31 results on '"Savran, Canan"'
Search Results
2. A randomized controlled trial of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy in the treatment of fibromyalgia.
- Author
-
Çiftçi, Zeynep, Delibaş, Dursun Hakan, Kaya, Taciser, Külcü, Duygu Geler, Sarı, Aylin, Nazlıkul, Hüseyin, Topsakal, İlkem Coşkun, Aydın, Yunus Emre, Kavakçı, Önder, Savran, Canan, and Konuk, Emre
- Subjects
EMDR (Eye-movement desensitization & reprocessing) ,FIBROMYALGIA ,RANDOMIZED controlled trials ,SLEEP quality ,BECK Depression Inventory - Abstract
Background: In addition to pharmacological treatment, psychotherapeutic approaches are recommended for the treatment of fibromyalgia. There is a suggestion that eye movement desensitization and reprocessing (EMDR) therapy may be effective. This study aimed to investigate the impact of EMDR therapy on fibromyalgia symptoms, depression, sleep quality, and traumatic stress in fibromyalgia patients through a randomized controlled study (RCT). Materials and methods: The sample for this study comprised 79 individuals diagnosed with fibromyalgia. Participants were randomly assigned to two groups: the "Treatment as Usual" (TAU) group and the TAU + EMDR group. Prior to the study and at six different time points (before starting the study, at the end of the 5th, 10th, and 15th sessions, 1 month later, and 3 months later), participants completed assessments, including the Fibromyalgia Impact Questionnaire (FIQ), Visual Analog Scale (VAS), Fibromyalgia ACR 2010 Diagnostic Criteria [Widespread Pain Index (WPI) and Symptom Severity Scale (SSS)], Beck Depression Inventory (BDI), Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI), and Trauma Symptom Checklist-40 (TSC-40). Results: There were no differences in the sociodemographic variables between the study and experimental groups. Analysis of variance revealed a statistically significant group effect on VAS (p = 0.019), WPI (p = 0.018), BDI (p = 0.019), and TSC-40 (p = 0.21). After applying Bonferroni correction, EMDR was found to be effective for VAS, WPI, SSS, BDI, PSQI, and TSC-40 (p <0.05). Conclusion: The results of the current study suggest that EMDR therapy is a viable alternative treatment for fibromyalgia. We believe these findings offer robust evidence supporting the efficacy of EMDR therapy in treating fibromyalgia, particularly in the context of a randomized controlled trial (RCT). The application of EMDR therapy for the treatment of patients with fibromyalgia is likely to be beneficial. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
3. An Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Group Intervention for Syrian Refugees With Post-traumatic Stress Symptoms: Results of a Randomized Controlled Trial
- Author
-
Yurtsever, Asena, primary, Konuk, Emre, additional, Akyüz, Tuba, additional, Zat, Zeynep, additional, Tükel, Feryal, additional, Çetinkaya, Mustafa, additional, Savran, Canan, additional, and Shapiro, Elan, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
4. Relationship Evaluation Inventory: Development, Reliability, and Validity
- Author
-
Epozdemir, Hejan, primary, Konuk, Emre, additional, and Savran, Canan, additional
- Published
- 2017
- Full Text
- View/download PDF
5. Çocukluk Çağı Olumsuz Yaşantılar Ölçeği Türkçe Formunun geçerlilik ve güvenilirlik çalışması.
- Author
-
GÜNDÜZ, Anıl, YAŞAR, Alişan Burak, GÜNDOĞMUŞ, İbrahim, SAVRAN, Canan, and KONUK, Emre
- Subjects
ADVERSE childhood experiences ,PRINCIPAL components analysis ,CRONBACH'S alpha ,TEST validity ,TEST reliability ,QUESTIONNAIRES - Abstract
Copyright of Anatolian Journal of Psychiatry / Anadolu Psikiyatri Dergisi is the property of Anatolian Journal of Psychiatry and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
6. ERİŞKİN DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE ÖLÇEĞİNİN (ADULT ADD/ADHD DSM IV- BASED DİAGNOSTIC SCREENING AND RATING SCALE) DİLSEL EŞDEĞERLİLİK, GEÇERLİK GÜVENİRLİK VE NORM ÇALIŞMASI
- Author
-
GÜNAY, Şennur, SAVRAN, Canan, and AKSOY, Umut Mert
- Subjects
Hiperaktivite,geçerlilik,güvenirlik,norm çalışması ,behavioral disciplines and activities - Abstract
Introduction: The main objective was to investigate the norm study,transliteral equilivalance, the validity and reliability of the Turkish version ofAdult ADD/ADHD DSM-IV Based Diagnostic Screening and Rating Scaledevoloped by Prof.Dr..Atilla Turgay (1995).Method: In this study; Adult ADHD Scale,Adjective Check List,SCL 90-Rand State Trait Anxiety Inventory were used. The subjects of the study were: 30patients diagnosed as Adult ADHD, 30 Patients diagnosed as Bipolar Disorder,30 patients with Alcohol and Substance Abuse, 47 students and 163 healthyindividuals (control) Transliteral equivalence, internal reliability coefficient,correlation coefficient of item summary, repeated test reliability, item reliability,construct and criterion validitity were assessed.Findings : Transliteral assesment of Adult ADHD Scale did not reveal anysignificant difference in related t test analysis both for general andsubdimensional asessments.General reliability are demonstrated with internal reliabilitycoefficients;in which the highest reliability calculated with Cronbach Alpha(,9566) and less in Spearmann Brown (.9072) and Gutmann (,9072)technics.Kaiser Meyer Olkin value over ,50 indicating sampling size is largeenough for factor analysis .Significant results in Barlett test showed thatmeasured parameters are originated from a mulltidimensional variable .Factoranalysis processed with Varimax –rotated method revealed 3 sub-dimension ofthe scale and related subdimensional variables.Results: Our study demonstrated that Adult ADHD Rating Scale Turkishversion is transliterally equivallent, valid and reliable.Key words: Hyperactivity, validity, reliability, norm studies., Amaç: Bu araştırmanın genel amacı, Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Ölçeğinin (Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale) Türkiye koşullarına uygun dilsel eşdeğerlilik, geçerli, güvenirlik ve norm çalışmasını gerçekleştirmektir. Yöntem: Bu çalışmada, Erişkin DEHB ölçeği, Sıfat Listesi, SCL 90-R ,Durumluluk ve Sürekli Kaygı Envanteri ölçekleri kullanılmıştır.Çalışma grupları, 30 kişilik DEHB, 30 Bipolar Bozukluk tanısı almış, 30 Alkol –Madde kötüye kullanımı olan, 47 öğrenci ve 163 kişilik normal populasyondan oluşmaktadır. (n=300). Ölçeğin dilsel eşdeğerliliği, iç tutarlılık katsayısı, madde toplam korelasyon katsayısı, test tekrar test güvenirliliği, madde güvenirliliği, yapı ve kriter geçerlilikleri hesaplanmıştır. Bulgular: Dilsel eşdeğerlilik için Erişkin DEB/DEHB ölçeğinin nın hem genel toplam, hem de alt boyutlar toplamları için yapılan ilişkili grup t testinde istatiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Güvenirlilik çalışmasında, iki uygulama arasındaki devamlılık katsayısı ,953 olarak bulunmuştur. Erişkin ADHD ölçeğinin genel toplam güvenirliğini test etmek üzere hesaplanan iç tutarlık katsayılarından en yüksek güvenirliği Cronbach Alfa (,9566) en düşük güvenirliği ise Spearman Brown (,9072) ve Guttman (,9072) teknikleri vermiştir. Kaiser Meyer-Olkin değerinin (,875) ,50’nin üstünde olması nedeni ile örneklem büyüklüğünün faktör analizi yapmaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Barlett test sonucunun da anlamlı olması nedeni ile ölçülen özelliğin evren parametresinde çok boyutlu bir değişkenden geldiği kabul edilmiştir. Varimax rotated yöntemi ile yapılan faktör analizi sonucunda üç alt boyut belirlenmiştir. Birinci alt boyutun özdeğeri 9.182, İkinci alt boyuttun özdeğeri 7.356, Son alt boyutun özdeğeri 5.495 olarak bulunmuştur. Erişkin DEHB ölçeğinin norm değerleri de hesaplanmıştır. Sonuç: Bu çalışma ADHD Rating Scale nin geçerli ve güvenilir olduğunu göstermiştir.
- Published
- 2013
7. PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
- Author
-
SAVRAN, Canan
- Abstract
Bireylerin psiko-sosyal açıdan gelişmelerine ve gereksinimlerini karşılamalarına yönelik olarak sağlanan etkinlik ve yardımlar; Psikolojik Danışma etkinliğini oluşturmaktadır. ġüphesiz Psikolojik Danışma sürecinin odak noktasında danışman yer alır. Psikolojik danışma işlemlerini yürüten danışman, profesyonel bir eleman olup; Psikoloji ve Rehberlik ve Psikolojik Danışma anabilim dallarında öğrenim görmüştür. Psikolojik Danışma için yetkili ve yeterli kılman bir danışmanın kuramsal-uygulamalı bilgi ve becerileri, sistematik ve örgün programlarda kazanmış olmaları gerekmektedir. Ancak sadece gerekli bilgi ve becerileri kazanmış olmak, etkili bir danışmanlık için yeterli değildir. Bu özelliklerin yanı sıra danıĢmanların belli kişilik özelliklerine sahip olmaları beklenmektedir. Bergin (1970) danışmanın kişiliğinin, iyi bir danışma süreci için öncelikle önemli olduğunu belirtmişlerdir.
- Published
- 2013
8. Who is Your Soulmate?
- Author
-
Epozdemir, Hejan, primary, Konuk, Emre, additional, and Savran, Canan, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
9. Does Marriage Kill Love?
- Author
-
Konuk, Emre, primary, Epozdemir, Hejan, additional, and Savran, Canan, additional
- Published
- 2011
- Full Text
- View/download PDF
10. Assessment of Demographic and Personality Characteristics of Elite Dancers in Turkey
- Author
-
Tavacioglu, Leyla, primary, Kora, Kaan, additional, Atilgan, Erkut, additional, and Savran, Canan, additional
- Published
- 2010
- Full Text
- View/download PDF
11. Sıfat listesinin (adjective check list) Türkiye koşullarına uygun dilsel eşdeğerlilik, geçerlik, güvenirlik ve norm çalışması ve örnek bir uygulama
- Author
-
Savran, Canan, Kulaksızoğlu, Adnan, Diğer, and Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Turkey ,Linguistic equivalence ,Benlik ,Psychology ,Dilsel Eşdeğerlik ,Adjective check list ,Psikoloji, Çocuklarda ,Personality tests ,Personality - Abstract
43 tutularak, ilk yirmi sırayı oluşturan sıfatlar belirlenmiştir. Bu sıfatların Danışmanlık Bölümü öğrencilerinin genel karakteristiğini oluşturacağı kabul edilmiştir. Deney grubu, Sıfat Listesinin ihtiyaç ölçekleri içinde en yüksek puanlan Gösteriş, Duygulan anlama, Değişiklik ve Yakınlık alt ölçeklerinden elde etmiştir. Aynı grubun ihtiyaç ölçekleri içinde en düşük puanlar ise saldırganlık ve ilgi görme ihtiyaçlarıdır. Diğer ölçekler grubu içinde en yüksek puanlar ise kişisel uyum, yaratıcı kişilik ve özgüven alt ölçeklerinden elde edilmiştir. Yüksek puan alman ölçeklerin genel değerlendirmeleri birleştirildiği zaman psikolojik danışma bölümü öğrencilerinin genel kişilik özellikleri şöyle özetlenmektedir : Kendi içlerinde olduğu kadar toplumla uyum sağlamış, kendilerine güvenli, insanlarla birlikte olmaktan ve duygusal paylaşımdan zevk alan kişilerdir. Var olan ihtiyaçlarını bastırmaktan veya kısıtlamasız açığa vurmaktan ziyade, toplumla ters düşmeden giderebilen kişilerdir. Deney grubu için işaretlenme sıklığı en yüksek yirmi sıfat; başkalarının haklarına saygılı, güvenilir, dikkatli, barışçı, anlayışlı, dürüst, candan, saygılı, doğru sözlü, hoşgörülü, doğal, samimi, vicdanlı, gerçekçi, duygulu, açık düşünceli, uyumlu, mantıklı, akılcı ve arkadaş canlısıdır. Belirlenen bu sıfatların tümü, testin genel değerlendirmesi ile tutarlıdır. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar, psikolojik danışma literatüründe yer alan pek çok araştırma sonuçları ile büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Stefflre (1962) Bergin ve Soloman (1970) Lt>esch ve Weikal (1976) Spence (1978) Kaner (1981) Kuzgun (1985) 'un yapmış oldukları çalışmalarda, Danışmanlık Bölümü öğrencilerinin ve danışmanların, çeşitli kişilik testlerinde Duyguları anlama, Yakınlık, Değişiklik alt ölçeklerinden yüksek puan aldıkları görülmektedir. Yine aynı çalışmalarda en düşük puanların saldırganlık ölçeğinden alındığı anlaşılmaktadır. Bu araştırmada Psikolojik Danışma bölümü öğrencilerinin gösteriş alt ölçeğinden en yüksek puanı aldıkları görülmektedir. Yabancı litarütürde bu durumu destekleyici araştırma sonucu bulunamamıştır. Ancak gösteriş alt ölçeğinden yüksek puan alanların genel özellikleri, diğer sonuçları destekler niteliktedir.42 Literatürde yer alan bu kavramsal bilgilerin, Türkiye'de Psikolojik Danışma eğitimi gören öğrencilerde ne derece de bulunduğunu ortaya koymak, bu araştırmanın temel amacını oluşturmuştur. Elde edilecek sonuçların, Türkiye'de ki Danışmanlık eğitiminin yeterliliğinin değerlendirilmesine ışık tutabilmesi ve uzun vadede Danışmanlık Bölümü öğrencilerinin seçiminde alınması gerekli önlemler konusunda yardımcı olması umulmaktadır. Araştırmanın çalışma evrenini İstanbul da bulunan üniversitelerin Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümlerinde okuyan öğrenciler oluşturmaktadır. Örneklem grubunu ise Marmara ve İstanbul üniversiteleri Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümlerinde okuyan 1 1 birinci ve dördüncü sınıf öğrencileri meydana getirmiştir. Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümü öğrencilerinin kişilik özelliklerinin karşılaştırılmasını mümkün kılmak için araştırmada ayrıca kontol grubu kullanılmıştır. Psikolojik danışma bölümü öğrencilerinden farklı kişilik ve ihtiyaç örüntülerine sahip olduğu kabul edilen 30'ar kişilik Mühendislik Resim ve Beden Eğitimi bölümü öğrencileri kontrol gruplarını meydana getirmiştir. Araştırmada, öğrencilerin kişilik özelliklerini belirlemek üzere, veri toplama aracı olarak Sıfat Listesi (adjective check list) kişilik testi kullanılmıştır; Sıfat Listesinin 28 alt ölçeği bulunmaktadır. Testin, deney ve kontrol gruplarına uygulanmasından sonra, her öğrencinin 28 alt ölçek temelinde ham puanları elde edilmiştir. Daha sonra bu puanlar cinsiyet ve işaretlenen sıfat sayısı kategorilerine göre standart puanlara çevrilmişitir. En son aşamada ise, deney ve kontrol gruplarının standart puanları temel alınarak, aritmetik ortalamalar ve standart sapmalar bulunmuştur. Deney ve kontrol gruplarının test sonuçları açısından farklılığı `t` testi ile ayrıca sınanmıştır. Sıfat listesinin değerlendirme sistemi dışında, deney41 V. BOLUM ÖZET, SONUÇ VE ÖNERİLER Özet ve Sonuçlar Problemli kişiler ile onun kişisel probleminin çözümüne yardımcı olabilecek uzman kişi (danışman) arasında problemin çözümüne yönelik olarak oluşturulan psikolojik yardım etkinliğine psikolojik danışma adı verilmektedir. Psikolojik danışma etkinliğinin temel noktasını danışman oluşturur. Etkili bir danışma sürecinde, danışmanın belli kişilik yapısına sahip olması çok önemlidir. Bu konu, Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında çalışan araştırmacıları cok ilgilendirmiş ve buna yönelik pek çok araştırmalar yapmışlardır. Etkili bir danışmanda bulunması gerekli kişilik özelliklerini, Amerikan Ulusa! Danışman Eğitimi ve Denetimi, Derneği şöyle açıklamaktadır : 1. Bütün insanlara karşı güven duyma 2.Kendini insanlık değerlerine adama 3. Geniş görüşlülük 4.Dünya olaylarına karşı ilgi S.Kendini tanıma ö.Mesleğe bağlılık. Psikoloji kuramlarına göre, bireyin meslek seçimini büyük ölçüde, bireyin psikolojik özellikleri belirlemektedir. Ancak mesleğe girildikten sonra da birey mesleğin gerekli kıldığı bazı özellikleri benliğine katarak, kişiliğini geliştirir. Bu açıklananlar doğrultusunda Psikolojik Danışmanlık bölümünü seçen ve öğrenim gören öğrencilerin kişilik özellikleri diğer bölümlerde öğrenim gören öğrencilerin kişilik özelliklerinden farklı olmak zorundadır. Diğer taraftan, Danışmanlık Bölümü öğrencileri, sahip oldukları kişilik özelliklerine aldıkları eğitim sonunda,, danışmanda bulunması gerekli özellikler doğrultusunda geliştirmeleri gerekmektedir.41 V. BOLUM ÖZET, SONUÇ VE ÖNERİLER Özet ve Sonuçlar Problemli kişiler ile onun kişisel probleminin çözümüne yardımcı olabilecek uzman kişi (danışman) arasında problemin çözümüne yönelik olarak oluşturulan psikolojik yardım etkinliğine psikolojik danışma adı verilmektedir. Psikolojik danışma etkinliğinin temel noktasını danışman oluşturur. Etkili bir danışma sürecinde, danışmanın belli kişilik yapısına sahip olması çok önemlidir. Bu konu, Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında çalışan araştırmacıları cok ilgilendirmiş ve buna yönelik pek çok araştırmalar yapmışlardır. Etkili bir danışmanda bulunması gerekli kişilik özelliklerini, Amerikan Ulusa! Danışman Eğitimi ve Denetimi, Derneği şöyle açıklamaktadır : 1. Bütün insanlara karşı güven duyma 2.Kendini insanlık değerlerine adama 3. Geniş görüşlülük 4.Dünya olaylarına karşı ilgi S.Kendini tanıma ö.Mesleğe bağlılık. Psikoloji kuramlarına göre, bireyin meslek seçimini büyük ölçüde, bireyin psikolojik özellikleri belirlemektedir. Ancak mesleğe girildikten sonra da birey mesleğin gerekli kıldığı bazı özellikleri benliğine katarak, kişiliğini geliştirir. Bu açıklananlar doğrultusunda Psikolojik Danışmanlık bölümünü seçen ve öğrenim gören öğrencilerin kişilik özellikleri diğer bölümlerde öğrenim gören öğrencilerin kişilik özelliklerinden farklı olmak zorundadır. Diğer taraftan, Danışmanlık Bölümü öğrencileri, sahip oldukları kişilik özelliklerine aldıkları eğitim sonunda,, danışmanda bulunması gerekli özellikler doğrultusunda geliştirmeleri gerekmektedir. 359
- Published
- 1993
12. Ergenlerde algılanan duygusal istismar ile sosyal beceri arasındaki ilişki
- Author
-
Tosuntaş Karakuş, Fatma, Savran, Canan, and Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Psychology - Abstract
