25 results on '"ARIKAN, Mustafa"'
Search Results
2. AMASYA BASIN TARİHİNE İLİŞKİN BAZI YENİ TESPİTLER.
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
3. Cumhuriyetin Kurucu Neslinden Bir Öğretmen Portresi Rifat Rami (Arıncı).
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Subjects
- *
COMMUNITY centers , *HEART - Abstract
The Republic of Turkey is a result of the conditions of the last century of the Ottoman Empire and especially the one-decade war process. Those born in the last years of the nineteenth century have been witnesses and some of them heroes of this history. Rifat Rami (Arinci) is a figure from this generation. Due to the First World War, his education was left unfinished, he lived a life of captivity, and after the Armistice, he served the National Struggle in his hometown Çorum/İskilip. Immediately after the Battle of Sakarya, he was a teacher. After the proclamation of the Republic, he carried out activities under the roof of institutions such as the Turkish Hearth and Community Houses in order to raise new generations and create a citizen identity, not only in the school environment. He wrote articles and poems about education in the magazine Kurtuluş Yolu (Way of Liberation), which he had a great contribution to publish. He struggled against ignorance and obstinacy, defended unity in teaching, and drew attention to the importance of the school and library. With his activities in the community center, he contributed to the history, language and literature of the region. In the early Republican years, as a member of the community an intellectual and a teacher who realized and tried to fulfill the duty imposed on him. The documents, writings and photographs created by him and preserved by his family also made an original contribution to the emergence of this research. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Güneyindeki Kızılırmak Havzası'nın (Çorum) Relief Morfometrisi.
- Author
-
ARIKAN, Mustafa, ERKAL, Tevfik, and ERTEK, Topçu Ahmet
- Subjects
- *
WATERSHEDS , *STREAMFLOW , *TOPOGRAPHY , *NEOGENE Period , *DRAINAGE - Abstract
This study aims to explain the relief characteristics of the Kızılırmak Basin south of the North Anatolian Fault Zone. For this purpose, the topographic position index, absolute height, hypsometric curve and integral, relative height, aspect, topographic openness, slope, slope length, slope form, terrain ruggedness, basin relief, relief ratio, and ruggedness number analyses were applied. It is also understood from morphometric parameters that the elements that determine the relief characteristics in the north of the study area are the high tectonic activity and lithological elements of the North Anatolian Fault. In the south, lithological and tectonically changing conditions and early established drainage systems toward the vicinity of Uğurludağ have led to the emergence of a more flattened and mature topography. The fact that the area around the Salur Strait in the south and the Hacıhamza Strait in the north, which separate these two different sections, shows some morphometric parameters related to ayoung topography indicates that the drainage relationship between the North Anatolian Fault Zone and the Central Anatolian Neogene lakes in the south was established in a very young geological past. Generally, the flow energy of the river basins is increased by the high values of terrain ruggedness index, basin relief, relief ratio, and ruggedness number. The highest of these parameters are found in the basins from Kös, İlgaz, Çal, and Saraycık mountains to the North Anatolian Fault Zone and Hacıhamza Fault Zone. All these suggest that tectonic influence on the relief properties of the work area is the most obvious factor. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
5. BİR HAYATA DOKUNMAK
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Subjects
Social ,Sosyal ,Nejat Göyünç,HATIRA,BİYOGRAFİ ,Nejat Göyünç.,Hatıra,Biyografi - Abstract
Hepimizin hayatında iz bırakan olaylar, şahsiyetler vardır. Kendi tercihleriniz, iradeniz de söz konusudur ama bu müessir unsurlar sonraki hayatınızın bir önemli belirleyeni olup çıkarlar. Aslında onların yaptığı hayatınıza küçük bir dokunuştur.
- Published
- 2021
6. Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun Tosya-Kargı-Kamil Arasındaki Kesiminde Akarsu Havzalarının Rölatif Tektonik Aktivite Düzeylerinin Jeomorfometrik Yöntemlerle Belirlenmesi
- Author
-
ARIKAN, Mustafa and ERTEK, T.ahmet
- Subjects
Social ,Rölatif tektonik aktivite indeksi,Jeomorfometrik analiz,Kuzey Anadolu Fay Zonu ,Relative Tectonic Activity İndex,Geomorphometric analysis,North Anatolian Fault Zone ,Sosyal - Abstract
The east–west Kızılırmak River Valley rests on a fault line in the central part of the North Anatolian Fault (NAF) Zone that extends from Tosya to Kargı from southwest to northeast, between the Devrez River Valley and Kargı–Kamil. The side creeks connected to the main streams from the slopes in both segments cut the faults that make up the NAF Zone, mostly steeply. This reflects in the drainage system and basin morphometry. Tectonic activity levels of the stream basins were obtained by measurement of the reflection of relative tectonic activity on geomorphometric parameters in the field. In addition to lithologically homogeneous segments such as Mount Kös, segments with more complex lithology, such as the Ilgaz Mountains, have been factors affecting geomorphometric parameters. The effect of the Dodurga–Hacıhamza Fault Zone, which cuts the NAF Zone in the south and consists of normal faults with right-lateral displacement, is reflected in these parameters . The geomorphometric parameters obtained in the southern block of the NAF, especially in the stream basins on Mount Kös, indicate that relative tectonic activity is higher there., Kuzey Anadolu Fay (KAF) Zonu’nun orta kesiminde, Tosya-Kargı arasında GB-KD yönlü uzanan, fay kontrolünde gelişen, Devrez Çayı Vadisi ile Kargı-Kamil arasında yine fay kontrolünde gelişen, B-D uzanımlı Kızılırmak Vadisi