana gelen değişiklik reklam, halkla ilişkiler ve pazarlama faaliyetlerini de önemli ölçüde etkilemiştir. Globalleşen bir zaman diliminde pek çok ürün ve marka sosyal medyada yerini almakta ve böylece hedef kitleleri ile doğrudan iletişim kurabilmektedir. Bundan dolayı sosyal medya günümüzün en etkili pazarlama araçlarından biri haline gelmiştir. Destinasyon pazarlaması ya da tanıtım söz konusu olduğunda da sosyal medya en sık kullanılan araçlardan biri haline gelmiştir. Bir çok gelişmiş ülkeler destinasyon pazarlaması alanında başta YouTube, Facebook, Twitter ve Flickr olmak üzere farklı sosyal medya kanallarını, araçlarını kullanmaya başlamıştır. çalışmanın amacı destinasyon pazarlamasında sosyal medya ve sosyal medya araçları sosyal medyayı tanıtım ve pazarlama odaklı kullanım biçimini incelemek ve sosyal medyada oluşturduğu içerikleri ve bu içeriklerin tüketiciler ile etkileşimlerine yönelik ilişkileri ve her hangi bir destinasyonu nasıl etkilediğini ve destinasyon pazarlamasına nasıl bir etken iz bıraktığı analiz edilmiştir. Araştırmanın ilk bölümünde, sosyal medya, sosyal medya kullanımı, sosyal medya tanımı, geçmişten günümüze kadar sosyal medya anlatılarak tüketim ve pazarlama siteleri ve literatür kaynakları değerlendirilmiştir. İkinci bölümde, genel olarak pazarlama ve pazarlama çeşitlerinden bahsedilerek destinasyon pazarlaması açıklanmış, destinasyonun bir turistik alan değil de genel pazarlama olarak ele alınarak yararlarına değinilmiştir. Destinasyon pazarlamasına etki edecek tüm etkenler belirtilmiştir. Araştırma sonuçlarından elde edilen bulgular olarak günümüzde daha da gelişen ve kullanımı daha da yaygınlaşan sosyal medyanın, destinasyon pazarlamasına nasıl, ne zaman ve hangi sosyal medya araçlarıyla nasıl bir etki oluşturduğu incelenmiştir. Araştırma sosyal medya kanalları ile Türkiye ve türkçe bilen farklı ülke vatandaşlarına yönelik bir anket uygulaması yapılarak analiz edilmiştir. Araştırmada sosyal medyanın ve sosyal medya faktörlerinin destinasyon pazarlaması arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Sosyal Medya Araçları, Sosyal Medya Boyutları, Pazarlama, Destinasyon Pazarlaması, With the widespread use of social media and social media tools by consumers and service providers in the age we live, there are some changes in the promotion and marketing efforts of tourist product marketers towards consumers, as well as in many other sectors, in the marketing sector, consumers' access to information has changed. Web sites and applications that enable people to share content and information with each other, such as blogs, microblogs, social networks, instant messaging programs, chat sites and forums, where internet users on social media only follow the content they access from certain sources, produce their own content and share them with others. has reached a very large number of users within a short period of time. The change in media consumption habits thanks to social media has also significantly affected advertising, public relations and marketing activities. In a globalizing period, many products and brands take their place in social media and thus can communicate directly with their target audiences. Therefore, social media has become one of the most effective marketing tools of today. Social media has become one of the most used tools when it comes to destination marketing or promotion. Many developed countries have started to use different social media channels and tools, especially YouTube, Facebook, Twitter and Flickr in the field of destination marketing. The purpose of the study is to analyze social media and social media tools, use of social media promotion and marketing in destination marketing and to analyze the content it creates on social media and their interactions with consumers and how they affect any destination and how they affect the marketing of destinations. In the first part of the research, social media, use of social media, definition of social media, social media from past to present are explained and consumption and marketing sites and literature sources are evaluated. In the second part, destination marketing is explained by talking about marketing and marketing types in general, and the benefits of the destination are addressed as general marketing rather than a tourist area. As the findings obtained from the research results, it has been investigated how, when and with which social media tools, the social media, which has developed and become more widespread, has an impact on destination marketing. The study analyzed a survey done for different countries, with Turkey and Turkish citizens who were social media channels. The research reveals the relationship between social media and destination marketing of social media factors. Keywords: Social media, Social Media Tools, Social Media Dimensions, Marketing, Destination Marketing, Tez (Doktora)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Son yıllarda serbest piyasa koşulları ekonomik paremetrelerin önemli ölçüde değişmesine neden olmuştur. Bu değişimler reel sektör işletmelerinin faaliyetlerini etkileyen bir takım finansal risklere neden olmaktadır. Finansal risklerin belirlenerek analiz edilebilmesi için çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır. Finansal risklerden korunmak için vadeli piyasalarda işlem görmekte olan türev ürünler ile zararın tazminini sağlamakta olan sigortalar gibi çeşitli araçlar geliştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Batı Akdeniz Bölgesi'nde faaliyet gösteren bir tarım işletmesinin finansal risklerini analiz etmektir. Çalışmada tarım işletmesinin beş yıllık faaliyet dönemine ilişkin finansal tabloları Karşılaştırmalı Tablolar Analizi, Dupond Analizi, Oran Analizi ve Trend Analizi yöntemleri ile incelenmiştir. Yapılan analizler sonucu tarım işletmesinin finansal risklerinin likidite riski, döviz kuru riski, enflasyon riski olduğu tespit edilmiştir. Uygulama ile bulunan sonucun tarım işletmesi yöneticilerinin alacakları kararlarda yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Finansal Risk Analizi, Finansal Risk Yönetimi, Karşılaştırmalı Tablolar Analizi, Dupond Analizi, Oran Analizi, Trend Analizi, In recent years, free market conditions have caused a significant change in economic parities. These changes cause a number of financial risks affecting of the activities of real sector enterprises. Various classifications have been made so that financial risks can be identified and analyzed. Various tools have been developed to protect aginst financial risks such as future markets and insurances that provide retriment of loses. The aim of this study is to analyzed the financial risks of an agricultural enterprise operating in the Westen Mediterrian Region. In this study financial statements of the agricultural enterprises for the five year operating period were examined with Horizontal Analysis, Dupond Analysis, Rate Analysis and Trend Analysis. As a result of the application the financial risks of agricultural enterprise were found to be liquidty risk, exchange rate risk and inflation risk. The result of the case study is thought to be helpful for the decisions of the agricultural enterprises managers. Keywords: Financial Risk Analyzed, Financial Risk Menagement, Horizontal Analysis, Dupond Analysis, Rate Analysis, Trend Analysis, Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Araştırmanın amacı, hizmetkâr liderliğin iş performansı ve iş tatmini üzerindeki etkisini bütüncül bir model içerisinde ele alarak, iş tatmininin bu ilişkideki aracılık rolünü açığa kavuşturmaktır. Tanımlayıcı, kesitsel tasarım kullanılan araştırma Antalya ilinin 9 devlet hastanesinde 2019 yılında yürülmüştür. Araştırmanın örneklemini Antalya ilinin 9 devlet hastanesinde çalışan 1098 sağlık çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmada Dinnis ve Winston'un Hizmetkâr Liderlik Ölçeği, Kirkman ve Rosen'ın İşgören Performans Ölçeği, Weiss, Davis, England ve Lofquirt tarafından geliştirilen Minnesota İş Tatmini Ölçeği, sosyodemografik ve çalışma özellikleri formu kullanılmıştır. Araştırma modelini analiz etmek için SPSS programı kullanılarak tanımlayıcı istatistikler, doğrulayıcı ve açıklayıcı faktör analizleri yapılmıştır. Çalışmada sağlık çalışanlarının hizmetkâr liderlik algılarının, iş performansı düzeyleri ve iş tatmini düzeyleri aralarında anlamlı pozitif bir ilişkinin olduğu bulunmuştur. Çalışanların hizmetkâr liderlik algılarının iş performansı düzeyleri üzerindeki etkisinde iş tatmini düzeylerinin kısmi aracılık rolü olduğu saptanmıştır. Sağlık çalışanları üzerinde hizmetkâr liderliğin etkili bir liderlik tarzı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte, bu araştırmanın çalışan performansı ve tatmininin geliştirilmesinde, örgüt yöneticilerine ve araştırmacılara yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Sağlık Çalışanları, Liderlik, Hizmetkâr Liderlik, İş Performansı, İş Tatmini, Aracılık Rolü, This study aims to reveal the mediating role of job satisfaction in this relationship by holistically discussing the job performance and job satisfaction of servant leadership. This descriptive cross-sectional study was conducted in 9 public hospitals in Antalya from 2019. The study sample included 1098 healthcare professionals working in the 9 public hospitals in Antalya. This study used the Servant Leadership Scale by Dennis and Winston, the Employee Performance Scale by Kirkman and Rosen, the Minnesota Job Satisfaction Scale by Davis, England and Lofquirt (1967), and a sociodemographic and work characteristics questionnaire. The study model was analyzed using descriptive statistics, confirmatory and exploratory factor analyses through SPSS software. This study found a positive significant relationship between healthcare professionals' servant leadership perspectives and their level of job performance and job satisfaction. Employees' level of job satisfaction had a partial mediator role in the effect of employees' perspective of servant leadership on their level of job performance. Servant leadership is an effective leadership type for healthcare professionals. In addition, this study can guide the development of employee performance and satisfaction by organization managers and researchers. Keywords: Healthcare Professional, Leadership, Servant Leadership, Job Performance, Job Satisfaction, Mediator Role, Tez (Doktora)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Devletlerin öncelikli olarak büyüme ve ekonomik faaliyetlere odaklandığı süreçte üretim artan hızla ve inovatif ürünlerle devam etmektedir. OECD ülkelerinde yaşayan insanlar genel olarak temel ihtiyaçlar dışındaki mal ve hizmetlere ulaşabilecek yaşam standartlarına sahipken dünyanın geri kalanı için yoksulluk ve yoksunluk sorunları hâlâ ortadan kaldırılabilmiş değildir. Birleşmiş Milletler, tüm dünyanın yaşam standartlarını adil bir şekilde yükseltme yaklaşımıyla çalışırken sürdürülebilirlik ve kalkınma dengesini koruma amaçlı politikalar geliştirmekte ve bu doğrultuda çevresel, ekonomik, sosyal kalkınmayı merkeze alarak belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini (SKH) tüm üye ülkelerin benimsemesi için çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmada BM ile ortak çalışmalar yürüten Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu aday ülkeler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bağlamında analiz edilmiştir. Çalışmanın amacı; AB ülkeleri ve Türkiye'nin her bir sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşma başarısına göre gruplandırılması ve AB üyelik sürecindeki Türkiye'nin bu gündemde aday ülkeler de dahil olmak üzere hangi AB ülkeleri ile benzerlik gösterdiğini incelemektir. Bunun yanında çalışma sonucunda Türkiye'nin bulunduğu küme esas alınarak SKH'ler bazında diğer ülkelerle kıyaslandığında zayıf kaldığı başlıkların belirlenebilmesi hedeflenmektedir. Ülkeler, başlıca 13 Sürdürülebilir Kalkınma Ana Hedefine ait güncel gösterge verileri ele alınarak kümelenmiştir. Araştırmanın gerçekleştirilmesi için veri kümesini oluşturma amacıyla veritabanı üzerinde veri temizleme, tamamlama ve özetleme işlemleri gerçekleştirilmiştir. Analize uygun hale gelen veri kümesi veri madenciliği tekniklerinden kümeleme yöntemi ile analiz edilmiştir. Veri kümesi, analizde kullanılan kümeleme algoritmaları arasından optimum sonucu veren K-Ortalamalar algoritmasına göre kümelenmiştir Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir Kalkınma, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Veri Madenciliği, Kümeleme Analizi, K-Ortalamalar, While the countries are primarily focused on growth and economic activities, production continues with increasing speed and innovative products. Although most people living in OECD countries have standards that enable them to access goods and services along with some basic needs, poverty and deprivation problems can't be still eliminated worldwide. On the other hand, in this disproportional environment, the destructive policies implemented by countries for economic development continue to harm the ecological balance. United Nations is developing policies in order to maintain sustainability and development balance by moving away from the devastating policies of the current order and it is also working to ensure that all member states adopt Sustainable Development Goals (SDG) centered on environmental, economic and social development. In this study European Union (EU) countries and candidates including Turkey that are working in partnership with the United Nations were analyzed in the context of Sustainable Development Goals. The aim of the present study is to cluster EU member and candidate countries according their success rating SDGs and to analyze the similarities between Turkey and EU countries. It is also aimed to use the findings of the study in order to determine weaknesses of Turkey according to SDGs. Countries have been clustered by considering the latest shared indicator data of 13 SDGs. Data cleaning, completion and summarization operations are carried out on the database to create the data set for the research. The data set, which become suitable for analysis, is analyzed by clustering method, one of the data mining techniques. The data set is clustered according to the K-Means algorithm, which gives the optimum result among the clustering algorithms used in the analysis Keywords: Sustainable Development, Sustainable Development Goals, Data Mining, Clustering Analysis, Simple K Means Clustering, Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2021., Kaynakça var.

