28 results on '"Saran, Mine"'
Search Results
2. The Effect of Reflexology on Pain Management in Newborns: A Randomized- Controlled Clinical Study Effect of Reflexology on Neonatal Pain
- Author
-
Us, Mahmut Caner, primary, Saran, Mine Güneş, additional, Cebeci, Burcu, additional, Akkuş, Erkan, additional, Şeker, Esma, additional, and Aybar, Şadiye Sezin Şimşek, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
3. KURUMLAR İÇİN YENİ BİR İLETİŞİM ORTAMI: REKLAM OYUNLARI (ADVERGAMING)
- Author
-
BAT, Mikail and SARAN, Mine
- Subjects
Yeni İletişim Ortamı,Reklam Oyunları - Abstract
Üretimin çeşitlenerek yüksek düzeylere ulaştığı günümüzde sayısızürün/hizmet bulmak mümkün olmakta, bu ürünlerin/hizmetlerin farklıkalitelerdeki benzerlerine kolayca rastlanmaktadır. Bu noktada kurumlar hedefkitlelerine ulaşıp ürünlerini/ hizmetlerini anlatmak ve satın alma kararlarınıetkilemek üzere pozitif algı yaratmak için fırsatlar aramaktadır; ancak budurum gerek zaman basksı, gerek müşterilerin isteksizliği gibi nedenlerlemümkün olamamaktadır. Kurumlar da bu sıkıntıları gidermek için yeni iletişimortamlarına yönelmektedir.Bu yeni iletişim ve pazarlama ortamlarında kurumlar, “en iyi müşterigönüllü müşteridir” prensibiyle yarattıkları inovatif stratejiler doğrultusunda,mesajlarını sanal ortamda ulaştırma çabası içerisine girmektedir. İşte buçabaların bir sonucu olarak kurumsal web siteleri, eklenen linklerle daha eğlencelihale getirilmeye çalışılmakta ya da müşteriyle doğrudan iletişim kurabilecekve kurumun sitesinden ayrı “reklâm oyunu sitesi” şeklinde yeni bir yapılanmayagitmektedir. Böylelikle müşteriye kendi rızasıyla, eğlence, oyun, reklâm,toplu olarak sunulmakta ve pozitif algı yaratılarak doğrudan etkileşim sağlanmaktadır.
- Published
- 2011
4. İNTERNET VE HALKLA İLİŞKİLER
- Author
-
SARAN, Mine
- Subjects
İnternet,halkla ilişkiler,kurum kimliği - Abstract
İnternet hızla gelişen yeni bir teknoloji olarak, birçok şirketiçin önemli bir iletişim aracı haline gelmiştir. Şirketler hedef kitleleriyledaha hızlı, daha kolay ve daha iyi bir interaktif iletişim kurabilmek için websitelerine yatırım yapmaktadırlar. Bu nedenle, internet halkla ilişkileruygulayıcılarını yeni meydan okumalarla karşı karşıya bırakmaktadır. İnternetortamı için geliştirilen iletişim stratejilerinin işletmenin genel iletişimstratejileri ile ilişkili olmasında büyük yarar vardır. İnternet aracılığıylaişletme kimliğine, işletme tasarımına katkı sağlamak mümkündür. Bu yeni teknolojininişletmelerin iletişim stratejilerine azami katkıyı sağlayabilmesi için ise,öncelikle diğer iletişim araçlarından farklılıklarının bilinmesinde yararvardır. İnternet kullanıcıları web sitelerinden yalnızca bilgi almayıbeklemedikleri için, fotoğraflardan, vidolardan, metinlerden, animasyonlardan vediğer yaratıcı teknolojik uygulamalardan internet kullanıcılarının dikkatiniçekmek üzere yararlanılması gerekmektedir. Halkla ilişkiler uygulamacılarınınbilgilerin güvenilirliğinin, miktarının ve yerleştirilmesinin uygun birformat içinde yapılmasının internet kullanıcıları açısından önem taşıdığınıakıllarında tutmaları gereklidir. Bu çalışmada, internetin bir halkla ilişkileraracı olarak kullanılmasının, haklı eskiler uygulamacılarının şirket kimliği veimajı oluşturulmasındaki ve sürdürülmesindeki rolleri ve etkili bir web sitesioluşturulma yolları üzerinde durulacaktır. 
- Published
- 2005
5. Uluslararası halkla ilişkiler: Uluslararası işletmelerin küresel iş dünyası koşullarında yerel pazarlardaki faaliyetlerini gerçekleştirme süreci içinde halkla ilişkiler yönetimi
- Author
-
Saran, Mine, Göksel, Ahmed Bülend, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Uluslararası halkla ilişkiler, uluslararası pazarlama, uluslararası reklam, uluslararası şirket, küreselleşme ,International public relations, international marketing, international advertising, international compnay, globazition ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı - Abstract
Halkla ilişkiler ekonomi, iş, yönetim, toplum, etik, politika, çevre gibi ilgili alanlardaki değişikliklerden etkilenen dinamik bir meslektir. Bu bakış açısından küreselleşme halkla ilişkiler kuramı ve uygulamasında değişime neden olan en yeni eğilimdir. Küreselleşme ve halkla ilişkiler konusunun incelenmesinin iki yaran vardır; birincisi, bu çalışma bize küreselleşmenin halkla ilişkiler mesleği üzerindeki etkisinin anlaşılmasında açık ve bütünlüklü bir çerçeve sağlayacaktır. İkincisi, küreselleşmenin neden olduğu ve olabileceği sorunları önceden görmemizi sağlayacaktır. Küresel bir iş dünyası içinde çalışan uluslar arası halkla ilişkiler uzmanının küreselleşme koşullan içinde düşünmesi ve faaliyetlerini bu koşullar içinde gerçekleştirmesi gereklidir. Küreselleşmenin halkla ilişkiler mesleği üzerindeki etkilerini şu şekilde saptayabiliriz: Öncelikle, uluslar arası ölçekte iş yapan halkla ilişkiler uzmanlan şirket stratejisi ve kamuoyuna iletilecek mesajlar konusunda bir koordinasyon ve tutarlılık sağlamak için merkezileşme içinde çalışırken yerel dil, kültür ve politika açısından bölgesel koşullara uygunluk sağlamak zorunda olduklarını bilmek durumundadırlar. Diğer yandan, halkla ilişkiler mesleğinde uzmanlaşma derecesinin artması söz konusu olacaktır; çünkü daha gelişmiş ve örgütlü kamuoyu gruplan ile karşı karşıya kalınmakta ve daha gelişmiş iletişim kanalları kullanılması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı yukanda anlatılanlar çerçevesinde, küreselleşme koşullan ile birlikte uluslar arası işletmelerin yerel pazarlarda tutunabilmeleri için gerekli halkla ilişkiler çalışmalarına açıklık getirmek ayrıca küreselleşmenin halkla ilişkiler uygulama alanlan ve uluslararası faaliyet gösteren işletmelerin halkla ilişkiler birimlerinden beklentilerinin neler olduğu ya da olabileceği konusunda görüş bildirmektir.
- Published
- 2001
6. International public relations management and local markets in global business context
- Author
-
Saran, Mine, Göksel, Ahmet Bülend, and Diğer
- Subjects
International enterprises ,Public relations ,International advertising ,İşletme ,International Relations ,Communication ,Uluslararası İlişkiler ,Halkla İlişkiler ,Globalization ,Business Administration ,International marketing - Abstract
ÖZET Halkla ilişkiler ekonomi, iş, yönetim, toplum, etik, politika, çevre gibi ilgili alanlardaki değişikliklerden etkilenen dinamik bir meslektir. Bu bakış açısından küreselleşme halkla ilişkiler kuramı ve uygulamasında değişime neden olan en yeni eğilimdir. Küreselleşme ve halkla ilişkiler konusunun incelenmesinin iki yaran vardır; birincisi, bu çalışma bize küreselleşmenin halkla ilişkiler mesleği üzerindeki etkisinin anlaşılmasında açık ve bütünlüklü bir çerçeve sağlayacaktır. İkincisi, küreselleşmenin neden olduğu ve olabileceği sorunları önceden görmemizi sağlayacaktır. Küresel bir iş dünyası içinde çalışan uluslar arası halkla ilişkiler uzmanının küreselleşme koşullan içinde düşünmesi ve faaliyetlerini bu koşullar içinde gerçekleştirmesi gereklidir. Küreselleşmenin halkla ilişkiler mesleği üzerindeki etkilerini şu şekilde saptayabiliriz: Öncelikle, uluslar arası ölçekte iş yapan halkla ilişkiler uzmanlan şirket stratejisi ve kamuoyuna iletilecek mesajlar konusunda bir koordinasyon ve tutarlılık sağlamak için merkezileşme içinde çalışırken yerel dil, kültür ve politika açısından bölgesel koşullara uygunluk sağlamak zorunda olduklarını bilmek durumundadırlar. Diğer yandan, halkla ilişkiler mesleğinde uzmanlaşma derecesinin artması söz konusu olacaktır; çünkü daha gelişmiş ve örgütlü kamuoyu gruplan ile karşı karşıya kalınmakta ve daha gelişmiş iletişim kanalları kullanılması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı yukanda anlatılanlar çerçevesinde, küreselleşme koşullan ile birlikte uluslar arası işletmelerin yerel pazarlarda tutunabilmeleri için gerekli halkla ilişkiler çalışmalarına açıklık getirmek ayrıca küreselleşmenin halkla ilişkiler uygulama alanlan ve uluslararası faaliyet gösteren işletmelerin halkla ilişkiler birimlerinden beklentilerinin neler olduğu ya da olabileceği konusunda görüş bildirmektir. ABSTRACT Public relations is a dynamic profession which is affected by the changes in the related fields such as economy, business, management, society, ethics, politics, environment and so on. In this regard globalism is the most recent trend that has a great impact on public relations theory and practice. The study of this subject has two advantages; firstly, it will provide us a framework to understand the globalization and ints effects on the profession in a clear and complete way. Secondly, it will helf us to foresee and understand the problems that are and will be caused by globalization. The effects of globalization on the public relations profession may be stated as follows; first of all, international public relations professionals have to know that they need to work in a centralized way but they need to adapt themselves to the local conditions. On the other hand, the profession will be in need of an increasing degree of specialization because the practitioners will deal with more sophisticated and organized publics. 287
- Published
- 2000
7. Sigorta sektöründe halkla ilişkiler çalışmalarının rolü ve önemi
- Author
-
Saran, Mine, Göksel, Ahmet Bülend, and Diğer
- Subjects
Insurance ,Public relations ,Public Relations ,Halkla İlişkiler ,Insurance sector ,Sigortacılık - Abstract
ÖZET Bu tezde, ülkelerin sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmişlik düzeylerine paralel olarak gelişme gösteren ve faaliyette bulunduğu ülke ekonomisine büyük yararlar sağladığı araştırmalar sonucunda kabul edilmiş olan sigorta sektörünün ülkemizdeki tanınmama, bilinmeme ya da yanlış bilinme, olumsuz algılanma sorunları temelinde, bu sorunların çözümünde yine ülkemizde yeni yeni uygulanmaya başlayan ve zaman geçtikçe önem kazanan bir çalışma olarak halkla ilişkiler faaliyetlerinin ne gibi yararlar sağlayabileceği konusu incelenmiş ve bu çerçevede sigorta sektöründe halkla ilişkiler çalışmalarının rolü ve önemi açıklanmaya çalışılmıştır. Bunun için de tezin birinci bölümünde herşeyden önce sektörü tanımak açısından, sigortacılık tarihi, sigortacılığın bir hizmet sektörü olarak özellikleri, sigortanın ne tür kayıplara karşı bir önlem olduğu konularına değinilmiş, bu arada işletmecilik açısından sigorta sektörü değerlendirilmiştir. İkinci bölümde ise halkla ilişkiler olgusu, tanımı, tarihçesi, ilkeleri ve kurum içi ve dışı olmak üzere hedef kitlelerine yönelik kendine özgü teknikleri doğrultusunda bir giriş yapıldıktan sonra, bu olgunun sigorta işletmelerinde uygulanış biçimleri ele alınmış, daha sonra da halkla ilişkiler çalışmalarına destek oluşturan, ancak bir takım farklı yönlere sahip olan reklam olgusunun sigorta sektöründe uygulanma şekli irdelenmiştir. Üçüncü ve son bölümde, tezin çıkış noktasını oluşturan, başta sektörün tanınmaması, önemi konusunda halkın bilinçlendirilmemiş olması ve halk tarafından olumsuz algılanması sorunlarını takiben, buna neden olduğunu düşündüğümüz, sosyo-kültürel, ekonomik, hukuksal-yasal ve acentalar ile mesleki örgütlenme sorunları ve bu sorunlara yönelik halkla ilişkiler bakış açısı, sektörde halihazırda faaliyet gösteren altı sigorta şirketinin halkla ilişkiler yetkilileri ile yapmış olduğumuz yüzyüze görüşmeler sonucunda değerlendirilerek, yapılması gerekenler açıklanmaya çalışılmıştır. 163
- Published
- 1996
8. ÜNİVERSİTELERDE SOSYAL SORUMLULUK BİLİNCİNİN GELİŞTİRİLMESİ: EGE ÜNİVERSİTESİ TOPLUMA HİZMET UYGULAMALARI DERSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA.