yer alır. Her iki kesimde yamaçlardan ana akarsulara bağlanan yan dereler, KAF Zonu’nu oluşturan fayları çoğunlukla dik keserler. Bu durum, drenaj sisteminin gelişiminde ve havzaların jeomorfometrik özellikleri üzerinde etkili olmuştur. Sahada tektonik etkinliğin jeomorfometrik parametrelere yansıması ölçüsünde havzaların tektonik aktivite düzeyleri elde edilmiştir. Bu maksatla çalışma alanında seçilen 18 akarsu Rölatif Tektonik Aktivite İndeksi (IRAT) oluşturulmuştur. Çalışılan saha içerisinde Kös Dağı gibi litolojik bakımdan daha homojen olan kesimler yanında, Ilgaz Dağları gibi daha çeşitli kayaçlar sunan kesimlerin varlığı jemorfometrik parametreleri etkileyen unsurlar olmuştur. Bununla birlikte KAF Zonu’nu güneyden verev kesen, sağ yanal doğrultu atım bileşenli verev atımlı normal faylardan oluşan, Dodurga-Hacıhamza Fay Zonu’nun etkisi de bu parametrelere yansımıştır. Sahadaki litolojik ve tektonik değişkenliğe bağlı olarak göreli tektonik etki düzeyinin kısa mesafede farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır. Elde edilen jemorfometrik parametrelerden genel olarak KAF’ın güney blokunda, özellikle Kös Dağı üzerinde yer alan akarsu havzalarında göreli tektonik aktivite düzeyinin daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
- Published
- 2021
7. The notion of due diligence and appreciations about responsibility of seller in corporation's merger and acquisition contracts within the scope of the provisions of turkish obligation code)
- Author
-
ARIKAN, Mustafa, Selçuk Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk Bölümü, and Arıkan, Mustafa
- Subjects
Hukuk ,Due Diligence,Şirket Birleşme ve Devralmaları,Satım Sözleşmesi,Satım Sözleşmesinde Ayıp,Satıcının Sorumluluğu - Abstract
Şirket birleşme ve devralmaları ekonomik açıdan hacimli işlemlerdir. Alıcı bakımından karar verilmesi çok kolay olmayan bir süreci de beraberinde getirmektedir. Bu noktada due diligence kavramı ortaya çıkmaktadır. Due diligence, hedef şirketin vergisel, hukuki, finansal, çevresel, insan kaynakları vs. gibi pek çok alan bakımından durumunun net olarak ortaya çıkarılması amacıyla yapılan bir çalışmadır. Due diligence incelemesi alıcı konumunda olana tarafa şirketin devralınabilirliği konusunda isabetli karar verme imkânı sunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu'nda veya Türk Borçlar Kanunu'nda due diligence incelemesi ve hukuki sonuçları hakkında herhangi bir düzenleme mevcut değildir. Ancak buna rağmen şirket birleşme ve devralmalarında "olmazsa olmaz bir şart" niteliğindedir. Şimdiye kadar Ticaret Hukuku alanında bilimsel çalışmalara konu olan due diligence kavramı Borçlar Hukuku alanında Türk Borçlar Kanunu'nun ilgili hükümleri bakımından değerlendirilmemiştir. Bu çalışma ile şirket birleşme ve devralma sözleşmelerinde due diligence süreci ve Türk Borçlar Kanunu genel ve özel hükümler bağlamında satıcının sorumluluğu ile ilgili hususlar kaleme alınmıştır, The mergers and acquisitions of corporations are voluminous proceedings. It also leads to a process which is not very easy to be decided by buyer. The notion of due diligence rises to surface at this point. Due diligence is a study which is made so that corporation's situation in respect to many fields, such as taxational, judicial, financial, environmental, human resources etc., is found out. The due diligence study gives buyer opportunity so as to make a well-directed decision about acquisition of corporation. No regulation is in existence about examination and legal results of due diligence in Turkish Obligation Code and Turkish Commercial Code. However, it has the characteristics of sine qua non in corporation's merger and acquisition. The notion of due diligence, which has been subject to scientific works in the field of Turkish Commercial Code up to this time, have not been examined in the field of related provisions of Turkish Obligation Code. In this study, the process of due diligence in corporation's merger and acquisition contracts and other issues about responsibility of seller in the context of general and special provisions of Turkish Obligation Code are examined
- Published
- 2016
8. Bir Çanakkale Şehidi ve Mektubunun Başına Gelenler
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Subjects
Martyrs of the Battle of Çanakkale,Martyr İbrahim Ethem,Letters of Martyrs, Methodology of History,Turkishness ,Çanakkale Şehitleri,Şehit İbrahim Ethem,Şehit Mektupları,Tarih Metodolojisi, Türklük - Abstract
A martyr of The Battle of Çanakkale, Deputy Reserve Officer İbrahim Ethem has taken his exceptional place in our history with the letter he wrote to his mother from the front. The letter, which attracts attention with its literary style and content, appears in most of the publications on Çanakkale Wars; but is often altered and distorted. Not only the information provided regarding the letter, but also that regarding the martyr are in need of criticism. This case, which does not conform to the methodology of history, introduces a state in which one who writes the history does not remain true to one who makes the history. That the nationalist identity of the martyr and the notion of Turkishness are tried to be concealed requires a serious critique of this attitude. The aim of the present study is to introduce the martyr, who is known as Martyr Hasan Ethem, and to determine and criticise the distortion made in his letter in the light of true information., Çanakkale şehidi İhtiyat Zabit Vekili İbrahim Ethem, cepheden annesine yazdığı mektupla tarihimizdeki müstesna yerini almıştır. Edebî üslûbu ve muhtevası ile dikkat çeken mektup, Çanakkale Savaşları hakkında yapılan yayınların birçoğunda yer almakta; fakat çoğu zaman değiştirilmekte, tahrif edilmektedir. Tarih metodolojisine uymayan bu durum, “tarih yazanın tarih yapana sadık kalmaması” yanlışını ortaya çıkarmaktadır. Şehidin milliyetçi kimliği ve Türklük kavramının örtülmeye çalışılması, bu tavrın ciddî bir tenkidini gerektirmektedir. Bu çalışmada, söz konusu tahrifatın tespiti ve tenkidi amaçlanmıştır.