Günümüzde örgütlerin en önemli kaynağı olarak ifade edilen insan kaynağının sadece yapılan iş anlamında değil, davranışsal, tutumsal, algısal her yönüyle etkili bir biçimde yönetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, bireylerin, çalıştıkları örgütlere olan bağlılığını ifade eden örgütsel bağlılık, örgütlerin başarılarında önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, yaşamın her alanında etkisi olan beklentiler örgüt yaşamında da önemli sonuçlara neden olan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle bir bireyin algıladığı olumlu beklentilerin olumu çıktılara, olumsuz beklentilerin ise olumsuz çıktılara neden olacağı düşünülmektedir. Bu kapsamda bu çalışmada bir turizm işletmesinde çalışan farklı yaş, cinsiyet, meslek grubunda yer alan 30 katılımcı ile beklenti etkilerini belirlemek için nitel görüşmeler yapılmış, bağlılık düzeylerini belirlemek için ise örgütsel bağlılık ölçeği kullanılmıştır. Buna göre katılımcıların çoğunun duygusal bağlılık düzeyinde yer aldığı görülmüştür. Ayrıca katılımcıların, başkalarının olumlu beklentileri olarak ifade edilen pigmalyon etkisini daha çok algıladığı bunu olumlu özbeklenti olarak ifade edilen galatea etkisinin izlediği görülmektedir. Olumsuz beklenti etkisi olan golem etkisi ise ilgili katılımcı ifadesi bulunmamıştır. Bu etkilerin oluşmasında ise sırasıyla en çok yöneticilerin, özbeklentilerin, iş arkadaşlarının, rakiplerin ve ailenin beklentilerinin önemli olduğu görülmüştür. Ancak beklenti etkileri ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında doğrudan ilişki kurulacak katılımcı ifadesine ve bulguya rastlanılmamıştır. Anahtar Kelimeler: Pigmalyon Etkisi, Golem Etkisi, Galatea Etkisi, Örgütsel Bağlılık, Beklenti Etkileri, Yönetim., The human resource, which is expressed as the most important source of organizations today, should be managed effectively not only in terms of the work done, but in all aspects of behavioral, attitudinal and perceptual. In this context, organizational commitment, which expresses the commitment of individuals to the organizations they work, plays an important role in the success of the organizationss. Nevertheless, expectations that have an impact on all aspects of life are also a phenomenon that causes important results in organizational life. It is thought that positive expectations perceived by an individual will lead to positive outcomes and negative expectations to lead to negative outcomess. In this context, in this study, qualitative interviews were conducted with 30 participants from different age, gender and occupational groups working in a tourism enterprise to determine their expectations, and the organizational commitment scale was used to determine their loyalty levelss. Accordingly, it was seen that most of the participants were at the level of emotional commitment. In addition, it is seen that the participants perceive the pigmalion effect expressed as the positive expectations of others, followed by the effect of the galatea expressed as positive self-esteem. The golem effect, which has a negative expectation effect, was not related to the participant. In the occurrence of these effects, it was seen that the expectations of the managers, self-expectations, co-workers, competitors and the family are the most important. However, there was no expression of the participant's expression and finding, which would be directly related between expectation effects and organizational commitment levelss. Keywords: Pygmalion Effect, Golem Effect, Galatea Effect, Organizational Commitment, Expectation Effects, Management., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Bu tez çalışmasında üniversite öğrencilerinin öz yeterlik, bilinçli farkındalık ve benlik saygısı düzeyleri incelenmiş olup; öğrencilerin öz yeterliklerinin bilinçli farkındalık ve benlik saygıları üzerindeki etkisini araştırmak hedeflenmiştir. Araştırma Süleyman Demirel Üniversitesi "Örgütsel Davranış" dersini seçen öğrencileri kapsamaktadır. Veri toplama işlemi iki bölümden ve toplam 43 sorudan oluşan anket aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere Rosenberg "Genel Benlik Saygısı Ölçeğ", Jerusalem ve Schwarzer "Genel Öz Yeterlik Ölçeği" ve son olarak Brown ve Ryan "Bilinçli Farkındalık Ölçeği" ölçekleri uygulanmıştır. Araştırma 124 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmada bilinçli farkındalık, öz yeterlik ve benlik saygısı kavramları ilgili literatür çerçevesinde araştırılmış, ardından ilişkilere yönelik hipotezler geliştirilmiştir. Araştırma kapsamında ele alınan bilinçli farkındalık, öz yeterlik ve benlik saygısının düzeyleri ölçülmüş ve demografik değişkenler üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bilinçli farkındalık, öz yeterlik ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyi araştırmak için korelasyon analizi yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; bilinçli farkındalık ile öz yeterlik arasında zayıf ve negatif bir korelasyon, benlik saygısı ile orta şiddette negatif bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Öz yeterlik ile benlik saygısı arasında zayıf ve pozitif bir korelasyon olduğu saptanmıştır. Öz yeterliğin bilinçli farkındalık ve benlik saygısı üzerindeki etkisini saptamak için regresyon analizi uygulanmıştır. Regresyon analizi sonucunda öz yeterliğin, benlik saygısı ve bilinçli farkındalık üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bilinçli Farkındalık, Öz Yeterlik, Benlik Saygısı., In this thesis, self-efficacy, mindfulness and self-esteem levels of university students were examined. It is aimed to investigate the effect of self-efficacy of students on mindfulness and self-esteem. The research consists of students who have chosen "Organizational Behavior" lesson at Süleyman Demirel University. Data collection was conducted through a questionnaire consisting of two sections and a total of 43 questions. The students were applied the Rosenberg "Self-Esteem Scale", Jerusalem and Schwarzer "General Self-Efficacy (GSE) Scale, and finally Brown and Ryan" The Mindful Attention Awareness (MAAS) Scale" scales. The research was carried out with the participation of 124 students. In this study, mindfulness, self-efficacy and self-esteem concepts were investigated in the context of related literature. Then hypotheses related to relationships were developed. The levels of mindfulness, self-efficacy and self-esteem were measured and their effects on demographic variables were examined. Correlation analysis was conducted to investigate the relationship between mindfulness, self-efficacy and self-esteem. According to the analysis results; A weak and negative correlation was found between mindfulness and self-efficacy. There was a moderate negative correlation with self-esteem. There was a weak and positive correlation between self-efficacy and self-esteem. Regression analysis was used to determine the effect of self-efficacy on mindfulness and self-esteem. As a result of regression analysis, self-efficacy has a significant effect on self-esteem and mindfulness. Keywords: Mindfulness, Self-Efficacy, Self-Esteem., Tez (Yüksek Lisans)- Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2020., Kaynakça var.