- Author
-
SARAN, Mine, Coşkun, Gül, İNALZOREL, Fulden, and AKSOY, Zeynep
- Subjects
- *
SOCIAL responsibility , *SOCIAL services , *UNIVERSITIES & colleges - Abstract
The social responsibility issue, that is increasingly gaining importance, gives important responsibility both to the individuals and organizations. The social responsibility and the social service understanding, which are one of the today's societies' expectations from organizations, are seen as management funtions both in private and public sectors. It is becoming a phylosophy for the organizations. In this respect it is being essential for human resources in organizations and the society. This understanding is being adapted to individuals by education programs, and herewith a consciousness is requested to be builded up. Education programs can be directly to human resources of the organizations or are located in general education plans from primary schools to universities. In Turkey in recent years it seems that social responsibility and social service practices have been considered more and put into the education plans. In this study, which examines improving the consciousness of social responsibility and related practices at universities, consept and development of social responsibility, the practices of social responsibility in educational organizations, the examples of higher education institutions both in the country and abroad have been emphasized. A research about the coordination and application of social service lesson in Ege University has been carried out. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2011
9. Diplomatic protocol communication and crisis management
- Author
-
Raman, Cem, Saran, Mine, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı
- Subjects
Güç Unsurları ,Kriz ,Power Elements ,Protocol ,Framing ,Çerçeveleme ,Diplomasi ,Protokol ,Diplomacy ,Crisis - Abstract
Günümüz uluslararası ilişkilerinde, ulusal çıkarların savunulması artık bildiri, diplomatik inisiyatif ve diplomatik muhtıra gibi klasik diplomasi yöntemlerinin çok ilerisine geçmiştir. Bugün pek çok devlet, yabancı kamuoylarının gözünde olumlu imaj yaratmak amacıyla aktif kamu diplomasisi çalışmaları yürütmektedir. Bu çalışmanın amacı, artık klasik diplomasi yöntemlerinin yeterli olmadığı devletlerarası ilişkilerde protokol esaslarının doğru kullanılması, diplomasi ve protokol kavramlarının ilişkilendirilmesi ve seçilen örneklem dahilinde yaşanmış bazı krizlerin çerçevelenerek incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada protokol çeşitlerine göre yaşanmış diplomatik krizler incelenirken Entman'ın çerçeveleme teorisinden derin ilham alınmıştır. Başarılı ve başarısız yönetilen yaşanmış bazı krizlerin protokol çeşitlerine göre sınıflandırılarak çerçevelenmesi ve analiz edilmesiyle literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır., In today's international relations, the defense of national interests has now gone far beyond classical diplomacy methods such as the declaration, diplomatic initiative, and diplomatic memorandum. Today, many states are actively conducting public diplomacy studies to create a positive image in the eyes of foreign public opinion. This study aims to use the protocol principles in interstate relations where classical diplomacy methods are not sufficient anymore, associate diplomacy and protocol concepts, and examine some crises experienced within the chosen sample by framing. In this study, while examining the diplomatic crises experienced according to protocol types, deep inspiration was taken from Entman's framing theory. It is aimed to contribute to the literature by classifying, framing, and analyzing some crises that have been successfully and unsuccessfully managed according to protocol types.
- Published
- 2021
10. Kültürlerarası İletişim ve Beden Dili
- Author
-
Çalışır, Gülsüm, Bitirim Okmeydan, Selin, Saran, Mine, and Çalışır, Gülsüm
- Subjects
Kültürlerarası İletişim,Beden Dili,İletişim - Abstract
[Abstract Not Available]
- Published
- 2019
11. Kurumsal marka değerinin sürdürülebilirliğinde sosyal medyanın rolü
- Author
-
Barca, Elif, Saran, Mine, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Public Relations ,Halkla İlişkiler - Abstract
Gelişen teknoloji ile birlikte hemen her şeyin taklidinin mümkün olduğu bir pazar ortamında markaların tercih edilebilir olmaları zorlaşmaktadır. Bu noktada değer kavramının önemi ortaya çıkmaktadır. Değer kavramı taklidi zor olan soyut varlıklardan meydana gelmektedir. Günümüz tüketicisi de markalardan fiziksel vaatlerine ek olarak bir takım değerler talep etmektedirler. Bu talepleri karşılamak adına gerçekleştirdiği pek çok çalışma sonrası marka değeri elde edebilen kurumların bu kavramı koruması, dahası sürdürülebilir kılması önemli bir husustur. Yine teknolojinin getirisi olan sosyal medya bireylerin hayatında önemli bir yere sahiptir. Bu sebeple sosyal medya da markalar içinde önemli bir yere sahip olmaktadır. Kurumsal marka değerinin sürdürülebilirliğinde sosyal medyanın rolünün incelenmesi amacıyla bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında Brand Finance kurumunun 2019 yılında yayınladığı Türkiye'nin en değerli 100 markası arasından ilk beş marka sosyal medya hesapları incelenmek üzere seçilmiştir. Kurumların benzer içerikleri tüm sosyal medya hesaplarında paylaşması, We Are Social ve Hoosuite'in verilerine göre 2019 yılında Türkiye'de en çok kullanılan sosyal ağ olması sebebiyle Facebook incelenecek sosyal mecra olarak seçilmiştir. Araştırma kapsamında 15 Haziran- 15 Mart tarihleri arasındaki üç aylık periyotta söz konusu markaların Facebok hesaplarındaki tüm paylaşımlar ekran görüntüsü alınarak jpeg formatında kaydedilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular kapsamında söz konusu markaların sosyal medya paylaşımlarında belirlenen parametrelere yer verdikleri görülmektedir. Fakat sosyal medyanın marka değeri üzerindeki etkisine dair net sonuçlara varacak kadar yüksek oranda paylaşım yapılmadığı da gözlemlenmiştir. Dolayısıyla marka değerinin sürdürülebilirliği ve sosyal medya arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Ayrıca markaların resmi web sitelerinde yer verdikleri ve parametrelerin belirlenmesinde yol gösterici olan bazı kriterlere paylaşımlarında yer vermediği de sonuçlar arasındadır., Due to the developing technology, it has become difficult for brands to be preferable in a market environment where almost anything can be imitated. At this point, the importance of the concept of value emerges. The concept of value consists of abstract entities that are difficult to imitate. Today's consumer demands number of values from brands in addition to their physical promises. In order to meet these demands, it is an important issue for institutions that can obtain brand value after many studies to protect this concept and make it more sustainable. Social media, which is also the product of technology, has an important place in the lives of individuals. Thus, social media has an important place among brands. This study was conducted to examine the role of social media in the sustainability of corporate brand value. Brand Finance institutions study published Turkey's 100 most valuable brand in 2019. The top five brands were selected to examine social media accounts. Share similar content across all social media accounts of the institution, and We Are Social Hoosuite in 2019 according to the data because it is the most widely used social network Facebook will be examined in Turkey was chosen as the social media. Within the scope of the research, all shared content from the Facebok accounts of the indicated brands were recorded in jpeg format by taking a screenshot in a three-month period between June 15th and March 15th. As a result of the findings of the study, it is found out that these brands include the parameters determined in social media sharing. However, it is also observed that there is not enough shared content to reach clear conclusions about the impact of social media on brand value. Therefore, there is no significant relationship between the sustainability of brand value and social media. It is also among the results that the brands include on their official websites and do not include some criteria which guide the determination of parameters.