- Published
- 2015
9. Ağabey ve Kardeşi -Hayat Çizgisi Savaştan Geçen İki Medreseli
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Subjects
Social ,Çanakkale Savaşı,Seferberlikte Medreseliler,Kafkas ,Sosyal ,Gallipoli War,those from Madrasah in Mobilization,Cauca - Abstract
The Turkish who are at the turn of the century which the Ottoman state retreated from the stage of history, stayed in severe conditions; witnessed disasters because of wars, some of them fought in fronts, was taken prisoner, families watched their sons in the front or captivity, martyr notices or unknown results boosted these pains. The new Turkish state was established after the national struggle, Turkish nation eliminated the danger of losing their independence. Thousands of people, who experienced this difficult period of history, took part in national struggle as much as they can, stayed “ in shadow of history” and got involve “meşahir-i meçhule” (unknown famous). Here, İsa and Musa from Konya, who are two brothers from this generation, are two students of madrasah which joined the war from İstanbul with declaration of mobilization. İsa went to the Gallipoli front voluntarily, fought as private in 15th regiment and martyrized in Zığındere. His brother Mustafa was sent to Caucasian/Eastern front as reserve officer, fought in 17th division 50th regiment, was taken prisoner being shoted, and stayed as prisoner between 1916 and 1918 years. He was called again for national service in national struggle; He participated in all great combats in Caucasian division 13th regiment in Western front after August 1921. He is combatant of medal in either war period.Mustafa, whose madrasah training was left half finished, was charged to open a school in Dindebol, his village, by passing examination for teachership in 1924. He had trained thousands of students in the villages of his hometown Konya. Three young engaged in higher education of Dindebol, are his sons; İsa, Hayri and Naci. The struggle against the enemy in war years continued against illiteracy in republic years.As may be thousands of the other examples, based on Gallipoli martyr İsa of madrasah and his brother Mustafa, there is opportunity an evaluating on educated generation who we lost in war years and their effects establishment years of new state, Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekildiği yüzyıl dönümünü yaşayan Türk insanı çok ağır şartlar içinde kalmış; savaşlar ile gelen felaketlere şahit olmuş, bazıları uzun yıllar cephelerde savaşmış, esir düşmüş, aileler cephede ya da esaretteki çocuklarının yollarını gözlemişler, şahadet haberleri ya da meçhul akıbetler bu acıları ziyadeleştirmiştir. Verilen milli mücadele sonunda yeni Türk devleti kurulmuş, Türk milleti istiklalini kaybetme tehlikesini bertaraf etmiştir.Tarihin bu zorlu dönemecini bizzat yaşamış; gücü nispetinde mücadelenin içinde olmuş binlerce şahsiyet “tarihin gölgesinde” kalmış, “meşâhir-i meçhûle”ye dâhil olmuşlardır. İşte, bu kuşaktan iki kardeş, Konya’lı İsa ve Mustafa seferberlik ilanı ile savaşa İstanbul’dan katılmış iki medrese talebesidir. İsa gönüllü olarak Çanakkale cephesine gitmiş, er olarak 15. Alay’da savaşmış ve Zığındere’de şehit olmuştur. Kardeşi Mustafa, ihtiyat zabiti olarak Kafkas/Doğu cephesine sevk edilmiş, 17. Fırka 50. Alay’da savaşmış, vurularak esir düşmüş, 1916-1918 yıllarını Rusya’da esarette geçirmiştir. Milli Mücadele’de yeniden vatan hizmetine çağrılmış; Batı cephesinde Kafkas Fırkası 13. Alay’da Ağustos 1921’den sonra cephedeki büyük muharebelerin hepsine iştirak etmiştir. Her iki savaş döneminin madalyalı muharibidir.Medrese tahsili yarım kalan Mustafa, savaştan sonra 1924 yılında muallimlik imtihanını kazanarak köyü Dindebol’a mektep açmak üzere görevlendirilmiş, 1959 yılına kadar memleketi Konya’nın köylerinde binlerce talebe yetiştirmiştir. Köyleri Dindebol’un yüksek tahsil yapan ilk üç genci oğulları İsa, Hayri ve Naci olmuştur. Savaş yıllarında düşmanla olan mücadele, erken cumhuriyet yıllarında cehalete karşı devam etmiştir.Binlerce başka örnek üzerinden olabileceği gibi, Çanakkale şehidi medreseli İsa ve kardeşi Mustafa’dan hareketle, savaş yıllarında kaybettiğimiz tahsilli nesil ve bunun yeni devletin kuruluş yıllarındaki tesiri üzerine bir değerlendirme yapmak imkânı bulunmaktadır.
- Published
- 2015
10. Birinci Cihan Harbi Türk Esir Mektuplarında Duygu ve Düşünceler
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Published
- 2015
11. Harb-i Umûmî’de Osmanlı Devleti’nin İran Cephesi’nde yaşadığı bazı istihbarat zaafları
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Subjects
Tarih ,History ,Ottoman State,Iran,World War I,Jihad,Intelligence ,Osmanlı Devleti,İran,Birinci Dünya Savaşı,Cihat,İstihbarat - Abstract
During the World War I, Iran was exposed to an occupation from the south by the English and from north by the Russian. The most important reason for this occurrence is the military, political and social conditions in the Iran State. The fact that Iran was occupied was a big military threat for the Ottoman State. Therefore, the Ottoman State followed a close policy interested in Iran at the period. The policy of the Ottoman State for Iran did not consist of only military concerns. By using the power of the caliphate, firstly Iran and then Afghanistan and India were tried to be involved in the war. However, this project supported by the German with great expectations didn’t come true. The most important reason behind of the failure was the imbalance between the plans made and the available capabilities. This study deals with some intelligence weakness which the Ottoman State trying to follow the policy of Ittihad-i Islam with the support of its ally, Germany, during the years of the World War I experienced in the Iran geography., Birinci Dünya Savaşı yıllarında İran, güneyden İngilizlerin, kuzeyden Rusların işgâline uğramıştır. İran devletinin içinde bulunduğu askerî, siyasî ve toplumsal vaziyet, bu işgâlin gerçekleşebilmesinin en önemli sebebidir. İran’ın işgâl edilmesi Osmanlı Devleti açısından büyük bir askerî tehdit oluşturmaktadır. Bu sebeple söz konusu dönemde Osmanlı Devleti, İran’la yakından ilgilenen bir siyaset izlemiştir. Osmanlı Devleti’nin İran’a yönelik bu siyaseti, sadece askerî kaygılardan ibaret olmamıştır. Halifeliğin nüfuzunu kullanarak önce İran’ın, sonra da İran üzerinden Afganistan ve Hindistan’ın savaşa katılması için çalışılmıştır. Ne var ki Almanların da büyük umutlarla desteklediği bu proje gerçekleşememiştir. Başarısızlığın arkasındaki en önemli sebep, yapılan planlarla eldeki mevcut imkânların dengesizliği olmuştur. Bu çalışma, Birinci Dünya Savaşı yıllarında müttefiki Almanya’nın da desteğiyle İttihâd-ı İslâm politikası takip etmeye çalışan Osmanlı Devleti’nin, İran coğrafyasında yaşadığı birtakım zaafları konu almaktadır
