Search

İnsanoğlu tarafından doğada kullanılmaya başlanan ilk madenlerden biri olan altın, birçok medeniyet tarafından öncelikle mücevher ve süs eşyası olarak, tarihsel süreç içerisinde ise para yerine kullanılmasıyla uluslararası para sisteminin temelini oluşturmaktadır. Parasal sistem içindeki önemini git gide kaybetmesine rağmen altın, günümüzde hala finans ve güvenilir yatırım aracı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada Türkiye’deki altın fiyatlarını etkileyen faktörleri incelemek amacıyla Ocak 2000-Temmuz 2019 döneminde ARDL Sınır Testi ile uzun dönemli ilişki incelenmiştir. Yapılan literatür taraması kapsamında, altın fiyatlarını etkileyebilecek faktörler olarak Londra piyasası altın ons fiyatı, ABD enflasyon oranı, Dow Jones Sanayi Endeksi, ABD Merkez Bankası faiz oranı ve reel efektif döviz kuru değişkenleri seçilmiştir. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, değişkenlerin uzun dönemde eş bütünleşik olduğu sonucuna varılmıştır. Gold, one of the first mines used in nature by mankind, forms the basis of the international monetary system by many civilizations primarily as jewellery and ornaments, and as a substitute for money in the historical process. Despite gradually losing its importance in the monetary system, gold is still used today as a financial and reliable investment tool. In this study in order to examine the factors that affect the price of gold in Turkey during the period January 2000 to July 2019 Border ARDL long-term relationship with Test was examined. Within the scope of the literature review, the London market gold ounce price, the US inflation rate, the Dow Jones Industrial Index, the US Federal Reserve interest rate and the real effective exchange rate variables have been selected as factors that may affect gold prices. According to the results obtained from the study, it was concluded that the variables are cointegrated in the long run.

In this study, old and recent honey bee, Apis mellifera L., 1758 (Hymenoptera: Apidae) specimens were compared using geometric morphometrics. The old honey bee samples were collected from different apiaries in Edirne, Balıkesir, Çanakkale, Denizli and Muğla Provinces, and Gökçeada (an Aegean island) in Turkey in 1987-1988 under a project of the Aegean Agricultural Research Institute and the recent samples were collected in the same locations in 2017. The mean values determined for each region were grouped using Mahalanobis distances, and the results were summarized on dendrogram. While the old samples constituted one group, the recent samples constituted another one. When the results of the discriminant function analysis were compared, it was observed that overall old and recent samples were statistically different from each other (P < 0.0001). The evaluation of both groups has revealed that the recent population of Gökçeada was different from morphologically the other mainland populations in the current situation. However, the Thrace (Edirne) honey bee specimens were different from the Anatolian (Çanakkale, Denizli, Balıkesir, Muğla) and island (Gökçeada) specimens in the past according to dendrogram relationships., Bu çalışmada eski ve yeni bal arısı, Apis mellifera L., 1758 (Hymenoptera: Apidae) örnekleri geometrik morfometrik yöntemlerle morfolojik olarak karşılaştırılmıştır. Eski bal arısı örnekleri, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen bir proje kapsamında, 1987-1988 yıllarında Edirne, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Muğla illeri ve Gökçeada Adası'ndaki farklı arılıklardan toplanmıştır ve 2017 yılında aynı lokasyonlardan alınan güncel bal arısı örnekleri ile çalışılmıştır. Her bölge için belirlenen ortalama değerler Mahalanobis mesafesi kullanılarak gruplandırılmış ve sonuçlar dendrogram üzerinde özetlenmiştir. Eski örnekler bir grubu oluştururken, güncel örnekler bir diğerini oluşturmuştur. Eski ve güncel örnekler için diskriminant fonksiyon analizi sonuçları karşılaştırıldığında, geçmiş ve şimdiki genel örneklerin istatistiksel olarak birbirinden farklı olduğu gözlenmiştir (P < 0.0001). Her iki grubun değerlendirmesi, Ada'nın (Gökçeada) mevcut popülasyonunun, mevcut durumda diğer anakara popülasyonlarından morfolojik olarak farklı olduğunu ortaya koymuştur. Öte yandan Trakya (Edirne) bal arısı popülasyonunun, dendrograma göre geçmişte Anadolu (Çanakkale, Denizli, Balıkesir, Muğla) ve Ada (Gökçeada) bal arısı örneklerinden farklı olduğu belirlenmiştir.

This paper investigates the asymmetric volatilityspillover from oil prices to Turkish industrial main and sub-sectors’ stockprices and Borsa Istanbul 100 index (BIST 100) as a whole. A bivariateVAR-EGARCH model is employed to the daily return data cover the period betweenAugust 03, 2009 and June 30, 2016. Results show that there are asymmetricvolatility spillovers from oil returns to all of the industrial sector returnsas well as the BIST 100 index returns except mining sector. These findingsimply that the negative shocks in the oil returns affect the industrial sectorreturns more than positive shocks., Petrol dünyada en çok takip edilen emtia olmaözelliğine sahiptir. Gerek arz ve talebi gerekse bunun sonucu olarak fiyatlarıbakımından petrol yalnızca makroekonomik göstergeler üzerinde değil aynızamanda finansal piyasalar üzerinde de etkin bir rol oynayan bir değişkendir.Bu çalışmada da petrol fiyatlarından Türkiye’deki toplam ve alt sektörlerbazında Borsa İstanbul’da işlem gören sanayi sektörüne ait hisse senedifiyatlarına doğru asimetrik oynaklık yayılımının olup olmadığı incelenmiştir.Bu bağlamda, 03.08.2009-30.07.2016 tarihleri arasında günlük olarak derlenen vegetiri serisi haline dönüştürülen veri setine iki değişkenli VAR-EGARCH modeliuygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, petrolden madencilik sektörü hariçtüm sektörlere ve BİST 100 endeksine doğru asimetrik bir oynaklık yayılımıvardır. Buna göre petrol fiyatlarında meydana gelen negatif oynaklıkların hissesenetleri üzerinde pozitif olanlara göre daha fazla etkisi olduğu söylenebilir.

Ebu Hayyân el-Endülüsî‘nin el-Bahru‟l-Muhît isimli tefsiri belâgat açısından önemli bir yere sahiptir. ÇalıĢmamızda bu tefsiri ilm-i beyân açısından tahlil etmeye çalıĢtık. Bu çalıĢmamızı yaparken klasik ve modern birçok belâgat ile ilgili yazılan eserlerden de yararlandık. Ebu Hayyân tefsirinde belâgate büyük önem vermiĢ âyetlerdeki belâgat sanatlarını ilmi meânî, ilm-i beyân ve ilm-i bedî‘ yönünden açıklamıĢtır. Bu çalıĢmamız Ebu Hayyân‘ın el-Bahru‟l-Muhît tefsirindeki belâgat unsurlarını ilmi beyân noktasında teĢbîh, mecâz, istiâre ve kinâye baĢlıkları altında tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte tespit edilen bilgilerin günümüz Türkçesine kazandırılması hedeflenmiĢtir. Abu Hayyân al-Andalusian‘s famous exegesis, al-Bahru'l-Muhît, has an important place in terms of eloquence. In our work, we tried to analyze this exegesis in terms of knowledge. While doing this work, we also got benefit from many classic and modern works related to eloquence. In his exegesis, Abu Hayyân explained the beliefs of the arts in the verses, which gave great importance to the belief in the commentary, in the direction of the scientific knowledge, ilm-i beyân and ilm-i bedî. This study aims to determine the elements of belief in the exegesis of Abu Hayyân's al-Bahru'l Muhît under the headings of simile, metaphor, comparison, and allusion at the scientific point of view. Along with this, it was aimed to gain the detected information to today's Turkish language.

Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013, Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Social Sciences, 2013, Modernizm bir dünya görüşü olarak, dünyanın her yerine ulaşmış olup, toplumsal yaşamın örgütleniş biçimini değiştirmiş ve sosyo-kültürel değişimlere yol açmıştır. Bu durum geleneksel toplumlardaki geleneğe ait unsurların, değişmesine ya da yok olmasına sebep olmuştur. Yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışmada üzerinde durulan temel konu; Rize-Çamlıhemşin yöresinde, sosyo-kültürel değişimle beraber gerçekleşen değişimlerin, yörenin geleneksel kültüründe, yayla göçü, yayla şenlikleri, düğün ve Horon üzerinde yaşanan değişimlerin nedenlerini ortaya koyabilmektir. Bu bağlamda, yaşanan değişim ve nedenleri araştırılırken, bir yandan değişimleri gerçekleştiren temel etkenlerin bu alanlarda yarattığı biçimsel, işlevsel ve şekilsel değişim gözlemlenmiş, diğer yandan ise alan araştırmasındaki görsel kayıtlar ve yöre insanlarının anlatımları, kaynak olarak kullanılarak, hem geçmişteki durumun hem de günümüzdeki durumun ortaya konulması amaçlanmıştır., As a philosophy, modernism has reached all over the World, changed the way the organization of the social life and led to socio-cultural changes. This situation caused changing or disappearing of elements that belong to tradition. In this study which prepared as a master thesis, the objective and key issues are to exhibit the causes of alteration that took place in the traditional culture of the Rize-Çamlıhemşin region such as pasture migration, pasture festivals, wedding and Horon. In this contex while investigating of the alteration and it reasons, the formal, functional and conformational changes have been observed, the field reserch records and the descriptions of local people have been used as a source to define both the past and the present situations., Yüksek Lisans, M.Sc.

Batı Marmara Denizi'nde Gelibolu Çankaya kıyılarında Ekim2003-Eylûl2004 tarihleri arasında 0-10 m derinliklerde yapılan örneklemeler sonucunda C.gallina'nın aylık uzunluk ortalamaları Ekim' de 26,5 mm, Kasım' da 24,8 mm, Aralık'ta 29,0 mm, Ocak 'ta 29,0 mm, Mart'ta 28,6 mm, Nisan'da 27,9 mm, Mayıs'ta 19,3 mm, Haziran'da 25,6 mm, Ağustos'ta 26,6 mm ve Eylül'de 24,7 mm olarak ölçülmüştür. Araştırmada, en küçük yükseklik değeri 10 mm, en büyük değer ise 35 mm olarak tespit edilmiştir. En çok görülen yükseklik frekansının %73,6 ile 20-30 mm arasındaki bireylere ait olduğu saptanmıştır. Total ağırlıkları incelendiğinde ise en küçük değer 1,15 g, en yüksek değer ise 22,16 g olarak tespit edilmiştir. En yoğun görülen toplam ağırlık dağılımı 1-7 g arasında olmaktadır (% 66). Tüm örneklerin ortalama uzunluk değeri 26,191 mm, ortalama yükseklik değeri 23,447 mm ve ortalama total ağırlık değeri 6,538 g olarak bulunmuştur. İncelenen C.gallina'ların en sık rastlanan yükseklik sınıf aralığı % 8,5 ile 26 mm, % 8,4 ile 24 mm ve % 8,1 lik oran ile 25 ve 27 mm uzunluk değerleridir. CgaUina'ma. uzunluk - ağırlık ilişkisi incelendiğinde W=0,0005 * L2-8921 denklemi elde edilmiştir. Bu çalışmada, C.gallina'nın 'uzunluk-yükseklik', 'uzunluk-kalınlık' ve 'total ağırlık- et ağırlığı` değerleri arasındaki ilişkilerin doğru orantılı olduğu ancak 'uzunluk- total ağırlık' ve 'uzunluk-et ağırlığı' değerleri arasında ise doğrusal ilişkiden farklı olarak üssel bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Regresyon analizi yapılan değişkenlerin arasındaki ilişkinin yönünü ve gücünü tespit için korelasyon analizleri yapılmıştır. Bu analizler sonucunda tüm değişkenler arasında korelasyon katsayılarının 0,5-1,0 arasında olduğu belirlenmiştir. Bu veriler C.ga/Zma'nın tüm biyometrik değişkenleri arasında pozitif ve kuvvetli bir ilişki olduğunu göstermiştir. Yaş tespiti, dış yüzey büyüme halkaları sorunsuz olarak sayılabilen 127 birey üzerinde yapılmıştır. Gelişimin ilk çizgisinde (birinci yaş) ortalama uzunluk 13,25 mm, ikinci yaşta 22,24 mm, üçüncü yaşta 25,52 mm olarak tespit edilmiştir. En büyük yaş grubu 7 olarak (uzunluk 38 mm) belirlenmiştir, von Bertalanffy büyüme parametreleri Loo= 43,80 mm, K= 0,214, to = -1,194 yıl olarak hesaplanmıştır. Yaş halkalarının görüldüğü ortalama uzunluklar ile von Bertalanfyy büyüme denkleminden hesaplanmış uzunluklar arasındaki farkın çok küçük olduğu görülmüştür. 41Gelibolu-Çankaya kıyılarında örneklenen C. gallina bireylerinin gonadlannda ilk olgunlaşma belirtileri Mayıs ayında görülmüştür. Bu dönemde, gonadlardaki yumurtalar oldukça küçük ve seyrek dağılım göstermiştir. Haziran örneklerinde ise gonadlann çoğunluğunda olgun sperm ve yumurtaların olduğu belirlenmiştir. Ağustos ayı örneklerinde bireylerin yumurtladıkları ve gonadlann küçüldüğü tespit edilmiştir. Gelibolu-Çankaya kıyısında 0-10 m derinliklerde aylık periyotlarda dreç çekimleri sonucunda Cgallina'ma. toplam biyokütlesi 3 13.7 ton olarak bulunmuştur. Bu dönemde, ortalama birim av 125.1 kg/h olarak hesaplanırken, en düşük birim av (3.07 kg/h) Ocak 2004 tarihinde, en yüksek (247.3 kg/h) Ağustos 2004 tarihinde elde edilmiştir. 42 The samples of C. gallina were captured 0-10 m of depth between October 2003 and September 2004 on Gelibohi-Cankaya coast, Marmara Sea. The mean lenght of C.gallina was measured 26,5 mm on October, 24,8 mm on November, 29,0 on December, 29,0 on January, 28,6 mm on March, 27,9 mm on April, 19,3 mm on May, 25,6 mm on June, 26,6 mm on August and 24,7 mm on September, respectively. The maximum and minimum height values were determinated as 10 mm and 35 mm, respectively. The maximum height frequency of individuals was % 73,6 with 20-30 mm. The total weight of C.gallina individuals ranged from 1,15 g to 22,16 g. Maximum density of total weight distribution were between 1 and 7 g. Mean height, weight, lenght of all samples values were 26,191 mm, 6,538 g, 23,447 mm, respectively. The height classes occurred the most frequent were % 8,5 with 26 mm, % 8,4 with 24 mm and % 8,1 witii 25 and 27 mm. The length-weight relationship of C.gallina was estimated as W=0,0005 * L2-8921. In this study, height-lenght, height-thickness and total weight-meat weight relationships were determinated as linear but, lenght-total weight and lenght-meat weight relationships were non-linear. Correlation analysis was constracted for established direction and strenght of the relationships between variables made regression analysis. Correlation values were determinated between 0,5 and 1,0. This data was showed that the relationships between biological parameters of C.gallina were positive and strong. Age was determined using 127 individuals which the surface shell rings read easly. Average length values of individuals in each groups were 13,25 mm in age group I, 22,24 mm in age group JJ, 25,52 mm in age group III, respectively. The maximum age group was VTJ (38 mm). Von Bertalanffy growth parameters of C.gallina was calculated L»= 43,80 mm, K= 0,214, to = -1,194 year. There was a little difference between observed and calculated.mean lengths. 43First gonadal maturity in the samples collected from Gelibolu-Çankaya coast. occurred on May. In this period, there was small eggs in the gonads and it was distributed seldomly. On June, mature sperm and eggs in the gonads were determined. On August, spawned and small gonads were determined. Biomass of C.gallina on Gelibolu-Çankaya coast between 3 and 10 m of depth was found 313,7 (±120) tones. In this period, average unit catch was calculated 125,1 kg/h, the lowest unit catch was (3,07 kg/h) on January 2004 and the highest unit catch was on August 2004. 44 55

