145 results on '"Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI)"'
Search Results
2. Her Şey Değişirken: Şeyh Mehmed Raşid Efendi ve 'Sırf Türkçe' Mevlidi
- Author
-
Abdullah Uğur, Ensar Karagöz, and Uğur A., Karagöz E.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Şeyh Raşid Efendi ,RELIGION ,Religious Studies ,Mevlid ,pure Turkish ,Dini çalışmalar ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Türk İslam Edebiyatı ,ARTS & HUMANITIES ,DİN ,Turkish-İslamic Literature ,Mawlid ,İlahiyat ,Öztürkçe ,Dil Devrimi ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Alphabet Reform ,Arts & Humanities (AHCI) ,Rashid Efendi ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Süleyman Çelebi - Abstract
Osmanlı’nın son dönemleri ile Cumhuriyet’in ilk yıllarına tanıklık eden Raşid Efendi(ö. 1945) hem kurra hafız hem şeyh hem de bir dilci idi. Eyüp’te bulunan SertarikzâdeTekkesi’nin şeyhliğini ifa ettiği gibi, birinci Türk Dili Kurultayı’na da aza olarakkatılmıştı. Oldukça velut bir yazar olan Raşid Efendi’nin geleneği takip ederek telifettiği eserler olmakla birlikte dil devriminden sonra ortaya koyduğu ve kendisininde özellikle vurguladığı şekliyle \"sırf Türkçe\" kaleme alınmış eserleri de vardır. Bueserler içerisinde, Raşid Efendi’nin mevlid kelimesini kullanmamak gayesiyle TürkçeDoğum diye tesmiye ettiği bir mevlidi bulunmaktadır. 11’li hece ölçüsü ile beyit esaslıkaleme alınan bu manzum metinde Raşid Efendi dönemin dil anlayışına uygun olarakhiçbir Arapça ve Farsça kelimeye yer vermediğini iddia eder. Hatta peygamberlerinisimlerini dahi Türkçe olmadıkları için anmaz. Bütün bu yeni ve değişik özelliklerinerağmen Raşid Efendi’nin mevlidi, uzun soluklu mevlit geleneğimizin bir parçasıdır.Bu makalemizde Raşid Efendi’nin kısaca biyografisine değinilerek, bugün müellifhattı tek nüshası bilinen Türkçe Doğum adlı mevlid tanıtılacak, eserin mevlid geleneğiile bağı ve eserde kullanılan Öztürkçe kelimeler üzerinde durulacaktır. Rashid Efendi (d. 1945) witnessed the last years of the Ottoman Empire and the firstyears of the Republic and was a reciter of the Quran, a sheikh, and a linguist. Heparticipated as a member in the first Turkish Language Congress while acting as thesheikh of Sertarikzâde Sufi Lodge in Eyüp, Istanbul. Although Rashid Efendi as avery prolific writer is seen to have written works in line with tradition, he also hasworks that he wrote after the Alphabet Reforms that he stressed as being purely inTurkish. Among these works is the mawlid Rashid Efendi titled Türkçe Doğum [TheBirth of Turkish] in order not to use the actual word mawlid. Rashid Efendi tried not toinclude any Arabic or Persian words in this verse text in accordance with the period’sunderstanding of language usage. Despite all these different new features, RashidEfendi’s mawlid is part of Türkiye’s long-standing mawlid tradition. This article willbriefly discuss the biography of Rashid Efendi, introduce his mawlid titled TürkçeDoğum, of which only copy is currently known, and emphasize the connection ofthe work to the mawlid tradition as well as the so-called purely Turkish words usedin the work.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
3. A Reliability Generalization Meta-Analysis of the Creative Achievement Questionnaire
- Author
-
Süreyya Yörük, Sedat Sen, and YÖRÜK S., Sen S.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Gelişim ve Eğitim Psikolojisi ,Temel Bilimler (SCI) ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Gelişim Psikolojisi ,Psikoloji (çeşitli) ,PSİKOLOJİ, GELİŞTİRME ,PSYCHOLOGY ,PSYCHOLOGY, DEVELOPMENTAL ,Psikoloji ,Arts & Humanities (AHCI) ,SANAT ,Developmental Psychology ,Natural Sciences (SCI) ,Developmental and Educational Psychology ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Psychology (miscellaneous) ,ARTS & HUMANITIES ,ART - Abstract
The Creative Achievement Questionnaire (CAQ) is widely used to measure the creative achievement levels of individuals. Previous studies reported a varying range of reliability coefficients for the CAQ. To this date, no study has investigated the variability in the reliability coefficients of the CAQ. A random-effects reliability generalization meta-analysis, heterogeneity analyses, and moderator analyses were conducted in the present study to examine the variability in the reliability coeffi-cients. The mean alpha value for the total CAQ score was estimated to be .765 (95% CI: .708-.811). The Q test (Q(33) = 1716.648, p < .0001) and I2 (98.74%) values denoted statistically significant heterogeneity among the alpha coefficients. These findings indicate that reliability is a property of CAQ scores and that the reliability of scores changes significantly across samples. The moderator analyses showed that the reliability coefficients were not impacted by the moderator variables considered in this study. However, certain moderator variables that were not included in the analyses may have impacted the reliability coefficients. The findings of the present study imply that the CAQ can be used for exploratory research.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
4. 3. From Émigré to Underclass and Petite Bourgeoisie: A Sociospatial Tale of Grave-Caretakers in Ankara
- Author
-
AYKAÇ, GÜLŞAH and Sargin G. A., Aykaç G.
- Subjects
ARCHITECTURE ,MİMARİ ,City and Regional Planning ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Mimari ,Mühendislik, Bilişim ve Teknoloji (ENG) ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Mimarlık ,Arts & Humanities (AHCI) ,Fizik Bilimleri ,Physical Sciences ,Engineering and Technology ,Şehir ve Bölge Planlama ,Mühendislik ve Teknoloji ,Engineering, Computing & Technology (ENG) ,ARTS & HUMANITIES - Published
- 2023
5. The Concept of the Grotesque in Literature: Friedrich Dürrenmatt’s Play The Physicists and Its Turkish Translation
- Author
-
KILIÇ, MELTEM and Kılıç M., Uras A.
- Subjects
The Physicists ,Social Sciences and Humanities ,Edebiyat Çevirisi ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Interpreting and Translating ,literary translation ,EDEBİYAT ,Friedrich Dürrenmatt ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Mütercim-Tercümanlık ,Gideon Toury ,the grotesque ,Grotesk ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Arts & Humanities (AHCI) ,Die Physiker ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Philology ,LITERATURE - Abstract
Çelişkili kavramların iç içe geçtiği bir güldürü biçimi olan grotesk, ilk olarak Batı’da ortaya çıkar. Başta güzel sanatlar alanında kullanılan bir tür olsa da sonraları dünya yazın dizgesinde önemli bir role sahip olur ve Batı dışında yazın dizgelerini de etkiler. Ülkemize çeviri yoluyla tanıtılmış bu türün en önemli temsilcilerinden biri olan, bu kavramı hem resimlerinde hem de tiyatro oyunlarında adeta yücelten ve tüm özelliklerini başarıyla sergileyen İsviçreli yazar ve ressam Friedrich Dürrenmatt’ın grotesk öğelerle bezeli iki perdelik oyunu Die Physiker’ın Türkçe çevirisini ele almak ve grotesk’in erek dil ve kültüre yansımasını tartışmak bu çalışmanın başlıca hedefidir. Bu doğrultuda, çevirmen Mustafa Tüzel’in 2005 yılında Türkçeye aktardığı çeviri eserdeki kararları Gideon Toury’nin Erek Odaklı Çeviri Kuramına göre incelenmiş, normlar sayesinde çeviri sürecinde alınan kararlar anlaşılır kılınmaya çalışılmış ve söz konusu çevirinin Türk edebiyat dizgesinde üstlendiği işlev sorgulanmıştır. Bununla birlikte, çalışmanın konusu olan grotesk kavramı ve özellikleri, Dürrenmatt’ın hayatındaki yeri ve önemiyle birlikte ele alınmış, Die Physiker adlı tiyatro oyunu ve çevirisi üzerinden tartışılmıştır. İzlenen bu yolla hedeflenen amaç, yazarın dünyaya bakış açısının olduğu kadar karakterinin de grotesk’e eğilimli olduğunu göstermek, bu türle olan yakın ilişkisinin grotesk eserler yaratmada en büyük yardımcılardan biri olabileceği üzerine dikkat çekmektir. Burada ayrıca belirtilmelidir ki, çalışma ‘sahnelenebilirlik’ kavramı üzerinden değerlendirilmemiştir, zira incelenecek eserin eldeki baskısı edebiyat okurları için düzenlenmiş bir baskıdır. Anahtar Kelimeler: Friedrich Dürrenmatt, Die Physiker, Grotesk, Gideon Toury, Edebiyat Çevirisi The grotesque is a form of humor in which contradictory concepts are intertwined and first emerged in the West. Although initially a genre used in the fine arts, it later played an important role in world literature and influenced non-Western literature. The main purposes of this study are to examine the Turkish translation of Die Physiker (The Physicists), a two-act play with grotesque elements written by the Swiss author and painter Friedrich Dürrenmatt, one of the most important representatives of this genre to be introduced to Türkiye through translation who glorified this concept in both his paintings and plays and successfully displayed all its features, and to discuss the reflection of the grotesque in the target language and culture. To this end, the study analyzes the translation decisions of translator Mustafa Tüzel in his 2005 translation and questions the function of this translation in the Turkish literary system. The concept of the grotesque and its characteristics are discussed alongside its place and importance in Dürrenmatt’s life through the play Die Physiker and its translation. The aims here are to show how the author’s character is as prone to the grotesque as his view of the world and to draw attention to the fact that his close relationship with this genre can be a great help in creating grotesque works. The study does not evaluate the work through the concept of performability due to the present edition of the examined work being intended for literary readers. Keywords: Friedrich Dürrenmatt, The Physicists, the grotesque, Gideon Toury, literary translation
- Published
- 2023
6. Reconsidering the role of ulema and scribal actors in the ottoman transition from manuscript to the printed medium
- Author
-
BAŞARAN, AYŞE and Başaran A.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,History of The Ottoman Instutionsand Civilization ,Arts & Humanities (AHCI) ,HISTORY ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
Scholarship on the Ottoman printing enterprise has long neglected the part played by the traditional actors of the written word, including the ulema and calligraphers, in the rise of the press. Though traditionally viewed as opponents of the new print technology, these actors continued to fulfill vital roles in everything from editorial work to the techno- material aspects of printing, generating new opportunities for themselves in a rapidly changing cultural environment. This paper focuses on their role in the Imperial Press to reveal how the know-how of these actors was critical for the transition to the new Ottoman cultural medium of print. It further suggests that as these actors adapted andcarried their skills to that medium, they themselves were influenced by the new technology of the press, and the novel ways of relating to the written word that came with it, in a profound way, with significant implications for the nature of scholarship and the shape of the scholarly career track during the period.
- Published
- 2023
7. Öğrenme ortamından deneyim ortamına dönüşen müzeler
- Author
-
KAMARAJ, IŞIK and Kamaraj I.
- Subjects
Müzecilik ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,çocuk dostu uygulamalar ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,deneyim ortamı olarak müzeler ,Museology ,BEŞERİ BİLİMLER, ÇOKDİSİPLİNLİ ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,museums as learning environment ,öğrenme ortamı olarak müzeler ,Child visitors ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,child-friendly practices ,museums as place of experience ,HUMANITIES, MULTIDISCIPLINARY ,Çocuk ziyaretçiler ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
Öğrenme ortamı olarak kabul edilen müzelerin, yeniden düşünülerek hizmet verdiği gruplardan çocuk ziyaretçiler için deneyim ortamına dönüştüğü ifade edilmektedir. Bu dönüşümün nedenlerine bakıldığında; değişen müze tanımı ile birlikte çocuk ziyaretçiler ile ilgili yapılan araştırmalarda müzelerin deneyim ortamı olarak tanınmasına yönelik bir bakış açısının yer almaya başladığı görülmektedir. Müzeler, öğrenme ortamından deneyim ortamına dönüşürken; çocuk ziyaretçiler için alanlar (galeri, oyun/öğrenme alanı gibi) hazırlamalarının, çocukları yetkin sosyal aktörler olarak kabul etmelerinin, mekânsal tasarım süreçlerinde çocukların görüşlerine başvurmalarının, kendi ortamlarını çocuklar için hazırlamalarının, çocukların öğrenme deneyimlerinin anlamının farkına varmalarının yanı sıra çocuk ve yetişkinler için açık uçlu/yapılandırılmamış deneyimin ve çocuklar için keşfederek öğrenmenin öneminin farkında olmaları ile çocuk dostu ortam kavramını desteklemeyi sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Müzelerin öğrenme ortamından deneyim ortamına dönüşümü ile ilgili hazırlanan bu çalışmada, konu ile ilgili yapılan araştırmalara ve çocuk dostu uygulamalara yer verilmiştir. It is stated that museums, which are accepted as learning environments, have been reconsidered and transformed into an experience environment for child visitors from the groups they serve. Considering the reasons for his transformation; with the changing definition of museum, it is seen that a point of view regarding the recognition of museums as an experience environment has begun to take place in researches on child visitors. As museums transform from a learning environment to an experience environment, they realize the meaning of children’s learning experiences, by preparing areas (such as galleries, play/learning areas) for child visitors, accepting children as competent social actors, seeking the opinions of children in spatial design processes, preparing their own environment for children. It is understood that they continue to support the concept of a child-friendly environment in the museum with awareness of the importance of open-ended/unstructured experience for children and adults and learning by discovery for children. In this study, which was prepared about the transformation of museums from a learning environment to an experience environment, researches on the subject and child-friendly practices were included.
- Published
- 2023
8. Türkei als Transitland für den deutschsprachigen Roman 'Ali und Nino'
- Author
-
TEKİN, HABİB and Tekin H.
- Subjects
Yusif Vezir Chemenzeminli ,Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,EDEBİYAT ,German Language and Literature ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Publikation ,Social Sciences & Humanities ,Publikationsgeschichte ,Batı Dilleri ve Edebiyatları ,ARTS & HUMANITIES ,Ali und Nino ,Alman Dili ve Edebiyatı ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Western Languages and Literatures ,LITERATURE, GERMAN, DUTCH, SCANDINAVIAN ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Philology ,EDEBİYAT, ALMAN, HOLLANDA, İSKANDİNAV ,Essad Bey ,LITERATURE - Abstract
Das frühe Erscheinen des Romans Ali und Nino in seiner türkischen Übersetzung spielt eine essenzielle Rolle in der Verbreitung des Mythos, dass nicht Essad Bey, sondern der aserbaidschanische Schriftsteller Yusif Vezir Chemenzeminli sein wahrer Autor sei. Ermöglicht wird die Verbreitung dieses Mythos durch den Istanbuler Journalisten und Übersetzer Semih Yazıcığolu, der im Vorwort zu seiner eigenen Übersetzung des Romans, die (heute bekanntermaßen unbegründeten) Chemenzeminli-Mutmaßungen der beiden Washingtoner ExilAserbaidschaner, Max (Mustafa) Türkekul und Yusif Kahraman kolportiert. Yazıcığolu hat sich vor allem als Übersetzer von James Bond-Romanen und anderen Krimis einen Namen gemacht. In seinem Vorwort von 1971 zu seiner Übersetzung von Ali und Nino verstand er es, die dürftigen Vermutungen Türkekuls und Kahramans nicht nur darzustellen, sondern auch fantasievoll auszubauen. In New York City, von wo aus Ali und Nino tatsächlich erst ab 1971, und auch erst in seiner englischen Übersetzung, seine ganz eigene internationale Strahlkraft entwickelte, wusste man es zwischenzeitlich allerdings besser: zwei „Kronzeugen\" waren im Sommer 1971 hervorgetreten: frühere Freunde Essad Beys, die glaubhaft versichern konnten, dass er der Autor war. Heute erscheint es fast wie ein genialer Plan oder wie ein genialer Zufall, dass das Wissen um den zumeist in Aserbaidschan spielenden Roman Ali und Nino gerade über die Türkei und das Türkische – aufgrund der sprachlichen, kulturellen und geografischen Nähe – durch den Eisernen Vorhang hindurch bis nach Baku wirken würde. Dies hat sich ebenfalls demgemäß erwiesen. In dem vorliegenden Vortag werden die Gründe erläutert, wieso der wahre Autor Essad Bey bei der Neuentdeckung des Romans unbekannt bleibt, bzw. verschwiegen wird, und warum die zweifelsfreie Zuschreibung an ihn im Gegensatz zum Chemenzeminli-Mythos untergeht. Erläutert wird weiterhin, wie genau der Roman durch den Eisernen Vorhang nach Baku gelangt, welche Wirkungen er dort entfaltet (Stichwort: KGB, Einschüchterung, Expertenmeinungen), die die mittlerweile nun über fünfzig Jahre lang andauernde Verwirrung um Essad Bey / Yusuf Vezir Chemenzeminli einläuten, welche Blüten diese treiben und wie sie dennoch keinen Bestand haben kann.
