Search

Amaç: Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin doğusunda Erzincan bölgesinde pedodonti kliniğine başvuran çocuk hastalarda süpernümerer dişlerin prevalansını ve özelliklerini belirlemek, neden oldukları komplikasyonları araştırmak ve güncel literatürler ile kıyaslama yapmaktır. Materyal ve Metot: Bu retrospektif çalışmada Ocak 2019-Ocak 2020 tarihleri arasında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne başvuran 4-14 yaş arası 3825 çocuk hastanın klinik ve radyografik verileri incelendi. Süpernümerer dişleri olan her hasta için demografik veriler (yaş,cinsiyet), süpernümerer diş sayısı, sürme durumu, morfoloji, pozisyon, bulundukları dişlenme dönemleri ve süpernümerer dişlerle ilişkili komplikasyonlar kaydedildi. Toplanan veriler istatistiksel olarak analiz edildi. Bulgular: Çalışma sonucunda 51 hastada (%1,34) toplam 64 adet süpernümerer diş tespit edildi. Süpernümerer dişler 1.8:1 erkek kadın oranı ile erkeklerde daha fazla görüldü (p

Investigation of Congenital Agenesis of Third Molar Teeth in Children Living in Erzincan Region Background: In this study, it was planned to retrospectively determine the congenital agenesis of the third molars in 1460 panoramic films of pediatric patients in the Erzincan region and to examine the distribution according to gender and location in the jaws. Materials and Methods: This retrospective study was conducted at Erzincan Binali Yıldırım University, Faculty of Dentistry from June 2018 - January 2020. 1460 patients(752 females and 708 males) between the ages of 10-14 were studied with panoramic radiograph to assess for agenesis of mandibular third molars. Statistical data were analyzed in SPSS 22 program. The Pearson chi-square test was performed for determining the prevalence of congenitally agenesis of the third molar teeth. Results: The prevalence of third molar teeth agenesis was 35.6 %. Total number of patients with single missing third molar was 222(15.5 %). The ratio of the third molar agenesis for females(38 %) was higher than that for males(33%). Significantly higher number of third-molar teeth were found to be missing from the maxilla(57%) than the mandible(43%). 529 patients(54%) had agenesis only on the right side and 469 patients(46%) had agenesis only on the left. Conclusion: The agenesis of the third molars was investigated in pediatric patients living in Erzincan province and its prevalence was found 35.6%. Congenital deficiency of the third molar teeth is more common in women, while it has been observed more in the maxilla than in the mandible. More comprehensive studies can be done by increasing the number of individuals examined., ÖZ Erzincan Bölgesinde Yaşayan Çocuklarda Üçüncü Molar Dişlerin Konjenital Eksikliğinin Araştırılması Amaç: Bu çalışmada, Erzincan bölgesindeki çocuk hastalar ait 1460 panoramik filmde üçüncü büyük azı dişlerinin konjenital eksikliklerinin retrospektif olarak belirlenmesi, cinsiyete ve çenelerdeki yerine göre dağılımının incelenmesi planlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu retrospektif çalışma, etik onay alındıktan sonra Haziran 2018 - Ocak 2020 tarihleri arasında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde yapılmıştır. Üçüncü azı dişlerinin eksikliğini değerlendirmek için, Çocuk Diş Hekimliği Bölümünü ziyaret eden 10-14 yaş arası 1460 hastaya ait (752 kadın ve 708 erkek) panoramik radyografiler incelenmiştir. İstatistiksel veriler SPSS 22 programında analiz edilmiştir. 3. büyük azı dişlerinin konjenital eksikliklerinin yaygınlığını belirlemek için Pearson ki-kare testi uygulanmış, ayrıca gruplar arasındaki farklılıkları karşılaştırmak için tek yönlü ANOVA testi tercih edilmiştir. Bulgular: 1460 hastadan üçüncü büyük azı dişlerinin konjenital eksikliklerinin prevalansı %35.6 olarak tespit edilmiştir. Sadece tek bir üçüncü molar dişi eksik olan toplam hasta sayısı 222 (%15.5) idi. Kadınlarda üçüncü molar eksikliğinin prevalans oranı (%38) erkeklere göre (%33) daha yüksekti. Üst Çenede (%57) alt çeneye(%43) göre önemli ölçüde daha fazla üçüncü azı dişi eksik bulundu. 529 hastada (%54) sadece sağ tarafta üçüncü molar eksikliği varken, 469 hastada (%46) ise sadece solda üçüncü molar eksikliği vardı. Sonuç: Üçüncü azı dişlerinin konjenital eksiklikleri Erzincan ilinde yaşayan çocuk hastalarda % 35.6 olarak bulunmuştur. Üçüncü molar eksikliği kadınlarda daha yaygın olarak tespit edilirken, maksillada mandibulaya göre daha fazla gözlemlenmiştir. İncelenen kişi sayısı artırılarak daha kapsamlı çalışmalar yapılabili