- Published
- 2019
12. Uluslararası işletmelerde kurumsal vatandaşlık ve etik
- Author
-
Yalçinkaya, Hazal, Saran, Mine, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Public Relations ,Uluslararası Şirketler ,Kurumsal Vatandaşlık ,İletişim Bilimleri ,Halkla İlişkiler ,Kurumsal vatandaşlık Uygulamaları ,International Companies ,Communication Sciences ,Corporate Citizenship Practices ,Globalization ,Küreselleşme ,Corporate Citizenship - Abstract
Kurumsal şirketler küreselleşme kavramıyla birlikte güç kazanan ve dünya üzerindeki rekabeti arttıran kurumlardır. Küreselleşmeyle kavramıyla birlikte özellikle ekonomik anlamda sınırların azalmasıyla birlikte çok uluslu şirketler dünya genelinde yayılarak farklı ülke ekonomilerine dahil olmaya başlamışlardır. Dünyadaki değişime tepkisiz kalmayan uluslararası şirketler için bu gelişim ve değişime entegre olabilmeleri için kurumsal vatandaşlık kavramı kaçınılmaz bir imkan sunmuştur. Değişen dünya düzeniyle birlikte kamuoyu şirketlerden sadece kaliteli ürün ve hizmet taleplerinin dışına çıkmışlardır. Taleplerde oluşan bu durum şirketlerin birer vatandaş olarak davranmalarını öngörmüştür. Şirketler de o ülkelerin vatandaşları gibi ekonomiye kaptıkları katılımın ve desteğin yanı sıra vatandaşlık özellikleri sergileme noktasına gelmiştir. Ticaret hayatına başladıkları her ülkenin problemlerini benimseyerek, ülkelerin problemlerini göz önünde bulundurarak ülkeye katkıda bulunmaya başlamışlardır. Bu kurumsal vatandaşlık örnekleri ülkelerin öncelikli problemlerine göre farklılık göstermektedir. Kurumsal vatandaşlık faaliyetlerini çevre, kültür, spor ve eğitim başlıkları altında yapan şirketler pazarlarına girdiği ülkelerde yalnızca istihdam yaratmakla kalmayarak aynı zamanda ülkenin öne çıkan problemlerini ele almışlardır. Bunu yaparken kendi üretim ve hizmetlerinden ortaya çıkan hammadde ihtiyacı, istihdam, çevre faktörü gibi konuların üzerinde durmuşlardır., Corporate companies are the ones that gain strength with the concept of globalization and increase the competition in the world. Together with the concept of globalization, especially with the decrease of economic borders, multinational corporations have started to spread to different countries' economies by spreading around the world. The concept of corporate citizenship has inevitably provided an opportunity for international companies that are unresponsive to change in the world to integrate this development and change. With the changing world order, public opinion has gone beyond the demands of quality products and services. This situation in the demands made the companies to act as citizens. Companies, like the citizens of those countries, have reached the point of exhibiting citizenship characteristics as well as their participation and support in the economy. They started to contribute to the country by adopting the problems of each country where they started their trade life and by considering the problems of the countries. These examples of institutional citizenship vary according to the priority problems of countries. Companies engaged in corporate citizenship activities under the headings of environment, culture, sports and education not only created employment in the countries they entered into their markets, but also addressed the country's outstanding problems. In doing so, they emphasized the need for raw materials, employment and environmental factors arising from their production and services.
- Published
- 2019
13. Halkla ilişkiler uzmanlarının mesleki yetkinliklerine ilişkin bir değerlendirme
- Author
-
Liedtke, Canan, Saran, Mine, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Professional competence ,Public relations ,Meslek ,Professionalization ,Halkla İlişkiler-Uzmanları ,Competence Profile ,Halkla İlişkiler ,Competencies ,Profession ,Specialists ,PR-Professionals ,Beceri ,Vocation ,Profesyonelleşme ,Competence ,Yetkinlik Profili - Abstract
Yeterlik yönelimi sadece uluslararası gelişmelere ve giderek artan eğitim ve istihdama bağlı değildir. "Yetkinlik" kavramı halkla ilişkiler alanı ile ilgilidir. Burada amaç yetkinlik yönünü bütünleştirerek profesyonelleşmesine katkıda bulunmaktır. Mesleklere özgü koşulları, alana bağlı mevcut gelişmeleri, psikoloji, eğitim ve meslek bilimi alanlarından edinilen geçerli deneyimler dikkate alınarak esnek, sürekli değişen ve farklılaşan halkla ilişkiler meslek alanında kullanılacak Halkla İlişkiler Uzmanları için somut bir yetkinlik profili geliştirilecektir. Halkla İlişkiler Uzmanlara yönelik beklentilerin bir analizinden, ekonominin beklentilerinden, halkla ilişkiler uygulayıcılarından ve akademisyenlerden meydana gelen ve aynı zamanda halkla ilişkiler alanında "yetkinlik yöneliminin" güncel durumunu gösteren, kariyer modelleri ile halkla ilişkiler meslek rollerinin bakış açılarından oluşan bir temel sağlanacaktır. Bu temelde, yetkinlik kategorilerine ek olarak, temel profil oluşturulacak, iç ve dış değerlendirmelere yarayan kayıt sayfası geliştirilecektir. Halkla ilişkiler çalışmalarında kullanımı sağlamak için, çok yönlü ve hiç tanımlanmamış meslek profillerine rağmen, profilin bir farklılaştırması gerçekleştirilecektir. Sonuç olarak, halkla ilişkiler alanı için yetkinlik yönlendirmenin faydaları, eğitim ve mesleğin merkezinde yer aldıkları ortaya çıkmaktadır., Competence orientation in education and employment is becoming increasingly important. As causes, inter alia, international developments are to be mentioned. The construct "competence" is referred to the field of Public Relations to contribute to the professionalization by integrating the competence orientation. Job-specific frame conditions, existing subject-specific developments and relevant findings of psychology, education and vocational science are taken into account in order to elaborate a specific competency profile for PR- Professionals, which can be applied flexibly to the changing and differentiating vocational field of Public Relations. A basis is provided by an analysis of the expectations towards PR-professionals which is constituted from the perspectives of economic, PR practitioners and lecturers, as well as career models and PR-specific vocational roles and the current state of competence orientation in the field of Public Relations is illustrated. Based on this competence categories are developed and a fundamental profile is generated. A self-assessment and an assessment by others is enabled by a record sheet which is derived by the competency categories. The differentiation of the competencies is realized in order to enable a practical application, despite diverse and barely defined professional profiles. As a result, the benefit of competence orientation that occurs in a vocational and educational context for the field of Public Relations is transpired.
- Published
- 2016
14. Eleştirel bakış açısıyla hegemonya kuramı çerçevesinde kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımının irdelenmesi
- Author
-
Önlü, Mükerrem, Saran, Mine, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Hegemony ,Public Relations ,Responsibility ,İşletme ,Halkla İlişkiler ,Social responsibility ,Corporate social responsibility ,Critical theory ,Globalization ,Business Administration ,Criticism - Abstract
Küreselleşmenin etkilerinin giderek daha yoğun yaşandığı günümüz piyasa koşullarında, marka farkındalığıyaratarak tercih edilebilir olmak isteyen işletmelerinen önemli yardımcısı sosyal sorumluluk çalışmaları olmuştur. Bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan değişimlerle birlikte meydana gelen olumsuz bir durumun zaman ve mekân bağlamını aşarak küresel boyutta yayılması, kurumların sorumlu oldukları paydaşlarına karşı daha fazla duyarlı davranmalarını da beraberinde getirmiştir. Kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları, kurumunpaydaşlarıyla olan ilişkilerini geliştirirken, marka değeri başta olmak üzere işletmelere çeşitli faydalar sağlayan bir değere dönüşmektedir. Tarihin belirli dönemlerinde kitlelerin rızasının elde edilebilmesi için başvurulan baskılayıcı uygulamalar 21.yüzyılın bilinç seviyesi yükselmiş, postmodern öznesi üzerinde yeterince etkili olamamakta hatta kimi zamanda uygulanan baskı istenmeyen bir tepkiye dönüşebilmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde egemen sınıf konumundaki ülke, devlet ya da kurum/kuruluşların varlığının kabul edilebilmesi ve meşruiyetlerinin sorgulanmaması için, toplum tarafından onanmış olmaları gerekmektedir. Burada karşımıza çıkan rıza kavramı, hegemonya kuramının ana sorunsalını oluşturmaktadır. Hegemonya kuramı, gücü elinde bulunduran ve egemen sınıf olarak nitelendirilen grubun, kendi dünya görüşü çerçevesinde, diğer gruplar üzerinde toplumsal rızayı elde etmek için girişilen çalışmaları ifade etmektedir. Rızanın elde edilebilmesi ve rıza halinin sürdürülebilir olması için başvurulan araçlar, egemen sınıfın gücünü ve ideolojik söylemini daha güçlendirmekte ve sürekli yeniden üretmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımı, pozitivist açıdan incelendiğinde işletmenin, iç ve dış çevresine vermiş olduğu zararların telafi edildiği ve toplumsal refahın sağlanarak; yaşanılabilir bir dünya amacıyla gerçekleştirilen uygulamalarını kapsamaktadır. Madalyonun diğer yüzünde; çalışılan konuları sorgulama ve derinine bakmayı amaç edinen eleştirel kuram perspektifi ile karşılaşılmaktadır. Eleştirel kuram çerçevesinde düşünüldüğünde işletmeler, kendilerinin de pay sahibi olduğu bir sorunlar demetine yönelik sosyal sorumluluklarını yerine getirmektedirler. Bu noktada kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları sayesinde elde edilen yararlar; gerçekleştirilen çalışmaların, salt toplumsal iyinin elde edilmesi ya da yarar beklemeden yapılması temelinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Hegemonya kuramı çerçevesinde düşünüldüğünde, işletmeler başarılı olabilmek ve herhangi bir toplumsal krizle karşılaşmamak adına kamuoyunun rızasını elde etmek durumundadırlar. Toplumsal rızanın elde edilmesi sürecinde ise, kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarından faydalanmaktadır., In today's market conditions in which the effects of globalization have been gradually experiencing more intensely, social responsibility activities have been the most important supporter of managements which want to be preferred through creating brand awareness . Spreading an unfavorable situation arised from the changes in information and communication technologies to global extent by exceeding the time and place context makes institutions more sensitive to the shareholders whom they are responsible for. Whereas corporate social responsibility studies develops instutions' relations with their shareholders, they also turn into a value which provides a variety of benefits, especially brand value, to business. The repressive implementations applied in order to obtain the consent of the masses during certain periods in the history can not be sufficiently effective on the 21st century's elevated level of consciousness and postmodern subject; and sometimes, that applied repression can even turn into an unwanted reaction. Considered in this regard, countries, governments or institution/organizations in the sovereign class need to be approved by the society in order to be accepted their existence and not to be questioned for their legitimacy. The above mentioned concept of consent constitutes the main problem of the theory of hegemony. Hegemony theory expresses the studies of a powerful group, also called as a sovereign class over other groups within the framework of their world view in which those studies are attempted in order to obtain the consent of the other social groups. Tools that are used for not only obtaining but also sustaining a consent make sovereign class more powerful, strengthen its ideological discourse, and reproduce it continuously. Corporate social responsibilityapproach, when investigated in terms of the positivist point of view, it includes applications which are realized with the goal of a livable world by means of compensating the damage that business had given to its internal and external environment, and ensuring social welfare. On the other hand, there is a critical theory perspective aiming to query and to focus deeper on studied topics. Managements, when considered within the framework of critical theory, fulfill their social responsibilities towards a bunch of problems in which they are also in a role of stakeholders on those problems. At this point, the benefits achieved through the corporate social responsibility activities cause to question the base of those activities realizing in order for pure societal good or making it for no expectation of any benefits. When considered within the framework of the theory of hegemony, managements are required to achieve the consent of the public in order to be successful and not to meet any societal crisis. Also, in the process of obtaining the social consent, corporate social responsibility studies are made use of.