- Published
- 2023
9. Das Türkenbild und der Philhellenismus in dem Orientroman 'Die Sklavin in Anadolis Wüste. Eine Geschichte aus dem Freiheitskriege Griechenlands' (1822) von Johann Andreas Christoph Hildebrandt
- Author
-
TEKİN, HABİB and Tekin H.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Orientroman ,EDEBİYAT ,German Language and Literature ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Türkenbild ,Batı Dilleri ve Edebiyatları ,ARTS & HUMANITIES ,Griechische Revolution ,Philhellenismus ,Alman Dili ve Edebiyatı ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Befreiungskriege ,Western Languages and Literatures ,LITERATURE, GERMAN, DUTCH, SCANDINAVIAN ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Philology ,EDEBİYAT, ALMAN, HOLLANDA, İSKANDİNAV ,LITERATURE - Abstract
In dem vorliegenden Beitrag ist die Trilogie Die Sklavin in Anadolis Wüste. Eine Geschichte aus dem Freiheitskriege Griechenlands (1822) von Johann Andreas Christoph Hildebrandt (1763-1846) Gegenstand der Untersuchung. Ausgehend vom ersten Band handelt es sich hierbei um die Freundschaft einer griechischen und türkischen Familie, die durch den Einbruch des Krieges zerstört wird. Der Vater der türkischen Familie wird in den militärischen Dienst als JanitscharenFührer einberufen, der Vater der griechischen Familie, ein Kaufmann, gerät in schwierige Situationen. Die Haupthandlung umfasst das Leben im Exil der griechischen Protagonisten Paulowna, der Tochter des griechischen Kaufmanns, ihren Verkauf als Sklavin und die Reise von Constantinopel (heute Istanbul), über Smyrna (heute Izmir) und Anadolis Wüste (heute Anatolien) bis hin zur persischen Grenze (heute Iran). In Anbetracht des historischen Hintergrundes nimmt der Orientroman einen besonderen Stellenwert ein, denn es handelt sich hierbei um die realhistorischen Griechischen Befreiungskriege zwischen 1821-1829; jener Zeitrahmen also, in dem der Roman verschriftlicht und publiziert wurde. Deshalb soll in dem Werk sowohl das Türkenbild als auch der Philhellenismus untersucht werden. Es soll dargestellt werden, welche positiven und negativen Charaktereigenschaften den Türken als auch den Griechen in dem genannten Roman zugeschrieben werden, und ob mit der Feder des Autors eine Kritik gegenüber den Türken und/oder den Griechen zu erkennen ist.
- Published
- 2023
10. Reconsidering the unique identity of abstract art in turkish painting
- Author
-
GEZGİN, ÜMİT and Gezgin Ü.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Fine Arts ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Original ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Kimlik ,Soyut ,Creativity ,Painting ,SANAT ,Identity ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Resim ,ARTS & HUMANITIES ,Abstract ,Müzecilik ,Özgün ,Museology ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Güzel Sanatlar ,Yaratıcılık ,ART - Abstract
Makalede, Türk Resminin soyut kimliği ve süreç içinde oluşan özgünlüğü konu edinilmiştir. Konu itibariyle ele alınan Türk Soyut Resmi ve Soyutlamacı eğilimler, kendine özgü bir kimlik geliştirmiştir. Ayrıca kimliğin gelişim boyutları ve özgünlük noktaları ele alınarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı: Türk Soyut Resminin anlam itibariyle kendi kimliğini örneklerle anlatmaktır. İnişli çıkışlı bir sanat tarihinin gelişim sürecinden bahsedilmiş ve Türk Soyut Resminin bu kimlik arayışının ve gelişiminin içinde kendine özgü bir yere sahip olduğu anlatılmaya çalışılmıştır. Soyut ve soyutlama gerçekliği her zaman için Türk Resmi boyutlarında birbirlerini etkilemiş ve biçimlendirmiştir. Araştırma bu çerçevede sınırlandırılarak kurgulanmıştır. Çalışmanın problemi: Türk resim sanatında figüratiften soyutlamaya geçiş sürecinde non-figüratif sanat probleminin hala bütün boyutlarıyla çözümlenememiş olmasıdır. Bu da Türk kültür kimliğinin kendine özgü yapısının plastik sanatlara ve özellikle resme yansıması olarak düşünülmelidir. Makale hem görsellerle desteklenmiş, hem de belli çözümlemeler yapılmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak: Türk Resim sanatında figüratiften non-figüratife geçiş süreçleri, soyut ve soyutlamacı sanatın mantığı enine boyuna tartışmaya açılmıştır. Anahtar Kelimeler: Resim, Soyut, Özgün, Kimlik, Yaratıcılık In the article, the abstract identity of Turkish Painting, its abstract identity of Turkish painting and the originality formed in the process are discussed. Abstract Painting and abstractionist tendencies have developed a unique identity in terms of the subject we have discussed. In this article, the development dimensions and originality points of this identity are discussed and evaluated. Purpose of the study: Turkish Official has struggled to search for its own identity in terms of meaning. The development process of a bumpy art history has been mentioned and Turkish Abstract Painting has a unique place in this search for identity and development. Abstract and abstraction reality have always influenced and shaped each other in the dimensions of Turkish Painting. The research was designed within this framework. The problem of the study: In the transition from figurative to abstraction in Turkish painting, the intricacies of the problems in the period of non-figurative process complexity have still not been solved. This should be considered as the reflection of the unique structure of Turkish cultural identity on plastic arts and especially on painting. The article was supported by visuals and certain analyzes were tried to be made. As a result: The transition processes from figurative to non-figurative in Turkish painting and the logic of abstract art have been opened for discussion. Keywords: Painting, Abstract, Original, Identity, Creativity
- Published
- 2023
11. Osmanlı'da kimsesiz definleri: XVIII. yüzyılda Üsküdar örneği
- Author
-
ÇETİN, ENGİN and Çetin E.
- Subjects
Tarih ,Yeniçağ Tarihi ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Modern History ,Arts & Humanities (AHCI) ,HISTORY ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
Bu makale, Osmanlı’da kimsesizlerin nasıl defnedildiklerine odaklanmaktadır. Dönem olarak XVIII. yüzyıl, mekân olarak ise Üsküdar seçilmiştir. Araştırmanın temel kaynağını Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde yer alan belge ve defter serileri ile kadı sicilleri teşkil etmektedir. Konuyla doğrudan ilgisinden dolayı öncelikle kimsesiz mallarının tasarruf hakkına sahip olan beytülmâl birimlerinin mahiyeti incelenmiştir. Ardından çalışmanın mekânsal kapsamını oluşturan Üsküdar’a ait beytülmâl gelirlerinin hangi kurum ve kişiler tarafından tasarruf edildiği tespit edilmiştir. Üsküdar’da beytülmâl gelirlerine ait sınırların belirlenmesinin ardından bu hudutlar dahilinde kimsesiz definlerinin nasıl icra edildiği konusu üzerinde durulmuştur. Bu çerçevede; Üsküdar’ın yalnız olarak vefat eden insanları kimlerdi? Kimsesizler öldüklerinde bunların cenazelerine kimler sahip çıkıyordu? Yılda ortalama kaç kimsesiz vefat ediyordu? Bu insanların cenaze masrafları nasıl finanse ediliyor ve kimler eliyle defnediliyorlardı? sorularına cevap aranmıştır. Tespit edilebilen ölüm sayıları, vefat yerleri ve defin masraflarına ilişkin istatistik veriler de çıkarılmıştır. Ayrıca göç ve salgın hastalıklar ile ölüm oranları arasındaki ilişkiler de tespit edilmeye çalışılmıştır. This study is based on how the orphans were buried in the Ottoman Empire by focusing on XVIIIth century Üsküdar example. The main source of this study is the documents and notebooks in the Presidency Ottoman Archive and the Ottoman Court Records. In this context, firstly the character of the state treasury units who had the right of action for the orphan’s properties was examined. Then, which individuals and institutions dominated Üsküdar’s treasury revenues were discovered. After determining the scope of treasury incomes in Üsküdar, how the orphan burials were carried out within this context was examined. In this regard, these questions are tried to be answered, who were the orphans of Üsküdar, who organize their funerals, how many orphans died in a year, how the expenses were financed and who buried these people? The identified number of deaths, place of death and funeral costs were given statistically. The connection between migration and epidemic diseases and death rates are tried to be determined.
- Published
- 2023
12. Can the State Make you More Religious? Evidence from Turkish Experience
- Author
-
MURAT ÇOKGEZEN and ÇOKGEZEN M.
- Subjects
CONFIDENCE ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sociology and Political Science ,Turkey ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,PARTICIPATION ,SECULARIZATION ,Conservation ,Government intervention to religion ,RELIGION ,Sociology ,Arts and Humanities (miscellaneous) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,AKP ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Sosyoloji ,Genel Sosyoloji ve Metedoloji ,DİN ,Politicization of religion ,LEADERS ,ECONOMICS ,General Sociology and Methodology ,General Arts and Humanities ,İlahiyat ,Religious studies ,General Social Sciences ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sosyal Bilimler Genel ,SOSYOLOJİ ,FREEDOM ,TRENDS ,Arts & Humanities (AHCI) ,Islamization ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,INSTITUTIONS - Abstract
This paper first evaluates the impact of a two-decade-long Islamization policy carried out by a pro-Islamist party, which came to power in 2002 in Turkey, on the attitudes of Turkish people toward religious values, religious practices, and clergy. In this regard, how the importance of religion, frequency of going to mosques, and trust in the clergy have changed among Turkish Muslims between 2002 and 2018 were examined by using World Values Survey data and employing logistic regression analysis. Estimation results indicated a reduction in belief in God, attendance to mosques, and trust in clergy, which imply the failure of the Islamization policy. Second, we explored what caused the failure by using the same data set and methodology. Our estimations suggested that the symbiotic relationship between the pro-Islamist government and religious clergy and institutions may explain the failure. As the government is identified with religion in the eye of the public, dissatisfaction with the government turned to dissatisfaction with religious values.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
13. Türk Müziği Enstrümanı İcra Eden Müzisyenlerdeki Postüral Problemlerin Tespiti, Değerlendirilmesi, Takip Ve Rehabilitasyonu
- Author
-
YEPREM, MEHMET SAFA and Özbek H., Tarakcı D., Yeprem M. S.
- Subjects
REHABILITATION ,Social Sciences and Humanities ,REHABİLİTASYON ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Physical therapy and rehabilitation ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Physical Therapy, Sports Therapy and Rehabilitation ,Sağlık Bilimleri ,Clinical Medicine (MED) ,Kayropraktik ,SANAT ,Health Sciences ,El Kavrama Kuvveti analizi ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ,Klinik Tıp (MED) ,Social Sciences & Humanities ,Fizik Tedavi, Spor Terapisi ve Rehabilitasyon ,ARTS & HUMANITIES ,Müzecilik ,Klinik Tıp ,Museology ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,CLINICAL MEDICINE ,Müzisyenlerde Postür analizi ,Arts & Humanities (AHCI) ,Rehabilitasyon ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Chiropractics ,ART ,Kas Gücü ve Hareket Analizi - Abstract
Özet Bu çalışma, Türk Müziği enstrümanı icra eden müzisyenlerdeki postüral problemleri, eldeki modern cihazlardan yararlanarak daha hassas bir şekilde tespit etmek, bunların değerlendirilmesini yapmak, takip ve rehabilitasyonları hakkında bilgi vermek amacıyla gerçekleştirilmiştir. İlgili alanda kaynak tarama, ölçüm ve analiz yöntemleri kullanılmış, veriler betimsel olarak sunulmuştur. Müzikle uğraşmayan kişiler ile müzikle profesyonel olarak uğraşanların oluşturduğu gönüllüler kontrol ve müzisyen grubuna ayrılmıştır (n=40). Demografik veriler ve çalışma ile ilgili hususları içeren sorulardan oluşan bir anket uygulandıktan sonra gönüllüler “Medipol Endüstride Sağlık Web Tabanlı Değerlendirme Sistemi”nin (MEDES) istasyonlarında değerlendirilmiş; bu istasyonlarda “ayak tabanı basınç analizi”, “vücut dengesini değerlendirme”, “postür değerlendirme”, “el kavrama kuvveti değerlendirme” ve “kas gücü ve hareket analizi” yönünden ölçümler yapılmıştır. Müzisyen grubunda müzik aleti çalmaya bağlı kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının başlangıç belirtileri saptanmış; vücut dengesinin kontrol grubuna göre bozulduğu, sol el kavrama kuvvetinin sağ ele göre fizyolojik sınırları aşacak kadar arttığı, sağ ve sol omuzlarda abduksiyon ve fleksiyon yaptıran kasların zayıfladığı, ayaklarda fizyolojik sınırların zorlanmaya başladığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak Türk Müziği enstrümanlarından birini çalanlarda yıllar içerisinde kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının gelişmeye başladığı sayısal verilere dayanılarak gösterilmiştir. Çalışmaya dahil edilen müzisyenlerin yaş ortalaması dikkate alındığında, bu tür rahatsızlıkların; erken yaşlardan itibaren görülmeye başladığı, müzisyenlerin meslek hayatlarını olması gerekenden daha önce bitirebilecek bir hızda seyrettiği şeklinde yorumlanmıştır. Müzisyenlerin kas iskelet sistemi hastalıkları konusunda bilgilendirilmeleri, bu amaçla rehabilite edici aktiviteleri de içeren derslerin müzik eğitimi veren kurum ve kuruluşlarda müfredata eklenmesi, müzik öğrencilerinin belirli periyodlarla sağlık kontrollerinden geçirilerek kas iskelet sistemi rahatsızlıkları yönünden takip edilmeleri önerilmiştir.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
14. Şile Bezi Dokumacılığının Tarihsel Yolculuğu
- Author
-
TÜM CEBECİ, DİLEK and Tüm Cebeci D.