Objective: The aim of this study is to determine the existing changes in the education process in dentistry faculties in Turkey from the spring term of 2020 to the present day and to provide information exchange between universities.Methods: In total 79 dentistry faculties in Turkey were invited to this survey study. Data were collected between April 15, 2021 and May 1, 2021. In the 32-item questionnaire, questions were asked about the characteristics of the faculties (state or private institution, foundation year) and how they carried out their educational activities (online, face-to-face, etc.) since the beginning of the pandemic. Chi-square test and Fisher's Exact test were used to determine the differences between the groups (p

Objective: The aim of this in vitro study was to investigate the fluoride-releasing/recharging and antimicrobial effects of restorative materials used in pediatric dentistry. Material and Method: High-viscosity and resin-modified glass-ionomer cement, glass carbomer, compomer, giomer and composite were tested. Dental materials’ fluoride-release was measured in distilled water (DW) and artificial saliva (AS) for eight weeks using a fluoride-specific electrode. At the end of eight weeks, specimens were divided into three groups for recharging with acidulated phosphate fluoride gel and fluoride varnish. After recharge, fluoride release was measured again. Agar diffusion test was used to assess antimicrobial effects against S. mutans and L. acidophilus. The statistical analysis was done with Mann-Whitney U and Friedman tests using SPSS-22 software. Results: High-viscosity glass-ionomer cement showed the highest fluoride-release in both storage media, followed by glass carbomer, while giomer demonstrated the lowest. After recharge, the increase in the varnish group was significantly higher than others (p, Amaç: İn vitro çalışmamızın amacı çocuk diş hekimliğinde kullanılan güncel restoratif materyallerin fluorid salınımını saptamak, yeniden yükleme sonrası salınımlarını değerlendirmek ve bu materyallerin antimikrobiyal etkinliğini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda yüksek viskoziteli cam iyonomer siman, rezin modifiye cam iyonomer siman, cam karbomer, kompomer, giomer ve rezin kompozit kullanıldı. Fluorid salınımı distile su (DS) ve yapay tükürük (YT) içerisinde 8 hafta boyunca fluorid spesifik elektrod ile ölçüldü. 8. haftanın sonunda örnekler üç gruba ayrıldı. Birinci gruba hiçbir ajan uygulanmazken, ikinci gruba asidüle fosfat fluorid jel, üçüncü gruba ise fluorid verniği uygulandı ve yükleme sonrası salınımları incelendi. S. mutans and L. acidophilus’a karşı antimikrobiyal etkinin değerlendirilmesinde agar difüzyon testi kullanıldı. İstatistiksel analizler SPSS-22 programı kullanılarak Mann-Whitney U ve Friedman testleri ile yapıldı. Bulgular: Her iki ortamda da en yüksek fluorid salınımını yüksek viskoziteli cam iyonomer siman yaparken, bunu cam karbomer izledi. En düşük salınım giomerde saptandı. Fluorid yüklemesi sonrası tüm materyallerin salınımı artarken; vernik gruplarındaki artış, diğer gruplardan anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p

Psikositozis (PKND), kisa boy, siddetli kemik kirilganligi, ekzoftalmi ve mikrognati gibi oral belirtilerle karakterize, nadir gorulen, otozomal resesif bir hastaliktir. Genellikle hipoplastik orta yuz, on capraz kapanis, derin damak ve dental caprasiklik gibi tipik kraniyofasiyal deformiteler ile gorulur. Bu olgu sunumunun amaci, PKND’li uc kardesin dental tedavilerini sunmak ve bildirilen vakalar altinda pycnodysostosis icin Katepsin K’yi analiz etmektir. Klinigimize basvuran ailenin 5 cocugundan ucunde piknodizostosis gorulurken, diger iki kardes saglikliydi. Cocuklarin detayli klinik ve radyolojik muayeneleri yapildiktan sonra etkilenen bireylerin gerekli restoratif ve koruyucu tedavileri tamamlandi. Altta yatan nedeni aciga cikarmak amaciyla, Katepsin K amplifiye edildi ve spesifik primerler kullanilarak dogrudan sekanslandi. Etkilenen tum kardesler homozigot bir durum olarak L7P varyasyonu tasirken, saglikli kardeslerde ise ayni durumun heterozigot hali gozlendi. Piknodizostozis sendromlu hastalarda kemik kiriklarinin kolay olusmasi ve tedaviler icin erisimi zorlastiran sinirli agiz acikliklari nedeniyle erken tani ve mudahale oldukca onemlidir. PKND hastalari icin sik kontroller planlanmalidir. Duzenli agiz bakimi ve koruyucu tedavilerin erken donemde yapilmasi hastalara daha iyi bir yasam kalitesi saglamaktadir. Katepsin K’nin L7P varyasyonunun PKND icin bir tani kriteri olabilecegini dusunmekteyiz.

