Search

Amaç: Bu çalışmanın amacı nöroloji pratiğinde sık karşılaşılan migren tanılı hastalarının botulinium toksin uygulaması YouTube™ videolarının içerik kalitesinin ve demografik özelliklerinin değerlendirilmesidir.Gereç ve Yöntemler: Google Trends internet sitesinde migren tedavisinde botulinium toksin uygulaması hakkında en çok arama yapılan terimin ‘Migren tedavisinde Botox’ olduğu belirlendi. Bu anahtar kelime kullanılarak YouTube™’da arama yapıldı ve en fazla görüntülenen 173 video içerisinden kriterleri karşılayan 39 video çalışmaya dahil edildi. Altı başlıktan oluşan bir içerik kalitesi puan sistemi kullanılarak videolar içerik yönünden zayıf, orta ve iyi olarak sınıflandırıldı. Ayrıca video kaliteleri "global kalite skalası"’na göre de değerlendirildi. İstatistiksel değerlendirme için verilere Kruskal-Wallis testi ve ikili karşılaştırmalar için Mann-Whitney U testi uygulandı (p < 0.05).Bulgular: Videoların çoğunlukla (%53) nöroloji uzmanları tarafından yüklendiği bunu yanında çok sayıda farklı tıp disiplinin de video yüklediği görüldü. İçerik kalitesinin%41 oranında zayıf, %43,6 orta ve %15,4 oranında ise iyi olduğu tespit edildi. İçerik kalitesi ile beğenilme korelasyon gösterdiği gözlendi. Beğenilme ve görüntüleme oranları nöroloji uzmanlarının videolarında istatiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Sonuç: YouTube™ video platformunda migrende botulinium toksin uygulama videolarının kalitesinin düşük olduğu, bilgilendirmenin yetersiz olduğu görüldü., Objective: The aim of this study is to evaluate the content quality and demographic characteristics of botulinum toxin application YouTube™ videos of migraine patients, which are frequently encountered in neurology practice.Material and Methods: It was determined that the most searched term about botulinium toxin application in the treatment of migraine on the Google Trends website was 'Botox in the treatment of migraine'. Using this keyword, YouTube™ was searched and 39 videos that met the criteria were included in the study out of the 173 most viewed videos. Using a content quality score system consisting of six titles, videos were classified as poor, moderate, and good in terms of content. In addition, video quality was evaluated according to the "global quality scale". Kruskal-Wallis test was applied to the data for statistical evaluation and Mann-Whitney U test was applied for pairwise comparisons (p < 0.05).Results: It was seen that the videos were mostly (53%) uploaded by neurologists, as well as many different medical disciplines. It was determined that the content quality was weak by 41%, medium by 43.6% and good by 15.4%. It was observed that there was a correlation between content quality and being liked. Likes and viewing rates were found to be statistically significantly higher in the videos of neurologists.Conclusion: It was seen that the quality of botulinium toxin application videos in migraine on the YouTube™ video platform was low and the information was insufficient.Keywords: , YouTube, Tele-Neurology, Botulinum Toxin Applications

Purpose: In a study conducted at the early stages of the COVID-19 pandemic, it was reported that in individuals undergoing isolation, social capital had an impact on sleep quality and that anxiety plays an intermediary role. In Turkey, no studies investigating social capital and sleep quality have been conducted. For this reason, the purpose of our study is to establish whether anxiety and depression play an intermediary role on the influence of social capital on sleep quality in all individuals undergoing isolation due to COVID, who have applied to the two hospitals in scope of the study.Material and Method: Our study was performed on all subjects, who have applied to the two sites in Izmir, undergone a 14-day isolation period, from March 15 to May 30, 2020, during the first outbreak of the Coronavirus disease 2019 (COVID-19) in Turkey. Individuals receiving inpatient treatment and/or to whom isolation at home has been recommended, individuals, receiving outpatient treatment, who had mild symptoms and to whom isolation at home has been recommended, individuals to whom isolation was recommended due to a suspected COVID-19 infection and individuals to whom isolation was recommended due to suspected exposure. Primarily, on reviewing the hospital records, all participants were divided into three groups: individuals with a positive rRT-PCR result, individuals suspected of having possible COVID-19, and individuals isolated due to suspected exposure. Then, for individuals with positive rRT-PCR results and individuals suspected of having possible COVID-19, it was noted whether they had any clinical and radiological findings and whether they needed admission and intensive care. All participants completed a questionnaire consisting of 15 questions, including questions related to sociodemographic characteristics, in addition to the Social Capital Scale, Hospital Anxiety and Depression Scale and Pittsburgh Sleep Quality Index. The research data was built with the calls made by the physician to the individuals in scope of the study, and the responses the individuals gave to the questions of the questionnaires distributed online. Findings: For this study, data were collected from 215 cases in total. 57% of these were male and 43% were female. A significant correlation was detected between social capital and the presence of clinical and radiological findings of COVID-19. A significant correlation was detected between the depression scale and PCR+ in terms of clinical stage and progress. However, the same was not established in relation to anxiety. Sleep quality was determined to be low in individuals with higher socio-economic level and individuals, who are single. Result: The relation between social capital level and the course of the disease indicates the necessity to support social capital in healthcare.