- Subjects
Traditional Turkish Handicrafts ,Weaving ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Culture ,kültür ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Şile Cloth ,Handicrafts ,Geleneksel Türk El Sanatları ,Arts & Humanities (AHCI) ,SANAT ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Dokuma ,ART ,Şile Bezi ,Halı, Kilm ve Eski Kumaş Desenleri ,Carpet, Rug and Ancient Cloth Design ,El Sanatları - Abstract
ÖzetDokumacılık, çeşitli iplik veya lif türlerinin belirli düzenle ve sistematik bir biçimde birleştirilmesi yoluyla oluşturulan işlemlerin bütünüdür. En ilkel dokumacılık örneklerine bataklık otları, sazlar ve at kılllarından oluşturulduğu arkeolojik kazılarla ortaya çıkartılmıştır. Neolotik çağda ise dokuma sanatı ile ilgili önemli gelişmeler ortaya çıkarılmıştır. Öncelikle iplik yapımı ve ardından dokuma sanatının oluştuğu söylenebilir. M.Ö. 6000 dolaylarına ait arkeolojik bulgular bu durumu kanıtlar biçimdedir. İlk dokuma kumaşların hasır örgü tekniğinden yola çıkılarak oluşturulduğuna yönelik Anadolu kültüründe çeşitli dokuma örneklerine rastlanmıştır. Köklü bir geçmişe sahip olan dokuma sanatı Antik çağdan günümüze kadar birçok egemenliğin hüküm sürdüğü Şile ve çevresinde farklı kültürel değerler içerisinde evrilmiştir. Yaklaşık olarak 150 yıllık bir geçmişe sahip olan Şile bezi dokumacılığının kültürel miras kapsamında tarihsel yaşam öyküsü ve günümüzdeki durumuna ait bilgileri araştırılmıştır. Çalışmanın amacı Şile bezi dokumacılığının geleneksel yöntemlerinin incelenmesidir. Bu kapsamda kaybolmakta olan yerel ve kültürel değerlerin araştırılması, maddi kültürel ürünlere ait mirasın belgelenmesi, kültürümüzü yansıtan değerlerin korunması gelecek nesillere kaynak oluşturması hedeflenmiştir. Bu çerçevede kullanılan malzemeler, uygulanan geleneksel yöntemler ve teknikler araştırılmıştır.Anahtar Kelimeler: Şile Bezi, Dokuma, El Sanatları, Kültür. AbstractWeaving is the whole of processes created by combining various types of yarn or fiber in a certain order and systematically. Archaeological excavations revealed that the most primitive examples of weaving were created from marsh grass, reeds and horse hair. In the Neolithic era, important developments related to the art of weaving were revealed. It can be said that first of all, yarn making and then the art of weaving were formed. B.C. Archaeological findings of circa 6000 prove this situation. Various weaving examples have been found in Anatolian culture, indicating that the first woven fabrics were created based on the straw knitting technique. The art of weaving, which has a deep-rooted history, has evolved in different cultural values in Şile and its surroundings, where many dominations have ruled from ancient times to the present. The historical life history and current situation of Şile cloth weaving, which has a history of approximately 150 years, has been researched within the scope of cultural heritage. The aim of the study is to examine the traditional methods of Şile cloth weaving. In this context, it is aimed to research the disappearing local and cultural values, to document the heritage of material cultural products, to protect the values that reflect our culture, to create a resource for future generations. In this context, the materials used, the traditional methods and techniques applied were investigated.Key Words:Şile Cloth, Weaving, Handicrafts, Culture.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
15. Hayat Ağacı Motifinin Türk Dokumacılık Sanatına Yansımaları
- Author
-
TÜM CEBECİ, DİLEK and Tüm Cebeci D.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Textile ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Tekstil ,kültür ,weavig ,SANAT ,dokuma ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Halı, Kilm ve Eski Kumaş Desenleri ,hayat ağacı ,Traditional Turkish Handicrafts ,motif ,Museology ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,culture ,Geleneksel Türk El Sanatları ,Arts & Humanities (AHCI) ,tree of life ,Sosyal Bilimler (SOC) ,ART ,Carpet, Rug and Ancient Cloth Design - Abstract
Öz: Tekstil sanatları içinde çok önemli bir yeri olan dokumalar sembolik motifler açısından oldukça zengin bir kaynak teşkil etmektedirler. İnsanoğlunun yaşamında köklü bir geçmişe sahip olan hayat ağacı motifi de farklı tarihi dönem ve kültürlerin ortak sembollerinden biri niteliğinde olmuştur. Antikçağdan günümüze insanoğlunun yaşadığı toplumdaki inandığı şeyleri imgeleştirme çabası ile çeşitli sembollere başvurarak anlamlandırmıştır. Hayat ağacı sembolü de pek çok toplumun mitolojisinde farklı betimlemelerde kullanılmıştır. Orta Asya’dan Anadolu’ya, Türk kavimleri arasında hayatın ve sonsuzluğun simgesi olarak görülmüştür. Biçimsel özellikleri ile ilgili çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kimi zaman ölümsüzlüğü kimi zamanda yaşam döngüsünü veya bereketi simgelediği düşüncesiyle binlerce yıldır sembolik bir biçimde anlamlandırılmıştır. Türk dokumacılık sanatında ise hayat ağacının farklı formları ile çeşitli materyal ve teknikler kullanılarak üstün dokumaları yapılmıştır. Özellikle kumaş dokuma sanatı ile kilim ve halı dokuma sanatlarında kullanılan hayat ağacı motifi çoğunlukla kompozisyonların ana temasını oluşturmuştur. Bu araştırmada tekstil dokuma sanatında kullanılan hayat ağacı motifleri araştırılmıştır. Literatür taraması ile farklı dokuma türlerinde (mekikli, düz, havlı dokuma) kullanılan hayat ağacı motifinin orijinal niteliklere sahip olan eserleri incelenmiştir. Çalışmanın amacı Türk dokuma sanatında kullanılan hayat ağacı motifinin Türk kültür tarihi içindeki yeri ve önemini vurgulamaktır. Çalışmada geleneksel Türk motifin maddi kültür ürünlerine ilişkin mirasın belgelenmesi hedeflenmiştir. Bu çerçevede dokuma sanatında kullanılan hayat ağacını betimleyen bitkiler ve kompozisyon özellikleri incelenmiştir.Anahtar Kelimeler: Tekstil, Dokuma, Motif, Kültür, Hayat ağacı. Abstract:Weavings, which have a very important place in textile arts, constitute a very rich source in terms of symbolic motifs. The tree of life motif, which has a deep-rooted history in human life, has also become one of the common symbols of different historical periods and cultures. From ancient times to the present, he has made sense of the things that mankind believes in the society in which he lives, by using various symbols. The tree of life symbol has also been used in different descriptions in the mythology of many societies. It has been seen as a symbol of life and eternity among Turkish tribes from Central Asia to Anatolia. Various comments have been made regarding its formal features. It has been symbolically interpreted for thousands of years, sometimes with the idea that it symbolizes immortality and sometimes the cycle of life or fertility. In Turkish weaving art, on the other hand, superior weavings were made by using different forms of the tree of life and various materials and techniques. The tree of life motif, which is used especially in the art of fabric weaving and the arts of rug and carpet weaving, has mostly formed the main theme of the compositions. In this research, tree of life motifs used in textile weaving art were investigated. With the literature review, the original features of the tree of life motif used in different weaving types (shuttle, flat, pile weaving) were examined. The aim of the study is to emphasize the place and importance of the tree of life motif used in Turkish weaving art in Turkish cultural history. In the study, it is aimed to document the heritage related to the material cultural products of the traditional Turkish motif. In this context, plants depicting the tree of life used in the art of weaving and their compositional characteristics were examined.Keywords:Textile, Weavig, Motif, Culture, Tree of Life.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
16. Metropolde Bir Yer Okuma Çabası : Tatavla/ Kurtuluş
- Author
-
İNAN OCAK, ZEYNEP, ÖZBEK EREN, İMRE, and Özbek Eren I., Inan Ocak Z.
- Subjects
ARCHITECTURE ,MİMARİ ,Arts & Humanities (AHCI) ,Fizik Bilimleri ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Physical Sciences ,Mimari ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Mimarlık ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
İstanbul, biricik olması yönüyle anlaşılması da özel çabalar gerektiren nitelikte bir şehirdir. Bu çalışmada ele aldığımız konu, başta sadece Kurtuluş bölgesinin gelişimini, değişimini anlamak iken, çalışmanın sonlarında, bugün Kurtuluş olarak bilinen Tatavla’nın büyük bir metropolde izlerini sürme arayışına döndü. Bu bizi bir yandan çok heyecanlandırırken bir yandan da her bir bulguda aslında daha öğrenilecek çok ‘şeyimiz’ olduğunu gösterdi ve maalesef yitirdiğimiz de… Çalışmanın sınırlılıkları, araştırmanın belli bir noktada ara verilmesini gerektirirken, bizlere yeni araştırmaların kapısını araladı. Elinizde gördüğünüz metin, süregiden bir arayıştan bir kesit niteliğindedir.
- Published
- 2023
17. Planet circles and astromancy in takvim-i ebedi
- Author
-
KOÇ GİANNOPOULOS, AYLİN and Koç Giannopoulos A.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Arts & Humanities (AHCI) ,EDEBİYAT ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Philology ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,LITERATURE - Abstract
ÖZTakvim, Arapça kiyâm’dan düzeltmek, tanzim etmek ve yoluna koymak anlamlarına gelir. İnsanların zamanı bilme, yaşantılarını düzenleme, olayları sıralama, zamandan yararlanma gibi temel ihtiyaçlarından ve isteklerinden ortaya çıkmıştır. Yüzyıllar boyunca her medeniyet önemli saydığı bir tarihi başlangıç noktası kabul ederek Güneş veya Ay’ın hareketlerine göre takvim sistemleri geliştirmiş ve gereksinimlerine göre takvimler hazırlamıştır. Bu takvimlerden bir tanesi de dönemin Türk Edebiyatı muallimlerinden dil bilgisi ve sözlük çalışmalarıyla da tanınan Pavlakis Melitopoulos tarafından yazılmış 1914 tarihli Takvim-i Ebedi’dir. Der-Saâdet (İstanbul)’te basılan bu takvim 110 sayfadır. Karamanlıca veya Karamanlı Türkçesi olarak da adlandırılan Grek harfli Türkçedir. Takvimin \"Bir Hakikat\" ile başlayan ilk sayfasında Melitopoulos, Türkçenin daha kolay öğrenilebilmesi ve metodik bir kitabın eksikliğinin giderilebilmesi amacıyla eseri kaleme aldığını ifade eder. Başlık itibarıyla sade bir takvim gibi addolunsa da aslında takvimden öte Karamanlıların inançlarını, sözlü kültür ürünlerini, gelenek ve göreneklerini içeren folklorik bir malzeme niteliği taşımaktadır. Takvimde astrolojiye dair bilgilerin yanında hikâyeler, şiirler, atasözleri, vecizeler, hadisler de yer almaktadır. İnsanoğlunda geleceği öğrenmeye dair bitmek bilmeyen bir istek ve merak vardır. Bu istek ve merak insanları Güneş, Ay ve yıldızların hareketlerinden çeşitli hükümlere varmaya ya da şiddetli yağmur yağması, gök gürlemesi, gökkuşağının görünmesi gibi birtakım tabiat olaylarından hareketle geleceğe dair tahminlerde ve yorumlarda bulunmaya yöneltmiştir. Bu hükümler, tahminler, yorumlar zamanla belli bir sistematiğe dönüşerek yıldızname, falname, melheme ve takvim gibi eserlerde ya müstakil olarak ya da kısmen yazıya aktarılmıştır. Pavlakis Melitopoulos’un Takvim-i Ebedi’si de Devreler ve Müneccimlik bölümleriyle kısmen böyle bir eserdir. Devreler; 1914 yılından 2137 yılına kadar 28 devreyi kapsar. Bu bölümde; her bir devrede vuku bulabilecek meteorolojik olaylar, doğal afetler anlatılır. Müneccimlik ise Burçlar, Sima-Çehre, Alâim-i Sema ve Raʿd (Gök Gürlemesi) alt başlıkları içerir. Sırasıyla; on iki burca ve yüze (alın, göz, kaş, burun, ağız, kulak) göre kişilik tahlili yapılır. Akabinde gökkuşağı ve gök gürlemesi gibi tabiat hadiseleriyle ilgili inanışlar ve hükümler bildirilir. On iki ay esas alınarak bu tabiat hadiselerinin gerçekleşmesi durumunda, gelecek adına neye delalet ettiğinin cevabı verilir. Savaşlar, kıtlık, salgın hastalıklar, isyan, doğal afetler, tarım, hayvancılık gibi konularda yorumlarda ve tahminlerde bulunulur. Takvim sade bir dil ve üslupla yazılmıştır. Bu çalışmada; Devreler (6-34) ve Müneccimlik (35-56) bölümleri Grek harflerinden Latin harflerine aktarılmıştır. Metindeki terimlerin ve bugünkü Türkçede yaygın olarak kullanılmayan kelimelerin \"Sözlük\" başlığı altında bir listesi hazırlanarak anlamları yazılmıştır. Sonuç bölümünde ise dil, edebiyat ve kültür incelemelerinde astroloji, atasözü, hikâye, şiir gibi folklorik malzeme içeren bu tür takvimlerin tespitinin, neşrinin önemi dile getirilerek değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler Karamanlıca, Takvim-i Ebedi, Pavlakis Melitopoulos, devreler, müneccimlik. Takvim (Calendar), from the Arabic kiyâm, means correcting, arranging and putting things in order. It was developed from the basic need of people to know the time, to organize their lives, to put things in order, and to make the best use of it. Throughout the centuries, every civilization adopted a starting point of reference and developed calendar systems based on the movements of the sun or the moon in order to serve their needs. One example is the Takvim-i Ebedi, written in 1914 by Pavlakis Melitopoulos, one of the Turkish teachers of the time, who was also known for his grammar and dictionary studies. This 110-page work, written in Karamanlidika, was printed in Istanbul. In the introduction (Bir Hakikat/ A Truth) of the calendar Melitopoulos states that he wrote this book in order to develop an easier method of teaching Turkish making up of such a book at the time. Although a simple calendar, as implied in its title, it is actually a folkloric material that includes the beliefs, the customs and the oral tradition of the Karamans, rather than a calendar. In addition to information about astrology, the calendar also includes stories, poems, proverbs, aphorisms, hadiths etc. Human beings have the endless desire and curiosity to predict the future. This desire and curiosity led people to draw various conclusions from the movements of the sun, the moon and the stars, or to make predictions and interpretations about the future based on natural events such as heavy rain, thunder and the appearance of the rainbow. These conclusions, predictions, and comments were written down systematically over time either independently or partially in works such as yıldızname, falname, melheme and calendar. A part of Pavlakis Melitopoulos’ Takvim-i Ebedi contains such a work, with its sections on Devreler and Müneccimlik. Devreler (Planet circles) covers 28 cycles from 1914 to 2137. In this chapter; meteorological events and natural disasters that may occur in each period are explained. Müneccimlik (Astromancy) includes the sub-titles of Burçlar (Horoscopes), Sima-Çehre (Face), Alâim-i Sema (Rainbow) and Raʿd (Thunderstorm). Respectively; personality analysis is done according to twelve zodiac signs and facial characteristics (forehead, eyes, eyebrows, nose, mouth and ears). In addition, beliefs and predictions related to natural events such as rainbows and thunders are included. Depending on when these natural events occur within the twelve months of the year predictions can be made about the future. These predictions concerns subjects such as wars, famine, epidemics, rebellions, natural disasters, agriculture and livestock breeding. The calendar is written in a plain language and style. In this study; Devreler (6-34) and Müneccimlik (35-56) sections were transcribed from Greek letters to Latin letters. A list of terms and words from the text that are not commonly used in today\"s Turkish and their meaning is contained under the \"Sözlük\" section. In the conclusion part, the importance of the ascertainment and publication of such calendars that contain folkloric materials such as astrology, proverbs, stories and poems in language, literature and culture studies has been evaluated. Keywords Karamanlidika, Takvim-i Ebedi, Pavlakis Melitopoulos, planet circles, astromancy.
