Search

Aim: Subarachnoid hemorrhage (SAH) is a serious disease, and it is thought that melatonin may have positive effects after SAH. Bilateral resection or blockage of superior cervical ganglions has constant effects on melatonin levels. Animal models with bilateral superior cervical ganglionectomy (SCG) show the role of superior cervical ganglion on melatonin and give clues about simple precautions which may help to prevent unfavorable outcomes in SAH patients. The aim of this study is to examine how melatonin levels change in SAH and SCG models.Material and Methods: Forty-two Sprague Dawley male rats weighing 200-250 g were used in the study and randomly divided into six groups. Arterial blood samples were collected 24 hours after the procedure in all groups. Serum melatonin levels of the groups were studied.Results: A significant difference in blood melatonin levels was observed between SAH and SCG groups, and against the control group. There was no significant difference between the melatonin levels in SCG group and SAH+SCG group (p=0.983). The mean blood melatonin level of the SAH group was higher than the SCG (p, Amaç: Subaraknoid kanama (subarachnoid hemorrhage, SAH) ciddi bir hastalıktır ve SAH sonrası melatoninin olumlu etkileri olabileceği düşünülmektedir. Superior servikal ganglionların bilateral rezeksiyonu veya blokajı melatonin seviyeleri üzerinde sabit etkilere sahiptir. Bilateral superior servikal ganglionektomili (superior cervical ganglionectomy, SCG) hayvan modelleri, superior servikal ganglionun melatonin üzerindeki rolünü göstermekte ve SAH hastalarında olumsuz sonuçların önlenmesine yardımcı olabilecek basit önlemler hakkında ipuçları vermektedir. Bu çalışmanın amacı SAH ve SCG modellerinde melatonin düzeylerinin nasıl değiştiğinin incelenmesidir.Gereç ve Yöntemler: Çalışmada 200-250 g ağırlığında kırk iki adet Sprague Dawley erkek sıçan kullanıldı ve rastgele şekilde altı gruba ayrıldı. Tüm gruplarda işlemden 24 saat sonra arteriyel kan örnekleri alındı. Grupların serum melatonin düzeyleri çalışıldı.Bulgular: SAH ve SCG grupları arasında ve kontrol grubuna karşı kan melatonin düzeylerinde anlamlı farklılık gözlendi. SCG grubu ve SAH+SCG grubu melatonin değerleri arasında anlamlı bir fark yoktu (p=0,983). SAH grubunun ortalama kan melatonin düzeyi, SCG (p

Aim: Lumbar disc disease affects quality of life and psychological status of patients due to chronic and recurrent low back pain. It is also cause serious labor and economic loss. In recent years, patients may turn to alternative and complementary medicine techniques due to pain. This study aimed to examine the use and methods of traditional and complementary medicine (TCM) and non-pharmacological methods in patients undergoing surgery for lumbar disc herniationMaterial and Methods: Thirty-six patients with surgical indication for lumbar disc herniation were included in the study. Patients were evaluated with neurological examination, Visual Analogue Scale, Karnofsky performance scale. Questions about the demographic and clinical characteristics of the patients and use of TCM and non-pharmacological methods were asked face-to-face interview.Results: Eighteen (50%) patients were male and 18 (50%) were female, and the mean age was 47.69±8.05 years. The TCM method was applied in 55.6% of patients when the disease was diagnosed. The most frequently (43.8%) applied TCM method was hijama. The number of patients reporting no benefit was 27 (75%), and the number of patients reporting worsening was 2 (5.6%). 26 (72.2%) of the patients did not recommend the use of these methods. It was learned that only 4 (11.1%) of the people who applied TCM were doctors.Conclusion: There is a need to explain TCM methods, which are increasingly used in Turkish society, correctly among the public, to provide accurate information on this subject, and to take precautions for the implementation of applications by health professionals., Amaç: Lomber disk hastalığı ortaya çıkardığı kronik ve tekrarlayıcı bel ağrısı nedeniyle hastaların yaşam kalitelerini ve psikolojik durumlarını etkilemektedir. Ayrıca ciddi iş gücü ile ekonomik kayba neden olabilen bir hastalıktır. Ağrı nedeniyle son yıllarda hastalar geleneksel ve tamamlayıcı tıp tekniklerine yönelebilmektedir. Bu çalışmanın amacı lomber disk hernisi nedeni ile cerrahi uygulanacak hastalarda, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları (GETAT) ve non-farmakolojik yöntemler kullanma durumunun ve kullanılan yöntemlerin incelenmesidir.Gereç ve Yöntemler: Lomber disk hernisi nedeni ile cerrahi tedavi endikasyonu konulmuş 36 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar nörolojik muayene, Vizüel Analog Skalası, Karnofsky performans ölçeği ile değerlendirildi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri ile GETAT ve non-farmakolojik yöntemler kullanma durumuna yönelik sorular yüz yüze görüşme sırasında soruldu.Bulgular: Cerrahi endikasyon konulup çalışmaya katılan hastaların 18’i (%50) erkek ve 18’i (%50) kadın, yaş ortalaması 47,69±8,05 yıl idi. Herhangi bir GETAT yöntemi hastaların %55,6’sında tanı konulduğunda uygulatılmıştı. En sık uygulatılan GETAT yöntemi hacamattı. Fayda görmediğini bildiren hasta sayısı 27 (%75), daha kötüleştiğini bildiren hasta sayısı ise iki (%5,6) idi. Hastaların 26’sı (%72,2) bu yöntemlerin kullanılmasını önermemekteydi. GETAT uygulayan kişilerden sadece 4’ünün (%11,1) doktor olduğu öğrenildi.Sonuç: Türk toplumunda da giderek kullanım sıklığı artan GETAT yöntemlerinin halk arasında doğru şekilde anlatılarak, bu konuda doğru bilgilenmenin sağlanmasına, sağlıkçılar tarafından uygulamaların yapılması konusunda önlemler alınmasına ihtiyaç vardır.