Bu çalışma 12-14 yaş grubu ergenlerin algıladıkları duygusal istismar düzeyi ilesosyal beceri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmakapsamına İstanbul'da İlköğretim 2. kademe öğrencileri olan, 204 erkek 221 kız olmaküzere toplam 425 ergen dahil edilmiştir. Ergenlerin genel özelliklerini belirlemekamacıyla Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Ergenlerin algıladıkları duygusal istismardüzeylerini belirlemek amacıyla, Anne ve Baba için Anne/Genç İlişkileri Ölçeği,Öğretmen için Algılanan Öğretmen Davranışları Ölçeği kullanılmıştır. Ergenlerin sosyalbeceri düzeylerini ölçmek amacıyla Matson Çocuklarda Sosyal BecerileriDeğerlendirme Ölçeği (MESSY) kullanılmıştır. Cinsiyet, yaş, okul türü, kardeş sayısı,doğum sırası, anne baba eğitim durumu, anne baba birliktelik durumu, anne babatutumu, anne babanın hayatta olup olmama durumu, anne babanın öz olup olmamadurumu ve sosyoekonomik düzey? değişkenlerine göre sosyal beceri düzeylerininfarklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir.Verilerin çözümlenmesi aşamasında, demografik değişkenler gruplandırılmışardından öğrencilere uygulanan ölçekler puanlanmıştır. Ham verilerin çözümlemeleriBağımsız Grup T Testi, Non Parametrik Mann Whitney U Testi, Tek Yönlü VaryansAnalizi(ANOVA), Tamamlayıcı Post Hoc Tekniği olarak da Scheffe Testi ve TamhaneTesti, Pearson Çarpım Moment Korelasyon Katsayısı ve Çoklu Regresyon Analizi ilesınanmıştır.Araştırma sonucunda, ergenlerin sosyal beceri düzeyleri olan olumlu ve olumsuzsosyal davranışlarının, algılanan duygusal istismar seviyeleriyle ilişkili olduğu tespitedilmiştir. This study aimed to assess the relationship between the level of the perceivedemotional abuse and social skills of the adolescents. The research included 425 studentson 6-8th graders from Istanbul, 204 of them were boy and 221 of them were girl.To gather demografical characteristics of the adolescents ?PersonalQuestionnarie Form? was applied. To define the level of perceived emotional abuse ofadolescents ?The perceived Teacher Behavior Inventory? and ?The Perception ofPsychological Maltreatment Inventory for Adolescent-Mother Form and FatherForm? were used. In addition to evaluate the level of the social skills of the adolescents?Matson Evaluation of Social Skills with Youngster? was also applied.In this study social skills was investigated correlationally in terms of thevariables of adolescents? sex, age, school type, number of siblings, birth order,educational status of parents, parenting attitudes of parents, parents being together ornot, being alive or not, being biological parents or not and social and economical statusof the parents.While analysis of the data, inventories were scored after the demograficalvariable had been scored. Independent Sample T-Test, non-parametric Mann-Whitney-U Test, one- way ANOVA, and as posthoc techniques Scheffe- Test and Tamhane?s T-2Test, Pearson Correlation Coefficient, Multiple Linear Regression Analyse were used asstatistical techniques.The findings demonstrated that social skills of the adolescents differ with respectto level of the perceived emotional abuse. 216
- Published
- 2006
13. Ergenlerde algılanan duygusal istismar ile sosyal beceri arasındaki ilişki
- Author
-
Karakuş, Fatma Tosun, Savran, Canan, and Eğitim Bilimleri Anabilim dalı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Bilim Dalı
- Subjects
Sosyal Beceriler ,Duygusal Sorunlar, Çocukların ,Ergenlik Psikolojisi ,Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık - Abstract
ÖZETBu çalışma 12-14 yaş grubu ergenlerin algıladıkları duygusal istismar düzeyi ile sosyal beceri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamına İstanbul’da İlköğretim 2. kademe öğrencileri olan, 204 erkek 221 kız olmak üzere toplam 425 ergen dahil edilmiştir. Ergenlerin genel özelliklerini belirlemek amacıyla Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Ergenlerin algıladıkları duygusal istismar düzeylerini belirlemek amacıyla, Anne ve Baba için Anne/Genç İlişkileri Ölçeği, Öğretmen için Algılanan Öğretmen Davranışları Ölçeği kullanılmıştır. Ergenlerin sosyal beceri düzeylerini ölçmek amacıyla Matson Çocuklarda Sosyal Becerileri Değerlendirme Ölçeği (MESSY) kullanılmıştır. Cinsiyet, yaş, okul türü, kardeş sayısı, doğum sırası, anne baba eğitim durumu, anne baba birliktelik durumu, anne baba tutumu, anne babanın hayatta olup olmama durumu, anne babanın öz olup olmama durumu ve sosyoekonomik düzey” değişkenlerine göre sosyal beceri düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir.Verilerin çözümlenmesi aşamasında, demografik değişkenler gruplandırılmış ardından öğrencilere uygulanan ölçekler puanlanmıştır. Ham verilerin çözümlemeleri Bağımsız Grup T Testi, Non Parametrik Mann Whitney U Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi(ANOVA), Tamamlayıcı Post Hoc Tekniği olarak da Scheffe Testi ve Tamhane Testi, Pearson Çarpım Moment Korelasyon Katsayısı ve Çoklu Regresyon Analizi ile sınanmıştır. Araştırma sonucunda, ergenlerin sosyal beceri düzeyleri olan olumlu ve olumsuz sosyal davranışlarının, algılanan duygusal istismar seviyeleriyle ilişkili olduğu tespit edilmiştir.ABSTRACTThis study aimed to assess the relationship between the level of the perceived emotional abuse and social skills of the adolescents. The research included 425 students on 6-8th graders from Istanbul, 204 of them were boy and 221 of them were girl. To gather demografical characteristics of the adolescents “Personal Questionnarie Form” was applied. To define the level of perceived emotional abuse of adolescents “The perceived Teacher Behavior Inventory” and “The Perception of Psychological Maltreatment Inventory for Adolescent – Mother Form and Father Form” were used. In addition to evaluate the level of the social skills of the adolescents “Matson Evaluation of Social Skills with Youngster” was also applied. In this study social skills was investigated correlationally in terms of the variables of adolescents’ sex, age, school type, number of siblings, birth order, educational status of parents, parenting attitudes of parents, parents being together or not, being alive or not, being biological parents or not and social and economical status of the parents.While analysis of the data, inventories were scored after the demografical variable had been scored. Independent Sample T-Test, non-parametric Mann-Whitney-U Test, one- way ANOVA, and as posthoc techniques Scheffe- Test and Tamhane’s T-2 Test, Pearson Correlation Coefficient, Multiple Linear Regression Analyse were used as statistical techniques. The findings demonstrated that social skills of the adolescents differ with respect to level of the perceived emotional abuse.
- Published
- 2006
14. Bilişsel değerlendirme sistemi (Cognitive Assessment system-Cas) on yaş çocukları üzerinde geçerlilik, güvenirlilik ve norm çalışmasının uygulanması
- Author
-
Dondurucu, Işık, Savran, Canan, and Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim Psikolojisi ,Bilişsel Psikoloji - Abstract
ÖZETBu araştırmanın amacı, Jack A. Naglieri ve J. P. Das (1997) tarafından geliştirilmiş olan Bilişsel Değerlendirme Sistemi ( Cognitive Assessment System-CAS)’nin 10 yaş Türk çocukları üzerinde güvenirlik, geçerlik ve norm ön çalışmasının yapılmasıdır. Bu amaç için önce PASS Teorisi tanıtılmıştır. Çünkü Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS), PASS Teorisine dayalı Nöropsikolojik bir değerlendirme sistemidir.Araştırmanın örneklemini, İstanbul ilinde üç farklı sosyo-ekonomik ve kültürel düzeyi temsil ettiği düşünülen ilköğretim okullarındaki, 230 çocuk oluşturmaktadır. 10 yaşındaki çocukların oluşturduğu bu örnekleme Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS) bireysel olarak uygulanmıştır.Verilerin analizinde, güvenirlik çalışmaları için test-tekrar test güvenirlik katsayıları, iç tutarlık katsayıları ve ölçmenin standart hata değerleri belirlenmiştir. Geçerlik çalışmalarında; içerik, yapı ve kriter geçerliği işlemleri yapılmıştır. Ayrıca demografik özelliklere göre bilişsel özelliklerin farklılıkların analizinde ilişkin ANOVA ve tamamlayıcı hesaplardan Scheffe testleri yapılmıştır. Sonuçlar SPSS Sosyal Bilimler İstatistik Programı ile değerlendirilmiştir.Araştırmanın sonucunda, Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS)’nin geçerli ve güvenilir bir araç olduğu saptanmıştır. Elde edilen normların Amerika örneklemi ile benzer olduğu belirlenmiştir. ABSTRACTThe basis of this research is to apply the reliability, validity and norm studies of Cognitive Assessment System (CAS), which was developed by Jack A. Naglieri and J.P. Das in 1997, on Turkish children who are ten years of age.Cognitive Assessment System (CAS) is a neuro-psychological assessment system that rests on PASS Theory. The sampling of the study is composed of 230 children coming from schools that represent the three different socio- economical and cultural levels of İstanbul. Cognitive Assessment System (CAS) has been applied individually to the 230 children. In the data analyses, for the reliability studies test-retest reliability coefficients, content validity coefficients and standard deviation have been identified. In the validity studies, content validity, construct validity and criterion validity procedures have been carried out. The results have been evaluated by the SPSS for windows (statistical package of social sciences) the results also indicate a similarity with the American samples.
- Published
- 2006
15. Üniversite öğrencilerinde mükemmeliyetçi kişilik özelliğinin psikolojik belirtilerle ilişkisi
- Author
-
Benk, Aslı, Savran, Canan, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı
- Subjects
Mükemmeliyetçilik ,Psikolojik Bozukluklar ,Psikolojik Danışmanlık ,Ruh Sağlığı - Abstract
ÖZETİstanbul’da üniversitelerde okuyan öğrencilerin, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri ile psikolojik belirtileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan bu araştırmada; yaş, cinsiyet, okudukları bölüm, sınıf, ÖSS puan türü ve puanı, eğitim yaşamında algıladıkları başarı düzeyleri, mezun oldukları lise türü, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk oldukları, anne ve babanın eğitim durumu, ebeveynlerin birlikte olup olmaması, ebeveynlerin hayatta olup olmamaları, anne, baba meslekleri, ailenen gelir düzeyi, yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer, ilgililik, sıcaklık, resmiyet, karşılıklı anlayış, eleştiricilik, destekleyicilik, paylaşımcılık, huzur, çatışma durumu gibi algılanan anne-baba-çocuk ilişkileri, ebeveynlerin algılanan anne baba tutumu ve mükemmeliyetçilik düzeyleri gibi bağımsız değişkenler ele alınmıştır.Uygulama, 2004-2005 eğitim-öğretim yılında, İstanbul ili sınırları içerisinde bulunan İstanbul Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi’nde öğrenim gören 309 öğrenciyle tamamlanmıştır.Araştırmada mükemmeliyetçi kişilik özelliğini ölçmek için Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği (ÇBMÖ), psikolojik belirti düzeyini belirlemek için Ruhsal Belirti Tarama Listesi (SCL-90) ve genel bilgilere ulaşabilmek için Anket Formu uygulanmıştır.Araştırma kapsamında kullanılan anket ile toplanan verilere ilişkin frekans ve yüzdelik dağılımlar bulunmuş, elde edilen sonuçlar tablolaştırılarak bulgular bölümünde yorumlanmıştır.Verilerin analizinde, mükemmeliyetçilik puanlarının çeşitli demografik özellikler açısından farklılıklarını saptamak üzere çeşitli hipotez testleri kullanılmıştır. Demografik özelliklerin kendi içinde ikiye ayrıldığı durumlarda ilişkisiz grup t testi, ikiden fazla gruba ayrıldığı durumlarda tek yönlü varyans analizi ANOVA kullanılmıştır. ANOVA’da fark çıkan durumlarda hangi ikli gruplar arasında fark olduğunu anlamak amacıyla tamamlayıcı hesaplardan Scheffe testi kullanılmıştır.Mükemmeliyetçilik ile SCL-90 alt ölçekleri arasındaki korelasyon Pearson Momentler Korelayon Katsayısı ile bulunmuştur. Araştırma kapsamında tüm veriler çift yönlü olarak sınanmış ve anlamlılık düzeyi en az .05 düzeyinde kabul edilmiştir. Elde edilen tüm verilerin çözümlenmesinde sosyal bilimler alanında istatistiksel analiz için kullanılan SPSS 10.00 programı kullanılmıştır.Elde edilen bulgular;·Mükemmeliyetçilik, bağımsız değişkenlere göre incelenmiştir. Cinsiyet, mezun oldukları lise türü, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim durumu, ailenin algılanan gelir düzeyi, resmiyet, eleştiricilik, destekleyicilik, paylaşımcılık, huzur, gibi algılanan anne-baba-çocuk ilişkileri, ebeveynlerin algılanan anne baba tutumu ve mükemmeliyetçilik düzeyleri ile mükemmeliyetçilik arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Anne-baba birlikteliği, yaş, öğrencilerin okudukları bölüm, sınıf, ÖSS puan türü ve puanı, eğitim yaşamında algıladıkları başarı düzeyleri, yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer, ilgililik, sıcaklık, karşılıklı anlayış çatışma durumu gibi algılanan anne-baba-çocuk ilişkileri ile mükemmeliyetçilik arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır.·SCL 90 Ruhsal belirti tarama listesi ile algılanan anne-baba çocuk yetiştirme tutumu, algılanan anne-baba-çocuk ilişkilerinden ilgililik, karşılıklı anlayış, sıcaklık, paylaşım, huzur ve çatışma arasında anlamlı fark bulunmuştur. ·SCL 90 Ruhsal belirti tarama listesi ile Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği arasındaki ilişki incelendiğinde ise, çok boyutlu mükemmeliyetçilik alt boyutlarınından, sosyal odaklı mükemmeliyetçiliğin SCL 90’nın tüm alt boyutları olan somatizasyon, obsesif kompulsif bozukluk, kişiler arası duyarlılık, depresyon, anksiyete, düşmanlık, fobik anksiyete, paranoya, psikotizm ve SCL 90 toplam puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik alt boyutlarınından, başkaları odaklı ve kendi odaklı mükemmeliyetçilik alt boyutlarından SCL 90 arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.·Mükemmeliyetçilik toplam puanları ve SCL 90 alt boyutları incelendiğinde, mükemmeliyetçilik tolam puanları ve obsesif kompulsif bozukluk, kişiler arası duyarlılık, anksiyete, düşmanlık, fobik anksiyete, paranoya, psikotizm ve SCL 90 toplam puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.·SCL 90’nın alt boyutları ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişki incelendiğinde ÖSS EA puanı ile paranoya arasında pozitif korelasyon olduğu bulumuştur. Yaş ile fobik anksiyete arasında da pozitif korelasyon bulunduğu tespit edilmiştir. ·SCL 90 alt boyutlarından fobik anksiyete, psikotizm ve toplam SCL 90 puanları ile mükemmeliyetçilik düzeyi değişkenine göre farklılaşmaktadır. ABSTRACTWithin this study, which aims to study the relationship between perfectionist personality characteristics and psychological symptoms among the students who study at the universities in Istanbul, the following independent variables have been taken into consideration: age, gender, their department, year, the type of the ÖSS exam and score, their perception of their level of success in their education life, the type of high school they attended to, number of sibling, birth order, the educational background of their parents, and whether parents live together or not, and whether they are alive or not, parents’ occupations, the perceived socio-economical status, the place where they have spent most of their lives, perceived mother-father-child relations such as interest, warmth, formality, mutual understanding, criticism, supportiveness, sharing, peace, and conflict, perceived parenting style and perceive perfectionism levels from their parents. In 2004-2005 academic year, three hundred nine university students from different departments of İstanbul University, Marmara University and İstanbul Bilgi University participated the study.In order to measure perfectionism, Multi Dimensional Perfectionism Scale (MPS), to measure the level of psychological symptoms, Symptom Check List (SCL-90) and to reach demographic data, Demographic Data Sheet have been used in this investigation.By the application of the Demographic Data Sheet, distribution of frequencies and percentages has been found and the results have been analyzed in tables in the result section.In the analysis of the data, different hypothesis tests used to see how perfectionism scores are different from each other from the scores of varied demographic characteristics. In the case that demographic characteristics are divided into two categories , independent t-test, and in the case that demographic characteristics are divided into more than two categories , one way variance of analysis, ANOVA, have been used. The Scheffe test, a complementary test, has been used to see which two groups have differences in the case that there is a difference in the results of ANOVA. The correlation between Perfectionism and SCL-90 subscales has been found by using Pearson Correlation. All data have been cross examined and significance level has been accepted .05 minimum. In the analysis of all data, SPSS 10.00 program, which is used for the purpose of statistical analysis in the field of social science, has been applied.The findings obtained;·Perfectionism analyzed according to independent variables. A significant difference has been observed when gender, the type of school which they graduated from, the number of siblings, birth order, the education level of parents, the perceived level of income, from the relations among mother-father-child formality, criticism, supportiveness, sharing, peace, conflict, perceived parenting style, perceived parents perfectionism levels and perfectionism are questioned. No difference has been observed between perfectionism and the togetherness of both parents, age, their department at school, school grade, the type of ÖSS exam they took, ÖSS score, their perceived success level in their education life, the place where they have spent most of their life, from the perceived relations among mother-father-child interest, warmth, mutual understanding.·A significant difference has been found among perceived parenting style, mutual understanding, warmth, sharing, peace and conflict interest in perceived mother-father-child relations and SCL 90 Symptom Check List.·When the relation between SCL 90 Symtom Check List and Multi Dimensional Perfectionism Scale has been examined, from the subscales of multi dimensional perfectionism scale socially prescribed perfectionism has significant relationship between total scores of SCL 90 and all dimensions of SCL 90, psychoticism, paranoia, phobic anxiety, hostility, anxiety, depression, interpersonal sensitivity, obsessive compulsive disorder, somatization.·When perfectionism total scores and SCL 90 sub dimensions examined, a significant relation observed between SCL 90 and psychosis, paranoia, phobic anxiety, hostility, inter-sensitivity, obsessive compulsive disorder, and perfectionism total scores. ·When the sub dimensions of SCL 90 and the relation among independent variables studied, a positive correlation has been observed between ÖSS EA score and Paranoia. A positive correlation observed between age and phobic anxiety, as well. ·Phobic anxiety, psychoticism which are the sub dimensions of SCL 90 and SCL 90 total score differs according perfectionism level.