- Published
- 2013
12. Osmanlı arşiv vesikalarına göre Osmanlı-İran ilişkileri (1914-1918)
- Author
-
Arikan, Mustafa, Keleşyılmaz, Vahdet, and Tarih Ana Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,History ,Archives ,Ottoman State ,International relations ,World War I ,Iran ,Documents ,Archive documents - Abstract
Osmanlı arşiv vesikalarına dayanılarak hazırlanan bu tezde, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti ile İran arasındaki ilişkiler incelenmiştir.Birinci Dünya Savaşı yıllarında İran, güneyden İngilizlerin, kuzeyden Rusların işgâline uğramıştır. İran devletinin içinde bulunduğu askerî, siyasî ve toplumsal vaziyet, bu işgâlin gerçekleşebilmesinin en önemli sebebidir. İran'ın işgâl edilmesi Osmanlı Devleti açısından büyük bir askerî tehdit oluşturmaktadır. Bu sebeple söz konusu dönemde Osmanlı Devleti, İran'la yakından ilgilenen bir siyaset izlemiştir. Osmanlı Devleti'nin İran'a yönelik bu siyaseti, sadece askerî kaygılardan ibaret olmamıştır. Halifeliğin nüfuzunu kullanarak önce İran'ın, sonra da İran üzerinden Afganistan ve Hindistan'ın savaşa katılması için çalışılmıştır. Ne var ki Almanların da büyük umutlarla desteklediği bu proje gerçekleşememiştir. Başarısızlığın arkasındaki en önemli sebep, yapılan planlarla eldeki mevcut imkânların dengesizliği olmuştur. Prepared on the basis of the Ottoman arhive documents in this thesis, in the First World War, relations between the Ottoman Empire and Iran were investigated.In the First World War, Iran was occupied by British from the south and by Russians from the north. Located within the Iranian government, the military, political and social situation is the most important reason for this invasion is able to perform. For this reason, Ottoman Empire followed a policy of closely against to Iran in this period. The policies of Ottoman Empire against Iran not only consists of military concerned. Ottoman Empire wanted to influence to Iran, India and Afghanistan with Caliphate force. However these pojects have not been realized. The major reason behind the failure of these plans was imbalance of the present opportunity. 120
- Published
- 2010
13. Avrupa Birliği Hukuku'nda savcılık kurumu
- Author
-
Arikan, Mustafa İberya, Can, Hacı, and Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Law - Abstract
Avrupa Toplulukları'nın kurulduğu ilk günden bugüne Topluluk içindeki konumunu, Toplulukların gelişimine paralel olarak sürekli geliştiren ve hatta hukuki görevlerini yerine getirirken ister istemez siyasi bir rol oynayarak, Avrupa bütünleşme sürecini etkileyen, Avrupa Birliği politikalarının oluşum sürecinin bir parçası haline gelen Avrupa Toplulukları Adalet Divanı'nın bir üyesi olan savcısının bu sürece olan katkıları son derece önemlidir.Divan'ın yargısal işlevinin açıklığını arttırmak için savcı tarafından verilen mütalaa, yargıçlara yol gösterdiği gibi, hükmün anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır. Nice Antlaşması ile yapılan değişiklik öncesi her davada mütalaasını sunması gereken savcının, değiştirilen metne göre Divan kararıyla davadan rızası hilafına da olsa el çektirilmesi yargılama sürecini nasıl etkileyecektir? Ne Toplulukların ne de vatandaşı olduğu üye devletin adına hareket eden sadece Avrupa Hukuku'nun savunucusu konumunda olan savcının, yapılan değişikliklerden sonra Divan içerisindeki konumunun tartışılır hale gelmesi bir çelişki değil midir?Bugün Avrupa Toplulukları kurulma amacı doğrultusunda, yarım asırdır verilen mücadele sonucunda ekonomik bütünleşmeyi gerçekleştirdikten sonra siyasi bütünleşme sürecinin sonuna yaklaşmıştır. Görünen o ki yakın bir gelecekte üye devletlerin anayasal geleneklerinin ışığında entegrasyon sürecini tamamlayarak Avrupa Birleşik Devleti haline dönüşecektir. Peki, böylesine büyük bir coğrafyada ve bir o kadar büyük bir ekonomide, birliğin finansal çıkarlarını, ekonomik değerlerini dolayısıyla Avrupa milletlerinin menfaatlerini kim koruyacaktır? `Avrupa Kamu Savcısı projesi' bu soruya verilmesi muhtemel en doğru cevap olacaktır. Birliğin suç ve suçlularla mücadelede elini güçlendirecek olan bu proje, Avrupa ceza ve ceza muhakemesi hukukunda süregelen gelişimin belki de son ve en önemli halkası olacaktır.Bu çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır ve yukarıda sorulan sorulara cevap aramak amacıyla kaleme alınmıştır. Buna göre, birinci ana bölümde tez konumuzun daha iyi anlaşılması amacıyla Divan savcının görev yaptığı mahkemelerin genel hatlarıyla incelemesi yapılmış, ikinci ana bölümde ise Divan savcılığı kurumunun personel yapısı ve hukuki konumu, savcıların yargısal süreçteki görevleri ve işlevleri, savcılık kurumunun ve savcı mütalaasının gerekliliği üzerine tartışmalar yapılarak incelenmiştir. Üçüncü ve son ana bölümde ise henüz yürürlüğe girmeyen Avrupa Kamu Savcılığı genel hatlarıyla ele alınacaktır.Anahtar Kelimeler: Avrupa Toplulukları Adalet Divanı, Adalet Divanı Savcısı, Mütalaa, Avrupa Kamu Savcısı, Topluluğun Finansal Çıkarları. From the very early establishment days of the European communities until today, the position of Advocate General has continuously developed its situation even with playing a political role while achieving his judicial duties in parallel to the developments of the communities. As a part of the formation process of the European Union politics and member of the European Court of Justice Advocate General has made great contributions to processes that he has been involved in.The advices given by the Advocate General to increase the openness of the European Court of Justice?s judicial function not only helps the judges for the decisions but also makes the judgments clearer to be understood.How the giving up of Advocate General giving advices to the court as he used to do before the amendments made with Nice Treaty is going to affect the trial processes?Isn?t it a contradiction to make the position of Advocate General controversial, who is the defender of the