Çalışma alanı, Manisa ilinin Kula ilçesi sınırlarında olup, Kula merkezine yaklaşık 15 km mesafededir. Sahada, temel kayaçlar Paleozoyik yaşlı mermer mercekleri içeren farklı türdeki şistlerden ve yer yer kuvars bantları içeren gnays türü kayaçlardan oluşmaktadır. Bu birim üzerinde, aşırı serpantinit, radyolarit-çört ve kireçtaşı bloklarından oluşan Kretase yaşlı Vezirler Melanjı tektonik olarak bulunmaktadır. Vezirler Melanjı, bölgede geniş mostralar veren Neojen yaşlı gölsel sedimanter kayaçlar tarafından uyumsuz olarak örtülmektedir. Bölgede yaygın bazalt ürününe sahip Kuvaterner yaşlı Kula Volkanitleri Neojen yaşlı birimleri kesmektedir ve bu birimlerin üzerinde gözlenmektedir. İncelemenin konusunu oluşturan manganez cevherleşmeleri Kula (Manisa)'nın kuzeydoğusunda mostra veren Kretase yaşlı Vezirler Melanjı içerisindeki radyolarit-çört litolojileri içerisinde gözlenmektedir. Bölgede 10 cm ile 1.5 metre kalınlığa sahip olan manganezler sert bir yapıya sahiptir ve gri-metalik gri, siyahımsı renklerde gözlenmektedir. Bazı lokasyonlarda bol kırıklı ve çatlaklıdır. Parlak kesit çalışması ve XRD çalışmaları manganez oluşumlarının pirolusit, psilomelan, braunit, kalsit, kuvars ve daha az manjiyorit, todorokit minerallerinden yapılı olduğunu göstermektedir.XRF ve ICP-MS çalışmaları ile manganez cevherleşmelerinin kimyasal içerikleri belirlenmiştir. Manganezler ortalama SiO2 (16.86), Fe2O3 (%0.54), Al2O3 (%1.51), CaO (%16.12) ve MnO (%47.42) içermektedir. Cevherleşmeler güçlü denilebilecek oranda negatif Ce* (ort: 0.57) ve hafif oranda negatif Eu* anomalisi sunmaktadır ve ortalama Mn/Fe oranı %95.26, Al2O3/TiO2 oranı 52.82'dir. Yüksek Ba (ort: 10854 ppm), Sr (ort: 4491 ppm), NTE (ort: 68.4) içeriklerine sahiptir. Düşük Ce anomalisi (ortalama: -0.32), Ce/La (ort: 1.19) ve yüksek Sr içerikleri Kula manganez cevherleşmelerinin yüksek tuzluluklu ve oksijen bakımından zengin ve polijenik bir denizel ortamda oluştuğunu işaret etmektedir. Sonuç olarak, yüksek Mn/Fe, Ba , Sr, düşük Co/Ni oranı (< 1), NTE (< 100 ppm) ve Ce anomalisi (< -0.1) Kula manganezlerinin yayılma merkezine uzak (distal) bir bölgede hidrotermal olarak oluştuğunu göstermektedir. The study area is situated in approximatey northeastern 15 km of Kula town. In the studied area, the basement rocks comprise different types of schist and gneiss including quartz veins. These rock units are overthrusted by the Cretaceous Vezirler Melange made up mainly of highly altered serpentinite, radiolarite-chert and limestone blocks. These melange associations are covered by uncomformably Neogene lacustrine rocks. In this region, Kula Volcanits of Quaternary cut the these basin units and are seen on the their. Manganese occurrences, the subject of present study, are observed within the radiolarite-chert lithologies outcropped as blocks in Cretaceous Vezirler Melange. In the region, manganese ores have thickness from 10 cm to 1.5 m and they are a hard structure. Mn-ores have gray-metallic gray, blackish coloured. In the some locations, they are very fragle and fracked.Based on the polished sections and