- Published
- 2006
16. Symptom assessment questionnaire (SA-45) Sorun Tarama Ölçeği’nin Türkiye koşullarına uygun dilsel eşdeğerlilik, geçerlik, güvenirlik ve norm çalışması
- Author
-
Avcu, Gürcan, Savran, Canan, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Bunalımlar ,Psychology ,Sorun Tarama Ölçeği ,Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık - Abstract
ÖZET Psikolojik belirtilerin ölçülebilmesi amacıyla tüm dünyada ve ülkemizde sayıları gittikçe artan ölçekler geliştirilmekte ve bu geliştirilen ölçekler bir çok alanda kullanılmaktadır. Bu ölçekler özellikle bireylerin yaşadığı psikolojik sıkıntıların ya da sorunların niteliği ve niceliği hakkında fikir verebilmekte ve yapılacak mudahale tarzının şekillenmesinde, erken ya da önleyici mudahale şansının artmasında önemli roller oynayabilmektedir. Bu araştırmanın amacı, Multi Healty System Inc. ( MHS ) adına, başta Edward A. Maurish’in bulunduğu uzman bir kurul eşliğinde SCL-90-R verileri baz alınarak geliştirilen Symptom Assessment Questionnaire SA-45, SA-45 Sorun Tarama Ölçeği (STÖ)’nin Türkiye koşullarına uygun dilsel eşdeğerlik, geçerlik, güvenirlik ve norm çalışmasını gerçekleştirmektir. Bu amaçla, 2006 yılı içerisinde çeşitli çalışma gruplarıyla İstanbul iline bağlı üç ilçede ve altı ilk ve orta dereceli okulda öğrenim gören 13, 14, 15 ve 16 yaşlarındaki 550 ergen, çalışmanın araştırma grubunu oluşturmuştur. Araştırmada SA-45 Sorun Tarama Ölçeği (STÖ)’ nin güvenirlik çalışması için, her bir alt ölçek için, aritmetik orta, standart sapma değerleri, test tekrar test sonuçları, iç tutarlılık katsayıları ve madde analizi işlemleri; geçerlilik çalışmaları içinse kapsam geçerliliği, yapı ve kriter geçerliliği hesaplamaları yapılmıştır. Tüm bu istatistiksel işlemlerde SPSS paket programı kullanılmış ve istatistiksel sınamada anlamlılık düzeyi en az .05 olarak Kabul edilmiştir. .01 düzeyinde anlamlı çıkan sonuçlar da tablolarda ayrıca belirtilmiştir. Araştıma sonucunda elde edilen bulgular, SA-45 Sorun Tarama Ölçeği (STÖ)’nin alt ölçeklerinin güvenilir ve geçerli olduğunu göstermiştir. ABSTRACTWith the aim of measuring psychological symptoms, scales increasing in number have been developed in the world and in our country and these scales have been used in lots of areas. These instruments are able to give ideas about especially the quantity and the quality of the psychological troubles or problems the individuals encounter and thus play important roles in shaping the type of intervention and increasing the chance of early or preventive intervention.The aim of this study is to do the linguistic equivalence, validity, reliability, and norm studies- appropriate for Turkiye - of Symptom Assessment Questionnaire SA-45 which has been developed on the basis of SCL-90-R data with the contribution of an expert committee with Edward A. Maruish at the head, on behalf of Strategic Advantage Inc. (Multy Healthy System Inc.; MHS). With this purpose, 550 adolescents of 13, 14, 15, 16 years of age studying in 6 primary and highschools in 3 districts of İstanbul have been the research group for this study throughout the year of 2006. In the research, for the reliability study of SA- 45 Symptom Assessment Questionnaire, for each sub-scale, arithmetic average, standard deviation scores, test-retest scores, internal consistency coefficients and item analysis; for validity studies, content validity, construct and criterion- related validity calculations have been made. In all of these statistical calculations, SPSS package program has been used and statistical significance value has been accepted as 0.05. The scores significant at 0.01 have been shown in the tables.The findings obtained at the end of the research had indicated that SA- 45 Symptom Assessment Questionnaire sub scales are reliable and valid.
- Published
- 2006
17. Üniversite öğrencilerinde mükemmeliyetçi kişilik özelliğinin psikolojik belirtilerle ilişkisi
- Author
-
Benk, Asli, Savran, Canan, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Psychology - Abstract
ÖZETİstanbul'da üniversitelerde okuyan öğrencilerin, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri ilepsikolojik belirtileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan bu araştırmada; yaş, cinsiyet,okudukları bölüm, sınıf, ÖSS puan türü ve puanı, eğitim yaşamında algıladıkları başarıdüzeyleri, mezun oldukları lise türü, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk oldukları, anne ve babanıneğitim durumu, ebeveynlerin birlikte olup olmaması, ebeveynlerin hayatta olup olmamaları,anne, baba meslekleri, ailenen gelir düzeyi, yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer, ilgililik,sıcaklık, resmiyet, karşılıklı anlayış, eleştiricilik, destekleyicilik, paylaşımcılık, huzur, çatışmadurumu gibi algılanan anne-baba-çocuk ilişkileri, ebeveynlerin algılanan anne baba tutumu vemükemmeliyetçilik düzeyleri gibi bağımsız değişkenler ele alınmıştır.Uygulama, 2004-2005 eğitim-öğretim yılında, İstanbul ili sınırları içerisinde bulunanİstanbul Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi'nde öğrenim gören309 öğrenciyle tamamlanmıştır.Araştırmada mükemmeliyetçi kişilik özelliğini ölçmek için Çok BoyutluMükemmeliyetçilik Ölçeği (ÇBMÖ), psikolojik belirti düzeyini belirlemek için RuhsalBelirti Tarama Listesi (SCL-90) ve genel bilgilere ulaşabilmek için Anket Formuuygulanmıştır.Araştırma kapsamında kullanılan anket ile toplanan verilere ilişkin frekans ve yüzdelikdağılımlar bulunmuş, elde edilen sonuçlar tablolaştırılarak bulgular bölümündeyorumlanmıştır.Verilerin analizinde, mükemmeliyetçilik puanlarının çeşitli demografik özellikleraçısından farklılıklarını saptamak üzere çeşitli hipotez testleri kullanılmıştır. Demografiközelliklerin kendi içinde ikiye ayrıldığı durumlarda ilişkisiz grup t testi, ikiden fazla grubaayrıldığı durumlarda tek yönlü varyans analizi ANOVA kullanılmıştır. ANOVA'da farkçıkan durumlarda hangi ikli gruplar arasında fark olduğunu anlamak amacıyla tamamlayıcıhesaplardan Scheffe testi kullanılmıştır.Mükemmeliyetçilik ile SCL-90 alt ölçekleri arasındaki korelasyon Pearson MomentlerKorelayon Katsayısı ile bulunmuştur. Araştırma kapsamında tüm veriler çift yönlü olaraksınanmış ve anlamlılık düzeyi en az .05 düzeyinde kabul edilmiştir. Elde edilen tüm verilerinçözümlenmesinde sosyal bilimler alanında istatistiksel analiz için kullanılan SPSS 10.00programı kullanılmıştır.Elde edilen bulgular;⢠Mükemmeliyetçilik, bağımsız değişkenlere göre incelenmiştir. Cinsiyet, mezunoldukları lise türü, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim durumu, aileninalgılanan gelir düzeyi, resmiyet, eleştiricilik, destekleyicilik, paylaşımcılık, huzur, gibialgılanan anne-baba-çocuk ilişkileri, ebeveynlerin algılanan anne baba tutumu vemükemmeliyetçilik düzeyleri ile mükemmeliyetçilik arasında anlamlı bir farkbulunmuştur. Anne-baba birlikteliği, yaş, öğrencilerin okudukları bölüm, sınıf, ÖSSpuan türü ve puanı, eğitim yaşamında algıladıkları başarı düzeyleri, yaşamlarınınçoğunu geçirdikleri yer, ilgililik, sıcaklık, karşılıklı anlayış çatışma durumu gibialgılanan anne-baba-çocuk ilişkileri ile mükemmeliyetçilik arasında anlamlı bir farkbulunmamıştır.⢠SCL 90 Ruhsal belirti tarama listesi ile algılanan anne-baba çocuk yetiştirme tutumu,algılanan anne-baba-çocuk ilişkilerinden ilgililik, karşılıklı anlayış, sıcaklık, paylaşım,huzur ve çatışma arasında anlamlı fark bulunmuştur.⢠SCL 90 Ruhsal belirti tarama listesi ile Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeğiarasındaki ilişki incelendiğinde ise, çok boyutlu mükemmeliyetçilik altboyutlarınından, sosyal odaklı mükemmeliyetçiliğin SCL 90'nın tüm alt boyutları olansomatizasyon, obsesif kompulsif bozukluk, kişiler arası duyarlılık, depresyon,anksiyete, düşmanlık, fobik anksiyete, paranoya, psikotizm ve SCL 90 toplam puanlarıarasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik altboyutlarınından, başkaları odaklı ve kendi odaklı mükemmeliyetçilik alt boyutlarındanSCL 90 arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.⢠Mükemmeliyetçilik toplam puanları ve SCL 90 alt boyutları incelendiğinde,mükemmeliyetçilik tolam puanları ve obsesif kompulsif bozukluk, kişiler arasıduyarlılık, anksiyete, düşmanlık, fobik anksiyete, paranoya, psikotizm ve SCL 90toplam puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.⢠SCL 90'nın alt boyutları ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişki incelendiğinde ÖSSEA puanı ile paranoya arasında pozitif korelasyon olduğu bulumuştur. Yaş ile fobikanksiyete arasında da pozitif korelasyon bulunduğu tespit edilmiştir.⢠SCL 90 alt boyutlarından fobik anksiyete, psikotizm ve toplam SCL 90 puanları ilemükemmeliyetçilik düzeyi değişkenine göre farklılaşmaktadır. ÖZETİstanbul?da üniversitelerde okuyan öğrencilerin, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri ilepsikolojik belirtileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan bu araştırmada; yaş, cinsiyet,okudukları bölüm, sınıf, ÖSS puan türü ve puanı, eğitim yaşamında algıladıkları başarıdüzeyleri, mezun oldukları lise türü, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk oldukları, anne ve babanıneğitim durumu, ebeveynlerin birlikte olup olmaması, ebeveynlerin hayatta olup olmamaları,anne, baba meslekleri, ailenen gelir düzeyi, yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yer, ilgililik,sıcaklık, resmiyet, karşılıklı anlayış, eleştiricilik, destekleyicilik, paylaşımcılık, huzur, çatışmadurumu gibi algılanan anne-baba-çocuk ilişkileri, ebeveynlerin algılanan anne baba tutumu vemükemmeliyetçilik düzeyleri gibi bağımsız değişkenler ele alınmıştır.Uygulama, 2004-2005 eğitim-öğretim yılında, İstanbul ili sınırları içerisinde bulunanİstanbul Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi?nde öğrenim gören309 öğrenciyle tamamlanmıştır.Araştırmada mükemmeliyetçi kişilik özelliğini ölçmek için Çok BoyutluMükemmeliyetçilik Ölçeği (ÇBMÖ), psikolojik belirti düzeyini belirlemek için RuhsalBelirti Tarama Listesi (SCL-90) ve genel bilgilere ulaşabilmek için Anket Formuuygulanmıştır.Araştırma kapsamında kullanılan anket ile toplanan verilere ilişkin frekans ve yüzdelikdağılımlar bulunmuş, elde edilen sonuçlar tablolaştırılarak bulgular bölümündeyorumlanmıştır.Verilerin analizinde, mükemmeliyetçilik puanlarının çeşitli demografik özellikleraçısından farklılıklarını saptamak üzere çeşitli hipotez testleri kullanılmıştır. Demografiközelliklerin kendi içinde ikiye ayrıldığı durumlarda ilişkisiz grup t testi, ikiden fazla grubaayrıldığı durumlarda tek yönlü varyans analizi ANOVA kullanılmıştır. ANOVA?da farkçıkan durumlarda hangi ikli gruplar arasında fark olduğunu anlamak amacıyla tamamlayıcıhesaplardan Scheffe testi kullanılmıştır.Mükemmeliyetçilik ile SCL-90 alt ölçekleri arasındaki korelasyon Pearson MomentlerKorelayon Katsayısı ile bulunmuştur. Araştırma kapsamında tüm veriler çift yönlü olaraksınanmış ve anlamlılık düzeyi en az .05 düzeyinde kabul edilmiştir. Elde edilen tüm verilerinçözümlenmesinde sosyal bilimler alanında istatistiksel analiz için kullanılan SPSS 10.00programı kullanılmıştır.Elde edilen bulgular;⢠Mükemmeliyetçilik, bağımsız değişkenlere göre incelenmiştir. Cinsiyet, mezunoldukları lise türü, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim durumu, aileninalgılanan gelir düzeyi, resmiyet, eleştiricilik, destekleyicilik, paylaşımcılık, huzur, gibialgılanan anne-baba-çocuk ilişkileri, ebeveynlerin algılanan anne baba tutumu vemükemmeliyetçilik düzeyleri ile mükemmeliyetçilik arasında anlamlı bir farkbulunmuştur. Anne-baba birlikteliği, yaş, öğrencilerin okudukları bölüm, sınıf, ÖSSpuan türü ve puanı, eğitim yaşamında algıladıkları başarı düzeyleri, yaşamlarınınçoğunu geçirdikleri yer, ilgililik, sıcaklık, karşılıklı anlayış çatışma durumu gibialgılanan anne-baba-çocuk ilişkileri ile mükemmeliyetçilik arasında anlamlı bir farkbulunmamıştır.⢠SCL 90 Ruhsal belirti tarama listesi ile algılanan anne-baba çocuk yetiştirme tutumu,algılanan anne-baba-çocuk ilişkilerinden ilgililik, karşılıklı anlayış, sıcaklık, paylaşım,huzur ve çatışma arasında anlamlı fark bulunmuştur.⢠SCL 90 Ruhsal belirti tarama listesi ile Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeğiarasındaki ilişki incelendiğinde ise, çok boyutlu mükemmeliyetçilik altboyutlarınından, sosyal odaklı mükemmeliyetçiliğin SCL 90?nın tüm alt boyutları olansomatizasyon, obsesif kompulsif bozukluk, kişiler arası duyarlılık, depresyon,anksiyete, düşmanlık, fobik anksiyete, paranoya, psikotizm ve SCL 90 toplam puanlarıarasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik altboyutlarınından, başkaları odaklı ve kendi odaklı mükemmeliyetçilik alt boyutlarındanSCL 90 arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.⢠Mükemmeliyetçilik toplam puanları ve SCL 90 alt boyutları incelendiğinde,mükemmeliyetçilik tolam puanları ve obsesif kompulsif bozukluk, kişiler arasıduyarlılık, anksiyete, düşmanlık, fobik anksiyete, paranoya, psikotizm ve SCL 90toplam puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.⢠SCL 90?nın alt boyutları ile bağımsız değişkenler arasındaki ilişki incelendiğinde ÖSSEA puanı ile paranoya arasında pozitif korelasyon olduğu bulumuştur. Yaş ile fobikanksiyete arasında da pozitif korelasyon bulunduğu tespit edilmiştir.⢠SCL 90 alt boyutlarından fobik anksiyete, psikotizm ve toplam SCL 90 puanları ilemükemmeliyetçilik düzeyi değişkenine göre farklılaşmaktadır.ABSTRACTWithin this study, which aims to study the relationship between perfectionist personalitycharacteristics and psychological symptoms among the students who study at the universitiesin Istanbul, the following independent variables have been taken into consideration: age,gender, their department, year, the type of the ÖSS exam and score, their perception of theirlevel of success in their education life, the type of high school they attended to, number ofsibling, birth order, the educational background of their parents, and whether parents livetogether or not, and whether they are alive or not, parents? occupations, the perceived socio-economical status, the place where they have spent most of their lives, perceived mother-father-child relations such as interest, warmth, formality, mutual understanding, criticism,supportiveness, sharing, peace, and conflict, perceived parenting style and perceiveperfectionism levels from their parents.In 2004-2005 academic year, three hundred nine university students from differentdepartments of İstanbul University, Marmara University and İstanbul Bilgi Universityparticipated the study.In order to measure perfectionism, Multi Dimensional Perfectionism Scale (MPS), tomeasure the level of psychological symptoms, Symptom Check List (SCL-90) and to reachdemographic data, Demographic Data Sheet have been used in this investigation.By the application of the Demographic Data Sheet, distribution of frequencies andpercentages has been found and the results have been analyzed in tables in the result section.In the analysis of the data, different hypothesis tests used to see how perfectionismscores are different from each other from the scores of varied demographic characteristics. Inthe case that demographic characteristics are divided into two categories , independent t-test,and in the case that demographic characteristics are divided into more than two categories ,one way variance of analysis, ANOVA, have been used. The Scheffe test, a complementarytest, has been used to see which two groups have differences in the case that there is adifference in the results of ANOVA.The correlation between Perfectionism and SCL-90 subscales has been found by usingPearson Correlation. All data have been cross examined and significance level has beenaccepted .05 minimum. In the analysis of all data, SPSS 10.00 program, which is used for thepurpose of statistical analysis in the field of social science, has been applied.The findings obtained;⢠Perfectionism analyzed according to independent variables. A significant differencehas been observed when gender, the type of school which they graduated from, thenumber of siblings, birth order, the education level of parents, the perceived level ofincome, from the relations among mother-father-child formality, criticism,supportiveness, sharing, peace, conflict, perceived parenting style, perceived parentsperfectionism levels and perfectionism are questioned. No difference has beenobserved between perfectionism and the togetherness of both parents, age, theirdepartment at school, school grade, the type of ÖSS exam they took, ÖSS score, theirperceived success level in their education life, the place where they have spent most oftheir life, from the perceived relations among mother-father-child interest, warmth,mutual understanding.⢠A significant difference has been found among perceived parenting style, mutualunderstanding, warmth, sharing, peace and conflict interest in perceived mother-father-child relations and SCL 90 Symptom Check List.⢠When the relation between SCL 90 Symtom Check List and Multi DimensionalPerfectionism Scale has been examined, from the subscales of multi dimensionalperfectionism scale socially prescribed perfectionism has significant relationshipbetween total scores of SCL 90 and all dimensions of SCL 90, psychoticism, paranoia,phobic anxiety, hostility, anxiety, depression, interpersonal sensitivity, obsessivecompulsive disorder, somatization.⢠When perfectionism total scores and SCL 90 sub dimensions examined, a significantrelation observed between SCL 90 and psychosis, paranoia, phobic anxiety, hostility,inter-sensitivity, obsessive compulsive disorder, and perfectionism total scores.⢠When the sub dimensions of SCL 90 and the relation among independent variablesstudied, a positive correlation has been observed between ÖSS EA score and Paranoia.A positive correlation observed between age and phobic anxiety, as well.⢠Phobic anxiety, psychoticism which are the sub dimensions of SCL 90 and SCL 90total score differs according perfectionism level. 196