- Published
- 2023
18. Moda sunum teknikleri hakkında genel bilgiler
- Author
-
BAYBURTLU, ÇİMEN and Bayburtlu Ç.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Müzecilik ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Sanat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Tekstil ve Moda Tasarımı ,Textile and Fashion Designing ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,ART - Published
- 2023
19. Vitrin
- Author
-
BAYBURTLU, ÇİMEN and Bayburtlu Ç.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Müzecilik ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Sanat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Tekstil ve Moda Tasarımı ,Textile and Fashion Designing ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,ART - Published
- 2023
20. Bryson's Oikonomikos Logos and effects of his views on management of the estate on islamic thought
- Author
-
Burhan Başarslan and Başarslan B.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Bryson ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,FELSEFE ,RELIGION ,Religious Studies ,Dini çalışmalar ,Management of the Estate ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Practical Philosophy ,ARTS & HUMANITIES ,DİN ,Pratik Felsefe ,Felsefe Tarihi ,İlahiyat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Philosophy ,Arts & Humanities (AHCI) ,Theology ,History of Philosophy ,Ev İdaresi - Published
- 2023
21. Cevâmiu’l-kelim' ve 'câmiu hâdimi’l-haremeyn' adlı dijital hadis veri tabanları üzerine notlar
- Author
-
Muhammed Enes TOPGÜL and Topgül M. E.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Geography, Planning and Development ,Management, Monitoring, Policy and Law ,RELIGION ,Religious Studies ,Cevâmiu’l-Kelim ,ḥad�th ,Dini çalışmalar ,Câmiu Hâdimi’l-Haremeyn ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,hadis ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,DİN ,Hadith ,ulama networks ,dijital hadis veri tabanları ,İlahiyat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Jāmi‘ Khādim al-Ḥaramayn ,Jawāmi‘ al-Kalim ,entelektüel ilişki ağları ,Arts & Humanities (AHCI) ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,digital ḥad�th databases - Abstract
Hadis sahasında aktif olarak kullanılan “Cevâmiu’l-Kelim” ve “Câmiu Hâdimi’l-Haremeyn” adlı dijital hadis veri tabanları hadis tahrici yapma, hacimli kaynakları süratle tarama ve râviler hakkındaki bilgilere hızlıca erişme gibi standart özelliklerinin yanı sıra hoca-talebe ilişkilerini görmeye imkân verecek rivayet sayılarını sunma, onlar arasında kullanılan aktarım kalıplarını hızlıca belirleme gibi özellikleri ile de dikkat çeker. Ancak bu dijital hadis veri tabanlarının daha aktif ve spesifik meseleler için kullanılması sırasında bazı teknik kusurlar içerdiği tespit edilmiştir. Yazıda bazıları hakkında örnekler de verilen bu on beş hususun sunulmasının hadis sahasında bu dijital veri tabanlarını aktif olarak kullanan araştırmacıların karşılaşacağı iş ve zaman kaybını engelleyeceği öngörülmektedir The digital ḥadith databases “Jawāmi‘ al-Kalim” and “Jāmi‘ Khādim al-Ḥaramayn” include standard features that help to define the sources of ḥadiths, scan voluminous hadith sources, and swiftly access information about the narrators. They also include a feature that presents the number of narrations, allowing users to see the relationship between scholar and disciple and quickly determine the forms of transmission (ṣigha) used among them. However, when these digital ḥadith databases are used intensively and more actively to research specific issues, it has been determined that they contain some technical flaws. It is anticipated that presenting 15 identified issues with concrete examples will prevent the loss of work and time that researchers who actively use these digital ḥadith databases in the field of ḥadith encounter.
- Published
- 2023
22. Contribution of the social and financial leadership education program to students and teachers
- Author
-
AVCI, SÜLEYMAN and AVCI S., Demir D., Candır A., Güven E.
- Subjects
Eğitim ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,EDUCATION & EDUCATIONAL RESEARCH ,HUKUK ,Sosyal Bilimler (çeşitli) ,Education ,Hukuk ,Sociology ,Arts and Humanities (miscellaneous) ,Genel Sosyal Bilimler ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Professional development of teachers ,ARTS & HUMANITIES ,Sosyoloji ,Instructional design ,Social and financial leadership training ,Student centered teaching ,EĞİTİM VE EĞİTİM ARAŞTIRMASI ,General Social Sciences ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sosyal Bilimler Genel ,Sanat ve Beşeri Bilimler (çeşitli) ,Teacher training ,Arts & Humanities (AHCI) ,SOCIAL SCIENCES, INTERDISCIPLINARY ,Financial literacy ,Sosyal Bilimler (SOC) ,SOSYAL BİLİMLER, İNTERDİSİPLİNER ,Law ,LAW ,Social Sciences (miscellaneous) - Abstract
The social and financial leadership training program started to be implemented in Turkey in 2015 with the training of trainers, and a wide-ranging application covering the whole of Turkey was carried out in the 2020–2021 academic year. The project is aimed to provide students with knowledge and attitudes within the scope of social and financial leadership, and teachers with the ability to apply student-centered teaching methods as well as knowledge and attitude in the subject area within the scope of professional development. For the project, an open announcement is made for all teachers in Turkey working in the 3rd and 4th grades of the primary school and the 6th and 7th grades of the secondary school. 320 teachers and 3786 students from 81 provinces who applied for the announcement were included in the project. In the project, teacher training is carried out through active learning methods and in line with professional development principles, in 12 sessions of 2 h, in groups of 30, by 21 mentors. On the other hand, student training, lasted for five months, with a theme each month, between November and March by teachers under the guidance of mentors. All stages of the project were carried out through online training. Pre-test and post-test data were collected through knowledge, attitude, and skill scales developed for teachers and students within the scope of the research. The findings obtained in the research reveal that the social and financial leadership training program is effective in gaining knowledge and attitudes in the subject area in students and teachers.
- Published
- 2023
23. Osmanlı’da gelenekten kopuş: Tanzimat’tan II. Meşrutiyet’e
- Author
-
ÇELİK, YÜKSEL and Çelik Y., Yeşil F.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Yakınçağ Tarihi ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Recent History ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
\"İnsanlık tarihini salt Batı medeniyetini merkeze alarak değerlendiren ve oluşturduğu akademik tekellerle modernleşme sürecini temellük eden, bu sürece entegrasyonda geciken devlet ve toplumları ötekileştirip az gelişmiş yapılar ya da bağımlı değişkenler kategorisinde yargılayan anlayış, artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu bağlamda Batı eksenli ve Avro-Amerikan merkezci tekçi-tekelci modernleşme paradigması doğrultusunda Osmanlı devlet aklını, bürokratik birikimini, iç dinamiklerini, değişimin-dönüşümün tabii bir ihtiyaç olduğunu ve özellikle dış dünyaya entegre olma konusundaki çabalarını göz ardı ederek kaleme alınmış siyasi-sosyal tarih anlatılarının artık pek de anlamlı olmadığı üzerinde geniş bir mutabakat mevcuttur.\"Bu çalışma Devlet-i Aliyye’nin gölgesinin uzadığı, eski kudretinden hızla uzaklaştığı ve zevâle yaklaştığı yılların hikayesidir. Çalışmanın temel hedefi, malumu ilamdan ziyade Devlet-i Aliyye’nin 1768-1908 yılları arasındaki modernleşme çabalarını diğer bir ifadeyle teceddüt (reform, ıslahat, yenilik) azminin giderek güçlendiği fakat tereddütlerini de tam anlamıyla gideremediği devrin siyasi tarihini çok yönlü olarak değerlendirmektir. XVIII. yüzyılda yaşanan Aydınlanma, Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilâli, mikro ölçekte idari zihniyetin, rejim biçimlerinin, sosyal yapının, kentleşmenin, fert-devlet ve üretim-tüketim ilişkilerinin; makro ölçekte ise devletlerarası münasebetlerin çerçevesinin yeniden belirlenmesini zorunlu kılmıştır. XIX. yüzyılın siyasi-sosyal mecrasını belirleyen bu süreç, küresel ölçekteki radikal değişimleri tercihten ziyade zarurete dönüştürmüştür. XIX. yüzyıl Osmanlı tarihini ‘az gelişmişlik’ parantezine alarak ve küresel çaptaki değişim ve dönüşümü göz ardı ederek bu süreci Osmanlıların zafiyeti perspektifinden değerlendirmek, Batı-merkezci modernleşme paradigmasının aşırı parlatıldığı döneme mahsus, sorunlu bir yaklaşımdır. Osmanlı dünyasındaki sınaî, kültürel, sanatsal ve sosyal gelişmeleri dışarıda bırakan, salt siyasi olayların ve özellikle de savaşların sonuçları esas alınarak yapılan periodizasyonun da gerçekçi olmadığı ve birçok soruyu cevaplamakta yetersiz kaldığı açıktır. XVIII. ve XIX. yüzyıl Osmanlı tarihi, her alanda kabuk değiştiren, Kānûn-ı kadîm ile sembolize edilen idari zihniyetini, geleneksel kurumlarını ve sosyal yapısını zamanın ruhu doğrultusunda dönüştüren büyük bir imparatorluğun ‘en uzun yüzyılı’nın sancılı hikayesidir. Osmanlı Modernleşmesinde Tereddüt ve Teceddüt Yılları (1768-1908), çoklu modernleşme süreçlerinin mevcudiyeti, her devlet ve toplumun farklı iç dinamiklerinin bulunduğu ve değişim-dönüşümün evrensel bir olgu olduğu gerçeğinden hareketle, Devlet-i Aliyye’nin yaklaşık 150 yıllık ayakta kalma mücadelesini ve modernleşme çabalarını diğer bir ifadeyle ‘tereddüt ve teceddüt yıllarını’ ele alıyor.
- Published
- 2023
24. Chinese Vaccine Diplomacy in the Eastern Mediterranean: Continuities and Rupture in Beijing’s Soft Power Prospects
- Author
-
Cagdas Ungor Sunar and ÜNGÖR SUNAR Ç.
- Subjects
Cultural Studies ,Economics and Econometrics ,China ,Social Sciences and Humanities ,vaccine diplomacy ,Social Sciences (SOC) ,Sociology and Political Science ,Economics ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,Eastern Mediterranean ,KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR ,Türkiye ,Science, Technology and Society ,Sociology ,SİYASET BİLİMİ ,Ekonomi ve Ekonometri ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Bilim, Teknoloji ve Toplum ,Lebanon ,ARTS & HUMANITIES ,Sosyoloji ,Genel Sosyoloji ve Metedoloji ,EKONOMİ ,Syria ,General Sociology and Methodology ,Kültürel çalışmalar ,Siyasi bilimler ve Uluslararası İlişkiler ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sosyal Bilimler Genel ,SOSYOLOJİ ,İktisat ,Palestinian territories ,soft power ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyoloji ve Siyaset Bilimi ,Political Science and International Relations ,Ekonomi ve İş ,ECONOMICS & BUSINESS ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Egypt ,POLITICAL SCIENCE - Abstract
This article examines China’s vaccine drive in Eastern Mediterranean countries of Türkiye, Egypt, Syria, Lebanon, and the Palestinian territories during 2020–2021 from a soft power angle. 1 Although Chinese COVID-19 era health diplomacy is presented as a major breakthrough in the West, this study argues that continuities are more visible in the Eastern Mediterranean context with regard to China’s discourse and diplomatic practices. Beijing invested in the existing notions of propaganda, such as solidarity with developing countries, anti-Americanism, and economic partnership. In assessing the impact of Chinese vaccine diplomacy in the Eastern Mediterranean, the study investigates major diplomatic events and concludes that China could not improve its image in Türkiye in the aftermath of the COVID-19 pandemic.
- Published
- 2023
25. Hikaye panosu
- Author
-
BAYBURTLU, ÇİMEN and Bayburtlu Ç.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Müzecilik ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Sanat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Tekstil ve Moda Tasarımı ,Textile and Fashion Designing ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,ART - Published
- 2023
26. Hikâyeler
- Author
-
BULUT, YASEMİN and Bulut Y.
- Subjects
Yeni Türk Edebiyatı ,Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Türk Dili ve Edebiyatı ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Turkish Language and Literature ,Modern Turkish Language ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Arts & Humanities (AHCI) ,EDEBİYAT ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Philology ,Modern Turkish Literature ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,LITERATURE ,Yeni Türk Dili - Published
- 2022
27. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı Çerçevesinde Paşabahçe Cam ve Şişe Fabrikası'nın Kuruluşu ve İlk Yılları
- Author
-
Burcu ÖZCAN ERDAL and Özcan Erdal B.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Cumhuriyet Arşivi ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ,History of Turkish Republic ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Türk Basını ,Arts & Humanities (AHCI) ,Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ,İş Bankası ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Paşabahçe Cam ve Şişe Fabrikası - Abstract
Bu çalışmada Paşabahçe Cam ve Şişe Fabrikası’nın kuruluşu; Cumhuriyet Arşivi, Fabrika’nın yıllık faaliyet raporları ve dönemin gazeteleri başta olmak üzere çeşitli kaynaklardan yararlanılarak anlatılmış, ilk yıllarındaki faaliyetleri ve özellikle II. Dünya Savaşı sırasında karşılaştığı birtakım güçlükler konu edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 İzmir İktisat Kongresi’nden itibaren benimsediği özel sektör girişimcilerine öncelik tanıyan ve liberal sayılabilecek iktisat politikası, 1929 Dünya Ekonomik Buhranı’ndan itibaren terk edilerek devletçi ve planlamacı bir ekonomik modele geçiş yapılmıştır. Bu yeni anlayış, Türkiye’de sanayileşmeyi atılması gereken öncelikli adım olarak kabul etmiş, devletçi uygulamaların somut başlangıcı olarak Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı 1934’te kabul edilmiştir. Bu planda geliştirilmesi öngörülen sanayi dallarından biri olan cam ve şişe fabrikasının kurulması görevi İş Bankası tarafından üstlenilmiştir. Paşabahçe’de inşa ettirilen Cam ve Şişe Fabrikası 1935 yılında faaliyete geçmiş, kuruluşundan itibaren gittikçe artan imalat hacmiyle kısa bir süre içinde Türkiye’nin tüm cam şişe, eşya ve züccaciye ihtiyacını tek başına karşılar hale gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkenin içinde bulunduğu sermaye ve yetişmiş nitelikli insan gücü yetersizlikleri gibi olumsuzluklara rağmen Paşabahçe Cam ve Şişe Fabrikası sanayileşme adına atılmış en önemli adımlardan birinin somut göstergesi olmuştur.