XRD determinations suggest that Mn-ores predominantly composed of pyrolusite, psilomelan, braunite, calcite, quartz and a lesser extent mangiorite, todorokite. Chemical concentrations of Mn-ores are determined with XRF and ICP-MS. Mn-ores contain average SiO2 (16.86wt%), Fe2O3 (0.54 wt%), Al2O3 (1.51 wt%), CaO (16.12 wt%) and MnO (47.42 wt%). These mineralisations show negative Ce* (mean: 0.57) and slight Eu anomalies. Mn/Fe and Al2O3/TiO2 ratios are 95.26 wt% and 52.82 wt%, respectively. Also, they have highest Ba (mean: 10854 ppm), Sr (mean: 4491 ppm) and NTE (mean: 68.4 ppm). Low Ce anomaly (mean: -0.32), Ce/La ratio (mean: 1.19) and higher Sr cocentrations suggest that Kula manganese mineralisations formed in high-salinity and polygenic oxidative marine an environments. Consequently, the highest Mn/Fe, Ba, Sr, lower Co/Ni (< 1), Co/Zn ratios, NTE (< 100 ppm) contents and Ce anomaly suggest that Mn-ores of Kula formed as hydrothermal in distal marine environment from ridge. 83

Giriş: Spinal kordun yaralanmaları ekonomik ve sosyal ciddi sorunlara yol açması ve halen kabul görmüş bir tedavi şemasının olmaması nedeniyle önemini korumaktadır. Primer ve sekonder hasarlanma olarak iki grupta incelenir. Primer hasarlanma travma esnasında ortaya çıkan kompreson kontüzyon ve laserasyonu içerir. Buradaki hasarlanma miktarı travmanın büyüklüğüne, etki süresine ve absorbe edilen enerji miktarına bağlıdır. Sekonder hasarlanma ise primer hasarlanmanın tetiklediği dakikalar içinde ortaya çıkan günlerce devam eden metabolik ve biyokimyasal olayları içeren bir süreçtir. Bu alanda yapılan klinik ve deneysel araştırmalar çok büyük oranda sekonder hasarlanmayı önlemeye yöneliktir.Method: Bu çalışmada klip kompresyon yöntemi kullanılarak meydana getirilen omurilik yaralanmaları histopatolojik (Luxol fast blue, hematoksilen –eozin ve TUNEL boyama yöntemi) ve hasar skoru muayene yöntemleri (eğik düzlem, motor muayene) kullanılarak siklosporin-A 'nın ikincil hasar üzerindeki koruyucu ve tedavi edici etkinliği araştırıldı. Çalışmada 18 adet Sprague Dawley cinsi dişi erişkin rat kullanıldı. Anesteziyi takiben T7-T9 (Torakal vertebra) mesafesinden yapılan cilt insizyonu ile paravertebral adaleler sıyrıldı grup 1 (kontrol grubu), grup 2 ( laminektomi+ kord basısı ) ve grup 3 (laminektomi+kord basısı + siklosporin-A) verilen 6'şar rattan oluşan toplam üç grup oluşturuldu. Denekler 10 gün boyunca izlenerek nörolojik fonksiyonları 1. 3. 5. ve 10. günlerde kaydedildi. Histopatolojik inceleme için 10. günde sakrifiye edildi. Bulgular: Histopatolojik incelemede Siklosporin-A (sandimmün-Novartis IV ampül)'nın kullanıldığı grupta travma grubuna göre hasar alanının daha küçük çapta olduğu, beyaz maddede bozulmuş aksonların daha az olduğu, yapısal bütünlüğün korunduğu nekroz ve apoptotik hücrelerin de az olduğu izlenirken travma grubunda ise hasar alanında yaygın ödem, inflamatuar hücrelerinde artış, beyaz maddede de vakuolize akson yapıları vardı. Mann Whitney-U istatiksel değerlendirmesinde ise apoptotiz ve nekrozun grup 3 de grup 2 ye göre anlamlı olarak azaldığı izlendi (p