Back to Search Start Over

Okul öncesi İngilizce eğitimi programının çocukların kelime gelişimine ve iletişimsel dil becerilerine etkisi

Authors :
Güngör, Burcu
Önder, Alev
Temel Eğitim Anabilim Dalı Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı
Temel Eğitim Anabilim Dalı
Publication Year :
2020
Publisher :
Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2020.

Abstract

Erken Çocukluk ve İngilizce Eğitimi disiplinlerini birlikte ele alan, içerisinde okul öncesi dönem çocuklarının yaşına ve gelişimsel özelliklerine uygun yöntem, materyal ve değerlendirme metotları içeren kaliteli İngilizce eğitimi programları, bu çocukların hedef dildeki öğrenmelerini daha etkili ve kalıcı kılar. Buradan yola çıkarak, bu çalışmada okul öncesi dönem çocukların gelişimsel özellikleri ve farklı öğrenme ihtiyaçları göz önünde bulundurularak onlara yönelik bir İngilizce öğretimi programı geliştirilmiştir. Bu geliştirilen programın etkililiğini incelemek için, bu yaş grubunun ikinci dil öğretiminde ulaşabilecekleri hedefler ile uyumlu iki değerlendirme aracı tasarlanmış, pilot uygulaması yapılmış ve gerçek kullanıma hazır hale getirilmiştir. Bunlardan biri çocukların alıcı ve ifade edici kelime bilgisini ölçmek için hazırlanmış İngilizce Resimli Kelime Testi, diğeri ise temel iletişim becerilerini ölçmek için geliştirilmiş Performansa dayalı değerlendirme aracıdır. Bu araçlar önce 20 okul öncesi dönem çocuğu ile görüşülerek, uygulanabilirliği üzerine ön değerlendirme yapılmış, daha sonra 16 farklı özel anaokulundaki 251 çocuk ile pilot uygulaması yapılmıştır. Resimli kelime testinin alıcı dil ve ifade edici dil bölümleri ve performansa dayalı ölçme araçları için güvenilirlik katsayıları sırasıyla .89, .91 ve .98 olarak bulunmuştur. Resimli kelime testinde, maddelerin ayırt edicilik ve zorluk dereceleri Nokta çift serili Korelasyon Katsayısı bulunarak hesaplanmıştır. Diğer ölçme aracının madde güçlük indeksi ise alt ve üst grupların farkı belirlenerek yapılan madde analizi ile hesaplanmıştır. Sonuçlar İngilizce Resimli Kelime Testinin ve Performansa dayalı değerlendirme aracının ideal zorluğa sahip, geçerli ve güvenilir birer değerlendirme aracı olduklarını göstermektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde, 'Erken Çocukluk İngilizce Eğitimi Programı'nın içeriğini, programda kullanılan öğretim materyallerinin, yöntemlerinin ve değerlendirme araçlarının uygunluğunu değerlendirebilmek amacıyla, bu programın bir kısmı özel bir anaokulundaki öğrenci grubuna 3 hafta boyunca uygulanarak pilot uygulaması yapılmıştır. Gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra bu deneysel çalışma İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki bir anaokulunda uygulanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu bu anaokulundaki 68 çocuktan rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen 5 ve 6 yaş grubu toplam 36 çocuk oluşturmaktadır. Bu deneysel çalışmada, rastgele seçilmiş ön test-son test grup tasarımı kullanılarak ön test, son test ve izleme ölçümleri arasındaki farkın anlamlılığına bakılmıştır. Deney ve kontrol grubunda 18'er çocuk bulunmaktadır. 16 hafta boyunca, 40-45 dakika süren İngilizce öğrenme saatinde, her haftanın başında ortasında ve sonunda olmak üzere toplam 3 kez çocuklar ile bir araya gelinmiştir. Program çocukların günlük yaşantılarından bildikleri 48 kelime ve bazı dil yapılarını içeren 6 temel konuyu içermektedir. Bu konular, kontrol grubuna bağlamdan uzaklaşmış bir yapı ile ve daha çok flaş kartların ve şarkıların kullanıldığı öğretmen merkezli etkinlikler ile öğretilirken, deneysel gruba aynı konular çocuğun yaşına uygun etkinlikleri (sanat, drama, düşünme becerileri etkinlikleri, hikâye anlatımı, oyunlar, şarkılar ve aile katılımı) içeren iletişimsel ve etkileşimli yaklaşımlar kullanılarak öğretilmiştir. Resimli Kelime Testi ve Performansa dayalı Değerlendirme aracı ile çocukların sırasıyla alıcı ve ifade edici kelime bilgileri ve iletişim becerileri değerlendirilmiştir. Sonuçlar, deney grubundaki çocukların hedef kelimeleri anlama, ifade etme ve onlar ile iletişim kurabilme becerilerinin diğer gruba göre daha iyi olduğunu ortaya koymuştur. Yine bu gruptaki çocukların dinleme ve konuşma becerilerinin, maruz kaldıkları anlamlı ve eğlenceli oyun temelli etkinlikler ve etkileşimli materyaller aracılığı ile daha çok geliştiği gözlemlenmektedir. Yaş ve cinsiyet faktörlerinin öğrenme sürecinde bir etkisi olmadığı bulunmuştur. Bunun yanı sıra, izlence testinin sonuçları hazırlanan programının kesintiye uğramadan uygulandığı takdirde küçük çocukların İngilizce öğrenme süreçlerine uzun süreli katkı sağladığını göstermiştir. Son olarak bu çalışma, kaliteli bir İngilizce eğitimi programının, çocukların aktif katılımını sağlayarak, ilgilerini sürekli canlı tutarak onların dilsel ve iletişimsel becerilerini geliştirmelerinde önemli bir rol oynadığına dair net kanıtlar ortaya koymaktadır. Ayrıca, her iki grupta bulunan çocuklardan, uygulanan programın sonunda yapılan görüşmeler ile öğrenme deneyimlerine ilişkin düşünceleri alınmıştır. Bu yarı yapılandırılmış görüşmeler, nitel araştırma tekniklerinden biri olan tümevarımsal içerik analizi tekniği ile yorumlanmıştır. Bu çalışmada, nitel ve nicel araştırmaların birbirlerini aydınlatmak amacıyla veri analizi düzeyinde stratejik olarak birleştirildiği `karma yöntemler` yaklaşımı kullanılmıştır. Küçük çocuklar ile hoşlandıkları / hoşlanmadıkları etkinlikler, yabancı dili öğrenme süreçlerini kolaylaştıran ve zorlaştıran konular üzerine yapılan bu görüşmenin sonuçları göz önüne alındığında, çocukların öğretme-öğrenme sürecinin tüm