35 results on '"Aydın, Cahide"'
Search Results
2. Health Related Quality of Life in children with Autism Spectrum Disorders: The clinical and demographic related factors in Turkey
- Author
-
Kose, Sezen, Erermis, Serpil, Ozturk, Onder, Ozbaran, Burcu, Demiral, Nagehan, Bildik, Tezan, and Aydin, Cahide
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
3. Establishment of interdisciplinary child protection teams in Turkey 2002–2006: Identifying the strongest link can make a difference!
- Author
-
Agirtan, Canan A., Akar, Taner, Akbas, Seher, Akdur, Recep, Aydin, Cahide, Aytar, Gulsen, Ayyıldız, Suat, Baskan, Sevgi, Belgemen, Tugba, Bezirci, Ozdecan, Beyazova, Ufuk, Beyaztas, Fatma Yucel, Buken, Bora, Buken, Erhan, Camurdan, Aysu D., Can, Demet, Canbaz, Sevgi, Cantürk, Gurol, Ceyhan, Meltem, Coskun, Abdulhakim, Celik, Ahmet, Cetin, Fusun C., Coskun, Ayse Gul, Dağçınar, Adnan, Dallar, Yildiz, Demirel, Birol, Demirogullari, Billur, Derman, Orhan, Dilli, Dilek, Ersahin, Yusuf, Eşiyok, Burcu, Evinc, Gulin, Gencer, Ozlem, Gökler, Bahar, Hanci, Hamit, Iseri, Elvan, Isir, Aysun Baransel, Isiten, Nukhet, Kale, Gulsev, Karadag, Ferda, Kanbur, Nuray, Kiliç, Birim, Kultur, Ebru, Kurtay, Derya, Kuruoglu, Asli, Miral, Suha, Odabasi, Aysun B., Oral, Resmiye, Orhon, Filiz Simsek, Özbesler, Cengiz, Ozdemir, Dilsad Foto, Ozkok, M. Selim, Ozmert, Elif, Oztop, Didem B., Özyürek, Hamit, Pasli, Figen, Peksen, Yıldız, Polat, Onur, Sahin, Figen, Rıfat Sahin, Ahmet, Salacin, Serpil, Suskan, Emine, Tander, Burak, Tekin, Deniz, Teksam, Ozlem, Tiras, Ulku, Tomak, Yılmaz, Tumer, Ali Riza, Turla, Ahmet, Ulukol, Betul, Uslu, Runa, Tas, Fatma V., Vatandas, Nilgun, Velipasaoglu, Sevtap, Yagmur, Fatih, Yağmurlu, Aydin, Yalcin, Songul, Yavuz, Sukruye, and Yurdakok, Kadriye
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
4. Theory of mind and verbal working memory deficits in parents of autistic children
- Author
-
Gokcen, Sezen, Bora, Emre, Erermis, Serpil, Kesikci, Hande, and Aydin, Cahide
- Published
- 2009
- Full Text
- View/download PDF
5. Endoscopic treatment of suprasellar arachnoid cysts
- Author
-
Erşahin, Yusuf, Kesikçi, Hande, Rüksen, Mete, Aydın, Cahide, and Mutluer, Saffet
- Published
- 2008
- Full Text
- View/download PDF
6. Could Personality Traits Modify the Response to Uncorrected High Hyperopia?
- Author
-
Uretmen, Onder, Kesikci, Hande, Erermis, Serpil, Kose, Suheyla, Pamukcu, Kemal, and Aydin, Cahide
- Published
- 2005
- Full Text
- View/download PDF
7. Evaluation of Quality of Life in Attention Deficit Hyperactivity Disorder: Do Patients and Parents have Different Perceptions?
- Author
-
Şan, Emsal, Köse, Sezen, Özbaran, Burcu, Yüncü, Zeki, Erermiş, Serpil, Bildik, Tezan, Aydın, Cahide, and Ege Üniversitesi
- Subjects
[No Keywords] - Abstract
Amaç: Bu çalışmada dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) tanısı konmuş çocuk ve ergenlerin yaşam kalitesinin değerlendirilmesi ve olgu ve ebeveynlerin yaşam kalitesi algılarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 63 DEHB ve 32 kontrol olgusu dahil edilmiştir. Psikiyatrik tanı değerlendirmesi için tüm olgulara “Okul Çağı Çocukları için Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Şekli Türkçe Uyarlaması” uygulanmıştır. Ebeveynler “Çocuk ve Gençler için Davranış Değerlendirme Ölçeği”ni ve dikkat eksikliği ve yıkıcı davranış bozuklukları için Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı 5’e (DSM 5) dayalı tarama ve değerlendirme ölçeğini; hem ebeveyn hem de olgular ise Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği’ni (ÇİYKÖ) doldurmuşlardır. Bulgular: Ebeveynlerin ve çocukların doldurduğu ÇİYKÖ fiziksel sağlık toplam puanı, psikososyal sağlık toplam puanı (PSTP) ve ölçek toplam puanı (ÖTP) DEHB grubunda, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur (p, Objectives: This study aims to evaluate the quality of life of children and adolescents diagnosed with Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) and to compare the quality of life perceptions of patients and parents. Materials and Methods: Sixty-three ADHD and 32 controls were included in the study. For psychiatric diagnosis, “Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School-Age Children-Present and Lifetime - Turkish Version” was applied to all patients. “Child Behavior Checklist” and ADHD Scale were applied to parents and Pediatric Quality of Life Inventory (PedsQL) was applied to patients and parents. Results: Physical health summary score, psychosocial health summary score (PHSS), and total scale score (TSS) of the PedsQL filled in both patients and parents were significantly lower in the ADHD group than the control group (p
- Published
- 2019
8. Evaluation of Quality of Life in Attention Deficit Hyperactivity Disorder: Do Patients and Parents have Different Perceptions?
- Author
-
Şan, Emsal, primary, Köse, Sezen, additional, Özbaran, Burcu, additional, Yüncü, Zeki, additional, Erermiş, Serpil, additional, Bildik, Tezan, additional, and Aydın, Cahide, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
9. Alkol- madde kullanım bozuklukları olan ergenlerin kişilik özellikleri
- Author
-
Başay, Ömer, Yüncü, Zeki, Başay, Bürge Kabukçu, Öztürk, Önder, Aydın, Cahide, and Ege Üniversitesi
- Subjects
Psikiyatri ,Davranış Bilimleri ,Psikoloji ,Sosyoloji ,Madde Bağımlılığı - Abstract
Amaç: Kişilik özellikleri madde kullanmaya başlama, madde kötüye kullanımı, madde bağımlılığı ve madde kullanmayı sürdürmeyle ilişkili bulunmuştur. Bu çalışmanın amacı alkol/madde kullanım bozukluğu (AMKB) olan ergenlerin kişilik özelliklerini incelemektir. Yöntem: AMKB tanısı konulmuş 16-18 yaşları arasında 69 ergen ile benzer sosyodemografik özellikler gösteren AMKB olmayan 69 ergen karşılaştırılmıştır. Kişilik özelliklerini değerlendirmek için Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri (MMPI) kullanılmıştır. Sonuçlar: MMPI psikopataloji, hipokondri, histeri, depresyon, psikopatik sapma, paranoya, psikasteni, şizofreni ve hipomani alt ölçeklerinde AMKB olan ergenler kontrol grubuna göre yüksek puan alırken; savunucu tutum (K) alt ölçeğinde kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük puan almıştır. Tartışma: AMKB olan ergenlerin yetersiz savunma düzenekleri ve olumsuz kişilik özellikleri vardır. AMKB olan ergenlerin kişilik özellikleri tedavi ve izlemede dikkate alınmalıdır., Objective: Personality characteristics are found to be related with substance use initiation, substance abuse, substance dependence and substance use continuance. The aim of this study is to investigate the personality characteristics of adolescents with alcohol/substance use disorder (ASUD). Methods: Sixty-nine adolescents with ASUD, aged between 16 and 18 were compared with 69 adolescents with similar sociodemographic properties and without ASUD. Minnesota Multiphasic Personality Inventory (MMPI) was used to assess personality traits. Results: Adolescents with SUD had higher scores for psychopathology (F), hypochondriasis, hysteria, depression, psychopathic deviation, paranoia, psychasthenia, schizophrenia, and hypomania scales and lower score for defensiveness (K) scale when compared with the control group. Discussion: Adolescents with ASUD have insufficient defense mechanisms and negative personality characteristics. Personality characteristics of these adolescents should be considered in the treatment and follow up periods.