Restoratif dental materyallerden salinan florur demineralizasyonu onleyici, remineralizasyonu arttirici etkisinin yaninda antibakteriyal etki de gostererek ikincil curuk olusumunu engellemektedir. Gunumuzde florur salimi yapan dental materyallerin cocuk dis hekimliginde kullanimi onem kazanmistir. Bu materyaller arasinda, geleneksel cam iyonomer simanlar (GCIS) (yuksek viskoziteli cam iyonomer simanlar ve sermet simanlar), rezin modifiye cam iyonomer simanlar (RMCIS), nano-iyonomer simanlar, kompomerler, cam karbomerler, giomerler ve florur iceren kompozit rezinler bulunmaktadir. Bu makalede cocuk dis hekimliginde florur salimi yapan restoratif dental materyaller guncel literatur isiginda incelenmistir.

Objective: The aim of this study was to investigate the factors influencing the career choices of students in Marmara University Faculty of Dentistry in the 2014-2015 academic year. Methods: Data were collected from 468 dental students by using a 55-item questionnaire. Results: Mean age of students were 21.6 (range 17-25); 300(64.1%) of them were female and 168(35.9%) were male. Two hundred two (43.2%) students indicated that their first choice was dentistry. If they were to make a choice for a second time, 196(41.9%) of students would again prefer dentistry as their career. There was a significant difference between the year of study and the statement “I will prefer dentistry again” (p

Oligodonti, 3. büyük azı dişleri hariç, 6 veya daha fazla sayıda sürekli diş germ eksikliği olarak tanımlanan, ender görülen bir anomalidir. Oligodonti etiyolojik olarak herhangi bir klinik tabloya eşlik etmeden izole olarak görülebileceği gibi, çeşitli sendromlara veya ciddi sistemik bozukluklara bağlı olabilir. Oligodonti hastalarında fazla sayıda diş eksikliği nedeniyle psiko- lojik, gelişimsel, estetik ve fonksiyonel sorunlar görü- lür. Küçük yaştaki oligodonti hastalarının tedavisi ge- nellikle pedodontist, ortodontist, cerrah ve protez uzmanından oluşan multidisipliner bir ekibin çalısması ile sağlanır.Bu olgu bildiriminde izole oligodonti görülen 6 yaşın- daki çocuk hastaya kaybolan estetik ve fonksiyonunun geri kazandırılması için yapılan multidisipliner tedavi sunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Oligodonti, overdenture, lazerISOLATED LACK OF TEETH MULTIPLE APPROACHES MULTIDISIPLINARY the CASE ONE YEAR FOLLOW-UPABSTRACT Oligodontia is a rare clinical condition, which defined as agenesis of six or more permanent teeth excluding the wisdom teeth. Oligodontia might be related to various systemic disorders nevertheless it can be isolated. Patients suffering from oligodontia may have psychological, developmental, esthetic and functional problems. Comprehensive rehabilitation of these patients include a fully integrated interdisciplinary team approach of pedodontist, orthodontist, oral and maxilla-facial surgeon, and prosthodontist. This case report presents a multidisciplinary treatment of a 6-year-old child patient with non-syndromic oligodontia. Key Words: Oligodontia, overdenture, laser

Objective: The aim of this in vitro study was to investigate the fluoride-releasing/recharging and antimicrobial effects of restorative materialsused in pediatric dentistry.Material and Method: High-viscosity and resin-modified glass-ionomercement, glass carbomer, compomer, giomer and composite weretested. Dental materials’ fluoride-release was measured in distilled water(DW) and artificial saliva (AS) for eight weeks using a fluoride-specificelectrode. At the end of eight weeks, specimens were divided intothree groups for recharging with acidulated phosphate fluoride gel andfluoride varnish. After recharge, fluoride release was measured again.Agar diffusion test was used to assess antimicrobial effects againstS. mutans and L. acidophilus. The statistical analysis was done withMann-Whitney U and Friedman tests using SPSS-22 software.Results: High-viscosity glass-ionomer cement showed the highestfluoride-release in both storage media, followed by glass carbomer,while giomer demonstrated the lowest. After recharge, the increasein the varnish group was significantly higher than others (p