European Union law neither for the communities nor for his own country?In today?s Europe, after a half century effort of realizing economical integration, through the establishing aim of the European Communities the political integration process is about to be completed.It is apparent that in a near future in the light of member state?s constitutions, it is going to complete its integration process and transform into United States of Europe.Well, in such a huge geography and economy Who is going to defend the Union?s financial benefits,economical values and consequently European nations? interests??European Public Prosecutor? Project shall be the most convenient answer to this question.This Project which is going to strengthen the Union in terms of fighting aganist crime and criminals,is probably going to be the last and most important phase in the continuing development of European Criminal law and law of criminal procedure.This study has three main parts and has been formed in order to find answers to the questions mentioned above. In the first part to make the real thesis subject clear, the courts that involve the position of Advocate General, has been generally analyzed. In the second part the personal structure, judicial situation, his duties and affects in trial processes, the necessity of the existence of himself and his advices in trial processes of Advocate General has been analyzed by discussing on specific subjects.In the third and also last part, the ?European Public Prosecutor ? position that has not come into force yet is analaysed superficially.Keywords: European Court of Justice, Advocate General, Advice, European Public Prosecutor, Community?s Financial Benefits. 188
- Published
- 2009
14. Spor salonlarının çok amaçlı kullanımının İGSM'ye bağlı salonlar örneğinde incelenmesi
- Author
-
Arikan, Mustafa Taner, Özer, Yasemen, and Mimarlık Anabilim Dalı
- Subjects
Spor ,Provincial Directorate of Youth and Sports ,Architecture ,Mimarlık ,Gymnasiums ,Sports - Abstract
Toplumsal gereksinimler doğrultusunda doğan mekan ihtiyaçları, yapılması hedeflenen etkinliklere bağlı olarak çeşitlilikler göstermektedir. Spor salonları teknik ve fiziki özellikleri sayesinde öncelikli hizmet amacı olan spor aktivitelerinin yanı sıra çok çeşitli sayıda spor dışı etkinliklere ev sahipliği yaparlar. Bu çalışmada bu çok geniş kullanım çeşitliliği ve bunun sonucu doğan mimari şekilleniş incelenmiştir.Tezimde çağdaş spor salonlarının çok amaçlı kullanım çeşitliliklerinin araştırılması amaçlanmış, bu kapsamda kütüphane araştırması yapılmış, internet ortamındaki yayınlar incelenmiştir. Spor tesislerinin kurulması, işletilmesi ve kullanılması ile ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgiler alınması yöntemine başvurulmuştur.İkinci bölümde, yapmış olduğum araştırmalar ışığında spor yapılarına ait kavramlar ve spor yapılarında çok amaçlı kullanımın tarihsel süreç içerisindeki gelişimi üzerinde durulmuştur.Üçüncü bölüm iki ana başlıktan oluşmaktadır, bu başlıklardan ilki spor salonlarının sportif amaçlı kullanım çeşitliliği ve mekansal özellikleri, ikinci başlıkta ise sportif amaçlı olmayan kullanım çeşitliliği ve mekansal özelliklerini incelenmektedir.Dördüncü bölümde İGSM'ye bağlı spor salonlarının dökümü oluşturulmuş, bu döküm içerisindeki salonlardan spor salonları kullanım çeşitliliği bağlamında incelenmiştir.Son bölüm olan beşinci bölümde de diğer bölümlerde yapılan araştırmalar sonucu elde edilen çıkarımlar ve öneriler sunulmuştur.Anahtar Kelimeler: Spor salonu, çok amaçlı kullanım, kapalı mekan aktiviteleri, İstanbul'daki spor salonları, İGSM Space requirements show variations which are according to the social needs related with the target activities. Indoor dry sport facilities have different functions like involving non-sportive activities in between sports activities. In this research the architectural planning of the indoor dry facilities are studied concerning its functional variations.The aim of this research is to study the functional differences of contemporary indoor dry facilities. In this case the used search methods are; study libraries, internet publishes and got informations from the related places about the establishing the indoor dry sport facilities, administrative, mannaging and about their uses. In second chapter it?s studied about the progress of multi-functional uses from past to now and the notion of indoor dry sport facilities. There are two main headlines in third chapter. The first headline is the sportive usage variety of the indoor dry facilities and characteristics of the space, second headline is the non-sportive usage variety of the indoor dry facilities and characteristics of the space. In fourth chapter the inventory of the indoor sport facilities which belong to İGSM generated, indoor dry facilities is searched in this inventory study concerning multi-functional usage variaty. In conclusion the results and the suggestions were gotton from the research and divided into seperate articles.Key Words: İndoor dry sport facilities, mixed usage, indoor space activities, dry sport facilities in İstanbul, İGSM 119
- Published
- 2009
15. Türk Özel Hukukunda alacağın temliki
- Author
-
Arıkan, Mustafa and Arıkan, Mustafa
- Subjects
- Obligations (Law)--Turkey, Borçlar (Hukuk)--Türkiye
- Published
- 2010
16. Türk Sözü gazetesinin yerel basın içinde yeri ve işlevi
- Author
-
Arikan, Mustafa, Arabacı, Caner, and Gazetecilik Anabilim Dalı
- Subjects
Gazetecilik ,Journalism - Abstract
188
- Published
- 2005
17. İzmir rehberlik ve araştırma merkezlerinde duygusal bozukluk tanısı almış 6-14 yaş arası çocukların anne-baba özelliklerinin araştırılması ve karşılaştırılması
- Author
-
Arikan, Mustafa Faruk, Akboy, Rengin, and Eğitimde Psikolojik Hizmetler Ana Bilim Dalı
- Subjects
Psychological symtoms ,Eğitim ve Öğretim ,Centres of Educational Guidance and Research ,Mental disorders ,Education psychology ,Affective disorders ,Parents attitude ,Psikoloji ,Emotional problems ,Psychological problems ,Trait anxiety ,Locus of control ,Education and Training ,Psychology - Abstract