- Published
- 2016
10. Social cognition and emotion regulation in adolescents with ADHD
- Author
-
Şan, Emsal, primary, Köse, Sezen, additional, Özbaran, Burcu, additional, Bildik, Tezan, additional, and Aydın, Cahide, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
11. Asperger Disorder Follow-up Period: Discussion of Five Cases in the Context of Problems During Adolescence
- Author
-
Erermiş, Serpil, primary, Köse, Sezen, additional, Bildik, Tezan, additional, Özbaran, Burcu, additional, and Aydın, Cahide, additional
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
12. Sokak yaşantısı olan-olmayan madde kullanım bozukluğu olan ergenlerin klinik ve sosyodemografik özellikleri
- Author
-
Yüncü, Zeki, Özbaran, Nazlı Burcu, Altıntoprak, Ayşe Ender, Aydın, Cahide, Coşkunol, Hakan, and Ege Üniversitesi
- Abstract
…
- Published
- 2007
13. Broader autistic phenotype in parents of children with autism: Autism Spectrum Quotient–Turkish version
- Author
-
Kose, Sezen, primary, Bora, Emre, additional, Erermiş, Serpil, additional, Özbaran, Burcu, additional, Bildik, Tezan, additional, and Aydın, Cahide, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
14. Prevalence and diagnostic stability of ADHD and ODD in Turkish children: a 4-year longitudinal study
- Author
-
Ercan, Eyüp, primary, Kandulu, Rasiha, additional, Uslu, Erman, additional, Ardic, Ulku, additional, Yazici, Kemal, additional, Basay, Burge, additional, Aydın, Cahide, additional, and Rohde, Luis, additional
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
15. Asperger Bozukluğu İzlem Süreci: Ergenlik Döneminde Yaşanan Sorunlar Bağlamında Beş Olgu Üzerinden Tartışma.
- Author
-
Erermiş, Serpil, Köse, Sezen, Bildik, Tezan, Özbaran, Burcu, and Aydın, Cahide
- Abstract
Copyright of Journal of Pediatric Research is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
16. Küçük Yaştaki Ensest Olgularında Tanı ve Adli Süreçte Yaşanan Sorunlar Nedeniyle Üç Olgu Sunumu
- Author
-
Korkmaz, Saniye, primary, Erermiş, Serpil, additional, Tamar, Müge, additional, Aydın, Cahide, additional, and Kayahan, Ayşe, additional
- Published
- 2001
- Full Text
- View/download PDF
17. Prevalence and diagnostic stability of ADHD and ODD in Turkish children: a 4-year longitudinal study.
- Author
-
Sabri Ercan, Eyüp, Kandulu, Rasiha, Uslu, Erman, Akyol Ardic, Ulku, Utku Yazici, Kemal, Kabukcu Basay, Burge, Aydın, Cahide, and Augusto Rohde, Luis
- Subjects
ATTENTION-deficit hyperactivity disorder ,OPPOSITIONAL defiant disorder in children ,BEHAVIOR disorders in children ,DISEASE prevalence ,LONGITUDINAL method ,NEEDS assessment ,GAP analysis (Planning) - Abstract
Background: This study was designed to assess the prevalence of Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder (ADHD) and Oppositional Defiant Disorder (ODD) in a representative sample of second grade students from a country in a region where no previous rates are available (Turkey). The second aim is to evaluate the differences in ADHD and ODD prevalence rates among four different waves with one-year gap in reassessments. Method: Sixteen schools were randomly selected and stratified according to socioeconomic classes. The DSM-IV Disruptive Behavior Disorders Rating Scale (T-DSM-IV-S) was delivered to parents and teachers for screening in around 1500 children. Screen positive cases and matched controls were extensively assessed using the K-SADS-PL and a scale to assess impairment criterion. The sample was reassessed in the second, third and fourth waves with the same methodology. Results: The prevalence rates of ADHD in the four waves were respectively 13.38%, 12.53%, 12.22% and 12.91%. The ODD prevalence was found to be 3.77% in the first wave, 0.96% in the second, 5.41% in the third and 5.35% in the fourth wave. Mean ODD prevalence was found to be 3.87%. Conclusions: The prevalence rates of ADHD in the four waves were remarkably higher than the worldwide pooled childhood prevalence. ADHD diagnosis was quite stable in reassessments after one, two and three years. A mean ODD prevalence consistent with the worldwide-pooled prevalence was found; but diagnostic stability was much lower compared to ADHD. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2013
- Full Text
- View/download PDF
18. Ãocuk istismarı ve ihmali olgularımızın demografik ve klinik özellikleri: Ege Ãniversitesi Ãocuk Koruma Birimi’nin bir yıllık deneyimi.
- Author
-
Koç, Feyza, Aksit, Sadık, Tomba, Arda, Aydın, Cahide, Koturoğlu, Güldane, Ãetin, Saniye Korkmaz, Aslan, Aslı, Halıcıoğlu, Oya, Erşahin, Yusuf, Turhan, Tuncer, Ãelik, Ahmet, Şenol, Ender, Kara, Sinan, and Solak, Ufuk
- Abstract
Aim: Cases of child abuse and neglect (CAN) should be ideally managed by a multidisciplinary team. In the present study, our aim was to review the demographic and clinical features of cases of child abuse and neglect followed-up by the Child Protection Team of Ege University, Izmir, Turkey. Material and Method: The data of the cases of CAN referred to the multidisciplinary team of Ege University between August 2009 and 2010 were retrospectively reviewed. The demographic and clinical characteristics of the cases were summarized. Results: There were a total of 89 CAN cases evaluated by the team in our hospital during the last 12 months. The age of the cases ranged from 1 to 17 years, and 43 (48.3%) of them were male, while 46 (51.7%) were female. The sexual, physical and emotional abuse rates were 49%, 25% and 11% respectively, while 14% of them were diagnosed as pure neglect cases. The fathers were offenders in 67% of cases of physical abuse and in 9% of cases of sexual abuse. However, an extra-familial person was the perpetrator in 59% of the cases of sexual abuse. Conclusions: Recently, the number of reported CAN cases in our country has increased after the increase in the awareness of the public about this subject and multidisciplinary child protection teams have been established within hospitals. However, there is a long way to go, although remarkable improvements have been observed in the last decade. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
19. Çocuk istismarı ve ihmali olgularımızın demografik ve klinik özellikleri: Ege Üniversitesi çocuk Koruma Birimi’nin bir yıllık deneyimi.
- Author
-
Ko, Feyza, Aksit, Sadık, Tomba, Arda, Aydın, Cahide, Koturoğlu, Güldane, etin, Saniye Korkmaz, Aslan, Aslı, Halıcıoğlu, Oya, Erşahin, Yusuf, Turhan, Tuncer, elik, Ahmet, Şenol, Ender, Kara, Sinan, and Solak, Ufuk
- Subjects
ACADEMIC medical centers ,CHILD abuse ,FATHERS ,HEALTH care teams - Abstract
Copyright of Türk Pediatri Arşivi is the property of Aves Yayincilik Ltd. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
20. Demographic and ciinicai features of child abuse and neglect cases: one-year experience of The Hospital-Based Child Protection Team of Ege University, Turkey.
- Author
-
Koç, Feyza, Aksit, Sadık, Tomba, Arda, Aydın, Cahide, Koturoğlu, Güldane, Korkmaz Ãetin, Saniye, Aslan, Aslı, Halıcıoğlu, Oya, Erşahin, Yusuf, Turhan, Tuncer, Ãelik, Ahmet, şenol, Ender, Kara, Sinan, and Solak, Ufuk
- Abstract
Aim: Cases of child abuse and neglect (CAN) should be ideally managed by a multidisciplinary team. In the present study, our aim was to review the demographic and clinical features of cases of child abuse and neglect followed-up by the Child Protection Team of Ege University, Izmir, Turkey. Material and Method: The data of the cases of CAN referred to the multidisciplinary team of Ege University between August 2009 and 2010 were retrospectively reviewed. The demographic and clinical characteristics of the cases were summarized. Results: There were a total of 89.CAN cases evaluated by the team in our hospital during the last 12 months. The age of the cases ranged from 1 to 17 years, and 43 (48.3%) of them were male, while 46 (51.7%) were female. The sexual, physical and emotional abuse rates were 49%, 25% and 11% respectively, while 14% of them were diagnosed as pure neglect cases. The fathers were offenders in 67% of cases of physical abuse and in 9% of cases of sexual abuse. However, an extra-familial person was the perpetrator in 59% of the cases of sexual abuse. Conclusions: Recently, the number of reported CAN cases in our country has increased after the increase in the awareness of the public about this subject and multidisciplinary child protection teams have been established within hospitals. However, there is a long way to go, although remarkable improvements have been observed in the last decade. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
21. Çocuk istismarı ve ihmali olgularımızın demografik ve klinik özellikleri: Ege Üniversitesi Çocuk Koruma Birimi'nin bir yıllık deneyimi.