- Published
- 2006
18. Liseli ergenlerde kişilik ve sosyal desteğin yanlızlığa olan etkisinin incelenmesi
- Author
-
Köse, Esra, Savran, Canan, and Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Sociology ,Psychology ,Sosyoloji - Abstract
ÖZETSon yıllarda ilerleyen teknolojik gelişmeler, insanoğlunu çeşitli şekillerdeetkilemektedir. Bu etkilerden bir kısmı, insan hayatını kolaylaştırmakta ve olumlu birbiçimde etkilemektedir. Ancak, teknolojik gelişmelerin insanlara yaşattığı bazı olumsuzduygular da vardır. Yalnızlık, belki de son zamanlarda, insan hayatını en çok etkileyenduygulardan birisidir. İnsanoğlunun gelişim süreci boyunca yaşadığı en hassas gelişimevrelerinden birisinin de ergenlik dönemi olduğu bilinmektedir. Ergenlik dönemiyalnızlık duygusunun sıklıkla yaşandığı bir dönemdir. Ergenlik döneminde yaşananyalnızlığın konu alındığı çok fazla araştırma yoktur. Bu sebeple, bu araştırmada, liseliergenlerde kişilik ve sosyal desteğin yalnızlığa olan etkisi incelenmiştir.Araştırmanın evrenini İstanbul ili Anadolu yakasında bulunan Milli EğitimBakanlığı'na bağlı resmi ve özel orta öğretim kurumlarında öğrenim görmekte olanöğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma grubunu da; İstanbul ili Anadolu yakasındabulunan 2005-2006 Eğitim-Öğretim yılında öğrenim görmekte olan 219'u kız 95'i erkekolmak üzere toplam 314 öğrenci oluşturmaktadır.Araştırma kapsamında veri toplamak amacıyla; araştırmacı tarafındanhazırlanan ?Kişisel Bilgi Formu?, ?UCLA Yalnızlık Ölçeği?, ?Aileden veArkadaşlardan Algılanan Sosyal Destek Ölçeği? ve ?Sıfat Tarama Listesi(ACL)?kullanılmıştır.Elde edilen verilerin istatistiksel analizleri SPSS for Windows 13.00 versiyonukullanılarak yapılmıştır.. Araştırmada veri türlerine göre; ilişkisiz grup t testi, tek yönlüvaryans analizi (ANOVA), Kruskall Wallis testi kullanılmıştır. ANOVA ve KruskallWalliste anlamlı fark çıktığında ikili gruplar arasındaki farklılığı saptamak üzeretamamlayıcı hesaplardan Scheffe testi, Benferonni Düzeltmeli Mann Whitney U testikullanılmıştır. İstatistiklerin manidarlıkları en az .05 olarak çift yönlü sınanmıştır.Elde edilen bulgular;⢠Yalnızlık, bağımsız değişkenlere göre incelenmiştir. Cinsiyet, okul türü, anneçalışma durumu değişkenlerine göre yalnızlık özelliği anlamlı bir biçimdefarklılaşmamıştır. Anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi, kardeş sayısı, anne-baba birliktelik durumu, algılanan gelir durumu, algılanan anne tutumu,algılanan bana tutumu, insan ilişkilerini algılama biçimi,yalnızlık kavramı ileilgili kendini değerlendirme biçimine göre yalnızlık özelliği farklılaşmıştır.⢠Yalnızlık ölçeği ile sıfat tarama listesi (ACL) arasındaki ilişkinin incelenmesisonucunda; ACL alt boyutlarından, başarma, başatlık, sebat, düzen, duygularıanlama, şefkat gösterme, yakınlık, karşı cinse ilgi, gösteriş, ilgi gösterme, kendinisuçlama, otokontrol, özgüven, kişisel uyum, ideal benlik, askeri liderlik veerkeksi özellikler ile yalnızlık arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.⢠Yalnızlık Ölçeği ile Aileden Algılanan Sosyal Destek Ölçeği arasındaki ilişkininincelenmesi sonucunda; Aileden Algılanan Sosyal Destek Ölçeği altboyutlarından, benlik saygısı ile ilgili duygusal destek, duygusal desteğegüvenme, bilgisel destek, araçsal destek aile yalnızlık arasında negatif yöndeanlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bununla beraber Aileden Algılanan Sosyal DestekÖlçeği alt boyutlarından, duygusal desteğe ihtiyaç duyma ve aktif duygusaldestek ile yalnızlık arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Aileden algılanantoplam sosyal destek ile yalnızlık arasında negatif yönde anlamlı bir ilişkibulunmuştur.⢠Yalnızlık Ölçeği ile Arkadaşlardan Algılanan Sosyal Destek Ölçeği arasındakiilişkinin incelenmesi sonucunda; Arkadaşlardan Algılanan Sosyal Destek Ölçeğialt boyutlarından, duygusal desteğe ihtiyaç duyma ile yalnızlık arasında negatifyönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bununla beraber Arkadaşlardan AlgılananSosyal Destek Ölçeği alt boyutlarından, benlik saygısı ile ilgili duygusal destek,bilgisel destek, duygusal destekte yakınlık ve kabul, aktif duygusal destek,duygusal desteğe güvenme ile yalnızlık arasında anlamlı bir ilişkibulunamamıştır. Arkadaşlardan algılanan toplam sosyal destek ile yalnızlıkarasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.⢠Algılanan aile desteği, algılanan arkadaş desteği ve ACL kişilik testinin yalnızlıkpuanlarını yordaması için yapılan regresyon analizinde, yalnızlık puanlarınıntoplam varyansının %15,6'sının algılanan aile desteği, algılanan arkadaş desteğive ACL Kişilik testi tarafından karşılandığı anlaşılmıştır. SUMMARYRecently, advanced technologic developments have influenced human beings invarious ways. One part of these effects makes human life easier, so positively influencesit. But the technologic developments also make people have some emotions.Loneliness,perhaps recently, is one of the emotions affecting human life the most. It is known thatadolescence is one of the most sensitive developmental periods human beings livethroughout the developmental process. Adolescence is a period that emotion ofloneliness is experienced frequently. There are not very research related to experiencedloneliness in adolescence period, so effect of personality and social support inadolescents at highschool on loneliness was investigated in the present study.Population of the study was composed of students who study in formal andprivate middle school institutions affiliated with Natioanl Education Ministry inAnadolu part of Istanbul. Study group was composed of total 314 students, 219 femalesand 95 males, studying in 2005-2006 education period.To collect data for the study ?Personal Information Form?, ?UCLA LonelinessScale?, ?Social Support perceived in Family anf Friends Scale? and ?Adjective CheckList? all which were prepared by the researcher used.Statistical analyses were done by use of SPSS for Windows 13.00 version.Unrelated group t test,univariate analyses of variance (ANOVA), Kruskall Wallis testwere used according to types of data. Because a difference was found in ANOVA andKruskall Wallis to determine the difference between double groups all Scheffe test,Mann Whitney test corrected by Benferonni coming from complementary accounts wereused.Significance of statistics was tested as dual ways and 0.5 at least.Found results:. Loneliness was explored as to independent variables. Loneliness featuredid notsignificantly differ according to all sex, school type, mother?s working variables.Loneliness feature differed as to education level of mother, education level of father,number of sibling, living together state of parents, perceived income state, perceivedattitude of mother, perceived attitude of father, perception style of human relationships,self-evaluation in respect of loneliness.. When the relationship between Loneliness Scale and Adjective Counting List (ACL)was examined a significant relation was obtained between all success, dominance, sebat,order, understanding of emotions, kindness, closeness, interest, self-blamind, auto-control, self-confidence, personal adaptation, ideal self, military leadership, andmasculine features from ACL sub-dimensions and loneliness.. When the relationship between Loneliness Scale and Social Support perceived inFamily Scale was investigated a negatively significant relation was found between allemotional support related to self-esteem, trust in emotional support, informationalsupport, enstrumental support from sub-dimensions of Social Support perceived inFamily Scale and loneliness. However, a significant relation was not found between needof emotioanl support and active emotioanl support and loneliness from sub-dimensionsof Social Support perceived in Family Scale. A negatively significant relation wasobtained between loneliness and total social support perceived in family.. When the relation between Loneliness Scale and Social Support perceived in FriendsScale was examined a negatively significant relation was found between need of emotioalsupport and loneliness from sub-dimensions of Social Support perceived in FriendsScale. However, a significant relation was not found between emotional support relatedto self-esteem, informational support, closeness in emotioanl support and acceptance,active emotional support, trust in emotional support and loneliness from sub-dimensionsof Social Support perceived in Friends Scale. A negatively significant relation was foundloneliness and total social support perceived in friends.. When a regression analysisi was applied to interpret loneliness scores of perceivedfamily support, perceived friend support and ACL personality test it was seen that 15,6% of total variance of loneliness scores was provided by perceived family support,perceived friend support and ACL personality test. 155
- Published
- 2006
19. Bilişsel değerlendirme sistemi (Cognitive Assessment System-CAS) on yaş çocukları üzerinde geçerlilik,güvenirlilik ve norm çalışmasının uygulanması
- Author
-
Dondurucu, Işik, Savran, Canan, and Diğer
- Subjects
Psikoloji ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Psychology - Abstract
ÖZETBİLİŞSEL DEĞERLENDİRME SİSTEMİ (COGNİTİVE ASSESSMENT SYSTEM-CAS) TESTİNİN ON YAŞ ÇOCUKLARI ÜZERİNDE GEÇERLİK, GÜVENİLİRLİKVE NORM ÖN ÇALIŞMASININ UYGULANMASIBu araştırmanın amacı, Jack A. Naglieri ve J. P. Das (1997) tarafındangeliştirilmiş olan Bilişsel Değerlendirme Sistemi ( Cognitive Assessment System-CAS)'nin 10 yaş Türk çocukları üzerinde güvenirlik, geçerlik ve norm ön çalışmasınınyapılmasıdır. Bu amaç için önce PASS Teorisi tanıtılmıştır. Çünkü BilişselDeğerlendirme Sistemi (CAS), PASS Teorisine dayalı Nöropsikolojik bir değerlendirmesistemidir.Araştırmanın örneklemini, İstanbul ilinde üç farklı sosyo-ekonomik ve kültüreldüzeyi temsil ettiği düşünülen ilköğretim okullarındaki, 230 çocuk oluşturmaktadır. 10yaşındaki çocukların oluşturduğu bu örnekleme Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS)bireysel olarak uygulanmıştır.Verilerin analizinde, güvenirlik çalışmaları için test-tekrar test güvenirlikkatsayıları, iç tutarlık katsayıları ve ölçmenin standart hata değerleri belirlenmiştir.Geçerlik çalışmalarında; içerik, yapı ve kriter geçerliği işlemleri yapılmıştır. Ayrıcademografik özelliklere göre bilişsel özelliklerin farklılıkların analizinde ilişkin ANOVAve tamamlayıcı hesaplardan Scheffe testleri yapılmıştır. Sonuçlar SPSS Sosyal Bilimlerİstatistik Programı ile değerlendirilmiştir.Araştırmanın sonucunda, Bilişsel Değerlendirme Sistemi (CAS)'nin geçerli vegüvenilir bir araç olduğu saptanmıştır. Elde edilen normların Amerika örneklemi ilebenzer olduğu belirlenmiştir.IŞIK DONDURUCU ABSTRACTTHE VALIDITY, RELIABILITY AND NORM STUDIES OF COGNITIVEASSESSMENT SYSTEM (CAS) TEN YEARS OF CHILDRENThe basis of this research is to apply the reliability, validity and norm studies ofCognitive Assessment System (CAS), which was developed by Jack A. Naglieri and J.P.Das in 1997, on Turkish children who are ten years of age.Cognitive Assessment System (CAS) is a neuro-psychological assessment systemthat rests on PASS Theory. The sampling of the study is composed of 230 childrencoming from schools that represent the three different socio- economical and culturallevels of İstanbul.Cognitive Assessment System (CAS) has been applied individually to the 230children. In the data analyses, for the reliability studies test-retest reliability coefficients,content validity coefficients and standard deviation have been identified. In the validitystudies, content validity, construct validity and criterion validity procedures have beencarried out. The results have been evaluated by the SPSS for windows (statisticalpackage of social sciences) the results also indicate a similarity with the Americansamples.IŞIK DONDURUCU 213
- Published
- 2006
20. Öğretmenlerin ilköğretim sosyal bilgiler dersinde kullandıkları ölçme araçlarının niteliksel özellikleri
- Author
-
Dilek Titrek, Arzu, Öztürk, Cemil, Savran, Canan, İlköğretim Ana Bilim Dalı Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bilim Dalı, and Diğer
- Subjects
Eğitim ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Sosyal Bilgiler ,Öğrenim ve Öğretim - Abstract
III ÖZET Bu araştırma, ilköğretim 4 ve 5. sınıflan okutmakta olan sınıf öğretmenleri ile Sosyal Bilgiler branş öğretmenlerinin Sosyal Bilgiler dersinin eğitim öğretim sürecinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme yöntem/teknikleri ile bu uygulamalar esnasında yaşadıkları sıkıntıları tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklerini, İstanbul ili Kartal, Pendik ve Tuzla ilçelerindeki Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilköğretim okullarında görev yapan 4 ve 5'leri okutmakta olan 222 sınıf öğretmeni ile 37 Sosyal Bilgiler branş öğretmeni oluşturmaktadır. Tüm veriler toplam 259 öğretmenden elde edilmiştir. Araştırmanın verileri nicel araştırma tekniklerinden olan anket ile nitel araştırma tekniklerinden olan doküman inceleme ve mülakat kayıtlarından elde edilmiştir. Öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamaları anket aracılığı ile tespit edilerek; yaş, cinsiyet, kıdem, formasyon vb. gibi değişkenler açısından farklılık olup olmadığı araştırılmıştır. Hazırlanan mülakat formuyla öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamalarına ve yaşadıkları sıkıntılara ait verilere ulaşılmaya çalışılmıştır. Bunların yanı sıra öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamalarının göstergesi olacağı düşünülen 57 kompozisyon tipi sınav kağıdı da incelenerek anket ve mülakat verileri ile karşılaştırma yapılmıştır. Toplanan sınav kağıtları 4 ve 5. sınıfın ilk döneminde yapılan sınavlara aittir. Tüm veriler aynı örnekler gurubundan elde edilmiştir. Bu araştırmada nitel ve nicel yöntemler bir arada kullanıldığı için araştırma çoklu yönteme örnektir. Anket iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kişisel bilgilere yönelik yedi soru, ikinci bölümde ise beşli likert formunda hazırlanmış olan dokuz madde bulunmaktadır. Toplam 259 öğretmene uygulanan anket verileri SPSS (11.5) İstatistik Programından elde edilen sonuçlara göre değerlendirilmiştir. Anket verilerinin analizinde parametrik olmayan istatistiklerden `Ki-Kare` Testi kullanılmıştır. Mülakat formu dokuz sorudan oluşmaktadır. Mülakat verileri 84 öğretmenden toplanmış, sorulara verilen cevaplar içerik analizi yapılarak kodlandıktan sonra sonuçlar nicel olarak tablolaştırılmıştır. Kompozisyon tipi sınav kağıtları biçimsel ve içerik olarak iki boyutta incelenmiştir. Biçimsel olarak sınava ilişkin açıklama olup olmadığı, öğretmenin ön hazırlık yapıpIV yapmadığı, cevap anahtarının hazırlanıp hazırlanmadığı kontrol edilmiştir. İçerik olarak ise kapsam geçerliği açısından soruların neyi ölçtüğü, taksonomik düzeyi ve adedi incelenmiştir. Anket, mülakat ve sınav kağıtlarından elde edilen verilere göre;. İlköğretimde öğretmenlerin Sosyal Bilgiler dersinde kullandıkları sınav türleri cinsiyet, kıdem ve branş değişkenlerine göre farklılaşma göstermemektedir.. Öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme uygulamalarında bir gösterge niteliğinde olan kompozisyon tipi sınav kağıtlarının biçimsel olarak ölçme-değerlendirme kriterlerine uygun hazırlanmadığı; bu durumun, sınav öncesinde ön hazırlık yapılmamasından kaynaklandığı tespit edilmiştir. Sınav kağıtlarındaki soruların kapsam geçerliği açısından incelenmesi sonunda elde edilen verilere göre, soruların Sosyal Bilgiler dersinin hedeflerini kapsayacak sayıda ve düzeyde olmadığı anlaşılmıştır.. Öğretmenlerin anket ve mülakat formunda sınıf içindeki ölçme-değerlendirme uygulamalarında kullandıklarını ifade ettikleri yöntem ve teknikler ile sınav kağıtları karşılaştırılmıştır. Sınav kağıtları biçimsel ve içerik olarak öğretmenlerin anket ve mülakatta uyguladıklarını ifade ettikleri yöntem ve tekniklerle örtüşmemektedir.. Öğretmenler bu derste hazırbulunuşluk testlerini nadir yapmakla birlikte izleme testlerini sık olarak kullanmaktadır. Fakat izleme testlerinden elde edilen sonuçların öğrencilerin öğrenme eksiklerini tespit etmek dışında ders başarısının değerlendirilmesinde de bir ölçüt olarak kullanılmakta olduğu söylenebilir.. Öğretmenler ölçme ve değerlendirme alan bilgisi bakımından kendilerini çoğunlukla yeterli görmektedir. Fakat mülakat görüşmelerinden elde edilen verilerde öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme alan bilgisine yeteri kadar sahip olmadıkları anlaşılmıştır.. Sosyal Bilgiler Programı hakkında öğretmenlerin ortak görüşü bu dersin içeriğinin ayrıntılı ve gereksiz bilgilerle dolu olduğu ve öğrencinin ilgisini çekmediği yönündedir. Öğretmenlere göre öğrencilerin bu derste