XXIV ÖZET VE ANAHTAR SÖZCÜKLER İzmir Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde Duygusal Bozukluk Tanısı Almış 6-14 Yaş Arası Çocukların Anne-Baba Özelliklerinin Araştırılması ve Karşılaştırılması Mustafa Faruk ARIKAN Bu çalışmada, 6-14 yaşları arasındaki çocuklarında duygusal bozukluk bulunan anne ve babaların sosyo-kültürel özellikleri, çocuk yetiştirme tutumları, psikolojik belirti düzeyleri, sürekli kaygı düzeyleri ve kontrol odakları araştırılmakta ve bazı değişkenlere göre farklılık ve ilişkileri karşılaştırılmaktadır. Araştırma İzmir Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde, 94 anne, 58 baba olmak üzere toplam 152 yetişkin üzerinde yapılmıştır. Araştırmada veri toplama araçları olarak `Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu Ölçeği (PARI)`, `Ruhsal Belirti Tarama Listesi SCL 90-R`, `Spielberger'in Sürekli Kaygı Envanteri`, `Rotter' in İç-Dış Kontrol Odağı Ölçeği` ve araştırmacı tarafından geliştirilen ve `Kişisel Bilgi Formu` kullanılmıştır. Verilerin analizinde aritmetik ortalamalar, standart sapmalar belirlenmiş, uygun olan yerlerde t testi, korelasyon ve varyans analizi, yorumlamada Bonferroni ileri analiz yöntemi kullanılmıştır. İstatistiksel analizler sonucunda; sosyo-kültürel özellikler, çocuk yetiştirme tutumları, psikolojik belirti düzeyleri, sürekli kaygı düzeyleri ve kontrol odaklan ararsında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Anahtar Sözcükler : Duygusal Bozukluk, Anne-Baba Tutumları, Psikolojik Belirtiler, Sürekli Kaygı, Kontrol Odağı. XXV ABSTRACT AND KEY WORDS Parents' Characteristics of Children between the Ages of 6 and 14 Having the Diagnose of `Emotional Disorder` at Izmir Guidance and Research Centers. Mustafa Faruk ARIKAN This study is designed to determine the differences and the relationship according to some variables between parents' who have children between the ages of 6 and 14 having the diagnose of `emotional disorder` at Izmir Guidance and Research Centers. Also the socio-cultural status, conduct of bringing up children, psychological symptoms, level of trait anxiety and locus of control are determined by the investigator. This sample of this study is made of 94 mothers, 58 fathers, total 152 parents at Izmir Guidance and Research Centers. In the study to collect the data `Parental Attitude Research Instrument (PARI)`, `Symptom Distress Check List SCL 90-R`, `Spielberger's Trait Anxiety Inventory`, `Rotter's Internal-External Locus of Control Scale` and `Personal Data Form` are used. In data analysis, arithmetic averages, standard deviations are determined and t test, correlation analysis and variation analysis, Bonferroni are used as the statistical techniques. As a result of the statistical analysis; it is found out that there is a meaningful relation between socio-cultural factors, conduct of bringing up children, psychological symptoms, level of trait anxiety and locus of control. Key Words: Emotional Disorder, Parental Attitudes, Psychological Symptoms, Trait Anxiety, Locus of Control. 322
- Published
- 2004
18. Türk Özel Hukukunda alacağın temliki
- Author
-
Arikan, Mustafa, Yalman, Süleyman, and Özel Hukuk Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Transfer of the credits ,Right to claim ,Law ,Assignment - Abstract
138
- Published
- 2003
19. Yüksek kromlu beyaz dökme demirlerin aşınma direncine alaşım elementlerinin ve ısıl işlemin etkisi
- Author
-
Arikan, Mustafa M., Kayalı, Eyüp Sabri, and Diğer
- Subjects
Chromium ,Cast iron ,Wear resistance ,Metalurji Mühendisliği ,Metallurgical Engineering ,Heat treatment - Abstract
Yüksek kromlu beyaz dökme demirler; makul derecede tokluk ve işleme operasyonlarını kolaylaştıran tavlama imkanıyla birlikte mükemmel bir abrasiv aşınma direnci kombinasyonuna sahiptirler. Bu nedenlerden dolayı bir çok uygulama alanında artan miktarlarda kullanım bulmaktadırlar. Yüksek alaşımlı beyaz dökme demirler, cevher kırıcıları, öğütücü değirmen bilyaları, çeşitli astarlar, tarım alet ve makinaları, pistonlar ve dişlileri, çeşitli konveyörler, grayder bıçakları, çeşitli pompalar, pabuçlar, diskler, tuğla kalıpları, segmanlar ve çubuklar, madencilik ve mineral sanayii gibi yüksek abrasiv aşınma direnci gerektiren yerlerde kullanılmaktadırlar. Bu uygulamalarda kullanılan malzemelerin aşınması maddi zararlara ve iş kayıplarına sebep olmaktadır. Bundan dolayı daha sert ve aşınmaya daha dayanıklı malzemelerin geliştirilmesi gerekmektedir. Yüksek krom-molibden alaşımlı beyaz dökme demirler bu amaca en uygun malzeme gruplarından biridir. Bu çalışmanın amacı alaşım elementlerinin ve ısıl işlemlerin yüksek Cr-Mo'li beyaz dökme demirlerin aşınma direncine etkilerini incelemektir. Bunun için yüksek kromlu beyaz dökme demir malzemeye çeşitli oranlarda Nb, Ti ve V ilave edilmiş ve çeşitli ısıl işlemler uygulanmıştır. %15 Cr, %2,5 Mo, %2,5 C içeren baz malzemeye %0,24 ve %0,74 Nb, %0,096, %0,253 ve %0,376 Ti, %0,14, %0,53 ve %0,72 V ilave edilmiş ve bu malzemelere 1000°C ve 1050°C'da 6 saat süreyle ostenitleme ısıl işlemi uygulanmıştır. Daha sonra numunelere havada su verilmiştir. Daha sonra su verilen bu numunelere 250°C'da 6 saat temperleme işlemi uygulanmıştır. Her bileşim ve ısıl işlem durumu için metalografi numuneleri hazırlanmış ve standart parlatma metodları ile parlatılarak dağlanmışlardır. Bu numuneler üzerinde optik mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu ile mikroyapı incelemesi, bazı numuneler üzerinde de noktasal faz analizleri yapılmış ve mikroyapı fotoğrafları çekilmiştir. Yapılan metalografik incelemeler sonucunda, ısıl işlem görmemiş döküm halindeki bütün malzemelerin mikroyapısımn kromca zengin birincil karbürler, molibdence zengin ikincil karbürler ve Fe-Cr ferrit katı eriyik matristen ibaret olduğu belirlenmiştir. Malzemelere ısıl işlem uygulandıktan sonra matris martensit'e dönüşmüş ve mikroyapıda kromca zengin birincil karbürlere ve molibdence zengin ikincil karbürlere ilaveten, Nb içeren malzemelerde niyobyumca zengin ikincil karbürler, Ti içeren malzemelerde ise titanyumca zengin ikincil karbürler çöke! mislerdir. V içeren malzemelerde ise vanadyumca zengin ikincil karbür çökelmesi gözlenmemiştir. Isıl işlem görmüş Ti içeren malzeme grubunda 1050°C'dan havada su verilenlerin yapısındaki kromca zengin birincil karbürlerin daha masif bir yapıya sahip oldukları belirlenmiştir. Numunelerin her işlem sonrası sertliği ölçülmüş, abrasiv aşınma deneyleri yapılmıştır. Abrasiv aşınma deneylerinde 16 mm çapında ve 30 mm yüksekliğinde silindirik numuneler kullanılmıştır. Aşınma deneylerinden önce numunelerin yüzeyleri 800 no'ya kadar zımparalanmış ve hassas terazide tartılmışlardır. Daha sonra 60 ve 120 no A1203 esaslı zımpara