- Author
-
Koç, Feyza, Aksit, Sadık, Tomba, Arda, Aydın, Cahide, Koturoğlu, Güldane, Korkmaz Çetin, Saniye, Aslan, Aslı, Halıcıoğlu, Oya, Erşahin, Yusuf, Turhan, Tuncer, Çelik, Ahmet, şenol, Ender, Kara, Sinan, and Solak, Ufuk
- Subjects
ACADEMIC medical centers ,CHILD abuse ,HEALTH care teams - Abstract
Copyright of Türk Pediatri Arşivi is the property of Aves Yayincilik Ltd. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2012
- Full Text
- View/download PDF
22. Madde Kullanım Bozukluğu Olan Ergenlerde HAV sıklığı.
- Author
-
Yüncü, Zeki, Başay, Bürge Kabukçu, Altıntoprak, Ender, Coşkunol, Hakan, and Aydın, Cahide
- Subjects
- *
HEPATITIS A transmission , *HEPATITIS transmission , *TREATMENT of diseases in teenagers , *DISEASE prevalence , *SUBSTANCE abuse treatment , *EPIDEMIOLOGY - Abstract
Introduction: Patients with Substance Use Disorder [SUD] are under risk for HAV (hepatitis A virus). In this study we aimed to investigate the prevalence of HAV infection and risk factors among madnon- injection drug using adolescents in Turkey. Method: In this study the records of an adolescent addiction treatment center reviewed retrospectively. Serological results of HAV IgM and HAV IgG were determined from the patient records of 158 adolescents who use at lest one kind of substance other than cigarette. A questionnaire interrogating risk factors for HAV was fulfilled with the data obtained from the patients' records. For the statistical analysis SPSS 13.0 package program was used and Chi Square, Fisher's Exact Test and Logistic Regression Analysis were done. P value less than 0.05 [p<0.05] was accepted as statistically significant. Results: Mean age of the subjects evaluated in the study was found to be 16.4±1.5. 100% of these patients were male. 95.6% of the patients were detected to be using cigarette, 74.7% [n=118] were using cannabis, 55.7% [n=88] were using inhalant, 43.7% [n=69] were using ecstasy and 40.5% [n=64] were using alcohol. Total HAV was detected to be positive in totally 70 subjects [44.3%]. In 69 subjects, IgG and in 1 subject IgM was found to be positive. In the group with low education level, HAV prevalence was detected to be higher. HAV prevalence was found to be significantly high in the patients with comorbid diagnoses, with sibling number 4 or more and the patients who have literate mother [p<0.05]. According to the substance preference, in the subjects who don't use inhalant HAV prevalence was found to be less [p<0.05]. In the group with low income level, with social insurance and in the group living in shanty houses, HAV prevalence was found to be higher [p<0.05]. Discussion: In this study HAV prevalence was found to be higher than the prevalence obtained from the other studies which were done in healthy communities in the other regions of Turkey. Especially an association was detected between increases in mother education status with decrease in HAV prevalence. Education and income level, living in a shanty house, sibling number are risk factors. Conclusion: Education and immunization programs for HAV and the other infection diseases should be applied to risky groups like Substance Using Groups. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2010
23. Madde Kullanım Bozukluğu Olan Ergenlerde Ayrılma Bireyleşme Süreci.
- Author
-
Yüncü, Zeki, Gürçay, Ebru, Kabasakal, Zekâvet Topçu, Özbaran, Burcu, Tamar, Müge, and Aydın, Cahide
- Subjects
- *
SEPARATION anxiety in adolescence , *SUBSTANCE abuse diagnosis , *CHILD psychology , *DISEASE risk factors , *PSYCHODYNAMIC psychotherapy , *SOCIAL status - Abstract
Purpose: Many factors are responsible in the etiology of Substance Use Disorders [SUD]. The unhealthy process of separation individuation may cause to SUD. The separation individuation process should be evaluated in psychodynamic evaluation of adolescents who have SUD. In this study ilgilenebilmewe aimed to evaluate the separation individuation process of cases with SUD. Method: Adolescents with SUD between ages of 14-18 [n:52] and controls [n:57] were included in this study. The control group was selected of healthy adolescents who were similar with study cases in some socioeconomic characteristics like age, sex and socioeconomic status. The study group was evaluated based on individual data form, addiction interview form, the separation individuation test of adolescents [SITA]. The SPSS 13.0 packet program was used for statistical evaluations. P<0.05 was accepted as statistically significant. Findings: By evaluations with SITA the adolescents with SUD had higher scores on engulfment anxiety, need denial, rejection expectancy subscales than adolescents without SUD [p=0.002, 0.000, 0.000 respectively]. Adolescents without SUD had higher scores on healthy separation and teacher enmeshment subscales [p=0.002, 0.002, respectively]. Cases which have had SUD history in their families had higher scores on separation anxiety subscale than cases without SUD history in their families [p=0.036]. Cases without any SUD history in their family had higher scores on practicing-mirroring subscale than cases with SUD history in their families [p=0.025]. Discussion and Conclusion: Separation individuation process has some differences in adolescents with SUD. Substance use causes some confusions or negative formations in this process. Adolescents with SUD have problems in different dimensions of separation individuation process in respect of risk factors. The effect of these dimensions on the disorder's prognosis is a new research topic. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
24. DEHB ve Otizm lie İlgili Bilgi Düzeyleri ve Damgalama: Sınıf Öğretmenleri ve Anababalarla Çok Merkezli Bir Çalışma.
- Author
-
Karabekiroğlu, Koray, Cakin-Memik, Nursu, Ozcan-Ozel, Özlem, Toros, Fevziye, Öztop, Didem, Özbaran, Burcu, Cengel-Kultur, Ebru, Akbaş, Seher, Taşdemir, Gökçe Nur, Ayaz, Muhammed, Aydın, Cahide, Bildik, Tezan, Erermiş, Serpil, and Yaman, Ali Kemal
- Subjects
- *
ATTENTION-deficit hyperactivity disorder , *AUTISM , *SOCIAL stigma , *ELEMENTARY school teachers , *PARENTS - Abstract
Objectives: We aimed to investigate the "level of misinterpretations and stigmatization on attention deficit/hyperactivity disorder (ADHD) and autism" (stigma) in elementary school teachers and parents of children who admitted to child psychiatry out-patient clinics. Method: This study was carried out in the child and adolescent psychiatry clinics of seven university hospitals from each geographical regions of Turkey. Parents (n:666) and teachers (n:453) were given the questionnaires on ADHD and autism, which were developed by the authors to assess the STIGMA. Results: The level of stigmatization on ADHD was significantly correlated with the level of stigmatization on autism (r: .37, p<0.001) and with the level of misinterpretation on ADHD (r:.25, p<0.001) among teachers and parents. STIGMA was significantly higher among teachers, in eastern provinces and in parents with lower education level. More than half of the teachers denoted that the medication used for ADHD would have serious side effects and even with treatment ADHD would not sufficiently improve, and the children diagnosed with ADHD or autism should be trained at separate classes. Conclusion: The results suggest that the misinterpretations and stigmatization on ADHD and autism are more prevalent as the source, components and the level of information are not reliable. The parents and teachers may benefit from structured educative programs in order to get rid of wrong assumptions and stigma. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2009
25. İnternet bağımlılığı tanısı alan ergenlerin sosyal bilişsel becerilerinin değerlendirilmesi
- Author
-
Saatçioğlu, Hozan, Aydın, Cahide, Yüncü, Zeki, and Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Internet ,Cognition ,Internet use ,Scales ,Dependency ,Cognitive function ,Dependence analysis ,Adolescents ,Psikiyatri ,Social cognition - Abstract