başarısız olma nedenlerinin en başında okullarındaki materyallerin yetersizliği gelmektedir. İkinci olarak ise öğretmenlerin bu dersi ezberci bir anlayışla ve tek düze yöntemler kullanarak işlemesi gösterilmiştir. SUMMARY This research has been done in order to determine assessment techniques of fourth and fifth grade elementary teachers and Primary Social Studies teachers and difficulties which they meet in practice. The methodological design of the study embraces both quantitative and qualitative research techniques. Questionnaires were completed by 222 elementary teachers and 37 Primary Social Studies teachers who work state schools in Kartal, Pendik and Tuzla in Istanbul. These were analysed by using SPSS (11.5) and chi-square test. In sum, data were gathered from 259 teachers through questionnaire, document analysis (exam papers) and interviews. In the study age, gender, length of work, teaching certificate variables were examined from the point of Teachers' assessment practices which were determined by the questionnaire. Interviews forms which were included nine questions and asked to 84 teachers were used in order to get information about assessment difficulties in teaching practice. Finally, 57 composition type exam papers were analysed which were collected fourth and fifth grade classes of autumn term. Exam papers were examined in two ways by formal and content analyses. In formal analyse, it was controlled for explanation, pre-preparation, answer key. In content analyse, it was examined for content validity (what the questions measure, questions' types, number of questions, taxonomic levels of questions). According to data gathered from this study;. There were no differences between gender, length of work and subject specializm of teachers according to their use of exam types.. It was found that composition type exam papers, which are indicator of teachers assessment practices, were not prepared according to formal measurement criteria (e.g. explanation, pre-preparation, answer key). This was interpreted that teachers had no preparation before exams.. It was understood that exam questions were not sufficient to contain aims of Social Studies in terms of number and level questions.. A comparison was made between questionnaire data, interview data and exam papers. Answers given in Exam papers did not reflect the measurement techniques which the teachers declared in questionnaires and interviews.VI Although the teachers didn't make readiness tests frequently, they often used follow up tests. It can be said that while the results of follow up tests were used to determine the lack of learning experiences it was also used as criteria in the assessment of academic achievement level. Although the teachers thought themselves sufficient in terms of assessment results show that they had little experience about this manner. The teachers were agree that the content of social studies was intensive and had unnecessary details and it was far more to attract pupils. They thought that the main reasons were the lack of learning materials and the insufficient teaching techniques. 143
- Published
- 2005
21. Employers attitudes towards handicapped workers
- Author
-
Akardere, Sabriye Sevil, Savran, Canan, and Özel Eğitim Anabilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Eğitim ve Öğretim ,Education and Training ,Psychology ,Özürlüler ,Istihdam - Abstract
Bu araştırmanın amacı işverenlerin engelli çalışanlara yönelik duygu, düşünce ve davranışlarını belirlemektir. Araştırmada engelli çalışanlara yönelik işverenlerin tutumları, işverenlerin demografik özellikleri açısından incelenmiştir.Araştırma tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evrenini İstanbul ilinde 50-110 arası işçi çalıştıran 100 işveren oluşturmaktadır.Veriler, Kişisel Bilgi Anketi, İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği ile toplanmıştır.Verilerin değerlendirilmesinde araştırma kapsamındaki Kişisel Bilgi Anketi ile toplanan verilerin frekans ve yüzdelik değerleri çıkartılarak ve metin içerisindetablolaştırılarak yorumlanmıştır.İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği'nin geçerlik ve güvenirlik hesaplamalarında ilişkili grup t testi , ilişkisiz grup t testi, Sepearman Brown, Cronbach Alpha, Guttman güvenirlik katsayıları teknikleri kullanılmıştır.İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği, alt ölçek puanları anket ile toplanan süreksiz değişkenler cinsinden farklılıkları saptamak için istatistiksel açıdan Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis Testi kullanılmıştır. Araştırmada tüm istatistik işlemleri anlamlılık düzeyi en az 0,05 olarak kabul edilmiştir.Araştırmada tüm istatistiksel işlemler SPSS paket program kullanılarak yapılmıştır.iiYapılan bu çalışmada şu sonuçlar elde edilmiştir: Cinsiyet değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır.Yaş değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Eğitim durumu değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Kurum türü değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmamaktadır. Mesleki deneyim değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Engelli yakını olup olmaması değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Kendilerinde bir engeli olup olmaması değişkenine göre; sadece bir işverenin engellilik özelliği olduğundan tutum puanları için fark analizi yapılamamıştır. Çalıştırdığı veya çalıştırmayı düşündüğü engelli bireyin engel değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmamaktadır.Bu araştırmanın amacı işverenlerin engelli çalışanlara yönelik duygu, düşünce ve davranışlarını belirlemektir. Araştırmada engelli çalışanlara yönelik işverenlerin tutumları, işverenlerin demografik özellikleri açısından incelenmiştir.Araştırma tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evrenini İstanbul ilinde 50-110 arası işçi çalıştıran 100 işveren oluşturmaktadır.Veriler, Kişisel Bilgi Anketi, İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği ile toplanmıştır.Verilerin değerlendirilmesinde araştırma kapsamındaki Kişisel Bilgi Anketi ile toplanan verilerin frekans ve yüzdelik değerleri çıkartılarak ve metin içerisindetablolaştırılarak yorumlanmıştır.İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği'nin geçerlik ve güvenirlik hesaplamalarında ilişkili grup t testi , ilişkisiz grup t testi, Sepearman Brown, Cronbach Alpha, Guttman güvenirlik katsayıları teknikleri kullanılmıştır.İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği, alt ölçek puanları anket ile toplanan süreksiz değişkenler cinsinden farklılıkları saptamak için istatistiksel açıdan Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis Testi kullanılmıştır. Araştırmada tüm istatistik işlemleri anlamlılık düzeyi en az 0,05 olarak kabul edilmiştir.Araştırmada tüm istatistiksel işlemler SPSS paket program kullanılarak yapılmıştır.iiYapılan bu çalışmada şu sonuçlar elde edilmiştir: Cinsiyet değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır.Yaş değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Eğitim durumu değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Kurum türü değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmamaktadır. Mesleki deneyim değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Engelli yakını olup olmaması değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Kendilerinde bir engeli olup olmaması değişkenine göre; sadece bir işverenin engellilik özelliği olduğundan tutum puanları için fark analizi yapılamamıştır. Çalıştırdığı veya çalıştırmayı düşündüğü engelli bireyin engel değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmamaktadır.Bu araştırmanın amacı işverenlerin engelli çalışanlara yönelik duygu, düşünce ve davranışlarını belirlemektir. Araştırmada engelli çalışanlara yönelik işverenlerin tutumları, işverenlerin demografik özellikleri açısından incelenmiştir.Araştırma tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evrenini İstanbul ilinde 50-110 arası işçi çalıştıran 100 işveren oluşturmaktadır.Veriler, Kişisel Bilgi Anketi, İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği ile toplanmıştır.Verilerin değerlendirilmesinde araştırma kapsamındaki Kişisel Bilgi Anketi ile toplanan verilerin frekans ve yüzdelik değerleri çıkartılarak ve metin içerisindetablolaştırılarak yorumlanmıştır.İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği'nin geçerlik ve güvenirlik hesaplamalarında ilişkili grup t testi , ilişkisiz grup t testi, Sepearman Brown, Cronbach Alpha, Guttman güvenirlik katsayıları teknikleri kullanılmıştır.İşverenlerin Engelli Çalışanlara Yönelik Tutum Ölçeği, alt ölçek puanları anket ile toplanan süreksiz değişkenler cinsinden farklılıkları saptamak için istatistiksel açıdan Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis Testi kullanılmıştır. Araştırmada tüm istatistik işlemleri anlamlılık düzeyi en az 0,05 olarak kabul edilmiştir.Araştırmada tüm istatistiksel işlemler SPSS paket program kullanılarak yapılmıştır.iiYapılan bu çalışmada şu sonuçlar elde edilmiştir: Cinsiyet değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır.Yaş değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Eğitim durumu değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Kurum türü değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmamaktadır. Mesleki deneyim değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Engelli yakını olup olmaması değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmaktadır. Kendilerinde bir engeli olup olmaması değişkenine göre; sadece bir işverenin engellilik özelliği olduğundan tutum puanları için fark analizi yapılamamıştır. Çalıştırdığı veya çalıştırmayı düşündüğü engelli bireyin engel değişkenine göre; işverenlerin engelli çalışanlara ilişkin tutumları farklılaşmamaktadır.The attitudes of employers were investigated related with employers demographic characterishics.The employers are randomly selected in İstanbul.There were 100 employers and the number of their employees were between 50 - 100.The data is colleted by "Personel Information Form" and "The Attitudes of Employers Towards Handicapped Workers Scalas"."The Group T test, unrelated t test, Spearman Brown, Cronbach Alpha and Guttman" tests and validity-safety techniques are used. " The Attitudes Scala of Employers Towards Handicapped Workers" and to determine differences : statitically Man-Whitney U test, Kruskal Wallis test are used. The Statistical Package of Social Sciences (SPSS) program is used for this research.The findings of this study are; gender variable has an effect in the attitudes of employers towards disabled workers. The age of employers has an also effect on the attitudes towards disabled workers. According to educational level; employers have different attitudes towards handicapped employees. The attitudes of employers are not varied according to the kind companies. The working experiment of employers has an effect on the attitudes towards handicapped employees. Having a handicapped relative has an effect. There is only one handicapped employer in this study so that the effect of the disability of employers attitudes towards handicapped workers can not investigated.The kind of handicap of workers has no effect on the attitudes towards handicapped employees.iviii
- Published
- 2005
22. 3-7 yaş arası otistik çocuğa sahip olan annelerin aldıkları sosyal destek düzeyleri ile depresyon düzeyleri arasındaki ilişki
- Author
-
Görgü, Ertan, Savran, Canan, and İlköğretim Anabilim Dalı
- Subjects
Psychiatry ,Psikoloji ,Psychology ,Psikiyatri ,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ,Child Health and Diseases - Abstract
Bu araştırmanın amacı, 3-7 yaş arası otistik çocuğa sahip olan annelerinalgıladıkları sosyal destek düzeyi ve depresyonları arasındaki ilişki ile bunlarıyordayıcı olabilecek değişkenleri belirlemektir.Araştırma örneklemini, stanbul ilinde yaşayan, Sosyal Hizmetler veÇocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ve Milli Eğitime bağlı rehabilitasyonmerkezlerine devam etmekte olan 3-7 yaş arası otistik çocuğa sahip 165 anneoluşturmuştur.Araştırmada otistik çocukların annelerine ait kişisel bilgileri elde etmeküzere, araştırmacı tarafından geliştirilen ?Kişisel Bilgi Formu? kullanılmıştır.Annelerin algıladıkları sosyal destek düzeyi Zimet ve arkadaşlarının geliştirdiği,Eker , Arkar ve Yaldız'ın (2001) Türkçe'ye uyarladığı Çok Boyutlu AlgılananSosyal Destek Ölçeği (MSPSS) ile değerlendirilmiştir. Annelerin depresyondüzeyleri ise, Beck Depresyon Ölçeği ile belirlenmiştir. UygulamalarKasım 2004-Nisan 2005 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.Verilerin çözümünde ve yorumlanmasında, x, ss, Kurtosis, Kolmogorov-Simirnov, Kruskal Wallis, Hollender-Wolfe Testi, Mann Whitney ?U? Testikullanılmıştır. Sonuçların manidarlığı .05 ve .01 düzeyinde çift yönlü olaraksınanmıştır. Tüm veriler ?SPSS 11.0 for Windows? programında çözümlenmiştir.Yapılan istatistiksel analizler sonucunda; otistik çocuk annelerininyaşının, medeni durumlarının, otistik çocuğun doğum sırasının, otistik çocuğuncinsiyetinin, otistik çocuğun yaşının, otistik çocuğun doğum sırasının, otistikçocuğa tanı konulma süresinin, annelerin algıladıkları sosyal destek düzeyi iledepresyonlarını yordamadığı gözlenmiştir.Annenin eğitim durumu, ev dışında bir işte çalışma, eşin eğitimi durumu,aylık gelir, sahip olunan çocuk sayısı, otistik çocuğu ilk farkeden kişi, çocuklaradoğumdan itibaren bakan kişi, şuan bakıcı yardımı alıp almama ve otizmderecesini algılama değişkenlerinin ise annelerin algıladıkları sosyal destekdüzeyi ile depresyonlarını yordadığı görülmüştür.Bu sonuçlar çerçevesinde elde edilen bulguların literatüre uygunluğu vesonuçlar üzerinde etkili olabilecek diğer değişkenler tartışılmıştır.Anahtar Kelimeler: Otizm, depresyon, sosyal destek The purpose of this research is to determine the releationship betweensocial support perception level and depressions of the mothers who have thechild with autism between the ages 3-7 and the variables that these caninterpret.The sample of the research is constituted from 165 mothers who havechild with autism between the ages 3-7 following the programs in rehabilitationcenters that are bound to SHÇEK and MEB and live in stanbul.To take the personal information about the mothers who have the childwith autism, ?the personal information form? that is improved by the researcherwas used.The perception of social support of mothers is evaluated withMultidimensional Scale of Perceived Social Support (MSPSS) that is improvedby Zimet and his/her collegues and adapted into turkish by Eker, Akar andYaldız(2001). Beck Depression Scale has used to determine the depressionlevels of the mothers.To analyse and interpret the datums, x, ss, Kurtosis, Kolmogorov-Simirnov, Kruskal Wallis, Hollender-Wolfe and Mann Whitney tests areused.The meaning of results were tested by double aspects in the level .05and.01.All the datums were analysed in the ?SPSS 11.0 for Windows? program.In The results of statistical analysis? observations , the age of the motherswho have the child with autism, the marital status, the birth sequence of thechild with autism, the sex and the age of the child with autism, the duration ofthe child?s diagnosis has not interpreted the perception of social support anddeperessions of mothers.It is observed that the mother?s educational status the mother?s who go towork, the father?s educational status, monthly income, the nomber of childrenthey have, the person who realisesthe autism of the child, the person who looksafter the child from birth, the perception of autism level, the child who has ababysitter, variables interpret the depression and the social support.Appropriateness to the literature of findings through out this researchand the other variables that can effect the results have been discussed due tothese results.Key Words: Autism, depression, social support 181
- Published
- 2005
23. Lise öğrencilerinde algılanan anababa tutumları ve aile yapısının ergen kişilik özelliklerine etkisi
- Author
-
Uysal Zöhrap, Devrim, Savran, Canan, and Diğer
- Subjects
Eğitim ve Öğretim ,Education and Training - Abstract