Bugünün rekabet piyasasında, imalat işletmeleri büyük değişikliklere girişmektedir. Bu değişiklikler bir yandan gelişmiş teknolojilerden yararlanmaya odaklanmış bir yandan da imalat stratejileri, envanter yönetimi, kalite güvencesi ve insan kaynakları uygulamaları ile de genişletilmiştir. Gerçekte, bu değişiklikler geniş çaplı örgütsel dönüşümü içeren yeni teknolojiyi kabullenmenin ötesinde genişleyerek yeni bir paradigmayı içermektedir. Bu araştırmanın amacı, yeni imalat paradigmasını karakterize eden kavramsal bir yapı oluşturmak ve iş üzerindeki etkileri hakkında teori geliştirmektir. Ayrıca, toplam kalite yönetimi, tam zamanında üretim ve ileri imalat teknolojilerinden oluşan ve imalat için yeni bir paradigma içeren bütünleşik imalat ile iş özellikleri (görev belirsizliği, karşılıklı bağlılık) arasındaki ilişki araştırmaktır. Bağımlılık, işletme büyüklüğü ve performansın azaltıcı etkilerine ilişkin farklı görüşler olmasına rağmen, bu çalışmada söz konusu değişkenlerin durgunluk yaratma etkileri üzerinde durulmuştur. Araştırmada kullanılan veriler İstanbul Sanayi Odasının her yıl yayınladığı en büyük 500 sanayi işletmesi listesine giren 48 imalat işletmesinden anket ve e. mail yoluyla elde edilmiştir. Verilerin analizinde regresyon analizi kullanılmıştır. Sonuçlar, bütünleşik imalatın iş özellikleri üzerinde etkisi olmadığını göstermektedir. Aksine, ilişkilerin örgütsel çevreye dayandırıldığı tespit edilmiştir.

11 ÖZET Bu çalışma İngiliz Dili Eğitimi bölümlerinde öğretmen adayı olan öğrencilere İngilizce konuşmalarını ilerletmelerine yardımcı olmak için düzenlenmiştir. Öğrenciler, İngilizce'yi konuşan diğer insanlardan daha fazla olarak, okullarda öğretmen olarak standardı yüksek bir İngilizce'ye ihtiyaç duymaktadırlar. Bu öğrenciler, her ne kadar dilbilgisi ve kelime bilgisinde iyi durumda olsalar da, dilde dilin üst parçalarını (suprasegmentals) ve dilde kendilerini ifade etmeleri için en gerekli kısımları çalışmadıkları için üst düzeye ulaşamamışlardır. Dilin üst parçaları öğrenilmesi ve uygulanması en zor olan kısımlardır ve yabancı dilin ana dil olarak konuşulduğu ortamda bulunmayan öğrencilerin konuşma dilinde bazı eksikliklerin olması kaçınılmazdır ve bu öğrenciler özgüven kazanamamaktadırlar. Birinci bölüm çalışmanın temelini ve problemi anlatmaktadır. Probleme ait hipotezler de burada verilmiştir. İkinci kısımda konuşma öğretiminde kullanılan, yöntemlerin ve tekniklerin detaylı bir çalışması sunulmuştur. Burada konuşma öğretiminde kullanılacak etkinliklerde kapsamlı bir şekilde anlatılmıştır. Üçüncü kısımda 'Advanced Speaking Course', yani üst düzeyde konuşma dersinin yabancı dil öğretimine katkıları, eşik düzeyi ve bu dersin ne içerdiği anlatılmaktadır. Dördüncü kısım ana bölüm olup konuşma dersine ait izlenceyi sesletim (pronunciation) ve tonlama ile ayrıntılı bir şekilde incelemektedir. Tonlamayı meydana getiren üst öğeler kavşak (juncture), vurgu (stress), tını (pitch) ve tonlar (yükselipIll alçalmalar) öğrencilerin sorunları doğrultusunda eğitimsel olarak üniteler halinde çalışılmaktadır. Daha sonra öğrencilerin meramlarını anlatmada eksik bulundukları, söylev ifadeleri (discourse), herhangi bir fikre katılma ve katılmama ifadeleri, fikir belirtme ve yorum yapma ifadeleri, şakaları anlama ve anlatma, öğretmen ve öğrenciler arası sınıf dilinin kullanımı ve topluluk önünde konuşma teknikleri anlatılmaktadır. Her bir konunun örneklerle, üniteler halinde metin ve karşılıklı konuşmalarda anlatılmasının ardından öğretim kısmında sınıf kullanımına ait etkinlik ve alıştırmalar çalışılmaktadır. Öğrencilerin bu şekilde kurs boyunca ve sonrasında, konuşulan İngilizce diline iyi bir şekilde hakim olacaklarına inanılmaktadır. Beşinci kısım ikinci ve dördüncü kısımda çalışılan ve dil eğitiminde faydalı olunacağına düşünülen tekniklerin ana hatlar halinde özetlendiği genel sonuçtur. Dilin üst kısmının (suprasegmental part) eğitimsel analizi ve özel olarak tasarlanıp sunulan alıştırmalar, aday İngilizce öğretmenlerinin konuşma İngilizce'sine iyi bir şekilde hakim olmaları, konuşma dilinde akıcılıklarını ve doğru kullanmalarını ilerletmelerine yardımcı olmak için geliştirilmiştir. Öğrenciler bu şekilde kendilerine güven de kazanacaklardır. Alıştırmalar konuşma dilini ilerletmeleri için ana dili Türkçe olan İngilizce öğretmen adaylarının ihtiyaçlarını karşılamak ve konuşmalarını düzeltmek amacıyla tasarlanmıştır. IV ABSTRACT This study is designed to help students of English who are prospective English language teachers at ELT Departments to improve their speaking skills. More than other speakers of English, they need to have a high standard of spoken English in their teaching career at schools. Although they may have a good command of grammar and vocabulary, they have not achieved an advanced level in spoken English as they have not studied the prosody of language, and the other oral features of language. The prosody of language is the most difficult to learn and apply, and students who have not been exposed to native language society have some disadvantages in spoken language which makes them lose their sself-confidence. Therefore, the prosody, juncture, stress, pitch and tone should be studied by students. Chapter 1 states the background to the study, and the problem to be discussed in the study. The hypotheses of the problem are also studied here. In chapter 2, there is the literature review of the methods and approaches in teaching speaking. The review of the techniques and activities has been presented here, in a detailed study. Third chapter examines the contributions of the advanced spoken language to language learning and teaching, the Threshold level and the requirements of the course. Chapter 4, the main chapter, examines the spoken course syllabus with pronunciation and intonation in a detailed study. The suprasegmental elements of intonation; juncture (pauses), stress, pitch and tone (falls and rises) are studied, pedagogically in accordance with the problems of students in units. Then, the techniques of discourse markers, agreement and disagreement,giving opinions and making comments, summary making, humour and jokes, use of classroom language, and public speech, in which students have deficiencies are presented, in units. After the explanation of each subject with examples, texts and dialogues in units, activities and exercises are studied for classroom use, in teaching part. Chapter 5 is a general conclusion, summarising what is studied in chapter 2 and 4 are useful in language teaching, and this is believed to be useful in language learning and teaching, pedagogically. The pedagogical analysis of the suprasegmental part of the language and the specifically designed exercises presented in this study, have been developed to help prospective English language teachers to have a good command of spoken language and improve fluency and accuracy in spoken language. This will help them to gain self confidence as well. The exercises have been especially designed for Turkish speaking English language teacher trainees to improve spoken language, and rectify the foreign accent they have. 264

ÖZET 22 hastada pulpası nekroz 30 olgu üzerinde klinik ve mikrobiyolojik çalışmalar yapılmıştır. 30 olgunun kök kanalları tedavisi yapılırken? 10 tane si N2-Medieal ile dezenfekte edilerek N2-Normal ile, 10 tanesi Oxpara ile dezenfekte edilerek Oxpara ile, 10 tanesi polianti- biotik ile dezenfekte edilip iyodoformpatı ve kongüta ile doldurulmuştur. En iyi kanal dezenfeksiyonunu Oxparamn yaptığı görülmüştür. Apikale taşınılan dolgu maddeleri içinde en iyi rezorbe olanın iyodoform patı, hiç rezorbe olmayanın N2-Normal olduğu görülmüştür. Kök kanallarında dezenfeksiyon gayesiyle poliantibiotik patı kullanılırken organizmanın antibiotiklere karşı duyarlılık durumu ve mikroorganizmaların antibiotiklere karşı direnç durumlarının gözönünde bulundurulması gerekli görülmektedir. 52

Küreselleşme hareketleriyle birlikte özellikle 2000'li yıllardan sonra büyük artış gösteren uluslararası göç hareketleri, günümüzde yüksek gelirli ülkeler için en önemli ekonomik ve politik konuların başında gelmektedir. Bu çalışmada, göçün makroekonomik belirleyicilerinin neler olduğunu ortaya koymak amacıyla göç, işsizlik ve kişi başına düşen gelir arasındaki ilişkiler 2000-2016 döneminde panel veri analiz yöntemi kullanılarak 27 OECD ülkesi için test edilmiştir. Öncelikle çalışmada kullanılan değişkenler yatay kesit bağımlılık, homojenlik testlerine tabi tutulmuş ve elde edilen bulgulardan yola çıkılarak değişkenlerin durağanlık özellikleri araştırılmıştır. Değişkenler birinci dereceden durağan tespit edildiklerinden eşbütünleşme testleri yapılmış ve değişkenler arasında eşbütünleşik bir ilişki tespit edilememiştir. Dolayısıyla, değişkenler arasındaki ilişkinin yönü ve büyüklüğünün tespiti AMG yöntemi ile tahmin edilmiştir.AMG testinden elde edilen sonuçlara göre, işsizlik oranı göç üzerinde negatif ve %1 seviyesinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olup işsizlik oranında meydana gelen %1'lik artış, OECD ülkelerinde bu ülkelere gelen göçü yaklaşık %0,3 azaltmaktadır. Kişi başına düşen gelir göç üzerinde pozitif ve %1 seviyesinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olup kişi başına düşen gelirin %1 oranında artması, OECD ülkelerine gelen göçü yaklaşık %1 oranında artırmaktadır. Kısaca; OECD ülkelerinde olası işsizlik artışları, ilgili ülkelere göç akımlarını yavaşlatmakta iken refah artışlarının OECD ülkelerine göç akımlarını arttırdığı tespit edilmiştir. Ancak 27 OECD ülkesi için geçerli olan bu sonucun analize konu olan her bir OECD ülkesi için araştırıldığında her ülkenin göç politikasının farklı olmasından dolayı sonuçların değiştiği tespit edilmiştir.Çalışmadan elde edilen bu sonuçlar, göçün belli kanunlar çerçevesinde bir ülkeden diğerine gitmediğini her ülkenin kendine özgü koşullarının göç akımlarını etkilediğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, politika uygulayıcılarının ülkelerine özgü bireysel özellikleri dikkate alarak politika geliştirmeleri önem arz etmektedir. International migration flows that especially have risen after the 2000s with globalization movements is one of the major economic and political concerns for high income countries these days. In this study, in order to assert the macroeconomic determinants of migration, the relationship between migration, unemployment and per capita income in 2000-2016 period is analyzed by using panel data analysis for 27 OECD countries. Firstly, cross sectional dependency and homogeneity tests used and then panel data unit root test employed for testing variables stationary level. Since the variables were determined as stationary in first degree, cointegration tests were applied but not any cointegrated relation between the variables were detected. Thus, the direction and magnitude of the relationship between the variables were tested with AMG analysis. According to the AMG analysis test results, unemployment rate has 1 % negative and statistically significant effect on migration and 1% of unemployment rate rise results in about a 0,3% decrease of migration to OECD countries. Per capita income has 1% positive and statistically significant effect on migration, and 1% of per capita income rise results in about a 1% increase of migration to OECD countries. In short, it is detected that while potential rise in unemployment in OECD countries reduces the migration flows to the related countries, an increase in welfare level raises the migration flows to the OECD countries. However, while the results for all 27 countries is valid, it is detected that since every country has different migration policy, the results change when each country is studied separately. The results suggest that migration does not mean to move from one country to another according to certain rules, but the special conditions of each country effect migration flows. Therefore, it is important that policy makers should convey politics considering the properties typical to their own countries. 75

Amaç: Bu çalışmanın amacı kanal içi ozonlu su ve kanal içi ozon gazı uygulamasının, kanal yenileme gereksinimi olan semptomatik apikal periodontitisli keser ve küçük azı dişlerinde postoperatif ağrı üzerine etkisini değerlendirmektir.Materyal ve Metot: Çalışmaya dahil edilen 50 hasta bir internet programı kullanılarak randomize olarak 2 gruba ayrıldı: 1) plasebo grubu (sahte ozonlu su ve ozon gazı uygulaması) ve 2) kanal içi ozon grubu (kanal içi ozonlu su ve ozon gazı uygulaması). Hastaların postoperatif birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci günlerdeki ağrı durumları kaydedildi. Veriler student t, ki-kare, Mann-Whitney U testleri kullanılarak istatistiksel olarak analiz edildi (P = 0.05).Bulgular: Preoperatif ağrı seviyeleri ve preoperatif perküsyon ağrı seviyeleri gruplar arasında benzerdi (P>0.05). Demografik veriler yönünden gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmedi (P>0.05). Kanal içi ozon grubu plasebo grubuna göre postoperatif birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerde anlamlı derecede daha az postoperatif ağrıya sebep oldu (P 0.05). There was no statistically significant differences between the groups in terms of demographic data (P> 0.05). Intracanal ozone group resulted in significantly less postoperative pain at postoperative 1st,2nd, 3rd and 4th days when compared with placebo group (P

