79 results on '"Kaya, Süleyman"'
Search Results
2. Design, synthesis, molecular modeling, in vitro evaluation of novel piperidine‐containing hydrazone derivatives as cholinesterase inhibitors.
- Author
-
Tok, Fatih, Baltaş, Nimet, Abas, Burçin İrem, Tatar Yılmaz, Gizem, Kaya, Süleyman, Koçyiğit‐Kaymakçıoğlu, Bedia, and Çevik, Özge
- Subjects
MOLECULAR dynamics ,ALZHEIMER'S disease ,HYDRAZONE derivatives ,MOLECULAR docking ,STRUCTURAL stability ,CHOLINESTERASE inhibitors - Abstract
In an effort to develop new and effective therapeutic agents for Alzheimer's disease, a series of hydrazone derivatives bearing piperidine rings have been designed and synthesized. The chemical structures of the compounds were characterized by various spectroscopic techniques. In vitro antioxidant and cholinesterase activities of the compounds were evaluated. Among the compounds, N12 exhibited the most antioxidant activity in all methods (CUPRAC, FRAP, DPPH, ABTS). In vitro acetylcholinesterase (AChE) activity results of the compounds showed good IC50 values between 14.124 ± 0.084 and 49.680 ± 0.110 µM were obtained (IC50 = 38.842 ± 0.053 µM for Donepezil). Among the compounds, N7 and N6 are much more effective derivatives than the standard compound donepezil with IC50 values of 14.124 ± 0.084 and 17.968 ± 0.072 µM, respectively. In vitro, butyrylcholinesterase (BChE) inhibition values of the compounds were between 13.505 ± 0.025 and 52.230 ± 0.027 μm. Among the compounds, N6 has the highest BChE inhibition with an IC50 value of 13.505 μm in the series. The cytotoxicity and AChE inhibitory activity of the compounds on SH‐SY5Y cell lines were also evaluated. Kinetic studies were also performed to determine the behavior of the compounds as competitive or noncompetitive inhibitors. The binding modes of N6, which was determined to be highly effective according to in vitro analyses, with AChE and BChE were investigated using molecular docking studies, and the stability of the complexes was determined by molecular dynamics simulations. These findings indicated that AChE and BChE enzymes maintained their overall structural stability and compactness during interactions with compound N6. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2024
- Full Text
- View/download PDF
3. Çengelköy Çeşmeleri Para Vakfı ve Kayık İşletmesi
- Author
-
Kaya, Süleyman, primary and Durmuş, Muhammed, additional
- Published
- 2023
- Full Text
- View/download PDF
4. Üç Sahîfe Üzerinden Tefsir-Hadis İlişkisine Dair Bir Değerlendirme
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
5. Dezenformasyona Karşı Kur’ân’ın Bireysel ve Toplumsal Bilinç Uyarısı
- Author
-
Kaya, Süleyman, primary
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
6. Okul Yöneticilerinin Ve Öğretmenlerin Stres Kaynakları
- Author
-
Yüksel, Adem, primary, Kaya, Süleyman, additional, Düzgün, Çağatay, additional, and Tokses, Erhan, additional
- Published
- 2022
- Full Text
- View/download PDF
7. Kur’ân Müdafaası: İbn Kuteybe’nin Te’vîlü Müşkili’l-Kur’ân Örneği
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Social ,Tafsīr,Qurʾān,Defense,ʿUlūm al-Qurʾān,Problematic ,Tefsir,Kur’ân,Müdafaa,Ulûmu’l-Kur’ân,Müşkil ,Sosyal - Abstract
In this article, Ibn Qutayba's work named Taʾwīl Mushkil al-Qurʾān is discussed from the perspective of the defense of the Qurʾān. The subject is rather related to the post-nuzūl period. In fact, the issues that make up the content of the work have begun to be dealt with in a scattered way in various works since the Qurʾān was turned into a mushaf. Ibn Qutayba made the related knowledge more compact; he blended it with the prominent topics of the period he lived. In its current form, the work reflects the understanding of tafsīr of the period in one way, and forms the backbone of the works that will be shaped as ʿulūm al-Qurʾān or tafsīr method in the next periods, on the other hand. Therefore, although the issues as discussed have undergone some content and classification changes, from the beginning until today, they are actually the ʿulūm al-Qurʾān in one aspect and the defense of the Qurʾān in another aspect. Therefore, in the article, it is emphasized that the relevant work should be approached with the content of the ʿulūm al-Qurʾān rather than the " tafsīr" book, which is coded in minds today. In the study, firstly the ʿulūm al-Qurʾān dimension of the issue was pointed out, and then the approach of Ibn Qutayba to the subjects was tried to be analyzed in terms of Qurʾānic defense. In the article, the period in which Ibn Qutayba lived and the other works he wrote were taken into account, and his work named Taʾwīl Mushkil al-Qurʾān was taken as a basis., Bu makalede, İbn Kuteybe’nin Te’vîlü müşkili’l-Kur’ân adlı eseri Kur’ân savunusu perspektifinden ele alınmıştır. Konu, daha ziyade nüzûl dönemi sonrasına ait süreçle ilişkilidir. Aslında eserin muhtevasını oluşturan meseleler, Kur’ân’ın mushaf haline getirilişinden itibaren çeşitli eserlerde dağınık bir şekilde ele alınmaya başlanmıştır. İbn Kuteybe, ilgili birikimi daha derli toplu hale getirmiş; yaşadığı dönemin öne çıkan konularıyla harmanlamıştır. Mevcut şekliyle eser, bir yönüyle dönemin tefsir anlayışını yansıtırken diğer yönüyle de sonraki dönemlerde ulûmu’l-Kur’ân veya tefsir usûlü olarak şekillenecek eserlerin adeta omurgasını oluşturmaktadır. Dolayısıyla eserde ele alındığı şekliyle konular, bazı içerik ve sınıflama değişikliğine uğrasa da başlangıcından bugüne değin aslında bir yönüyle ulûmu’l-Kur’ân, bir yönüyle de Kur’ân müdafaasıdır. Bunun içindir ki makalede, ilgili esere, bugün zihinlerde kodlu olan yapısıyla “tefsir” kitabı yanında ulûmu’l-Kur’ân içeriğiyle de yaklaşılması gerektiğine özellikle vurgu yapılmıştır. Çalışmada, önce meselenin ulûmu’l-Kur’ân boyutuna işaret edilmiş, sonra İbn Kuteybe’nin konulara yaklaşım şekli Kur’ân müdafaası açısından analiz edilmeye çalışılmıştır. Makalede, İbn Kuteybe’nin yaşadığı dönem ve yazdığı diğer eserler dikkate alınmakla beraber Te’vîlü müşkili’l-Kur’ân isimli eseri esas alınmıştır.