ile 4,65 m'lik kayma yolu için 0,24 MPa'lık basma gerilmesi altında oda sıcaklığında aşınma deneyleri yapılmış ve tekrar ağırlık ölçümleri yapılmıştır. Deney öncesi ve sonrasındaki ağırlık farkları hesaplanarak ağırlık kayıpları tespit edilmiştir. Isıl işlem uygulanmış malzemelerde sertlik değerleri döküm haline göre artmıştır. En yüksek sertlik değerlerini veren ısıl işlem; 1000°C'da 6 saat ostenitlemeden sonra havada su verme işlemidir. Su verme işleminden sonra yapılan temperleme ısıl işlemleri malzemelerin sertliklerinde düşüşe yol açmaktadır. Malzemelerin 1050°C'da ostenitlenip havada su verilmesiyle elde edilen sertlik değerleri 1000°C'da ostenitlenip havada su verme ile elde edilen değerlerden düşük olmasına rağmen 1050°C'dan su verme ile elde edilen aşınma direnci değerleri 1000°C'dan su verme ile elde edilen aşınma direnci değerlerinden daha yüksektir. En yüksek aşınma direnci değerlerini veren ısıl işlemin 1050°C'da ostenitlemeden sonra havada su verme işlemi, en düşük aşınma direnci değerlerini veren ısıl işlemin ise 1000°C'da ostenitlemeden sonra havada su vermeyi müteakip 250°C'da temperleme işlemi olduğu tespit edilmiştir. En yüksek aşınma direncini veren malzeme grubunun ise Ti ile alaşımlanmış malzeme grubu olduğu belirlenmiştir. 60 no zımpara 120 no zımparaya göre daha kalın taneli abrasiv partiküllere sahip olduğundan dolayı malzemeleri daha çok aşındırmakla birlikte her iki zımparalarla yapılan aşınma deneylerinden birbirine paralel sonuçlar elde edilmiştir. The high-chromium white cast irons possess a combination of excellent abrasion resistance together with a reasonable degree of toughness and the possibility of annealing to facilitate machining operations. For these reasons they are finding increasing use in many fields of application. The high alloy white cast irons are primarily used for abrasion resistant applications such as slurry pumps, ore classifiers, brick molds, impeller blades and liners for shot blasting equipment, refine disks in pulp refiners, impact hammers, roller segment and ring segment in coal grinding mills, feed and lifter bars and mill liners in ball mills for hard-rock mining, tillage tools, bucket teeth, scraper blades, screw conveyors and grain handling equipment. In these applications, wear of materials causes economical waste and production losses. For this reason, the materials which are much harder and wear resistant must be improved. High Cr-Mo white cast irons are one of the suitable group of the materials for this aim. The aim of this study is to investigate the effects of alloying elements and heat treatments on wear resistance of high Cr-Mo white cast irons. For this purpose, varying amounts of Nb, Ti and V were added and some heat treatments were applied to the high chromium white cast irons. 0,24% and 0,74% Nb; 0,096%, 0,253% and 0,376% Ti; 0,14%, 0,53% and 0,72% V were added to the base material: 15% Cr, 2.5% Mo, 2.5% C. These materials were austenitized at 1000°C and 1050°C for 6 hours. After austenitizing they were air- quenched. Then quenched materials were tempered at 250°C for 6 hours. Metallographic specimens were prepared for each composition and heat treatment condition. These specimens were polished by standard polishing methods and then etched. Optical and scanning electron microscopy examinations were carried out and some photographs were taken on the microstructures of the specimens. During Scanning Electron Microscope examinations, EDS analyses were also made on some of the specimens. It was detected from the metallographic examinations that microstructures of all as-cast materials had chromium-rich primary carbides, molybdenum-rich secondary carbides and Fe-Cr ferrite solid solution matrixes. Matrixes of the specimens transformed to the martensite after heat treatments and titanium-rich secondary carbides precipitated in the specimens containing Ti, niobium-rich secondary carbides precipitated in the specimens containing Nb, in addition to the chromium-rich primary carbides and molybdenum-rich secondary carbides in the microstructure. Vanadium-rich secondary carbide precipitation in the specimens containing V was not observed. It was detected that chromium-rich primary carbides in the specimen group containing Ti which was air-quenched after austenitizing at 1050°C for 6 hours had more massive structures. Rockwell hardness and abrasive wear tests were carried out on each specimen. Cylindrical specimens which have a diameter of 16 mm and a height of 30 mm were used in the abrasive wear tests. Surfaces of the specimens were ground by sandpaper up to 800 grid and their weights were measured by a sensitive scale before the wear tests. Then wear tests were performed by Aİ203-based 60 and 120 grid abrasive papers under the compression stress of 0,24 MPa for 4,65 m sliding length at the room temperature. After performing the abrasive wear tests, weights of the specimens were measured again and weight losses were detected by calculating the weight differences before and after the wear tests. Hardness values of the as-cast materials increased after heat treatment. Heat treatment giving the highest hardness values was giving the highest abrasive wear resistance had been air-quenching after austenitizing at 1050°C and heat treatment giving the lowest wear resistance had been tempering at 250°C after air-quenching from 1000°C. It was also found that material group giving the highest abrasive wear air-quenching after austenitizing at 1000°C for 6 hours. Tempering heat treatments after air-quenching resulted in drop in the hardness values of the materials. Although hardness values of the materials obtained from the air-quenching after austenitizing at 1050°C were lower than those obtained from the air-quenching after austenitizing at 1000°C, abrasive wear resistance values obtained from air-quenching after austenitizing at 1050°C were higher than those obtained from the air-quenching after austenitizing at 1000°C. It was detected that heat treatment resistance values had been the material group alloyed with Ti. Parallel results were obtained from the wear tests carried out with both 60 grid and 120 grid abrasive papers, although 60 grid abrasive paper abraded the materials more than the 120 grid abrasive paper did, since 60 grid abrasive paper had coarser abrasive particles compared to the 120 grid abrasive paper. 139