ÖZET Bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinde algılanan anababa tutumları ve aile yapısının ergen kişilik özelliklerine etkisini sınamaktır.Araştırmada lise Öğrencilerinin algılanan anababa tutumları ve aile yapıları, yaş,cinsiyet, anababalarının çalışma durumu, eğitim durumu, kardeş sayısı,kaçıncı çocuk olduğu gibi özellikler açısından incelenmiştir. Araştırma ilişkisel tarama modelinde gerçekleştirilmiş çalışmanın evrenini İstanbul İli Avrupa Yakasında Eğitim görmekte olan meslek liseleri dışında kalan genel lise ve Anadolu liseleri öğrencileri ve onların anababaları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise Kabataş Erkek Lisesi, Kağıthane Lisesi, Gültepe Lisesi ve Özel Beşiktaş Lisesi öğrencilerinden seçilen 600 öğrenciden ebeveynleri de formları dolduran 264 öğrenci ve anababası oluşturmaktadır. Veriler öğrenci ve anababasının ayrı ayrı doldurduğu bilgi formları, ACL ( sıfat Tarama Listesi), PARI ( Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği, AYDA ( Aile Yapısını Değerlendirme Aracı ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Araştırma kapsamındaki anket (bilgi formu) ile toplanan verilerin frekans ve yüzdelik değerleri çıkartılacak ve metin içerisinde tablolaştırılarak yorumlanmıştır. Yine araştırma kapsamında kullanılan AYDA, PARI, ACL alt ölçek puanları anket ile toplanan süreksiz değişkenler cinsinden farklılıkların saptanması için istatistiksel açıdan 'İlişkisiz Grup 't' Testi' ve 'Tek Yönlü Varyans Analizleri ' kullanılmıştır. Varyans Analizlerinde anlamlı farklılığın çıktığı durumlarda, tamamlayıcı hesaplardan 'Sheffi Testi' kullanılmıştır. Araştırmanın sürekli değişkenleri arasındaki ilişkilerin saptanması için ' Pearson Çarpım Momentler Korelasyon Katsayısı' temel alınmıştır. Son olarak ergen kişilik yapısı üzerindeki bağımsız değişkenlerin etki paylarını belirlemek üzere çoklu regresyon analizi yapılmıştır.Araştırmada tüm istatistiksel işlemler çift yönlü olarak sınanmış anlamlılık düzeyi en az '0.05' olarak kabul edilmiştir. Araştırmada tüm istatistiksel işlemler SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştır ıı SUMMARY Purpose of this study is to examine the effects of family structure and perceived I parent attitudes of highschool students on adolescent personality characteristics family 1 structures and perceived parent attitudes of highschool students were investiganed in t : terms of age, sex, number of siblings, work position and education level of their parents. § i In the study, releated research was used. The popilation comprised the Public : highschool and Anatolian highschool students taking education in European side of I Istanbul, and their families, subjects include 264 students and their families from İ Kabataş Erkek Highschool, Kağıthane Highschool and Gfiltepe Highschool. PARI(Parental Attitude Research Insturment), AYDA (Family Structure ' Evaluation Scale) ACL (Adjective Check List) and the information from completed by students and their parents were used to gather data. During the assesment and interpretation of data, Freqancies and Percentiles / and than Independent Samples t Test, One Way ANOVA, Scheffi test, Pearson I Moment Correlation Coefficient and Multiple Regression Analysis were used. All ] statistical procedures were conducted by SPSS packet program. Ill 353
- Published
- 2004
24. Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri ve Özel Güzel Sanatlar Liselerindeki müzik öğrencilerinin müzik ön yaşantıları, müzik yetenekleri, müziğe yönelik tutumları ve eğitim programlarını değerlendirme özelliklerinin karşılaştırılması
- Author
-
Bakıner, Alper, Savran, Canan, Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı, and Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı
- Subjects
Fine Arts ,Müzik Eğitimi ,Müzik ,Güzel Sanatlar ,Öğrenim ve Öğretim - Abstract
ÖZET Bu araştırmanın amacı, Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri (AGSL) ve Özel Güzel Sanatlar Liseleri (ÖGSL) Müzik Bölümü öğrencilerinin müzik ön yaşantı, müzik yetenek ve müziğe yönelik tutum düzeyleri ile uygulanmakta olan programın yeterliliğine yönelik düşüncelerinin okul türlerine göre farklılıklarının tespit edilmesidir. Araştırmanın evrenini, resmi ve özel tüm Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümü öğrencileri, çalışma evrenini ise; İstanbul Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Kadıköy Özel Güzel Sanatlar Lisesi ve Belde Özel Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümleri öğrencileri oluşturmaktadır. Bu okulların hazırlık, 9 ve 10. sınıf öğrencilerinden rasgele seçilen 50 AGSL ve 50 ÖGSL öğrencisi, araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Genel tarama modelinin kullanıldığı araştırmada veriler, bir müzik ön yaşantı ve bir eğitim programı değerlendirme anketi, müziksel tutum ölçeği ve müziksel yetenek testi kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilere özellikleri ve lise öncesi müziksel yaşantıları hakkında bilgilerin sorulduğu ankete verilen yanıtlardan elde edilen sonuçlar göre; öğrencilerin cinsiyet, sosyo-ekonomik durum ve anne-baba eğitim düzeyi özellikleri, okul türlerine göre farklılaşmamaktadır. Anadal çalgıları baz alındığında ise, keman ve viyolonsel seçimlerinde bir farklılık olmamakla birlikte viyola, flüt ve kontrbas AGSL öğrencilerince, klarnet ve gitar ise ÖGSL öğrencilerince daha yoğunlukla tercih edilmektedir. AGSL ve ÖGSL öğrencilerinin önemli bir çoğunluğu mezun oldukları ilköğretim okulunda müzik derslerini sevdiklerini belirtmişlerdir ve aralarında bu yönde bir farklılık bulunmamaktadır. Müzik derslerini sevdiğini belirten öğrencilerin çoğunluğu bunu müziği sevmelerine bağlamış, sevmediğini belirten öğrencilerin çoğunluğu ise bunu, ders öğretmenini sıkıcı bulmaya bağlamıştır. Öğrencilerin lise öncesi gerçekleştirdikleri müziksel etkinlikler içerisinde 'müzik dinleme', 'şarkı söyleme' ve 'bir çalgıyı çalmaya çalışma' etkinlikleri öne çıkmış, 'müzikle ilgili bir şeyler okuma' etkinliği ise daha az sıklıkla gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerden lise öncesi özel olarak 'müziksel kulak', 'nota-müzik teorisi' ya da 'çalgı' eğitimi alanlar, almayanlara göre sayısal olarak farklılaşmamaktadır. Okul türü ve lise öncesi özel müziksel eğitim almış olma değişkenleri birbirinden bağımsızdır. Lise öncesinde özel çalgı eğitimi almış olan öğrenciler sırasıyla 'piyano', 'gitar' ve 'keman' da yoğunlaşmışlardır. Mezun oldukları ilköğretim okullarında yapılan müzik derslerinde kullanılan çalgı ise büyük bir çoğunlukla blok flüttür. Araştırmaya katılan öğrencilerin çoğunluğu, ailelerinde müzikle ilgilenen bireyler bulunduğunu belirtmiş ve bu bakımdan okul türlerine göre bir farklılık görülmemiştir. Ancak bu öğrencilerin %50'den fazlası çalışmalarında onlardan yararlanmadığını belirtmiştir. Öğrencilerin lise öncesi dinlediği müzikler içinde pop müzik öne çıkmakta, ardından klasik müzik ve jazz gelmektedir. En az dinlenen müzik ise arabesktir. Öğrencilerin yarıdan fazlası lise öncesi klasik müzik konserlerine gitmediğini belirtmiştir ve bu durum okul türlerine göre farklılaşmamaktadır. IIAGSL ve ÖGSL öğrencilerinin müziksel ilgi ve müziksel yetenek okul türlerine ve çeşitli bağımsız değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığıyla ilgili sonuçlara göre; öğrencilerin müziksel ilgi okul türlerine göre farklılaşmazken, müziksel yetenek bakımından önemli bir farklılık söz konusudur. Bu farklılık, AGSL öğrencileri lehine gerçekleşmiştir. Müziksel kulak bakımından AGSL öğrencileri, ÖGSL öğrencilerine oranla oldukça yüksektir. Öğrencilerin müziksel ilgileri cinsiyet, anadal ve sınıf değişkenlerine göre de bir farklılık göstermemektedir. Ancak müziksel yeteneklerinin anadal ve sınıf değişkenlerine göre farklılık içerdiği görülmüştür. Gitar anadalında olan öğrencilerin müziksel yetenek düzeyleri, viyola, viyolonsel, flüt ve kontrbas öğrencilerine göre anlamlı derecede düşüktür. Ayrıca ÖGSL 9. sınıf öğrencilerinin müziksel yetenek düzeyleri, ÖGSL hazırlık ve 10. sınıf öğrencilerine, tüm ÖGSL sınıflarının yetenek düzeyleri de tüm AGSL sınıflarına göre daha düşüktür. Öğrencilerin müziksel ilgileri, sosyo-ekonomik durum, anne-baba eğitim düzeyi ve mezun oldukları ilköğretim okulu türü değişkenlerine göre de farklılık göstermemektedir. Ancak lise öncesi özel müziksel eğitim alan ve klasik müzik konserlerine giden öğrencilerin müziksel ilgileri, bu etkinlikleri gerçekleştirmeyen öğrencilere göre anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Öğrencilerin müziksel yetenekleri, sosyo-ekonomik durum ve anne-baba eğitim düzeyi değişkenlerine göre farklılaşmamaktadır. Ancak genel ilköğretim okullarından mezun olan öğrencilerin özel ilköğretim okullarından mezun olanlara göre daha yüksek müziksel yetenek düzeyine sahip oldukları saptanmıştır. Ayrıca lise öncesi özel müziksel kulak eğitimi alan öğrencilerin müziksel yetenek düzeyleri, böyle bir eğitim almamış olanlara oranla daha yüksektir. Araştırma kapsamındaki eğitim programı değerlendirme anketinde öğrencilerin ders programlarının içerik, öğretmen ve saat yeterlilikleri, fiziksel mekan koşulları ve sosyal faaliyet yeterlilikleri konularında düşünceleri sorulmuş, bu düşüncelerin okul türlerine göre farklılaşma durumları sınanmıştır. Elde edilen sonuçlar göre; öğrenciler müziksel işitme okuma-yazma (MİOY), piyano, koro ve çalgı ders içeriklerini yeterli bulmaktadır. Genelde AGSL öğrencilerinin ders içeriklerini ÖGSL öğrencilerine oranla daha yeterli bulduğu, ancak bu farklılığın sadece MİOY ders içeriği konusundaki düşüncelerde bir anlamlılık taşıdığı saptanmıştır. Öğrenciler, yüksek bir oranda MİOY, piyano, koro ve çalgı öğretmenlerini yeterli bulmaktadır. AGSL ve ÖGSL öğrencilerinin bu konudaki düşünceleri farklılık göstermemektedir. Öğrenciler MİOY, piyano ve çalgı ders saatlerini yetersiz, koro ders saatini ise yeterli bulmaktadır. MİOY ders saati konusunda öğrencilerin düşünceleri farklılaşmakta, AGSL öğrencileri MİOY ders saatini az yeterli, ÖGSL öğrencileri ise yetersiz bulmaktadır. Öğrencilerin geneli ders sınıflarının sayısını az yeterli, çalışma odalarının sayısını ise yetersiz bulmaktadır. Ders sınıflarının sayısal yeterliliğine yönelik düşünceler okul türlerine göre farklılaşmakta, AGSL öğrencileri ders sınıflarının sayısını az yeterli, ÖGSL öğrencileri ise yetersiz bulmaktadır. Öğrencilerin geneli ders sınıflarının donanımım az yeterli, çalışma odalarının, konser salonunun, yemekhanenin ve kantinin donanımını yetersiz bulmaktadır. Konser salonu, IIIyemekhane ve kantin donanımı konusundaki düşüncelerin okul türlerine göre farklılaşmakta olduğu, bu üç mekanın donanımının ÖGSL öğrencilerince daha yeterli bulunduğu saptanmıştır. Öğrencilerin geneli okulu, müzik alanındaki sosyal faaliyetleri bildirme bakımından az yeterli, müzisyenlerle konser ve söyleşi etkinlikleri düzenleme, diğer GSL' lerle konser etkinlikleri düzenleme ve müzik dışı sosyal faaliyetleri bildirme bakımından ise yetersiz bulmaktadır. Diğer GSL' lerle konser etkinliği düzenlemesi bakımından ÖGSL öğrencileri, okullarını, AGSL öğrencilerine oranla daha yeterli bulmaktadır. Elde edilen sonuçların ışığında, araştırmaya başlarken öngörüldüğü gibi, AGSL ve ÖGSL öğrencilerinin müziksel ilgilerinin farklılaşmadığı, müziksel yeteneklerinin ise AGSL yönünde oldukça farklılaştığı görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin genel olarak uygulanan programı yeterli bulmadıkları anlaşılmıştır. IV ABSTRACT The purpose of this research is to establish the distinction between Anatolian Fine Arts High School (AGSL) and Private Fine Arts High School (ÖGSL) students' musical talent, musical attitude and the extent of their musical activities before high school, and moreover, their differing opinions about adequacy of the education programs that are adopted by the two different types of school in question. The universe of this research includes all the students of governmental and private high schools of fine arts; and the universe of research comprises the students of the music departments of Istanbul Avni Akyol Anatolian Fine Arts High School, Kadıköy Private Fine Arts High School and Belde Private Fine Arts High School. The research covers a representative sample of 50 AGSL and 50 ÖGSL students that are randomly chosen from 'prep', 9th and 10th classes. The data of the research, in which a general model of survey is adopted, is provided by questionnaire about the evaluation of training programs and musical background; and tests in which the musical attitudes and talents of the students are measured. As regards the test results gained by the replies of the students about their faculties and musical backgrounds, we clearly see that there is no scientifically significant distinction between the samples of the two types of schools in terms of aspects of gender, socio- economical situation and the education levels of the parents. When we take in consideration the main branch of instruments, in adulation to the fact that there is no significant difference in the choices of violin and violoncello, it is seen that viola, flute and contrabass are chosen mostly by AGSL students, whereas clarinet and guitar are chosen mostly by ÖGSL students. A majority of AGSL and ÖGSL students state that they enjoyed their music lessons in the primary school that they were graduated from and there is no significant distinction between them upon this question. Most of the students who stated that they enjoyed the music lessons, link up their pleasure with their love toward music; and the majority of the ones who stated that they did not like the music lessons, link up their displeasure with the music teachers' inadequacy of making the lecture interesting. To consider the musical activities of the students before high school, we see that the activities of 'listening the music', 'singing' and 'attempt to play an instrument' come ahead, whereas, 'reading about music' is an activity done more rarely. There is no numeral difference between the students who have attended private lesson of 'ear training', 'Theory of music and notation' and 'instrument playing' and the ones who have not experienced any special training before high school the variables of 'the type of the school' and 'the experience of musical education before high school' are independent from each other. The students that have taken private lessons for instrument playing have concentrated upon piano, guitar and violin, sequentially. In the primary schools that they have graduated from, the mostly adopted instrument in music lessons is bloc-flute. The majority of the students that have attended the research states that in their families there were some people who are interested in music and there is no scientifically significant distinction between the students of these two different types of schools upon this question. In Vaddition to this, more than %50 of these students claim that they did not take any help from these people in their musical training. Among the types of music that the students widely listen before high school, pop music comes ahead and then classical and jazz music pursues. The type of music listened least among students is arabesque. More than %50 of the students state that they have not gone to any classical music concert before high school, and this situation do not differ as to the types of schools. The question of whether the level of AGSL and ÖGSL students' musical interests and musical talents differ from each other according to the independent variables and the school types or not, comes to the solution that whilst the level of musical interests do not differ in accordance with the school type, there appears an important distinction as regards the musical talents of the students. In this distinction, AGSL students are superior to ÖGSL students. In terms of the capacity and talent of musical hearing. The musical interests of the students, also, do not differ from each other in accordance with the variables of gender, main branches and classes. But it is seen that, their musical talents differ from each other in accordance with the variables of main branch and classes. The guitar students' level of musical talents is significantly lower compared to the ones who have chosen viola, violoncello, flute and contrabass. Moreover, the 9th class ÖGSL students' level of musical talents lower compared to prep and 10th class ÖGSL students'; All ÖGSL classes' level of musical talent is lower compared to all AGSL classes'. The students' musical interests do not also differ according to the variables of their socio-economical situation, parents' level of education and the type of the primary school they have graduated from. But the students who have taken musical education and been to classical music concerts before high school, have a significantly high level of musical interest compared to the ones who have not been engaged with these kind of activities. The variables of socio-economical situation and parents' level of education do not cause any difference in students' musical talents. But the students graduated from government's primary schools have a higher level of musical talent compared to the ones graduated from private primary schools. In addition to this, the students who have taken special ear training lessons before high school have a higher level of musical talent compared to the ones who have not. In the inquiry about the evaluation of education programs, the students were questioned about the programs context, the adequacy of teachers and hours, the physical conditions and the adequacy of social activities; and the distinctions between the opinions as to the types of the schools, were exam med. According to the results, students find the contexts of 'musical hearing, reading and writing', piano, chorus and instrument playing lessons adequate. It is seen that, in general, AGSL students find the contexts of the lessons more adequate compared to ÖGSL students, but this distinction gains a significance only in terms of opinions about 'musical hearing, reading and writing' lessons. To a high extent, students find their piano, chorus, instrument and 'musical hearing, reading and writing' teachers adequate in teaching. The opinions of AGSL and ÖGSL students upon this subject do not differ from each other. VIThe number of hours for 'musical hearing, reading and writing', piano and instrument lessons are found inadequate, the number of hours for chorus lesson is found adequate by the students. The opinions of the students about the number of hours for 'musical hearing, reading and writing' lessons differ from each other, for AGSL students it is not enough, for ÖGSL students it is totally inadequate. In general, students think that the number of classes do not correspond their needs totally, and they find the number of practice rooms inadequate. The opinions about the numeral adequacy of classes differ as to the type of schools; AGSL students think that the number of classes do not correspond their needs totally, where as, ÖGSL students fined them inadequate. In general, students find the supply of classes not adequate enough to correspond their needs totally, and they think that the supply of practise rooms, concert hall, canteen and dining hall inadequate. It is seen that the opinions about the supply of concert hall, dining hall and canteen differ as to the types at schools; ÖGSL students think that the supply of these places is more adequate. On informing the students about the social activities in the area of music, the schools are found to be not enough to correspond the students' needs. On organizing concerts and discussion with musicians, on organizing concerts whit other Fine Art High Schools, and on informing the students about non-musical social activities, the schools are found to be inadequate by the students in general. ÖGSL students find their school more adequate about organizing concert activities with other Fine Art High Schools, compared to AGSL students. Under the light of the results gained from the research as it is already previewed at the beginning of the study, it is seen that, there is no distinction between the musical interests of AGSL and ÖGSL students; but the musical talents of AGSL students is quite different from that of ÖGSL students'. In addition to this, it is understood that, a majority of students find the education program that is adopted by the school inadequate. VII 120
