Meme kanserinde erken tanı ve etkin tedavi ile birlikte hayatta kalma oranı son yıllarda giderek artmaktadır. Bu durum meme kanseri hastalarının, hastalık ve tedavilerin olumsuz etkileri ile başa çıkmalarını sağlamak ve tedavi sonrası uyum süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla uygulanan psikososyal müdahale programlarının önemini gün geçtikçe artırmaktadır. Farkındalık temelli bilişsel terapi, kişilerin dikkatlerini anda olana vermelerini ve anda gerçekleşen deneyimlerini şefkatle kabullenmelerini sağlayarak yaşanan psikolojik sıkıntı ile yeni bir ilişki kurulmasını amaçlamaktadır. Alan yazın incelendiğinde, farklı psikolojik bozukluk ve sorunlarda farkındalık temelli bilişsel terapinin etkililiğini inceleyen çalışmaların olduğu görülmektedir. Meme kanseri hastalarında farkındalık temelli bilişsel terapinin etkililiğinin sınandığı çalışmaların sayısı ise sınırlıdır. Türkiye'deki çalışmalar gözden geçirildiğinde, meme kanseri hastalarında farkındalık temelli terapilerin etkililiğine yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Buradan hareketle bu çalışmada farkındalık temelli bilişsel terapi programının Türkiye'de yaşayan meme kanseri hastaları için uyarlanması ve etkililiğinin test edilmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklemini, 18-65 yaş aralığında, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Anabilim Dalı başta olmak üzere İzmir'deki hastanelerin onkoloji biriminde ayakta tedavi gören, aktif tedavilerinin tamamlanmasının üzerinden en az 3 ay, en fazla 3 yıl geçmiş olan, evre I-II meme kanseri hastası olan 56 kişi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, farkındalık temelli bilişsel terapi (FTBT), paylaşım grubu (PG) ve bekleme listesi kontrol grubu (BLK) koşullarına seçkisiz olarak atanan katılımcılardan müdahale öncesinde, müdahale sonrasında ve müdahaleden üç ay sonra ölçümler alınmıştır. Veri toplama araçları olarak Kişisel Bilgi Formu, Bilinçli Farkındalık Ölçeği, Bilişsel ve Duygusal Bilinçli Farkındalık Ölçeği – Revize, Hastane Anksiyete Depresyon Ölçeği, Algılanan Stres Ölçeği, Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavi Organizasyonu Yaşam Kalitesi Anketi ve Travma Sonrası Büyüme Envanteri kullanılmıştır. Ön test ve son testlerle yürütülen karışık desenler için iki yönlü varyans analizleri sonucunda bilinçli farkındalık, depresyon, stres ve yaşam kalitesi ölçeğinin genel iyilik hali alt boyutunda grup-içi ve/veya gruplar-arası istatistiksel açıdan anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlar üç aylık izlemde de korunmuştur. Son test ve izlem ölçümlerinde katılımcı sayısındaki azalmalar nedeniyle Intention to Treat analizi yürütülmüş ve farkındalık, depresyon, stres ve yaşam kalitesi ölçeğinin genel iyilik hali alt boyutunda görülen etkinin benzer şekilde devam ettiği görülmüştür. Elde edilen bulgular ilgili literatür ışığında tartışılmış ve araştırmaya ilişkin sınırlılıklara son bölümde değinilmiştir., With early diagnosis and effective treatment in breast cancer, the survival rate has been increasing in recent years. Therefore, the importance of psychosocial intervention programs for breast cancer patients has been increasing. The purposes of these programs are to help breast cancer patients to cope with the negative effects of the disease and treatments and to facilitate adaptation processes after treatments. Mindfulness-based cognitive therapy aims to establish a new relationship with the psychological distress by giving people's attention to what is happening in the moment and by making them accept their experiences with compassion. The literature review revealed that there are studies examining the effectiveness of mindfulness-based cognitive therapy in different psychological disorders and problems. However, the number of studies that examined the effectiveness of mindfulness-based cognitive therapy in breast cancer patients is limited. On the other hand, when studies in Turkey were reviewed, no study was found on the effectiveness of mindfulness-based therapies in breast cancer patients. From this point of view, this study aims to adapt the mindfulness-based cognitive therapy for breast cancer patients living in Turkey and to examine its effectiveness. The sample of the study consists of 56 women aged between 18 to 65, stage I- II breast cancer patients, with a minimum of 3 months and a maximum of 3 years after the completion of active treatment. Pre-intervention, post-intervention and 3 months post-intervention measurements were taken from participants who were randomly assigned to mindfulness-based cognitive therapy (MBCT), Sharing Group (SG) and waiting list control group (WL) conditions. Personal Information Form, Mindful Attention Awareness Scale, Cognitive and Affective Mindfulness Scale – Revised, Hospital Anxiety Depression Scale, Perceived Stress Scale, European Organization for Research and Treatment of Cancer Quality of Life Questionnaire, and Post Traumatic Growth Inventory were used. As a result of two-way mixed design variance analysis with pre-tests and post-tests, statistically significant differences were found within and/or between groups in mindfulness, depression, stress, and global health subscale of quality of life questionnaire. These results were preserved in the three-month follow-up measurements. Intention to Treat analysis was conducted due to the loss of the number of participants in the post-test and follow-up measurements, and it was found that the effect on awareness, depression, stress and global health subscale of quality of life questionnaire continued. The findings are discussed in the light of the relevant literature and the limitations of the study are mentioned in the last section.