- Published
- 2015
15. Kent pazarlamasında iletişim yönetimiyle kentlilik bilincinin geliştirilmesi
- Author
-
Altıparmak, Burcu, Saran, Mine, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, and Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Yerel Yönetim ,Marketing ,Public Administration ,Communication ,Kentlilik Bilinci ,Halkla İlişkiler ,Urban Consciousness ,Local Governments ,Urban identity ,Municipalities ,Tourism marketing ,City Marketing ,Kamu Yönetimi ,Kent Pazarlaması ,Public Relations ,Urban citizenship ,Local administrations ,Urban culture - Abstract
Ürün ve hizmetler gibi kentler de pazarlamaya konu olmaktadır. Kent pazarlaması, kentler arası rekabetten doğan, hedef grupların kente karşı ilgisini çekmeye, olumlu imaj oluşturmaya ve kenti cazibe merkezi olarak sunmaya hedeflenilen bir süreçtir. Bu çalışma Kavaratzis'in kent pazarlamasının kent yönetiminin elindeki güçlü bir araç olduğu ve doğru kullanılırsa kentsel gelişmeyi tüm yönleriyle gerçekleştireceği yaklaşımı ile Metaxas'ın 'insan' ögesinin kent pazarlamasının pazarlama karmasında beşinci P'si (people) olarak yönetilmesi gerektiği görüşü temel alınarak gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda pazarlama karmasında insan öğesinin yönetilmesi kentlilik bilincinin geliştirilmesi kapsamında ele alınmaktadır. Yerel yönetimlerden olan belediyeler kent pazarlamasında önemli bir paydaştır. Belediyeler aynı zamanda kentlilik bilincinin geliştirilmesi konusunda sorumluluğu olan kurumlardandır. Bu yüzden araştırma belediyeler üzerinde gerçekleştirilmiştir., Like products and services, cities are subjected to and mentioned in marketings. City marketing is a process for target groups to be made more interested in the city, to make a positive image and present the city as an attraction center which arises from the competion between cities. This study has been made basing on two aproaches. First of them is the one of Metaxas. He supports that the element of 'people' is supposed to be managed as the fifth 'P' in the marketing mix of city marketing. The second is Kavaratzis' opinion which says that city marketing is an important tool in the hand of city managament and if it is used in an appropriate way, the urban improvement can be supported in all its parts. In this regard the managament of the element of 'people' in marketing mix is dealed as part of the improvement of urban consciousness. Municipalities out of local governments are serious and significant stakeholders at city marketing. They are also one of those institutions that bear responsibilities for improvement of urban consciousness. Because of this reason the research of this thesis have been made onto municipalities.
- Published
- 2015
16. Social marketing and communication in the creation of social benefit
- Author
-
Bitirim, Selin, Saran, Mine, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Public Relations ,Health communication ,İletişim Bilimleri ,Smoking Free Air Zone ,Communication ,Social benefit-cost analysis ,Marketing communication ,Halkla İlişkiler ,Communication Sciences ,Social marketing ,Sosyal pazarlama, sosyal pazarlama karması, sosyal pazarlama kampanyaları, Dumansız Hava Sahası Kampanyası ve betimsel analiz ,Social marketing, social marketing mix, social marketing campaigns, Smoke-free Air Space Campaign, and descriptive analysis - Abstract
Sosyal pazarlama herhangi bir kâr amacı gütmeden eğitim, çevre ve sağlık gibi toplumsal konularda yaşanan sorunların çözülmesi için, hedef kitlelerde konuya yönelik istenen yönde tutum ve davranış değişimini yaratarak kalıcı kılmaya odaklanan ve bunun sonucunda toplumsal fayda sağlamayı amaçlayan modern bir pazarlama yaklaşımıdır. 1970'lerde kavramsal bir çerçeve kazanan sosyal pazarlama, toplumun genelini kapsayan belirli sorunların kalıcı bir şekilde çözüme ulaşmasında, günümüzde sıklıkla tercih edilmekte ve iletişim uzmanları tarafından profesyonelce uygulanmaktadır. Sosyal pazarlama yaklaşımı, çağcıl pazarlama ilkelerinden ve yöntemlerinden yararlanan çeşitli kampanyalar aracılığıyla hayat bulmaktadır. Sosyal pazarlama kampanyalarının başarısı, her şeyden önce kampanya sürecinin doğru bir şekilde tasarlanmasına ve pazarlama karması elemanlarının etkili iletişim stratejileri ile uygulanmasına dayanmaktadır.Bu tezin temel amacı, çalışmaya kuramsal bir çerçeve oluşturup sosyal pazarlama kampanya sürecini inceleyerek toplumsal faydada sosyal pazarlama ve iletişimin rolünü ortaya çıkarmaktır. Tez konusu kapsamında kurulan temel hipotezde, sosyal pazarlamanın kalıcı toplumsal faydalar yarattığı öngörülmektedir. Tezin araştırma konusu olarak ise, Türkiye'de sağlık iletişimi alanına ilişkin bir sosyal pazarlama örneği olan ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen `Dumansız Hava Sahası Kampanyası` seçilmiş ve bu kampanya nitel araştırmaya tabî tutularak incelenmiştir. Bu doğrultuda, kampanyanın üst düzey yöneticileri ile gerçekleştirilen yüz yüze görüşmelerde, yapılandırılmış görüşme soruları kapsamında elde edilen bulguların betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmesi ve araştırmanın temel hipotezinin doğruluğunun sınanarak bir sonuca ulaşılması amaçlanmıştır. Anahtar Sözcükler: Sosyal pazarlama, sosyal pazarlama karması, sosyal pazarlama kampanyaları, Dumansız Hava Sahası Kampanyası ve betimsel analiz. Social marketing is a modern marketing approach to solve problems of the society in areas such as education, environment and health in a non-profit way and aim to generate social benefit by creating desirable permanent changes in the behaviours of target audiences. Social marketing has gained a conceptual framework in 1970's and now a days it is frequently applied and preferred by communication experts to solve specific problems of the general public in a sustainable way. Social marketing approach is applied through several campaigns which benefit from modern marketing rules and techniques. First of all, the success of social marketing campaigns depends on designing the campaign process correctly and applying elements of the marketing mix with effective communication strategies. The main purpose of this dissertation is to expose the role of social marketing and communication in creating social benefit by presenting a conceptual framework and investigating the campaign process of social marketing. The main hypothesis of the research proposes that social marketing creates permanent social benefits. Research of this dissertation is directed to a social marketing campaign in the field of health communication operated by the Ministry of Health in Turkey `Smoke-free Air Space Campaign`. The campaign has been examined with a qualitative research. Face to face interviews with top managers of the campaign have been made through structured interview questions. The data of these interviews were analyzed using descriptive analysis and in this way it was aimed to reach a conclusion by testing the basic hypothesis of the research. Key Words: Social marketing, social marketing mix, social marketing campaigns, Smoke-free Air Space Campaign, and descriptive analysis. 466
- Published
- 2014
17. Kültürlerarası iletişimde Türk yönetim kültürü
- Author
-
Uyar, Serçin, Saran, Mine, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Intercultural communication ,International enterprises ,Turkish culture ,Public Relations ,Corporate culture ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,Culture ,Halkla İlişkiler ,International competition ,Management culture - Abstract
Küreselleşme sürecinde uluslararası işletmelerin yönetim uygulamalarında kültürlerarası iletişim bir rekabet avantajı olarak değerlendirilirken, küresel yönetim düşüncesi çerçevesinde şirket yöneticilerinin sahip oldukları kültürel altyapılar büyük önem kazanmaktadır. Bu rekabet içerisinde Doğu ve Batı kültürünün sentezine örnek gösterilen kültürel alt yapısı ile öne çıkan Türk yöneticilerin ise uluslararası platformda kültürlerarası iletişime duyduğu ihtiyacın her geçen gün arttığı gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, bu araştırma ile kültürlerarası iletişim perspektifinden Türk yönetim kültürü incelenmiştir. Araştırmanın iki amacı bulunmaktadır. Öncelikle, yapılan literatür taramasında kültürlerarası iletişime yönelik Türkçe çalışmaların sınırlı olduğu ve Türk yönetim kültürünün kültürlerarası iletişim perspektifinden incelendiği herhangi bir akademik çalışmanın ortaya konmadığı görülmektedir. Ancak akademisyenler ve iş adamlarının buluştuğu ortak noktada yöneticilerin ve liderlerin uluslararası platformda başarılı olabilmesindeki en önemli unsurlar arasında kültürlerarası iletişimin yer aldığı tespit edilmektedir. Bu nedenle, yönetim, işletme ve insan kaynakları alanlarında son dönemlerde öne çıkan Türk yönetim kültürünün kültürlerarası iletişim perspektifinden incelenmesi sadece iletişim disiplinine değil, aynı zamanda yönetim, işletme ve insan kaynakları disiplinlerine de katkı sağlaması açısından önem kazanmaktadır. Bu araştırma ayrıca iş dünyasındaki profesyonellere küresel yönetim sürecinde Türk yönetim kültürünün konumunu sunmanın yanı sıra Türk yöneticilerin kültürlerarası iletişimde başvurdukları uygulamaları görmelerini sağlamaktadır.Uluslararası işletmeler sahip oldukları çok kültürlü yapı nedeniyle kültürlerarası iletişim çalışmaları açısından en verimli araştırma alanları arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, bu çalışmada dünya genelinde faaliyet gösteren uluslararası işletmelerin yurt dışı ofislerinde görev alan Türk expatlarla görüşülmüştür. Bir diğer ifadeyle, bu çalışmada uluslararası platformda deneyim kazanan yurt dışındaki Türk expatlardan kültürlerarası iletişimde Türk yönetim kültürünü değerlendirmeleri istenmektedir. Araştırma sonuçları, Doğu ve Batı kültürünün bir karışımı olan Türk yönetim kültürünün bu yapısıyla kültürlerarası yönetim ve iletişim alanında özgün bir tarzı olduğunu ortaya koymaktadır. Öte yandan, Türk yönetim kültüründe ağır basan hiyerarşik ve paternalist yapının küresel yönetim uygulamalarındaki heterarşik yapı ile çakıştığı ve bu durumun uluslararası platformda başarılı olmak isteyen Türk işletmeleri ve Türk yöneticiler önündeki en büyük engel olduğu anlaşılmaktadır. Türk yönetim kültüründe son yıllarda kurumsallaşma yolunda atılan adımlar ve Y ve Z kuşağının yönetime yönelik değer yargılarının heterarşik bir yapıda olması ise Türk yönetim kültürünün yavaş yavaş yönetim kültürüne daha uygun bir yapıya kaydığı göstermektedir. Fakat bu noktada Türk yöneticilerin uluslararası platformda sahip oldukları kültürel yapılar çerçevesinde kendi ideal kültürlerini yaratmaları son derece önemlidir. Bu aşamada, Türkiye'de kültürlerarası iletişim alanındaki akademik çalışmaların iş dünyasının desteği ile birlikte artması gerekli bulunurken, araştırmalar sonucunda Türk yöneticilerin uluslararası platformda daha fazla söz sahibi olabileceği öngörülmektedir. As the intercultural communication has been counting a competitive advantage for managerial applications of international companies on globalization process, the managers possessing the cultural infrastructure has been more significant on global management thinking scale. It is obvious that the Turkish managers who are good examples of Eastern and Western culture synthesis with their cultural infrastructure recently having an increasing demand of intercultural relations on the global platform. Therefore, Turkish management culture is studied in detail on intercultural communication perspective within this article.The international companies are the best study fields because of the multicultural structure they possess. Therefore, this study contains the meetings with Turkish expats who is working for international companies running all over the World. The results of the research claims that Turkish Management culture has a unique style which includes the good mix of East and West culture. On the otherside, two main characteristics of Turkish management culture, hierarchy and paternalism has been conflicted with the heterarchique structure of global management applications and it is noticed that this is one of the biggest challenges for Turkish corporations and Turkish professionals who wants to succeed on global aspect. Important steps of progress about institutionalisation made in recent years and Y, Z generations who is ideologically close to heterarchic way of thinking shows that Turkish management culture is being updated step by step. Finally, it is very important that the cultural structure characteristics gained on global platform by Turkish managers must be supported by creating their ideal culture. 176