Defi, davalının sahip olduğu özel bir sebebe dayanarak, gerçekte borçlu olduğu bir edimi yerine getirmekten kaçınma hakkıdır. Defiler, senetten anlaşılan defiler, senetteki taahhüdün hükümsüzlüğüne ilişkin defiler ve şahsi defiler şeklinde üçe ayrılarak incelenebilir. Şahsi defiler, senet metninden anlaşılan defiler ile senedin hükümsüzlüğüne ilişkin defiler dışında kalan defilerdir ve ancak şahsi definin doğumuna neden olan doğrudan doğruya münasebetin tarafları arasında ileri sürülebilir. Hangi defiler şahsi defidir? Temel anlaşmalardan kaynaklanan defiler şahsi defidir. Temel anlaşmadan kaynaklanan defileri irade bozuklukları, hukuka aykırılık halleri, kumar ve bahis defi ve ehliyetsizlik defi olarak dörde ayırarak inceleyebiliriz. Hata, hile, ikrah ve gabin irade bozukluğu halleridir ve birer şahsi defi olarak ileri sürülür. Hukuka aykırılık halleri ise, kanuna aykırılık, ahlaka aykırılık, kamu düzenine aykırılık ve kişilik haklarına aykırılık olarak dört ana başlık altında incelenebilir. Özel anlaşmalardan kaynaklanan, hatır anlaşması, vade uzatma anlaşması, gizli rehin ve gizli tahsil cirosu defileri de birer şahsi defidir. Ödeme, ibra ve takas defi de Yargıtay'ın da kökleşmiş kararlarında belirttiği gibi birer şahsi defidir. Bedelsizlik hususu, Türk Hukukunda yasalarla düzenlenmiş bir kavram olmayıp, Yargıtay ve doktrin tarafından oluşturulmuş bir kavramdır. Bedelsizlik iddiası, temel borç ilişkisi ile ilgili bir kavramdır ve ancak temel borç ilişkisinin tarafları arasında ileri sürülebilen şahsi bir defidir. Şahsi defiler TTK'nın 599. maddesi gereğince ancak asıl ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Bununla birlikte bu hususun birkaç istisnası bulunmaktadır ve şahsi defilerin dermeyanı bazı hallerde genişlemektedir. Şahsi defilerin dermeyanının genişlediği halleri, halefiyet, vadeden sonra ciro ve bilerek borçlunun zararına hareket olarak üçe ayırarak inceleyebiliriz. Başlıca halefiyet halleri, devralma, birleşme, miras, tahsil cirosu, alacağın temlikidir. Şahsi defilerin genişlediği hallerde şahsi defi hukuki niteliğini korumaktadır, fakat şahsi definin etki alanı genişlemektedir. Anahtar Kelimeler: Şahsi Defiler, Hatır Senedi, Bedelsizlik, İrade Bozuklukları, Defilerin Genişlemesi., Plea gives the defendant the right to avoid from his/her obligation by the way of basing on a special reason. Pleas can be examined by dividing into three; pleas understood from the deed, pleas related with the invalidity of the commitment in the deed, and personal pleas. Personal are the pleas which are not in the other two groups and can only be claimed between the direct sides of relation. Which pleas are personal pleas? Pleas which stem from basic agreements are personal pleas. We can examine the pleas which stem from basic agreements by grouping into fouras failure of volition, contradiction to low, plea of gambling and betting, and plea of legal incapacity. Flow, deception, coercion and fraud are the failure of volition circumstances and they can be claimed as personal pleas. The failure of volition circumstances can also be examined under four main title which are contradiction to rule, contradiction to ethic, contradiciton to public order and contradiction to individual rights. Plea of accommodation agreement, plea of agreement to prolong the term, secret pawn plea and secret collection endorsement plea, which stem from special agreements are personal pleas. Payment plea, plea of acquittal and plea of barter which are pointed out in the established Yargıtay decisions, are also personel pleas. The concept of 'free of charge' is not ordered by rules in the Turkish Low, but it is constituted by the doktrin and Yargıtay. The claiming of 'free of charge' is a concept which is related with the basic loan relation anh this personel plea can only be claimed between the direct sides of the relation. According to the article 599 of TTK, personel pleas can only be claimed between the direct sides of the basic relation. On the other hand, there are some exceptions which enhance the states when personel pleas can be claimed. We can examine these states by grouping into three. These are subrogation, endorsement after the term and intentional harm to indebted. Main subragation states are taking over, unification, inheritance, endorsement of payment, conveyance of credit. Personal pleas protect its juridical quality and the effects of personal pleas increase in the states mentioned above. Keywords : Personal Pleas, Accommodation Bill, Free of Charge, Failure of Volition, The enlargement of Pleas., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

Organizasyonlarda, ileri düzeyde örgütsel bağlılığın sağlanmasında, işgörenlerle örgütsel yapı, teknoloji, yönetim tarzı ve örgüt kültürü arasındaki uyumun önemli bir rolü vardır. Örgüt ile bireyin algılarının çelişmediği ve örgütsel yapı, teknoloji, yönetim tarzı ve örgüt kültürü ile işgörenler arasındaki yakınlık arttığı oranda çalışanların örgütsel bağlılık düzeyleri artacak ve işletmenin rekabet gücü yükselecektir. Malatya ilindeki bir belediye iktisadi teşekkülü olan "Esenlik İmar İnşaat ve Ticaret Limitet Şirketi" bünyesinde faaliyet gösteren ve ilin "en büyük hipermarketler zinciri" konumundaki zincir mağazalarda (hipermarketlerde) çalışanların örgütsel bağlılığın sağlanmasında, işgörenlerle örgütsel yapı, teknoloji, liderlik tarzı ve örgüt kültürü arasındaki uyum düzeyinin belirlenmesi amacıyla bu çalışma tasarlanmıştır. Bu nedenle araştırmanın temel hipotezi; "Araştırma kapsamındaki zincir mağazada (hipermarketlerde) çalışanların örgütsel bağlılık düzeyleri ile örgütsel yapı, teknoloji, liderlik tarzı ve örgüt kültürü arasında bir ilişki bulunduğu" şeklinde tasarlanmıştır. Tez çalışması kapsamında; "Örgütsel Bağlılık Kavramının, Anlamı, Önemi ve İlişkili Olduğu Kavramlar", "Örgütsel Yapı Kavramı ve Örgütsel Yapıyı Belirleyen Unsurlar", "Örgütsel Yapının İşgörenlerin Örgütsel Bağlılığına Etkisi","Araştırma" ve "sonuç ve öneriler" başlıklı beş bölüm yer almaktadır. Çalışmada; anket yöntemi ile toplanan veriler; frekans analizi ve Kanonik Korelśyon Analizi ile çözümlenmiş; bulgular tablolar aracılığıyla sunulmuştur. Çalışmanın en önemli sonuçlan; örgütsel bağlılık düzeyleri ile örgütsel yapı, teknoloji, liderlik tarzı ve örgüt kültürü arasında bir ilişki bulunduğudur. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, Örgütsel Yapı, Teknoloji, Liderlik Tarzı ve Örgüt Kültürü., In providing a high level of organizational commitment in the organizations, there is an important role of agreement between personal and, organizational structure, technology, managerial style and organizational culture. As far as there is no disagreement between the perceives of organization and individuals, and if proximity between personal and organizational structure, technology, managerial style and organizational culture increases, the organizational commitment of personal will raise and competitiveness of organizations will get higher. This study is designed with the aim of determining the level of agreement between personal and organizational structure, technology, managerial style and organizational culture, in providing the organizational commitment of personal working in chain stores (hypermarkets) operating within the Esenlik Company in the province of Malatya. To this end, the basic hypothesis of research is; "in the chain stores (hypermarkets) under investigation there is a relationship between the level of organizational commitment of personal and organizational structure, technology, leadership style and organizational culture. In the context of this dissertation there are five chapters with the titles " the concept of organizational commitment, its meaning, its importance, its relevance with other concepts", "the concept of organizational structure and components that determines organizational structure", "the effect of organizational structure to the organizational commitments of workers", "research" and "conclusion and recommendations". In the study, the data collected via questionnaires are analyzed by frequency analysis and canonical correlation analysis and findings are presented by suitable tables. The most important results of the study are; there are relationships between personal commitment and, organizational structure, technology, leadership style and organizational culture. Keywords: Organizational Commitment, Organizational Structure, Technology, Leadership Style and Organizational Culture., Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2008., Kaynakça var.

Bilgi toplumuna geçiş sürecinde iş/işletme dünyası büyük bir değişim ve dönüşüm içine girmiştir. Belirlenen hedeflerin ötesinde hedefler belirlenerek faaliyetlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda işletmelerde yeni ve etkili bir yönetim felsefe olarak değerlendirilen, aynı zamanda işletmenin kültürü olarak değerlendirilen, TKY karşımıza çıkmaktadır. TKY paylaşıma dayalı, ortak karar alma yönünde sürekli gelişim ve değişim sayesinde koşulsuz müşteri memnuniyetinin sağlanmasında önemli katkılar sağlanmaktadır. TKY etkinliği ve başarısı ise Kalite Bilgi Sistemleri ve Veri Tabanı tesisine bağlıdır. Bu şekilde müşteri istek ve ihtiyaçlarının doğru olarak keşfedilmesi, zamanında karşılanması ve geliştirilmesi sağlanır. Küresel çevrenin risk ve belirsizliklerini önleme, artan rekabeti karşılama, kalite performansına erişme ve gelişme sağlanır. Faaliyetlerin ve süreçlerin etkinleşerek, pazar/güçleri tatmin için hızlı reaksiyon gösterip, kalite performansını oluşturur, rakipleri anlar ve etkin rekabet stratejileri oluşturur. Sağlıklı dikey ve yatay iletişim altyapısı kurulur. Kalite standartlarına yöneltip sorunlarına ilişkin çözüm olanakları yaratıp yönetime karar desteği sağlanır. Buna yönelik uygulama Isparta Üçkardeş Tekstil A.Ş.'de yapılmış; işletmeye ilişkin TKY'nin felsefesi, KBS ve VT tesisi ekseninde incelenmiş, örgütsel ve bireysel özelliklerden kaynaklanan sorunlar karşılaştırması ele alınmış; sorunlara ilişkin çözüm önerileri verilmiştir. Bunların çözümünde özellikle örgütsel sorunlardan daha önce bireysel özellikli sorunların dikkate alınarak çözülmesi gerektiği vurgulanmıştır., Business world come into pas time to knowledge community and generate itshelfs. Business world have to find new and big targets for itshelf and regulate workings. TQM show us by new and effective, managements philosophy and some time managements culture in business world. TQMs functions are customers pleasure, always generate the workings and think same things about workings, and these functions are fast generate the workings. TQMs success and activity depend on to quality knowledge systems and data bases. For find customers necessary trues and answered customers necessary just in time, these methods are very useful. TQM can do prevant global surroundings risk and indefinites, answere decrease rivaly, catch the quality performance and generate the workings. Process and activities be stronger, for satisfy bazaars show fast reactions, make quality performance understanding enemies and make strong rivaly strategic. Make better horizantal and vertical network underground systems. TQM produce more solves for problems and turn towards these to quality standart and may change the managements judgements. These practise in Isparta Üçkardeş Tekstil A.Ş. about the workings TQM philosophy, analyse with the help of QKB and DB, problems which produced by organization and workers, comparison and produce solutions for problems. We emphasized them, management first solve the problems which workers produce., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1999., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1997., Kaynakça var.

At the beginning, in the world, while there were less population and more of resources and by time changing of this situation respectively through much population and less of resources forced people to think and act much more rational. These circumstances led to efficiency. Shorter production times and more qualified production has becoming an international race nowadays leading to increase in the importance of efficiency. A closer look at the topic of efficiency shows its dependency on culture. Through their cultures people gain adequate behaviors, "do"s and "don't"s in different affairs. Through efficiency culture and consciousness they intend to use the resource more rational. So, the adoption of efficiency culture turns into a life philosophy. Corporate increasing their competitiveness by efficiency have to develop their efficiency culture in order to increase their competitiveness further. Reasons arising due to technology, management, finance and human resources can be stated as macro, and reasons arising due to lack of communication, lack of motivation, lack of responsibility sub-ordering, can be stated as micro reasons undermining the formation of efficiency culture. In order to develop the efficiency culture strategic measures have to be determined and applied preventing these factors. In companies corporate culture improving technology, authorization sharing supported by attending managerial culture have to be implemented. Employees should be appointed according to their skills and performance. There must be an opportunity to great, according to the performance through the working. In every department of the firms Total Quality Management has to be implemented. The main target by improving corporate efficiency culture is the human. People should be directed to suit changes and developments in order to stimulate competition among people. Firms adequate to global competition norms have to determine them and transform themselves coaxial to the efficiency., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1997., Kaynakça var.

Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1997., Kaynakça var.