Petrol fiyatlarının Türkiye'deki sektörler üzerine etkisini analiz etmeyi amaçlayan bu çalışmada, Brent tipi ham petrolün Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri üzerine uzun dönemli etkisi eşbütünleşme ve sınır testi yaklaşımlarıyla, kısa dönemli etkisi ise nedensellik testi ile incelenmiştir. Bunun yanı sıra, petrolden sektörlere olan asimetrik getiri oynaklık yayılımı da uygun EGARCH modelleri ile değerlendirilmiştir. Çalışmada 03.08.2009 – 30.06.2016 dönemini kapsayan günlük veri seti kullanılmıştır.Yapılan eşbütünleşme ve sınır testlerinin sonuçlarına göre, petrol fiyatları ile hisse senedi fiyatları arasında herhangi bir uzun dönemli ilişki tespit edilememiştir. Bununla beraber, yapılan nedensellik analizine göre ise petrol fiyatları BİST100 genel endeksinin tek yönlü nedeni çıkmıştır. Endekse ait ana ve alt sektörler ele alındığında, petrol fiyatları ile tekstil, kimya, makine, madencilik, ulaştırma, finansal kiralama, gayrimenkul yatırım ortaklığı ve teknoloji sektörleri arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi olduğu gözlemlenmiştir. Elde edilen asimetrik oynaklık yayılımı sonuçlarına göre, ilk olarak petrol getiri serisinden BİST100 endeksine doğru asimetrik oynaklık yayılımı söz konusudur. Bu asimetrik oynaklık yayılımı endekste yer alan ana sektörlerden sınai, hizmetler ve teknoloji ana sektörleri için de geçerli iken, mali ana sektörü için geçerli değildir. The aim of the study is to investigate the relationship between oil prices and stock prices in Turkey. For that purpose, the long-run relationship between the Brent oil prices and asset prices which are traded in Istanbul Stock Exchange are investigated with co-integration and bounds tests, while the short-run relationship with causality tests. In addition, the assymetrical return volatility spillover from oil return series to stock return series with EGARCH models. In the study, daily dataset covers the period of 03.08.2009 – 30.06.2016.There is no long-run relationship between the oil and stock prices according to the results of the co-integration and bounds tests. However causality test results show that there is a uni-directional causality from oil to BIST100 index. Moreover the test results show that there is bi-directional causality between oil prices and textile, chemical, machinery, mining, transportation, leasing, real estate investment company and technology sectors. EGARCH models show that there is an assymetrical return volatility spillover from oil returns to BIST100 index, industry, services and technology sectors. But there is no volatility spillover from oil returns to financial sector according to the EGARCH models. 127

Sosyal sermaye görece yeni bir kavram olmasına rağmen günümüzde ekonomiden siyasete, kamu yönetiminden işletme yönetimine, sağlıktan eğitime, yoksulluktan çevre ve iklim sorunlarına kadar bir çok alanda üzerine çalışılan gözde bir konu haline gelmiştir. Bu tez çalışmasında ise Karadeniz Teknik Üniversitesi?nde görev yapan öğretim üyelerinin sosyal sermayeleri ile akademik verimlilikleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Yıllık ortalama makale sayısının akademik verimlilik göstergesi olarak ele alındığı çalışmada, öğretim üyeleriyle elektronik posta aracılığıyla anket çalışması yapılmış ve elde edilen veriler Ardahan Üniversitesi anket sistemi ve istatistik paket programı ile değerlendirilmiştir. Sonuç olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinin sosyal sermaye stoku nispeten yüksek çıkmıştır. Bununla beraber yapılan regresyon analizi göstermiştir ki sosyal sermaye düzeyi ile akademik verimlilik arasında pozitif yönlü bir ilişki mevcuttur.Anahtar Sözcükler: Sosyal sermaye, Karadeniz Teknik Üniversitesi, akademik verimlilik. At the present day, despite being a relatively young concept, social capital is become a popular subject that has been studied a wide range of field from economics to politics, from public administration to business administration, from health to education and from powerty to environmental and climate issues. In this thesis, the nexus between social capital and academical efficiency of the faculty of Karadeniz Technical University is investigated. Annual average number of written articles are taken as the indicator of the academical efficiency and then a survey is done with the aforecited faculty by e-mail and finally the data that collected from this survey are processed with the survey system of Ardahan University and statistical package program. In conclusion, the social capital of the faculty of Karadeniz Technical University is estimated relatively high. Nevertheless, it is observed from the regression analysis that there is a positive nexus between social capital and academical efficiency.Keywords: Social capital, Karadeniz Technical University, academical efficiency 137

İnternet üzerinden alışveriş yapmanın tüketicilere sağladığı faydalar, internetten alışveriş eğiliminin artmasına neden olmuştur. İşletmeler de bu eğilimin farkında olduklarından yepyeni alışveriş siteleri yaratıp, tüketiciye sunmaktadır. Bunlardan biride özel alışveriş siteleri modelidir. Bu model, bir ürünün, sınırlı stok miktarıyla, sınırlı bir süre için ciddi bir indirimle satılmasıdır.Bu çalışmanın amacı, tüketicilerin özel alışveriş siteleri tercihini etkileyen faktörler ve beklentilerini belirlemektir. Araştırmada, Ünye?deki tüketicilerden amaca yönelik oluşturulmuş bir anketle veri toplanmıştır. Veriler SPSS 15 programında analiz edilmiş ve sonuçlar tartışılmıştır.Anahtar Sözcükler: Özel Alışveriş Siteleri, Faktör Analizi Benefits of buying in internet caused increased the trend of internet shopping. Firms are be aware to this trend. They submit new shopping web sites to consumers. One of these is private shopping model. This model sells a product, a limited amount of stock, a significant discount for a limited time.Purpose of this study was to determine the expectations of consumers and the factors affecting the choice of private shopping sites. The research data were collected through a questionnaire created for the purpose from consumers in Ünye/Ordu, the data was analyzed using SPSS 15 and results are discussed.Key Words: Private Shopping Sites, Factor Analysis 136

Bu çalışmada banka personellerinin, örgüte bağlılık, örgütün cazibe kaynakları, iş ile ilgili stres, rol belirsizliği ve rol çatışması, iş doyumu, işe bağlılık ve işinde kalma isteğinden oluşan iş ile ilgili tutumlarının; demografik ve iş ile ilgili bilgilere göre analiz edilmesi amaçlandı. Samsun İli'nde faaliyet gösteren banka şubelerinin çalışanlarına ilgili ölçekler gözden geçirilerek uygulandı. Araştırma 201 banka çalışanın katılımıyla gerçekleştirildi. Araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde Sosyal Bilimler için İstatistik Uygulamaları (SPSS) paket programı kullanıldı. Değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenmesinde t-testi, varyans analizi, Tukey testi ve korelasyon analizi istatistik yöntemleri kullanıldı.İş ile ilgili tutumlardan örgüte bağlılık ile demografik ve iş ile ilgili bilgiler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı. Aynı şekilde, işte kalma isteği ile demografik ve iş ile ilgili bilgiler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmadı.İstatistiksel olarak anlamlı ilişki, örgütün cazibe kaynakları, işle ilgili stres, rol çatışması ve rol belirsizliği, iş doyumu ve işe bağlılık ile demografik ve iş ile ilgili bilgilerin bazıları arasında bulundu. This study aims to analyze the bank employees? job conducts, in terms of demographic and business-related information, that consists of organizational commitment, charm sources of organization, job stres, role conflict and role ambiguity, job satisfaction, job involvement and intention of stay in work. Interested scales are applied to the bank employees who works in bank?s branches that opperate in Samsun. The survey done with the participation of 201 bank employees. Statistical Package for Social Sciences (SPSS), a software package, has been used to analyze the data collected in this research. In determining the relationships between variables, the statistical methods of t-test, variance analysis, Tukey test and correlation analysis have been used.Between organizational commitment which is a job conduct and demographic and business-related information, statistically significiant relationship was not found. Smilarly, between intention of stay in work and demographic and business-related information, statistically significiant relationship was not found .Statistically significiant relationships were found between, charm sources of organization, job stres, role conflict and role ambiguity, job satisfaction, job involvement; and some of the demographic and business-related information. 127

Bu çalışmada Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı bünyesinde çalışan, anılan Genel Müdürlüğün görev alanına giren iş ve işlemleri yerine getirmekte olan personelin iş doyumu ve tükenmişlik düzeylerini belirlemek, bazı demografik değişkenler (unvan, cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem, ücret) açısından iş doyumu ve tükenmişliklerinin farklılaşıp farklılaşmadığını araştırmaktır.Çalışma kapsamında 2011 yılında Milli Emlak Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı, İl Defterdarlıkları Emlak / Milli Emlak Müdürlükleri ile bu illerin ilçe Malmüdürlüklerinde çalışan 245 personel üzerinde anket uygulanmıştır. Ankete katılan personel, basit tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilmiştir. Kişisel bilgiler için ?Kişisel Bilgi Formu?, iş doyum düzeyini belirlemek için ?Minnesota İş Doyum Ölçeği? ve tükenmişlik düzeyini belirlemek için ?Maslach Tükenmişlik Ölçeği? kullanılmıştır.Anket verileri SPSS 16.00 paket programı kullanılarak istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Bu analizlerde, bağımsız örneklem t testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır.Çalışma sonucunda tükenmişliğin genç çalışanlarda daha yoğun olduğu, kişisel başarı yönünden erkeklerin daha yüksek bir tatmin düzeyinde olduğu, Evli personelin kişisel başarı ve iş doyumlarının daha yüksek olduğu, eğitim durumuna göre en az tükenmişliği Lise mezunlarının yaşadığı, İki Yıllık Yüksek Okul mezunlarının ise daha yüksek iş doyumu yaşadıkları tespit edilmiştir.Anahtar Sözcükler: Maliye Personeli, Milli Emlak, İş Doyumu, Tükenmişlik, In this study, job satisfaction and bornout levels of personnel working in the Ministry of Finance in General Directorate of National Real Estate are examined in terms of some demographical variables.A questionnarie is applied to the 245 Personnel of the Ministry of Finance in General Directorate of National Real Estate working in 2011. The personel who joined the study are selected by using personel sampling method. In order to obtain personal information, Personal Infomation Form is used. The job satisfaction level of the personel is collected by The Minnesota Job Satisfaction Scale. The burnout level of the personel is collected by The Maslach Burnout Scale. Data from the questionnaire is statistically anlyzed by using SPSS software. Independent Sample t test and One-way analysis (ANOVA) in SPSS software is conducted for analysis of data.The proof is that at the end of the studying, emotional exhaustion level for young workers is more intensive than old workers. Men`s satisfaction are higher than women`s satisfaction in terms of personal success. Also for married workers personal success and job satisfaction is higher than single person. İn addition to this, emotional exhaustion level is the most least for high school graduate person, for two year college graduate person`s job satisfaction is higher than others.Key Words: Personnel of Finance, National Real Estate, Job Satisfaction, Burnouting 123

Suç, toplumsal düzen kurallarına aykırı olan davranış kalıpları olarak tanımlanabilir. İnsanoğlunu suç işlemeye iten birçok neden vardır. Kriminoloji alanındaki çalışmalar arasında suçun nedeni olarak sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel etkenlere öncelik tanıyan görüşlerin günümüzde giderek ağırlık kazandığı görülmektedir.Bu bağlamda, çalışmada suç olgusu ile ilişkili olarak; cinsiyet, yaş, enflasyon, medeni hal, okuryazarlık, işsizlik ve gelir gibi suç unsurlarının suçun oluşumu üzerinde ki etkileri parametrik olarak araştırılmıştır. Çalışmanın uygulama bölümünde 1964?2003 dönemi yıllık verileri kullanılarak öncelikle değişkenlerin zaman serilerine ilişkin durağanlık testleri yapılmıştır. Suç unsurlarının oluşumu üzerindeki etkilerini parametrik olarak ortaya koymak için ise çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.Tüm analiz sonuçları istatistiksel olarak değerlendirilmiş, ceza evlerine giren toplam hükümlü sayısı, ceza evlerine giren kadın ve erkek hükümlü sayıları ile okuryazarlık ve ceza evlerine giren 30?39, 40?49, 50?59, 60?64, 65+ yaş grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler görülmüştür. Crime, social order is inconsistent with the rules can be defined as behavior patterns. There are many reasons why human beings commit crime pushing. Among the Works in the field of criminology as a cause of crime gives priority to socio-economic and socio-cultural factors opinions are more and more weight gained.In this context, a case study of crime in relation to gender, age, inflation, marital status, literacy, unemployment and income on the formation of such criminal elements of the crime that was investigated in the parametric effects. Using annual data fort he period 1964-2003, first section of study on the stability tests are performed on time series of variables. To investigate the parametric effect on the formation of criminal elements in the multiple regressions analysis was applied.All analytical resuts were evaluated statistically, the number of criminal offenders to their homes on the total amount, entering the homes of men and women convicted of criminal punishment by the number of homes entering the literacy and 30?39, 40?49, 50?59, 60?64, 65+ age groups, a statistically showed significant relationships. 99

Cari açık sorunu Türkiye ekonomisinin yıllardan beri süre gelen en büyük sorunlarından bir tanesidir. Bir ülke cari işlemler hesabı açığı veriyorsa o ülke ürettiğinden çok tüketiyor demektir. Cari işlemler açığı mutlaka korkulması gereken bir olgu olmamakla birlikte dikkat edilmesi gereken bir iktisadi büyüklüktür.Sürekli büyüyen bir ekonomiye ve milli gelire sahip olan Türkiye'de bu duruma paralel olarak dış ticarette açık verilmesi ve ithalat miktarının her geçen gün artması, cari işlemler açığının her geçen gün daha da büyümesine ve bunun sonucunda da dış borçlanma ihtiyacının artmasına neden olmaktadır.Ekonomik büyüme neticesinde artan taleplerin karşılanamaması, bu taleplerin ithalat yoluyla giderilmeye çalışılması ve neticesinde döviz açığının ortaya çıkması dış ticaret açığının artmasına sebep olmaktadır. Sıcak para girişi ile kısa vadede cari açık sorunu çözülse de uzun vadede yabancı yatırımların bulunması, cari açığın sürdürülebilirliği açısından daha sağlıklı çözümler olarak görülmektedir.Cari açık üzerinde birçok makroekonomik değişkenin etkilerinin olduğu görülmektedir. Çalışmamda cari açığın dinamikleri ile diğer değişkenler arasındaki ilişki zaman serisi teknikleri ile incelenecektir. Böylece bu değişkenlerin birbirinden ne derece etkilendiği ve cari açığın sürdürülebilir olması için neler yapılabileceği araştırılacaktır.Anahtar Kelimeler: Cari açık, sürdürülebilirlik, birim kök, durağanlık. Current account deficit problem is one of the biggest issues of Turkish economy for many years. If a country has current account deficit, this means that country consumes more than it produces. Although not necessarily a case that should be feared of, the current account deficit is an economic indicator that should be taken into consideration.In Turkey, with a constantly growing economy and national income, and having in paralel foreign trade deficit and increasing imports; causes further growth for the current account deficit each day, increasing the need to external debt.Increasing demands are not met as a result ofeconomic growth, causing these demands to be met through imports and as a result foreign exchangedeficit appears and this increases the foreign trade deficit. Hot money input solves this problem for short term, but finding foreign investments is considered as a healthier solution for the current account deficit sustainability in the long term.Effects of many macroeconomic variables are seen over the current account deficit. In my studyofthe relationship between the dynamics ofthe current account deficit and the othervariables is will be examined by thetime-seriestechniques. In this way, to what extentvariablesare affected by each other, andwhat can be doneto make the current account deficit sustainable will be investigated.Key Words:Current account deficit, sustainability, unit root, stationarity. 99