- Published
- 2004
25. Yetişkin hiperaktivite ölçeğinin standardizasyon, dilsel eşdeğerlilik, geçerlilik, güvenirlik ve norm çalışması
- Author
-
Günay, Şennur, Savran, Canan, and Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Psikoloji ,Psychology - Abstract
ÖZET Önceleri sadece çocuklarda görüldüğü zannedilen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozuzluğunun (DEHB) yetişkinlik döneminde de devam ettiği tespit edilmiştir. Yetişkinlik DEHB nun DEHB olarak adlandırılabiimesi için DEHB belirtilerinin ve semptomlarının 7 yaşından önce başlaması gerekmekte ve dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve impulsivitenin olması gerekmektedir. Tam mekanizması bilinmemesine rağmen bir takın nörokimyasal ve gelişimsel bozukluklar görülmüştür. DEHB insanların eğitim, sosyal ve iş hayatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu araştırmanın amacı, Prof. Dr. Atilla Turgay tarafından geliştirilen Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Ölçeğinin (Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale) Türkiye koşullarına uygun dilsel eşdeğerlilik, geçerlik, güvenirlik ve norm çalışmasını gerçekleştirmektir. Araştırmada Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite ölçeğinin güvenirlik çalışması için, her bir alt ölçek için, aritmetik orta, standart sapma değerleri, test tekrar test sonuçları, iç tutarlılık katsayıları ve madde analizi işlenleri; geçerlilik çalışmaları için ise kapsam geçerliliği, yapı ve kriter geçerliliği hesaplamaları yapılmıştır. Tüm bu istatiksel işlemlerde SPSS paket programı kullanılmış ve istatiksel sınamada anlamlılık düzeyi en az 0,05 olarak kabul edilmiştir. 0.01 düzeyinde anlmalı çıkan sonuçlar da tablolarda ayrıca belirtilmiştir. Araştırma sonucu elde edilen bulgular, Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Ölçeğinin alt ölçeklerinin güvenilir ve geçerli olduğunu göstermiştir. ABSTRACT ADHD, once thought to exist only in children, is now recognized as continuning into adulthood in many people, in order to be labeled as such, signs and symptoms must begin before age 7 and are primarily charecterized by inattention, hyperactivitiy and impulsiviness. Altough the exact mechanism is unknown, a number of associated neurochemical and structural abnormalites have been observed. This disorder can negatively affect the educational, social ana occupational lives of those who suffer from these symptoms. The purpose of this research is to realize the.transliteral equivalence, eliability, validity and norm studies of Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale Which developed by Prof.Dr.med. Atilla Turgay in USA. To ensure the reliability studies of the Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale, arithmetic mean, standart deviation, inner coherence coefficiency and item analyses were calculated. To ensure the validity studies of the rest, scope, structure and criterion validity were calculated. SPSS pack was used for all those statistical processes testing. The results which were meaningful at 0,01 level were also specified in the tables. The findindg of the resrearch showed that of the Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale are reliable and valid. 207
- Published
- 2004
26. İstanbul ili 6.sınıf öğrencilerinde ebeveyne bağlanma ile özgüven ve akademik başarı arasındaki ilişkiler
- Author
-
Türktan, Şebnem, Savran, Canan, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Psikolojik Danışmanlık - Abstract
6. sınıf öğrencilerinin bağlanma düzeyleri ile algılanan özgüvenleri ve okul başarıları arasındaki ilişkilerin incelendiği bu araştırma iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşama Ebeveyne Bağlanma Ölçeği'nin (IPPA) geçerlik ve güvenirlik çalışmasını kapsamaktadır. Bulgular ve yorum bölümünde gösterildiği gibi Ebeveyne Bağlanma Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir araç olduğu sonucuna varılmıştır. İkinci aşamada ise öğrencilerin ebeveyne bağlanma düzeyleri ile özgüven ve akademik başarıları arasındaki ilişkiler incelenmektedir.Araştırma 2002-2003 Eğitim Öğretim Yılında, 6'sı resmi 3'ü özel olmak üzere toplam 9 ilköğretim okulunun 6. sınıflarından rasgele seçilen 421 öğrenciyi kapsamaktadır. Deneklere araştırmacı tarafından hazırlanan bilgi toplama formu, Ebeveyne Bağlanma Ölçeği (IPPA) ve Kendim Hakkında Düşüncelerim Anketi (WIFAM) uygulanmış ve veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucuna göre annesi ev kadını olan öğrencilerin babaya bağlanma düzeyi annesi çalışan öğrencilere göre yüksek çıkmıştır. Bunun yanı sıra babaları çalışan öğrencilerin anneye bağlanma düzeyi, babaları işsiz olan öğrencilere göre yüksek çıkmıştır.Anne babaları evli ve beraber yaşayan deneklerin anneye ve babaya bağlanma düzeyi, anne ve babaları ayrı olan deneklere göre yüksek çıkmıştır. Anne ve babası tarafından büyütülen çocukların babaya bağlanma düzeyi, aile büyükleri, bakıcı veya diğer kişiler tarafından büyütülen çocuklara göre daha yüksektir.Çekirdek ailede büyüyen çocukların babaya bağlanma düzeyi kalabalık ailede büyüyen çocuklara göre yüksek bulunmuştur. Devlet okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin babaya bağlanma düzeyi özel okullarda öğrenim gören öğrencilere göre yüksek çıkmıştır. Anneye bağlanma ve babaya bağlanma düzeyi yükseldikçe benlik kavramı düzeyi yükselmektedir. Anneye bağlanma düzeyi yükseldikçe akademik başarı artmaktadır. Benlik kavramı düzeyi yükseldikçe akademik başarı artmaktadır. ABSTRACTThe purpose of this two step research was to investigate the relationship between 6th grade students' level of parent attachment, perceived self-concept and academic chievement. The first step aimed to study reliability and validity of the Inventory of Parent and Peer Attachment (IPPA) for Turkish sample. It was found that the Inventory of Parent and Peer Attachment (IPPA) is a reliable and valid instrument for Turkish sample. In the second step, the relationship between 6th grade students' level of parent attachment, self-concept and academic achievement was examined.Data for the analyses were collected in İstanbul, during the 2002-2003 academic year via self report surveys (IPPA, WIFAM and Demographic Information Questionnaire) and school records of GPA. Our sample is drawn from the students of 9 primary schools (6 of them are public schools, 3 of them are private schools). 421 participants were selected randomly from the 6th graders. Data analyses were conducted by SPSS.Results indicate that the level of attachment to fathers was higher for the students whose mothers are housewives than those students whose mothers have an occupation. Besides, it was found that the level of attachment to mothers was higher for the students whose fathers have an occupation than those students whose fathers are unemployed.The students whose parents are married and living together manifested more attachment to their mothers and fathers than the students whose parents are single.It was found that the level of attachment to fathers was higher for the children who were reared by their parents than the children who were reared by their grandparents, babysitters or other caregivers.The level of attachment to father was found to be higher for the children who grew up in a nuclear family than the children who grew up in an extended family.The level of attachment to father was found to be higher for the children from public schools than those children from private schools.There's a positive relation between attachment to mother and self-concept. There's a positive relation between attachment to mother and academic achievement. There's a positive relation between self-concept and academic achievement.
- Published
- 2004
27. istanbul İli 6. sınıf öğrencilerinin aileye bağlanma düzeyleri ile algılanan özgüvenleri ve okul başarıları arasındaki ilişkiler
- Author
-
Türktan, Şebnem, Savran, Canan, and Diğer
- Subjects
Eğitim ve Öğretim ,Education and Training - Abstract
ÖZET 6. sınıf öğrencilerinin bağlanma düzeyleri ile algılanan özgüvenleri ve okul başarıları arasındaki ilişkilerin incelendiği bu araştırma iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşama Ebeveyne Bağlanma Ölçeği' nin (IPPA) geçerlik ve güvenirlik çalışmasını kapsamaktadır. Bulgular ve yorum bölümünde gösterildiği gibi Ebeveyne Bağlanma Ölçeğinin geçerli ve güvenilir bir araç olduğu sonucuna varılmıştır. İkinci aşamada ise öğrencilerin ebeveyne bağlanma düzeyleri ile özgüven ve akademik başarılan arasındaki ilişkiler incelenmektedir. Araştırma 2002-2003 Eğitim Öğretim Yılında 6' sı resmi 3'ü özel olmak üzere toplam 9 Üköğretim okulunun 6. sınıflarından rasgele seçUen 421 öğrenciyi kapsamaktadır. Deneklere araştırmacı tarafından hazırlanan bilgi toplama formu, Ebeveyne Bağlanma Ölçeği (IPPA) ve Kendim Hakkında Düşüncelerim Anketi (WIFAM) uygulanmış ve veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucuna göre annesi ev kadını olan öğrencilerin babaya bağlanma düzeyi annesi çalışan öğrencilere göre yüksek çıkmıştır. Bunun yanı sıra babaları çalışan öğrencilerin anneye bağlanma düzeyi, babaları işsiz olan öğrencilere göre yüksek çıkmıştır. Anne babaları evli ve beraber yaşayan deneklerin anneye ve babaya bağlanma düzeyi, anne ve babaları ayrı olan deneklere göre yüksek çıkmıştır. Anne ve babası tarafından büyütülen çocukların babaya bağlanma düzeyi, aile büyükleri, bakıcı veya diğer kişiler tarafından büyütülen çocuklara göre daha yüksektir. Çekirdek ailede büyüyen çocukların babaya bağlanma düzeyi kalabalık ailede büyüyen çocuklara göre yüksek bulunmuştur. Devlet okullarında öğrenim görmekte olan öğrencilerin babaya bağlanma düzeyi özel okullarda öğrenim gören öğrencUere göre yüksek çıkmıştır. Anneye bağlanma ve babaya bağlanma düzeyi yükseldikçe benlik kavramı düzeyi yükselmektedir.Anneye bağlanma düzeyi yükseldikçe akademik başarı artmaktadır. Benlik kavramı düzeyi yükseldikçe akademik başarı artmaktadır. Ill ABSTRACT The purpose of this two step research was to investigate the relationship between 6th grade students' level of parent attachment, perceived self-concept and academic achievement The first step aimed to study reliability and validity of the Inventory of Parent and Peer Attachment (TPPA) for Turkish sample. It was found that the Inventory of Parent and Peer Attachment (IPPA) is a reliable and valid instrument for Turkish sample. In the second step, the relationship between 6th grade students' level of parent attachment, self-concept and academic achievement was examined. Data for the analyses were collected in Istanbul, during the 2002-2003 academic year via self report surveys (IPPA, WIFAM and Demographic Information Questionnaire) and school records of GPA. Our sample is drawn from the students of 9 primary schools (6 of them are public schools, 3 of them are private schools). 421 participants were selected randomly from the 6th graders. Data analyses were conducted by SPSS. Results indicate that the level of attachment to fathers was higher for the students whose mothers are housewives than those students whose mothers have an occupation. Besides, it was found that the level of attachment to mothers was higher for the students whose fathers have an occupation than those students whose fathers are unemployed. The students whose parents are married and living together manifested more attachment to their mothers and fathers than the students whose parents are single. It was found that the level of attachment to fathers was higher for the children who were reared by their parents than the children who were reared by their grandparents, babysitters or other caregivers. The level of attachment to father was found to be higher for the children who grew up in a nuclear family than the children who grew up in an extended family. The level of attachment to father was found to be higher for the children from public schools than those children from private schools. There's a positive relation between attachment to mother and self-concept IVThere's a positive relation between attachment to mother and academic achievement. There's a positive relation between self-concept and academic achievement. 180
- Published
- 2004
28. Yetişkin hiperaktivite ölçeğinin (Adult ADD/ADHD DSM IV-Based diagnostic screening and rating scale) : standardizasyon, dilsel eşdeğerlilik, geçerlilik, güvenirlik ve norm çalışması
- Author
-
Günay, Şennur, Savran, Canan, and Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bilim Dalı
- Subjects
Hiperaktivite ,Rehberlik - Abstract
Önceleri sadece çocuklarda görüldüğü zannedilen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) yetişkinlik döneminde de devam ettiği tespit edilmiştir. Yetişkinlik DEHB nun DEHB olarak adlandırılabilmesi için DEHB belirtilerinin ve semptomlarının 7 yaşından önce başlaması gerekmekte ve dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve impulsivitenin olması gerekmektedir. Tam mekanizması bilinmemesine rağmen bir takım nörokimyasal ve gelişimsel bozukluklar görülmüştür. DEHB insanların eğitim, sosyal ve iş hayatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu araştırmanın amacı, Prof. Dr. Atilla Turgay tarafından geliştirilen Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Ölçeğinin (Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale) Türkiye koşullarına uygun dilsel eşdeğerlilik, geçerlik, güvenirlik ve norm çalışmasını gerçekleştirmektir.Araştırmada Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Ölçeğinin güvenirlik çalışması için, her bir alt ölçek için, aritmetik orta, standart sapma değerleri, test tekrar test sonuçları, iç tutarlılık katsayıları ve madde analizi işlenleri; geçerlilik çalışmaları için ise kapsam geçerliliği, yapı ve kriter geçerliliği hesaplamaları yapılmıştır. Tüm bu istatiksel işlemlerde SPSS paket programı kullanılmış ve istatiksel sınamada anlamlılık düzeyi en az 0,05 olarak kabul edilmiştir. 0.01 düzeyinde anlmalı çıkan sonuçlar da tablolarda ayrıca belirtilmiştir. Araştırma sonucu elde edilen bulgular, Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Ölçeğinin alt ölçeklerinin güvenilir ve geçerli olduğunu göstermiştir. ABSTRACTADHD, once thought to exist only in children, is now recognized as continuning into adulthood in many people. İn order to be labeled as such, signs and symptoms must begin before age 7 and are primarily charecterized by inattention, hyperactivitiy and impulsiviness. Altough the exact mechanism is unknown, a number of associated neurochemical and structural abnormalites have been observed. This disorder can negatively affect the educational, social and occupational lives of those who suffer from these symptoms. The purpose of this research is to realize the transliteral equilivalence, eliability , validity and norm studies of Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale Which developed by Prof.Dr.med. Atilla Turgay in USA.To ensure the reliability studies of the Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale, arithmetic mean, standart deviation , inner coherence coefficiency and item analyses were calculated. To ensure the validity studies of the rest , scope, structure and criterion validity were calculated. SPSS pack was used for all those statistical processes testing. The results which were meaningful at 0,01 level were also specified in the tables.The findindg of the resrearch showed that of the Adult ADD/ADHD DSM IV- Based Diagnostic Screening and Rating Scale are reliable and valid.