Genel olarak liderlik, bir grup insanı özel olarak belirlenmiş hedefler doğrultusunda toplayabilme, söz konusu hedeflere ulaşmak adına yönlendirebilmeye, süreci kontrol etmeye yarayan tüm kabiliyet ve bilgilerinin toplamı olarak ifade edilmektedir. Lider ise grup üyelerinin çoğunluğu tarafından takip edilen, grup üyelerinin duygusal olarak kabul ettiği kişidir. Lider – üye etkileşimi teorisi, liderin bütün astlarına karşı aynı liderlik tarzı ile davranmayıp, her bir astı için farklı bir davranış tarzı geliştirdiğini ileri sürmektedir. Lider – üye etkileşiminin boyutlarını etki, bağlılık, katkı ve profesyonel saygı oluşturmaktadır. Örgütsel adanmışlık işgörenin bir örgüte psikolojik olarak bağlanması şeklinde ifade edilebilir. Son yıllarda örgütsel adanmışlık konusunda araştırmalar ilgi çekmektedir. Çünkü bir örgütte adanmışlık düzeyi yüksek olan iş görenlerin daha verimli ve başarılı oldukları, işten ayrılma, işe devamsızlık, stres gibi örgütle ilgili olumsuz tutum ve davranışları daha az gösterdikleri görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, lider – üye etkileşimi ile örgütsel adanmışlık arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Bu çalışmada, lider-üye etkileşimi düzeyinin, örgütsel davranış üzerine etkisi araştırılmaktadır. Araştırma, Ankara il merkezinde bulunan özel bir okulda yapılmıştır. Araştırma sonucunda çalışmanın belirleyici faktörleri olan etki, bağlılık, katkı, profesyonel saygı, duygusal adanmışlık, fiziksel adanmışlık ve bilişsel adanmışlık, genel olarak yüksek seviyede olduğu bulunmuştur. Buna göre, lider-üye etkileşimi ile örgütsel adanmışlık arasında pozitif bir ilişki bulunduğu bu çalışmada da ortaya konulmuştur. Anahtar Sözcükler: Liderlik, Lider Üye Etkileşimi, Örgütsel Adanmışlık, It is generally believed, Overall leadership, to gather a group of people specifically in line with defined objectives, to be able to steer behalf achieve these goals, and to control the process with all the ability and information. On the other hand, leader is the one who is being followed by the followers and accepted by members of the group emotionally. It is believed in Leader - member interaction theory, Leader does not act to all his under positioned in a same leadership way he acts differently to his each worker. Leader-member interaction's process should have effect, loyality, additive, professionalism and respect. The organisational dedication can be thought like the worker's psychological relation to any organisation. Recent studies show that organizational dedications are interested in by people. Beacuse if a person belongs to an organisation by heart, he is more effective, successful and he works for a long time at the same company without any problem and stress. Saying with other words, between leader-member interaction and organisational dedication there is a positive relation. This study searches the leader-member interaction's effect on the organisational behavior. This research is experienced in a private school in central Ankara. The decisive factor in the impact of the results of research work dedication, contribution, professional respect, dedication emotion, physical and cognitive dedication were generally high level. According to this study, it has been demonsrated there is a positive relation between leader-member interaction and organisational dedication. Keywords: Leardship, Leader- Member Interaction, Organisational Dedication, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.

Şehirlerdeki trafik sıkışıklığı günümüzde önemli problemlerden bir tanesidir. Trafik sıkışıklığını gidermenin yöntemlerinden birisi de arterlerde trafik koordinasyonunun sağlanmasıdır. Bu tez çalışmasında; Arterlerde trafik optimizasyonu konusu araştırılarak Alanya D-400 karayolu üzerinde bulunan 12 kavşak üzerinde optimizasyon hesabı yapılmıştır.Trafik optimizasyonunda temelde 2 tür metod izlenmektedir. Bunlar; gecikme, durmaların sayısını minimize eden veya bandgenişliğini maksimize eden metodlardır. Yapılan çalışmada bandgenişliğini maksimize eden metodlardan MAXBAND metodu temel alınmıştır. Bu metod trafikteki araç hızlarını eşit kabul etmekte, fakat gerçekte araç hızları farklı olmaktadır. Bu nedenle 40-60 km/saat hız aralıkları altında MAXBAND-Dispersion modeli uygulanmış ve optimizasyon sağlanmıştır. Çalışma sonuçlarında minimum 9.78 saniye, maksimum 45.00 saniyelik bandgenişliği oluşturulmuştur. Toplam trafik gecikmelerinde ve seyahat süresinde önemli azalmaların olabileceği anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bandgenişliği Optimizasyonu, Trafik Kontrol, Sinyalizasyon, Traffic congestion in cities is one of the major problems today. One method for solving the traffic congestion is also coordinating traffic arteries. In this study; Traffic optimization issues were explored in Alanya D-400 traffic artery optimization calculation is made on the 12 intersections on the highway.Basically 2 types of methods are followed in traffic optimization. These are: minimize of delay and stops, bandwidth maximization. In this study the MAXBAND method is based on the method that maximizes the bandwidth. This method accepts the same vehicle speed in traffic, but the actual vehicle speeds are different. Therefore 40-60 km / h intervals apply under MAXBAND-Dispersion model and optimization were provided. The results of minimum 9.78 seconds, maximum 45.00-second bandwidth was created. Of the total traffic delays and travel time reduction it is understood that there may be significant. Keywords: Bandwidth Optimization, Traffic Control, Signalization, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.

Vadeli piyasalarda volatilite üzerine etki eden faktörlerden biri olarak görülen Samuelson hipotezi, Dünya üzerinde ABD, AB ve Uzak Doğu ülkeleri ile daha birçok ülkede gerek karşılaştırmalı gerekse lokal uygulamalar şeklinde tarımsal, madeni, finansal, enerji, canlı hayvan vb. futures kontratlar üzerinde test edilmiş ve birbirinden çok farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Bu farklılığa etken birçok sebep söz konusudur ve sonuçların bu denli farklılaşmasından ötürü Samuelson hipotezi ya da diğer adıyla vade etkisi mutlak manada vardır ya da yoktur şeklinde bir yargıya varılamamaktadır. Çalışmada, İzmir Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsasında işlem gören tüm kontratlara yönelik bir vade etkisi araştırması yapılması amaçlanmıştır. Tarımsal emtialardan pamuk ve buğday ile finansal futureslardan G-DİBS kontratları borsaya kote olmasına rağmen, bu kontratlar çoğu kez işlem görmeden kapandığından analize dahil edilmemişlerdir. Analizde kontratların işlem görmeye başladığı tarihten itibaren Mart 2009'a kadar olan zaman dilimi içerisinde ki, İMKB 30, İMKB 100, Dolar ve Euro futures kontratlarından 25'er tane ve Altın futures kontratından 18 tane olmak üzere toplam 118 kontrat, 4670 veri ele alınmıştır. Kontratların volatilitesi, kontratların gün sonu uzlaşma fiyatları baz alınarak hesaplanmıştır. Araştırmada lineer regresyon metodu ile doğrusal ve doğrusal olmayan zaman serilerinden ARMA-ARCH ve türevi teknikler kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan iki yöntemde de sonuçlar birbirine çok yakın çıkmış ve bunların ortalaması alınarak nihai sonuca ulaşılmıştır. Bu ortalama sonuç göz önünde bulundurulduğunda, VOB'da işlem gören kontratlarda bir vade etkisinin bulunmadığı, dolayısıyla kontratlarda vadeye kalan zaman azaldıkça volatilitenin artmadığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Samuelson Hipotezi, Volatilite, VOB, Lineer Regresyon, ARMA, ARCH, GARCH, E-GARCH., The Samuelson Hypothesis, known to be an effective factor on futures market, is tested locally and comparatively in the US, UK and Far East countries based on the contracts of metal, finance, energy and livestock and many different results have been gathered. There are a lot of reasons for these differences and thus, it is not possible to say whether the Samuelson Hypothesis (i.e. Maturity Effect) is totally in existence or non-existent. In this study, it is aimed to investigate the "maturıty effect" for all the contracts under procession in TURKDEX. Although the contracts of cotton and wheat as well as the G-DİBS of financial futures have been quoted in the market, they haven't been included in the analysis report since they were closed before being processed in that exchange. 25 of the futures contracts from IMKB 30, IMKB 100, Dollar and Euro separately and 18 from gold futures contracts have been analyzed starting from the first day of procession until the end of March 2009 and 4670 data have been obtained as a result. The volatility of the contracts has been calculated by taking the end-of -day conciliations into consideration. Besides the linear-regression, both the linear and non-linear ARMA-ARCH and its derivative techniques have been used for this calculation. The results taken after the application of both techniques come out to be quite similar and the ultimate result is obtained after averaging out these two results. It is quite clear to see that there is no effect of maturity since no inclination for volatility is observed even at the times of a decrease allotted for maturity. Keywords: Samuelson Hypothesis, Volatility, Lineer Regression, TurkDEX, ARMA, ARCH, GARCH, E-GARCH., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2009., Kaynakça var.

Bir ülkenin dünya üzerindeki etkinliği ekonomik olarak güçlü olmasına bağlıdır. Ekonomik gelişme, ülke kaynaklarının verimli kullanıldığı, fon arz ve talebinin tam rekabet koşullarının geçerli olduğu finansal piyasalarda sağlanır. Ülkelerin ekonomik gelişmelerinin en önemli unsuru sermayedir. Sermaye de bireylerin ve kurumların tasarruflarından oluşur. Bir ülkede sermaye birikiminin yatırımları gerçekleştirmede, ihtiyaç duyulan sermayeden az olması durumunda ekonomik büyüme olumsuz etkilenmektedir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan hemen hemen tüm ülkeler sermaye yetersizliği ile tanışmaktadır. Bu durumda yabancı sermayeye ihtiyaç duyulmaktadır. Ekonomik gelişmeler devamlı yabancı sermaye ile sağlanamayacağına göre alınan borçların üretime yönelik yatırımlarda kullanılması reel bir kazanç olacaktır. Yabancı sermaye yerine bireysel ve kurumsal tasarrufların arttırılmaya çalışılması ve bunların güven, açıklık ve kararlılık içersinde sermaye piyasası araçları ile üretime yöneltilmesi, köklü bir çözüm olacaktır. Burada köklü çözümden amaç şirketlerin halka açılmasıdır. Halka açılmalarla şirketler fon ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yatırım ve büyümelerini kesintisiz sürdüreceklerdir. Küçük tasarruf sahipleri de halka açılmalarla, şirketlere ortak olacaklar ve sermayenin tabana yayılmasına katkı sağlayacaklardır. Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde tasarruf ve yatırım kavramları üzerinde durulduktan sonra belirsizliklerin olmadığı dönemlerde hisse senedi getirilerinin, alternatif yatırım araçlarından daha fazla olduğu tablo ve grafik ile anlatılmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde sermaye piyasası, menkul kıymet borsaları ve halka açık ortaklılar tanıtılmıştır. Üçüncü bölümde halka arz prosedürü hakkında bilgi verilip halka açılmanın fayda ve sakıncaları üzerinde durulup halka açılmayı etkileyen faktörler anlatılıp sonuç ile bağlanmıştır., The effect of one country depends on its economical power. Economical development is supplied with aim of using of country sources, in financial markets. The important member of economical development of countries is capital. Capital is formed economy of humans and institutes. In one country, when the transfer of accumulation of capital to the investment, insufficient of needed capital, economical development effects back. Third earth and second earth countries introduce to insufficient of capital. In this case, these countries need to foreing capital. Economical developments always don't provide foreing capital, so giving debt can use for the future investment, in which can be called net profit. Instead of foreing capital, the economy of humans and institues can be increased. Towards to product of accumulation of capital will be main salution with the aim of capital instrument by confidence, transparency,stability. In here, the aim of the origin solution, our companies will be going public. In this case, our companies can be found. Fund needs, investment and development can continue. Small economy owner will be partner by the aim of going public and capital is spreaded the public. This studies have three parts. In the first part; The terms of economy stock profits, are much than other investment parts,in which explained with the tables and grafics. In the second part; capital market, stock exchange and publicly-held companies are introduced. In the third part; public offering procedur is introduced. The advantage and drawback of going public are examined, the effecting factors of poing public are explained and finish is explained., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1998., Kaynakça var.