Bu in vitro çalışmanın amacı endodontik tedavide kullanılan Er:YAG ve Nd:YAG lazer sistemlerinin kök kanallarında kullanılmasının dişlerin kırılma direncine ve mineral içeriğine etkilerinin değerlendirilmesidir.Çalışmamızda 126 adet periodontal ve protetik nedenlerden çekilmiş alt küçük azı dişi kullanıldı. Dişlerin kuronları mine-sement seviyesinden kaldırıldı ve deney başlangıcına kadar distile su içerisinde bekletildi. Çalışmamız iki aşamalı olarak yürütüleceğinden 90 adet diş lazer uygulamasının ardından kırılma direnci değerlendirilmesi amacıyla, geriye kalan 36 diş ise mineral içeriği tespiti amacıyla kullanıldı.İlk aşamada kırılma deneyi için 90 adet diş her biri 15'er dişli 6 gruba ayrıldı. Grup 1: Kontrol grubu, Grup 2: kök kanallarına sadece Ag (NH3)2F (Diamine gümüş florit) solüsyonu uygulandı, Grup 3: öncü materyal olarak Ag (NH3)2F solüsyonu ve Nd:YAG lazer uygulandı, Grup 4: öncü materyal olarak Ag (NH3)2F solüsyonu ve Er:YAG lazer uygulandı, Grup 5: yalnızca Nd:YAG lazer, Grup 6: yalnızca Er:YAG lazer uygulandı.Bu uygulamalardan sonra kök kanalları AH Plus kanal patı ve güta perka konlar ile lateral kondensasyon tekniği ile dolduruldu ve örnekler 370 C'de % 100 nemli ortamda bekletildi. Daha sonra örnekler akrilik rezin bloklara gömülerek Universal test cihazı ile kırma testine tabi tutuldu. Kırma testi uygulanırken dişlerde fraktür meydana geldiği andaki değerler Newton cinsinden kaydedildi. Sonuçların istatistiksel analizi için tek yönlü varyans analizi ve Tukey çoklu karşılaştırma testleri yapıldı.Çalışmamızın ikinci aşamasında 36 diş iki eşit gruba ayrıldı. Her iki gruptaki dişlerden öncelikle Gates-glidden frezleri ile dentin parçacıkları elde edildi. Daha sonra ilk gruptaki dişlere Nd:YAG lazer uygulandı ve uygulamadan sonra tekrar Gates glidden frezleri ile dentin parçacıkları elde edildi. İkinci gruptaki dişlere Er:YAG lazer uygulandı ve ilk gruptaki gibi aynı şekilde dentin parçacıkları elde edildi. Elde edilen bu numunelerin Ca, P, Mg, K ve N içerikleri ve Ca/P oranları lazer uygulamasından önce ve sonra Inductively coupled plasma- atomic emission spectroscopy (ICP-AES) cihazı ile tespit edildi. Sonuçlar tek yönlü varyans analiz testi ile değerlendirildi.Çalışmamızın sonuçları Er:YAG ve Nd:YAG lazerin , Ag(NH3)2F solüsyonu ile kombine olarak kullanılmasının endodontik tedavi görmüş dişlerin fraktür direncini arttırdığını (p< 0.05) gösterirken, tek başına lazer uygulamasının ise dişlerin fraktür direnci üzerinde önemli etkisinin olmadığını gösterdi (p>0.05). Her iki lazer uygulamasının, dişlerin temel elementleri olan Ca, P, Mg, K ve Na içeriklerinde ve Ca/P oranlarında anlamlı değişikliğe neden olmadığı tespit edildi (p>0.05). The aim of this in vitro study is to evaluate the effects of Er:YAG and Nd:YAG laser systems used in endodontic treatment on mineral content and fracture resistance of the teeth by means of using in the root canals.In our study 126 lower premolar teeth extracted from periodontal and prosthetics reasons were used. The crowns of the teeth were removed from the level of enamel-cement and were kept in distilled water until the onset of the experiment. Because our study was carried out in two phases, 90 teeth were used to evaluate fracture resistance following laser applications, the other 36 teeth to detect the mineral content. In the first phase, 90 teeth were divided into six groups, each of which consists of 15 teeth for fracture experiment.Group 1: Control group, Group 2: only Ag(NH3)2F (Diamine silver fluoride) solution was applied to the root canals, Group 3: as initiator material Ag(NH3)2F solution and Nd:YAG laser was applied to the root canals, Group 4: as initiator material Ag(NH3)2F solution and Er:YAG laser was applied to the root canals, Group 5: only Nd:YAG laser was applied to the root canals, Group 6: only Er:YAG laser was applied to the root canals.After these applications, root canals were filled with AH Plus canal sealer and Gutta-percha cones by means of lateral condensation technique. The samples were kept as 100 % humidity at 370 C. Then, the samples were inserted into acrylic resin blocks, and they were undergone to fracture test by means of Universal test device. While fracture test is applied, the values when the fracture occurred in the teeth were recorded as regards Newton. For the statistical analysis of the results, one-way variance analysis and Tukey multiple comparison tests were carried out.In the second stage of our study, 36 teeth were divided into two equal groups. Of two groups? teeth, firstly dentin chips were obtained by means of Gates-Glidden drills. Then, Nd:YAG laser was applied to the teeth in the first group and after the application, dentin chips were re-obtained by means of Gates-Glidden drills. Er:YAG laser was applied to the teeth in the second group and similarly, dentin chips were obtained. Ca, P, Mg, K and Na contents of these obtained samples and Ca/ P rates were fixed after and before laser application by means of ICP-AES device. The results were evaluated by means of one-way variance analysis.The results of our study indicated that the use of Er:YAG and Nd:YAG laser together with Ag(NH3)2F solution increased fracture resistance of the teeth undergone to endodontic treatment (p< 0.05) while only laser application didn?t have any effect on fracture resistance of the teeth (p> 0.05). It was determined that both laser applications did not lead to significant change over Ca/P rates and the content of Ca, P, Mg, K and Na, basic elements of the teeth (p>0.05). 99

Türkiye'de iller sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyleri açısından önemli farklılıklar göstermektedir. Bu çalışmada, Türkiye'deki 81 ilin gelişmişlik düzeyleri tahmin edilme amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, demografik, eğitim, sağlık, ekonomik ve tarım değişkenleri kullanılmıştır. Analizde kullanılan değişkenler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kuruluşu yayınlarından alınmıştır. Faktör analizi sonucunda, demografik ve sağlık göstergeleri, tarım göstergeleri, istihdam göstergeleri, ekonomi göstergeleri ve eğitim göstergeleri şeklinde isimlendirilen beş faktör elde edilmiştir. İllerin, elde edilen bu faktörlerdeki faktör yüklerine göre sosyal ve ekonomik gelişmişlik açısından yerleri belirlenmiştir. Kümeleme analizi sonucunda, iller üç gruba ayrılmıştır. Birbirine en çok benzeyen iller aynı grup içersinde yer almıştır. Birinci grup en gelişmiş illeri, ikinci grup gelişmiş illeri ve üçüncü grupta gelişmemiş illeri göstermektedir. Bu bağlamda birinci grupta sadece İstanbul ili, ikinci grupta İzmir, Ankara, Kocaeli ve Bursa illeri ve diğer 76 ilde üçüncü grupta yer almaktadır.Anahtar Sözcükler: Faktör Analizi, Kümeleme Analizi, Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Düzeyi Theprovinceshaveshownimportantdifferences in terms of socio-economicsdevelopmentlevels. The main aim of thisstudy is toestimate of thedevelopmentlevels of 81 provinces of Turkey. Demographic, education, health, economicandagriculturelvariables is used in thisstudy. Factorandclusteranalysisthataremultivariatestatistical methodswereusedfortheestimates. Thefivefactorsnamed as demographic, health, economicandeducationindicatorswereobtainedfromfactoranalysis. Accordingtofactorweights, thelevels of socialandeconomicdevelopment of theprovinceshavebeenidentified. As a result of the cluster analysistheprovinceshavebeenclassified as threegroups, Theprovincesthatareverysimilartoeachothertookplacewithinthesamegroup. Thefirstgroup is composed of themostdevelopedprovinces, thesecondgroup is composed of developedprovincesandthethirdgroup is composed of undevelopedprovinces. Inthiscontext, in thefirstgroupthere is onlytheprovince of İstanbul, in thesecondgrouptherearetheprovinces of İzmir, Ankara, Kocaeli ve Bursa.Theremaining 76 provinces is in thethirdgroup.KeyWords:Factor Analysis, Cluster Analysis, Socio-Economic Development Level 100

Tüketicilere, hakkında bilgi edindikleri malları denemek ve bunlar arasında tatminkâr bulduklarını yeniden satın almak, tatminkâr bulmadıklarını tekrar satın almaktan kaçınmak imkânı veren markalar, sanayileşme ile birlikte önem kazanmaya başlamış ve günümüzde dünya pazarlarında yaşanan globalleşme ile ürün çeşitliliğinin artması sonucu tüketici karar verme sürecindeki etkisinden dolayı önemini her geçen gün arttırmaktadır.Tüketicinin bir markayı tercih edip etmemesi birçok faktöre bağlıdır. Özellikle ele alınması gereken husus markanın tüketici tarafından bilinip bilinmediği ya da farkında olunup olunmadığıdır. Markanın imajı, markanın ünü, markadan duyulan memnuniyet, markaya duyulan güven ve birçok unsur tüketicilerin markaya olan bağlılıklarını etkileyen en önemli faktörlerdendir. Yapılan bu çalışma ile ?gençlerin markaya duyduğu güven ve memnuniyetin marka bağlılığı üzerine etkileri? incelenmek istenmiştir.Dört bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde marka kavramı ele alınmış, markanın önemi, yararları ve unsurları ayrıntılı olarak anlatılmıştır. İkinci bölümde; markaya duyulan güven ve markadan duyulan memnuniyetin barka bağlılığı ile ilişkisine bakılmış ve marka bağlılığını etkileyen faktörler incelenmiştir. Üçüncü bölümde; marka bağlılığı, imajı, güveni, memnuniyeti gibi konularda literatürde yapılan araştırmalara yer verilmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise gençlere yönelik uygulanan anket çalışmasının sonuçlarına ait bilgiler bulunmaktadır. The trademarks ,which enable the consumers to try the goods which consumers has information and enable consumers facility that they find something satisfying to buy or not to buy which is not satisfying ,has started to gain importance with industrialization, globalization in the the world market and the impact of the increasing product range on the consumers, day by day.The chose of the consumer depends on many factors. Especially the matter that should be taken in consideration is if the trademark is known or not known or if the consumer is aware of the trademark or not. The image and fame of the brand, consumer satisfaction, and customers? trust are the main factors that effecting customer loyality. By this study, the effects of the trust and the satisfaction of the youth on brand loyalty is investigated.The study consists of four parts. In the first part the term trademark is treated. The importance, benefits and the elements of trademarks are explained. In the second part the relation between the satisfaction, trust of trademark and brand loyalty, the factors which effects the brand loyalty are analysed. In the third part; the investigations of some terms such as brand loyalty, fame, trust and the satisfaction of the brand are studied. The last stage includes the results of the survey studies that are made with youth. 112

Kredi kartları, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Her geçen gün kredi kartı sayısında ve kullanımında büyük bir artış gözlenmektedir. Kredi kartlarının ödeme aracı olarak kullanılmasının yanında, nakit ihtiyacını ortadan kaldırması ve kullanım kolaylığı sağlaması açısından yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş bulunmaktadır.Türkiye'de kredi kartı harcamalarının ekonomik büyüme ve enflasyon üzerine etkilerini araştırılmıştır. Çalışmanın uygulama bölümünde Ocak 2002- Aralık2010 dönemi aylık verileri kullanılarak öncelikle değişkenlerin zaman serilerine ilişkin durağanlık testleri yapılmıştır. Ardından kredi kartı ile yapılan harcamalara etki eden faktörlerin analiz edilmesi amaçlanmış ve çoklu regresyon analizi uygulanmıştır.Tüm analiz sonuçları istatistiksel olarak değerlendirilmiş, kredi kartı harcamaları ile ekonomik büyüme arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Fakat kredi kartıyla yapılan harcamaların enflasyon oranını etkilediği sonucuna varılmıştır. Ancak kredi kartı harcamaları ve enflasyon arasında her ne kadar anlamlı bir ilişki görülse de negatif yönlü bir ilişki yani beklenen işaretin tersi yönünde bir sonucu varılmıştır. Credit cards are commonly used in the country as in the world. It is clear that the number and usage of credit cards are increasing more and more. They have become indispensable part of life due to being regarded as instrument of payment, eliminating cash need, and providing ease of use.The influences of credit card spending on economic growth and inflation have been analysed. In the run phase of the study, stationarity tests related to time series of variables were primarily conducted by using monthly data covering january 2002 ? december 2010 period. Afterwards it was aimed to analyse the factors effecting credit card spending and for this, multiple regression analysis was applied.All analyse results were statistically evaluated and it was not found out that there was any interactive relation between credit card spending and economic growth while it was concluded that credit card spending affected inflation rate. Avoidant relation namely a result contrary to expectations was, however, was concluded eventhough a significant relation was observed between credit card spending and inflation. 101