- Published
- 2021
8. Çevre Sorunları Bağlamında Kur’an Temelli İsraf Anlayışı ve Vicdani Boşluğun Telâfisi Meselesi
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Exegesis,Quran,environment,waste,morality,consciousness ,Çevre Çalışmaları ,Environmental Studies ,Tefsir,Kur'ân,Çevre,İsraf,Ahlak,Bilinç - Abstract
In this article, in the context of environmental problems, the understanding of waste in the Quran and the compensation of the conscientious emptiness it gives to human beings are tried to be analyzed. It has been pointed out that waste is one of the most important factors that create environmental problems. For this, it was emphasized that one of the priority works to be done in the face of environmental problems is to prevent waste. In the study, it is emphasized that in order to analyze the religion-environment relationship well, environmental problems should be understood as they are faced today. Then, the issue of waste was given briefly with the dimensions of meaning dealt with by the Quran, attention was drawn to the meaning change that occurred in the process, and the scope of the economic waste understanding that came to the fore over time was examined in relation to environmental problems. It has been determined that there is a conscientious void left to the individual’s arbitrariness in the Quran’s concept of waste. It was emphasized that this gap is one of the most important points to be controlled in the relationship between environment and waste. It was mentioned that the Qur’an fills the relevant gap with an understanding of morality based on belief. Sub-titles within the scope of morality were not discussed separately, the importance given by the Quran to morality was emphasized in its general framework. Because; Each topic can be a separate study subject. At this point, it was pointed out that especially the moral understanding should be updated in the context of environmental problems. It was emphasized that it would not be enough to simply express the principles of waste and morality due to their importance. It has been pointed out that today, when the environmental issue has begun to be addressed with awareness / consciousness dimensions, the morality that takes its soul from the Quran should be internalized with a professional education approach in connection with environmental problems., Bu makalede, çevre sorunları bağlamında Kur’an’da israf anlayışı ve insana tanıdığı vicdani boşluğun telafisi analiz edilmeye çalışılmıştır. İsrafın, çevre sorunlarını oluşturan en önemli etkenlerden biri olduğuna dikkat çekilmiştir. Bunun için yine çevre sorunları karşısında yapılması öncelikli işlerden birinin israfı önlemek olduğuna vurgu yapılmıştır. Çalışmada, din-çevre ilişkisinin iyi analiz edilebilmesi için çevre sorunlarının bugün yüz yüze kalınan şekliyle kavranması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Ardından israf konusu Kur’an’ın ele aldığı anlam boyutlarıyla kısaca verilmiş, süreç içerisinde oluşan anlam değişimine dikkat çekilmiş, zamanla öne çıkan ekonomik anlamdaki israf anlayışının kapsam alanı çevre sorunlarıyla ilişkili olarak incelenmiştir. Kur’ân’ın israf tasavvurunda bireyin keyfiyetine bırakılan vicdani bir boşluk olduğu tespit edilmiştir. Çevre-israf ilişkisinde kontrol edilmesi gereken en önemli noktalardan birinin bu boşluk olduğuna vurgu yapılmıştır. Kur’an’ın ilgili boşluğu inanç temelli ahlak anlayışı ile doldurduğuna değinilmiştir. Ahlak kapsamına giren alt başlıklar ayrı ayrı ele alınmamış, Kur’ân’ın ahlaka verdiği önem genel çerçevesiyle vurgulanmıştır. Çünkü her bir başlık ayrı bir çalışma konusu olabilecek niteliktedir. Bu noktada özellikle ahlak anlayışının çevre sorunları bağlamında güncellenmesi gerektiğine işaret edilmiştir. Önemine binaen israf ve ahlak ilkelerini yalın haliyle dile getirmenin yeterli olmayacağı üzerinde durulmuştur. Çevre konusunun farkındalık/bilinç boyutlarıyla ele alınmaya başlandığı günümüzde ruhunu Kur’ân’dan alan ahlakın, çevre sorunlarıyla bağlantılı olarak profesyonel bir eğitim anlayışı ile içselleştirilmesinin sağlanması gerektiğine işaret edilmiştir.
- Published
- 2021
9. Covid-19 Pandemi Süreci ve Sonrasına Kur’ân Temelli Yaklaşım
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,Tafsīr,Covid-19,Qur’ân,Stories,Punishment,Measure ,Tefsir,Covid-19,Kur’ân,Kıssalar,Ceza,Tedbir - Abstract
Bu makalede, dünyanın tecrübe ettiği pandemi türü hastalıkların en etkilisi olan Covid-19 süreci ve sonrasında Kur’ân’ı Allah’ın muradına uygun bir şekilde anlamanın önemi üzerinde durulmuştur. Çünkü Covid-19 ile bağlantılı olarak hemen her alanda hızla bilgi üretilmeye başlanmıştır. Dinîn temel metinleri üzerinden üretilen kimi bilimsel, kimi çarpıtılmış dinî içerikli bilgiler ve yorumlar da bu süreçte kendisine yer bulabilmiştir. Dinî bilginin birey ve toplumun tutumunu etkilediği bilinmektedir. Dolayısıyla İslam’ın en temel Dinî metni olan Kur’ân’ın Allah’ın maksadına uygun yorumu, sürecin doğru yönetilmesi açısından önemlidir. Çarpıtılmış bilgi böylesi kriz dönemleri yönetimine çok büyük zarar vermektedir. Makalenin amaçlarından biri kutsalla ilişkilendirilen bilginin doğru bir zemine oturtulmasıdır. Ayrıca yaygın ve ağır etki bırakan salgınların varoluş felsefesi çerçevesinde anlam arayışlarını yeniden gündeme getirdiği de bilinmektedir. Nitekim Covid-19 sonrasında birçok şeyin eskisi gibi olmayacağı daha şimdiden dile getirilmektedir. Yeni normal olarak nitelenen Covid-19 süreci ve sonrası dönem, Dinî temelli yorumun toplumda karşılık bulması açısından fırsata dönüştürülebilir. Makalenin amaçlarından biri de geleceğe yönelik düşünsel bir zemin oluşturmaktır. Bunun için çalışmanın ikinci kısmında, tarihin her döneminde dinamik bir süreç izlemiş olan Kur’ân yorumunun pandemi sonrası yeni dönemde izlemesi muhtemel yol haritası üzerinde düşünülmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Ayrıca bununla bağlantılı olarak sürecin ortaya çıkaracağı yeni yaşam şekillerine çözüm üretmenin vahiy temelli varlık anlayışının geleceği açısından hayati önem taşıdığı vurgulanmaya çalışılmıştır. Makale için, hem Covid-19 süreci izlenmeye çalışılmış hem de Kur’an, sünnet ve tarihi tecrübe açısından sürecin nasıl değerlendirilebileceği göz önünde bulundurulmuştur. Konuya dair veriler makale içerisinde tartışılmış, analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir. Konu, ayetlerin yorumunda bütüncül bir yorum anlayışının belirlenmesi gerektiğine vurgu yapması, insan irade ve sorumluluğunu dikkate sunması açısından önemlidir., This article focuses on the Covid-19 process, which is the most effective of the pandemic diseases experienced by the world, and the importance of understanding the Qur'ân in accordance with the will of Allah. Because, in connection with Covid-19, information has been rapidly produced in almost every field. Some scientific and some distorted religious information and interpretations produced through the basic texts of religion have also found a place in this process. It is known that religious knowledge affects the attitude of the individual and society. Therefore, the interpretation of the Qur'ân, the most fundamental religious text of Islam, that is suitable for the purpose of Allah is important for the proper management of the process. The distorted information causes great damage to such crisis periods. One of the aims of the article is to put the knowledge associated with the sacred on the right ground. In addition, it is known that epidemics that have widespread and severe effects have brought the search for meaning back to the agenda within the framework of the philosophy of existence. As a matter of fact, it has already been stated that after Covid-19, many things will not be the same as before. The Covid-19 process and the post-period, which is characterized as the new normal, can be turned into an opportunity for religious-based interpretation to be reciprocated in society. One of the aims of the article is to create a groundwork for the future. For this, in the second part of the study, it is emphasized that the interpretation of the Quran, which has followed a dynamic process in every period of history, should be considered on the road map that is likely to follow in the new period after the pandemic. In addition to this, it was tried to be emphasized that producing solutions to new life forms that the process will reveal is vital for the future of revelation-based existence. For the article, both the Covid-19 process was tried to be followed and how the process could be evaluated in terms of the Quran, circumcision and historical experience were taken into consideration. The data on the subject were discussed in the article and evaluated with the analysis method. The subject is important in terms of emphasizing the need for a holistic interpretation understanding in the interpretation of the verses and showing human will and responsibility.