Giriş: İnternet bağımlılığı; internetin așırı kullanılması, internet kullanım isteğinin önünegeçilememesi, internete bağlı olmadan geçirilen zamanın önemini yitirmesi, internettenyoksun kalındığında așırı sinirlilik hali ve saldırganlık olması ve kişinin iș, sosyal ve ailevihayatının giderek bozulması olarak tanımlanabilir. Birçok çalışmada internet bağımlılığınınpsikososyal açıdan çocuk ve ergenlerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği ve sosyalgelişim üzerinde olumsuz etkileri olduğu gösterilmiştir. Dikkat eksikliği ve hiperaktivitebozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan, kişinin yaşına uygun olmayan dikkateksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik semptomları ile karakterize nörogelişimsel birbozukluktur. DEHB, bilişsel, akademik, ailesel ve mesleki işlevler gibi günlük yaşamın çeşitlialanlarının yanı sıra sosyal işlevsellikte de bozulma ile ilişkilidir. Bir bilgi işlem süreci olansosyal biliş, doğuştan gelen aşamalı olarak örgütlenmiş bir modülü temsil eder. Kişinin,diğerlerinin inançlarını ve niyetlerini anlayabilme aracılığıyla onların davranışlarının anlamınıçıkarabilmesi, kendisinin dışındaki kişilerin kendininkinden farklı bir zihne sahip olduklarınıfark edebilmesi, öngörebilmesi ve bunlara uygun karşılıklar vererek karmaşık sosyal çevrelerile etkileşime girebilmesi sosyal bilişsel işlevler içerisinde yer almaktadır.Amaç: Çalışmamızda, İnternet Bağımlılığı ve İB+DEHB tanılı olguların, sosyal bilişselözelliklerinin ve duygu düzenleme becerilerinin değerlendirilmesi ve bulguların sağlıklıkontrol olguları ile karşılaştırılması amaçlanmıştır.Çalışmamızda, ayrıca İB ve İB+DEHB tanılı olguların internet kullanım özelliklerininsaptanması amaçlanmaktadır.Yöntem: Çalışmamızın evrenini, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığıve Hastalıkları Anabilim Dalı Teknoloji Polikliniği'ne başvuran, 12-17 yaş arası 30 İBolgusu, aynı polikliniğe başvuran 12-17 yaş arası 30 İB+DEHB olgusu ve hasta gruplarınabenzer sosyodemografik özelliklere sahip 30 sağlıklı kontrol olgusu oluşturmaktadır.Öncelikle tüm olgulara, komorbid tanıların DSM-IV-TR kriterleri doğrultusundadeğerlendirilmesi amacıyla K-SADS-PL uygulanmıştır. Değerlendirme sonucunda psikotikbozukluk, duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğu, özgül öğrenme bozukluğu gibi eşlikeden psikiyatrik hastalıkları olan olgular çalışmaya dahil edilmemiştir. WISC-R yapılmış venormal zeka düzeyine sahip olgular çalışmaya alınmıştır. Sonrasında çalışmaya alınan tümolgulara yaş, cinsiyet, okul ve aile bilgilerini sorgulayan sosyodemografik veri formuuygulanmıştır. Tüm olgulara, internet bağımlılığı ölçeği, Bapint bağımlılık ölçeğine ek olarak,beck depresyon ölçeği, genel değerlendirme ölçeği ve yıkıcı davranış bozukluklarınındeğerlendirilmesine yönelik DEHB ölçekleri kullanılmıştır. Tüm olguların duygudüzenlemede güçlük düzeyleri DDGÖ ile değerlendirilmiştir. Sosyal biliş özelliklerinindeğerlendirilmesi amacıyla Yüzler Testi, Gözler Testi, Beklenmeyen Sonuçlar Testi, GafTesti, İma Testi ve Anlamı ve İlişkileri Kavrayabilme Testi kullanılmıştır.Bulgular ve Sonuç: Sosyal bilişsel becerileri değerlendirdiğimiz tüm testlerde, İB veİB+DEHB grupları, kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde yetersizlik göstermiştir. Duygudüzenlemede yaşanan güçlükleri değerlendirmek amacıyla kullanılan DDGÖ'nin toplampuanı, İB ve İB+DEHB gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde yüksekbulunmuştur. Bu çalışmada ayrıca, sosyodemografik değişkenler ile internet bağımlılıkdurumu arasındaki ilişkiler ve internet kullanım özellikleri incelendi. İnternet bağımlısı olangruplarda internette zaman geçirme daha fazla olduğu, sosyal medya tercihlerinin veoyananan oyun türünün değiştiği saptandı. Cinsiyetler arasında bağımlılık şiddetinindeğişmediği ancak internet kullanım amaçlarının değiştiği belirlendi. İB ve DEHB'de sosyal fonksiyonlardaki yetersizlik birçok çalışmada gösterilmiştir. Çalışmamızın verileri, buhastalıkların daha etkin ve kalıcı tedavisi için, olguların sosyal bilişsel özelliklerinin tanınmasıve hastaya özgü tedavi yaklaşımlarının buna göre belirlenmesinin önemini ortayakoymaktadır. Introduction: Internet addiction (IA) can be defined as excessive use of internet, inability toavoid the desire of internet use, the loss of importance of the time spent out of the internet,excessive nervousness and aggression when deprived of the internet and the deterioration ofperson's work, social and family life. Many studies have shown that internet addiction affectsthe psychosocial aspects of child and adolescent mental health in a negative way and havenegative impacts on social development. Attention deficit and hyperactivity disorder (ADHD)is a neurodevelopmental disorder; characterized with symptoms of attention deficit,hyperactivity and impulsivity not appropriate with individual's age, starting at childhoodperiod. ADHD is associated with impaired cognitive, academic and various areas of daily life,such as familial and professional functions, as well as social functioning. Social cognition as apart of information processing represents an innate and gradually organized module. Socialcognitive processes involve making sense out of others behaviors via understanding theirbeliefs and intentions, realizing that individuals other than himself, that they have their owncognition, anticipating to this and interacting with complex social environment by respondingin appropriate manner.Aim: In our study, we aimed to evaluate social cognitive properties and assess emotionregulationskills of cases diagnosed with IA and IA+ADHD and to compare the results to thatof healthy control cases.We also aimed to determine internet use properties of cases diagnosed with IA andID+ADHD.Method: Our study sample consists of 30 cases diagnosed with IA and 30 cases diagnosedwith IA+ADHD who were between the ages of 12-17 years and who applied to EgeUniversity Faculty of Medicine Children and Adolescents Psychiatry Department technologyaddiction outpatient clinic, together with 30 healthy control cases who were matched with thepatient groups for sociodemographic properties. First of all, K-SADS-PL was applied to allcases in order to determine comorbid diseases in accordance with DSM-IV-TR criteria. Thosewho were determined to have accompanying psychiatric diseases such as psychotic disorders,mood disorders, anxiety disorders and specific learning disorder were not included in thestudy. All cases that had normal mental scores on WISC-R are included, in our study.Afterwards, sociodemographic data form was applied to all cases included in the study inorder to query information related to age, sex, school and family. In all cases, InternetAddiction Test (IAT) and Bapint Addiction Test were used to assess IA; ADHD scales wereused to assess ADHD and destructive behavior disorders. In addition, in all cases, BeckDepression Inventory (BDI) and global assessment scale were used to assess subthresholdsymptoms. In all cases, level of difficulty at emotion regulation was assessed with DERS. Toevaluate social cognitive properties, Faces Test, Reading the Mind in the Eyes Test, TheUnexpected Outcomes Test, Faux Pas, Hinting Test and Comprehension Test are applied toall cases.Results and Conclusion: In all tests assessing social cognitive skills showed significantdisturbance in IA and IA+ADHD groups compared to the control group. Total scores fromDERS, that is used to evaluate difficulties in emotion regulation, were significantly lower incontrol group compared to IA and IA+ADHD groups. In this study also we assessedconnection between sociodemographic data, IA and internet use properties. We found out IA groups (IA and IA+DEHB) spend more time on internet; their social media preferences andtype of game they prefer were different. we discovered that internet addiction level didn'tchange in between sex but their purpose of internet use were different. In many researches ithas been shown that social functions in, IA and ADHD is insufficient. Our findingsemphasize the importance of assessment of social cognitive properties of cases anddetermination of patient-specific treatment approaches accordingly for more effective andlasting treatment of the diseases. 178
- Published
- 2016
26. İzmir ili Konak merkez ilçede ilköğretim 1. sınıf, 2. sınıf, 3. sınıf, 4. sınıf ve 5. sınıf öğrencilerinde duygudurum ve anksiyete bozuklukları prevalansı
- Author
-
Bilaç Akyol, Öznur, Ercan, Eyüp Sabri, Aydın, Cahide, and Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Izmir ,Prevalence ,Scales ,Primary education students ,Anxiety ,Psikiyatri ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Affective symptoms ,Affective disorders ,Anxiety disorders - Abstract