- Published
- 2014
18. Cultural inteeligence and its role in multicultural environments
- Author
-
Aksoy, Zeynep, Saran, Mine, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,İletişim Bilimleri ,Communication Sciences - Abstract
Kültürel zekâ, kültürlerarası iletişim çalışmaları ile çağdaş zekâ yaklaşımını buluşturan yeni bir modeldir. Bireylerin farklı kültürler içinde etkin iletişim kurması ve uyum sağlaması anlamına gelen kültürel zekâ üstbilişsel, bilişsel, motivasyonel ve davranışsal olmak üzere dört faktörlü bir yapıya sahiptir. Kültürel zekânın kuramsal altyapısını ortaya koyan bu çalışmada Türkiye?nin önde gelen kurumlarından birisinde bir buçuk yıl süren kapsamlı bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın iki amacı bulunmaktadır. Birincisi Kültürel Zekâ Ölçeğinin Türkçeye uyarlanarak dört faktörlü kültürel zekâ modelinin Türkiye örneğinde incelenmesi; ikincisi ise yerel bir işletmenin yabancı bir işletme ile ortaklığı sonucunda oluşan yeni örgütlenme içinde, yerel çalışanların kültürel zekâ faktörünün çok kültürlü çalışma ortamının etkisiyle değişim gösterip göstermediğinin değerlendirilmesidir. Kültürel Zekâ Ölçeği kurum çalışanları arasında bir yıl arayla iki kez uygulanmıştır. Yapılan faktör analizleri kültürel zekânın dört faktörlü yapısını onaylamakta, Türkçe ölçeğin geçerli ve güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçları yabancı dil seviyesinin üst bilişsel ve bilişsel kültürel zekâ üzerinde; kurum içi kıdemin davranışsal kültürel zekâ üzerinde etkisi olduğunu göstermektedir. Yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi, kurum içindeki pozisyon ve önceki uluslararası işletme deneyimi ile kültürel zekâ arasında bir ilişki kurulamamıştır. Yeni oluşmaya başlayan çokkültürlü çalışma ortamının çalışanların kültürel zekâsı üzerinde önemli bir değişim yaratmadığı görülmektedir. Diğer taraftan elde edilen deneyimler sonucunda katılımcıların öznel değerlendirmelerinin görece gerçekçi bir düzeye geldiği anlaşılmaktadır. Bireylerin çokkültürlü çalışma ortamlarında bulunmalarının, kültürel zekâ üzerinde olumlu bir gelişim sağlamaya yeterli olmadığı kabul edilmektedir. Çokkültürlü çalışma ortamlarında kültürel zekânın geliştirilmesi için bu yönde eğitim programlarının benimsenmesi gerekli görülmektedir. Cultural intelligence is a new model which combines contemporary intelligence approach with the intercultural communication studies. Cultural intellegence refers to the individual?s adaptation and effective communication in different cultures, and it has four factors: meta-cognitive, cognitive, motivational and behavioural. In this study, which is introducing the theoretical framework of cultural intelligence, a one year research was held in one of the leading companies of Turkey. The research has two aims. First is to translate the Cultural Intelligence Scale in Turkish and investigate the four factor model in Turkey; the second one is to study the change of cultural intelligence levels of individuals in a newly established multicultural organization which is a joint venture of two different countries. The Cultural Intelligence Scale was applied to the company employees two times with one year difference. The factor analysis confirms the four factor structure of cultural intelligence, also certifies that the Turkish translation of the scale is valid and reliable.The research results show that the foreign language level has an effect on metacognitive and cognitive cultural intelligence; and the seniority in the organization has an effect on behavioural cultural intelligence. No relationship was found between cultural intelligence and age, gender, education level, position in the organization, and multicultural company experience. It was seen that the newly forming multicultural work environment did not create a notable change in the cultural intelligence levels of the employees. On the other hand, it was seen that the newly obtained experience in the organisation had a positive effect on bringing the self-assessments of the individuals to a relatively realistic level. It was accepted that only working in a multicultural environment was not enough to obtain a positive influence on individual?s cultural intelligence levels. It is believed that special cultural intelligence training programs have to be held, as well, in order to increase cultural intelligence levels in multicultural working environments. 233
- Published
- 2013
19. İnsan kaynaklarının geliştirilmesinde kültürlerarası eğitim
- Author
-
İnal Zorel, Fulden, Saran, Mine, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Intercultural communication ,Public Relations ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,İşletme ,Human resources ,Halkla İlişkiler ,Intercultural education ,Intercultural competence ,Work life ,Business Administration - Abstract
İşletmelerin uluslararası boyuta ulaşması ile kültürlerarası iletişim çalışma hayatının da bir gerçeği haline gelmiştir. Hem sunulan hizmet ve ürünlerin hedef kitlesinin hem içinde bulunulan çevrenin hem de insan kaynaklarının çok kültürlü yapısı işletmelerde farklı kültürlerle etkin iletişim kurabilme ve kültürel farklılıkları yönetebilme konularını gündeme getirmiştir. Kültür her davranışımızı olduğu gibi iş yapma, yönetme ve motive etme biçimimizi de etkilemektedir. Dolayısıyla farklı kültürel ortamlar farklı davranış kalıplarını gerektirmektedir. Bir kültürde çalışanları motive eden bir davranış veya yönetim tarzı, farklı bir kültürde demotivasyona sebep olabilmektedir. Bu nedenle davranışlara kaynaklık eden kültürel bilgiye sahip olmak söz konusu kültürel bağlamda doğru davranışları sergileyebilmek açısından önem taşımaktadır. Günümüzde iş hayatında başarı için sadece iletişim becerilerine değil kültürlerarası iletişim için gerekli bilgi, beceri ve tutumlara da sahip olmak gerekmektedir. Kültürlerarası yetkinlik uluslararası işletmelerin insan kaynaklarının gelişim alanlarından biri haline gelmiştir. Kültürlerarası eğitim yoluyla gerçekleştirilebilecek kültürlarası yetkinlik alanındaki bu gelişim, çalışanların farklı kültürlerle iletişimlerinde etkinlik sağlayabilmelerini amaçlamaktadır. Kültürlerarası yetkinlik konusunda gelişim özellikle işletmelerin farklı lokasyonlarında görevlendirilen çalışanları ve aileleri için önemlidir. Çünkü farklı bir kültür içinde yaşamak ve çalışmak durumunda olmak beraberinde birçok zorluk getirmektedir. Yaşanan kültür şoku bunların başında gelmektedir. Hem psikolojik hem de fiziksel belirtiler ile ortaya çıkan kültür şokunun atlatılamaması durumunda kültürlerarası uyum da sağlanamayacaktır. Kültür ve kültürel farklılıklar konusunda teorik altyapı, gidilecek ülkeye özgü bilgiler (politik, ekonomik, coğrafi, tarihi, vb.), karşılaşılabilecek zorluklar, söz konusu ülkenin değer yargıları, inançları ve gelenekleri, iş hayatında ve çalışma ortamında dikkat edilmesi gereken kuralların yanı sıra alışveriş bilgileri, yerel hizmetler, eğitim, vb. günlük hayatın işleyişine yönelik bilgileri içeren kültürlerarası eğitim, kültürlerarası uyum sürecinin daha rahat atlatılabilmesi konusunda fayda sağlayacak ve uluslararası çalışanın iş hedeflerini gerçekleştirebilmesini kolaylaştıracaktır. With internationalization of corporations, intercultural communication became a part and fact of the working life. Corporations? multicultural structure of the target audience of services and products, environment and human resources bring forward effective communication with different cultures and managing cultural differences in their agenda. Culture as effecting our every behaviour, effects also our way of doing job, managing and motivating. Accordingly different cultural environments require different behaviour forms. A behaviour or management style which is motivating employees within a culture can cause demotivation in a different culture. Consequently having the cultural knowledge effecting how to behave is important to be able to act in the correct way in a given cultural context. Communication skills are not enough to be successfull in today?s working life, additionally knowledge, skills and attitudes of intercultural communication are required. Intercultural competence became an area of development for the human recources of international business corporations. Development of intercultural competence provided by the intercultural training will bring benefit to the employees as increasing their efficiency during interactions with different cultures. Development of intercultural competence is important especially for the employees who are appointed to the different locations of the corporations and their families. Because living and working in a different environment can bring a lot of difficulties. Culture shock holds the first place between them. If the culture shock appearing both with physical and psychological sypmtoms can not be overcomed, intercultural adjustment can not be established. Intercultural training including subjects like theoretical framework of culture and cultural differences, spesific knowledge regarding destination country (political, economical, geographical, historical knowledge etc.), possible difficulties to be faced, value judgements, beliefs and traditions, spesific rules of working life and environment and information about daily life routine such as shopping, local services, education, etc., will help to get over intercultural adjustment easily and support the international employee to achieve business results and targets. 271
- Published
- 2013
20. Otel işletmeciliğinde iletişim yönetimi ve halkla ilişkiler
- Author
-
Kunaeva, Zhyldyz, Saran, Mine, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Otel İşletmesi, Halkla İlişkiler, İletişim Yönetimi, Halkla İlişkiler Uzmanı ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,Hotel Enterprises, Public Relations, Contact Management, PR specialist - Abstract
Günümüzde turizm dünyada ve Türkiye'de her geçen gün artarak büyük bir önem kazanmaktadır. Otel işletmeleri ise bu çok önemli sektörün içinde yerli ve yabancı konuk ve turistlerin barınma, yeme-içme, eğlenme gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş ve konaklama işletmeleri içerisinde en yaygını ve en eskisi hizmet işletmeleridir. Yoğun insan ilişkilerini gerektiren, farklı milliyetlerden farklı din ve kültürlere sahip, alışkanlıkları, beklentileri, kültür düzeyleri birbirinden farklı hedef kitlelere hitap eden turizm sektörünün bir alt birimi olarak otel işletmelerinde halkla ilişkiler, kurumsal başarı için bir gereklilik haline gelmiştir. Kurumun iç ve dış hedef kitlelerine hitap eden uygulamalarıyla halkla ilişkiler iletişim yönetimi, olumlu imaj oluşturma, itibarın yönetilmesi, müşteri ve çalışan memnuniyetinin artırılması, çatışmaların önlenmesi ve çözümü, çevresel faktörlerin takip edilmesi, kriz yönetimi, sosyal sorumluluk çalışmaları ile toplumsal desteğin sağlanması gibi çeşitli konularda yaptığı çalışmalarla turizm sektörünün en önemli birimlerinden olan otel işletmelerinin başarısına ve karlılığına katkıda bulunabilmektedir. Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde, turizm ve otel işletmelerinden bahsedilerek otel işletmeciliğinin kavramının tanımı ve önemi, ulusal düzeyde tarihsel gelişimi özetlenecektir. Otel işletmecilerin örgütsel yapısı ve başka işletmelerden olan farkı açıklanacaktır. Otel işletmeciliğinde insan kavramını ve insan kaynakların önemi de bu bölümde incelenecektir. İkinci bölümde otel işletmeler açısından halkla ilişkilerin önemi vurgulanacaktır. Halkla ilişkilerin otel işletmelerinde hangi fonksiyonları yerine getirdikleri incelenecektir. Otel işletmelerinde halkla ilişkiler uygulamacılarının sahip olması gereken nitelikler belirtilecektir. Üçünde bölümde ise araştırma bulgularına yer verilerek sonuçlar irdelenecek ve genel bir değerlendirme yapılacaktır.