- Published
- 2020
10. Erken Dönem Tefsirlerinde Otantiklik Problemi ve Müellif-Eser İlişkisi
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,Tafsīr,Early Period,Author,Manuscript,Qur’ān ,Tefsir,Erken Dönem,Müellif,Yazma Eser,Kur’ân - Abstract
Early period (h. I-III) works are the most basic data sources in tafsīr studies. However, the related works were shaped within the conditions of the period. In this process, the literacy and schooling rate is low. It is not easy to obtain sufficient writing materials. For this reason, the information was initially transferred as a verbal, some of the original material that has been written has not survived. The information, which is usually narrated and sometimes written, can be learned through the written copies of the next dates. However, there are serious time intervals between the author and the manuscript copies. This time period has led to some problems. There are such works that the author is controversial. There is such information that it is obvious that it was added later. Although some works belonging to the period were compiled from the sources of the following centuries, they were printed under the name of some people who lived in the early period, as if they gave the impression of author copy. Each of these matters has the quality to affect the nature of the information to be used as reference and the perception to be created on it. The relation of the subject with the interpretation of the Qur'ān and the fact that it is binding has a special importance, therefore, it requires knowing the formation stages of the reference source, especially in the commentary of tafsīr. In the article, the author-work relation in early tafsīr works has been tried to be processed on a sufficient number of examples with their respective dimensions.Summary: Early works in tafsīr studies are the most basic data sources. However, the related works were shaped within the conditions of the period. The data at the beginning were verbally transmitted, but some original material that has been written has not survived until nowadays. Therefore, the information about tafsīr are derived from the mainly Buhkārī (d. 256/870), Muslim (d. 261/875), Tirmidhī (d. 279/892), Nasā’ī (d. 303/915) which have tafsīr contents, and encyclopedic sources which have been contended narrations suhc as Țabarī (d. 310/923) and Ibn Abī Ḥātim (d. 327/938).Some later dated work/s belonged to people who lived in the early period alo contribute to this accumulation. However, in scientific studies it is necessary to pay attention to the harmony or difference between the author manuscripts and copies which have been survived. Because the limited possibilities of the period, the time interval between the author and the writing copy, the corrosion that occurred in the texts over time, the capacity or thought the scribe has caused the addition and reduction of the original copy of the text. Although it is rare, it is also possible to attribute the work to a well-known person of the period in order to gain the reputation of the views in the work.In this regard, the article first draws attention to the time difference between the author and the copies that have survived to the present day. Accordingly, it was emphasized that there may be works with controversial belonging to the author. Because, it may be that the names of those who expand, explain or shorten the work with additions are given as the author's name.It is shown with examples that additions to the work could be made in the time interval between the author and the manuscript that has survived to the present day. However, sometimes the difference between copies can be based on many reasons, from the ignorance of the obscene to its forgetfulness and even deliberate replacement. Even in the hadith narrations that attribute special importance to its narration, it is quite possible that the additions were made intentionally or unknowingly, even after the transition to the written period.However, this study was carried out only on tafsīr works. Because even the sampling on a limited number of tafsīr works pushes the limits of the article.In the study, the original texts of the selected works as samples such as Ibn ʿAbbās, al-Farrāʾ, Abū ʿUbayda, etc. were reviewed, and the master's and doctorate studies on the relevant works and the period, especially their editorial evaluations, were tried to be examined as much as possible. In the evaluations, the classical period sources such as Ibnu-Nadīm, Thaʻlabī and Ibn Khallikān, where tafsīr works were subject, as well as the Ottoman period like Edirnevī; Modern era works such as Brockelman and Sezgin were used. Books, articles and encyclopedia articles evaluating the manuscripts were also used.The study revealed that when the early tafsīr references were given, the author-copy relationship should be taken into consideration. Because, although some names are mentioned as mufassīr in the sources, it is controversial whether some of them convert the relevant information into written form. Because the period of the compilation is started in the period of tâbiûn in its earliest form. It is understood that even though the writing is partially activated, the tendency to convey information by narration continues from the examples given.The fact that no original work of the period reaches the present day, there is a serious time gap between the oldest manuscripts carrying the relevant information to the present day and its authors raises the issue of the reliability of the information. This is an issue to be considered in research and updating of information. Because it was seen that some information was difficult to determine the author. In addition, it has been understood that there may be additions afterwards besides the possibility of missing or misreported information due to various factors during the transfer. The fact that narration analysis has not been done properly in the context of the tafsīr science can lead to wrong conclusions in some works, if the possibility of reaching the information added later has not been taken into consideration.In addition, creating author copies from manuscripts is a challenging process with some difficulties in itself. No matter how fastidious it is shown, it should not be forgotten that the work is compiled from manuscripts, it should be known that errors may occur despite the maximum sensitivity.It is another point to consider that some information should be associated with the author and turned into a book based on the narrations in the sources of the next period. It should not be forgotten that some works were created by collecting the narrations of the next period. When the process in its formation is not taken into account, there is a possibility that the relevant information creates an early perception of false perception, as well as the belief that it expresses correct and precise information in all aspects due to its connection with the sacred. It is obvious that there is a difference between the original information from the author's pen and the quality and knowledge value of the information collected by claiming belonging to the author from later works. It is necessary to pay attention to this difference in information transfer.Therefore, during the investigation of the envoy, whose main task is to determine the will of Allah, he has to take into account the mentioned features of the early works. Reliable knowledge transfer and correct religion perception can only be achieved with this care., Erken dönem (h. I-III) eserleri, tefsir çalışmalarında en temel veri kaynaklarıdır. Ancak ilgili eserler dönemin şartları içerisinde şekillenmiştir. Bu süreçte okuma-yazma ve okullaşma oranı düşüktür. Yeterli oranda yazı malzemesi temini kolay değildir. Bu sebeple bilgi başlangıçta genellikle şifahî olarak aktarılmış, yazıya geçirilen bir kısım orijinal malzeme ise günümüze ulaşmamıştır. Genellikle rivayetle bazen de yazıyla aktarılan bilgi, sonraki tarihlere ait yazma nüshalar üzerinden öğrenilebilmektedir. Ancak müellif ile elde edilebilen yazma nüshalar arasında ciddi zaman aralığı vardır. Aradaki bu zaman dilimi birtakım sorunların oluşmasına yol açmıştır. Öyle eserler vardır ki müellifi tartışmalıdır. Öyle bilgiler vardır ki sonradan eklendiği apaçıktır. Döneme ait bazı eserler sonraki asırlara ait kaynaklardan derlendiği halde müellif nüsha izlenimi verircesine erken dönemde yaşayan bir kısım şahısların ismiyle basılmıştır. Bahse konu meselelerden her biri referans olarak kullanılacak bilginin ve onun üzerinden oluşturulacak algının mahiyetini etkileyecek niteliktedir. Konunun Kur’ân yorumuyla ilişkisi ve bağlayıcılık niteliğinin olması ayrı bir önem arz etmekte, bu sebeple de özellikle tefsir ilminde referans kaynağın oluşum aşamalarını bilmeyi gerektirmektedir. Makalede erken dönem tefsir eserlerinde müellif-eser ilişkisi ilgili boyutlarıyla yeterli sayıda örnek üzerinden işlenmeye çalışılmıştır.