Amaç: Çocukluk döneminde başlayan psikiyatrik bozukluklar, büyüdükçe çocukta daha fazla fonksiyon kaybına ve erişkin dönemde devam eden yıkımlara neden olabilmektedir. Çocukluk ve ergenlik çağındaki psikiyatrik hastalıkların etiyolojisi ve doğal seyrini anlamak için prevalans ve insidans ile ilgili sağlam bilimsel verilerin olması gerekmektedir. Çocuk ve ergenlerde psikiyatrik hastalıkların sıklığının ve hastalıklarla ilişkili risk faktörlerinin araştırıldığı az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu araştırmada Türkiye'de iyi belirlenmiş ve yeterli sayıdaki bir ilkokul örneklemiyle Duygudurum Bozuklukları ve Anksiyete Bozukluklarının prevalansının saptanması amaçlanmıştır.Yöntem: İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından resmi sınıflamaya göre alt/orta/üst sosyoekonomik gruba göre belirlenen 12 okuldan, %5 hata payıyla, alfa (t) %1 olarak belirlenen 419 olgu rastgele örneklem alınması yöntemiyle seçildi. Araştırmada yer alan olgular 6-14 yaş aralığındaydı. 417 olguya ulaşıldı, yanıt oranı %99.5 olarak saptandı. Böylece 417 olgu yarı yapılandırılmış tanı görüşmesi (K-SADS-PL) ve impairment (bozulma) kriterleri kullanılarak değerlendirildi.Bulgular:Impairment (bozulma) kriteri göz önüne alınmadan yani sadece klinik görüşme ile Duygudurum Bozuklukları prevalansını %2.9, Anksiyete Bozuklukları prevalansını %13.9 olarak saptanmıştır. Impairment (bozulma) kriteri dikkate alındığında ise Duygudurum Bozuklukları prevalansı %1.4, Anksiyete Bozuklukları prevalansı %2.6 olarak bulunmuştur. Olguların yaşı, cinsiyeti, sosyoekonomik düzeyi, ebeveyn medeni durumu ve ebeveyn eğitimi ile Duygudurum Bozuklukları ve Anksiyete Bozuklukları arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır.Sonuç:Çalışmamızda bulunan İzmir örneklemindeki Duygudurum ve Anksiyete Bozukluklarının prevalans oranları Batılı ülkelerde yapılmış olan çalışmalara oldukça benzer bulunmuştur. Literatürle uyumlu olarak impairment (bozulma) kriteri dahil edildiğinde hastalık sıklıklarının belirgin olarak azaldığı gözlenmiştir. Impairment (bozulma) kriteri ile değerlendirme yapıldığında Duygudurum Bozuklukları sıklığı yaklaşık yarıya, Anksiyete Bozuklukları sıklığı ise dörtte birine düşmektedir. Objective:Childhood psychiatric disorders can prevent a young person from reaching his or her full potential, and distrupt normal development. Empirical data on the prevalence and incidence of childhood psychiatric disorders are fundamental to understanding the etiology and natural history of such disorders. There have been fewer epidemiologic investigations aimed at estimating prevalence and incidence and associated risk factors for children and adolescents. This study was designed to assess the prevalence of Mood Disorders and Anxiety Disorders in a representative sample of primary school children from Turkey where no previous rates were available.Method:Twelve schools were randomly selected and stratified according to socioeconomical status by İzmir Directorate of National Education. The sample consisted of randomly selected 419 primary school children with 5% margin of error and alpha (t) 1%. Our study includes children from a broad range of 6 to 14 years. 417 cases were interviewed for a total response rate of 99.5%. 417 cases were assessed using the K-SADS-PL (Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Age Children- Present and Lifetime Version) and levels of functionality with the impairment criterion scale.Results:The results showed that the prevalence of Mood Disorders 2.9%, Anxiety Disorders 13.9% without considering impairment, and the prevalence of mood disorders 1.4%, anxiety disorders 2.6% with considering impairment. Mood and Anxiety Disorders were not found to be associated with age, gender, school grade, parental education, parental marital status, and socioeconomic status.Conclusion:The prevalence of Mood and Anxiety Disorders in İzmir?s sample are similar to those in Western studies. With the inclusion of diagnosis-specific impairment criteria, the rates reduced slightly consistent with the literature. When the impairment criteria were imposed, the rates of Mood Disorders were reduced approximately in half and rates of Anxiety Disorders were reduced in a quarter. 143
- Published
- 2012
27. İzmir ili Konak merkez ilçede ilköğretim 1.sınıf, 2.sınıf, 3.sınıf, 4.sınıf ve 5.sınıf öğrencilerinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu ve davranım bozukluğu prevalansı
- Author
-
Uysal, Taciser, Ercan, Eyüp Sabri, Aydın, Cahide, and Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Behavioral disorders ,İzmir-Konak ,Prevalence ,Izmir ,Psikiyatri ,Attention deficit disorder with hyperactivity - Abstract
Amaç: Epidemiyolojik çalışmalar hastalıkların dağılımını, etiyolojisini ve risk faktörlerini anlamamıza yardımcı olmaktadır. Erişkinlere kıyasla çocuk ve ergenlerde psikiyatrik hastalıkların sıklığının ve hastalıklarla ilişkili risk faktörlerinin araştırıldığı çalışmalar daha azdır. Çalışmamızda İzmir ilinde ilkokul çağı öğrencilerinde DEHB, KOKGB ve DB sıklığını araştırmak amaçlanmıştır. Çalışmamızın ikinci amacı da DSM-IV ve önerilen DSM-5 kriterlerinin uygulanarak aynı örneklemde DEHB ve KOKGB prevalansını karşılaştırmaktır.Yöntem: Yöntem: İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından resmi sınıflamaya göre alt/orta/üst sosyoekonomik gruba göre belirlenen 12 okuldan, %5 hata payıyla, alfa (t) %1 olarak belirlenen 419 olgu rastgele örneklem alınması yöntemiyle seçilmiştir. 417 olguya ulaşılabilmiş, yanıt oranı %99.5 olarak saptanmıştır. Böylece 6-14 yaş aralığındaki 417 olgu yarı yapılandırılmış tanı görüşmesi (K-SADS-PL), bozulma kriterleri ve ayrıca DEHB, KOKGB için önerilen DSM-5 Tanı Ölçütleri kullanılarak değerlendirilmiştir.Bulgular: Bozulma kriteri göz önüne alınmadan yani sadece klinik görüşme (K-SADS-PL) ile DEHB, KOKGB ve DB sıklığı sırasıyla 21.8%, 2.4%, 1.2% olarak bulunmuş, ek olarak bozulma kriteri de dikkate alındığında ise oranlar sırasıyla 12.7%, 1.2%, 1.9% olarak saptanmıştır. Önerilen DSM-5 Tanı Ölçütlerine göre yapılan değerlendirmede ise DEHB ve KOKGB prevalansı 22.8% ve 5% bulunurken; bozulma kriteri dikkate alındığında DEHB ve KOKGB prevalansı azalarak 12.7% ve 3.6% olarak saptanmıştır.Sonuç: Çalışmamızda elde edilen DEHB prevalansı (12.7%), dünya genelindeki çocuklar için ortalama (pooled) prevalans değeri olan 5.29% ile karşılaştırıldığında daha yüksek bulunmuştur. Bununla birlikte çalışmamızda bulunan DEHB sıklığı aynı bölgede yapılan boylamsal prevalans çalışması ile uyumlu bulunmuştur. Çalışmamızda KOKGB ve DB prevalansı, dünya genelindeki ortalama (pooled) prevalans değerleri olan 3.2% ve 3.3 ile karşılaştırıldığında daha düşük saptanmıştır. Literatürle uyumlu olarak; impairment (bozulma) kriteri dahil edildiğinde DEHB ve KOKGB sıklığının belirgin olarak azaldığı gözlenmiştir. DSM IV ve önerilen DSM-5 Tanı Ölçütleri bozulma kriteri dahil edilerek karşılaştırıldığında KOKGB sıklığı önerilen DSM 5 kriterleriyle daha fazla bulunurken, DEHB oranı iki tanı sistemi arasında fark saptanmamıştır. Objective: Epidemiological studies contributes to our understanding of the distribution, etiology and risk factors of the disorders. There have been fewer epidemiologic investigations aimed at estimating prevalence and incidence and associated risk factors for children and adolescents compared to adult. The aim of this study is to determine the prevalance of ADHD, ODD and CD in a sample of primary school children in İzmir, Turkey. The second aim of this study is to compare prevalance rates for ADHD and ODD using DSM-IV and proposed DSM-5 criteria within the same population.Method: Twelve schools were randomly selected and stratified according to socioeconomical status by İzmir Directorate of National Education. The sample consisted of randomly selected 419 primary school children with 5% margin of error and alpha (t) 1%. 417 cases were interviewed with a response rate of 99.5%. The cases aged between 6 to14 were assessed using the K-SADS-PL (Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Age Children- Present and Lifetime Version), impairment criterion scale and also proposed DSM-5 criteria for ADHD and ODD.Results: The prevalance of ADHD, ODD and CD were found respectively as 21.8%, 2.4%, 1.9% by using only clinical assessment and 12.7%, 1.2%, 1.9% by clinical assessment combined with the impairment criterion. According to proposed DSM-5 criteria prevalance of ADHD and ODD were respectively 22.8% and 5% by using clinical assessment without the impairment criterion; 12.7% and 3.6% when the impairment criterion was added to the symptom criteria for diagnosis.Conclusion: ADHD prevalance obtained in our study (%12.7) is higher than the worldwide pooled prevalance for childhood ages (%5.29) . However the ADHD prevalance found in this study is consistent with the previous longitudinal ADHD prevalence research in the same region. ODD and CD prevalance obtained in our study (1,2 and 1.9) is lower than the worldwide pooled prevalance (3.2% and 3.3%). With the inclusion of diagnosis-specific impairment criterion, ADHD and ODD rates reduced slightly; consistent with the literature. ODD prevalance was higher with the proposed DSM 5 criterion compared to DSM IV criterion when the impairment criterion was included. ADHD prevalance was same with the two diagnosis systems. 167