- Published
- 2013
21. Türkiye'nin uluslararası tanıtımında artistik imaj: ?Anadolu Ateşi? örnek olayı
- Author
-
Aşkar, Füsun, Saran, Mine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Artistic works ,İletişim Bilimleri ,Image making ,Halkla İlişkiler ,Artistic life ,Fire of Anatolia ,Sahne ve Görüntü Sanatları ,Promotion policies ,International promotion ,Public Relations ,Image ,Promotion ,Communication Sciences ,Country image ,Performing and Visual Arts - Abstract
İmaj kavramının birçok alanda tanımlanmasının yanı sıra, özellikle sanatsal iletişimin dinamiklerinde yer alan artistik yönünün incelenmesiyle, gösteri sanatlarının ulusal ve uluslar arası tanıtımda bir ülke için geniş ölçüde itibar göstergesi olduğu ortaya çıkmaktadır. Artistik imaj kavramının estetik değerlere yakınlığı, algılama ve yorumlama evresinde psikolojik bir süreç olduğu ile anlaşılmaktadır. Genel imaj kavramında bulunan bu algısal süreçle sahne sanatlarının yapısında varolan artistik imaj tanımlaması, özellikle seyircinin ortak duygusal tavırlarıyla ve çoğunlukla aynı anda verdiği reaksiyonla sanatsal iletişimi gerçekleştirmektedir.Çalışmada, sanatçı ve seyircinin sahne kanalıyla, sanat eserinin sunulması aşamasındaki alışverişi ve anında verilen geri bildirim sonucunda oluşan etkileşim üzerine bir iletişim modeli oluşturulmuştur. Toplumsallaşmanın vazgeçilmez bir öğesi olan iletişimin, sanatın bu konudaki ortak özelliğiyle bütünleştiğinde kitlelere ulaşma konusunda oldukça etkili bir türü ortaya çıkardığı önermesini doğurmuştur. Bir sanat eseri, duygusal ve kurgusal aşamaların yanı sıra teknik anlamda destekleyici unsurlara gereksinim duymaktadır. Sanat eserinin sunumu aşamasında seyircinin algısını güçlendirici, estetik anlayışı ve anlatımı destekleyici ses, ışık, dekor, kostüm, makyaj gibi görsel ve işitsel unsurların ve sahnenin algısal değerlerinin dramatik yapıya güçlü etkileri tartışılmaz bir konudur.Küresel düşünüp yerel yorumlama anlayışla kurgulanan, çalışmanın örnek olayını teşkil eden Anadolu Ateşi'nin, artistik bileşenlerden oluşan kültürel ve sanatsal etkinlik olması, sanatsal iletişim yoluyla geniş kitlelere ulaşma başarısı ve dolayısıyla ülke imajının sanatla yaratılmasına ve geliştirilmesine yönelik etkinliği, elde edilen bulgulardan biridir. Son dönemlerde dünyanın en güçlü pazarlama yöntemi olarak bilinen ağızdan ağıza pazarlama etkinliği ile tanınan Anadolu Ateşi, Türkiye için tanıtım ve imaj oluşturma sürecinin sanatsal bir elemanı olmasının yanı sıra, turizme de büyük katkı sağlamaktadır. In addition to defining the concept of Image, it is revealed with the study of its artistic aspect especially appearing in artistic communication dynamics that performance arts are esteem indicator for any country in national and international publicity to a greatest extent. It is understood that the affiliation of the artistic image concept to the aesthetic values are psychological process in the stage of perception and interpretation. The defining of artistic image existing in structure of performing arts with this perceptional process in the scope of general image performs the artistic communication with especially joint emotional attitudes of audiences and mostly reaction showing at the same time.In the study, a communication model has been developed on interaction occurring as a result of exchange of work of art in the course of performing it and feedback through the stage of artist and audiences. Once the communication, indispensible element of socialization, becomes integrated with common feature of the art in this field, this leads it to be arisen a suggestion that it reveals an effective type on access to audiences. A work of art requires supporting factors in technical sense in addition to emotional and fictional stages. In course of performance of work of art, it is indisputable that visual and audial elements such as sound, lighting, decor, costume and makeup, strengthening the perception of audience, supporting aesthetic understanding and expression and perceptional values of stage have the powerful effect on dramatic structure.One of the findings obtained is that the Fire of Anatolia composed with global thinking and local interpreting and constituting exemplary event of the study is a cultural and artistic event consisting of artistic components and that this event is intended for success to achieve broad audiences through artistic communication and so creation and development of country image with art.The Fire of Anatolia, recently known as most powerful marketing method and recognizing as word of mouth marketing (WOMM) activity provides major contribution to the tourism in addition to being artistic element of process of publicity and image creation of Turkey. 216
- Published
- 2010
22. Relationship between intercultural management and organizational productivity in multinational enterprises
- Author
-
Yalim, Funda, Saran, Mine, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
International enterprises ,Cultural difference ,Multinational administrators ,Organizational management ,İşletme ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,Culture ,Organizational productivity ,Organizational culture ,Business Administration ,Management ,Productivity - Abstract
Küreselleşen dünyada işletmeler sosyal, ekonomik ve siyasal gelişmeler sonucu yeniden yapılanma sürecine gitmişledir. Özellikle 1970'li yıllardan sonra iletişim ve ulaşım alanındaki hızlı değişim ve gelişim, tüketici beklentilerindeki ve ulusal pazar şartlarındaki değişimler sonucu işletmeler ulusal pazarlardan uluslararası pazarlara yönelmişlerdir. Bugün dünya çapında farklı bölgelerde ve farklı kültürlerde faaliyet gösteren birçok büyük çokuluslu işletme bulunmaktadır. Bu işletmelerde farklı deneyimlere ve kültürel geçmişlere sahip çalışanlar bulunmaktadır.Tüm işletmeler kaynaklarını etkin kullanarak daha az maliyetle daha çok kâr elde etmek çabası içindedir. Kısacası tüm işletmeler yüksek verimlilikle çalışmak isterler. Son yıllarda işletmelerde verimliliğin sosyal boyutu da çok önem kazanmıştır. Günümüzün çağdaş yönetim anlayışında çalışanların verimliliğinin toplam işletme verimliliği üzerinde etkisinin büyük olduğu kabul edilmektedir. İşletmelerin sadece teknik bir birim olarak görüldüğü, çalışanların göz ardı edildiği dönemler geride kalmış, yönetim sürecine psikoloji, sosyal psikoloji, iletişim gibi bilim dallarının girmesi ile işgören verimliliği önem kazanmıştır. Tüm bunların yanı sıra kültür ve ulusal kültürel farklılıklar uluslararası pazarlarda çokuluslu işletmelerin verimliliğini etkileyen en önemli faktörlerdendir.Farklı kültürlerden ve farklı geçmişlerden gelen insanları ortak bir amaca doğru yönlendirmek, kendilerini değerli hissettikleri, motive olabildikleri, verimli çalışabildikleri uygun bir çalışma ortamı hazırlamak, dış pazarlarda farklı ulusal kültürlerde faaliyet gösteren çokuluslu işletme yönetimlerinin sorumlulukları arasındadır. Çokuluslu işletmelerde tüm yönetim fonksiyonlarında kültür ve kültürlerarası farklar göz önünde bulundurulmalıdır. Zira bu farklar motivasyon, performans değerlendirmeleri ve iletişim sürecinde de etkilidir. In the globalizing world, enterprises have entered a reconstruction process as a result of social, economic and political developments. Particularly as a result of the rapid change and development in the fields of communication and transportation and the changes in customer expectations and national market conditions after the 1970s, enterprises were headed for international markets from national markets. Today there are many large multinational enterprises that operate in different regions and in different cultures worldwide. There are employees of different experiences and cultural backgrounds in these enterprises. All enterprises endeavor to acquire more profits with less cost using their sources productive. Briefly, all enterprises want to work with high productivity. Recently, the social dimension of productivity has also gained great importance in enterprises. It is accepted that the productivity of those who work with the present contemporary management understanding has a great impact on the total productivity of the enterprise. Those periods when enterprises were regarded only as a technical unit and employees were undervalued remained in the past, and the productivity of employees has gained importance upon the introduction of scientific fields of psychology, social psychology and communication to the management process. Besides all these, culture and national cultural differences are among the most important factors that influence the productivity of multinational enterprises in international markets.Manipulating people from different cultures and different backgrounds towards a common purpose and preparing a suitable working medium, where they feel valuable, are able to be motivated and are able to work productive, are among the responsibilities of the management of those multinational enterprises which operate in different national cultures in foreign markets. In multinational enterprises, culture and intercultural differences should be taken into consideration in all management functions because these differences are also influential on the processes of motivation, performance evaluations and communication. 347
- Published
- 2010
23. 'Anadolu Ateşi' örnek olayı
- Author
-
Aşkar, Füsun, Saran, Mine, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D - Abstract