Kalite bugün üretici ve tüketicilerin konuştuğu tek ortak dil haline gelmiştir. Globalleşme ile ülkeler arasındaki ekonomik sınırlar giderek belirsizleşirken, müşteri beklentilerini karşılayan ve aşan ürünlerin zamanında ve makul fiyatlarla sunulması rekabet gücü için anahtar faktördür.Yüksek rekabet ortamında dünya pazarlarında rekabet edecek şirketlerin, dünya çapında geçerli kalite değerlerine sahip olmaları gerekmektedir. İşte bu noktada daha kaliteliyi daha düşük maliyetle üretmeyi sağlayabilecek bir sistem olan Toplam Kalite Yönetimi ortaya çıkmaktadır. Ancak bu sistemin şirket kültürünün kalite kültürüne dönüşümünde etkili bir şekilde kullanılıp kullanılmayacağı bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.İnsan kaynaklarını geliştirmeye önem veren girişimciliği, yaratıcılığı teşvik eden, her kademedeki personelin Toplam Kalite Yönetiminin gerektirdiği kaliteye ruhen uyumunu sağlayan, yeniliklere açık bir kültürel ortamda ve mutlaka yönetimin başarılı liderliğinde uygulanacak bir Toplam Kalite Yönetimi bir şirketi dünya pazarlarındaki başarılara taşıyacak güçlü bir sistemdir. Fakat Toplam Kalite Yönetimini başarı ile uygulayabilmek için kurum kültürünün bir alt yapı olarak uygun özelliklere getirilmesi gerekmektedir.Önce literatür taraması ile kurum kültürü, Toplam Kalite Yönetimi kalite kültürüne dönüşüm stratejileri incelenmiş, daha sonra anket yolu ile alan araştırması yapılmıştır. Toplanan bilgiler analiz edilmiştir. Verilere güvenirlik analizlerinden sonra ANOVA, korelasyon testleri ve katlı regresyon analizleri uygulanmıştır.Araştırmanın sonuçları, kurum kültürlerine göre Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarının başarısının değiştiğini göstermektedir. Adokrasi ve klan kültürlerinde Toplam Kalite Yönetimi çok daha başarı ile uygulanabilmektedir. Bu kültürlerin evrensel kalite değerlerini daha büyük oranda kazandıkları gözlemlenmiştir. Quality has become the only common language spoken among the producers and the consumers. As the economical borders between the countries have become vague with the globalization, to serve the products that provide and exceed the expectations of the customers in time and with reasonable prices is the key factor for competition power.The competition in the world markets is continuously increasing. The firms planning to stay in business life have to sell better quality products at lower prices in order to keep their existence.A firm should emphasize human resources development, must motive creativity, should be open to innovativeness, and have the commitment of the top management in order to have a successful Total Quality Management which will bring the company to superior results in the world markets.The study includes a literature survey on corporate culture, Total Quality Management and quality culture transformation strategies and field study which has been conducted through a questionnaire. Data were analyzed by using various statistical techniques. The findings are presented together with the implications to the firms and researchers.It is a necessity for companies to possess universal quality culture values in order to be able to compete in the world markets. Total Quality Management is a system that will make the way to these values. However, corporate culture must have appropriate properties for a successful Total Quality Management implementation.The findings of the study showed that the success of Total Quality Management projects changes in accordance with corporate culture. In adhocracy and clan cultures, Total Quality Management has been observed to have universal quality culture values at higher rates. 159

Bu çalışmamızın amacı, farklı sertleşme sürelerine sahip değişik içerikli kanal patlarının, 3T3 fare fibroblastları üzerinde oluşturdukları sitotoksisitelerinin in vitro olarak incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır.Kök kanal patları kontaminasyon riskinden korunmak için aseptik koşullarda üreticilerinin talimatlarına göre hazırlandı. 2 mm çapında ve 10 mm uzunluğundaki standart steril cam kalıplar kullanıldı. Test örnekleri üç gruba ayrıldı. Birinci gruptaki örnekler hazırlandıktan sonra hemen değerlendirildiler. Diğer gruplardaki örnekler hazırlandıktan sonraki 3. günde ve 7. günde değerlendirildiler. Farklı sertleşme zamanına sahip örnekler, 1 günlük, 4 günlük ve 7 günlük ekstraksiyon periyotları için 10 ml' lik kültür mediumda dilüe edildiler. Her dilüsyon periyodundan sonra ekstre alındı, 0.22 µm' lik filtrede steril edildi ve 1:1, 1:2, 1:4, 1:8 oranlarında seyreltilerek, 1 günlük inkübasyon süresince 3T3 fare fibroblastlarına uygulandı. Yaşayabilen hücre oranları MTS analizi yapılarak değerlendirildi. Araştırmamızı oluşturan çeşitli değişkenler, oluşturdukları sitotoksisiteye göre, hem kendi aralarında hem de kendi içlerinde istatistiksel olarak değerlendirildi. Araştırmamızda, her kanal patının, her sertleşme ve ekstraksiyon süresinin ve her seyreltme oranının kendi aralarında istatistiksel olarak önemli farklılıklar gösterdiği bulundu (p AH 26 > Endomethasone N > AH Plus > RSA olarak sıralandılar. Ayrıca çalışmada elde edilen bulgulara göre sertleşme zamanı ve seyreltilme oranı arttıkça, sitotoksisite azalırken, ekstraksiyon süresi uzadıkça sitotoksisite artmaktadır. The present study aimed to evaluate and compare different canal sealers in different setting times in terms of the cytotoxicity they induce on 3T3 mouse fibroblasts. Root canal sealers were prepared according to manufacturer instructions under aseptic conditions to avoid any contamination risk. Standard sterile glass moulds with 2 mm diameter and 10 mm length were used. Test samples were divided into three groups. In the first group, test samples were instantly evaluated after preparation. In the other groups, test samples were evaluated on the third and seventh days after preparation. Samples with different setting times were diluted in 10 ml culture medium for extraction periods of 1 day, 4 days, and 7 days. Extracts were taken after each dilution period, sterilized by 0.22 µm filter, diluted 1:1, 1:2, 1:4, 1:8, and applied to 3T3 mouse fibroblasts during one-day incubation. MTS analysis was performed to evaluate viable cell rates. Different variables included in our study were statistically evaluated both in relation to each other and independently in terms of the cytotoxicity they induced. The result confirmed that all the sealers and each setting and extraction times, and each dilution showed statistically significant differences (p AH 26 > Endomethasone N > AH Plus > RSA. Furthermore, this study?s result show that as setting time and dilution increase, cytotoxicity decreases; and the longer the extraction time, the greater the cytotoxicity. 78

Bu çalışmanın amacı KTÜ (Karadeniz Teknik Üniversitesi)'de çalışan öğretim elemanlarının iş doyum düzeylerini belirlemek, demografik değişkenler (unvan, cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem) açısından iş doyumunun farklılaşıp farklılaşmadığını araştırmaktır.Araştırmaya 2006?2007 eğitim-öğretim yılında KTÜ'ye bağlı fakülte ve meslek yüksekokullarında görevli öğretim elemanlarından 264 kişi katılmıştır. İş doyumunu belirlemek için akademik çalışmalarda çok yaygın olarak kullanılan ?Minnesota İş Doyum Ölçeği? ve kişisel bilgiler için ?Kişisel Bilgi Formu? kullanılmıştır.Analizler için SPSS for Windows 12.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırmanın hipotezlerine ilişkin verilerin çözümlenmesi için frekans, yüzde dağılımları, aritmetik ortalamalar, t-testi, Tek Yönlü Varyans Analizi ve Bonferroni testi gibi istatistiksel çözümlemelerden yararlanılmıştır. Araştırma verilerinde demografik değişkenler açısından elde edilen sonuçlarda unvan değişkeni göre; fakültelerde çalışan öğretim görevlilerinin ödemeler, çalışma arkadaşları, tanınma alt boyutlarında meslek yüksekokullarında çalışan öğretim görevlilerinden, cinsiyet değişkenine göre; fakültelerde çalışan bayan öğretim elemanlarının çalışma arkadaşları alt boyutunda meslek yüksekokullarında çalışan bayan öğretim elemanlarından, medeni durum değişkenine göre; fakültelerde çalışan bekâr öğretim elemanlarının otorite, çalışma şartları, tanınma alt boyutlarında meslek yüksekokullarında çalışan bekâr öğretim elemanlarından daha düşük doyuma sahip oldukları bulunmuştur.Yaş değişkenine göre yetenekleri kullanabilme ve başarı alt boyutlarında fakültelerde çalışan 21?40 yaş arası öğretim elemanlarının meslek yüksekokullarında çalışan 21?40 yaş arası öğretim elemanlarından, kıdem değişkenine göre ise aktivite ve başarı alt boyutlarında fakültelerde çalışan 1?10 yıl arası kıdeme sahip öğretim elemanlarının meslek yüksekokullarında çalışan 1?10 yıl arası kıdeme sahip öğretim elemanlarından daha yüksek doyuma sahip oldukları görülmüştür. The aim of this study is to determine the level of job satisfaction of the personnel working for Karadeniz Techinacl Universiy (KTU), and to investigate whether or not job satisfaction shows variety in terms of demographic variables (title, sex, age, marital status, and length of service).264 personnel from the various faculties and vocational The ?Minnesota Job Satisfaction Survey?, which is commonly used in academic studies, was used to determine the level of job satisfaction, and a ?Personal Information Form? was used to get the personal information.SPSS 12.0 for Windows was used for the analyses. For the analyses of the data related to the hypotheses of the study, such statistical analyses as frequency, percentage, arithmetic means, t-test, one-way ANOVA, and Bonferroni test were used.In terms of demographic variables, the study has found the following: In terms of the variable of title: the teaching staff in the faculties have less job satisfaction in terms of payments, workmates and recognition sub-variables than the teaching staff in vocational higher schools.In terms of the variable of gender: The female teaching staff in the faculties have less job satisfaction in terms of workmates sub-variable than the female teaching staff in vocational higher schools.In terms of the variable of marital status: The single teaching staff in the faculties have less job satisfaction in terms of the authority, working conditions and recognition sub-variables than the single teaching staff in the vocational higher schools.In terms of the variable of age: The teaching staff in the faculties in the 21-40 age range have higher job satisfaction in terms of the the use of abilities and success sub-variables than the teaching staff of the same age range in the vocational higher schools.In terms of the variable of length of service: The teaching staff in the faculties with 1-10 years of experience have higher job satisfaction in terms of the activity and success sub-variables than the teaching staff with the same experience in vocational higher schools. 120

02. Özet Barter Sistemini diğer sistemlerden farklı kılan temel unsur, her müşteriye uygun çözüm üretme yeteneğidir. Bu anlayışa dayanarak, barter sistemine katılacak her kuruluş incelendikten sonra, barter sistemi içinde nasıl başarılı olabileceği kendisine gösterilir. Barter sistemi kendisine katılacak kuruluşa, sistemin neden kullanılması gerektiği bilgisini nasıl kullanılması gerektiği bilgisi ile birlikte vererek de kendisini diğer finans sistemlerinde^ ayrıcalıklı kılar. Firma, barter ortak pazarına dahil olduktan sonra, ihtiyaç duyduğu mal veya hizmeti satm almak istediğinde sisteme, alım bedeli kadar teminat mektubu vermek durumundadır. Bu teminat özellikle gayrimenkul ipoteği ve banka teminat mektubu olarak alınmaktadır. Eğer önce sisteme mal veya hizmetini satmış ise sattığı miktar kadar satm alma kredisine sahip olmaktadır. Barter sistemi bu özellikleri normal finans sistemlerinden aynlmaktadır.Bu çalışmada öncelikle barter sistemi ile ilgili genel bilgiler verilmiştir. Daha sonra ülkemizdeki durumu göz önüne alınarak sistemin işleyişi hakkında bilgi verilmiş ve sistemin pazarlama ile olan ilişkisi ortaya konmuştur. Son olarak ta sistemin yalnızca bir finansman sistemi değil aynı zamanda bir pazarlama sistemi olduğu görüşü ortaya konmuştur. IX 03. Summary What distinguishes a barter system from other system, is the capability of sourcing customer specific solutions. Therefore, any firm that is to join the system is analyzed in detail, and consulted regarding how it can be most productive and successful in use of the system. Knowing the `why's` and `how's` about the system helps member companies appreciate the distinguishing factors that set it apart from other financial systems. Being a member of the barter common market does not mean that member firms must satisfy their needs using the common market nor that they must sell their goods/services in the barter common market. The members sell the goods/services they find suitable and purchase those they want to. Sales and purchases are decided solely by the member. Barter system with this and similiar characteristics is differ from normal financial system. In this research, firstly general knowledge about barter system is given. After that, the barter system procedures' information taking into account in Turkey is announced and relation between barter system and marketing revealed. Finally, it is explained that barter system is not only a financial system but also a marketing system. X 119

Ill ÖZET Çalışmamızda 3 farklı kök kanalı şekillendirme aleti ve 4 farklı yıkama solüsyonu kullanılarak bunların kök kanallarının koronal-orta ve apikal bölgelerde smear tabakasını ne kadar uzaklaştırabildiği incelenmiştir. Kanal şekillendirme aletleri olarak el aleti (Hedström eğe), Giromatik ve Hero 642 sistemi kullanılmıştır. Solüsyon olarak, sodyum hiporlorit (NaOCİ), Etilendiamine Tetra Asetik Asit (EDTA), EDTA+NaOCl kombinasyonu ve serum fizyolojik kullanılmıştır. Çalışmamızda 64 adet ön grup diş kullanılmış, bunların kuron kısımları uzaklaştırıldıktan sonra rastgele 16 dişten oluşan 4 gruba ayrılmıştır. El aleti, Giromatik ve Hero 642 sistemiyle şekillendirilmiştir. 4. grup kontrol grubu olarak kullanılmış, şekillendirme işlemi yapılmamıştır. Her gruptaki dişler irrigasyon için 4 'erli 4 alt gruba ayrılmış ve irrifasyon işlemi yapılmıştır. Serum fizyolojikle yıkanan kanallar kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Dişlere mesio-distal yönde oluklar açılarak sıvı azotta bekletilmiş ve ikiye ayrılmıştır. 200 °A kalınlığında altınla kaplanarak scanning elektron mikroskobik (SEM) 'de incelenmiştir. Testler sonucunda aletler arasında en iyi temizleme Hero 642 sisteminde, solüsyonlar arasında EDTA+NaOCl kombinasyonunda ve bölgeler arasında koronal bölgede elde edilmiştir. Şekillendirme işlemi yapılmayan kontrol grubunda smear tabakasının varlığı görülmemiştir.IV Testlerimiz sonucunda en iyi temizlemenin El aleti/NaOCİ/Koronal, Giromatik/NaOCİ/Koronal ve Hero 642/EDTA+NaOCl/Orta kombinasyonlarında olduğu görülmüştür. V SUMMARY In our study, by using three different root canals forming device and four different irrigation solution, it was investigated how much root canals might be able to remove smear layer in coronal-middle and apical region. Hand device (hedstroem file), Giromatic and Hero 642 system were used as forming devieces. Sodium Hypochlorite (NaOCl), Ethylen diamine Tetra Acetic Acid (EDTA), EDTA+NaOCl combination and saline were used as solution. 64 anterior group teeth were used in our study, and after the crowns of the selected teeth, they were divided into four groups ( consisting of 16 teeth) randomly. These teeth were formed with Hand device, Giromatic and Hero 642 system. The fourth group was used as control group, and forming process couldn't performed. The teeth in each group were divided into four each four subgroups, and irrigation process was carried out. The canals washed with saline were used as control groups. It was grooved to the teeth in the direction of mesio-distal, it was kept in liquid nitrogen, and divided into two. By covering with gold in 200°A thickness, it was scrutinized under Scanning Electron Microscope (SEM). In the results of tests, the best cleaning among the devices was obtained from Hero 642 system, and from EDTA+NaOCl among the solutions, and from coronal regions amongs the regions. In control group in which forming process wasn't carried out, the availability of smear layer couldn't be observed.VI In the results of our tests, it was found out that the best cleaning become in hand- device/NaOCl/Coronal, Giromatic/NaOCl/Coronal, and in Hero 642/EDTA+NaOCl/ Middle combinations. 93