Bu çalışma, Süleyman Demirel Üniversitesi Öğrencilerinin çalışma ahlakı ile ilgili duyarlılıklarının demografik değişkenlere ve siyasi kimliklerine göre farklılık gösterip göstermediğini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde ahlak, çalışma ve çalışma ahlakı başlıklarının kavramsal incelemesi, tanımı ile çalışma ve çalışma ahlakı başlıklarının tarihi yönü açıklanarak konunun içeriğine ilişkin bilgilere yer verilmiştir. İkinci bölümde çalışma ahlakı ile ilgili yaklaşımlar yoğunlukla ele alınan cihetiyle araştırılmıştır. Bu bölümde çalışma ahlakı ile ilgili yaklaşımlar Hristiyan çalışma ahlakı, Yahudi çalışma ahlakı, Uzak Doğu dinlerinin çalışma ahlakı ve İslam çalışma ahlakı başlıkları altında incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise çalışma ahlakı ile demografik değişkenler arasındaki ilişki araştırılıp, öğrencilerin çalışma ahlakı ile ilgili duyarlılıklarının siyasi kimliklerine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Çalışmanın evreni, Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesindeki dokuz fakülte ve üç meslek yüksekokulundan alınan toplam 930 öğrenciden oluşmaktadır. Öğrencilerin çalışma ahlakı ile ilgili duyarlılıklarının demografik değişkenlere ve siyasi kimliklerine göre farklılık gösterip göstermediğini ölçmek amacıyla, Singer'in (2000) "Çalışma Ahlakı Ölçeği" kullanılmıştır Bu anket çalışmasında 930 adet anket formundan elde edilen veriler, SPSS 16.0 programı ve Lisrel 8.80 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analizlerde, doğrulayıcı faktör analizi, bağımsız t testi ve tek yönlü varyans analizi yöntemleri kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ahlak, Çalışma, Değer, Çalışma Ahlakı, Öğrencilerin Ahlaki Değerleri, This study aims to make clear if sensitivities of the students of Süleyman Demirel University about work ethic vary depending on demographic factors and political identities. In the first part of the study, conceptual examination of work and work ethic, their definitions and historical dimension were explained. In the second part, approaches related to work ethic were researched in regard of handled aspect. The approaches regarding work ethic were studied in the titles of Christian work ethic, Jewish work ethic, work ethic of religions of Far East and Islamic work ethic. In the third part, the relation between work ethic and demographic factors were studied and if there is a change in ethical sensitivities of students according to their political identities was clarified. Target population of the study is composed of 930 students from nine faculties and three vocational high schools in Süleyman Demirel University. In order to evaluate whether there is a variation in sensitivities of students about work ethic depending on demographic factors and political identities, Singer's (2000) "Scale of Work Ethic" was used. In this survey, the data from 930 questionnaires were analysed through SPSS 16.0 and Lisrel 8.80. In analyses, methods of verifying factor analysis, independent t test and one way variation analysis were used. Keywords: Ethic, Work, Value, Work Ethic, Ethical Values of Students, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimleri İşletme Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.

Finansal piyasalarda ve ülke ekonomilerinde yaşanan krizlerin son yıllarda çoğalması ile birlikte bankacılık sektöründe sermaye yeterliliği kavramının önemi artmıştır. Sermaye yeterliliği, bankaların mali yükümlülüklerini karşılamak ve beklenmeyen zararlardan korunmak amacıyla bulundurmaları gereken sermaye düzeyini ifade etmektedir. Sermaye yeterliliğine ilişkin ilk düzenleme Basel Bankacılık ve Denetim Komite'si tarafından Basel I olarak 1988 yılında yayınlanmıştır. Bu düzenlemenin riske karşı duyarlılığının düşük olması nedeni ile 2004 yılında ikinci sermaye yeterliliği düzenlemesi olan Basel II yayınlanmıştır. Basel II uygulamalarından etkilenecek en önemli ekonomik birimler KOBİ'lerdir. Ülke ekonomileri içinde önemli bir yere sahip olan KOBİ'ler, Basel II ile birlikte yeniden tanımlanmış ve yeni tanıma göre, mevcut uygulamada KOBİ olarak değerlendirilmeyen birçok işletme KOBİ kapsamında değerlendirilecektir. Finansal piyasalara Basel II' nin getirdiği en önemli değişiklik ise kredi derecelendirme kavramıdır. Kredi derecelendirme, borçlunun krediyi belirlenen sürede ve miktarda geri ödeyebilme gücünün ifadesidir. Basel II ile birlikte bankalar kredi kullandırırken, borçlulara, bağımsız kredi derecelendirme kuruluşları veya bankalar tarafından verilen kredi notlarını esas alacaklardır. Kredi notu yüksek olan KOBİ'ler bankalardan daha düşük maliyetle kredi sağlayabilecekken, kredi notu düşük olan KOBİ'ler ise daha yüksek maliyetle kredi kullanabileceklerdir. Anahtar Kelimeler; Basel II, Kredi Derecelendirme, Sermaye Yeterliliği, KOBİ., Owing to the increasing crisis in recent years occurring in financial markets and state economies, the importance of the "capital adequacy" notion in banking sector has improved. Capital adequacy means, the capital level which the banks have to keep in their bodies in order to meet their financial obligations and to protect themselves against unexpected loss. The first arrangement related to capital adequacy was published as Basel I by The Basel Committee on Banking Supervision in 1988. Because this arrangement has low sensibility against risk, in 2004, second capital adequacy arrangement, Basel II, was published. The most important units to be affected by Basel II applications are SMEs. SMEs which have a significant share in state economies have been redefined with Basel II and according to the new definition many enterprises which are not considered as SME in current application are to be considered as SME. The most important innovation that Basel II has brought into financial markets is credit assessment. Credit assessment is the definition of debtor's capacity to pay the credit back in determined term and amount. With Basel II, when the banks let the debtors use credit, the debtors' credit grades given by external credit assessment institutions and banks are to be predicated on. While SMEs with high credit grades are able to obtain credits with low costs, the SMEs with low credit grades will only be able to use credits with high costs. Keywords: Basel II, Credit Assessment, Capital Adequacy, SME., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

Ülke ekonomimizin can damarları olan KOBİ'ler, istihdama, yatırımlara ve yeniliklerin topluma kazandırılmasına katkıları gözönüne alındığında diğer gelişmiş ülke işletmeleriyle yarışır durumdadır. Fakat sadece kendi çaba ve imkanlarıyla bu yarışı sürdürmeleri mümkün değildir. Özellikle küreselleşmenin sonucu olarak hem iç hem de dış pazarlarda gelişmiş rakipleriyle karşı karşıya olacakları düşünülürse KOBİ'lerin gerek finansal gerekse kurumsal yapılarının yenilenmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuyla ilgili olarak KOBİ'lerin danışman kuruluşların yardımlarına ve etkin hükümet politikalarıyla desteklenmeye ihtiyaçları vardır. KOBİ'lerin özellikle bilgi kaynaklarına ulaşamamaktan kaynaklanan yeniliklere uyum sorunları vardır. Yine kurumsal yapılarını, çağdaş işletme ölçütlerinde oluşturamadıkları bilinmektedir. Tüm bu olumsuzluklar KOBİ'lerin uluslararası ölçeğe geçmesini engellemektedir. Bu süreçte KOBİ'lerin uluslararası finansal yeniliklerden olan Leasing'i kullanarak; yatırım amaçlı üretimi gerçekleştirebilmeleri için gerekli olan orta ve uzun vadeli fonlara ulaşmaları mümkün olacaktır. Diğer yandan Faktoring tekniğini kullanan KOBİ'lerin hem işletme sermayesi sorunu hem de iç ve dış pazarlarla ilgili olarak araştırma yapma zorluğu gibi sorunları çözüme kavuşmaktadır. Bankaların yeniden yapılandırılmasıyla ve özellikle Kredi Garanti Fonunun işlerlik kazanmasıyla da KOBİ'lerin teminat sorunu aşılabilecek ve onların yatırımlara yönlendirilmesi sağlanacaktır. Günümüzde işletmelere finansal kolaylıklar sağlama amacı, onların sadece mali yapılarının güçlendirilmesine yönelik olmamaktadır. Esas amaç kişi ve kurum tasarruflarının ülke ekonomisine kazandırılmasıdır. Tezgahüstü Piyasalar bu amaç doğrultusunda hem KOBİ'lere hem de toplumlara katkı sağlamaktadırlar. Tüm bu finansal yöntemler; KOBİ'lere sınırsız imkanlar sağlamaktadır. KOBİ'lerin bu imkanlardan akılcı bir biçimde faydalanabilmeleri için; düzenli olarak finansal planlama yapmaları gerekmektedir. Tüm bunların yanı sıra hükümetinde gerekli düzenlemeleri yapması KOBİ sorunlarının kısa sürede çözüme ulaşmasını sağlayacaktır., Small businesses which are centrol elements of economic structure of our country continiously compute against to other developed countries' corporations in consideration with their commitment to employment, investments and other developments supplied to the society. But it is not possible for them to continue this competition only by their efforts and capabilities. If we think that mainly because of the globalization small businesses are in a severe competition both in internal and external markets; it is clear that small busunesses' finansal and organizational structures must be empowered. Thus, small businesses need support from goverment policies and help of advising organizations. Especially small businesses have problems about adapting to innovations. And they have problems reaching to information sources too. Moreover, their organizational stuructures are not in modern dimensions. All these problems are serious barriers in front of the entry to the international size. In this process, Leasing is a advantegeous technique for obtaining long term funds required for investments. On the other hand, small business which are using factoring technigue; have advanteges for solving both operations capital problem and problem of investigating internal and external markets. With the reorganization of banks and especially with the help of credit Quaranty Fund; it will be possible to go beyond assurance problem. Nowadays, the goal of obtaining financial facilities to business is not only for empowering the financial structure. Main goal is to direct personal and organizational savings to country economy. İn this sense, over-the-counter markets are in help of society. All these financial technigues are obtaing inlimited opportunities for small businesses. If small businesses want to use from these opportunities; they should do financial planning. Furthermore, regulations of goverment will be helpful passing these problems., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1998., Kaynakça var.