- Published
- 1999
20. RİFAT RAMİ (ARINCI) VE ESARET DÖNEMİ ŞİİRLERİ.
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Abstract
Rifat Rami is a person who was born in 1898 in İskilip district of Çorum and witnessed the years of the Ottoman Empire withdrew from the stage of history and Republic of Turkey emerged. He was recruited in World War I as reserve officer alternate and fought in Iraq front. He was taken as a captive by the English and spent a few years of his life in Bellary Prison Camp in India. He participated National Struggle when he was liberated from captivity and returned from abroad and he was rewarded with war of independence medal for his contributions. He served as teacher in Çorum and as civil servant later in other public institutions to his country. He died in 1972 in Ankara. It is seen that Rifat Rami was interested in poetry at young ages. His poems in period of war and captivity has been taking place in his poetry book published in 1934 named Ülküç . Some of Turkish prisoner who lived in varied prison camp kept a diary, published a newspapers with duplication printing, and wrote letters, also some of them issued memories of slavery later. Due to shortage of poems written in period of slavery appreciate of the poems belong to Rifat Rami furher increased. These poems are more valuable for the specifies like being written in life of captivity and in terms of time, space and content rather than its literal value. In addition to Ülküç where war and captivity poems take place, Rifat Rami has poems and research works named Avize, Ya Demokrasi Ya Ölüm, Kıbrıs Destanı, Çorum ve Havalisi Şairleri . He also ran a periodical named Kurtuluş Yolu with his friends. He took place in struggling staff of young Republic of Turkey to make public conscious and guide them. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
21. İNKILÂPLAR DEVRİNDE BİR MİLLÎ MESELE: BEYNELMİLEL GÜZELLİK MÜSABAKASI.
- Author
-
ARIKAN, Mustafa
- Abstract
Copyright of Journal of International Social Research is the property of Journal of International Social Research and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
22. Müteahhidin Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Doğan Alacak Hakkının Üçüncü Kişiye Devri.
- Author
-
ARIKAN, Mustafa and ERDOĞAN, Kemal
- Abstract
Copyright of Selcuk University Social Sciences Institute Journal is the property of Selcuk University Social Sciences Institute Journal and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
23. Asker mektupları
- Author
-
Arikan, Mustafa, Göyünç, Nejat, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, and Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı
- Subjects
History of Turkish Revolution ,National struggle ,National struggle era ,Milli mücadele ,Milli mücadele dönemi ,Mektuplar ,Askerler ,Letters ,Türk İnkılap Tarihi ,Soldiers - Abstract
219
- Published
- 1990
24. he Concept of Not Being Bound by Contract in The Turkish Code of Obligations Number 6098 and The Problem of Upper Time Span.
- Author
-
ARIKAN, Mustafa and DENİZ, Mehmet
- Subjects
OBLIGATIONS (Law) ,CONTRACTS ,LAPSE (Law) ,STATUTES ,MARRIAGE annulment - Abstract
Copyright of Türkiye Adalet Akademisi Dergisi is the property of Justice Academy of Turkey and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2013
25. MÜTEAHHİDİN ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDEN DOĞAN ALACAK HAKKININ ÜÇÜNCÜ KİŞİYE DEVRİ
- Author
-
ARIKAN, Mustafa and ERDOĞAN, Kemal
- Subjects
Construction Agreement in Return for Land Share,Third Parties Buying Single Space from Contractor,Transfer ,Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi,Müteahhitten Bağımsız Bölüm Satın Alan Üçüncü Kişiler,Alacağın Temliki,İnşaat Hukuku,Atipik Sözleşmeler - Abstract
Sosyal ve ekonomik ihtiyaçlar, uygulamada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi adı verilen bir sözleşme tipinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sözleşme tipi sayesinde, çoğu zaman yeterli parası olmayan arsa sahibi, arsasından belli payları müteahhide devrederek daire sahibi olmakta, müteahhit de kendilerine düşen bağımsız bölümleri satarak kâr elde etmektedir. Müteahhidin bağımsız bölümlerin maliki olduktan sonra söz konusu bağımsız bölümleri üçüncü kişilere satması durumunda herhangi bir hukukî sorunla karşılaşılmayacaktır. Buna karşılık, müteahhidin inşaat henüz bitmeden ve bağımsız bölümün maliki olmadan ileride sahip olacağını düşündüğü daireleri satması uygulamada bir takım problemlere yol açmaktadır. Müteahhidin arsa sahibine karşı ileri sürebileceği bu hakkını üçüncü kişilere satması, hukuken alacağın temliki olarak isimlendirilmektedir. Bu çalışmada, müteahhidin alacağını üçüncü kişilere devredebilmesi için gerekli olan şartlar, alacağın temlikinin kapsamı, alacağın temlikinin arsa sahibi, müteahhit ve üçüncü kişi bakımından sonuçları incelenmeye çalışılmıştır, Social and economic necessities have led to emergence of a type of contract called “Construction Agreement in Return for Land Share”. Thanks to this type of contract, land owner who frequently does not have enough money become owner of a flat in exchange for transferring his/her land share to the contractor, and also, contractor makes profit by selling single spaces that he/she obtains over these land shares. In the event that contractor sells his/her single spaces to the third parties after gaining property right, any legal disputes will not arise. However, in the event that contractor sells his/her prospective single space to the third parties before construction is completed, some legal disputes might arise. It is called as “transfer of claims” that contractor sells his/her rights to the third parties. In order that contractor can transfer his/her land share claim to the third party, “a valid agreement”, “existence of transferred claim” and “absence of transfer obstacle” are required. It’s differed with reference to causality and non-causality of transfer of claim if land owner could put invalidity of transfer agreement forward third parties or not. The primary consequence of transfer of claim is that land share claim that is transferred according to construction agreement in return for land share goes out from wealth of contractor and pass to wealth of third parties. On this topic, reserve rules of law in Turkish Code of Obligation find an execution area if parties do not insert a provision into transfer agreement. According to principle accepted in Obligation Law, transfer of claim does not make the status of debtor heavier. Land owner can exercise his/her rights towards cancelling and rescission of construction agreement in return for land share against contractor even after his/her learning of transfer of claim and also put this forward third parties as defense. On the other hand, construction agreement in return for land share is a synallagmatic agreement. Thus, contractor can not want his/her claim’s fulfillment from land owner unless he/she fulfill his/her own debt Turkish Code of Obligation, Art.97 . Since therefore, land owner might also put forward exceptions and objections which he/she has against contractor to the third parties. In this study, essential conditions for a valid transfer of claims, the extent of transfer of claims and the results of transfer of claims with respect to contractor, land owner and third part are tried to be stated
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.