Search

This work proposes design energy spectra in terms of an equivalent velocity, intended for regions with design peak acceleration 0.3 g or higher. These spectra have been derived through linear and nonlinear dynamic analyses on a number of Turkish selected strong ground motion records. In the long and mid period ranges the analyses are linear, taking profit of the rather insensitivity of the spectra to the structural parameters other than the fundamental period; conversely, in the short period range, the spectra are more sensitive to the structural parameters and, hence, nonlinear analyses are required. The selected records are classified in eight groups with respect to the soil type (stiff soil and soft soil), the severity of the earthquake in terms of surface magnitude Ms (Ms ¿ 5.5 and Ms > 5.5) and the relevance of the near-source effects (impulsive and vibratory). For each of these groups, median and characteristic spectra are proposed; such levels are intended to correspond to 50% and to 95% percentiles, respectively. These spectra have an initial linear growing branch in the short period range, a horizontal branch in the mid period range and a descending branch in the long period range. Empirical criteria for estimating the hysteretic energy from the input energy are suggested. The proposed design spectra are compared with those obtained from other studies., Este trabajo propone espectros de proyecto de energía en términos de velocidad equivalente, destinados a regiones con aceleración sísmica de proyecto 0.3 g o superior. Estos espectros se han obtenido a través de análisis dinámicos lineales y no lineales en una serie de registros sísmicos fuertes de Turquía. En los tramos de períodos largos y medianos los análisis son lineales, aprovechando la insensibilidad de los espectros con respecto a los parámetros estructurales, excepto el período fundamental y la masa; por el contrario, en el tramo de períodos cortos, los espectros son más sensibles a los parámetros estructurales y, por lo tanto, es necesario es necesario efectuar análisis no lineales. Los registros seleccionados se clasifican en ocho grupos con respecto al tipo de suelo (suelo duro y suelo blando), a la gravedad del terremoto en términos de magnitud superficial (Ms ≤ 5,5 y Ms > 5,5) y la relevancia de efectos de proximidad de falla (registros impulsivos y vibratorios). Para cada uno de estos grupos, se proponen espectros medianos y característicos; dichos niveles corresponden a los percentiles de 50% y 95%, respectivamente. Estos espectros tienen una rama inicial lineal creciente en el intervalo de períodos cortos, una rama horizontal en el intervalo de períodos medios y una rama descendente en el intervalo de períodos largos. Se proponen criterios empíricos para estimar la energía histéretica a partir de la energía de entrada. Los espectros de proyecto propuestos se comparan con los obtenidos a partir de otros estudios.

This work proposes design energy spectra in terms of velocity, derived through linear dynamic analyses on Turkish registers and intended for regions with design peak acceleration 0.3 g or higher. In the long and mid period ranges the analyses are linear, taking profit of the rather insensitivity of the spectra to the structural parameters other than the fundamental period; in the short period range, the spectra are more sensitive to the structural parameters and nonlinear analyses would be required. The selected records are classified in eight groups according to the design input acceleration, the soil type, the earthquake magnitude and the near-source effects. For each of these groups, median and characteristic spectra are proposed (50% and 95% percentiles). These spectra have an initial linear growing branch in the short period range, a horizontal branch in the mid period range and a descending branch in the long period range.

Este trabajo propone espectros de energía en términos de velocidad para proyecto sismorresistente basados en registros de Turquía. Los registros se agrupan según el tipo de terreno (roca, suelo duro y suelo blando), la magnitud del terremoto y el contenido de pulsos de velocidad (registros impulsivos y vibratorios). Los espectros de proyecto se obtienen como envolventes de los espectros individuales de los registros seleccionados. Las envolventes constan de una rama inicial lineal creciente a partir del origen (períodos cortos), una rama horizontal (períodos intermedios) y una rama final decreciente (períodos largos). Para períodos intermedios y largos se aprovecha la independencia de la energía respecto de las propiedades histeréticas de la estructura para obtener las ordenadas espectrales a partir de análisis lineales. Para períodos cortos, la pendiente se determina a partir de análisis no lineales a ductilidad constante para tener en cuenta la dependencia de la energía respecto de las propiedades histeréticas de la estructura y el alargamiento del período fundamental debido a la plastificación de la estructura. Los espectros propuestos se comparan con las prescripciones de la norma sismorresistente de Turquía y con las propuestas efectuadas por otros investigadores para distintos países.