Bu çalışma, yönetici ile çalışanlar arasındaki iletişimin çalışanların performanslarına hangi düzeyde etki ettiği ile ilgilidir. Tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde performans kavramı, ikinci bölümde ise iletişim, örgütsel iletişim, örgütsel iletişimin önemi ve amacı, örgütsel iletişimi geliştirme yolları incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise Türk kamu yönetiminde görev alan çalışanların örgüt içi iletişimleri ve performans düzeyleri belirlenerek, performans ve iletişim ilişkisi ortaya konulmuştur. Bu amaçla Bitlis ili Mutki ilçesinde görev yapmakta olan 181 kamu çalışanına ulaşılarak, örgüt içi iletişim düzeyleri ve buna bağlı olarak performans düzeyleri anket yöntemiyle ölçülmüştür. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; çalışanların iletişim ve performans düzeyleri demografik özelliklere göre farklılık göstermemekte ancak örgütsel iletişim ile performans düzeyleri arasında pozitif doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Performans, Performans Algısı, İletişim, Örgütsel İletişim, This study is about what degree the communication between managers and personels affects the performance of the personnel. The thesis consists of three chapters. At the first chapter performance, performance management, and at the second chapter communication, organizational communication, the importance and the aim of organizational communication , the ways of improving organizational communication are examined. And at the third chapter the relationship between performance and communication is introduced by determining the intraorganizational communication and the performance degree of the personel working at the public administration.For this purpose by making contact with 181 public employees working in Mutki, Bitlis, the degree of intraorganizational communication and paralleling to this the degree of performance is measured with survey method. The data obtained is analysed with SPSS programme .According to data obtained the degree of personnel's communication and performance doesn't differ according to the demographical features but there is a positive and linear relationship between organizational communication and the degree of performance. Keywords: Performance, performance perception, communication, organizational communication., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.

Günümüzde teknolojik gelişmeler, nüfus artışı, çalışan kadınların sayısının artması, sosyal ve kültürel etmenler tüketicilerin tercihlerinde, satınalma alışkanlıklarında, yaşam tarzlarında değişikliklere neden olmuştur. Özellikle kadınların çalışma hayatına girmesi sonucu zaman sınırlılığı nedeniyle alışverişin tek yerden yapılması yönünde bir eğilim oluşmaktadır. Bunun sonucu olarak tüketiciler, binlerce ürün çeşidi sunan, uzun çalışma saatleri uygulayan, eğlenme, dinlenme, sosyal ve kültürel faaliyetlerini de sağlayan modern süpermarketlere yönelmiştir. Bu değişikliklere paralel olarak, süpermarket sayısı tüketicilere oranla daha hızlı artmaktadır. Bu durum rekabeti artırıp kar marjını düşürdüğünden süpermarketleri yeni satış tekniklerine yöneltmek zorunda bırakmıştır. Bu tekniklerden biri de satış tutundurma faaliyetleridir. Süpermarketlerin önemli pazarlama faaliyetlerinden olan satış tutundurma satışları hızlandıran faaliyetlerin bütünüdür. Satış tutundurma genellikle kısa dönemli olmak üzere belli ürün ve hizmetlerin tüketiciler tarafından daha fazla alınması için geliştirilen teşvik unsurlarıdır. Bu çalışmada süpermarketler ve satış tutundurma konuları ayrı ayrı incelenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde süpermarket kavramı, ABD, Avrupa ve Türkiye'deki tarihsel gelişimleri, süpermarketlerin yararları, avantajları-dezavantajları, tüketicilerin süpermarket tercihlerinde etkili olan faktörler ve süpermarketlerdeki temel işlevler konularına yer verilmiştir. İkinci bölümde ise, tutundurma tanım ve amaçları, faydaları, tutundurma karması ve bu karma içinde yer alan satış tutundurma kavram ve özellikleri, amaçları, reklam ve satış tutundurma arasındaki ilişki, satış tutundurma çabalarının artış nedenleri ve etkileri, hedef kitlesine göre satış tutundurma yöntemleri ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde, Isparta'daki süpermarket tanımına uyan işletmelerde satış tutundurma faaliyetleri ve etkileri hakkında yapılan görüşmelerin değerlendirilmesi yer almaktadır. Çalışma sonuç ve önerilerle tamamlanmıştır., Today, technological advances, overpopulation, growing number of working women, and social and cultural factors have changed the preferences, buying habits, and lifestyles of consumers. With the women's more active participation in worklife, there has been a trend regarding doing all the shopping in one place due to lack of time. Hence, customers are inclined to do their shopping from supermarkets that offer long working hours, recreational, social and cultural activities, and where one can find thousands of items. With the changes mentioned above, the number of supermarkets is growing rapidly when compared with the number of customers. As a result, this increases competition while making the profit less and this has made supermarkets find new sales techniques. Sales promotion activities are one of these techniques. Sales promotion, one of the important marketing activities of the supermarkets, is the combination of the boosting sales activities. It is incentive factors for customers developed to boost sales of some goods and services in the short run. In this study, sales promotion and supermarkets were seperately studied. The concept of supermarket, its chronological development in the United States, Europe, and Turkey, its advantages and disadvantages, the factors which are important in customer preference in supermarkets, and basic functions in supermarkets are some of the subjects mentioned in the first chapter of the study. In the second chapter of the study, the definition and the goals of promotion and sales promotion that is subdivision of promotion, the relation between advertisement and sales promotion, and sales promotion methods according to target population were explained in details. In the third chapter of the study, the interviews about sales promotion activities and effects in supermarkets that are suitable for sales promotion criteria in Isparta were evaluated. The study was completed with the analysis and the recommendations., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2001., Kaynakça var.

Bu tezin amacı, STK'larda gönüllü yönetimi yaklaşımları bağlamında insan kaynaklarının rolünün, STK'ların misyonlarını gerçekleştirmedeki etkilerini araştırmaktır. Çalışmanın temel çıkış noktası, STK'ların misyonlarını insan kaynakları yönetimi çerçevesinde gönüllü yönetimi yaklaşımlanna bakış açılarını ve bu çerçevede gerçekleştirip gerçekleştirmediklerini ortaya koymaktır. Çalışmanın kuramsal çerçevesinde; İlk olarak Dünya ve Türkiye'de sivil toplum ve STK'ların kavramsal boyutu ve tarihsel gelişimi; ikinci olarak STK'larda yönetim ve organizasyon boyutu; üçüncü olarak STK'larda gönüllülük ve gönüllülük yönetimi; son olarak da STK misyonları sınıflandırılarak incelenmiştir. Çalışmanın uygulamaya yönelik çerçevesinde ise; kuramsal boyuta uygun bir çerçevede bir anket formu hazırlanmış ve İzmir ilindeki STK'larda uygulanmıştır. 365 bireye uygulanan anket verilerine yönelik olarak SPSS yazılımı kullanılarak istatistiksel analizler yapılmıştır. Bu bağlamda, temel olarak tanımlayıcı istatistikler, faktör analizi, tek yönlü varyans analizi, Kruskal Wallis H Testi, Student T Testi, Mann-Whithey U Test'leri kullanılmıştır. Faktör analizi sonucu 32 soruluk ölçek, yedi temel faktörden oluşan 28 soruluk bir ölçeğe dönüşmüştür. Ortaya çıkan yedi faktör ve içerdikleri ölçek soruları bağımlı değişken; anketi cevaplayan bireylerin yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu; yer aldıkları STK'nın türü, misyonu, kuruluş yılı, üye sayısı ve görev alanı soruları bağımsız değişken kabul edilmiştir. İstatistiksel analizler bu çerçevede gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre ankete katılan STK'ların insan kaynakları çerçevesinde gönüllü yönetimi yaklaşımlanna bakış açılarının büyük oranda teorik alt yapıyı desteklediği belirlenmiştir. Ancak katılımcılar kapsamında, STK'larda insan kaynakları çerçevesinde gönüllü yönetimi yaklaşımlannın şu an için uygulamada istenen düzeyde olmamakla birlikte gelecekte daha iyi bir boyutta olacağı gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sivil Toplum, STK, İnsan Kaynakları Yönetimi, Gönüllü Yönetimi., The purpose of this thesis is to study the effects of the role of human sources in carrying out the missions of NGOs in terms of the voluntary management approaches. The basic starting point of the study is to clarify the missions of NGOs and the views related to the voluntary management approaches within the human sources management. In the theoretical point of the study, firstly, the conceptual point and historical development of NGOs and civil society in the world and in Turkey; secondly the level of management and organization in NGOs; thirdly the voluntary and management of voluntary, and lastly by classifying, the missions of NGOs was studied. In terms of the study aming at application, on the other hand, a questionnaire form was prepared in accordance with theoretical point and applied in NGOs of Izmir. According to the data of questionnaire applied on 365 individuals, statistical analysis were made by using SPSS software. At this point, basically defining statisticals, Factor Analysis, One way Analysis of Variance, Test of Kruskal Wallis H, Test of Student T, and Test of Mann-Whitney U were used. As a result of the factor analysis, the scale with 32 questions turned into a scale with 28 questions formed of 7 basic factors. The 7 factors which were found out and the scale questions that they contain were accepted as factor variable and the age, sex, marital and educational status of the attendants in the questionaire, and the questions about their type of NGOs, its mission, foundation date, number of members, mission area were considered as factor independent. The statistical analysis were made in this frame. According to the results of the statistical analysis, it was determined that the views of NGOs in the questionaire regarding the voluntary management approaches supported the theorical infrastructure on a large scale. However, on the part of the attendants it was observed that the voluntary management approaches in NGOs in the frame of human sources are not at the desired level in practice now, but it will be at a better level in the future. Keywords: Civil Society, NGO, Management of Human Sources, Voluntary Management, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

The studies about completing the legal orders and to prevent the lacks in the law is going on to develop the capital market in Turkey. The intermediary institutions are also in these legal orders. These intermediary institutions are interested in issuing, buying, selling and also marketing of the securities. In other words, the intermediary institutions are the brokers of buying and selling of the securities in primary or secondary markets. The intermediary institutions have to obey the rules which the legal orders said to begin their activities. These activities are not restricted with the brokerage activities. They may do the activities which are ordered with the legal institutions by allowance. The intermediary institutions use standart general account plan. This account plan includes eight main account group. This plan seems to be same as the Single Ordered Account Plan, but there are some differences in account names, account groups and account numbers. The account groups are not ordered as regular as in the Single Ordered Account Plan. But the standart general account plan is base for Single Ordered Account Plan. All the account plans which are used is suitable with each other and that the capital market law is clear and understandable will develop the intermediary institutions and the capital market. The intermediary institutions provides the individual savings to turn into investments. To develop an economy, a goverment have to transfer small individual savings to economy. It is necessary for Turkey to regulate the account plans to each other in nowadays that our country tries to entegrate to world., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1997., Kaynakça var.