Özet: Tefsir çalışmalarında erken dönem eserleri, en temel veri kaynaklarıdır. Ancak ilgili eserler dönemin şartları içerisinde şekillenmiştir. Veriler başlangıçta genellikle şifahî olarak aktarılmış, yazıya geçirilen bir kısım orijinal malzeme ise günümüze ulaşmamıştır. Dolayısıyla tefsire dair bilgiler büyük oranda Buhârî (ö. 256/870), Müslim (ö. 261/875), Tirmîzî (ö. 279/892), Nesâî (ö. 303/915) gibi tefsir babları olan eserler başta olmak üzere Taberî (ö. 310/923) ve İbn Ebî Hâtim (ö. 327/938) gibi rivayet içerikli ansiklopedik kaynaklardan elde edilmektedir.Erken dönemde yaşamış bazı şahısların sonraki tarihlere ait nüsha veya nüshaları da bu birikime katkı sağlamaktadır. Ancak ilmî çalışmalarda günümüze ulaşan yazma nüshalar ile müellif nüsha arasındaki uyuma veya farklılığa dikkat etmek gerekmektedir. Çünkü dönemin sınırlı imkanları, müellif ile yazma nüsha arasındaki zaman aralığı, zaman içerisinde metinlerde meydana gelen aşınma, müstensihin kapasitesi veya taraftarı olduğu düşünce, metnin orijinal nüshasına ilave ve eksiltmeler yapmaya sebep olmuştur. Nadir de olsa eserde yer alan görüşlerin itibar kazanması için eserin dönemin tanınmış bir kişisine isnat edilme durumu da söz konusudur.Bu itibarla makalede önce müellifle günümüze ulaşan nüshalar arasındaki zaman farkına dikkat çekilmiştir. Buna bağlı olarak müellife aidiyeti tartışmalı olan eserlerin olabileceğine vurgu yapılmıştır. Eseri ilavelerle genişleten, açıklayan veya kısaltan kimselerin isimleri müellif ismi olarak verildiği olabilmektedir.Müellif ile günümüze ulaşan yazma eser arasındaki zaman aralığında esere ilavelerin yapılabildiği örneklerle gösterilmiştir. Ancak bazen nüshalar arasındaki farklılık müstensihin bilgisizliğinden tutun da unutkanlığına ve hatta bilerek değiştirmeye kadar birçok sebebe dayanabilmektedir.Nakline özel bir önem atfedilen hadis rivayetlerinde dahi yazılı döneme geçtikten sonra bile bilerek veya bilmeyerek ilavelerin yapılmış olması dönem itibarıyla gayet mümkündür.Ancak bu çalışma sadece tefsir eserleri üzerinden yapılmıştır. Çünkü sınırlı sayıdaki tefsir eserleri üzerinden yapılan örnekleme dahi makale sınırlarını zorlamaktadır.Çalışmada örnek olarak İbn Abbâs, Ferrâ, Ebû Ubeyde vb. seçilen eserlerin asıl metinleri gözden geçirilmiş, muhakkik değerlendirmeleri başta olmak üzere ilgili eserleri ve dönemi konu edinen yüksek lisans ve doktora çalışmaları mümkün olduğunca incelenmeye çalışılmıştır. Değerlendirmelerde tefsir eserlerinin konu edinildiği İbnu’n-Nedîm, Saʻlebî ve İbn Hallikân gibi klasik dönem kaynakları yanında Edirnevî gibi Osmanlı dönemi; Brockelman ve Sezgin gibi modern dönem eserlerinden faydalanılmıştır. Yazma eserler konusunda değerlendirmelerde bulunan kitap, makale ve ansiklopedi maddelerinden de istifade edilmiştir.Yapılan çalışma, erken dönem tefsirleri referans verilirken müellif-nüsha ilişkisinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğini ortaya koymuştur. Zira kaynaklarda müfessir olarak bir kısım isimlerin adı geçse de bunlardan bazılarının ilgili bilgiyi yazılı hale dönüştürüp dönüştürmediği tartışmalıdır. Zira tedvin dönemi en erken şekliyle tâbiîn döneminde başlatılmaktadır. Yazı kısmî olarak devreye sokulsa bile verilen örneklerden bilgiyi rivayetle aktarma eğiliminin devam ettiği anlaşılmaktadır.Döneme ait orijinal herhangi bir eserin günümüze ulaşmaması, ilgili bilgileri günümüze taşıyan en eski yazma eserler ile müellifleri arasında ciddi zaman aralığının olması bilginin güvenirliliği konusunu gündeme getirmektedir. Bu durum araştırmalarda ve bilginin güncellenmesinde dikkate alınması gereken bir husustur. Zira bazı bilgilerin müellifinin belirlenmesinde zorlanıldığı görülmüştür. Ayrıca nakil sırasında çeşitli etkenlerle bilginin eksik veya yanlış nakledilmiş olma ihtimali yanında sonradan eklemelerin de olabileceği anlaşılmıştır. Tefsir ilmi bağlamında rivayet analizinin gerektiği şekilde yapılmamış olması, bazı eserlerde sonradan ekleme yapılan bilginin azımsanmayacak ölçülere ulaşma ihtimali dikkat edilmediğinde yanlış sonuçlara götürebilecektir.Ayrıca yazma eserlerden müellif nüshası oluşturma kendi içerisinde bazı zorlukları barındıran zorlu bir süreçtir. Ne denli titizlik gösterilirse gösterilsin eserin yazma nüshalardan derlendiği unutulmamalı, azami hassasiyete rağmen hataların olabileceği bilinmelidir.Bazı bilgilerin sonraki dönem kaynaklarında yer alan rivayetlerden hareketle müellifle ilişkilendirilip kitap haline getirilmesi dikkate alınması gereken diğer bir husustur. Çalışmalarda bazı eserlerin sonraki döneme ait rivayetlerin toplanmasıyla oluşturulduğu unutulmamalıdır. Oluşumundaki süreç dikkate alınmadığında ilgili malumatın erken döneme ait yanlış algı oluşturmasının yanında kutsalla bağlantısı sebebiyle her yönüyle doğru ve kesin bilgi ifade ettiği zannına yol açma ihtimali de vardır. Müellifin kaleminden çıkan orijinal bilgi ile sonraki dönem eserlerden müellife aidiyeti iddia edilerek toplanan bilginin niteliği ve bilgi değeri arasında fark olduğu aşikardır. Bilgi transferinde bu farka dikkat etmek gerekmektedir.Dolayısıyla asıl görevi Allah’ın muradını tespit etme olan müfessirin araştırmaları sırasında erken döneme ait eserlerin söz konusu özelliklerini dikkate alma mecburiyeti vardır. Güvenilir bilgi transferi ve sağlıklı din algısı ancak bu dikkatle elde edilebilecektir.
- Published
- 2020
11. Investigation of Teachers 'Views on the Use of Instructional Technologies in Chemistry Teaching
- Author
-
Tarkın Çelikkıran, Ayşegül and Kaya, Süleyman
- Subjects
chemistry teachers ,kimya öğretimi ,chemistry teaching ,nitel çalışma ,Kimya öğretmenleri ,Öğretim teknolojisi ,qualitative study ,Instructional technology - Abstract
DergiPark: 657608 tred Bu çalışmada kimya öğretiminde öğretim teknolojilerinin kullanımı ele alınmış olup kimya öğretmenlerinin bu teknolojileri derslerinde kullanımlarına yönelik görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Ağrı il merkezinde ve Patnos ilçesinde görev yapan 15 kimya öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak nitel çalışma gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerden elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kimya öğretmenlerinin çoğunluğu çalıştıkları okulların teknolojik donanımlarının yetersiz olduğunu ve teknolojik cihazların bakımlarının yapılmadığı için onlardan yeterli düzeyde faydalanamadıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan öğretmenler genel olarak akıllı tahta kullandıklarını ve akıllı tahta sayesinde öğrenimin daha kalıcı olduğunu ve öğrenci başarısının arttığını ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı teknoloji kullanımı yönünden kendisini yetersiz görmekte ve kendilerini teknoloji kullanımı yönünden geliştirebilmeleri için özellikle hizmet içi eğitimlere ihtiyaçlarının olduğunu düşünmektedirler. Ayrıca, öğretmenler genel olarak müfredatın kendilerini teknoloji kullanımına yönlendiremediğini ve öğretim teknolojilerine ayrılan bütçelerin ise yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir. In this study, the use of instructional technologies in chemistry education is discussed and it is aimed to determine the experiences of chemistry teachers on the use of these technologies in their courses. For this purpose, semi-structured interviews were conducted with 15 chemistry teachers working in the city of Agri and in the district of Patnos. Data gathered from the interviews were analyzed through content analysis method. According to the results, the majority of the chemistry teachers stated that the technological equipment of the schools they work were insufficient and that they could not benefit from the technological equipment due to the lack of maintenance of them. The teachers who participated in the study also stated that they generally use smart board and learning is more permanent and student achievement is increased thanks to the smart board. Most of the teachers consider themselves insufficient to employ technology in their classes and think that they especially need in-service training in order to be competent in technology use. In addition, teachers stated that the curriculum did not direct themselves to the use of technology and the budgets allocated to instructional technologies were insufficient.