Essential tremor (ET) is among the more prevalent neurological disorders. The prevalence rates vary according to the studies, which makes it difficult to determine the prevalence precisely. In this study we aim that 1) The prevalence of ET was determined by visiting door to door in Istanbul-Maltepe District, by visiting 24769 individuals aged 18-60 2) In Turkey, between the years of 2003-2019, studies conducted with similar methods were analyzed, and ET prevalence and gender and age distributions were analyzed and the differences were examined. The prevalence of ET in the 18-60 age group in Maltepe district of Istanbul was calculated as 226,454 per hundred thousand. Prevalence value increases with age. There is no difference between genders in terms of prevalence rate. It shows similar results for ages ande genders in other prevalence studies conducted in our country. In Edirne, the prevalence values are high in the study conducted in the whole society over the age of 18 and in the prevalence study conducted in individuals between the ages of 18-60 in Erzurum. ET prevalence rate in Turkey varies from 0.22 to 6.1%. Prevelance differences may be related to regional, environmental, genetic or method of study., Esansiyel tremor (ET) nörolojik bozukluklar arasında yaygın olarak gördüğümüz bir klinik tablodur. Prevelans oranları çalışmalara göre değişkenlik göstermektedir bu da prevalansın kesin olarak belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada amacımız 1) İstanbul-Maltepe İlçesinde kapı kapı gezilerek, 18-60 yaş arası, 24769 birey ziyaret edilerek ET prevelansı tespit edilmesi, 2) Ülkemizde 2003-2019 yılları arasında, benzer yöntemler ile yapılmış çalışmalar irdelenerek ET prevelansı ve cinsiyet ve yaş dağılımları analizleri yapılmış ve aradaki farklar incelenmesidir. Çalışmamızda İstanbul Maltepe ilçesinde 18-60 yaş arası grupta ET prevalansı yüz binde 226,454 olarak hesaplandı. Prevelans değeri yaşla beraber artış göstermektedir. Cinsiyetler arasında prevelans oranı açısından farklılık yoktur. Ülkemizde yapılan diğer prevelans çalışmalarında yaş ve cinsiyet açısından benzer sonuçlar göstermektedir. Edirne’de 18 yaş üzeri tüm toplumda yapılan çalışmada ve Erzurum’da 18-60 yaş arası bireylerde yapılmış olan prevelans çalışmasında prevelans değerleri yüksektir. Türkiye’de ET prevelans oranı % 0,22-6,1 arasında değişkenlik göstermektedir. Prevelans farklılıkları bölgesel, çevresel, genetik veya çalışma yöntemi ile ilişkili olabilir.