Fuarlar ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurmadan meydana gelen pazarlama karmasıyla doğrudan ilişkili bir etkinliktir. Fuar ortamında ürünün reklam ve tanıtımı yapılır, satışı gerçekleştirilir, alıcılarla yüz yüze ilişki kurulur. Ayrıca fiyat ve dağıtım bakımından rakip işletmelerle karşılaştırma yapılır. Tüketici davranışları fiyatlandırma politikaları, dağıtım kanalları ve ürün özellikleri açısından Pazar araştırması yapma imkanı sağlar. Fuar ortamları aynı zamanda tutundurma araçlarının birlikte uygulanabildiği ortamlardır. Ürünün bir taraftan tanıtım ve reklamı yapılırken diğer taraftan da satışı yapılabilir. Bu yönüyle fuarlar etkin tutundurma ortamlarıdır. Uluslararası fuarlar ihracatın geliştirilmesine katkı sağlarlar. Satış arttırma yeni ihracat bağlantıları yapma, rakipleri tanıma, yeni teknolojileri inceleme bazı katkılarındandır. Uluslararası fuarların ihracatın geliştirilmesinde bu yönde katkılarından dolayı bu konuda çalışma hazırladık., Fairs are activities which consist of product price plase and promotıon. By the Means of Fairs the customers are informed the goods of the company are sold. And face to face relationsare realized. Addıtionally some benchmarkings are hold from viewpoint of price and place a result this can give us the opportunity in döng marketing resarch concerning price policy, distribution channels and product. Fars are the areas ın which promotions are held. In Fair the goods are either Sold ar promoted. For that reasons fairs are the customers about our product. International fairs have very important contributions in the improvien the exports. As a result on the reality of internatıonal fairs have very important effectin increasing the exportof the firm we triead to analize these effects in this thesis., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1999., Kaynakça var.

Teknoloji telekomünikasyon ve enformasyonun etkisiyle toplum kültürlerini değiştirerek, ihtiyaç ve istekleri homojenleştiren dolayısıyla küreselleşen günümüz dünyasında rekabetin odak noktasını kaliteli ürün oluşturmaktadır. Üretilen mal veya hizmette meydana gelen hataların düzeltilmesi için katlanılan maliyetler olarak özetlenebilen kalite maliyetleri; önleme maliyetleri, değerleme maliyetleri ve başarısızlık maliyetleri olarak sınıflandırılmaktadır. Önleme maliyetleri; herhangi bir mal veya hizmetin önproje, proje ve dizayn safhalarından, üretimde kullanılacak hammadde ve malzemenin satın alınacağı tedarikçi seçimi ve denetlenmesine kadar devam eden süreç maliyetlerini içermektedir. Değerlendirme maliyetleri; üretimde süreç denetimi, sürece alınan hammadde ve malzemenin istenilen spesifikasyona sahip olup olmadığının denetimi, personelin teknik bilgi, deneyim ve performansının denetimini içermektedir. Başarısızlık maliyetleri; süreci tamamlanan mal veya hizmetin istenilen özellikleri ve standardı taşıyıp taşımadığının tespiti için yapılan denetim, parça değişimi, kırıntı ve hurdaya atılma gibi maliyetleri içermekte, iç ve dış başarısızlık maliyetleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Eğer kusurlu malın mülkiyet hakkı işletmeden müşteriye devredilmeden hatalar tespit edilebilirse bu tür maliyetlere iç başarısızlık maliyetleri denilmektedir. Malın mülkiyet hakkının işletmeden müşteriye devrinden sonra ortaya çıkan maliyetlere ise dış başarısızlık maliyetleri denilmektedir. Her bir maliyet kalemi arasında ters bir ilişki söz konusudur. Yani maliyet kaleminin biri artarken diğeri azalmaktadır. Bu bağlamda kalite maliyet kalemlerinin optimizasyonunu sağlamak önleme ve değerleme maliyetlerine ağırlık verilerek gerçekleştirilebilir. Bu bağlamda geliştirilmiş kantitatif ve kalitatif metotlar hakkında bilgi toplanmış ve bir işletme verileri üzerinde uygulanmıştır., In todays global world competition's focus is on quality product by the effect of tecnology, telecominication and information to changing societys cultures, and homogeneous needs and wants. Quality costs which can be summarised by the folded costs which occured in the productor service produced due to correction of faults, are classified prevention costs, appraisal costs and failure costs. Preventing costs include, the process costs from preproject, project and disayn steps of any goods or sevice to the selection and control of seller of raw materials which is used in the production. Appraisal costs includes, process controls in the production, control whether the raw material is in appropriate spesification and the control of personal's technical knowledge experience, and performance. Failure costs include, control which is made due to determine the finished goods and sevices have the established spesification and standarts, material changing, crumb and junk costs, and separated into inner and external failure costs. If the failures are determined after the possession transfer of the good to the customer, the costs are called as inner failure costs. If the failures are determined after the possession transfer, those kind of failures are called to be external failure costs. In every costs units there is an inverse relationship. This means while one of the costs units increasing the other is decreasing. From this point of wiew the optimisation of quality cost units can be established by giving importance to the prevention and appraisal costs. As a result data are collected about quantitative and qualitative methods and applied on a business data., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2000., Kaynakça var.

Günümüzde, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler gerek sayı gerekse özellikleri bakımından dünya ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Buna bağlı olarak çalışmada, Türkiye ve dünya açısından KOBİ'lerle ilgili genel bilgilere yer verilmiştir. Çalışmada Türkiye'nin Ulusal KOBİ Politikası, mevcut mevzuat ve uygulama araçları kapsamında incelenmiştir. Günümüzde Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri göz önünde tutularak, Avrupa Birliği'nin KOBİ Politikalarına ve buna bağlı olarak Birlik üyeleri ile Türkiye'deki KOBİ'lere yönelik sunduğu destekler dikkate alınmıştır. Dünyadaki teknolojik gelişmelerin önemli sonuçları nedeni ile çalışmada, Türkiye'nin Ulusal Teknoloji Politikası'nın tarihi gelişimine, politika araçlarına ve KOBİ'lere sağlanan teşviklere değinilmiştir. Türkiye'de Ulusal KOBİ ve Teknoloji Politikaları dikkate alınarak üniversite-sanayi işbirliği ve bölgesel kalkınma stratejisi çerçevesinde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri uygulaması mevcuttur. Çalışmada, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri'nin dünya ve Türkiye'deki uygulamalarına değinilmiştir. NUTS2 TR61 düzeyi KOBİ'lere uygulanan anket çalışmasının amacı, anketi yanıtlayan işletmelerin teknolojik farkındalıklarını belirlemek ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri'ne karşı tutumlarını bölgesel düzeyde ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ), Ulusal KOBİ Politikası, Bilim ve Teknoloji Politikaları, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Göller Bölgesi Teknoparkı., Small and Medium Sized Enterprises are very important with their numbers and characteristics for the world economy. In this context, first section of this thesis contains the general information about SMEs in Turkey together with the world. However, Turkey's National SMEs Policies are examined in terms of current practice tools and legislation. At the same time, the staff of European Union (EU) for SME Policies are considered in this section. Because of important consequences of the technological develpoments, in this study, Turkey's National Technology Policies are examined in terms of historical change, policy tools and SME supports. University-Industry Cooperation and Regional Development Strategy are examined within Turkey's National SME and Technology Policies in the third section. Some of the most important Technology Development Regions both Turkey and world are given as an example. The final section contains the results of questionnaire with some graphs and tables for each question. In this process, attitudes of SME's within NUTS Level 2 TR61 Region (Antalya, Isparta, Burdur) are determined. Keywords: Small and Medium Sized Enterprises (SME), National SME Policies, Science and Technology Policies, Technology Development Regions, Lakes Regions's Teknopark., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.

Günümüzde organizasyonların rekabetçi yapıları ve gerçekleştirecekleri atılımlarında, dönüşüm oldukça önemli rol oynamaktadır. Çünkü dönüşememek, organizasyonların uğradıkları başarısızlığın en büyük nedeni olmaktadır. Kaldı ki, karmaşık çevrelerdeki fırsatları yakalamak ve tehditlerden korunmak için dönüşüm organizasyonlara olanak sağlar. Dönüşüm rekabeti, rekabet de dönüşümü tetikler. Bu nedenle öncelikle dönüşümün anlaşılması ve mevcut/muhtemel başarısızlığın nedenlerinin araştırılması gerekmektedir. Bunlar süreçsel ve yapısal nedenleri içerir. Dolayısıyla sözü edilebilecek negatif sonuçları ve ifade edilebilir etkileri, bize, başarılı bir dönüşüm öngörme ve gerçekleştirme yolunda önemli ipuçları vermektedir. Başarılı bir dönüşüm için organizasyonların yeni dünyasını anlamak, çevrelerini ve belirleyicilerini incelemek, buna bağlı olarak dönüşüm sürecini gerçekleştirmek gerekir. Süreç yeniden çerçeveleme, yeniden yapılanma, yeniden canlandırma ve yeniden iyileştirme adımlarının oluşturduğu konsept-çatı olarak nitelendirilebilir. Oluşturulan bu konsept-çatı doğrultusunda organizasyonlar, dönüşüm için hazırlık yapar, iş ve süreçleri gerçekleştirir, yeniden harekete geçirir ve iyileştirmeleri yaparak rekabetçi yapı ve atılımlarını ivedilikle gerçekleştirme olanağı elde ederler. Ayrıca organizasyonların dönüşüme ilişkin geliştirecekleri davranış değişim dinamiklerini şekillendirmek, matris oluşturmak, bu doğrultuda hareket etmek ve rotada kalmak için sürekli akort etmek olarak değerlendirilmelidir. Bu öngörülen çerçevede Denizli İli Merkez Tekstil Alt Sektörleri işletmelerini kapsayan uygulama yapılmıştır ve dönüşümün etkinlik koşulları ortaya konmaya çalışılarak yeni bir perspektif araştırılmıştır., Transformation plays an important role in the competitive structures and breakthroughs of the 21st century organizations. Because having not a transformation capability is one of the most important causes of failures in organizations. Transformation enables organizations to catch new opportunities and to avoid threats in complex environments. Transformation triggers competition and vice versa. So that it is necessary to understand the transformation and to research the causes of any likely failures. Because these activities contain causes in process and structure. So that, organizational transformation's remarkable negative results and effects give us important clues in predicting and realizing a successful transformation. For a successful transformation it is necessary to see the new worlds of the organizations and examine their environments and identificators_depending on these variables to realize the transformation process. This process can be qualified as a concept-frame composed of reframing, restructuring, revitalizing and renewaling steps. According to this concept-frame, organizations prepare themselves for transformation, realize works and processes, and make necessary reimprovements and actions in order to realize competitive structures and breakthroughs rapidly. Moreover, the behavior-that will be developed by organizations for transformation-must be considered as forming dynamics of change; constituting matrix; continuously fine tuning for acting in a desired way and staying in the same route. For that purpose an applied research has been carried on textile subsector firms in Denizli city-center and investigated a new perspective by determining the effectiveness conditions of transformation., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2000., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1996., Kaynakça var.