- Published
- 2022
28. Fehmî (ö. XVI. yy.?) ve Rodos Fetih-nâmesi
- Author
-
Nusret Gedik and Gedik N.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Türk Dili ve Edebiyatı ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Turkish Language and Literature ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Eski Türk Edebiyatı ,Arts & Humanities (AHCI) ,EDEBİYAT ,Old Turkish Literature ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Philology ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,LITERATURE - Abstract
Akdeniz ve Anadolu coğrafyası için ticarî, askerî ve jeopolitik ehemmiyete sahip olan Rodos, tarih boyunca çeşitli milletlerin hâkimiyetine girmiş önemli bir adadır. Adanın 1309 yılında Saint Jean Şövalyelerinin eline geçmesinden sonra zamanla adanın Osmanlı aleyhtarlığının merkezi hâline gelmesi ve Akdeniz ticaret yolunun güvenliğinin sağlanması amacıyla Fatih Sultan Mehmed Rodos’u fethetmek için seferler düzenlemiş fakat bu girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bu tarihten sonra çeşitli sebeplerle atıl kalan Rodos meselesi için Haziran 1522’de Kanuni Sultan Süleyman adayı Türk topraklarına katmak ve böylece Akdeniz ticaret yollarının güvenliğini de sağlamak üzere büyük bir sefere çıkmış ve Rodos 20 Haziran 1522’de fethedilmiştir. Türk tarihi açısından önemli bir fetih olan Rodos’un alınmasının ticarî, siyasî ve askerî sonuçları olduğu gibi edebî sonuçları da olmuş ve bu olay üzerine çeşitli fetih-nâmeler kaleme alınmıştır. Bunların en meşhuru ise Celâlzâde’nin Rodos Fetih-nâmesi’dir. Fetih-nâmeler bilindiği üzere edebî bir tür olarak seferi baştan sona anlatan eserler olduğu gibi padişaha tehniye olarak da sunulan manzumelere ad olabilmekteydi. Klasik Türk edebiyatı geleneği içerisinde pek çok örneği olan bu uygulamanın bilinmeyen bir örneği ise tarafımızdan tespit edilip makalenin konusu edilmiştir. Rodos’un fethinin 500. yılını andığımız şu günlerde XVI. yy. şairlerinden olduğu anlaşılan Fehmî (ö. XVI. yy.?)’nin Rodos Fetih-nâmesi ilim âlemine sunulmaya çalışılmıştır. T.C. Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Evrakı 0364 nolu gömlekte yapmış olduğumuz çalışmalarda Kanuni Sultan Süleyman’a sunulduğunu tespit ettiğimiz belgede mezkur fetih-nâme ve şairin Rodos’un fethine düşürdüğü tarih kıt‘ası yer almaktadır. Saray arşivinde bulunması hasebiyle sultana sunulduğu anlaşılan kaside, hem fetih-nâme türü hem de adı kaynaklarda geçen fakat eserleri bugüne ulaşmayan şairi açısından önem arz etmektedir. Rhodes, which has commercial, military and geopolitical importance for Mediterranean and Anatolian geography, was ruled by diverse nations throughout the course of history. When the island captured by the Knights of St. John in 1309, island became the center of anti Ottoman activities, and Mehmed the Conqueror’s campaigns to conquer the island failed. After this date, Rhodes question which remained stagnant for various reasons, solved in June 1522 with the extensive campaign of Suleiman the Magnificent, in order to include the island to Turkish territories and secure the Mediterranean trade roads, and the island was conquered 20 June 1522. As an important conquest for the Turkish history, conquest of Rhodes had both commercial, political and military, and eternal consequences, and this event was written in several fetihnames. The most famous of these, is the Fetihname of Rhodes of Celalzade. As it is already known, fetihnames, which tell a conquest from beginning to end, would become poems known as tehniye. An unknown sample of this kind, which have many examples in classical Turkish literature tradition, is inspected by us and become the subject of this paper. In these days which coincides with the 500th anniversary of the conquest of Rhodes, Fehmi’s- a 16th century poets (d. 16th century) Fetihname of Rhodes, is tried to be presented to scholarly world. In our studies in Republic of Turkey State Archives, Ottoman Archives Topkapı Palace Archives document 0364, we have seen that this piece, which includes fetihname and the date, which was given by the poem. As it was found in the palace archives it is clear that this poem was presented to sultan. It is important for both fetihname literature and its poem, who has been unknown to this date.
- Published
- 2022
29. Talal Asad’ın düşüncesinde 'din' ve 'seküler' kavramları
- Author
-
Nesrin ÜNLÜ and Ünlü N.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Secularism ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Seküler ,Söylemsel Gelenek ,Discursive Tradition ,RELIGION ,Religious Studies ,Dini çalışmalar ,Sekülerizm ,Sekülerleşme ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,DİN ,Talal Asad ,Faillik ,Din ,İlahiyat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Secular ,Secularization ,Arts & Humanities (AHCI) ,Agency ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) - Abstract
Bu makale, din ve seküler kavramları üzerindeki eleştirileri İngilizce literatürdeki sosyal bilimler, din çalışmaları ve İslam çalışmalarında geniş yankı bulmuş Talal Asad’ın eleştirilerini, yaklaşımını ve alternatif kategorilerini kendi eserlerine dayanarak tanıtmakta ve değerlendirmektedir. Makale, Asad’ın din tanımına yaklaşımını Wilfred Cantwell Smith ve Clifford Geertz’ün teorilerine yönelttiği eleştirileri çerçevesinde incelemekte; ardından, Asad’ın seküler hakkındaki görüşlerini ve Jose Casanova’ya yönelttiği eleştirileri ele almaktadır. Seküler kavramını yeterince incelemedikleri nedeniyle, sekülerleşme tartışmalarını baştan anlamsız bulan Asad, çalışmalarında “seküler”in antropolojisini yapmaya çalışmaktadır. Bir sekülerizm ve sekülerleşme tarihi sunmayı hedeflemeden, seküler kavramını dolaylı bir yolla; insan, toplum, devlet, hak, itaat, acı, faillik gibi konular hakkında çeşitli varsayımları ile ele almaktadır. Protestan Reformu öncesi Hristiyanlığın ve söylemsel bir gelenek olarak tanımladığı İslam’ın varsayımları ile modern “seküler”in varsayımlarını karşılaştırmaktadır. Asad’a göre, seküler, din ile bir karşıtlık kurularak kavramlaştırılsa da, aslında dinden ayrılması mümkün olmayan bir kavramdır. Seküler, birtakım düşünce ve duyarlılıklarla bir tür “insan”, “din” ve “toplumsal düzen” inşa etmektedir. Asad’ın din ve seküler hakkındaki düşüncelerini aktaran makale, Asad’ın eserlerinde kendi evrensel din tanımını ortaya koymaya çalışmadığını ancak, otantik bir İslam ve reform öncesi Hristiyanlık varsaydığını ileri sürmektedir. Asad’ın bu varsayımı ve bireyi paranteze alan genel yaklaşımı da çeşitli problemler içermektedir This article examines Talal Asad’s critique of the concepts of religion and the secular by analyzing his groundbreaking work on the subject which has been widely read and discussed in religious studies, Islamic studies, and social sciences. The first part of the article examines Asad’s approach to religion by analyzing his critique of Wilfred Cantwell Smith and Clifford Geertz. The second part of the article examines Asad’s views on the secular and his critique of Casanova. Arguing that supporters and critics of the secularization thesis do not pay enough attention to the concept of the secular, Asad turns to undertake an anthropology of the secular. Approaching the secular indirectly, Asad examines assumptions of the secular through human, society, state, right, submission, pain, agency, and so on; and compares them with those of the Pre-Reformation Christianity and Islam that he describes as a discursive tradition. According to Asad, the secular presuppositions construct new meanings of “human”, “religion”, and “social order”. In this respect, the concepts of universal religion prevalent in the anthropology of religion are rooted in the idea of “liberal individual” which was developed in the history of the modern West; therefore, it is not universal but historical and it is shaped under the influence of the secular. The article argues that while Asad does not try to assert his own all-encompassing definition of religion, he, nevertheless, assumes an authentic Islam and Christianity. This assumption of authenticity and Asad’s approach to tradition bracketing the individual also raise various questions
- Published
- 2022
30. Türk işleme sanatında hayat ağacı motifi ve uygulamaları
- Author
-
Dilek TÜM CEBECİ and Tüm Cebeci D.
- Subjects
Traditional Turkish Handicrafts ,Social Sciences and Humanities ,Müzecilik ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Sanat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Tekstil ,İşleme ,Hayat Ağacı ,Motif ,Sembol ,Textile ,Embroidery ,Tree of Life ,Symbol ,Geleneksel Türk El Sanatları ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Pharmacology (medical) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Halı, Kilm ve Eski Kumaş Desenleri ,ART ,Carpet, Rug and Ancient Cloth Design - Abstract
Ağaç kültü ve hayat ağacı kavramları insanoğlunun çok eski çağlardan bu yana ortak kültürel unsurlarından biri olmuştur. Köklü bir geçmişi olan tekstil el sanatlarında da hayat ağacı motifi, estetik kurallara göre imgesel kimlik niteliği teşkil ederek farklı tarihi süreçlerde sembol olarak kullanılmıştır. Bu sembol, eski dönemlerden günümüze kadar Orta Asya’dan Anadolu’ya, Türk kavimleri arasında hayatın ve sonsuzluğun simgesi olarak algılanmıştır. Bu bağlamda tekstil sanatında önemli bir yer teşkil etmiştir. Türk işleme sanatlarında kullanılan hayat ağacı motifi çoğunlukla kompozisyonların ana temasını oluşturmuştur. Kullanılan tekniğin sınırlamaları çerçevesinde kimi zaman natüralist kimi zaman ise stilize formlarla ender örnekler uygulanmıştır. Bu araştırmada tekstil işleme sanatında kullanılan hayat ağacı motifi araştırılmış ve araştırmalar ışığında işleme sanatına ilişkin tasarım ve uygulama çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışma tarama yöntemine dayalı betimsel bir araştırmadır. Çalışmanın örneklemini oluşturan işlemeler çeşitli müzelerin koleksiyonlarında bulunan ve literatür araştırması sırasında orijinal niteliklere sahip olan eserlerdir. Çalışmanın amacı Türk işleme sanatında kullanılan hayat ağacı motifinin Türk kültür tarihi içindeki yeri ve önemini belirlemektir. Bu bağlamda yeni tasarımların oluşturulması ve bu sanatın gelecek kuşaklara aktarılması oldukça önemlidir. Çalışma geleneksel Türk motifini gün ışığına çıkararak maddi kültür ürünlerine ilişkin işleme sanatına ait mirasın belgelenmesi, kültürümüzü yansıtan değerlerin özelliklerinin korunması ve bundan sonraki araştırmalara kaynak oluşturması bakımından önem arz etmektedir., Tree cult and tree of life concepts have been one of the common cultural elements of humankind since ancient times. In textile handicrafts, which have a deep-rooted history, the tree of life motif has been used as a symbol in different historical processes, forming an imaginary identity quality according to aesthetic rules. This symbol has been perceived as the symbol of life and eternity among Turkish tribes from Central Asia to Anatolia from ancient times to the present. In this context, it has an important place in textile art. The tree of life motif used in Turkish embroidery arts mostly formed the main theme of the compositions. In the framework of the limitations of the technique used, rare examples were applied sometimes with naturalistic and sometimes with stylized forms. In this research, the tree of life motif used in the art of textile embroidery was investigated and in the light of the researches, design and application studies were carried out on the art of embroidery. This study is a descriptive research based on scanning method. The embroideries constituting the sample of the study are the works found in the collections of various museums and having original qualities during the literature search. The aim of the study is to determine the place and importance of the tree of life motif used in Turkish embroidery art in Turkish cultural history. In this context, it is very important to create new designs and transfer this art to future generations. The study is important in terms of documenting the heritage of the art of embroidery related to material cultural products by bringing the traditional Turkish motif to light, preserving the characteristics of the values that reflect our culture and creating a source for future research.
- Published
- 2022
31. Konfessionelle Polarisierung in der Novelle 'Gustav Adolfs Page' von Conrad Ferdinand Meyer
- Author
-
TEKİN, HABİB and Tekin H.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Alman Dili ve Edebiyatı ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Western Languages and Literatures ,LITERATURE, GERMAN, DUTCH, SCANDINAVIAN ,Arts & Humanities (AHCI) ,EDEBİYAT ,German Language and Literature ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Philology ,EDEBİYAT, ALMAN, HOLLANDA, İSKANDİNAV ,Social Sciences & Humanities ,Batı Dilleri ve Edebiyatları ,ARTS & HUMANITIES ,LITERATURE - Published
- 2022
32. Râmi kışlası: II. Mahmud devrinde aydın-despotik modernleşmenin karargâhı
- Author
-
ÇELİK, YÜKSEL and Çelik Y.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Yakınçağ Tarihi ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Recent History ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
Millî Mücadele sonrasında imzalanan Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) ile işgal kuvvetleri protokol gereği altı hafta içerisinde tahliye işlemlerini tamamlamak zorundaydı. Eylül 1923’ten itibaren hareketlenen bu süreçte, Fransız işgali altında bulunan Râmi Kışlası’ndaki tahliye işlemleri 10 Eylül itibariyle henüz tamamlanmış değildi. Kışlanın Türk Ordusu tarafından teslim alınması Ekim ayının başlarını bulmuştur. İtilaf Devletleri nihayet 2 Ekim 1923 tarihinde İstanbul’dan ayrılmış, böylece beş yıllık işgalin ardından Türk Ordusu’nun 6 Ekim’de şehre girmesiyle İstanbul resmen ve fiilen esaretten kurtulmuş, Râmi Kışlası camiinin ayakta kalmış yegâne kısmı olan minaresine Fransızlar tarafından asılmış olan haç indirilmiştir.Osmanlı modernleşmesinde dünyadaki değişime paralel olarak XIX. yüzyılın ilk yarısında iktidarın sembolleri değişmiş, kamuoyu ve hükümdarın görünürlüğü gibi popülist yeni unsurlar öne çıkmış, bu süreçte münzevî ve muhtefî hükümdar algısı terk edilmeye başlanmıştır. Ordusunun başında muzaffer bir kumandan ve çağdaşı üniformalı monarklar gibi muktedir bir hükümdar olmak, merkeziyetçi-otoriter devletin inşası bakımından kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu ideali/hayali mümkün kılacak unsurlar olarak çağdaş disiplinli ordular ve ideolojik-politik anlamlar kazanan modern askeri yapılar önem kazanmıştır. Söz konusu iki unsurun belirgin bir biçimde öne çıktığı II. Mahmud’un saltanatında, önce Vak‘a-i Hayriyye ile Yeniçeri Ocağı ilga edilmiş, yerine kurulan Asâkir-i Mansure-i Muhammedîye için hızla yeni kışlalar inşa edilmeye başlanmıştır. Payitaht İstanbul’un silüetini, selatin camileri yerine abidevi modern kışlaların belirlediği bu yeni dönemde, iktidarın temel dayanağı ordu ve onların eğitim üsleri olan kışla yapıları en önemli gündem maddesi olmuştur. Elinizdeki kitabın odak noktasını, bu kışlaların ilklerinden biri olan ve önemli bazı reformların vitrini hükmündeki Râmi Kışlası oluşturmaktadır. Osmanlıda gelenekten kopuş ve modern olana yöneliş sürecinde ordu, hükümdar ve iktidar üçgeninde kışla yapılarının kazandığı yeni anlam ve işlevler, kışla ve talimli-asker (eğitimli çağdaş ordu) üzerinden merkeziyetçi devletin ve mutlak otoritenin yeniden tesisinin analiz edildiği Râmi Kışlası: II. Mahmud Devrinde Aydın-Despotik Modernleşmenin Karargâhı isimli bu eserde; Râmi Kışlası’nın inşası, geçirdiği onarımlar, modernleşme sürecinde ifade ettiği politik-ideolojik anlam, askeri eğitim tarihimiz açısından önemi ve kışla etrafında zamanla oluşan yerleşim gibi konular ele alınıyor.
- Published
- 2022
33. Osmanlı Kitap Koleksiyonerleri ve Koleksiyonları İtibar ve İhtiras
- Author
-
UĞUR, ABDULLAH and Uğur A., Arıkan M.