in ÖZET Endodontik tedavinin başarılı olabilmesi, kullanılan kök kanal dolgu maddesinin kalitesiyle doğrudan ilgilidir. Çalışmamızda farklı yoğunluktaki sekiz değişik kök kanal dolgu maddesi kullanılmıştır. Bu maddeler, N2, Sealapex, Diaket, CRCS, Apexit, AH26, Grossman formülü ve Endodent-P dir. Çalışmamızda endodontik kanal dolgu maddelerinin fiziksel özelliklerinden olan boyutsal değişimi uzun bir zaman periyodunda gözlemledik. Her kök kanal dolgu maddesi için özel hazırlatılmış 'U' şekli verilmiş 12 adet cam tüp kullanıldı. Sekiz adet tüpte kontrol grubu olarak kullanıldı. Kanal dolgu maddeleri üretici firmaların önerileri doğrultusunda hazırlandı. Tüplere tüberkülin enjektörlerle dolgular yerleştirildi. Tüpler disrile suyla dolduruldu, uçları silikonla tıkaçlandı ve parafin bantlarla tamamen kaplanarak 37°C de etüvde bekletildi. 180 gün boyunca su meniskus seviyesi ölçüldü, sular çıkarıldı, örneklerin nem tayini yapıldıktan sonra tartanlar yapıldı. Sonuçların istatistiksel değerlendirilmesinde Anova tek yönlü ve Anova çift yönlü varyans analizleri kullanıldı. Veriler tablo ve grafiklerde gösterildi. İlk 30 günde Sealapex ekspansiyon gösterirken diğer dolgular değişik oranlarda kontraksiyon gösterdiler. 6 ay sonunda CRCS, Apexit, Diaket yaklaşık oranlarda ve en fazla boyutsal değişiklik gösterdi, bu dolguları Grossman, AH26, N2, Endodent-P, takip etti, Sealapex en az kontraksiyon gösterdi. Bu süre sonunda Diaket en fazla su absorbsiyonu ( % 15.98 ) gösterirken, CRCS ise en az su absorbsiyonu ( %5.25 ) gösterdi. Dolgu bütünlüğü açısından en iyi direnciIV CRCS ( % 2.72 ) verdi. Apexit ve Endodent-P negatif değerlerle (%-0.58,-0.69) çözünürlük gösterdiler. SUMMARY The success of the endodontic treatment is directly connected with the quality of root canal sealer material. In this study eight different root canal sealer materials have been used. These substances are N2, Sealapex, Diaket, CRCS, Apexit, AH26, Grossman, and Endodent-p. The dimensional differences, one of the primary properties of endodontic canal sealer materials, have been examined in a long duration of time. Specific `U` shaped glass-tubes are used in this process. For each sealer, twelve tubes are used. And also eight tubes are used as control group. Canal sealer materials are prepared according to the suggestion of the producing companies. The sealers are put into the tubes by using tuberculin injectors. Tubes are filled with distilled water, plugged with silicone, completely covered with paraffin wax tape and kept in an incubator at 37°C Water meniscus levels are measured for 180 days, dried up and weighed after testing their moisture levels. For the statistical valuations Anova one way and Anova two way analysis are used. The findings are shown in tables and diagrams. With in the first 30 days, Sealapex appeared to have expanded while other types of sealers showed contraction in various degrees. At the end of 6 months, the greatest dimensional changes were observed in CRCS, Apexit and Diaket. Grossman, AH26, N2, Endodent-P indicated a change in medium size while Sealapex demonstrated the least amount of change in comparison with the others. At the end of this period while Diaket displayed the maximum (%15,98) liquid absorption, CRCS displayed the minimum (% 5,25). CRSCS ( %2.72) reflected the bestVI resistance in terms of filling completeness. Apexit and Endodent-P have shown solubility with the negative proportions (%- 0,58 - 0,69). 59

02. Özet Bu çalışmanın amacı Türkiye Orman Ürünleri Sanayinde faaliyette bulunan firmalarca uygulanan Kalite Güvence Sistemlerinin Operasyonel Ölçüm Değişkenlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Bu sebeple söz konusu bilgilere ulaşabilmek için gerekli verilerin elde edilebilmesi amacıyla bir bilgi toplama formu (anket) geliştirilmiştir. Türkiye Odalar ve Bor salar Birliğine kayıtlı, elliden fazla çalışanı olan 198 firmadan sağlanan ve cevaplan çalışma nın amacına uygun olan 29 adet anket sonucu incelenmiştir. Birinci bölümde araştırmanın anlam bütünlüğünün sağlanmasına yardımcı olacağı kanı- sıyla Türkiye Orman Varlığı ve Orman Ürünleri Sanayiinin karakteristik özellikleri ifade edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde kalite, kalite güvence sistemi, toplam kalite yönetimi kavramları ve bu kavramlar arasındaki ilişkiler tanımlanmaya çalışılmıştır. Daha sonraki kısımda anket formlarının hazırlanması; nedensellik ilkesine dayanılarak ayrıntılı olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Kalite Kontrol Organizasyonu, statüsü, yapısı ve faaliyetleri dış çevresel faktörlerle uyuşum ve etkinliği tartışılmıştır. Beşinci bölümde, incelemeye değer görülen 29 anket, sayısal değerlere dönüştürül dükten sonra Access for Windows 95 veritabanı ve Excel hesap programıyla sıklıklar, açı sından incelenmiş ve Türkiye Orman Ürünleri Sanayiinde işletmelerin İstatistiksel Yöntem lere ve Kalite Maliyetlerine; kısaca Kalite Güvence Sistemlerine yaklaşımları konusunda karşılaştırma ve yorumlar yapılmıştır. Cevapların doğruluğunun ve işletme politikasını yansıtma oranını en çoklamak için anketi cevaplayan kişilerin, işletmelerin kalite politikalarını belirleyen kişiler olmasına gayret gösterilmiştir. Elde edilen değerlerin yorumlanması ve literatür araştırması ile karşılaştırılma sı ile Türkiye'deki mevcut durum hakkında kısıtlı da olsa yorum yapma olanağı doğmuştur. VII 03. Summary The aim of this study is investigation and interpretation of operational measuring vari ables of quality assurance system which is carrying out by the firms in the Turkish Forest Product Industry. That is why, it has been constituted `an information collecting form (questionnaire) ` the aforementioned information; and has been investigated 29 inquetion- naire results. This questionnaire has results has been obtained from the 198 firms which has more than 50 employees, and enrolled ` The Turkish Associations and Stock Exchange Union' In the first section, it has been explained special characteristics of The Turkish forest existence and forest product industry; to ensure the meaning wholeness of the study. In the second section, it has been described the concepts of quality management and the relations among this concepts. In the next section it has been revealed the preparation of the inquiry forms in the frame of the principal of casualty, and discussed harmony and effectiveness of this harmony external environmental factors with quality control organisation statue, structure and ac tivities. In the result section, this 29 inquiries which has been transformed into numerical val ues examined with Access and Excel in the frame of such subjects; frequencies, and it has been comparisons and interpretations on the subject of firm approaches to statistic methods and Quality Assurance System in the Turkish Forest Products Industry. Persons Who answered the inquiry are the persons who can determine the Quality Politics in firms. So that, it has been ensured the reflection rate of the management policy. By means of the maximisation and comparison; it has been appeared the opportunity of interpretation about existence position in Turkey. VIII 123

81

m SUMMARY In this in vitro study, apical sealing capabilities of four different root canal fillings (CRCS, N2 Universal, Sealapex, Endomethasone) were compared by linear dye penetration and electro chemical II methods. 192 maxillary incisor and canine teeth were divided equally into four groups. Linear dye penetration method was applied to the three groups, and the electro-chemical method to only one. In linear dye penetration method, 2 per cent methylene blue dye was used; and the teeth in the first, second, and third groups were immersed in it for 24 hours, 3 months, and 6 months, respectively. The apical leakaye of each tooth in the forth group were measured per day for a 32-day period by electro chemical method. The leakage amounts measured by both methods were analysed by variance analysis and Duncan's multiple range test. It has been observed by linear dye method that no statiscally significant difference was found among all the filling materials at the 24-hour and 3-month periods. At the sixth month N2 Universal showed the least leakage (p0,05). m SUMMARY In this in vitro study, apical sealing capabilities of four different root canal fillings (CRCS, N2 Universal, Sealapex, Endomethasone) were compared by linear dye penetration and electro chemical II methods. 192 maxillary incisor and canine teeth were divided equally into four groups. Linear dye penetration method was applied to the three groups, and the electro-chemical method to only one. In linear dye penetration method, 2 per cent methylene blue dye was used; and the teeth in the first, second, and third groups were immersed in it for 24 hours, 3 months, and 6 months, respectively. The apical leakaye of each tooth in the forth group were measured per day for a 32-day period by electro chemical method. The leakage amounts measured by both methods were analysed by variance analysis and Duncan's multiple range test. It has been observed by linear dye method that no statiscally significant difference was found among all the filling materials at the 24-hour and 3-month periods. At the sixth month N2 Universal showed the least leakage (p0,05). 60

Özet Son yıllarda Türkiye'de tekstil endüstrisinde büyük gelişmelerin olduğu bilinmek- tedir. Bu yolla ülkemize önemli miktarda döviz girdisi olmakta, Devlet tarafından tekstil yatırımları teşvik edilmektedir. Bu süreç içinde, ülkemizde artan halı iç talebi gün geçtikçe pahalılaşan el halıları ile karşılanamaz duruma gelmişti.Bu nedenle hükümetçe alınan tedbirlerle makina halıcılığı teşvik edilmiş, ve el dokusu halıların kalitelerinin ıslah edilerek ihracatının arttırılması amacı gerçekleşmiştir. Makina halıcılığı artık günümüzde iç pazarların yanında dış pazarlar içinde büyük potansiyel birikimlere sahiptir. Ülkemizdeki ekonomik sıkıntılarda sektörün kendini ihracata yöneltmesini bir zorunluluk haline getirmiştir.Dış ülkelerle kalite rekabetini sağlıyabilmek için bu sanayi dalımız sorunlarını ortaya koyma ve halletme süreci içine girmiştir. Makina halıcılığımızın bu çabalan doğrultusunda yurdumuzda üretilen makina halılarının teknolojik özelliklerini inceleyip dış ülkelerde geçerli olan verilere yaklaşımını saptamak ve makina halılarının kalite eksiklerine ışık tutabilmek amacı ile `Makina halılarının kalite özellikleri üzerine bir araştırma ` konusunda bu çalışma yapılmıştır. vııı 61