- Published
- 2020
12. Kimya Öğretiminde Öğretim Teknolojilerinin Kullanımına Yönelik Öğretmen Görüşlerinin İncelenmesi
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary and TARKIN ÇELİKKKIRAN, Ayşegül, additional
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
13. Authenticity Problem in Early Interpretations and Author-Work Relationship
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary
- Published
- 2020
- Full Text
- View/download PDF
14. Kimya Öğretiminde Öğretim Teknolojilerinin Kullanımına Yönelik Öğretmen Görüşlerinin İncelenmesi
- Author
-
KAYA, Süleyman and TARKIN ÇELİKKKIRAN, Ayşegül
- Subjects
Öğretim teknolojisi,Kimya öğretmenleri,kimya öğretimi,nitel çalışma ,ComputingMilieux_COMPUTERSANDEDUCATION ,Instructional technology,chemistry teachers,chemistry teaching,qualitative study ,Eğitim, Bilimsel Disiplinler ,Education, Scientific Disciplines - Abstract
Bu çalışmada kimya öğretiminde öğretim teknolojilerinin kullanımı ele alınmış olup kimya öğretmenlerinin bu teknolojileri derslerinde kullanımlarına yönelik görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Ağrı il merkezinde ve Patnos ilçesinde görev yapan 15 kimya öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak nitel çalışma gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerden elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kimya öğretmenlerinin çoğunluğu çalıştıkları okulların teknolojik donanımlarının yetersiz olduğunu ve teknolojik cihazların bakımlarının yapılmadığı için onlardan yeterli düzeyde faydalanamadıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan öğretmenler genel olarak akıllı tahta kullandıklarını ve akıllı tahta sayesinde öğrenimin daha kalıcı olduğunu ve öğrenci başarısının arttığını ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı teknoloji kullanımı yönünden kendisini yetersiz görmekte ve kendilerini teknoloji kullanımı yönünden geliştirebilmeleri için özellikle hizmet içi eğitimlere ihtiyaçlarının olduğunu düşünmektedirler. Ayrıca, öğretmenler genel olarak müfredatın kendilerini teknoloji kullanımına yönlendiremediğini ve öğretim teknolojilerine ayrılan bütçelerin ise yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir., In this study, the use of instructional technologies in chemistry education is discussed and it is aimed to determine the experiences of chemistry teachers on the use of these technologies in their courses. For this purpose, semi-structured interviews were conducted with 15 chemistry teachers working in the city of Agri and in the district of Patnos. Data gathered from the interviews were analyzed through content analysis method. According to the results, the majority of the chemistry teachers stated that the technological equipment of the schools they work were insufficient and that they could not benefit from the technological equipment due to the lack of maintenance of them. The teachers who participated in the study also stated that they generally use smart board and learning is more permanent and student achievement is increased thanks to the smart board. Most of the teachers consider themselves insufficient to employ technology in their classes and think that they especially need in-service training in order to be competent in technology use. In addition, teachers stated that the curriculum did not direct themselves to the use of technology and the budgets allocated to instructional technologies were insufficient.
- Published
- 2019
15. Income and Expenses of the School Waqfs in the Light of Accounting Records: Example of the Late 18th Century Üsküdar
- Author
-
KAYA, Süleyman and DURMUŞ, Muhammed Emin
- Subjects
Osmanlı Devleti,Vakıf,Mektep,Eğitim,Üsküdar ,Ottoman Empire,Waqf,School,Education,Üsküdar - Abstract
Osmanlı vakıflarınınfaaliyet gösterdikleri en önemli alanlardan biri eğitimdir. Osmanlı’da eğitimhizmetleri 19. yüzyılda Maarif Nezareti kuruluncaya dek vakıflar tarafındanyürütülmüştür. Vakıfların halka yönelik eğitim verdikleri kurumların başında dasıbyan mektepleri gelmektedir. Bu çalışmada mektep vakıflarının hizmetlerininasıl finanse ettikleri, ne tür yerlere ne kadar masraf yaptıkları, bünyelerindehangi görevlileri istihdam ettirdikleri ve bu görevlilere ne kadar maaşödedikleri sorularına Üsküdar örneği üzerinden cevap verilmeye çalışılmıştır. Çalışmada1184-1214/1770-1800 tarihlerinde Üsküdar’da faaliyet gösterdiğini tespit ettiğimiz5 adet mektep vakfının süreç içerisindeki gelir ve giderlerinin analiz edilmesihedeflenmiştir. Çalışma neticesinde nakit sermaye işleten vakıfların zaman içerisindesermayelerini artırdıkları bunun yanı sıra vakıfların vazifelilere ödedikleritoplam maaş miktarının genel olarak masraf kalemlerine yapılan harcamalardan yüksekolduğu ve vazifelilere ödenen yıllık ücretlerin bu süre zarfında istisnalarhariç hiç değişmediği görülmüştür. Aynı şekilde kadılığa ödenen harç miktarlarıve gayrimenkullerden alınan yıllık kira miktarları da sabit kaldığı sonucunaulaşılmıştır., Education servicesin Ottoman State had been conducted by waqfs until the Maarif Nezareti wasestablished. One of the leading waqfs which provide education services wereottoman elementary-primary school. In this study, it is aimed to answer suchquestions from Üsküdar example as “how did those schools finance theirservices, what kind of attendants worked in them, how much did they pay thestaff, what kind of expenses did they have?” Inthis study, it is aimed to analyse 5 school waqfs that were active in Uskudar;their incomes and expenses for the period between 1770-1800 (1184-1214 AH)years by using accounting records. The result of the study shows that cashwaqfs had increased their main assets in the course time. Besides, it is seenthat the amount of total salary paid to the staff was higher than the cost ofother items in general. It has also been determined that annual amount paid tothe staff were never changed throughout this period, with a few exceptions.Likewise, it is found that the amount of fee paid to Judiciary and annual rentacquired from real estate properties were unchanged
- Published
- 2019
16. Chemistry teachers' viewsof using technology in chemistry teaching and levels of technology use
- Author
-
Kaya, Süleyman, Tarkın Çelikkıran, Ayşegül, and Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi Anabilim Dalı
- Subjects
Chemistry ,Kimya - Abstract
Bu çalışmada kimya öğretiminde öğretim teknolojilerinin kullanımı ele alınmış olup kimya öğretmenlerinin bu teknolojileri derslerinde kullanımlarına yönelik görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Ağrı il merkezinde ve Patnos ilçesinde görev yapan 15 kimya öğretmeninin görüşleri incelenmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri, yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir. Görüşmelerden elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre kimya öğretmenlerinin çoğunluğu çalıştıkları okulların teknolojik donanımlarının yetersiz olduğunu ve teknolojik cihazların bakımlarının yapılmadığı için onlardan yeterli düzeyde faydalanamadıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılan öğretmenler genel olarak akıllı tahta kullandıklarını ve akıllı tahta sayesinde öğrenimin daha kalıcı olduğunu ve öğrenci başarısının arttığını ifade etmişlerdir. Öğretmenlerin büyük bir kısmı teknoloji kullanımı yönünden kendisini yetersiz görmekte ve kendilerini teknoloji kullanımı yönünden geliştirebilmeleri için özellikle hizmet içi eğitimlere ihtiyaçlarının olduğunu düşünmektedirler. Ayrıca, öğretmenler genel olarak müfredatın kendilerini teknoloji kullanımına yönlendiremediğini ve öğretim teknolojilerine ayrılan bütçelerin ise yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir.Anahtar Sözcükler: Öğretim teknolojisi, kimya öğretmenleri, kimya öğretimi, nitel çalışma In this study, the use of instructional technologies in chemistry education is discussed and it is aimed to determine the experiences of chemistry teachers on the use of these technologies in their courses. For this purpose, the opinions of 15 chemistry teachers working in the city of Agri and in the district of Patnos were examined. Qualitative research method was used in the research. The data of the study were obtained by semi-structured interviews. Data gathered from the interviews were analyzed through content analysis method. According to the results, the majority of the chemistry teachers stated that the technological equipment of the schools they work were insufficient and that they could not benefit from the technological equipmentdue to the lack of maintenance of them. The teachers who participated in the study also stated that they generally use smart board and learning is more permanent and student achievement is increased thanks to the smart board. Most of the teachers consider themselves insufficient to employ technology in their classes and think that they especially need professional developmentin order to be competent intechnology use. In addition, teachers stated that the curriculum in general did not direct themselves to the use of technology and the budgets allocated to instructional technologies were insufficient.Key Words: Instructional technology, chemistry teachers, teaching of chemistry, qualitative study 86