- Subjects
Turkish-İslamic Literature ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,İlahiyat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,RELIGION ,Religious Studies ,Dini çalışmalar ,Arts & Humanities (AHCI) ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Türk İslam Edebiyatı ,ARTS & HUMANITIES ,DİN - Abstract
Osmanlı Kitap Koleksiyonerleri ve Koleksiyonları: İtibar ve İhtiras’ta, Osmanlı yazma kitap kültürü ve yazma eserlerin bugüne ulaştırılmasının en önemli figürleri olan koleksiyonculara dair araştırmalara dayanan makaleler yer alıyor. Dört bölümden oluşan kitabın “Kütüphaneler ve Kurucuları” başlıklı ilk bölümünde farklı dönemlerde kurulan dört kütüphane ve kurucuları ele alınıyor. İkinci bölümde “Kitap Listeleri ve Ötesi” başlığı altında Osmanlı dönemi kitap ve kütüphane kültürüne dair en önemli kaynakların başında gelen, dört farklı koleksiyona ait kitap listeleri inceleniyor. “Meraklılar ve Koleksiyonerler” başlığını taşıyan üçüncü bölümde, Osmanlı kitap tarihi çalışmalarında önemli bir yeri olan birincil kaynak türlerinden terekeler odağa alınıyor. “Koleksiyonların Çağrıştırdıkları” başlıklı dördüncü bölümde ise kitap merakı ve koleksiyonlar ışığında farklı yaklaşım ve değerlendirmeler sunuluyor. 1: Kütüphaneler ve Kurucuları Kadir Turgut, Şeyh Vefâ’nın Konya ve İstanbul’da Kurduğu Kütüphaneleri ve Vakfettiği Kitapları Yoichi Takamatsu, I. Mahmûd’un Kurduğu Üç Kütüphane: Ayasofya, Fatih, Galatasaray Kütüphaneleri Berat Açıl, Osmanlı’da Bir Medrese Kütüphanesi Nasıl Oluşur? Cârullah Efendi Kütüphanesi Örneği Nazlı Vatansever, Bir Dîvân Koleksiyoneri Olarak Sahhâflarşeyhizâde Vak‘anüvîs Es‘ad Efendi (ö. 1848) 2: Kitap Listeleri ve Ötesi Hatice Aynur, Vakfiyesine Göre İsmihan Sultan’ın (ö. 1585) Medresesine Bağışladığı Kitaplar Mehmet Arıkan — Abdullah Uğur, Feyzullah Efendi Koleksiyonu’na Dair: Bir Vakfiyenin Söyledikleri Orlin Sabev (Orhan Salih), Şehîd Alî Paşa’nın (ö. 1716) Kitap Koleksiyonlarına Ait Sofya Ulusal Kütüphanesi’nde Muhafaza Edilen İki Kitap Listesi Tülay Artan, Şehîd Alî Paşa’nın Sûk-ı Sultânî’de Satılan Kitapları, Sahaflar ve Koleksiyonerler (1719): İslâmi İlimler Alanında Yazma Kitap Piyasası ve On Sekizinci Yüzyıl İstanbul Koleksiyonlarının İnşası Filiz Dığıroğlu, On Dokuzuncu Yüzyılda Paris’ten Dersaadet’e Gelen Kitaplara Dair Bir Liste 3: Meraklılar ve Koleksiyonerler Ali İhsan Karataş, On Altıncı ve On Yedinci Yüzyıllarda Kitapseverler ve Kitapları Esra Karayel Muhacir, On Yedinci Yüzyılda Üsküdar’da Kitap Koleksiyonerleri ve Sahip Oldukları Kitaplar Zeynep Atbaş, Evrak-ı Perişandan Evrak-ı Şahaneye: Mehmed Emîn Efendi’nin Kitap ve Murakkaları Kasım Hızlı, Hazine-i Hassa Müsteşarı Mehmed Hâlis Bey: Bir Kitapsever Portresi Yaron Ben-Naeh — Noah S. Gerber, Osmanlı Yahudilerinin Kütüphaneleri ve Kitap Koleksiyonları: Geç-Osmanlı Döneminde Bir Hazine Olarak Kudüs Örneği 4: Koleksiyonların Çağrıştırdıkları Lâle Uluç, Safevî Şâhı Tahmâsb’ın (ö. 1576) Yazmaları ve Bir Osmanlı Sadrazamı Dagmar Riedel, Kâtib Çelebi’nin (1609–1657) Keşfü’z-Zünûn’u: Başarılı Bir Bibliyografyanın Görünmezliği Hakan Karateke, Hangi Kitapları Yakmalı? On Beşinci ve On Altıncı Yüzyıllarda Osmanlı Ülkesinde Kitap Yakma Hadiseleri
- Published
- 2022
34. Kahramanmaraş Müzesi’nde bulunan yeni bir Geç-Hitit mezar steli
- Author
-
Ali ÇİFÇİ, Gülşen BAŞPINAR, and Çifçi A., Başpınar G.
- Subjects
Tarih ,Arkeoloji ,Archeology ,History ,Social Sciences and Humanities ,Archeology (arts and humanities) ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,ARKEOLOJİ ,Eskiçağ Tarihi ,Ancient History ,Arkeoloji (sanat ve beşeri bilimler) ,Prehistoria ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Arkeoloji ve Sanat Tarihi ,Arts & Humanities (AHCI) ,Archaelogy and History of Art ,Sosyal Bilimler (SOC) ,TARİH ,Prehistorya ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,ARCHAEOLOGY ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
Orta Demir Çağı'nda Kahramanmaraş ili ve çevresine hâkim olan Geç Hitit Gurgum Krallığı’ndan günümüze özelikle şehir merkezinde bulunan kale ve höyük ile yakın çevresinden çok sayıda kraliyet hiyeroglif yazıtı, kabartması ve mezar steli kalmıştır. Bölgede bulunan mezar stelleri kendilerine has konu, üslup ve ikonografik özellikleri bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Bu çalışma, Maraş Müzesi'ne Yörükselim mahallesinden getirilen bir mezar stelini bölgede bulunan diğer benzer rölyefler ile üslup ve ikonografi açısından karşılaştırılarak değerlendirmektedir.
- Published
- 2022
35. Istanbul Sultan Mosques and Its Staff from the Ottoman to the Present
- Author
-
İshak KIZILASLAN and Kızılaslan İ.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Materials Science (miscellaneous) ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Quranic Commentary ,Sultan Mosque ,RELIGION ,Religious Studies ,Dini çalışmalar ,Ottoman ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Osmanlı ,Social Sciences & Humanities ,Istanbul ,ARTS & HUMANITIES ,DİN ,Religious Officer ,İlahiyat ,Kıraat ve Kur’an Tilâveti ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Din Görevlisi ,Arts & Humanities (AHCI) ,Selâtîn Camii ,Science of Qiraat and Recitation of the Qur’an ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Other ,İstanbul ,Tefsir ,Diğer - Abstract
Bu makalede Osmanlı döneminden günümüze İstanbul Selâtîn camileri görevlileri ve onların toplumsal işleyişteki rolleri ele alınmıştır. Bu meyanda öncelikle Osmanlı’dan günümüze din görevlilerinin ve özellikle Selâtîn camilerinde vazife yapanların toplumsal ve siyasi mevzularda sahip oldukları etkili ve yetkili konum üzerinde durulmuştur. Selâtîn camilerine mahsus imam ve müezzinlik dışındaki görevler anlatılmıştır. Makalenin bir başka hedefi Selâtin cami görevlilerinin günümüzdeki durumunu tarihi konumu ile mukayeseli bir şekilde incelemektir. Bu çalışma “Selâtîn Camii” kavramı içerisine dâhil edilebilecek farklı şehirlerdeki bütün camileri değil, sadece İstanbul’daki Selâtîn camilerini ve görevlilerini inceleme konusu yapacaktır. Bu hedeflere ulaşmak için öncelikle Selâtîn camiler ve görevlileri hakkında ansiklopedi maddesi, arşiv belgeleri, müstakil kitap ve makale şeklinde bugüne kadar yapılmış çalışmalara ulaşılmış ve tarihten günümüze kadar gelen serüven inceleme altına alınmıştır. Günümüzde bu camilerin ve buralarda görev yapanların konumlarını doğru analiz edebilmek için hâlihazırda İstanbul Selâtîn camilerinde vazifede bulunan imam ve müezzinler ile yapılan bir ankete ve değerlendirmesine yer verilmiştir. In this article, the effective and authoritative position of religious officials and especially those working in Sultan mosques in social and political issues from the Ottoman period to the present has been emphasized. The duties other than imam and muazzin, which are peculiar to Sultan mosques, are explained. Another aim of the article is to examine the current situation of Sultan mosque officials in a comparative way with its historical position. This study will only examine the officials of the Sultan mosques in Istanbul. In order to achieve these goals, first of all, studies that have been made so far in the form of encyclopedia articles, archive documents, stand-alone books and articles about Sultan mosques and their officials have been examined. In order to be able to analyze the positions of these mosques and those who work there today, a survey and evaluation of the imams and muazzins who are currently working in Istanbul Sultan mosques are included.
- Published
- 2022
36. The Authenticity of Pre-Islamic Poetry According to Nöldeke, Ahlwardt, Lyall and Margoliout (A Critical Comparative Review of The Fundamentals)
- Author
-
ARAZ, İSMAİL and Araz İ., Aslan R.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Karşılaştırmalı Okuma ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Klasik Arap Şiiri ,RELIGION ,Religious Studies ,Dini çalışmalar ,Old Arabic Poetry ,EDEBİYAT ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,DİN ,Otantiklik ,Comparative Review ,İlahiyat ,Orientalists ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Authenticity ,Arts & Humanities (AHCI) ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Philology ,LITERATURE ,Müsteşrikler - Abstract
Bu çalışma, klasik dönem şarkiyatçılığının ileri gelen temsilcilerinden Nöldeke, Ahlwardt, Layll ve Margoliouth’un, günümüzde klasik Arap şiiri uzmanlarını meşgul etmeye devam eden Cahiliye şiirinin otantikliği problemine dair öncü yaklaşımlarını konu edinmektedir. Çalışmada adı geçen müsteşriklerin XIX. yüzyıl ile XX. yüzyıl arasındaki yaklaşık 60 yıllık bir süre zarfında yayımladıkları asıl kaynaklara başvurulmuştur. Bu kaynaklar sorular gündeme getiren ve bu sorulara cevaplar bulmaya çalışan bir tür bilişsel diyaloğa dayanmaktadır. Bunun yanında çalışmada yöntem olarak karşılaştırmalı eleştirel perspektif yöntemi benimsenmiştir. Bu doğrultuda öncelikle mezkûr müsteşriklerin çalışmaları ilmî açıdan değerlendirilmiş; ardından ilke, tez ve hedefler açısından bu çalışmalar arasında karşılaştırmaya gidilmiştir. Nihayetinde çalışmada şu temel sonuca varılmıştır: Adı geçen dört müsteşrik, Cahiliye şiirinin otantikliği problemine bağlı olarak ortaya atılan soruların cevaplandırılmasının ehemmiyeti hususunda aynı görüşteydiler; ancak probleme yaklaşım, problemi çözme ve irdeleme hedefleri noktasında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. This essay discusses the pioneering stances of four major representatives of the classical era of orientalism on a contentious issue which still occupies specialists in old Arabic poetry. This issue is the authenticity of old Arabic poetry. This essay refers to original sources by these orientalists studies which have been published throughout approximately 60 years, between the 19th and 20th centuries. These studies formed a sort of epistemological dialogue which aimed to spark questions and find their answers. This essay employs a critical comparative perspective which first attempts to determine the scholarly value of the efforts of these orientalists and compares between their principles, propositions and aims. This essay reaches the following primary conclusion: the four mentioned orientalists agreed on the importance of the questions raised regarding this contentious issue, but they disagreed in the angles of their perspectives toward it, their solutions for it, and finally their aims behind studying it.
- Published
- 2022
37. Arşiv belgelerine göre Türkçe yazılmış II. Bayezid medhiyeleri
- Author
-
Nusret Gedik and Gedik N.
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,General Turkish History ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Türk Dili ve Edebiyatı ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Genel Türk Tarihi ,History of The Ottoman Instutionsand Civilization ,EDEBİYAT ,Old Turkish Literature ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi ,Turkish Language and Literature ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Eski Türk Edebiyatı ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Philology ,LITERATURE - Abstract
Klasik Türk edebiyatının en önemli edebî ürünlerinden biri olan medhiyeler, buedebiyatın başlangıcından nihayetine kadar yüzlerce şairin elinde sayısız örneğiverilen bir tür olmuştur. Hz. Peygamber’e sunulan Kasîdetü’l-Bürde’den sonraEfendimizin hırkasını kaside şairine hediye etmesi halifeler ve İslam ülkelerindekisultanlar için örnek olmuş, bu sünneti takip etmek isteyen padişahlar kendilerinesunulan kasideler karşılığında şairlere çeşitli ihsanlarda bulunmuştur. Buçalışmada da Osmanlı Devleti’nin yükseliş dönemi padişahlarından II. Bayezid(1481-1512)’e sunulan medhiyeler konu edilmiş, T.C. Devlet Arşivleri BaşkanlığıOsmanlı Arşivi Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi Evrakı’nda bulunan ve hepsibugüne kadar herhangi bir kaynakta yer almayan Türkçe medhiyeler ilim âleminesunulmuştur. Devrinde nevruz ve bayramlarda birer kaside sunulmasını şairlereşart koşan II. Bayezid, bu kasideler neticesinde günümüze ulaşan in‘âmâtdefterlerinden de takip edebildiğimiz kadarıyla şairleri çeşitli in‘âm ve ihsanlarladesteklemiştir. II. Bayezid, kendisi de ‘Adlî mahlasıyla şiirler kaleme alan şair birpadişah olarak bu isteğiyle sadece şairleri şiir yazma konusunda teşvik etmemiş,aynı zamanda gelişme devrindeki Türk edebiyatına ve Türkçeye son derecedeönemli bir katkı sağlamıştır. Klasik Türk edebiyatının birincil kaynaklarındantezkirelerin II. Bayezid ve dönemi hakkında yazdıklarına baktığımızda bu durumunson derece açık olduğu görüldüğü gibi arşivden günümüze ulaşan belgelerde veyine manzumelerde de bu durum müşahede edilebilmektedir. Çalışmada hiçbirisibugüne kadar yayımlanmamış medhiyelerin metinleri verilip şairlerinin kimliğiüzerinde tartışmalar yapılırken Türk edebiyatının ilk kaynaklarından olmasa daarşiv belgelerinin edebiyata katkısının ne derece önemli olduğuna dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Praise poems, one of the most important literary products of classical Turkishliterature, have been a genre of which countless examples have been given byhundreds of poets from the beginning to the end of this literature. After QasidahBurda was presented to the Prophet, the Prophet\"s gift of his cardigan to the qasidahpoet set an example for the caliphs and sultans in Islamic countries, and the sultanswho wanted to follow this sunnah donated various gifts to the poets in return forthe praise poems presented to them. In this study, the praises presented to BayezidII (1481-1512), one of the sultans of the rising period of the Ottoman Empire, werediscussed, and Turkish praise poems which have not been included in any source sofar, have been presented to the attention of the scholars, which are in the archivedocuments of the Ottoman Archives of the Turkish Republic State Archives andTopkapı Palace Museum. Bayezid II stipulated that poets should present a praisepoem in Nawrooz and eids in his period. As a result of these qasidas, Bayeziddrowned the poets in various presents and blessings as far as we can follow from thein\"amat books that have survived to the present day. Bayezid II himself, as a poetsultan who wrote poems with the penname Adlî, not only encouraged poets to writepoetry; but also contributed immensely to Turkish literature and Turkish in thedevelopment period. When we look at the writings of tazkiras (collection ofbiographies), one of the primary sources of classical Turkish literature, aboutBayezid II and his period, this situation can clearly be observed in the archivaldocuments and in the poems that have survived today. In this study, while the textsof the praise poems, none of which have been published until now, are given anddiscussions are made on the identity of their poets, it will be tried to be revealed howimportant the contribution of archive documents to literature is, although they arenot the first sources of Turkish literature.