ÖZET HIZLI KÜR UYGULANMIŞ BETONLARDA BİR GÜNLÜK BASINÇ DAYANIMI İLE 28 GÜNLÜK BASINÇ DAYANIMI ARASINDAKİ İLİŞKİYE KATKI VE ÇİMENTO TÜRÜNÜN ETKİSİ Ahmet Utku YAZGAN Yüksek Lisans Tezi, İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Prof. Dr. Fikret TÜRKER Mayıs 2006, 80 sayfa Betonun sıcaklığa bağlı dayanım gelişimini belirlemeye çalıştığımız bu çalışma için değişik beton dayanım sınıflarında farklı kimyasal katkı ve çimento türleri içeren beton ve çimento harç karışımları hazırlanmıştır. Harç ve beton karışımlarında Türkiye'de üretilen üç farklı çimento kullanılmıştır. Bunlar sırasıyla, PÇ 42,5 Portland çimentosu, PKÇ/A 32,5 portland kompoze çimentosu ve PKÇ/B 32,5R Portland kompoze çimentosudur. Beton numuneleri normal ortam sıcaklığında 25 °C TS EN 12390-2'ye göre küre tabi tutulmuşlardır. Betonu temsil eden harç numunelerine uygulanan kür sıcaklıkları sırasıyla 8 °C, 25 °C, 36 °C'dir. Hazırlanan harç karışımlarının incelenen betonla aynı özelliklere sahip olabilmesi için ASTM C 1074'de belirtilen esaslar dikkate alınmıştır. Çalışmada betonun sıcaklık geçmişinden dayanım gelişiminin, çimento harç numunelerinden elde edilen parametreler kullanılarak tahmin edilebilirliği gösterilmiştir. Çalışmada, oran sabitinin kür sıcaklığının doğrusal olmayan bir fonksiyonu olduğu ve geçerli olmayan bir dayanım gelişim başlama sıcaklığı veya aktivasyon enerjisi kullanılırsa zaman yaş dönüşüm faktörlerinin hatalı olacağı görülmüştür. Doğru dayanım başlama sıcaklığı ve aktivasyon enerjisi değerleri kullanıldığında, elde edilen olgunluk fonksiyonlarıyla PÇ 42,5, PKÇ/A 32,5 ve PKÇ/B 32,5R kullanılarak hazırlanan betonların dayanım gelişimlerinin modellenebileceği görülmüştür. Bu sayede yüksek sıcaklıklarda kür edilen betonların bir günlük basınç dayanımı ile 28 günlük basınç dayanımı arasındaki ilişkiye katkı ve çimento türlerinin etkisi analiz edilmiştir. ANAHTAR KELİMELER: Betonun dayanım gelişimi, çimento türleri, Portland Kompoze Çimentosu, olgunluk metodu, kür sıcaklığı, aktivasyon enerjisi, yaş dönüşüm faktörleri, JÜRİ : Prof. Dr. Fikret TÜRKER Prof. Dr. İlhan SÜTAŞ Yrd. Doç. Dr. Kemal YÜCEL ABSTRACT INFLUENCE OF THE CHEMICAL ADMIXTURE AND CEMENT TYPE ON THE RELEATION OF THE COMPRESIVE STRENGTH OF CONCRETE'S ONE DAY STRENGTH GAINED BY RAPID CURING AND 28th DAY STRENGTH Ahmet Utku YAZGAN M.Sc. in Civil Engineering Adviser: Prof. Dr. Fikret TÜRKER May 2006, 80 page In this study, concrete specimens at various strength classes were prepared by using different kinds of cement types in order to quantify the effects of curing temperature on the strength development of concrete. Three types of cements used for the mortar and concrete mixtures. That is Portland cements (PC 42,5) and two types of Portland pozzolan cements (PKÇ/A 32,5, PKÇ/B 32,5R). Concrete specimens are cured at 25 °C while mortar mixtures of the corresponding concretes are cured at three different temperatures as 8 °C, 25 °C, 36 °C. Procedures described at ASTM C 1074 are followed for the mortar mixtures to provide similar characteristics with the corresponding concretes. This study is aimed to show that it is possible to predict the strength development of the concrete specimens by using the parameters that are obtained from mortar mixtures. It is found that the rate constant is a nonlinear function of the curing temperature and by using the inappropriate values of the datum temperature and activation energy the age conversion factors will be wrong. If we use the appropriate values for the datum temperature and activation energy, it is possible to predict strength development of corresponding concrete produced by PC 42,5, PKÇ/A 32,5 and PKÇ/B 32,5 cements. By using these model, the influence of the admixture and cement type over the relation of the compressive strength of concrete's one day strength gained at elevated temperatures and 28th day strength can be analyzed. KEYWORDS: Strength development of concrete, cement type, Portland pozzolan cement, maturity method, cure temperature, activation energy, age conversion factors COMMITTEE: Prof. Dr. Fikret TÜRKER Prof. Dr. İlhan SÜTAŞ Asst. Prof. Dr. Kemal YÜCEL u 91