- Published
- 2019
17. CNC makinesinde MDF işlemede bazı faktörlerin gürültü emisyonuna etkisi
- Author
-
Kaya, Süleyman, İmirzi, Hasan Özgür, and Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Wood Products ,Ağaç İşleri - Abstract
Gelişen üretim teknolojileri ile bilgisayar kontrollü makinelerin (CNC) kullanımı birçok sektörde olduğu gibi mobilya üretim sektöründe de hızla artmaktadır. Bu makineler iş ve işlemleri her ne kadar kolaylaştırıyor olsa da çalışanlar için bazı fiziksel riskleri de bünyesinde barındırmaktadır. Fiziksel risk etmenlerinden en önemlilerinden biri de gürültüdür. Bu çalışmada ahşap işleme CNC makinesinde işleme faktörlerinden kesici türü, işleme türü, makine devri, işleme hızı, yanal adım ve işleme derinliğinin MDF (Medium Density Fibreboard) parça işlerken gürültüye etkisinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Kesici olarak piyasada en çok kullanılan Elmas uçlu ve Jilet uçlu uçlu kesicileri kullanılmıştır. Devir sayısı olarak 18000 ve 24000 (dev/dk), hız olarak 6000, 9000 ve 12000 (mm/dk), işleme türü olarak çevresel ve Doğrusal, yanal adım olarak %70 ve %50, işleme derinliği olarak ise 3 mm ve 6 mm değerleri alınmıştır. Çalışmada en yüksek gürültü elmas uçlu kesici, 24000 dev/dk devir sayısı, Doğrusal işleme türü,12000 işleme hızı, %70 yanal adım ve 6 mm işleme derinliğinde ortalama değer 103,4 dB (A) çıkmış olup, en düşük gürültü ise Jilet uçlu uçlu kesici, 18000 işeme hızı, Çevresel işleme türü, 6000 işleme hızı % 50 yanal adım ve 3mm işleme derinliğinde ortalama 82,46 dB (A) olduğu görülmüştür. Çalışma sonucunda 28.07.2013 tarih ve 28721 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan `Çalışanların Gürültü İle İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmeliğin` 5 inci madesinin c fıkrasında `Maruziyet sınır değerleri: (LEX, 8saat) = 87 dB(A)` dikkate alındığında çalışma sonuçlarının % 90' ının maruziyet sınır değerinin üzerinde olduğu görülmüştür. Bu nedenle çalışanlar Kişisel Koruyucu Donanımlar olarak adlandırılan kulak koruyuculardan en az 20 ile 25 SNR değerindeki kulaklıklardan çalışma esnasında kullanılması iş sağlığı ve güvenliği açısından önem arz etmektedir. The use of computer numeric control (CNC) machines with the developing manufacturing technologies, just as in many sectors, has also increased rapidly in the furniture manufacturing sector. No matter how much these machines are facilitating work and processes, they also include in their structure some physical risks for the workers. One of the important physical risk factors is noise. In this study, it has been attempted to determine the effect of noise when processing pieces of Medium Density Fiberboard (MDF) in the wood processing CNC machine from the processing factors of blade, number of revolutions/minute, type of process, processing speed, lateral steps and processing depth. As a blade, the diamond and razor blades have been used from the blade types used the most in the market. It was taken as 18000 and 24000 for the number of revolutions/minute, 6000, 9000 and 12000 as speed, circular and linear as the type of processing, lateral steps as 70% and 50% and 3 mm and 6 mm as depth of processing. As a summary of the study, it was observed that the highest noise rose to the average value of 103.4 dBA with the diamond edged type blade, 24000 revolutions/minute, circular processing type, 12000 processing speed, 70% lateral steps and 6 mm processing depth. Whereas, the lowest noise was observed at an average of 82.46 dBA with the razor type blade, 18000 revolutions/minute processing speed, external line processing type, 6000 processing speed, 50 lateral steps and 3 mm processing depth. It was observed that the results of the machine in the study we made were 90% above the exposure limit values when the `Exposure limit values: (LEX, 8 hours) = 87 dBA` were taken into consideration from paragraph c of article 5 of the `Regulation About the Protection of the Workers from Risks Related to Noise`, which was published in the official newspaper numbered 28721 and dated 27 July 2013. Consequently, it is of importance from the aspect of work health and security for workers to use earplugs, which are called Personal Protector Hardware, during their work, from the earphones with a minimum signal-to-noise ratio (SNR) value between 20 - 25. 91
- Published
- 2019
18. AHŞAP İŞLEME CNC MAKİNESİNDE İŞLEME FAKTÖRLERİNİN GÜRÜLTÜEMİSYONUNA ETKİSİ
- Author
-
KAYA, SÜLEYMAN and İMİRZİ, HASAN ÖZGÜR
- Published
- 2018
19. KUR’AN’DA İNSANIN DEĞERİ
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Religion ,Din Bilimi ,Kur’an,varlık,halîfe,insan,imtihan ,Quran,existence,khalifa,human being,trial - Abstract
As the Quran isevaluated in its unity, it is realized that existence world has been built onhuman being. Because human has been mounted on the center of the existenceworld. His position is determined as the khalifa, and all the explanations aredone by aiming this term. If human is pulled out of this pattern, everything,even the Quran, becomes meaningless. Because reason and willpower are bestowedon him apart from all the other existence, and almost all of the world has beenoffered to his service. By that way has been laid the groundwork for hisresponsibilty/trial. After this stage, life goes on through a new life spacewhere is opened into the hereafter, and not sentenced to the nonexistence. Thestruggle in the world of being takes place over him. The jinns have beencreated for him, and the devil has imposed himself on him. Highness of theangels and sadness of the devil increase of his value. The Qirâmen Qatibeenrecords what he did. The Azrail takes his life. There are the messengers whohave come from his lineage for the guidance for him. He is going to face whathe did, and be responded for what he did. The doomsday will break for him, andthe last day will be established for him, and the man will give the account ofwhat he did there. Descriptions of the paradise and the hell are made for him.We in the article would like to focus on this value of the Quran which is amessage referring to human being with every subject and passage. Firstly, wewill briefly refer to the Quran’s conception of existence, then in this contextto the khalifa description referring to human being. Finally, we would like todeal with the value which has been charged on him in the context of beingresponsible or tried., Kur’an bütünlüğüiçerisinde değerlendirildiğinde varlık âleminin insan üzerinden kurgulandığıgörülür. Çünkü insan, varlık âleminin merkezine oturtulmuştur. Konumu, halîfeolarak belirlenir ve bütün açıklamalar o hedef alınarak yapılır. İnsan, bu örgüiçerisinden çekip alınsa her şey hatta Kur’an bile anlamsızlaşır. Çünkü ona tümvarlıklardan farklı olarak akıl ve irade verilmiş, âdeta âlemin tümü onunhizmetine sunulmuştur. Bununla onun sorumluluğuna/imtihanına zeminhazırlanmıştır. Bu aşamadan sonra âhirete açılan yeni bir yaşam alanıyla hayatdevam eder, yokluğa mahkûm edilmez. Varlık âlemindeki mücadele onun üzerindenyürür. Cinler onun için yaratılmış, şeytan ona musallat olmuştur. Meleklerinulviliği ile şeytanın süflîliğidir ona değer katan. Kirâmen kâtibin onunyaptıklarını kaydeder. Azrâil onun canını alır. Kendi içinden çıkanpeygamberler onun rehberliği için vardır. Yaptıklarıyla yüzleşecek vekarşılığını görecektir. Kıyamet onun için kopacak, mahşer onun için kurulacak,insan orada yaptıklarının hesabını verecektir. Cennet ve cehennem tasvirlerionun için yapılır. Biz makalemizde, her konusu ve pasajı insana yönelik birmesaj olan Kur’an’ın insana atfettiği bu değer üzerinde durmak istiyoruz. ÖnceKur’an’ın varlık tasavvuruna, sonra bu kapsamda insana atfedilen halîfe nitelemesinekısaca değinecek, ardından sorumlu olma veya imtihan edilme bağlamında onayüklenen değere temas etmeye çalışacağız.