- Published
- 2004
29. Lise öğrencilerinde algılanan anababa tutumları ve aile yapısının ergen kişilik özelliklerine etkisi
- Author
-
Zöhrap, Devrim Uysal, Savran, Canan, and Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Bilim Dalı
- Subjects
Eğitim ,Ergenlik Psikolojisi - Abstract
Bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinde algılanan anababa tutumları ve aile yapısının ergen kişilik özelliklerine etkisini sınamaktır.Araştırmada lise öğrencilerinin algılanan anababa tutumları ve aile yapıları, yaş,cinsiyet, anababalarının çalışma durumu, eğitim durumu, kardeş sayısı,kaçıncı çocuk olduğu gibi özellikler açısından incelenmiştir.Araştırma ilişkisel tarama modelinde gerçekleştirilmiş çalışmanın evrenini İstanbul İli Avrupa Yakasında Eğitim görmekte olan meslek liseleri dışında kalan genel lise ve Anadolu liseleri öğrencileri ve onların anababaları oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise Kabataş Erkek Lisesi, Kağıthane Lisesi, Gültepe Lisesi ve Özel Beşiktaş Lisesi öğrencilerinden seçilen 600 öğrenciden ebeveynleri de formları dolduran 264 öğrenci ve anababası oluşturmaktadır.Veriler öğrenci ve anababasının ayrı ayrı doldurduğu bilgi formları, ACL ( sıfat Tarama Listesi), PARI ( Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği, AYDA ( Aile Yapısını Değerlendirme Aracı ile toplanmıştır.Verilerin değerlendirilmesinde Araştırma kapsamındaki anket (bilgi formu) ile toplanan verilerin frekans ve yüzdelik değerleri çıkartılacak ve metin içerisinde tablolaştırılarak yorumlanmıştır.Yine araştırma kapsamında kullanılan AYDA, PARI, ACL alt ölçek puanları anket ile toplanan süreksiz değişkenler cinsinden farklılıkların saptanması için istatistiksel açıdan 'İlişkisiz Grup 't' Testi' ve 'Tek Yönlü Varyans Analizleri ' kullanılmıştır.Varyans Analizlerinde anlamlı farklılığın çıktığı durumlarda, tamamlayıcı hesaplardan 'Sheffi Testi' kullanılmıştır. Araştırmanın sürekli değişkenleri arasındaki ilişkilerin saptanması için ' Pearson Çarpım Momentler Korelasyon Katsayısı' temel alınmıştır. Son olarak ergen kişilik yapısı üzerindeki bağımsız değişkenlerin etki paylarını belirlemek üzere çoklu regresyon analizi yapılmıştır.Araştırmada tüm istatistiksel işlemler çift yönlü olarak sınanmış anlamlılık düzeyi en az '0.05' olarak kabul edilmiştir. Araştırmada tüm istatistiksel işlemler SPSS paket programı kullanılarak yapılmıştıriiSUMMARYPurpose of this study is to examine the effects of family structure and perceived parent attitudes of highschool students on adolescent personality characteristics family structures and perceived parent attitudes of highschool students were investiganed in terms of age, sex, number of siblings, work position and education level of their parents. In the study, releated research (ili?kisel tarama) was used. The popilation comprised the Public highschool and Anatolian highschool students taking education in European side of Istanbul, and their families. subjects include 264 students and their families from Kabatas Erkek Highschool, Kagıthane Highschool and Gültepe Highschool. PARI(Parental Attitude Research Insturment), AYDA (Family Structure Evaluation Scale) ACL (Adjective Check List) and the information from completed by students and their parents were used to gather data. During the assesment and interpretation of data , Freqancies and Percentiles and than Independent Samples t Test, One Way ANOVA , Scheffi test, Pearson Moment Correlation Coefficient and Multiple Regression Analysis were used. All statistical procedures were conducted by SPSS packet program.
- Published
- 2004
30. İlköğretim okullarının ikinci kademe (6.7.8.) sınıflarında okutulan müzik derslerinde yapılan düzenli çalgı ve ses eğitimi uygulamalarının, öğrencilerin müziğe ilişkin bilişsel, duyuşsal, pisikomotor davranışları, müzik yaşantısı ve benlik saygısı üz
- Author
-
Tunalioğlu, Şafak, Pak, Ali Seçim, Savran, Canan, and Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Eğitim ve Öğretim ,Education and Training - Abstract
GENEL BİLGİLER: isim ve Soyadı :Şafak Tunalıoğlu Anabilim Dalı :Güzel Sanatlar Eğitimi Programı Müzik öğretmenliği Tez Danışmanı :Yrd. Doç. Dr. Canan Savran, öğr. Gör. Ali Seçim Pak Tez Türü ve Tarihi :Doktora Haziran 2004 Anahtar Kelimeler :Müzik Eğitimi, Çalgı Eğitimi, Ses Eğitimi ÖZET: İLKÖĞRETİM OKULLARININ İKİNCİ KADEME (6. 7. 8.) SINIFLARINDA OKUTULAN MÜZİK DERSLERİNDE YAPILAN DÜZENLİ ÇALGI VE SES EĞİTİMİ UYGULAMA LARININ, ÖĞRENCİLERİN MÜZİĞE İLİŞKİN BİLİŞSEL, DUYUŞSAL, PSİKOMOTOR DAVRANIŞLARI, MÜZİK YAŞANTISI VE BENLİK SAYGISI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Bu araştırma, ilköğretim ikinci kademe sınıflarında gerçekleştirilen müzik derslerinde uygulanan düzenli çalgı ve ses eğitimi uygulamalannın, öğrencinin, müziksel bilgi, müziksel tutum, müzik yaşantısı ve benlik saygısı düzeyleri üzerindeki etkilerini ortaya koyma amacı doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. Düzenli ses ve çalgı eğitimi yönteminden hangisinin, adı geçen bağımlı değişkenler yönünden, öğrenci üzerinde daha olumlu etki yaptığı, saptanmaya çalışılmıştır. Bu amaç doğrultusunda, araştırmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Deney için, biri deney, biri kontrol grubu olmak üzere, iki sekizinci sınıf belirlenmiştir. Deney öncesinde, her iki gruba, araştırmacı tarafından geliştirilen Müziksel Bilgi Testi, Müziğe İlişkin Tutum ölçer, Müzik Yaşantısına Yönelik Anket ve Wifam Benlik Saygısı Testi uygulanarak, her iki grubun, bağımlı değişkenler yönünden giriş düzeyleri belirlenmiştir. Daha sonra, sekiz ay süresince, deney grubuna düzenli çalgı eğitimine dayalı müzik öğretimi, kontrol grubuna ise, düzenli ses eğitimine dayalı müzik öğretimi uygulanmıştır. Deney süreci sonunda, girişte uygulanan test ler öğrenciye tekrar uygulanarak bağımlı değişkenler yönünden öğrencinin son düzeyi belir lenmiş ve deney süreci tamamlanmıştır. Deney öncesi yapılan ön test ve deney sonrasında yapılan son testlerden elde edini len sonuçlar doğrultusunda, müziksel bilgi, müziksel tutum, ve müzik yaşantısı değişkenleri yönünden, düzenli çalgı eğitimine dayalı müzik öğretimi yönteminin, düzenli ses eğitimine da yalı müzik öğretimi yöntemine göre, öğrenci üzerinde, çok daha üst boyutta olumlu etki yaptı ğı ve müziksel bilgi, tutum ve müzik yaşantısı düzeyleri yönünden, öğrenciyi, eğitim programlarında belirlenen hedeflere daha çok yaklaştırdığı görülmüştür. Bunun yanında, ben lik saygısı düzeyi yönünden, her iki öğretim yöntemi de, öğrenci üzerinde olumlu bir etki yap mamıştır. Sonuç olarak, çalgı eğitimine dayalı müzik öğretim yönteminin, ilköğretim ikinci kade me sınıflarında gerçekleştirilen müzik eğitimi uygulamalannın daha etkili gerçekleştirilebilmesi için, en uygun öğretim yöntemi olduğu sonucuna vanlmıştır. OVERALL INFORMATION: Name and Surname: : Şafak Tunalıoğlu Major : Fine Arts Education Program : Music Teaching Thesis Adviser : Vice Asst. Prof. Canan Savran, Lecturer Ali Seçim Pak Type and Date of Thesis : Doctorate June 2004 Keywords : Music Education, Musical Instrument Education, Vocal Education ABSTRACT: THE INFLUENCES OF REGULAR MUSICAL INSTRUMENT AND VOCAL EDUCATION PRACTICES IN MUSIC COURSES INSTRUCTED IN SECOND GRADE (6.7.8.) CLASSES OF PRIMARY SCHOOLS ON COGNITIVE, SENSORIAL AND PSYCHOMOTOR BEHAVIORS, MUSICAL LIVES AND SELF-RESPECT OF STUDENTS RELATING TO MUSIC This study was performed for the purpose of demonstrating the influences of regular musical instrument and vocal education practices in music courses instructed in second grade classes of primary schools on cognitive, sensorial and psychomotor behaviors, musical lives and self-respect of students relating to music. It was aimed to identify which of regular vocal and musical instrument education methods have more favorable effects on the students as to aforementioned dependent variables. With this regard, an experimental method was followed in the study. Two eighth classes, one for experiment group and the other for control group were designated for the experiment. Prior to the experiment, both groups were given Musical Knowledge Test, Attitude Meter Relating to Music, Questionnaire Relating to Musical Life and Wifam Self- Respect Test to quantify introduction levels of both groups as to dependant variables. Then experiment group has been applied regular musical instrument education while control group has been applied musical instruction based on regular vocal education for eight months. At the end of experimental period, students were given the tests applied in introduction and final level of student was found as to dependant variables and testing period was completed. In accordance with the results obtained from preliminary test prior to experiment and final tests after experiment, it was found that musical instruction method based on regular musical instrument education had a much more favorable influence on students than musical instruction method based on regular vocal education as to musical knowledge, musical attitude and musical life and enabled students get closer to the goals specified in education programs as to musical knowledge, attitude and musical life levels. Besides, neither instruction method had favorable effects on the student with regard to self-respect levels. Consequently, it was deduced that musical instruction method based on musical instrument education is the most favorable mstruction method to realize more effectively the musical education practices realized in primary school second grade classes. n 253
- Published
- 2004
31. Deniz lisesi ve Deniz Harp Okulu öğrencilerinin genel-farklı yetenekleri, kişilik özellikleri ile fizik dersi ve genel okul başarısı arasındaki ilişkiler
- Author
-
Ergün, Hayrettin, Çorlu, Mehmet Ali, Savran, Canan, and Diğer
- Subjects
Success ,Eğitim ve Öğretim ,Naval Academy ,Naval high school ,Education and Training ,Personality traits ,Students ,Academic achievement ,Military students ,Ability ,Physics lesson ,War college - Abstract
ÖZET Araştırma, 2002-2003 eğitim ve öğretim yılında, Deniz Harp Okulunda ve Deniz Lisesinde öğrenim gören öğrencilerin sahip oldukları genel ve farklı yetenek, kişilik özellikleri ile fizik dersi ve genel okul başarılan arasındaki ilişkilerin saptanması amacıyla toplam 205 öğrenci üzerinde ilişkisel tarama modeli ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama amacıyla; Genel ve Farklı Yetenek Testleri (Differential Aptitude Tests), Sıfat Listesi (Adjective Check List, ACL) ve bir anket formu kullanılmıştır. Ankette; öğrencilerin anne ve baba eğitim düzeylerini, öğrenim gördükleri okul türlerini ve eğitim aldıkları derslere ilişkin beğeni düzeylerini belirlemeye yönelik sorular yer almaktadır. Araştırma kapsamında kullanılan tüm istatistiksel işlemlerde anlamlılık düzeyi en az 0,05 olarak kabul edilmiş. Elde edilen tüm sonuçlar çift yönlü olarak sınanmıştır. Öğrencilerin akademik başarıları ile genel yetenekleri ve bazı farklı yetenekleri (dil yeteneği, sayısal yetenek, soyut yetenek) arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ayrıca başarma, başatlık, sebat, ideal benlik ve askeri liderlik gibi kişilik özelliklerinin akademik başarıyı olumlu olarak etkilediği görülmüştür. Kişilik alt ölçek test puanları ve genel- farklı yetenek test puanları temel alındığında buna bağlı olarak yıl sonu fizik dersi başarı puanlan ve genel okul başarı puanları bilimsel olarak yordanabilmektedir. Deniz Harp Okulu öğrencilerinin, fizik dersi başarı puanı toplam varyansmın %30,1'i, genel okul başarı puanı toplam varyansmın ise % 30,1 'i açıklanabilmektedir. Deniz Lisesi öğrencilerinin ise; fizik dersi başarı puanı toplam varyansmın %50,1'i, genel okul başarı puanı toplam varyansmın ise %52,5'i açıklanabilmektedir. n ABSTRACT The study was realized using correlative scanning model on 205 students in 2002-2003 academic year so as to determine correlations between general- differential aptitudes, personality characteristics and physics-overall academic achievements of the students in both the Turkish Naval Academy and Naval High School. In this study, General-Differential Aptitude Tests, Adjective Check List and a questionnaire form were used. This form included different questions to elicit information related to educational levels of the parents, school types of students and ideas about the students' lessons (like and dislikes). In all the statistical procedures used in the study, the level was accounted as at least 0.05. All the results were tested in two ways. Significant correlations were found out between the students' academic achievements and general-certain different aptitudes (language use aptitude, numerical reasoning aptitude, abstract reasoning aptitude). In addition, some personality characteristics such as achievement desire, dominance, persistence, ideal self-concept and military leadership were determined to contribute positively to the academic achievement. Personality sub-scale test scores and general-differential aptitude test scores were used as a basis for the study. Then, general academic and physics achievement scores could be significantly predicted. The results showed that the contribution of the predictor variables (general- differential aptitudes, personality characteristics) accounted for all most 30,1% of the total variance in physics and general academic achievements of the Naval Academy students. In addition, in the Naval High School, 50,1 % of the variance of the physics achievement scores and 52,5 % of the total variance of academic achievement scores could be accounted. m 140
- Published
- 2003
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.