Depreme dayanıklı yapı tasarımı ve mevcut yapı üzerinde etkisi önemli olan hususlar yeteri kadar dayanım, süneklik ve rijitliğidir. Bu hususların yapıların depreme karşı güvenli olması için bunların yapıya kazandırılması gerekir. Bu nedenle yapıların yeteri kadar depreme karşı güvenli olması için dayanım azaltma faktörü, süneklik ve periyot ilişkisi son derece önemli bir yer tutmaktadır. Bu ilişki yapının periyodu, kuvvetli yer hareketinin özelliklerine ve çevrimsel davranış modeline bağlıdır. Bu çalışmada depreme dayanıklı yapı tasarımında önemli olan tepki spektrumlarının farklı kuvvetli yer hareketleri etkisi altında bir dinamik analiz yöntemi kullanılarak ve elastoplastik çevrimsel davranış modeli kullanılarak depremin tek dereceli serbestlik sistem üzerinde etkisi incelenmiştir. Bu nedenle öncelikli olarak 22 kuvvetli yer hareketi ortalama kayma dalga hızı Vs30 zemin tipleri (180≤Vs≤360) yumuşak zemin ve 360≤Vs≤760) sert zemin olarak gruplandırılmıştır. Tepki spektrumlarının belirlenmesi için matlab programı kullanılmış ve farklı sabit sünekliklerde 1,2,4,8 ve farklı sönüm oranlarına 0.02, 0.05, 0.1 bağlı olarak Elastik ötesi dayanım, ivme, hız ve yer değiştirme spektrumları belirlenmiştir. Bu sabit süneklik değerleriyle tanımlanan elastoplastik davranış modeli sistemlerde, dayanım azaltma faktörü ile periyot arasındaki ilişki belirlenmiş ve belirlenen bu ilişkinin ortalama R μ- μ -T spektrumu çizilmiş, mevcut R μ- μ -T tasarım spektrumlarıyla karşılaştırılmıştır., The deformation of the structures into their inelastic range during strong ground motion is important in earthquake engineering. Modern seismic codes include Performance-based seismic design methodology which requires from the structures to resist inelastic deformations. In this study, Ductility reduction factors (Rμ-μ-T relations), which is important in the design of earthquake resistant structures, are developed using Turkish Strong Ground Motion Records. Based on nonlinear time-history for an SDOF system; the effects of site conditions, structural period, level of ductility, damping on Rμ-μ-T relations are investigated. Elastoplastic hysteresis models are used to generate response spectra for 22 earthquakes with a moment magnitude Mw ≥ 5. Depending on the Vs30 values, the soil type is classified as soft soil (180 ≤Vs≤ 360) and stiff soil (360 ≤Vs≤ 760) in the research. The displacement ductility ratios (μ) were taken as 1, 2, 4, 8. The curve corresponding to a ductility 1 means elastic spectra. The response was computed for 3 damping ratios such as 0.02, 0.05, 0.10. Though the ductility demand and yield strength reduction factor differ greatly for given ranges of natural period (T), they take close values for systems for periods T ≥1. As a result, the approximate expressions of Rμ-μ-T relations in terms of site conditions, structural period and ductility ratio are proposed.

Türkiye, deprem riski açısından dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisidir. Depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolu depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı bilinçlendirmek olacaktır. Ülkemizde depreme dayanıklı olmayan bina sayısı oldukça fazladır. Bu sebeple, mevcut binaların hasar durumu ile sismik performansının tespit edilmesi işlemleri hızlı ve etkin yöntemlerle yapılması gerektirmektedir. Bu tez kapsamında, ülkemizde mevcut binaların sismik performansının belirlenmesi için geliştirilen Riskli Binaların Tespit Esasları Yönetmeliği (RYTE-2013) yabancı ülkelerde geliştirilen, Japon Sismik İndeks Yöntemi-2001, yöntemleri araştırılacaktır. Japon Sismik İndeks Yönteminin 1. ve 2. Değerlendirme Seviyesinde ve Riskli Yapıların Tespit Esasları 2013 'te sismik performansın belirlenmesinde güçlü kiriş-zayıf kolon kabulü yapılmaktadır. Bu tez kapsamında, her iki yöntemin sonuçlarının karşılaştırılmasında daha doğru veriler elde edebilmek amacıyla, Japon Sismik İndeks Yönteminin sadece 1. ve 2. Değerlendirme seviyeleri dikkate alınmış ve bu iki seviyeye göre performans analizi yapılmıştır. Ayrıca, Japon Sismik İndeks Yöntemi-2001 ve Riskli Binaların Tespit Esasları Yönetmeliği (RYTE-2013)'e göre mevcut 4 katlı bir konut binasının performans analizi yapılacak ve sonuçları karşılaştırılacaktır., Turkey is one of the most prominent countries in the world in terms of earthquake risk. The two most effective ways to reduce damages caused by earthquakes are to build durable structures and to raise public awareness against earthquake. Numbers of non-resistant buildings is too high in our country. Therefore, the damage situation and seismic performance of the existing buildings must be determined urgently and efficiently. With regard to this study, developed to determine the seismic performance of existing buildings in our country, Principles of Determination of Risky Buildings (RYTE-2013), developed in foreign countries; Japanese Seismic Index Method-2001 metod will be researched. 1st and 2nd evaluation levels of Japanese Seismic Index Method and Principles of Determination of Risky Buildings is being made strong beam-weak column acceptance. With in the scope of this thesis, only the 1st and 2nd evaluation levels of the Japanese Seismic Index Method are considered and performance analysis was performed according to these two levels in order to obtain more accurate data in comparing the results of both methods. In addition to, an existing 4-storey residental building wil be done to Principles of Determination of Risky Buildings (RYTE-2013) and Japanese Seismic Index Method-2001and will be compared the results.