- Published
- 2018
20. ŞEYHÜLİSLAM SÂDEDDİN EFENDİ’NİN FETVALARI ÇERÇEVESİNDE OSMANLI HUKUKUNDA KAZAÎ HÜKMÜN KAYNAKLARI
- Author
-
Kaya, Süleyman, Güman, Osman, Salur, Rabia, BAİBÜ, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, and Salur, Rabia
- Subjects
Will of Sultan ,Kazaî hüküm,Sâdeddin Efendi,Osmanlı Hukuku,Fetva,Sultanın İrades ,Social ,Ottoman Law ,Judgement ,Sâdeddin Efendi,Judgement,Ottoman Law,Fatwā,Will of Sultan ,Kazaî Hüküm ,Osmanlı Hukuku ,Fatwa ,Sultanın İradesi ,Sosyal ,Sadeddin Efendi ,Fetva - Abstract
In this article we tried to find the sources of judgement in Ottoman Law in accordence with Shaykh al-Islam Sâdeddin Efendi’s fatwas. The sources we found that designate the judgement are: fatwa, will of sultan, custom, discretion of judge and endower’s condition. The Ottoman Scholars adopted for the judges the principle of handing out a decision in accordance with the comment which has been taken as a basis whitin the Hanafi fiqh. It needs to be spelled out that the will of the sultan which is forming the statutory part of the Ottoman law system is playing an important role as a source in judgement. Besides the two mentioned before it may be said, even if to be subsidiary, the discretion of the judge and custom created a recource for juridical decisions specifically in terms of stating the matter in dispute. Finally, the endower’s conditions could be accepted as the assignment of the judges decisions but limited with the setting of conditions of a founder concerning his or her foundation., Makalede Şeyhülislam Sâdeddin Efendi’nin fetvaları çerçevesinde Osmanlı Hukukunda yargı kararının kaynaklarını tespite çalıştık. Yargı kararlarına şekil veren tespit ettiğimiz kaynaklar; fetva, sultanın iradesi, örf, kadı’nın takdiri ve vâkıfın şartıdır. Osmanlı ilmiyesi, kadıların Hanefi fıkıh geleneği içerisindeki fetvaya esas kabul edilen görüşle hüküm vermeleri ilkesini benimsemiştir. Osmanlı Hukukunun yazılı kısmını oluşturan sultanın iradesinin de yargı kararının önemli bir kaynağı olduğunu belirtmek gerekir. Bu iki temel kaynağın dışında kadı’nın takdir yetkisi ve örfün de özellikle dava konusu meselenin tespiti noktasında tali de olsa yargı kararlarına kaynaklık ettiklerini söyleyebiliriz. Vâkıfın şartı ise bir mülkünü vakfeden şahsın, ilgili vakfa dair şartları belirlemeyle sınırlı olarak bir nevi kadı’nın vereceği hükmü belirlemesi olarak görülebilir.
- Published
- 2018
21. Muhasebe Kayıtları Işığında Mektep Vakıflarının Gelir Giderleri: 18. Yüzyıl Sonları Üsküdar Örneği
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary and DURMUŞ, Muhammed Emin, additional
- Published
- 2019
- Full Text
- View/download PDF
22. Muhasebe Kayıtları Işığında 18. Yüzyıl Para Vakıflarının Nakit İşletme Yöntemleri
- Author
-
Kaya, Süleyman, Durmuş, Muhammed Emin, BEKTAŞ, İsmail, and AKKAYA, Arif
- Subjects
Üsküdar vakıfları,Muâmele-i şer‘iyye,Bey bi’l-istiğlâl,Ferağ bi’l-istiğlâl ,Uskudar waqfs,Muâmele-i şer‘iyye,Bey bi’l-istiğlâl,Ferağ bi’l-istiğlâl ,Social Sciences, Interdisciplinary ,Sosyal Bilimler, Disiplinler Arası - Abstract
In this paper, the cash management methods of the 18th-century Uskudar cash waqfs were examined according to the accounting records which were kept in the Uskudar Şeri'yye Sicilleri. When the accounting records of the waqfs for years of 1139/1726, 1184/1770, 1198/1784, 1212/1798 were investigated, it was found that these waqfs managed the cash money by using muamele-i şer‘iyye, bey bi’l-istiğlâl and ferağ bi’l- istiğlâl contracts. It was also indicated that the cash money of the waqfs on those dates were not lent according to the mudaraba and bidaa methods. The paper was organised in two parts. While the above- mentioned cash management methods were theoretically explained in the first part, the data that obtained from the accounting records were analysed in the second part of the paper., 18. yüzyılda Üsküdar’da faaliyet gösteren vakıfların, Üsküdar Şer‘iyye Sicilleri’nde tutulmuş olan muhasebe kayıtları esas alınarak hazırlanan bu çalışmada vakıfların nakit işletme yöntemleri ele alınmıştır. 1139/1726, 1184/1770, 1198/1784, 1212/1798 yıllarına ait vakıf muhasebe defterlerinin incelendiği çalışmada vakıfların muamele-i şer‘iyye, bey bi’l-istiğlâl ve ferağ bi’l-istiğlâl akitleri ile nakitlerini işlettikleri ve mudarebe ve bidaa gibi usulleri kullanmadıkları tespit edilmiştir. İki bölümden oluşan makalenin birinci bölümünde zikredilen nakit işletme yöntemleri hakkında teorik malumat verilmiş, ikinci bölümde ise muhasebe defterlerinden elde edilen veriler analiz edilmiştir.