İmaj kavramının birçok alanda tanımlanmasının yanı sıra, özellikle sanatsal iletişimin dinamiklerinde yer alan artistik yönünün incelenmesiyle, gösteri sanatlarının ulusal ve uluslar arası tanıtımda bir ülke için geniş ölçüde itibar göstergesi olduğu ortaya çıkmaktadır. Artistik imaj kavramının estetik değerlere yakınlığı, algılama ve yorumlama evresinde psikolojik bir süreç olduğu ile anlaşılmaktadır. Genel imaj kavramında bulunan bu algısal süreçle sahne sanatlarının yapısında varolan artistik imaj tanımlaması, özellikle seyircinin ortak duygusal tavırlarıyla ve çoğunlukla aynı anda verdiği reaksiyonla sanatsal iletişimi gerçekleştirmektedir. Çalışmada, sanatçı ve seyircinin sahne kanalıyla, sanat eserinin sunulması aşamasındaki alışverişi ve anında verilen geri bildirim sonucunda oluşan etkileşim üzerine bir iletişim modeli oluşturulmuştur. Toplumsallaşmanın vazgeçilmez bir öğesi olan iletişimin, sanatın bu konudaki ortak özelliğiyle bütünleştiğinde kitlelere ulaşma konusunda oldukça etkili bir türü ortaya çıkardığı önermesini doğurmuştur. Bir sanat eseri, duygusal ve kurgusal aşamaların yanı sıra teknik anlamda destekleyici unsurlara gereksinim duymaktadır. Sanat eserinin sunumu aşamasında seyircinin algısını güçlendirici, estetik anlayışı ve anlatımı destekleyici ses, ışık, dekor, kostüm, makyaj gibi görsel ve işitsel unsurların ve sahnenin algısal değerlerinin dramatik yapıya güçlü etkileri tartışılmaz bir konudur. Küresel düşünüp yerel yorumlama anlayışla kurgulanan, çalışmanın örnek olayını teşkil eden Anadolu Ateşi'nin, artistik bileşenlerden oluşan kültürel ve sanatsal etkinlik olması, sanatsal iletişim yoluyla geniş kitlelere ulaşma başarısı ve dolayısıyla ülke imajının sanatla yaratılmasına ve geliştirilmesine yönelik etkinliği, elde edilen bulgulardan biridir. Son dönemlerde dünyanın en güçlü pazarlama yöntemi olarak bilinen ağızdan ağıza pazarlama etkinliği ile tanınan Anadolu Ateşi, Türkiye için tanıtım ve imaj oluşturma sürecinin sanatsal bir elemanı olmasının yanı sıra, turizme de büyük katkı sağlamaktadır.
- Published
- 2010
24. Örgüt sağlığını tehdit eden bir olgu olarak psikolojik şiddetin (mobbing) engellenmesinde örgüt içi iletişimin rolü
- Author
-
İnal Zorel, Fulden, Saran, Mine, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Organizational health ,Public Relations ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,İşletme ,Organizational communication ,Communication ,Psychological maltreatment ,Halkla İlişkiler ,Mobbing ,Violence ,Business Administration - Abstract
Örgüt Sağlığını Tehdit Eden Bir Olgu Olarak Psikolojik Şiddetin (Mobbing) Engellenmesinde Örgüt İçi İletişimin Rolü? başlıklı tez üç bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde ?Örgüt Sağlığı?, ikinci bölümde ?Psikolojik Şiddet (Mobbing)? konuları incelenecek ve ilişkilendirilecek, üçüncü bölümde ise ?Örgüt İçi İletişim? hakkında bilgi verilerek bunun psikolojik şiddetin engellenmesindeki rolü ele alınacaktır.Birinci bölümde örgüt sağlığı konusu ele alınırken öncelikli olarak örgüt sağlığının tanımı yapılacak, daha sonra ise bu kavramın ilişkili olduğu diğer kavramlar hakkında incelemelere yer verilecektir. Kavramsal çerçevenin sunulmasından sonra örgüt sağlığının çeşitli araştırmacılara göre boyutları ele alınacaktır. Son olarak ise sağlıklı ve sağlıksız örgütlerin arasındaki farklar tartışılacaktır.İkinci bölümde psikolojik şiddet (mobbing) konusu ele alınırken ilk olarak psikolojik şiddet kavramından bahsedilecektir. Daha sonra ise psikolojik şiddetin nedenleri, süreci, yönü ve etkileri detaylı olarak incelenecektir. Tüm bu incelemeler sonrasında çeşitli araştırmacılar tarafından gerçekleştirilmiş olan araştırmaların sonuçlarından örnekler sunulacaktır. Son olarak da psikolojik şiddetle başa çıkma yöntemleri ele alınacaktır. Psikolojik şiddet kavramının incelendiği bu bölümde örgüt sağlığı kavramı ile ilişkilendirme yapılacak ve psikolojik şiddetin hangi yönlerden örgüt sağlığını tehdit ettiği açıklanmaya çalışılacaktır.Üçüncü bölümde ise öncelikli olarak iletişim ve örgüt içi iletişim kavramları incelenecektir. Bu çerçevede bu kavramların tanımları yapılacak, örgüt içi iletişim kanalları, araçları, amaçları ve öneminden bahsedilecektir. Üçüncü bölümün temel amacı, ?psikolojik şiddet? ve ?örgüt içi iletişim? kavramlarını ilişkilendirmektir. Bu nedenle hem örgüt içi iletişimle ilgili kavramsal incelemelerde hem de son bölümde bu ilişkilendirme ile ilgili açıklamalara yer verilecektir.Tezin hazırlanmasında temel yöntem literatür araştırması olacaktır. Hem kavramsal açıklamalar hem de araştırma sonuçları, gerçekleştirilecek olan literatür araştırması çerçevesinde sunulacaktır. This thesis entitled, ?The Role of Internal Communication in Prevention of Mobbing Being a Factor that Threatens Organizational Health? consists of three sections. In the first section ?Organizational Health? is examined, whereas in the second section ?Mobbing? is studied and the relationship between the two is explored. Finally, the third section gives facts about ?Internal Communication? and its role as a means to prevent mobbing is discussed.The first section opens with the definition of ?Organizational Health? and further explores concepts that are related with it. Having identified the conceptual frame, the health of an organization as studied by various researchers is discussed. Finally, the differences between healthy and unhealthy organizations are analyzed.Section two starts with a description of ?Mobbing? and continues with an in depth analysis of its causes, the process, its direction and impacts. Following this analysis examples from studies of various researchers are presented. Finally, methods for coping with mobbing are discussed and how mobbing threatens organizational health is explained.Section three begins with the introduction of internal communication. Along with the definition of internal communication, channels, means and purposes of communication are discussed. The main purpose of this section is to identify the connection between mobbing and internal communication.The methodology for writing this thesis is based on literature search. Conceptual definitions and research results are presented within the framework of literature search. 147
- Published
- 2009
25. The relation between human resources management and communication in puplic institutions and enterprises
- Author
-
Kerimoğlu İnce, K. Selcen, Saran, Mine, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,İletişim Bilimleri ,Communication Sciences - Abstract
Küresel rekabetin yaşandığı günümüzde açık sistem özelliği gösteren bütün kurumların işletmelerin ve yapıların en önemli sorunu bu ortamda kalıcı ve başarılı olabilmeleridir. Bu yönü ile örgütler bütün üretim kaynaklarını bu amaçların gerçekleştirilmesi yolunda seferber etmektedir. Örgütlerin ihtiyaç duydukları rekabet faktörlerinden en önemlisi bilgidir. Bilgiyi üreten ve kullanıma sunan ise insandır. İnsan düşüncesi, duygusu, ihtirası, değerleri, yeteneği, becerisi ve bilgisi ile örgütsel zekayı temsil etmektedir. Bu açıdan günümüzde bir örgütün başarısı ve gücü çalışanlarının başarısı gücü ve kapasiteleri ölçüsündedir. Bilgi çağı olarak nitelendirilen içinde bulunduğumuz çağda bilginin hızlı bir şekilde artması ve kendini sürekli demode kılması, bu bilgiyi üreten ve kullanan insan kaynaklarının da kendisini geliştirmesini ve bilgisini sürekli yenilemesini zorunlu kılmaktadır.Yaşadığımız yüzyılda; artık kamu kurumlarının da ayakta kalabilmeleri, vatandaş/müşteri odaklı yönetim anlayışına sahip olmaları, ve insan kaynaklarına değer vermeleri ve bu anlayışın hayata geçirilmesi ile birlikte kamu hizmetlerinde kalitenin arttırılması ile mümkün olabilecektir.Bu çalışmada, rekabet piyasasında başarılı olmak isteyen işletmelerin ve kamu kuruluşlarında hizmet kalitesini arttırmak niyetinde olan devletin, önemsemeleri gereken en önemli örgütsel faktör olarak bilinen insan kaynakları ile iletişim arasındaki ilişki ortaya koyulmaya çalışmıştır. Çalışmada ayrıca her iki sektörden seçilmiş örnek kuruluşları tanıtıcı araştırmaları yapılmış ve elde edilen veriler ışığında bir takım öneriler sunulmuştur. Being sustainable and successful in today?s global competitiveness is the major problem of institutions, enterprises and structures which can be taken as an ?open system?Organizations with these aspects are utilizing all its production sources in order to realize the aforementioned goals.The most important competition factor that the organization needs is information.It?s the human who produces the information and offers to use.Human resembles the organizational intelligence with his thought, feeling, passion, values, ability and knowledge.In this respect, the success and strength of an organization is in line with the strength and capacity of its workers.Increase and change of information in our era so called the century of information necessitates these human resources to improve and continuously renew their knowledge who produce and use this information.Sustainability of public enterprises is only possible when they have a citizen/customer oriented management approach and give the utmost importance to human resources as putting it into practice while increasing the quality of public services.In this study, it is intended to emphasize the relation between human resources as an organizational factor and communication which should be taken into consideration in order to increase the service quality of public firms who wants to be successful in competitive markets.In this study, introductory research of companies from both sectors chosen as samples have been done and certain offers are made according to the obtained data is also provided 201
- Published
- 2006
26. Event management as a communication method in the publicity of organizations
- Author
-
Mekanli, Gülbeyaz, Saran, Mine, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Public Relations ,Organization and communication, event management, public relations in presentation, event planning ,Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D ,Halkla İlişkiler ,Örgüt ve iletişim, etkinlik yönetimi, tanıtımda halkla ilişkiler, etkinlik planlaması - Abstract