Üretim planlaması ve optimizasyon çalışmaları üretim yapan bütün işletmelerde işletmelerin hedefleri ve işletim politikaları çerçevesinde, üretim kaynaklarının en uygun ölçüde tahsisi ve maksimum kar elde etmeyi amaçlar. Sağlıklı bir üretim planı, ürünleri uygun sürede kapasitenin en iyi kullanım şartlarında ve mimimum maliyette vermeli ve bir çok bütçe işlemlerine temel oluşturmalıdır. Bunların dışında insangücü ihtiyacım ve fazla mesaide dahil olmak üzere çalışma saatlerini de saptamalıdır. Bir konfeksiyon işletmesinde üretim planlaması ve üretimin optimizasyonu konusunda hazırlanmış çalışmanın ilk bölümünde, genel olarak üretim kavramı ve endüstrideki üretim çeşitleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, üretim yönetiminin önemli konularından biri olan üretim planlaması ve üretim planının hazırlanabilmesi için yapılması gerekli ön çalışmalar hakkında bilgi verilmiş, ana üretim planının yanında detaylı planlama ve üretim planlamanın ayrılmaz bir parçası olan üretim kontrolü anlatılmıştır. Üçüncü bölümde, bir optimizasyon tekniği olan doğrusal programlama tekniği ve doğrusal programlama probleminin çözüm yollarından grafik ve simpleks metod üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde ise üretim planlamada kullanılan şebeke analizi tekniklerinden PERT (Proje Geliştirme ve Revizyon Tekniği) metodu ve bu metodun üretim planlamadaki yeri ve önemi anlatılmıştır. Son bölümde de bir konfeksiyon işletmesinde doğrusal programlama ve PERT metoduna dayalı optimizasyon çalışması yeralmaktadır. Seçilmiş iki ürünün imalat aşamalarının detaylı analizi sonucu elde edilen optimum değerlerle, işletme karını maksimum yapan üretim miktarları bulunmuştur. vıu Production is defined by engineers as making some change on a fizical material to increase its value or converting raw material or semi manufactured material to manufactured material. In an economy, to make a different kind of benefits on the other hand, to make a product or utility hich have an advantages is called `production`. Production is related with ensuring and associating of fizical unity rather than utility. For this reason, production is an operating of converting certain amount of inputs to outputs. Production planning basically is decided prosses to reply what kind of material when, how, where and who. Briefly, production planning is a operation that make desicions connected closely with all kind of running function like purchasing, marketing, control and financing. Details and level of production planning and control operations have some differences according to the types of production systems. These operations get simpler when amount of product increases and variation of product decreases. Briefly, production planning and control contains appreaciating, organizing and establishing of all kind of material to make a production. This means that production planning is a primary production operations to determine what kind of products will be produced, what kind of equipment will be need and to prepare a list to obtain right amount and times of product. Production planning and control system generally have 3 elements in spite of differences in different production system : 1 -Primary Production : It's impossible make reliable production planning without primary production. Primary production elements contain the subjects below. Consumer survey Product project and developing Policy of establishing investment CirAcr r/f/unr/c arf»n« Order of work areas 2-Planning : The planning has two subjects. Planning about sources : Materials, methods, machines and labour power planning Planning about works : Canalizing, estimating and programming IX3-Control : Elements of production control are described as distribution, following, control, examination and grading. The most important function of control is supply a feedback to described defect on planning and deviation from planning and have a improvement needed. For the future production planning, necessary amount of product is firstly decided. It's impossible to make a planning if the demand of product that will be produced is unknown. Estimating about future isn't necessary in the factory that makes order production. The methods used for estimating are : 1 -Demand estimate based on experiment and perception 2-Demand estimate based on economic sign 3-Demand estimate based on istatistical methodts Second primary production operations is capasity planning. Capasity is generally desribed as a production rate or production quantity in a certain period of time. In capasity estimating, defining the quantity and period of time have some difficulties. But in running which produce only one type of product don't have these difficulties. Capasity planning contains studies about adjustment for level of production operations which are needed to cover the total product demand. Capasity planning contains to planning studies related to each other. These are adjustment planning to define average production level and situations which force to deviate from that average. There are two main types of capasity adjustment strategy. First, changing the times or increasing the capasity by extra work or have them made by an other running. Second, the reason of capasity adjustment are decreases by stocking or by eliminating. Third element of primary production is work analizies. Work analizies have two operations grup which one of them is, surveying some possibility of making work basically (method study) and the other is related with the quantity of sources to achieve production, (work measurement) Method study is researching all operations sistematically to make them easier, at little expense and in a shorter period of time. At method study, firstly, a work that need labour power and takes a lot of time is chosen. Information about this work is gathered sistematically by means of diagrams. Details of work are investigated by the examination technique and defect are determined. New methods are developed after element of work are investigated seperately and a way of developing are determined and than it puts in to practice. Defects on practice are set right on last. Work measurement is a method to use for describing the period of times needed for a certain kind of work at a certain working rate by a qualified worker.Recently, time standarts are needed for managing running operations effectively. It's not possible to be beneficial that studies not based on time standarts about preparation of production planning and programming, estimates, control of cost, determination of worker's pay and encouragement rate, calculation of product costs that weren't produced before and activate of control. At time study, first, a work to measure is chosen and then a worker has knowledge and ability required and work station are chosen. Information about worker and work are gathered and work is separated to its element for easily observation and analysing effectively. Since only one observation is not possible to show real data, after adequate amount of observations are completed, estimates can be described. Most important part of time study is grading the worker's rate and tempo. For this reason different kind of grading methods are improved. Most commanly used methods is performance grading that grade worker's rate or tempo in accordance with usual tempo by kind of percentage. After that certain amount of tolerans are determined for the reason of delay can't be estimate previosly and the factor of weariness. At last, the formula determined time standarts ; t- ` j.* u *... `, tempo.,, total tolerance. Tune standarts = observation time * £- * (1 + ) 100 100 Result of primary production studies are used for preparing main production planning. Production control is a part of production planning operations and it's target is planning and control the material flow inside or outside of running and optimum profit. In this study, linear programming and PERT methods are concern as optimization methods to use for production planning. Linear programming is most succesfixll method to use for mathematical approach. It's goal is improving some aproach to determine optimal allocation for alternative production sources of running. In linear programming problem, the function to minimize or maksimize is called `objective function`, and sources capasity of running used depend on management policy is called `restrictive condition`. If there aren't any restrictive condition, the value of objective function will be unlimited. Grafik and simpleks methods are used to solve the linear programming methods. If the linear programming problem has two variable, grafik method obtains basic solution. However, for existence a lot of variable, the simplex method based on `Extrem point theorem` is used. This theorem, shows that the solution of linear programming problem is one of the extrem point of solution area. At first, in the simplex algoritm inequalities are converted to equalities by means of slack and surplus »variation. Linear programming problem in the equation form, if there are m equalities, n variable and n is greater than m, n-m variable at least eqals `0` on extrem point. The solution that n-m equals `0` and solving remain m variables on m equation system is called `basic feasible solution`. Briefly ; 1-At the condition of m equality and n variation, basic feasible solution is found if n-m variable at least eqals `0`. 2-Objective function get optimal on the one of the basic feasible solutions. The logic and calculations of the simplex algorithm can be simplified even further by the use of the simplex tableau format for organizing the data. Second method for optimization is PERT.(Project Evaluation And Review Teqhnique) PERT method is improved to succed complex work programs formed by events and operations related each other. First action is get understanding the technical properties of plans. All event required to production are described for project success and then priority of events is determined. Information about events and operations can be shown in network so studies will be easier. Estimated times based the network on certain period of times are found by `Beta distrubution`. Optimistic times (a) : Estimated times at most convenient condition. Pessimistic times (b) : Estimated times at most inconvenient condition. Most possible times (m) : Estimated times at normal condition. Time expected (ET)=(a+4m+b)/6 Variance (VT)=(b-a)2/36 The earliest start time (TE) of an activity is the sum of all the activities on the longest path to that activity. It is the earliest time an activity can begin. The latest start time (TL) for an activity is the latest time can be started without delaying completion of the project. The slack time (TS) of an activity is equal to the latest start time minus the earliest start time. The probability of the project completed times can be described from statistic as the central limit theorem. This theorem shows the distrubition of a sum of random variables follows a normal distrubition. This enables us to use the table of areas under the normal curve to calculate the probability of the project being completed. Project finishing times obtained by PERT needs planning the work programming over again. In this condition, various kind of methods can be used depend on running policy. At last part of study, optimization based on linear programming and PERT is applied on two products, short and dressing gown. Operations applied these two xiiproduct on production are listed and 15 measurements are made for every operations. Tempo values are determined in accordance with ability of worker and avarege personel tolerance is accepted %20 and then standart times are obtained. PERT networks for both of them are drawn to show production flowing. The earliest start times, latest start times and slack times are calculated and all of them are shown on the networks. From these networks we can see the critical path and total project times for two products. After that machines and workers requirements are shown in these networks. At first, only one machine or worker that can make a certain work is accepted and then total requirement of machines and workers are listed. For the reduce of standart times and machine requirements on critical path, some operations on critical path are loaded to other paths so that the total project times is shortened and slack times are reduced by the use of sources on other paths as a sources of critical paths. Optimum machine requirements networks are shown the conculution of this optimizing studies and when the optimum and total requirements of machine are comparisoned, reduction of requirements are obviously realized. All production times are separated four groups as cutting, sewing, quality control and last operations and standart times are calculated in accordance with optimum values obtained from network and they are used for daily capasities and production speeds of departmants. These details are improved to supply harmonious flowing of production and then they used for data at linear programming. At the end, the amount of product makes profits maximum with various production restrictions is obtained for two kind of product and in a certain period of time by grafic methods of linear programming techniques. Consequently, some alternative approach about production planning and optimization are improved by this study. Production planning and optimization are most important brach of production management at all kind of industry and they must be resarched carefully by engineers. xm 103

SUMMARY APPLICATION OF ISO 9000 QUALITY ASSURANCE STANDARTS IN A COTTON-SPINNING MILL In this study, application of ISO 9000 quality assurance standart series is tried in the spinnig mill and an application plan and quality manual are prepared in order to give an example in this subject. The objective of any profitable manufacturing business is to supply, on time, products of a quality standart which satisfy the customer both performance and and price, thus ensuring short and long term sales. To achieve this, company must operate in a cost effective and controlled manner.Textiles and related industries are not an exception to this rule-to remain profitable we must all ensure that all products, ie,fibres, yarns, fabrics, etc, are mnufacturing under the right conditions and to the correct specifications. The specification used as a basis for achieving this objective is TS-ISO 9000MSO 9000VEN 29000 `Quality systems `. In this study Firstly,basics quality descriptions and benefits of quality have been explained in order to provide all people in the company to understand and believe the Quality system. Quality may be defined `fitness for purpose ` To manufacture a product which is `fit for purpose` will involve all activities with in a company (purchasing, planning, design, manufacture, inspection and test and delivery ) Quality assurance is obtaining a controlled method of operation to provide confidence that a product or service will satisfy a given need.This requires a company to have written procedures and records to show all activities in all departmants are planned and systematically carried out. VI ÖZET Bu çalışmada, TS-ISO 9000 Standartlarının pamuk ipliği üretimi yapan bir kuruluşta uygulanabilirliği araştırılmıştır. Pamuk ipliğinin standart bir ürün olması sebebiyle TS-ISO 9002 ` Üretim ve tesiste kalite güvencesi ` model standartının uygulanması gerektiği belirlenmiştir. Kurulacak kalite güvence sisteminin performansı büyük ölçüde, yararlarının tam olarak bilinmesine ve standart gereklerinin anlaşılma sına bağlıdır. Bu amaçla ; kalite konusunda dünyadaki gelişmeler ve yeni yaklaşımlar tanıtılmıştır. TS-ISO 9002 standartı, yalnızca tekstil sek törü düşünülerek hazırlanmış bir standart değildir. Dolayısıyla pamuk ipliği tesisi için neler yapılması gerektiği tesbit edilmiştir. Bu çalışmanın uygulama kısmında, örnek bir tesis üzerinde standartın uygulama projesi ve uygulama sonucu oluşturulan kalite el kitabı verilmiştir. Ancak daha detaylı ve kuruluşa özel olan prosedür ve talimatlar gibi dokümanlara girilmemiştir.ISO 9000 is basically a collection of good business principles that have been succesfully practised in leading companies for years. The ISO 9000 series does not contain any new, radical, untried concepts. Rather, it builds on proven techniques and practices. Basic reqirements are, -say what you do document -do what you say daily practice -record what you did facts -check on the results review -act on the difference corrective action Benefits of achieving the standart are, -introduces a prevention philosophy, get it right first time -provides critical analysis of present systems -reduces scrap, wastage, rework and customer complaints -increase sales and profitability -establishes a process of on going improvement Secondly, explaining the requirements of standarts. The requirements of ISO 9002 are summarized as below: Management Responsibility: The company must have a policy on quality, stating its objectives and commitment to quality, This commitment must fully supported by the chife executive and the company policy must be written and authorised by him and understood by all employees. A company must have an organisation chart, together with definitions of the responsibilities and authority of those shown in the chartlnspection, test and monitoring requirements must be identified and carried out by trained personnel.This applies to the checking as required of incoming materials, constructional particulars of goods, specifications, and the checking (auditing) of the quality system, A management representative must be appointed who has the freedom and authority in all departments/functions to ensure the requirements of the standart are implemented and maintained. The management is required to carry out a periodic review of the system to ensure its continued suitability and effectiveness. vnQuality System: The company must have written operating procedures and instructions which are brief but concise for all activities. This will include a company quality manual which will itself include, or refer to, the departmental or activity procedures.All the necassary manufacturing information will also have been developed. Contract Review: Prior to commencing work on an order, or even accepting an order, all the customer requirements must be known and understood. Then, company must review capability both technique and capacity. Document Control: All specifying or instructive documentation, including procedures, must be controlled. Responsibilities for issuing and approving documents must be defined, and also those for change and modification.The responsibility for retrieving, destroying or filing superseded copies must be defined, thus ensuring only up-to-date specifications, drawings, instructions, or procedures are being used. Purchasing: The company must prepare procedures describing the purchasing function from requisition through to payment of invoices.Suppliers must be introduced and the purchase order authorities must ensure that only these suppliers are used.A record of suppliers should be maintained. Guidance will be given in the procedures as to amount of purchasing data necessary to be included on an order. Purchaser Supplied Product: When a customer supplies raw material They must undergo the same controls as company purchased products.In addition to this it must be ensured by identification, or other means, that they are only used on the customer's product. Product Identification and Traceability: There must be means to identify all materials, goods in process and finished goods, at all stages of processing. This may be achieved by vmdocuments attached to the goods, markings on the goods, documents(eg. route cards, specifications, etc)on wagons or containers, or clearly designated holding areas.Additionally, traceability must be built in to the documentation to enable faults discovered during or after manufacture, or customer complaints, to be traceable back to particular days and times,processes, machines and actual operation. Process Control: A procedure will be necessary which describes how the order information translated into production.The production control activity and the use of work orders, route cards, etc will be described.AU the necessary manufacturing information including fibres, yarns, choice of and sequence of machines, machine settings, required characteristics of the product, etc must be available and up-to-date. Inspections and Testing: All products and materials entering the company will need to be verified and inspected some way.The amount of inspection will be determined by the type of product. Instructions and procedures for in process inspection and testing need detaling. with the testing equipment and capabilities of processing staff primarily in mind. In the final, This ascertains that the final product conforms to specified requirements and will involve usually a combination of visual and instrumental inspection and appropriate specified test conducted with the specified sampling procedure.An important point is that no product should be released before documented inspection procedures have been satisfactorily completed. The records of all inspections are retained as evidence of the product's approval. Inspection, Measuring and Test Equipment: Procedures will need to be developed describing the selection, use and calibration of inspection, measuring and test equipment used. The equipment used will be appropriate to measure the tolerances demanded. Test equipment includes all devices for metrology and observations on products at all stages, including those in the case of DCprocess operators, warehousemen,etc and not just the central testing function. Measurement standarts for using calibration must be traceable to the national calibration standarts. Where standarts are being followed in testing procedures that have requirement for a humidified atmosphere. Exceptions may be allowed if the textile product is invariably hydrophobic and substantially unaffected by humidity.The frequency of check would be established dependent on the equipment's stability, application and rate of use.The calibration status of the equipment should be apparentThe calibration records should be kept. Inspection and Test Status: Throughout manufacture, products and materials need to be known status,ie whether inspected or not and, if inspected, whether accepted or rejected, eg by route card or by labelling or by area. Control of Non-conforming Product: A procedure would need to be developed describing the activities following a rejection of products or materials, whether in goods inwards, the manufacturing area or from the customer or sub-contractor. Corrective Action: Prompt and effective corrective action is essential to the operation of a Quality Assurance system.To this end, the records which are generated throughout manufacturing cycle are used to feed back information to the appropriate personnel in this way continuous improvement on quality must be provided. Handling, Storage, Packaging and Delivery: Products or materials which have been purchased or processed to specification can so easily be spoiled if not handled, stored or packed suitably. Quality Records: All the records generated in operating a Quality Assurance system must be retained. The methods and duration of retention should be specified record procedures.The standarts specifies Quality records, butcompany will have other documents which it may wish to list, eg. purchase orders, invoices, specifications, works orders, etc. Internal Quality Audits: Having introduced operating procedures into all departments, these will need to be checked periodically to ensure that they are being adhered to.Where procedures are being correctly worked to, a corrective action is raised on the person responsible for that area. Training: Training requirements need to be determined for all personnel who can affect the Quality.After that, these educations must be scheluded and given and education records for all personnel must be kept. Statistical Techniques: This requirements is for use of sampling or statistical process control(SPC)but only where appropriate.SPC would be useful as an ongoing control technique on processes involving large populations of product, eg. ring bobbins, dyed yarn packages, etc Thirdly, implementation of Quality Assurance system.according to ISO 9002 mentioned above have been applied in a spining mill company,For that, first of all two working groups were set,steering committee and application committee,These groups specified essential steps to ISO 9002 certification and prepared various plans, project plan, application plan and responsibility chart. İn this way,the company had a timetable about ISO 9002 certification, all people in the company were responsible implementation of quality assurance and documents that need preparing were specified. Finally,in order to establish documented Quality system and to give a example, the Quality manual that was prepared by quality manager presented. Quality manual showed quality manual structure, subjects that need including and references procedures. In this study, a product quality plan was developed but it may not applied all spinnig mill. Because all company must do quality control XIaccording to ISO 9000 Clause 4.9 but where, how, accept/reject criteria, when etc. are up to company.but in the end customer must satisfy. As a result, all spinning mill companies can apply easily ISO 9002 quality assurance system.Documentation, calibration, quality control organization etc. can finish in a year. But it is important that continuosly quality improvement (CQI) This can be achieved if a company think quality is the best important job. if from the top to the bottom all people in the company understand, believe and work for quality. CQI will make the company more competible and `international company`. ISO 9002 wants CQI but its scope and speed are up to the company management and system. So all companies think that ISO 9002 is a process not a program or project. xn 90