- Published
- 2012
28. Determıne the longıtıdunal prevalance of opposıtıonal defıant dısorder
- Author
-
Uslu, Erman, Ercan, Eyüp Sabri, Aydın, Cahide, and Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Behavior ,Adolescent psychiatry ,Epidemiology ,Comorbidity ,Adolescents ,Psikiyatri ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Adolescent psychology ,Behavioral disorders ,Psikoloji ,Gender identity ,Prevalence ,Psychology ,Children - Abstract
Giriş: KOB ki çocukluk çağının son derece yaygın psikiyatrik bozukluklarından biridir. Genellikle DB ile kombine olarak araştırılmaktadır. Günümüz literatüründe saf KOB epidemiyolojisi ile ilgili oldukça sınırlı bilgi mevcuttur. KOB prevalansı %2-15 gibi çok geniş bir aralıkta verilmektedir. Ayni zamanda bozukluğun seyri ve tanısal stabilitesi çok iyi bilinmemektedir.Yöntem: Bu çalışmada; KOB'nin doğal seyri ve tanısal stabilitesini aydınlatmak amacıyla, epidemiyolojik örneklemde 3 yıllık boylamsal çalışma deseni ile KOB prevalansı araştırıldı. KOB prevalansını etkileyecek en önemli faktörün kullanılacak yöntem olması göz önüne alınarak en iyi öngörü prosedürü izlendi. Bu çalışma İzmir, Türkiye'de ikinci sınıf öğrencileri arasında yapıldı. Örneklem büyüklüğü belirlenirken tüm 2. sınıf örnekleminden %1 hata payıyla, alfa %5 olarak alınmış ve 8 yaş grubu çocuklar için KOB prevalansı %5 öngörülerek hesaplanmıştır. Bu nedenle bu çalışma için gerekli olan örneklem büyüklüğü 1500 öğrenci olarak hesaplanmıştır. Toplam 67 okul içerisindeki 16 okul alt/orta/üst sosyoekonomik gruba göre belirlenmiş ve bu 16 okuldan rast gele örneklem alınması yöntemiyle 1500 olgu seçilmiştir. Tarama işleminde Turgay Dikkat Eksikliği ve Yıkıcı Davranış Bozuklukları için DSM-IV'e dayalı tarama ve değerlendirme ölçeği (T-DSM-IV-S) olguların ebeveyn ve öğretmenlerine verilmiş ve formları geçerli kabul edilen 1455 (%43.1 kız ve %56.9 erkek) olgu arasından 43 tarama pozitif ve kontrol grubu olarak 43 tarama negatif olgu eşleştirildi. Tanı işlemi için, Kiddie-SADS, WISC-R kısa formu ve bozulma kriteri toplam 86 çocuğa uygulandı. Çalışmanın 2. ve 3. dalgalarında da ayni araştırmacılar tarafından orijinal örneklem ziyaret edildi. KOB'nin prevalansı Rohde et al. (1999) tarafından önerilen ?Pe = cd + nns (1-npv)/n? formülü ile hesaplandı. İstatistiksel analizde kategorik değişkenler için ki kare testi ve sayısal değişkenler için eşleştirilmiş t testi kullanıldı. P değerinin 0.05) ( Male/Female ratio according to waves respectively was: 10.5, 6 and 14). İn terms of sociodemographic properties and WİSC-R short form results any statistical difference was not found among the cases with or without ODD diagnoses.Conclusion: To the best of knowledge, this study was the first longitudinal prevalence study which investigated ODD in particular. The ODD prevalence found in this study is very consistent with the previous literature findings while the distribution of the cases according to sex is quite different. The study showed the stability of ODD diagnosis among first, second and third waves; despite fluctuations of the prevalence.Key words: oppositional defiant disorder, conduct disorder, epidemiology, prevalence, gender ratios, comorbidity 113
- Published
- 2011
29. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olguları ile sağlıklı kontrollerin DTI (Diffusion tensor imaging) bulguları açısından karşılaştırılması
- Author
-
Süren, Serkan, Ercan, Eyüp Sabri, Aydın, Cahide, and Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Magnetic resonance spectroscopy ,Radyoloji ve Nükleer Tıp ,Radiology and Nuclear Medicine ,Psikiyatri ,Attention deficit disorder with hyperactivity - Abstract
DEHB, erken başlangıç gösteren, oldukça sık görülen ve işlevselliği yoğun bir şekilde etkileyen nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB'de yapısal ve fonksiyonel beyin görüntüleme çalışmaları ile ilgili literatür hızla büyümekte ve bu literatür giderek artan oranda geniş ölçekli beyin döngüleri arasındaki anormal etkileşimin DEHB patofizyolojisini yansıttığı görüşüne katkıda bulunmaktadır. DEHB'ye yönelik beyin görüntüleme çalışmaları çoğunlukla beyindeki bölgesel defisitleri incelemeye odaklanmışken son yıllarda bu yaklaşım beyin bölgeleri arasındaki fonksiyonel ve yapısal bağlantıların incelendiği ''connectivite'' yaklaşımına doğru kaymaya başlamıştır. (Ewijk 2012) Bu değişimle beraber DEHB patofizyolojisinde lokal yapısal ve fonksiyonel defisitler kavramı yerini çeşitli beyin döngülerinin organizasyonlarındaki bozulmaya bağlıdisfonksiyon kavramına bırakmaya başlamıştır. (Cortese 2012) DTG bir çok beyaz madde yolağındaki anormallikleri yeteri derecedeki çözünürlükle gösterebilmesi patofizyolojisinde beyaz maddenin etkilendiği düşünülen Şizofreni, Otizm ve DEHB gibi psikopatolojilerde yoğun olarak kullanılmasını sağlamıştır. DTG yöntemi yöne bağımlı farklı difüzyonların FA (fraksiyonel anizotropi) değeri olarak somutlaştırılmasına ve ölçümlerinin yapılmasına olanak sağlar. Böylece özellikle su moleküllerinden zengin beyaz madde yolaklarının durumu in-vivo olarak gösterilebilmekte ve öncelikli olarak bütünlüğü bozulan beyaz madde yolakları tespit edilebilmektedir. Bu çalışmada; DEHB tanılı olgular beyin beyaz madde bütünlüğünü yansıttığı düşünülen çeşitli DTG parametreleri hesaplanarak , DEHB grubunun, sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırılması, DSM-V taslak kriterlerine göre sınıflandırılan DEHB alt tiplerinin kendi aralarında ve sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırılması ve olası beyaz madde anormalliklerini saptanması amaçlanmıştır. Çalışmamıza, Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniği'ne başvuran, deneyimli bir çocuk psikiyatristi tarafından yapılan yarı yapılandırılmış psikiyatrik görüşme (K-SADS-PL) sonucu DEHB tanısı alan, 8-15 yaş arası olgular alınmıştır. Daha sonra, bütün olgular, tanıya kör olan deneyimli iki çocuk psikiyatristi tarafından tekrar değerlendirilmiştir. Klinik tanı, `Best Estimate Procedure` yöntemiyle (aile ve çocukla yapılan yarı yapılandırılmış psikiyatrik görüşme, aile ve öğretmenler tarafından doldurulan ölçekler ve WISC-R iki alt test sonucu) konulmuştur. Olgular, DSM-V taslak kriterleri 78açısından da değerlendirilerek, 24 DEHB-Bil, 24DEHB-DE, 24 DEHB-Rest ve 24 sağlıklıkontrol olgusu, çalışmamızın örneklemini oluşturmuştur. Grupların oluşturulmasından sonra tüm olgulara, beynin genel olarak incelenmesine olanak sağlayan VBA yöntemi kullanılarak DTG uygulanmıştır. Elde edilen veriler, TBSS ile analiz edilmiştir. Çalışma sonuçlarımız DEHB-DEB tip ve DEHB-Restriktif alt tip tanılı olgularda konvansiyonel MRG ve DTG yöntemi kullanılarak yapılmış önceki çalışmalarla uygun olarak beyaz maddeyi oluşturan aksonal yolaklarda yaygın anormallikler tespit etmiştir. DEHB nörobiyolojisi ile uyumlu olarak bu anomaliklerin daha çok Frontostriatal ve frontoparyetal alanlarda olduğu görülmüştür. DEHB'li alt gupların birleşiminden oluşan ana DEHB grubu ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamış olması örneklem grubumuzu oluşturan DEHB olgularının olası farklı etiyopatogeneze sahip, dolayısıyla farklıbeyin bulguları gösterebilecek farklı DEHB alt tiplerinden oluşmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür. Bu anlamda sonuçlarımız literatürde DEHB alt tip ayrıı yapılmaksızın araştırmaya dahil edilen