Son yüzyılda her alanda yoğun bir biçimde yaşanan değişim, dönüşüm ve gelişmeler, toplum ve iş yaşamının önemli bir parçası olan örgütleri de etkilemektedir. Yaşanan bu değişim ve gelişmeler toplumsal, ekonomik ve kültürel sisteme önemli çıktılar sağlayan örgütlerin rekabet sınırlarının genişlemesine, benzer nitelikte örgütlerin oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle örgütlerin, varlıklarını sürdürebilmek, farklılıklarını ön plana çıkarabilmek, iç ve dış hedef kitleleri ile başarılı ve etkili iletişim kurabilmek amacıyla farklı yöntem ve tekniklere başvurmaları kaçınılmaz olmuştur. Bu yöntem ve tekniklerden biri olan etkinlikler örgütlerin tanıtımında, örgüt ve hedef kitlesi arasındaki koordinasyonu sağlamada ve aradaki bağı oluşturmada bir halkla ilişkiler uygulaması olarak giderek artan bir önem ve etkiye sahiptir. Örgütler düzenledikleri etkinlikler ile hedef kitle ve kamuoyu üzerinde olumlu bir imaj yaratmak, kimlik elde etmek; örgütün bilinirliğini artırmak, mal ve hizmetlerini duyurmak, üstlendiği sosyal sorumlukları ön plana çıkarmak gibi pek çok amaç gütmektedir. Bu nedenle de farklı konseptlerde çeşitli etkinlikler düzenlemektedirler. Bu çalışmada, insanın varolduğu günden bu yana toplumsal yaşamını etkileyen ve belirleyen örgüt, iletişim ve etkinlik kavramları ele alınarak detaylı bir şekilde incelenmiştir. Anahtar Sözcükler: Örgüt ve İletişim, Etkinlik Yönetimi, Tanıtımda Halkla İlişkiler, Etkinlik Planlaması. 193 The change, transformation and drJients which are being lived intensively in every field throughout the last century have been affecting the organizations that are the important parts of the social and business life. These changes and developments cause the enlargement of the competition borders of the organization and also formation of similar organizations which provide the social, economic and cultural life with significant outputs. Therefore, it has become an obligation for the organizations to use different methods and techniques so as to maintain their existance, to highlight their differences and to communicate with the inner and outer target audience successfully and effectively. Being one of these methods and techniques, the events have an increasing importance and impact as a practice in public relations, especially on the issues of the publicity of the organizations and coordination between the organization and its target audience. Organizations aim to create a positive image on target audience and public, obtain an identity, make themselves well-known, advertise their goods and services and put their social responsibilities in the foreground. Thus, they carry out various events in different concepts. In this study, the concepts of organization, communication and events which have been affecting and determining the social life of mankind since its first existance have been elaborately examined. Key Words: Organization and Communication, Event Management, Public Relations in Presentation, Event Planning. 194 225
- Published
- 2005
27. Tarihsel perspektif içinde ve günümüzde Halkla ilişkilerin mesleki gelişiminin incelenmesi
- Author
-
Güngörmüş, Yüksel, Saran, Mine, and Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
- Subjects
Halkla İlişkiler ve Tanıtım A.B.D - Abstract
Yüzyıllardır uygulanmakta olduğu bilinen halkla ilişkiler mesleğinin diğer kemikleşmiş meslek dallarına göre, etkileşim içerisinde bulunduğu disiplinlerden ve uğraşılardan ayrıldığı noktaların belirlenmesi oldukça yenidir. Bunun sonucunda da ne akademisyenler ne de uygulamacılar ortak bir tanım üzerinde uzlaşma sağlayamamaktadır. Halkla ilişkiler mesleğinin tanımlama sorunu; halkla ilişkiler uzmanlarının ya da akademisyenlerin kendi deneyimleri ve uygulamaları ile sınırlı kalarak halkla ilişkileri, tanımlamaya çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Halkla ilişkilerin mesleki gelişimi her ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Amerika ve Avrupa kıtalarında meslekleşme aşamasını tamlayan halkla ilişkiler ülkemizde ise hızla gelişme göstermekte ve uluslararası platformlarda adından sıklıkla söz ettirmektedir. Özellikle kamu kuruluşlarının öncülüğünde başlayan halkla ilişkiler çalışmaları, özel kuruluşlar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar vb. örgütlerde çıta her geçen gün yükselmektedir. Pek çok örgüt kendisi içinde bir halkla ilişkiler birimi ile veya bir halkla ilişkiler ajansı ya da bağımsız bir halkla ilişkiler danışmanı ile çalışabilmektedir. Küreselleşmenin sonucunda dünya çapında iletişim teknolojisinde yaşanan patlama, çok çeşitli millet ve kültürleri birbirine yakınlaştırarak insanlar arasında benzer ilişkilerin kurulmasına yol açmaktadır. Kürselleşme temelinde, halkla ilişkiler diğer meslek dallarına göre daha hızlı gelişmektedir. Halkla ilişkiler uzmanlarının örgütün rakiplerinden farklılaşmalarını sağlayarak, başarılarına destek vermeyi amaçladığı gerçeği son 10 yıla kadar işverenler tarafından görmezden gelinmekteydi. Bilgi çağı ve küreselleşmeyle birlikte yönetiminde önemli bir oyuncu olamaya başlayan halkla ilişkilerin bu durumu, yönetim süreci içindeki fonksiyonlarının genişlemesine ve artmasına neden olmuştur. Özellikle son yıllarda halkla ilişkilerin, örgütler için ifade ettiği anlamda yaşanan değişiklikler sonucunda değerinde büyük bir yükseliş meydana gelmiştir.
- Published
- 2005
28. Bir meslek olarak halkla ilişkiler 'Tarihsel perspektif içinde ve günümüzde halkla ilişkilerin mesleki gelişiminin incelenmesi'
- Author
-
Güngörmüş, Yüksel, Saran, Mine, and Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
- Subjects
Public Relations ,Halkla İlişkiler - Abstract
ÖZET Yüzyıllardır uygulanmakta olduğu bilinen halkla ilişkiler mesleğinin diğer kemikleşmiş meslek dallarına göre, etkileşim içerisinde bulunduğu disiplinlerden ve uğraşılardan ayrıldığı noktaların belirlenmesi oldukça yenidir. Bunun sonucunda da ne akademisyenler ne de uygulamacılar ortak bir tanım üzerinde uzlaşma sağlayamamaktadır. Halkla ilişkiler mesleğinin tanımlama sorunu; halkla ilişkiler uzmanlarının ya da akademisyenlerin kendi deneyimleri ve uygulamaları ile sınırlı kalarak halkla ilişkileri, tanımlamaya çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Halkla ilişkilerin mesleki gelişimi her ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Amerika ve Avrupa kıtalarında meslekleşme aşamasını tamlayan halkla ilişkiler ülkemizde ise hızla gelişme göstermekte ve uluslararası platformlarda adından sıklıkla söz ettirmektedir. Özellikle kamu kurıüuşlarının öncülüğünde başlayan halkla ilişkiler çalışmaları, özel kuruluşlar, kar amacı gütmeyen kuruluşlar vb. örgütlerde çıta her geçen gün yükselmektedir. Pek çok örgüt kendisi içinde bir halkla ilişkiler birimi ile veya bir halkla ilişkiler ajansı ya da bağımsız bir halkla ilişkiler danışmanı ile çalışabilmektedir. Küreselleşmenin sonucunda dünya çapmda iletişim teknolojisinde yaşanan patlama, çok çeşitli millet ve kültürleri birbirine yakınlaştırarak insanlar arasında benzer ilişkilerin kurulmasına yol açmaktadır. Kürselleşme temelinde, halkla ilişkiler diğer meslek dallarına göre daha hızlı gelişmektedir. Halkla ilişliler uzmanlarının örgütün rakiplerinden farklılaşmalarım sağlayarak, başarılarına destek vermeyi amaçladığı gerçeği son 10 yıla kadar işverenler tarafından görmezden gelinmekteydi. Bilgi çağı ve küreselleşmeyle birlikte yönetiminde önemli bir oyuncu olamaya başlayan halkla ilişkilerin bu durumu, yönetim süreci içindeki fonksiyonlarının genişlemesine ve artmasına neden olmuştur. Özellikle son yıllarda halkla ilişkilerin, örgütler için ifade ettiği anlamda yaşanan değişikler sonucunda değerinde büyük bir yükseliş meydana gelmiştir. ABSTRACT It is fairly new to specify the points that the occupation of the public relations that has applied for centuries is different from the disciplines and professions that it interacts with compared to the other ossified occupation branches. As a result of this, neither the academicians nor applicators can compromise on a joint definition. The problem of defining the occupation of public relations is limited because of the experiences and applications of the experts or academicians of public relations and causes from their attempts to define the public relations. Occupational development of public relations differs from one country to another. The public relations complete the step of occupation in America and Europe continents, develop in our country increasingly and are mentioned in internationals platforms frequently. Particularly, the studies of public relations starting in leading of public enterprises are improving in the organizations such as private establishments, the establishments having not purpose of profit etc. Many organizations can work with a unit of public relations of an agency of public relations or an independent consultant of public relations. As a result of globalization, the explosion experienced in worldwide communication technology causes to establish similar relations among people by getting the different nations and culture closer. When examining globalization, it is seen that the public relations improve more that the other occupation branches. The employers haven't taken into account the reality that the purpose of public relations was to support their success by providing differentiation form their rivals for ten years. That situation of public relations starting to become an important player in the management together with information age and globalization has caused to enhance and increase the functions in the process of management. Especially recently it has been observed a great increase in the value of public relations as a result of changes experienced in the meaning for the organizations. 238
- Published
- 2005
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.