61

öncelikle işletmelerde makmalarxn sorunsuz olarak tamirini sağlamak için kullanılan bakım yöntemleri araştırıl dı. ' Kullanılan yöntemlerin, sadece arıza anında müdahaleleri içeren onarım yöntemleri ile koruyucu bakım diye anılan peri yodik yöntemlerinden oluştuğu, bununla birlikte teknolojinin gelişiminin getirdiği kestırımcı bakım yöntemınmde yaygın laştığı görüldü. Bu tezle amaçlanan şey; işletmeleri büyük üretim ve ran dıman kayıplarına yaratan duruşlarını, yedek parça stalî ve sarfiyatlarını optimize eden ve muhtemel problemlerini oluş madan tespit etmeyi sağlayan bakım yöntemlerini ve tekstil sektöründe uygulamalarını araştırmak, prosesin teorisi hak kında geniş bir bilgi edinilmesini sağlamaktır. Bu amaçla kestırımcı bakım ekipmanlarını, yazılım ve donanımlarını üreten firmalardan alman ve diğer tekstil, çimento, deterjan vs. sektörlerinin bazılarında ki uygulamalara dair çalışmalar yapıldı. Ayrıca şirketin özel bilgilerinin saklı kalması amacıyla Altmyıldız fırmasmdakı uygulamalardan ziyade yine aynı firmada, tez ıçm bir ring makması üzerinden ölçümler alındı. Sonuçta devamlı durum izleme yönteminin trendleri izlen diğinde, spektrum v.s. analizleri yapıldığında arızaların ön ceden tespit edilerek, idealde temizlik dışındaki planlı yada plansız duruşların ortadan kaldırılabileceği anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla sistemin ekonomısıde ayrı bir bölüm altında ele alınmıştır. V The object of a machinery maintenance program ıe not only to indicate when a machine is going bad or to aid m machinery repair, but also to maintain all mac hinery at maximum performance levels, eliminating the need for unnecessary work stoppages and insuring maxi mum usefulness. Objective The objective of this class is to introduce condition monitoring/predictive maintenance concepts, equipment, and methods. This introduction includes: The basics and benefits of setting up a conditi on monitoring. An introduction to machinery condition measure ments. An introduction to data acquisition methods and systems. The fundamentals of measuring vibration. An introduction to vibration sensors. An introduction to vibration analysis techniques. The economics of condition monitoring. Benefits Of A Condition Monitoring Program Downtime in manufacturing plants can cost from $6,000 to $90,000 per hour. Experience proves that plants which es tablish a condition monitoring program are able to: Maximize machine productivity. Safely extend the intervalbetween overhauls. Minimize the number of `open, inspect and repair if necessary` overhaul routines. Improve repair time. Increase machine life. Aid overhaul planning in the areas of manpower and spare parts requirements. V3Improve product quality. Save considerable dollars m maintenance cost, Reduce product cost. What Are Measurements Condition Monitor mg/Pr edict ive Maintenance is the process of measuring the physical characteristics of a machina while it is operating. Trending these measurements shows how a machine's condition changes over a period of time. Analyzing these measurements provides insight to the condition of the machine and which components may be wearing or failing. Vibration Temperature Lube oil analysis ( Ferrogr aphy ) Acoustics Data Acquisition Methods And Systems After establishing your machinery condition monitoring needs the next step is to select condition monitoring equipment that best fulfills those needs. Options are: - Hand-held Meters and Analyzers Portable Data Collectors/ Analyzers Vibration Analysis/Database Management So ft -ware Permanent On-line Data Acquisition and Analysis Equipment. Vibration Analysis/Database Management Software As discussed in the previous section, vibration analysis/da tabase management software is available to aid m the collec tion, management, and analysis of your machinery data. These database management programs for machinery maintenance store machinery data and make comparisons between current me asurements, past measurements and pre-defined limits (alarm set points) Measurements transferred to the vibration analysis software are rapidly screened for departures from normal conditions. Overall, FFT, and time domain spectra are produced to help identify, localize, and analyze these vibration changes.. » vnReports are generated showing machines whose vibration levels transcend alarm setpomts. Current data is compared to base line data for analysis and also trended to show a machine's condition changes over a period of time. Trend plots give early warnings of machinery problems and are used to schedu le the best time for repair. On-Line Data Bcquisition And Analysis Critical machines that are subject to problems, or where problems can develop rapidly and have severe financial conse quences, or machines whose failure results in hazards to per sonnel require continuous monitoring. Continuous monitoring is accomplished with on-line data acquisition and analysis equipment. Knowledge Based Information Systems Knowledge based information systems utilize a computerized `knowledge base'` drawn from the experiences of vibration ex perts, along with information on machine desing and characte ristics, to automatically analyze and assess machinery condi tion. After assessing the information, knowledge based machi nery maintenance software provides a diagnosis of machinery problems in order of severity and recommended actions. This approach instantly brings expert experience and judgement. THE BASICS SIGNAL ANALYSIS Time waveform analysis: The above time waveform plot illustrates how the signal from an accelerometter or velocity probe appears when graphed as amplitude over time. This type of vibration plot is also cal led a time domain plot or graph. FFT SPECTRUM ANALYSIS A method of viewing this signal m a way is more meaningful is to apply a Fast Fourier Transformation (FFT). In non- mathematical terms, this means that the signal is broken down into specific amplitudes at various component frequencies. For example, we measure the signal's amplitude at 10 Hz, then again at 20 Hz, etc., until we have a list of values for each frequency contained m the signal. These values or amplitudes are then plotted over the frequency scale. The number of component frequencies the waveform is divided into is #..referred to as number of lines of resolutions. Alternate Signal Prosesmg Methods are Phase Measurement, High Frequency Detection ( HFD ), Enve lop Detection etc. Vibration Analısıs Techniques Several ways of using vibration to determine machinery condition include measurement of overall vibration levels, vibration frequency analısıs (FFT spectrum analıysıs), and analısıs of the time domain signal at each bearing on machine. Overall Vibration Level This is a measurement of the total energy assosated with all of the vibration frequencies coming from a given measurement point. Overall vibration levels are compared to past vibration measurements taken when the machine was m good runmg order and to alarm setpoints to determine current conditions. Overall vibration levels are also trended to plot changes in machinery condition over a periyod of time. FFT Spectral Analysis Establismg the source of excessive vibration is probably the most difficult task of machinery analysis. Because different tipes of problems often occur at different frequencies, it is very useful to analyze measured vibration signals with respect to frequency. Thus, spectral analysis is the recomended method of analysis for solving vibration problems. Time Waveform Though not as frequency analysis, timewave form analıysıs can provide additional clues to machine condition that are not always evident in the frequency spectrum. A time waveform ıs a grafic representation of a short time sample of the raw vibration before the convertion to a frequency spectrum takes place. Orbital Plots Combining two vibration signals from radial sensors spaced 90 degrees apart produces an orbital plot. TX 124

ÖZET Hu çalışmada, dikiş işlemi sırasında ortaya çıkan sürtünme ısı sı ve ısınmayı etkileyen malzeme değişkenleri incelenmiştir. Dikiş iğnesi, kumaşa batarken kumaşın sürtünme mukavemetini yenmek zorundadır. Yüksek hızlı dikim işlemleri sırasında iğne ile kumaş arasındaki sürtünme sonucunda iğne ısınma problemi ortaya çıkmak tadır. 50Q0-6D0Q dev/dak hızda çalışan bir dikiş makinasında 2-5 mm ilmek uzunluğunda çalışıldığı takdirde dikiş ipliği üzerindeki her hangi bir nokta iğne gözünden 20-60 defa ileri-geri geçmekte ve ipliğin akış hızı da 150 km/saat seviyesine ulaşmaktadır. Bu sırada dikiş iğnesi, dikiş oluşumu için kumaşa dakikada 5000-6000 kez bat makta ve geri çıkmaktadır. İğne, kumaş ve dikiş ipliği arasındaki sürtünme sonucunda sürtünme ısısı açığa çıkarak iğne sıcaklığında artışa neden olmaktadır. Bu şekilde, iğne sıcaklıkları termoplastik liflerin erime sıcaklığına ulaşabilmekte ve bazı durumlarda 350- 400 C sıcaklığa kadar çıkabilmektedir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar incelendiğinde sürtünme ısınmasına etki eden makina değişkenlerinin incelendiği görülmüştür. Bu çalışmada kumaş ve dikiş ipliği gibi malzeme özelliklerinin etkisi incelenmiştir. Çalışma yedi ana bölüm halinde düşünülmüş, bunlardan 1. Bölüm konuya giriş ve çalışmanın amacına ayrılmıştır. 2. Bölüm 'de konuyla ilgili esas kavramlar, 3. Bölümde bu konuda yapılan önceki çalışmaların özeti verilmiştir. 4.Bölüm'de kullanılan malzeme özellikleri ve deney metodları tanıtılmış, 5. Bölüm* de ise deney sonuçları verilmiş ve sonuçlar istatiksel açıdan değerlendirilmiştir. 6. Bölüm1 de elektron mikroskopla yapılan çalışmalar açıklanmıştır. Son olarak 7. Bölüm nihaî değerlendirmelere ayrılmıştır. SUMMARY The Investigation Of The Effects Of Material Characteristics On Frictional Heat During Sewing In stitching or sewing, the sewing needle has to penetrate through one or more fabric layers. During this operation the needle has to overcome some opposing farces produced by the fabric, which in turn generate heat causing an increase in needle temperature. This heat can affect the fabric, the needle, and the thread and has been the subject of much concern to garment manufacturers. In addition to the apparel industry, needle heating problems are common to many other industries such as; carpet tufting, needle punching, stitch banding. The heat often causes burn marks on natural fibers such as cotton or wool and it causes synthetic fibers to soften or melt, leaving a weakened seam or a melted residue on the fabric surface. Also, the thread may melt and break. Rethreading is time--..onsuming and in some cases is not passible because melted thread fibers may fuse and fill the eye of the needle. The heat may draw the temper of the needle and weaken it, so that it bends or fails by breaking. The amount of heat generated at the surface between the fabric and the needle depends upon the type of fabric, the needle size and shape, the needle surface finish, the sewing speed and the interrelationships of all these factors. The effect of the heat. is governed by the way in which it is dissipated. It may be transferred to the needle, the cloth or to the surrounding atmosphere. The rate of heat transfer depends on the bulk and surface thermal properties of the needle and the cloth, an the motion of the air around the needle, and on the temperatures of these three heat sinks. As the needle is continously exposed to the heat, its temperature increases very quickly. Steadystate condition is reached in which the amount of heat generated by friction exactly equals the amount of heat lost by the needle when it is not in contact with the -VI-cloth. The temperature of a point an the needle will eye le-it increases immediately after passing through the cloth and decreases while exposed to the air. The symptom of cloth burning or melting is the field definition of a sewing heat problem. This is only a qualitative measurement. Synthetic fibers soften or melt when the needle temperature reaches their melting point temperature, so the fabric or thread will be damaged. For this reason,; the needle temperature was chosen as the best measurement to use in this investigation of the factors which affect sewing heat problems. To obtain quantitative measurements of needle temperatures several methods have been used. Temperature-sensitive waxes and lacquers have been used to determine needle temperatures by placing them in the needle groove. These materials melt or change color when they reach a specific temperature. Most results reported about needle temperature in the literature have been obtained by using an attached thermocouple. Usually, this is done by soldering or welding a wire other than steel to the needle to form a thermocouple, with the needle itself serving as one of the junction metals. The disadvantages of this technique are the mechanical problems associated with the wire leads to the needle and relatively slow response to temperature changes, when compared with an infrared detector. Measurements have also been made by touching a thermocouple tot the hot needle after the sewing machine is stopped. The last technique is to measure the needle temperature by infrared radiation microscope. Any body at a temperature above absolute zero, emits energy in the form of thermal radiation. The amount and spectral distribution of the thermal radiation emitted by a body depends on its absolute temperature and surface characteristics. A real body wiil emit only a fraction of the energy which is emitted by a black body. A black body also absorbs all the radiation falling upon it. The ratio of the absorption of a real body to a black body is called the absorptivity. At thermal equilibrum, the absorptivity and emissivity of a body are equal. These quantities very with the wavelength of the radiation and so. are functions of temperature. The quantity which can be measured is the amount of emitted energy which is absorbed by a detecting device. An experimental system has been developed which permits the accurate measurement of complete needle temperature by infrared method. The instrument Hatra sew, was used in conjunction with a sewing machine and measured the sewing needle temperature by means of an infrared detector. -vii-Hatra Sew consists of detector head, preamplifier and main amplifier. Detector responds to heat radiation, emitted by the sewing mechine needle. The signal from the preamplifier is fed into the main amplifier after which it is processed to give a meter output, which is directly related to the temperature of the sewing needle. Since the apparatus is designed to provide information about the frictional condition of fabric, the scale marking has been simplified. The meter registers the F- index on a scale between 0-10. Calibration of the meter in (°C) has not been carried out, because the calibration varies according to the particular sewing machine and test conditions. The relationship plotted in Appendix A is the calibration curve applicable to a lockstitch machine sewing at 4500 stitches per minute. In this work, the effects of fabric and sewing thread characteristics on needle temperature were investigated. The Hatra Sew was mounted on a Singer 591 D 300 A lockstitch sewing machine and a size 14 sharp point sewing needle was used throughout. 54 different fabrics and 29 different sewing threads were used. The physical tests were carried out on the threads and fabrics using standard equipment, test methods and atmosplaeric conditions. The count, twist, tenacity, paraffine ratio of the sewing threads were measured for each of the thread. The mass, air permaability, weft and warp yarn count, utett and warp thread;' per centimeteö* were measured for each of the fabric. The fabrics were tested with different sewing threads on two plies of fabric, as well as without sewing thread with four of the fabrics. The other sewing conditions was kept constant. The sewing machine was run at 4500 stitches per minute and stitch density was 6 stitches per centimeter. A one-meter length of fabric was sewn in the warp direction in each case. Tnis length of fabric was required for the F-index value to reach a maximum.. In each case the maximum reading on the F-index scale was taken and the experiment was repeated three times. The average value of a fabric was taken and converted to temperature by means of calibration curve. -Vlll-From the results it can be seen that fabric structure has a significant effect on needle temperature. Air permeability is an important factor in the performance of fabrics. üJeaye, yarn crimp and yarn twist influence the shape and the area of the spacing between yarns in fabric, as more spacing is covered by yarn permeability is reduced. A very high correlation (r=0,91) was obtained between needle temperature and fabric air permeability. As the fabrics air permeability decreased, the needle temperature increased. There were also good correlations between needle temperature and fabric cover factor and fabric density (kg/m2). As the fabric became tighter and heavier, the needle temperature increased.. The number of layers of cloth being sewn influences the maximum needle temperature. The thread is able to cool the needle by conducting heat away, the transfer occurring between the hot needle and the cold thread. However, heat is also generated by the thread passing through the eye of the needle at very high speeds. The use af thread lubricants had significant effect on needle temperature. Needle temperature varied between the different types of thread with those produced from synthetic fibers generally having the lowest needle temperature, probably because they had been properly lubricated. It was found that sewing thread count and twist have slight effects on needle temperature. The scanning Elektron Microscope was to probe into the surface structure of the sewing threads ebserved after sewing and to find out the nature and extent of dama ge due to high needle temperatures. An attempt was made to support the visual evidence with physical data. From the figures in the last chapter it can be easily- seen that synthetic sewing threads influenced from the -ix-frictional heat and they melt. Cotton threads withstand high. te..jerature but it is seen that a large number of bracken ends of the fibers come out of the thread. The threads which are finer and more compactly twis ted showed less damage. Also, the threads which are well lubricated show less danaqe to the fiber surface. -x- 133