yönleriyle ilgili görüşlerinin öğretmenler, araştırmacılar ve politika yapıcılar için son derece önemli geri bildirim sağlayabileceği sonucuna varılabilir. The better quality English education programs integrating both Early Childhood Education and English Language Education disciplines and involving age-appropriate methodologies, materials and assessment are developed, the more likely young children are to obtain successful and long-lasting learning outcomes in target language. From this point of view, an English education program is developed in this thesis for very young learners considering their distinctive characteristics and diverse language learning needs. In order to examine the effectiveness of this program, two assessment instruments whose formats and procedures are in alignment with the aims of pre-primary foreign language education are designed, piloted and administered to very young learners as a part of empirical study. One of them is an English Picture Vocabulary Test (EPVT) for measuring children's receptive and productive vocabulary knowledge and the other one is Performance-based Assessment (PA) for assessing their communicative skills. These tools are pre-piloted with 20 children of the target age group and final piloted with 251 children from different private pre-primary schools. The internal consistency (Kuder-Richardson Formula 20) are found to be .89, .91, .98 respectively for both EPVT (Receptive), EPVT (Productive) and PA. The selection of upper and lower groups for the validation test items as a technique is used to analyze the discrimination power of PA and point-biserial correlation is used for the item difficulty and discrimination indices of EPVT. The findings indicate that EPVT and PA having ideal difficulty in terms of discrimination potential can serve as a valid and reliable assessment tool for assessing receptive and expressive vocabulary knowledge and basic communicative skills of very young EFL learners respectively. In the second part of the study, the newly designed 'Early Childhood English Language Education Program' is piloted on a convenience sample of the target age group from a private pre-primary school to ensure the suitability of content, instructional materials, methods, approaches, principles and assessment tools with VYLs. After some corrections and improvements, the actual intervention is carried out at one of the public pre-primary schools in Beşiktaş/İstanbul. The study group consists of a total of 36 children, aged between 5 and 6 years who are randomly selected from 68 children in this pre-primary school. In this experimental research, the pretest, posttest and delayed posttest measurements are used. There are 18 children in both experimental group (M = 5 years and 11 months) and control group (M = 5 years and 10 months). The English learning hours that last for 40-45 minutes take place three times a week over 16 weeks. There are six common basic themes including 48 target vocabulary and certain structures with which children are familiar in their mainstream education. Whereas these themes are taught using traditional methods including repetition of decontextualized sentences, memorization of target vocabulary and teacher-led activities with flashcards and songs, same themes are taught to experimental group with communicative and interactive approaches including age-appropriate activities (e.g., thinking skill activities, art and craft activities, stories, drama activities, games, songs, parental involvement) in the scope of the program. EPVT and PA are used to measure VYLs' receptive and expressive vocabulary knowledge and communicative skills respectively. The findings of this study reveal that treatment group shows rapid gains in English word comprehension, production and communication skills. The children's listening and speaking skills in this group are developed in the target language as a result of their exposure to contextualized language learning in meaningful and enjoyable ways through play-based activities and interactive materials. The 'age' and 'gender' are not considered a significant factor in their L2 learning. The results of delayed posttest also demonstrate that effective TEVYL which has not only short term effects but also long-term; in other words, it provides long-lasting benefits in the L2 learning process. Results show clear evidence that quality L2 education program plays a crucial role in engaging children in active participation, sustaining their interest and developing their linguistic and communicative skills. In addition, children's attitudes, perceptions and interpretations in both groups are elicited to find out about their L2 learning experiences in detail at the end of the intervention through semi-structured interviews. These interviews are analyzed with inductive content analysis which was one of the qualitative research techniques. In this study, 'mixed methods' approach in which qualitative and quantitative research are strategically combined at the data analysis level in order to illuminate each other is used. Considering the results of interview with very young learners on the issues such as the practices they are discouraged, the activities they like and dislike and the motivational factors that make the L2 learning easier, it can be concluded that their opinions and views about all aspects of the L2 education can provide invaluable feedback for teachers, researchers and policymakers. 359

Details

Language :
English
Database :
OpenAIRE
Accession number :
edsair.dedup.wf.001..59eb61d03ae821b4017097e8368c5554