olgularla yapılan ve kontrol grubu ile farklılık saptamayan diğer bazıçalışmalar ile uyumludur. Bunun yanında örneklemi oluşturan DEHB'li olgulardan nispeten küçük yaşta olanlarda myelinizasyonda gelişimsel gecikmeye bağlı RD artışına sekonder FA değerlerinde rölatif azalmalar ile (Nagel 2011) daha büyük yaşta olan DEHB'li olgularda azalmış nöronal dallanma veya artmış sinaptik budanmaya bağlı RD'de azalmaya sekonder artmış FA değerlerinin (Silk 2008) saptanabileceği, bu durumunda örneklemimizle kontrol grubu arasında FA değerlerinde bir farklılaşma olmamasının diğer olası bir nedeni olabileceği düşünülmüştür. ADHD is a common neurodevelopmental disorder characterized by early onset and heavily affected functionality. In recent years, there has been an increasing amount of literature concerning the use of structural and functional brain imaging studies in ADHD, contributing to the opinion that abnormal interaction between large scale brain circuitries reflects ADHD pathophysiology. While brain imaging studies involving ADHD mainly focus on examining the regional deficits in brain, recently, a new method termed as 'connectivity approach' and consisted of evaluating functional and structural links between brain regions, has shown a steady increase in popularity (Ewijk, 2012). This new approach replaced the concept of local structural and functional deficits with the concept of dysfunction associated with impaired organization of various brain circuitries in ADHD (Cortese, 2012). Since DTI can display abnormalities in many white matter pathways in high definition, it has been commonly used in psychopathologies concerning the involvement of white matter such as schizophrenia, autism, and ADHD. DTI modality allows measurement and conversion of different direction-dependent diffusions into a fractional anisotropy (FA) value. Thus, particularly white matter pathways rich of water molecules can be examined in vivo and disrupted white matter pathways can be detected, In this study, we aimed to detect possible white matter abnormalities, compare the ADHD and healthy control groups, and compare ADHD subtypes (classsified based on DSM ?V criteria) with each other and with the healthy control group by calculating various DTI parameters that are believed to reflect the integrity of brain white matter in cases of ADHD. Our study included patients of 8-15 years who applied to the Pediatric and Adult Mental Health and Diseases Department at the Ege University and diagnosed as ADHD by a semistructured psychiatric interview (K-SADS-PL) performed by an experienced pediatrician. Thereafter, all cases were re-evaluated by two experienced pediatric psychiatrists who were blinded to the previous diagnosis. The clinical diagnosis (including semi-structured psychiatric interviews of child and family, scales completed by family and teachers, and two subtests of WISC-R) was established by the 'Best Estimate Procedure' method. Our cases were evaluated according to the DSM-V draft criteria. The study sample consisted of 24 patients with ADHD-Bil, 24 patients with ADHD-DE, and 24 patients with ADHD-Rest, as 80well as 24 healthy controls. Following the arrangement of the groups, each patient received DTI using VBA method which allowed overall evaluation of the brain. The collected data were analyzed by TBSS. In accordance with the results of previous studies using conventional MRI and DTI methods on cases diagnosed with ADHD subtypes of ADHD-DEB and ADHD-restrictive, we determined diffuse abnormalities in the axonal pathways of white matter. These abnormalities were localized mainly over the frontostriatal and frontoparietal areas which was a finding consistent with ADHD neurobiology. There was no statistically significant difference between the ADHD group and the control group, which may be explained with the mixed structure of our ADHD group consisted of different ADHD subtypes with different etiopathogeneses showing different brain symptoms. Therefore, our results were consistent with some studies including no subtype classification of ADHD and reporting no difference between ADHD and control groups. In addition, it has been reported that younger participants may present with relative decreases in FA values secondary to increased RD associated with delayed myelination (Nagel, 2011) and older participants may demonstrate increased FA values secondary to decreased RD associated with reduced neuronal branching or elevated synaptic pruning (Silk, 2008), both of which may be another explanation of the absence of a difference between study and control groups with regard to FA values 122
- Published
- 2011
30. The investigation of common stuttering attitudes in respect to the level of depression and anxiety in stutterers
- Author
-
Dumanoğlu, Alev, İnceer, Benal, Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Aydın, Cahide, Sorıas, Oya, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Klinik Psikolojisi A.B.D ,Psychology - Abstract
KEKEMELERDE YAYGIN KEKEMELİK TUTUMLARININ KAYGI VEDEPRESYON DÜZEYLERİ AÇISINDAN İNCELENMESİPsikolog Alev DUMANOĞLUYüksek Lisans Tezi, Psikiyatri Anabilim DalıTez Yöneticisi: Prof. Dr. Benal İNCEEREylül 2006, 88 sayfaBu çalışmada kekemelerin yaygın tutumları beş ana boyut altında incelenerek kekemelerindepresyon ve kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin saptanması amaçlanmıştır.Çalışma kapsamında Ege Üniversitesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Konuşma BozukluklarıBirimi'ne 2004-2005 yılları arasında başvuran DSM-IV ölçütlerine göre kekemelik tanısı almışbireylerden seçilen bir örneklem üzerinde anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Araştırmadadeneklerin depresyon düzeyi Beck Depresyon Envanteri ile; kaygı düzeyleri ise STAI ile ölçülmüştür.Elde edilen sonuçlara göre deneklerin depresyon düzeylerinin ?bedensel tepkiler? boyutundayer alan kekemelik davranışlarının sergilenmesi ile; durumluk kaygı düzeylerinin ise ?alternatif iletişimbiçimleri? boyutunda yer alan kekemelik davranışlarının sergilenmesi ile anlamlı düzeyde (p
- Published
- 2006
31. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan çocuk ve ergenlerin anne ve babalarında psikiyatrik özellikler ve DEHB'un araştırılması
- Author
-
Varolgüneş, Dilhan, Aydın, Cahide, and Diğer
- Subjects
Psychiatry ,"null" ,Family ,Adolescents ,Psikiyatri ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases ,Attention deficit disorder with hyperactivity - Abstract
ÖZET Bu çalışmada öncelikle DEHB olan çocuk ve ergenlerin anne ve babalarında sosyodemografik özellikler, psikiyatrik bozukluklar ve DEHB belirtilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Ayrıca DEHB'de sık rastlanan özellliklerle, eşlik eden özellikler de araştırılmıştır. Bu amaçla DEHB olan çocuk ve ergenlerin anne babalarıyla, ruhsal ve bedensel bir hastalığı olmayan sağlıklı çocukların anne ve babalarından oluşan kontrol grubu karşılaştınlmıştır. Çalışmaya DEHB tanısı alan 40 çocuğun anne ve/veya babası ile 28 sağlıklı çocuğun anne ve/veya babası olmak üzere toplam 107 ebeveyn alınmıştır. DEHB ve kontrol grubundaki çocuklar yaş ve ekonomik durum yönünden eşleştirilmeye çalışılmıştır. Çalışmaya alınan tüm deneklere kendileri tarafından doldurulmak üzere bir anket formu ile çocukluk ve erişkinlik dönemine ilişkin doldurulmak üzere DEHB formu verilmiştir. Daha sonra SCID NP Sağlıklı Kişi Formu ile SCID-II Kişilik Bozukluktan Formu kullanılarak bireysel görüşme yapılmıştır. Bu uygulama sonucunda DEHB olan çocukların anne ve babalan ile kontrol grubunun anne ve babalan arasında psikiyatrik bozukluklar yönünden istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. DEHB belirtileri yönünden ise DEHB grubundaki annelerde çocuklukta DEHB belirtileri kontrol grubundan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı bulunmuştur(p=0.035). DEHB `tanısı` alan anne babalarla almayanlann karşılaştınlması sonucu çocuklukta ve erişkinlikte, DEHB tanısı alan gruptaki babalarda geçmiş major depresyon, erişkinlikte DEHB tanısı alan annelerde ise şimdiki major depresyon DEHB `tanısı` alan grupta istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklı bulunmuştur.. (p
- Published
- 1999
32. Diyabetik çocuklarda psikopataloji ve tedaviye uyumu etkileyen psikososyal faktörler
- Author
-