Amaç: Koronavirüs pandemisi (COVİD-19) sürecinde üniversite öğrencilerinin uyku kalitesi ve insomnia şiddeti ve bunları etkileyen etmenlerin belirlenmesidir.Materyal ve Metot: Çalışmamız 15 Mart- 31 Mayıs 2020 tarihleri arasında üniversitemiz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencilerine Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Uykusuzluk Şiddet İndeksi (UŞİ) ve Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) kullanılarak eposta aracılığıyla yapılmıştır.Bulgular: Çalışmaya 446 (414 K, 32 E) öğrenci katılmıştır. Katılımcıların uykuya dalma süresi ortalaması 26,19±22 dakika, uyku süreleri ortalaması ise 7,98±2,10 saattir. PUKİ toplam puan ortalaması 15,69±2,96’dir. ASÖ puan ortalaması 30,94±8,46 olarak tespit edilmiştir. UŞİ puan ortalaması 10,87±5,35’tir ve düzeyi alt eşiğin üzerindedir. Sokağa çıkma yasağı olan grubun olmayan gruba göre daha düşük uykusuzluk şiddetine sahip olduğu görülmektedir. Alkol kullanımına göre uyku kalitesi ve algılanan stres farklılık göstermekte, uykusuzluk şiddeti ise farklılık göstermemektedir. Günde 2 fincandan fazla kahve tüketenlerin en kötü uyku kalitesine ve en yüksek uykusuzlukşiddetine sahip olduğu tespit edilmiştir. Hiç egzersiz yapmayan katılımcılar ve sosyal medyada günde 3 saat ve üzeri zaman geçiren katılımcıların en yüksek algılanan stres düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir.Sonuç: COVİD-19 pandemisi sırasında evde kalma şeklinde uygulanan tedbirlerin uyku sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olduğu görülmektedir. Aim: To determine the sleep quality and insomnia severity of university students and the factors affecting them during the coronavirus pandemic (COVID-19) process. Materials and Methods: Our study was conducted by e-mail using Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), Insomnia Severity Index (ISI) and Perceived Stress Scale (PSS) between 15 March and 31 May 2020 at our university's Health Services Vocational School. Results: 446 (414 F, 32 M) students participated in the study. Participants' mean time to fall asleep is 26.19 ± 22 minutes, and their average sleep time is 7.98 ± 2.10 hours. PSQI total score average is 15.69 ± 2.96. The mean PSS score was determined as 30.94 ± 8.46. The mean ISI score is 10.87 ± 5.35 and its level is above the lower threshold. It is observed that the group with the curfew has a lower severity of insomnia than the group without it. Sleep quality and perceived stress differ according to alcohol use, but insomnia severity does not differ. It has been found that those who consume more than 2 cups of coffee a day have the worst sleep quality and the highest severity of insomnia. It was found that the participants who did not exercise at all and those who spent 3 hours or more a day on social media had the highest perceived stress level. Conclusion: It is seen that measures applied as staying at home during the COVID-19 pandemic have a negative effect on sleep health.

Bu çalışmanın amacı, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Epilepsi ve Uyku Merkezi Laboratuvarında 5 günlük video görüntüleme yapılan epileptik hasta nöbetlerinin gün içinde zamansal dağılımı ve uyku evreleriyle olan ilişkisi ile nöbet tiplerinin zamansal ilişkisini araştırılmasıdır. Bu çalışma; retrospektif, girişimsel olmayan, tanımlayıcı bir araştırma şeklinde yapılmıştır. 2005-2011 yılları arasında tetkik edilen, epilepsi tanısı almış ve 5 günlük video EEG görüntülemeleri yapılmış hastalar dahil edilmiştir. Hastaların yaş, cinsiyet, nöbet tipleri ve nöbetlerin ortaya çıkış saatleri, EEG patolojisi ile nöbet sayısı değişkenler olarak değerlendirildi. Hastaların nöbet tipleri; Parsiyel, sekonder jeneralize, primer jeneralize ve diyaleptik nöbet olarak sınıflandırılmıştır. EEG patolojisi; Temporal, frontal, jeneralize ve normal EEG kaydı şeklinde tanımlanmıştır. Nöbetlerin zamansal dağılımı Grup 1: 00.00-5.59, Grup 2: 06.00-11.59, Grup 3: 12.00-17.59, Grup 4:18.00-23.59 olarak belirlendi. EEG patolojileri iktal ve interiktal döneme göre sınıflandırılmıştır. Çalışmaya Epilepsi ve Uyku Merkezi Laboratuvarında tetkik edilen 911 hasta arasından, epilepsi tanısı almış ve 5 günlük video görüntülemeleri yapılmış toplam 161 olgu alınmış, 113’ünde nöbet tespit edilmiş ve bunlar çalışmaya dahil edilmiştir. Bunların 60 (%53)’ı kadın, 53’ü (%47) erkek idi. Bu hastaların yaş ortalaması 28.56±11.7 yıl, izlenen toplam nöbet sayısı 497, ortalama nöbet süresi 84,6 (2-560) sn olarak hesaplandı. Nöbet tiplerinin %19.5’i primer jeneralize, %45.1’i parsiyel, %32.7’si sekonder jeneralize, %2.7’si diyaleptik nöbet olarak dağılım gösterdi. Video EEG