- Published
- 2022
38. Nesnellikten Uzak Tarih İnşası: Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane Örneği
- Author
-
Yıldırım N. and YILDIRIM, NURAN
- Subjects
Tarih ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Temel Tıp Bilimleri ,Medicine (miscellaneous) ,Assessment and Diagnosis ,Sağlık Bilimleri ,Temel Bilgi ve Beceriler ,Genel Tıp ,Fundamental Medical Sciences ,Pathophysiology ,Clinical Medicine (MED) ,TIP, GENEL & DAHİLİ ,Deontoloji ve Tıp Tarihi ,Health Sciences ,Internal Medicine ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Klinik Tıp (MED) ,Social Sciences & Humanities ,Aile Sağlığı ,ARTS & HUMANITIES ,MEDICINE, GENERAL & INTERNAL ,Dahiliye ,Patofizyoloji ,Klinik Tıp ,Fundamentals and Skills ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,General Medicine ,CLINICAL MEDICINE ,Değerlendirme ve Teşhis ,Tıp ,Arts & Humanities (AHCI) ,Deontology and History of Medicine ,General Health Professions ,Medicine ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Tıp (çeşitli) ,Family Practice ,Genel Sağlık Meslekleri - Published
- 2022
39. Dijital hayattaki etik ihlallerin tespiti ve analizi: cambridge analytica veri skandalı
- Author
-
ASLAN, ALAATTİN and Aslan A.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Informatics ,İLETİŞİM ,Information Systems and Management ,Bilişim Hukuku ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,KANUN ,İletişim ,COMMUNICATION ,Mass Communications and Mass Media ,Library and Information Sciences ,Bilgi Sistemleri ve Yönetimi ,Bilim Tarihi ve Felsefesi ,FELSEFE ,Hukuk ,Kitle İletişimi ve Araçları ,History and Philosophy of Science ,Sociology ,INFORMATION SCIENCE & LIBRARY SCIENCE ,Information Law ,Genel Sosyal Bilimler ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Enformatik ,ARTS & HUMANITIES ,Sosyoloji ,Information Technologies ,Bilişsel Bilim ,BİLİM TARİHİ VE FELSEFESİ ,HISTORY & PHILOSOPHY OF SCIENCE ,General Social Sciences ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,BİLGİ BİLİMİ VE KÜTÜPHANE BİLİMİ ,Sosyal Bilimler Genel ,Kütüphane ve Bilgi Bilimleri ,Philosophy ,Enformasyon Teknolojileri ,Arts & Humanities (AHCI) ,Cognitive Science ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Other ,LAW ,Diğer - Abstract
Teknolojik gelişmenin hızı, dijitalleşme ve bunların toplumsal dönüşüme etkisi yeni bir norm ve davranış biçimini, dahası fiziki olmayan bir dünyaya dair normların ve norma uygun bir davranış biçi- minin oluşturulması ihtiyacını beraberinde getirmektedir. Bu durum hem teorik hem de uygulama bo- yutuyla ahlak felsefesinin bir konusudur. İyiyi, güzeli ve doğruyu arama noktasında felsefî birikimden yararlanmanın ve yeni koşulları imkân ve de sorun boyutuyla felsefenin konusu kılarak yeni düşünsel arayışlar içinde olmanın bir ihtiyacın ötesinde bir zorunluluk haline geldiği söylenebilir. Teknolojik geli- şime bağlı olarak gündeme gelen dijitalleşmenin temelini oluşturan ve işleyişini mümkün kılan ana un- surlardan birisi de veridir. Özellikle verinin işlenmesi ve buna ek olarak fiziksel dünyanın verileştirilmesi önem arz etmektedir. Dijitalleşme olarak ifade edilen bu durumun etik kodlarının belirlenmesi, bireysel düzeyde gerçekleştirilebilecek düşünsel uğraşın ötesinde akademide kurumsal oluşumların ve çabaların ortaya çıkmasına yol açmıştır.1 Hayatın çoklu boyutlarını kapsayan bir süreç olarak dijitalleşmenin temelde üç ana alanda daha etkin olduğunu söylemek mümkündür. Dijital iletişim, siber uzay ve yapay zeka-akıllı sistemler. Bu üç alanın öne çıkmasında veri, davranış ve teknolojinin birlikteliği etkilidir. Dijital iletişim, kendi içinde sos- yal medya, internet haberciliği, dijital servisler olmak üzere insanların etkileşimini sağlayan genel plat- formlardan oluşmaktadır. Siber uzay ise internet teknolojileri sayesinde verinin işlenerek, dijital ticaret, alışveriş, finansal işlemler, veri/para transferleri vb. işlemlerin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Yapay zekâ-akıllı sistemler ise dijitalleşmenin son halini temsil etmekte ve otomasyon sistemlerine ve işlemlerine olanak sağlayan insan gibi düşünüp karar verebilen sistemlerin bütününden oluşmaktadır. Dijital hayatının merkezini oluşturan bu teknolojik yapıların oluşturduğu yeni insan ilişkileri ve dijital topluluklar, karşı karşıya olunan yeni durumlar, imkân ve meydan okumalar karşısında ahlâkî norm arayışları ve yeni çözüm önerileri, genel bir mesele olarak akademik ve entelektüel dünyanın gün- demlerinden birisini oluşturmaktadır. Dijital iletişim ile artan dezenformasyon durumunun, 2017 yılın- dan bu yana \"Enformasyon Düzensizliği (Information Disorder)\" kavramı etrafında tartışılması (Wardle ve Derakhshan, 2017) özellikle de kovid salgını (pandemi) başlangıcında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yaşanan durumun infodemi olarak nitelendirilmesi ve buna ilişkin çözüm önerilerinin başlatılması (Erdo- ğan, Semerci, Kafalı ve Çaytaş, 2022) ile diğer boyutlarıyla (siber korsanlık, iletişim süreçleri, insan ilişki- lerinin dijital ortamdaki yeni davranış kodları, siyasal alana müdahale, verilerin işlenmesi ve korunması, yapay zeka vb.) dijital alanın hak ve sorumluluk dengesiyle düzenlenmesi tartışmaları ve çalışmaları de- vam etmektedir. Dijital dünyaya ilişkin düzen arayışlarının norm oluşturma boyutlarından birisi hukuki alan (yasal düzenlemeler- regülasyonlar) ise diğeri de etik alandır.Bu kapsamda Türkiye’deki akademik çabalardan birisi olarak Marmara Üniversitesi Sosyal Bi- limler Enstitüsü Bilişim Anabilim Dalı’nda hazırlanan doktora tezi (Aslan, 2022) bu alandaki ahlâkî norm tartışmalarına, sorun tespitine ve mevcut sorunların çözümüne ilişkin bir öneri sunmaktadır. Medya Okuryazarlığı Araştırmaları Dergisi’nin akademik çalışmaların sonuçlarından yararlanarak eği- tim materyali hazırlama ve vaka analizlerini de (örnek olay incelemeleri) içeren bir yayıncılık faaliyeti kapsamında bu metin hazırlanmıştır. Dijital etik kavramının anlam çerçevesine ve bu yöndeki norm arayışlarına değindikten sonra doktora tezinde geliştirdiğim değer temelli dijital etik modeli ve örnek olay incelemesi olarak \"Facebook-Cambridge Analytica Veri Skandalı\"nın analizine yer verilmiştir.
- Published
- 2022
40. Divan Şairi ve Tarihçi Süheylî Ahmed ile Babası Hemdem Kethudâ Hakkında Arşiv Belgeleri
- Author
-
RECEP AHISHALI and Ahıshalı R.
- Subjects
Tarih ,Archive Documents ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Biyografi ,Süheyli Ahmed b. Hemdem Kethuda ,Edebiyat ,Arşiv Belgeleri ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Klasikler ,History of The Ottoman Instutionsand Civilization ,Biography ,TARİH ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Classics ,ARTS & HUMANITIES ,Yeniçağ Tarihi ,Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Modern History ,Arts & Humanities (AHCI) ,Literature ,Süheylî Ahmed b. Hemdem Kethuda ,Sosyal Bilimler (SOC) - Abstract
Divan şairi ve tarihçi olan Süheyli Ahmed b. Hemdem Kethuda\"nın biyografisine katkıda bulunmak üzere Osmanlı arşiv belgeleri incelenmiş ve çeşitli belgeler tespit edilmiştir. Bu belgeler onun zeamet sahibi olduğunu ve hayatının önemli bir bölümünü çeşitli cephelerde geçirdiğini göstermektedir. Devlet adına çeşitli tahsilatlar yapmak, para taşımak, kale tamiri gibi resmi görevler yapmıştır. Bu hizmetlerde bulunma ve savaşlarda gösterdiği yararlıklar karşılığında terakkiler almış ayrıca Dergah-ı âlî müteferrikalığı görevi elde etmiştir. Daha sonra müteferrikalığı ilaveten Dergah-ı âlî çavuşluğu verilmiştir. Araştırmada babası Hemdem Kethuda ile ilgili bilgiler de elde edilmiştir. Hemdem Kethuda Şam yeniçeriler yayabaşılarından iken Şam eyaleti başta olmak üzere çeşitli yerlerin tahririnde görev almış, bunun sonucu olarak kendisine zeamet verilmiştir. Zaim olarak Hadım Cafer Paşa’nın ordusunda yer almış, daha sonra müteferrika olmuştur. Sonrasında Cafer Paşa’nın kapu kethudalığını yapmıştır. Süheylî ve babas,ı Cafer Paşa’nın maiyetinde olmak hasebiyle cephelerde birlikteydiler. Ancak Hemdem Çelebi h.1005 yılında 40-50 kişilik birliğiyle birlikte Mohaç Meydan Muharebesinde şehit olmuştur. Bu çalışmada her ikisinin de zaim olarak bulundukları savaşlar ve aldıkları görev ve terakkileri ihtiva edenleri ağırlıklı olmak üzere ulaşılabilen çeşitli belgeler ortaya konulmuştur. Süheyli\"nin belgelerden oldukça hareketli bir gençlik devresi geçirmiş olduğu görülmektedir. Bunların incelenmesi eserlerinin daha sağlıklı tahlili ve değerlendirilmesine katkı sağlayacaktır. In order to contribute to the biography of Süheyli Ahmed b. Hemdem Kethuda, a Divan poet and historian, Ottoman archive documents were examined and various documents were identified. These documents show that he owns fief and spent most of his life on various fronts. He performed official duties such as making collections on behalf of the state, carrying money, and repairing the castle. He received \"terakki\"s in return for his services he showed in wars, and he was also appointed as a Dergah-ı Âli Müteferrika. Later, in addition to this appointment, he was given the rank of Dergah-ı âli Çavuş. In the research, information about his father, Hemdem Kethuda, was also obtained. While Hemdem Kethuda was one of the \"yayabaşı\" of the janissaries in Damascus, he took part in the registration of various places, especially in the province of Damascus, and as a result, he was given fief. He took part in the army of Hadım Cafer Paşa as the owner of fief, and later became a \"müteferrika\". Afterwards, he served as the \"Kapu kethuda\" of Cafer Paşa. Süheylî and his father were together in the fronts due to being under the command of Cafer Paşa. However, Hemdem Çelebi was martyred in the Battle of Mohaç with his 40-50 troops in H.1005. In this study, various documents were presented, mainly those containing terakkis, the wars in which both of them were fief owners and their duties. It is seen from the documents that Süheyli had a very active youth period. Examination of these documents will contribute to a healthier analysis and evaluation of his works.
- Published
- 2022
41. ANALYTICAL CHARACTERIZATION OF BIBLE AND TEXTILES ARTIFACTS FROM SINOPE BALATLAR CHURCH EXCAVATIONS FOR CONSERVATION PURPOSES
- Author
-
Massadikova, G., Ozomay, M., Ozomay, Z., Hasanova, R., and Massadikova G., ÖZOMAY M., ÖZOMAY Z., Hasanova R.
- Subjects
Tarih ,Koruma ,History ,Arkeoloji ,Archeology ,Social Sciences and Humanities ,Antropoloji ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,ARKEOLOJİ ,ANTROPOLOJİ ,Conservation ,HPLC-DAD ,composite artifacts ,archaeological books ,SEM-EDX ,TARİH ,ink ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,ARCHAEOLOGY ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Archeology (arts and humanities) ,Arkeoloji (sanat ve beşeri bilimler) ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Bible ,Arkeoloji ve Sanat Tarihi ,Arts & Humanities (AHCI) ,Archaelogy and History of Art ,Anthropology ,gallic acid ,archaeological textile ,ATR-FTIR - Abstract
© 2022. This is an open-access article distributed under the terms of the Creative Commons Attribution License. Archaeological textile and paper materials shed light on cultural studies in different fields. In this study, a composite textile material and 2 printed Biblical artifacts of the 19th c., found during the excavation of the Balatlar Building Complex were investigated. The building complex, also known as the Balatlar Church or Mithridates Palace, is an imperial hamam complex belonging to the Roman Period, located in the Ada Street of Sinope province in the north of Turkey. It was found that different materials such as metal yarn, paper used under embroidery, and decorative beads used on textile material were used in the textile fragment recovered from tomb VIII of the Balatlar Building Complex. The investigation concerned the fiber types and dyestuffs for textile material, paper types and dyestuffs used for biblical artifacts by using non-destructive and microa-nalysis methods for these unique heritage objects. Attenuated total reflectance-Fourier transform infrared spectroscopy (ATR-FTIR), Optical microscope (OM), Digital Microscope (DM), Scanning Electron Microscopy with Energy Dispersive X-Ray Analysis (SEM-EDX) and High-Performance Liquid Chromatography-Diode Array Detector (HPLC-DAD) was used. It was determined that the textile find consists of two different fabrics, the main fabric, and the lining, and the dye that gives the main fabric its red color is the root dye (Rubia tinc-torum L.). Also, Alizarin and madder (Rubia tinctorum L.) was determined as a plant source. It has been estab-lished that only the pattern threads are silk threads. HPLC-DAD chromatograms has been analyzed of paper pieces of the, written and unwritten sides, paper-board and leather sides archaeological L.(Large) Bible and S. (Small) Bible books. It was concluded that natural dyestuffs were not used in the production of the paper and leather parts of the L.Bible and S.Bible books. For the written text Iron (III)-gallic acid binary complex vibration bands were detected. Documentation and research studies conducted on 2 discovered Biblical artifacts have shown that biological degradation has oc-curred on the surface of the artifact. As a result of microscopic examination, it was found that the cover part of the L.Bible was made of cardboard and there were remnants of gray side paper. Remnants of leather-pre-pared binding were found on the surface of S.Biblical artifact.