Liderlik Tipleri Perspektifinde Kazım Karabekir Örneği, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2016 Bu araştırmanın temel amacı; Milli mücadele döneminin önemli isimlerinden olan Kazım Karabekir Paşa'nın liderlik özelliklerinin incelenmesidir. Amaç doğrultusunda Kazım Karabekir ve milli mücadele dönemi hakkında kapsamlı literatür taraması gerçekleştirilmiş, olaylar ve konular irdelenerek, Kazım Karabekir'in hangi liderlik davranışlarını sergilediği ve hangi liderlik özelliklerine sahip olduğu ortaya konulmaya çalışılmıştır. Araştırma sonucunda; Kazım Karabekir'in ileri görüşlü, yüksek iletişim ve hitabet yeteneği bulunan, sevgi ve merhamet sahibi, dürüst ve açık sözlü, insana değer veren, alçak gönüllü ve vefa duygusuna sahip liderlik davranışlarına sahip olduğu saptanmıştır. Karabekir'in liderlik özelliklerine bakıldığında ise; çevresindeki ve ailesindeki bireylerin fikirlerine önem veren, eylemlerinde çevrenin desteğini alan, topluluk bilincine sahip olarak, demokratik bir liderin sahip olması gereken davranışları sergilediği, vizyoner liderlik özelliği ile ileriye yönelik doğru hedefler belirlediği ve bu doğrultuda ilerlediği, ast ve üstleri ile iyi ilişkiler kurarak, ilişki odaklı liderliği ve Doğunun komutanı olarak yetkileri tamamen üzerine alması sebebiyle aldığı kararların arkasında durması ve astlarından da bu kararlara sorgusuz itaat etmelerini beklemesi otokratik liderlik davranışlarına sahip olduğunun emarelerini gösterdiği saptanmıştır. Kazım Karabekir tüm bu liderlik özellikleri ile önemli zaferler kazanarak, Türk tarihinin büyük komutanları arasında yerini almıştır. Anahtar Kelimeler: Kazım Karabekir, Liderlik, Liderlik Tipleri, The main objective of this study Kazim, a key figure of the period of national struggle Karabekir Pasha's leadership to investigate the properties. Purpose, Kazim Karabekir and has carried out a comprehensive literature about the national struggle period, events and issues examined, Karabekir exhibits which leadership behaviors and have tried to put forward to have what leadership qualities. Research; Karabekir sighted, with high communication and oratory skills, love and mercy, honest and outspoken, people who value was found to have the humble and with a sense of loyalty to leadership behavior. When looking at Karabekir leadership qualities; surrounding and individuals in the family emphasis on ideas, support the field of the environment in action, as with community awareness, exhibited behavior that should have a democratic leader, visionary leadership where you set the right goals for the future with and is moving in this direction, establishing good relations with subordinates and superiors, relationship It has been found to show signs that it is oriented with leadership behavior. Kazim Karabekir all these leadership qualities by winning important victories, has taken its place among the great commanders of Turkish history. Keywords: Kazım Karabekir, Leadership, Leadership Types, Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimleri Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2016., Kaynakça var.

Döviz kuru ve döviz kuru politikaları, özellikle 1990'lı yıllardan itibaren daha da etkili olan küreselleşme, ulaşım ve bilgi-iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle ülkeler arasındaki en etkin ekonomik araç haline gelmiştir. Uygulanan döviz kuru sistem ve politikaları başta dış ticaret olmak üzere diğer makroekonomik değişkenlere büyük etki yapmaktadır. Özellikle 1990'lı yıllardan sonra yıldızı parlayan BRICS ülkelerinin içine diğer hangi ülkeleri dâhil edeceği büyük bir tartışma konusudur. Başını Türkiye'nin çektiği birçok alternatif ülkenin yükselen ekonomiler olarak bu örgüte üyeliği tartışılmaktadır. Çalışmada bu tartışmalara ışık tutmak amacı ile döviz kuru davranışları makroekonomik değişkenlerle yorumlanmaya çalışılmıştır. Türkiye ve BRICS (T-BRICS) ülkelerinin döviz kuru davranışlarını kısa ve uzun vadede makro büyüklüklerle 2002:1 – 2013:11 aylık verileri baz alınarak incelenmiştir. Serilerin durağanlığının istatistiksel olarak incelenmesi için ADF Birim Kök Testi (Augmented Dickey-Fuller Test), ülkelerin döviz kurundaki uzun dönem davranışlarının incelenmesi için Johansen Eş Bütünleşme Analizi (Johansen Co-integration Test) ve kısa dönem davranışlarını inceleme amacıyla Hata Düzeltme Modelleri (Error Correction Models) kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre; ithalatın döviz kurunu etkilemekte anlamsız değişken olarak kaldığı iki ülkeden birinin Türkiye olması, enflasyon oranlarının döviz kurunu çok yüksek katsayıyla ve en çok etkilediği ülkelerin başında yine Türkiye'nin gelmesi, Türkiye'nin BRICS üyesi olmasını zorlaştırdığını göstermektedir. Yine analiz sonuçlarına göre; kısa dönem döviz kuru şoklarının uzun dönem değerlere yaklaşan sadece bir ülke bulunmuştur. Sonuç olarak, bulgular döviz kurunu etkileyen makro değişkenler açısından BRICS'in T-BRICS'e dönüşme ihtimalinin çok yüksek olmadığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Döviz Kuru, Türkiye, BRICS, Makro Değişkenler, Johansen Eşbütünleşme Analizi, Hata Düzeltme Modeli, From the 1990 years, with more influential globalization, flourishing of transportation and information-communication technologies, exchange rate and exchange rate policy became one of the most significant economic tools between countries. Implementation of exchange rate systems and policies effect to foreign trade in particular to other macroeconomic variables. Especially after 1990s years, it has been a big discussion subject, lighting star BRICS countries will allow which other country to their alliances. Membership of many alternative countries leading Turkey has been argued as emerging economies to this association. On this study exchange rate behaviors tried to be interpreted with macroeconomic variables to throw light on these debates. Turkey and BRICS (T-BRICS) countries short and long term exchange rate behaviors examined with 2002:1 – 2013:11 monthly data with macro aggregates. Augmented Dickey-Fuller Test is statistically used to analyze data series' stationarity, Johansen Co-integration Test used to analyze countries' long term behaviors of exchange rates, and Error Correction Models used to analyze countries' short term behaviors of exchange rates. According to research results; for only two countries import has no significant affect on the exchange rate one of which is Turkey among all other countries. It is found that again inflation rates of Turkey; with the extremely high coefficient and the most affecting variable to exchange rates between all other countries is coming first. These results make Turkey difficult to become a member of BRICS. Again according to study findings, only one country is approaching short term exchange rate shocks to long term values. In conclusion, findings with regards to macro variables affecting exchange rates showing that BRICS to T-BRICS transformation possibility is not high. Keywords: Exchange Rate, Turkey, BRICS, Macro Variables, Johansen Co-integration Test, Error Correction Model, Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2015., Kaynakça var.

Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 1996., Kaynakça var.

Bu çalışmanın amacı, İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme bölümü son sınıf öğrencilerinin mezuniyet sonrası kariyerlerini belirlerken hangi faktörlerden ne ölçüde etkilendiklerini belirlemek ve üniversitelere göre farklılaşmalarını değerlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda konuyla ilgili literatürden araştırmanın teorik kısmı hazırlanmıştır. Çalışmanın araştırma bölümü için, araştırmacı tarafından hazırlanan anket Türkiye'de eğitim veren İktisadi İdari Bilimler Fakültelerinden üç kamu, üç vakıf üniversitesinin 328 öğrencisine uygulanmıştır. Anket sonucu elde edilen bilgilerin çözümlenmesi SPSS 15 paket programında bilgisayar ortamında gerçekleştirilmiştir. Tanımlayıcı özelliklerin özetlenmesinde frekans ve yüzde istatistikleri, öğrencilerin kariyer planlamasına etki eden faktörlerin önem derecelerinin belirlenmesinde aritmetik ortalama ve standart sapma istatistikleri kullanılmıştır. Söz konusu faktörlerin tanımlayıcı özelliklere göre farklılaşma durumu ise t-testi ve varyans analizi yöntemleri kullanılarak, öğrencilerini yetiştirme hedefleri ile bu hedefleri karşılama dereceleri arasındaki ilişki Ki-Kare testi yardımıyla sınanmış, her iki değişken arasındaki ilişki karşılaştırmalı olarak verebilmek için sonuçlar çapraz tablo yardımıyla sunulmuştur. İstatistiksel olarak anlamlı olduğu belirlenen ilişkilere ait ortalama değerler verilerek sonuçlar istatistiksel olarak yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda; Kişisel Özellikler ve Yetenekler, Ekonomik Faktörler ve Mesleğin Saygınlığının öğrencilerin kariyerlerinin temel belirleyicileri olduğu ve bu değişkenleri; Güncel Gelişmelerin takip ettiği ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kariyer, Kariyer planlaması, İ.İ.B.F., The purpose of this study is to determine that which factors affect the senior students of Business Administration Department of Faculty of Economic and Administrative Sciences while planning their career and at what degree, and to evaluate the differences according to the universities. For this purpose, the theoretical part of the research has been prepared from the related literature. For the research part of the study, the questionnaire prepared by the researcher is applied to 328 students from the Faculty of Economic and Administrative Sciences of the three state and three private universities that gives education in Turkey. The analysis of the information received as a result of the questionnaire has been made with SPSS 15 package program in a computer environment. Frequency and percentage statistics have been used for summarising the descriptive features, and arithmetic average and standard deviation have been used for determination of the level of significance that affects career planning of the students. For the differentiation status of the stated factors according to the descriptive features, the relationship between the education objectives for their students and the levels to meet these objectives is tested with the help of chi-square test by using t-test and variant analysis methods and the results are presented with the help of cross table in order to give the relationship between both two variants comparatively. The results are interpreted statistically by giving the average values of the relations which are determined to be meaningful statistically. As a result of the study; it has been revealed that the Personal Characteristics and Abilities, Economic Factors and Dignity of the Job are the main determinants for the careers of the students and these variants are followed by the Current Developments. Keywords: Career, Career planning, Faculty of Economics and Administrative Sciences., Tez (Yüksek Lisans) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2009., Kaynakça var.

Tez (Doktora) - Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, 2007., Kaynakça var.