görüntüleme takiplerinde interiktal EEG kayıtlarında epileptik deşarjların lokalizasyonu incelendiğinde hastaların %50.4’sinde temporal, %15’inde frontal, %8’inde primer senkron epileptik aktivite izlenmiş olup kalan %26.5’da ise anormal potansiyel kayıtlanmadığı tespit edilmiştir. Video EEG görüntülemesi ile izlenen nöbetlerin uyku ile ilişkisi değerlendirildiğinde nöbet geçiren hastaların %24.8’inde uykuda, %19.5’inde uyanıklıkta, %55.7’inde hem uyku hem de uyanıklıkta nöbet tespit edilmiştir. Nöbet tiplerinden parsiyel ve sekonder jeneralize nöbetler uykuda daha fazla olarak ortaya çıkmaktadır ve bu oran istatistiksel olarak da anlamlı bulunmuştur (p, In this study it was aimed to investigating the temporal distribution of the seizures of epileptic patients during the day and the relationship of their seizures with the stages of sleep by performing video monitorization for 5 days at Dokuz Eylül University School of Medicine, Department of Neurology Epilepsy and Sleep Center Laboratories. This study was conducted as a retrospective, non-interventional and descriptive research. Among patients who were investigated at Dokuz Eylül University School of Medicine, Department of Neurology Epilepsy and Sleep Center Laboratories from 2005 to 2011; 113 patients who were diagnosed as epilepsy and had 5 day video EEG images were selected and included in the study. Age and sex of the patients, types of the seizures they experienced, the times at which these seizures happened and the numbers of seizures were evaluated as variables. The types of seizures of the patients were classified as: Partial, secondary, generalized, primary generalized and dialeptic. EEG pathologies were defined as: Temporal, frontal, generalized and normal EEG recordings. Temporal distribution of the seizures were identified as: Group 1: 00.00-5.59, Group 2: 06.00-11.59, Group 3: 12.00-17.59, Group 4:18.00-23.59. EEG pathologies were classified according to ictal and interictal periods. Among 911 patients who were investigated at Epilepsy and Sleep Center Laboratories, 161 patients diagnosed as epilepsy and had 5 day video EEG images were selected, 113 of them were identified to have seizures and included in the study. There were 60 female (53 %) and 53 male (47 %) patients. Mean age of the patients was 28.56±11.7 years, total number of observed seizures was 497, mean duration of a seizure was calculated as 84.6 (2-560) seconds. As concerns the distribution of the types of seizures; 19.5 % were primer generalized, 45.1% were partial, 32.7% were secondary generalized and 2.7% were dialeptic. When the localization of epileptic discharges were examined on interictal EEG recordings during video EEG imaging follow-up, 50.4% of the patients had temporal, 15% had frontal and 8% had primary synchronized epileptic activity. The remaining 26.5% did not have any abnormal potential recorded. When the seizures monitored with video EEG imaging were evaluated in terms of their relationship with sleep; 24.8% happened while asleep, 19.5% while awake, 55.7% while both asleep and awake. Of the seizure types, partial and secondary generalized seizures happen more frequently during sleep and this ratio was found to be statistically significant (p

Amaç: Epileptik hastaların nöbetlerinin gün içinde zamansal dağılımı ve uyku evreleriyle olan ilişkisi ile nöbet tiplerinin zamansal ilişkisi araştırılmasıdır. Yöntem: Bu çalışma; retrospektif, girişimsel olmayan, tanımlayıcı bir araştırma şeklinde yapılmıştır. Epilepsi ve Uyku Merkezi Laboratuvarında 2005-2011 yılları arasında epilepsi tanısı almış, 5 günlük video EEG görüntülemeleri yapılmış ve nöbet tespit edilmiş 113 hasta dahil edilmiştir. Hastaların yaş, cinsiyet, nöbet tipleri ve nöbetlerin ortaya çıkış saatleri, EEG patolojisi ile nöbet sayısı değişkenler olarak değerlendirildi. Hastaların nöbet tipleri, EEG patolojisi, nöbetlerin zamansal dağılımı ve EEG patolojileri iktal ve interiktal döneme göre sınıflandırıldı. Bulgular: Olguların 60 (%53)'ı kadın, 53'ü (%47) erkek idi. Hastaların yaş ortalaması 28.56±11.7 yıl, izlenen toplam nöbet sayısı 497, ortalama nöbet süresi 84,6 (2-560) sn olarak hesaplandı. Nöbet tipleri %19.5'i primer jeneralize, %45.1'i parsiyel, %32.7'si sekonder jeneralize olarak izlendi. Beş günlük video EEG görüntülemesinde ilk nöbetler 1. Gün %41.6, 2. gün %29.2, 3. gün %22.1, 4. gün %7.1 oranında izlenmiştir. 5. gün içinde ise hiç nöbet kaydı alınamamıştır.Nöbetlerin %24.8'inde uykuda, %19.5'inde uyanıklıkta, %55.7'inde hem uyku hem de uyanıklıkta olduğu tespit edilmiştir. Parsiyel ve sekonder jeneralize nöbetler uykuda daha fazla olarak ortaya çıkmaktadır (p