Erermiş, Hatice Serpil, Aydın, Cahide, and Psikiyatri Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Diabetes mellitus ,Psychopathology ,Psychosocial features ,Psikiyatri ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases - Abstract
2. Diyabetik çocuklarda depresif duygudurumla giden psikiyatrik bozukluklar başta olmak üzere % 8 oranında psikiyatrik bozukluk bulunmuştur. Psikiyatrik bozukluktan çok eşik altı psikiyatrik bulgulara rastlanması da dikkat çekmiştir. 3. Diyabetik çocuklarda metabolik kontrolü etkilebileceği düşünülen psikososyal faktörler incelendiğinde; yaş büyüdükçe metabolik kontrolün bozulduğu, parçalanmış aileden gelen ya da aile ilişkilerinde sorun tanımlayan çocuklarda, okula devam etmeyen, okul başarısı kötü olan, üniversiteye gitme ya da mesleki eğitim gibi amaçlan olmayan diyabetik çocuklarda, psikiyatrik bozukluk ya da sorun saptananlarda metabolik kontrolün kötü olduğu bulunmuştur. Ancak varsayımın tersine sosyoekonomik düzey ile metabolik kontrol arasında bir ilişki saptanmamıştır. Sonuç olarak; diyabetik çocuklarda sağlıklı yaşıtlarına kıyasla daha fazla anksiyete, depresif duygulanım ve içe yönelik nevrotik semptomlar bulunduğu; etkinliklerinin, sosyalliklerinin ise daha düşük düzeylerde olduğu bulunmuştur. Diyabetik çocukların daha pasif ve izole oldukları, daha fazla duygusal sorun ve davranış problemleri yaşadıkları düşünülmüştür. Diyabetik kontrolün yaşın artmasıyla bozulduğu, sosyoekonomik düzeyden ziyade, aile ve okul durumunun, ruhsal sorunların metabolik kontrolü etkilediği saptanmıştır. Yaşam boyu izlem ve tedavi gerektiren bir hastalığa sahip olan diyabetik çocuklara ve ailelerine destek olabilmek ve yardım etmek için multidisipliner yaklaşımlar gerekli olup, bu yönde yapılan çalışmaların arttırılması hem çocuklara yardımcı olacak, hem de farklı disiplinler arası işbirliği ve yardımlaşmayı arttıracaktır. 100 128
- Published
- 1996
33. Çocukluk ve ergenlik döneminde obsesif kompulsif bozukluğun klinik özellikleri
- Author
-
Aras, Şahbal, Aydın, Cahide, and Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Obsessive compulsive disorder ,Psikiyatri ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases - Abstract
Çalışmamızda EÜTF Çocuk Psikiyatrisi Kliniğine iki yıllık bir süre içinde başvuran ve OKB tanısı konan 40 çocuk ve ergen değerlendirilmiştir. Bu olguların sosyodemografik Özellikleri, ailede hastalık öyküsü, semptomatoloji, komorbidite, klinik gidiş özellikleri derlenmiştir. Psikiyatrik görüşme ve aileden alınan bilgiler doğrultusunda değerlendirilen hastaların demografik, medikal, gelişimsel, akademik ve davranış özelliklerine ilişkin verileri ayrıntılı olarak kaydedilmiştir. Tüm hastalara CDI, CBCL, Wechsler ölçekleri, Touwen Minor Nörolojik Bozukluk Değerlendirme Skalası ve 16 hastaya nöroradyolojik inceleme uygulanmıştır. Çalışmamızda; Erkek/Kız oranı: 1.85 olarak belirlenmiştir. Ortalama başlangıç yaşı 10.9±2.7'dir. Başlangıç yaşı; kızlarda küçük olmakla birlikte kızlarla erkekler arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklı bulunmamıştır. En erken başlangıç yaşı 5 yaş 9 aydır. Olguların yaklaşık %95'inde obsesyon ve kompulsiyonlar birlikte, bir olguda sadece obsesyonlar ve yine bir olguda sadece kompulsiyonlar saptanmıştır. Ortalama 22.6±21.7 aylık hastalık süresi göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede olguların %35'inde semptomların zaman içinde değiştiği saptanmıştır. Hastaların %77.5'inde komorbid ruhsal bozukluklar saptanmıştır. En sık görülen komorbid bozukluklar affektif bozukluklar, anksiyete bozuklukları ve tik bozukukları olarak belirlenmiştir. Birinci derece akrabalarda başta obsesif kompulsif yakınmalar olmak üzere psikopatoloji sık olarak bulunmuştur. OKB 'un sosyal geri çekilme, akademik başarısızlık gibi komplikasyonları belirgin olarak dikkati çekmiştir. Bu bulgular çocuk ve ergen yaş grubunda OKB'un sıklıkla diğer psikopatolojilerle bağlantılı, kronik, ciddi bir ruhsal rahatsızlık olduğuna ilişkin bulguları desteklemektedir. 135
- Published
- 1996
34. The Psychometric Properties of Turkish Version of Autism Spectrum Screening Questionnaire in Children aged 6-18 years.
- Author
-
Köse S, Özbaran B, Yazgan Y, Bildik T, Erermiş S, Aydın C, and Baytunca MB
- Subjects
- Adolescent, Case-Control Studies, Child, Female, Humans, Male, Sensitivity and Specificity, Turkey, Autism Spectrum Disorder psychology, Psychometrics, Surveys and Questionnaires
- Abstract
Objective: The objective of this study is to determine the psychometric properties of the Turkish version of the Autism Spectrum Screening Questionnaire (ASSQ-TR) and to find the best cutoff score for Pervasive Developmental Disorder (PDD) cases., Method: Children between 6 to 18 years old with diagnoses of PDD, Obsessive Compulsive Disorder (OCD), and Attention Deficit Hyperactivity Disorder (ADHD) were included. The healthy control (HC) group was recruited from children who did not have any psychiatric complaints or history. Furthermore, parents of 268 children filled the ASSQ-TR. Of the children, 51 were PDD, 67 were ADHD, 50 were OCD, and 100 were HC. In order to show the reliability of the ASSQ-TR, Cronbach's alpha values and test-retest were evaluated. ROC analyses was carried out to show concurrent validity and to determine the cutoff score., Results: The Cronbach's alpha of ASSQ-TR is 0,86, while the test-retest reliability is r: 0,98. Total ASSQ-TR scores of children with PDD (27,96±9,5) were significantly higher than other groups (p<0,001). ROC analysis of ASSQ-TR showed the area under curve to be 0,97 with a cutoff of 16, having the maximum sensitivity (94,1%), specificity (89,0%), and 90,7% diagnostic accuracy of PDD versus HC scores., Conclusions: Our pilot data showed that ASSQ-TR is a reliable instrument that successfully differentiates clinically diagnosed PDD from HC. This instrument might therefore be useful for the screening of PDD in school-aged children in Turkish populations.
- Published
- 2017
35. [Prevalence of anxiety and mood disorders and demographic characteristics of elementary school students].
- Author
-
Bilaç Ö, Ercan ES, Uysal T, and Aydın C
- Subjects
- Adolescent, Adolescent Health Services, Anxiety Disorders psychology, Child, Child Health Services, Comorbidity, Cross-Sectional Studies, Demography, Female, Humans, Incidence, Male, Mood Disorders psychology, Parents education, Prevalence, Psychiatric Status Rating Scales, School Health Services, Schools, Turkey epidemiology, Anxiety Disorders epidemiology, Mood Disorders epidemiology, Students
- Abstract
Objective: Childhood psychiatric disorders can prevent individuals from reaching their full potential, and disrupt normal development. Empirical data on the prevalence and incidence of childhood psychiatric disorders are fundamental to understanding the etiology and natural history of such disorders. There have been fewer epidemiologic investigations aimed at estimating the prevalence, incidence, and associated risk factors of psychiatric disorders in children and adolescents, as compared to adults. This study aimed to assess the prevalence of mood disorders (MDs) and anxiety disorders (ADs) in a representative sample of elementary school children from Turkey, providing prevalence rates that were previously unavailable., Materials and Methods: In all, 12 schools were randomly selected and stratified according to socioeconomic status by the İzmir Directorate of National Education. The sample consisted of 419 randomly selected elementary school students, with a 5% margin of error and alpha (t) of 1%. The study included children aged 6-14 years. In total, 417 students were interviewed (total response rate of 99.5%). The 417 students were assessed using the Schedule for Affective Disorders and Schizophrenia for School Age Children-Present and Lifetime Version (K-SADS-PL), Child Behavior Check List (CBCL), Teacher Report Form (TRF), and Impairment Criterion Scale (ICS)., Results: The prevalence of MDs and ADs without considering impairment was 2.9% and 13.9%, respectively, versus 1.4% and 2.6% with considering impairment, respectively., Conclusion: The prevalence of MDs and ADs in the present study's sample are similar to those reported from the Western studies. With the inclusion of diagnosis-specific impairment criteria the rates reduced slightly, as previously reported.
- Published
- 2014
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.