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
42. Costume analysis of female characters in the turkish television series named 'midnight at the pera palace'
- Author
-
BAYBURTLU, ÇİMEN, ÖZNAZ, DEMET, İŞGÖREN, AYŞE NURİYE, ACAR BÜYÜKPEHLİVAN, GÜLHAN, and Bayburtlu Ç., Öznaz D., İşgören A. N., Acar Büyükpehlivan G.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,SANAT ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Women ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Kadın ,Costume ,Türk Dizileri ,Müzecilik ,Museology ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Tekstil ve Moda Tasarımı ,Textile and Fashion Designing ,Arts & Humanities (AHCI) ,Pera Palasta Gece Yarısı ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Turkish TV Series ,Kostüm ,Midnight at the Pera Palace ,ART ,Moda ,Fashion - Abstract
Bu çalışmada tüm dünyada en çok izlenen dijital kanallardan birinde yayınlanan önemli Türk dizi flmlerinden biri olan “Pera Palas’ta Gece Yarısı” dizisindeki ana karakterin giydiği kostümler incelenmiştir. Türkiye’de radyo ve televizyon yayıncılığının devlet eliyle gerçekleşmesi 1964 yılında kurulan TRT ile başlamıştır. Özel kanalların yayın hayatına başlamasının ardından uydu ve kablo yayıncılığı da gündeme gelmiştir. Günümüze gelindiğinde tüm dünyada dijital yayın platformlarının televizyonların yerine tercih edilir hale geldiği görülmektedir. Türkiye, dijital yayın platformları açısından zengin bir ülkedir. Türkiye’de şu anda aktif olarak kullanılabilen ücretli platformlar arasında yer alan Netfix’in yapılan araştırmalarda televizyonlardan sonra en çok tercih edilen dijital platformlardan biri olduğu ortaya çıkmıştır. Akademik çalışmalar içinde dizi ve sinema flmleri birçok açıdan incelenmiştir. Filmlerin ekonomik göstergelerinin incelendiği akademik çalışmaların yanında tüketiciyi etkileme ve pazarlama teknikleri açısından flmlerin yarattığı etkiler de incelenmiştir. Anne ve baba, kadın ve erkek ikilemlerinde karakter analizlerinin de yapıldığı makalelere demografk ve sosyolojik açıdan karakterlerin irdelendiği akademik çalışmalar da eşlik etmektedir. Bu çalışma ile Türk kadın karakterinin moda ile olan ilişkisi Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisi ile ortaya konmaktadır. Tüm dünyada yayınlanabilen dijital platformlardan birinde yayınlanan dizilerden biri olan Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinin tüm bölümleri izlenmiş ve dizide yer alan ana karakterin tüm kostümleri analiz edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında dizideki ana kadın karakterin kostüm çözümlemesi ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Türk Dizileri, Pera Palasta Gece Yarısı, Kadın, Moda, Kostüm. The aim of this study is to examine costumes worn by the main character in “Midnight at the Pera Palas”, which is one of important Turkish TV series broadcasted on one of the most popular digital channels all over the world. State radio and television broadcasting in Türkiye started with TRT, the national radio and television channel established in 1964. After private channels started broadcasting, satellite and cable broadcasting also came to the fore. Nowadays, people all over the world tend to prefer digital broadcasting platforms rather than television. This is also true for Turkey which is a country rich in digital broadcasting platforms. As a digital platform which is subject to subscription fees, Netfix, is being actively used in Turkey where it has become the most porpular digital platform after televisions according to the results of surveys carried out in this respect. Within this framework, TV series and movies have been analyzed under various aspects in academic studies on economic indicators of the flms, their infuence on the audience and marketing techniques, role models of mother and father, woman and man and dilemmas they are sometimes confronted with as well as the impact of demographic and sociological components on them. This study more particularly sheds light upon the relationship between the Turkish female character and fashion in the series “Midnight at the Pera Palas” which is broadcasted on a digital platform and is accessible all over the world. To carry out this study, all episodes of the Midnight series were watched and all the costumes of the main character were analyzed. In the light of the data obtained, the costume analysis of the main female character in the series was revealed. Keywords: Turkish TV Series, Midnight at the Pera Palace, Women, Fashion, Costume.
- Published
- 2022
43. Depression and religious coping in patients with acute coronary syndrome in Turkey
- Author
-
Melike Celik, Selda Celik, Feride Taskin Yilmaz, and Celik M., Celik S., Yilmaz F. T.
- Subjects
Koruma ,Social Sciences and Humanities ,Health (social science) ,Turkey ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Epidemiology ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Sağlık Bilimleri ,SPIRITUALITY ,Religious coping ,Dini çalışmalar ,Sociology ,Occupational Therapy ,Adaptation, Psychological ,Epidemiyoloji ,ANXIETY ,ARTS & HUMANITIES ,PREDICTORS ,General Nursing ,Halk, Çevre ve İş Sağlığı ,Güvenlik Araştırması ,ASSOCIATIONS ,OUTCOMES ,Depression ,General Arts and Humanities ,General Social Sciences ,General Medicine ,Sanat ve Beşeri Bilimler (çeşitli) ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Acute coronary syndrome ,Safety Research ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,Conservation ,RELIGION ,Religious Studies ,Arts and Humanities (miscellaneous) ,Health Sciences ,Humans ,Genel Sosyal Bilimler ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Sosyoloji ,DİN ,PUBLIC, ENVIRONMENTAL & OCCUPATIONAL HEALTH ,Genel Sanat ve Beşeri Bilimler ,İlahiyat ,Public Health, Environmental and Occupational Health ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sosyal Bilimler Genel ,KAMU, ÇEVRE VE İŞ SAĞLIĞI ,İş Sağlığı ve Terapisi ,Arts & Humanities (AHCI) ,HEART-SURGERY ,Sağlık (sosyal bilimler) - Abstract
Psychological health problems such as depression, anxiety and feelings of distress are often seen in patients with acute coronary syndrome (ACS). Religious coping in dealing with psychological health problems is one of the methods commonly used by cardiac patients. This study was conducted to determine the depression levels and religious coping methods of individuals diagnosed with ACS and identify the relationship between their positive or negative religious coping methods and their depression levels. The descriptive and correlational study was conducted with 253 ACS patients. In the study, the depression levels of most patients were low, but 19.8% showed moderate-severe depressive symptoms. It was found that the patients adopted positive religious coping styles on a high level, but there was no significant relationship between positive religious coping and depression levels (p > 0.05). It is recommended that health professionals also closely monitor ACS patients for depressive symptoms after their diagnosis, encouraging patients to use positive religious coping styles to support their well-being and recovery against this life-threatening disease.
- Published
- 2022
44. Ev imgesi̇: mekân-bellek ili̇şki̇si̇ üzeri̇nden sanatçı ve yapıt okumaları
- Author
-
DANABAŞ, NALAN and Danabaş N.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Müzecilik ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Plastik Sanatlar ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Sanat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Plastic Arts ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,ART - Published
- 2022
45. Digitalisierung im kontext von sprache und literatur in der Türkei. Potenziale, Herausforderungen und Prognosen
- Author
-
COŞAN, LEYLA and Köksal H. (Editör), Yücel M. S. (Editör), Coşan L. (Editör), Asutay H. (Editör), Öncü M. T. (Editör)
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Dil ve Edebiyat ,Social Sciences (SOC) ,Edebiyat ve Edebiyat Teorisi ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Western Languages and Literatures ,LITERATURE, GERMAN, DUTCH, SCANDINAVIAN ,Arts & Humanities (AHCI) ,EDEBİYAT ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Philology ,EDEBİYAT, ALMAN, HOLLANDA, İSKANDİNAV ,Social Sciences & Humanities ,Batı Dilleri ve Edebiyatları ,ARTS & HUMANITIES ,LITERATURE - Published
- 2022
46. On The Words Ile in Dîvânu Lugâti’t-Türk and ayla in Kutadgu Bilig
- Author
-
Gülden Sağol Yüksekkaya and Yuksekkaya G.
- Subjects
Tarih ,ASIAN STUDIES ,Koruma ,Cultural Studies ,History ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Literature and Literary Theory ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,ayla ,Conservation ,ila ,Sociology ,Arts and Humanities (miscellaneous) ,TARİH ,Genel Sosyal Bilimler ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,ile ,Sosyoloji ,Genel Sanat ve Beşeri Bilimler ,General Arts and Humanities ,ASYA ÇALIŞMALARI ,General Social Sciences ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sosyal Bilimler Genel ,Sanat ve Beşeri Bilimler (çeşitli) ,Arts & Humanities (AHCI) ,Divanu Lugati't-Turk ,Kutadgu Bilig ,Sosyal Bilimler (SOC) - Abstract
Kutadgu Bilig is one of the most important treasures of Turkish history, art, language, and literature as well as Turkish cultural history, whereas Dîvânu Lugâti’t-Türk demonstrates the wealth of Turkish culture and civilization. Hundreds of studies have been done on these two works, yet they still pose many questions waiting to be answered. This article focuses on the word read as ıla in Dîvânu Lugâti’t-Türk and Kutadgu Bilig and recommends a new way of reading it.
- Published
- 2021
- Full Text
- View/download PDF
47. Ahmed-i Dâ’î’nin Teressül Adlı Eserinin Yeni Bir Nüshası
- Author
-
UĞUR, ABDULLAH and Uğur A.
- Subjects
Turkish-İslamic Literature ,Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,İlahiyat ,Edebiyat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,RELIGION ,Religious Studies ,Dini çalışmalar ,Arts & Humanities (AHCI) ,Literature ,Theology ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Ahmed-i Dâ’î ,Teressül ,İnşâ ,Telif ,İstinsah ,Social Sciences & Humanities ,Türk İslam Edebiyatı ,ARTS & HUMANITIES ,DİN - Abstract
Osmanlı’nın son dönemleri ile Cumhuriyet’in ilk yıllarına tanıklık eden Raşid Efendi (ö. 1945) hem kurra hafız hem şeyh hem de bir dilci idi. Eyüp’te bulunan Sertarikzâde Tekkesi’nin şeyhliğini ifa ettiği gibi, birinci Türk Dili Kurultayı’na da aza olarak katılmıştı. Oldukça velut bir yazar olan Raşid Efendi’nin geleneği takip ederek telif ettiği eserler olmakla birlikte dil devriminden sonra ortaya koyduğu ve kendisinin de özellikle vurguladığı şekliyle \"sırf Türkçe\" kaleme alınmış eserleri de vardır. Bu eserler içerisinde, Raşid Efendi’nin mevlid kelimesini kullanmamak gayesiyle Türkçe Doğum diye tesmiye ettiği bir mevlidi bulunmaktadır. 11’li hece ölçüsü ile beyit esaslı kaleme alınan bu manzum metinde Raşid Efendi dönemin dil anlayışına uygun olarak hiçbir Arapça ve Farsça kelimeye yer vermediğini iddia eder. Hatta peygamberlerin isimlerini dahi Türkçe olmadıkları için anmaz. Bunların yerine Eski Anadolu Türkçesi döneminden veya Çağatayca’dan kimi kelimeleri kullandığı gibi, kimi kelimelere de Türkçe yeni karşılıklar bulur. Bütün bu yeni ve değişik özelliklerine rağmen Raşid Efendi’nin mevlidi, uzun soluklu mevlit geleneğimizin bir parçasıdır. Mevlid, miraç ve Raşid Efendi’nin \"Ulu Tanrı’ya yalvarma\" olarak isimlendirdiği dua/münâcât bölümlerinden meydana gelen eser, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i ile birçok noktada benzeşmektedir. Denilebilir ki Raşid Efendi içine doğduğu ve yine içinde büyüdüğü geleneğin temel metinlerinden biri olan mevlidi, yeni siyasi-sosyal kurallara göre yeniden yazmıştır. Bu yeniden yazım herhalde Raşid Efendi için geleneğin -şekli ve dili değişmiş olsa bile- aktarımına devam etmesi için elzemdi. Bu makalemizde Raşid Efendi’nin kısaca biyografisine değinilerek, bugün müellif hattı tek nüshası bilinen Türkçe Doğum adlı mevlid tanıtılacak, eserin mevlid geleneği ile bağı ve eserden kullanılan Öztürkçe kelimeler üzerinde durulacaktır.
- Published
- 2022
48. A Word from old Uyghur to the present: Alig
- Author
-
Gülden Sağol Yüksekkaya and SAĞOL YÜKSEKKAYA G.
- Subjects
Cultural Studies ,Tarih ,ASIAN STUDIES ,Koruma ,History ,Social Sciences and Humanities ,Literature and Literary Theory ,Social Sciences (SOC) ,al?g ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,etymology ,TARİHÇE ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,SOCIAL SCIENCES, GENERAL ,Old Turkic ,Conservation ,Sociology ,Arts and Humanities (miscellaneous) ,Genel Sosyal Bilimler ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES ,Sosyoloji ,Old Uyghur ,Genel Sanat ve Beşeri Bilimler ,General Arts and Humanities ,ASYA ÇALIŞMALARI ,General Social Sciences ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sosyal Bilimler Genel ,Sanat ve Beşeri Bilimler (çeşitli) ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) - Abstract
In this study, we examine the etymology of the the word alıg, which has appeared in various Turkic languages starting with Old Uyghur. Researchers have so far put forth different theories regarding the origins of this word, which survives today in different parts of the Turkic-speaking world with various phonetic and semantic changes. Some have associated it with al- ‘to take’ (‘almak’) (< al-ı-g), which is semantically problematic, or with hypothetical roots which they reconstruct variously as *al (< al+ıg), *al- or *alı-. Considering earlier proposals, we narrow down the set of possible etymologies for alıg in accordance with their relative merits.
- Published
- 2022
49. The fusion of horizons: The possibility of a genuine ethical dialogue
- Author
-
Erdal Yılmaz and Yılmaz E.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Social Sciences (SOC) ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sistematik Felsefe ve Mantık ,FELSEFE ,Philosophy ,Arts & Humanities (AHCI) ,Systematic Philosopy and Logic ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,ARTS & HUMANITIES - Abstract
This article seeks the possibility of a genuine ethical dialogue based on Gadamer’s notion of a \"fusion of horizons\". For Gadamer, the human being is blessed with the unique ability to understand, and understanding is modelled on the act of conversation in which we engage with others. The fact that different points of view of dialogue partners merge in the process of understanding leads them to a better and mutual understanding, which is a fusion of horizons. For some of Gadamer’s critics, in the fusion, the more dominant horizon assimilates the other, which is why Gadamer’s notion of understanding seems to be unethical. To avoid this misinterpretation of the process of understanding, I will interpret Gadamer’s notion of understanding as the fusion of horizons based on his analysis of the concepts of \"dialogue\" and \"play\" (Spiel). By doing that, I aim at showing that Gadamer’s notion of the fusion of horizons is a dynamic process and that the latter requires an \"openness\" of participants to each other, which leads their encounter toward a genuine ethical dialogue.
- Published
- 2022
50. AYNANIN ÖTEKİ YÜZÜ: İSVEÇLİ YÖNETMEN LUKAS MOODYSSON’UN DAİMA LİLYA (2002) FİLMİNDE REFAH TOPLUMU
- Author
-
DEMOĞLU, MELİHA ELİF and Demoğlu M. E. , Yamantelli U.
- Subjects
Social Sciences and Humanities ,Müzecilik ,Social Sciences (SOC) ,Visual Arts and Performing Arts ,Sosyal Bilimler ve Beşeri Bilimler ,Sanat ve Beşeri Bilimler ,Museology ,Sanat ,Sanat ve Beşeri Bilimler (AHCI) ,Sahne ve Görüntü Sanatları ,Sinema-TV-Fotoğraf ,Arts & Humanities (AHCI) ,Sosyal Bilimler (SOC) ,Görsel Sanatlar ve Gösteri Sanatları ,Sosyal ve Beşeri Bilimler ,Social Sciences & Humanities ,Cinema-TV-Fhotography ,ARTS & HUMANITIES ,ART ,Performing and Visual Arts - Abstract
Çağdaş İsveç sinemasında öne çıkan yönetmenlerden biri Lukas Moodysson’dur. Moodysson ilk uzun metrajlı filmi Sev Beni’yi 1998 yılında yapmış son olarak 2013 yılında We Are The Best filmini çekmiş, toplam sekiz uzun metrajlı film yönetmiştir. Tüm filmlerinin senaristi ve yönetmeni bazılarının da yapımcısı olan Moodysson, filmlerinde kendi deneyimlediği, önemsediği konuları işlemektedir. Filmleri arasında tematik ve türsel bir bütünlük görülmese de minimalist tarzı, doğal oyunculuk kullanımı, pek çok filminde çocuk oyunculara yer vermesi, kendi toplumunda insan ilişkilerine, büyüme sancılarına, toplumsal sorunlara değinmesiyle özgün bir tarza sahiptir. Yönetmenin uluslararası anlamda en çok ses getiren filmi Daima Lilya (2002) ’dır. Bu filmin önemi, hem İsveç toplumuna hem de Avrupa’nın geneline, insan ticareti ve genç kızların fuhuş yapmaya zorlanması konusunda yönelttiği sert eleştiridir. Refah toplumu olmasıyla öne çıkan İsveç’in beyaz perdeden yansıyan eksiklikleri Daima Lilya’da görünürleşmiştir. Yönetmen, gördüğü bir soruna projeksiyon tutarak gerçekleştirdiği filmin etkisiyle, sorun çerçevesinde İsveç hükümetinin harekete geçmesini sağlamıştır. Bu çalışmada sinema ve toplum etkileşimi çerçevesinde toplumbilimsel analiz yöntemiyle incelenecek olan Daima Lilya filmi, sinemanın topluma yönelttiği özeleştirinin dönüştürücü etkisini ortaya koyan bir örnek olarak değerlendirilmiştir.
- Published
- 2022
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.