- Published
- 2017
23. Emsâlü’l-Kur’an Bağlamında Hakîm et-Tirmizî’nin el-Emsâl mine’l-kitâb ve’s-sünne Adlı Eserinin Değerlendirilmesi
- Author
-
Kaya, Süleyman
- Subjects
Kur’an,Emsâlü’l-Kur’an,Hakîm,yorum,belâgat ,Social ,the Quran,amthal al-Quran,Hakim,comment,eloquence ,Sosyal - Abstract
Amthâl al-Quran is one of the important characteristics of the Quranic style. Therefore, studies about the subject have begun in the early dates. The book of Hakim et-Tirmizi called al-Amthal min al-Kitab wa as-Sunnah is one of these studies. Hakim who is a well-known sufi is to assess the subject on a large scale within the scope of ishari-batıni commets. In this article, first of all, the conceptual framework of Amthal al-Quran, its importance in terms of the Quranic style and some books regarded the subject written in the early times have been dealt with. Then, emphasizing the importance of the relevant book of Hakim in this sense, the book has been tried to be evaluated in terms of the content of it. The book has two chapters. In the first, some amthals in the Quran have been dealt with, and comments about amthals prevailing in hadiths, some narrations and among public has been given. As understood from the explanation in the introduction, it has been found that Hakim has prefered a comment ishari-batıni oriented., Emsâlü’l-Kur’an,Kur’an üslubunun önemli özelliklerinden birisidir. Bu sebeple konuyla ilgiliçalışmalar erken dönemde başlamıştır. Hakîm et-Tirmizî’nin “el-Emsâlmine’l-Kitâb ve’s-Sünne” isimli eseri de bu çalışmalardan birisidir. Önemlibir mutasavvıf olan Hakîm bu çalışmasında konuyu büyük ölçüde işârî-bâtınîyorum kapsamında değerlendirmiştir. Bu makalede, önce Emsâlü’l-Kur’an’ınkavramsal çerçevesine, Kur’an üslubu açısından önemine ve konuyla ilgili erkendönemde telif edilen başlıca eserlere yer verilmiştir. Sonra da Hakîm’in ilgilikitabının bu anlamda önemine vurgu yapılarak eser muhteva açısındandeğerlendirilmeye çalışılmıştır. İki ana bölümden oluşan eserin birincibölümünde Kur’an’da geçen bazı emsallerin konu edinildiği, ikinci bölümde isehadislerde, bazı rivayetlerde ve âlimlerin kullandığı halk arasında yaygın olanemsaller üzerinden yorumlar yapıldığı görülmüştür. Giriş bölümündekiaçıklamalardan da anlaşılacağı üzere Hakîm’in işârî-bâtınî ağırlıklı bir yorumutercih ettiği tespiti yapılmıştır.
- Published
- 2017
24. Kur’ân kaynaklı çevre algısının pratiğe dönüştürülememesinin irdelenmesi
- Author
-
Kaya, Süleyman, BAİBÜ, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, and Kaya, Süleyman
- Subjects
Çevre ,Eğitim ,Consciousness ,İnsan ,The Qur’an ,Bilinç ,Kur’ân ,Environment ,Human Beings ,Education - Abstract
Bu makalede, insanlığın en önemli sorunlarından biri haline gelen "çevre problemine" Kur'ânî perspektiften yaklaşımın pratiğe neden dönüştürülemediği ele alınmaya çalışılmıştır. Kur'ân temelli çevre anlayışıyla ilgili hayli çalışma yapıldığı görülmüştür. Yapılan çalışmalar gözden geçirildiğinde meselenin genel itibarıyla teorik olarak ele alındığı, Kur'ânî anlayışın pratiğe nasıl yansıtılabileceği konusu üzerinde yeterince durulmadığı kanaatine varılmıştır. Günümüzde çevre konusunda dile getirilen problemler konunun pratiğe dönüştürme değerini ve gereğini ortaya koymaktadır. Çünkü sorunların çözümü teorik yaklaşımları aşıp pratik uygulamalara dönüştüğünde mümkün olacaktır. Dolayısıyla bu çalışmada, konuyu temellendirebilmek için öncelikle Kur'ân'ın varlık tasavvuruna kısaca vurgu yapılmış, insana verdiği değere değinilmiş, insan-varlık ilişkisinden hareketle Kur'ânî çevre algısının hangi bakış açısıyla topluma yansıtılması gerektiğine temas edilmiş, ardından da Müslümanda olması gereken çevre duyarlılığının neden yeterli düzeyde oluşturulamadığı, pratiğe dönüştürülemediği eğitim/öğretimle ilgili iki önemli veri üzerinden hareketle ele alınmış, söz konusu eksiklik giderilmeden Kur'ânî bakış açısının pratikte yeterince ma'kes bul/a/mayacağı görüşü işlenmiştir. Nitekim insandaki değişimi sağlayacak olan temel unsur eğitim/öğretimdir. Sadece çevre konusu değil hangi mesele olursa olsun kaliteli ve sağlıklı bir eğitim/öğretim olmadan sonuca gitmek ve problemi çözmek mümkün değildir. Kaldı ki, günümüzde söz konusu ettiğimiz eğitim/öğretim yanında çevre eğitimi ayrıca önem atfedilen, üzerinde durulan ve kendine özgü yöntemlerle verilmeye çalışılan ayrı bir alan haline gelmiştir. Mücadele yöntemi profesyonelleşmiş, daha organize ve sistemli çalışma ağları oluşturulmuştur This article tries to address the ‘environmental issue’ which has become one of humanity's most important problems, with regard to why the Qur’anic perspective has not been practically implemented. Numerous studies exist based on the environment in reference to the Quran. After reviewing these studies, it is seen that these matters are discussed mainly in theory and not enough effort has been placed into converting the Qur'anic understanding to practicality. The environmental problems being discussed today emphasises the need and importance of turning this theory into practice. The solution to resolving these problems will be possible by practical application of these theoretical approaches. Therefore in this study, the topic is firmly established by having a brief look at the concept of existence in the Quran, mentioning the value given to man, the viewpoint on the environment conveyed by the Quran and how this should be reflected to society is stated, based on the relationship between man and existence, then focusing on why the required level of environmental sensitivity and practical application has not been developed in Muslims. The topic has been reviewed based on two important data relating to teaching/education; while these deficiencies aren’t corrected, the Qur’anic viewpoint will not be echoed into practice. Indeed, education is fundamental to changes in man. Whether this is an environmental issues or something else, without quality education the problem will not be solved. Moreover, environmental education today has become an area of emphasis and with its specific methods. The method of struggle has become professionalized; more organised with systematic study networks being formed. The environmental issue has recently become one of the most essential problems of the humanity which is affecting everything whether animate or inanimate, intelligent or unintelligent beyond becoming a problem of a person, nation, or civilization. Therefore, to evaluate the environmental issue with its all aspects, each environmental value should be addressed and investigated separately. Today this problem is being addressed as a human centered and problem oriented approach and studies are centered around finding a solution. To find a Qur’anic solution for this humanity’s common problem is a requirement not only for Muslims but also for others. Nevertheless, this kind of solution only will make a sense if it is put into practice. For this reason, the practice of the Qur’anic perspective is the main point of this issue. Therefore, showing the Qur’anic perspective on the environmental issues is one of the basic principles. According to the Qur’anic thinking the existence needs a Creator to be existed. A precise system has been organized and everything has been created for a special purpose. It means that substance has been molded by holiness. Analysis of substance in this way would have a serious influence on the thinking of humanity and this kind of thinking Kur’ân Kaynaklı Çevre Algısının Pratiğe Dönüştürülememesinin İrdelenmesi 567 Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 will be basis for relationship with it. When substance- human relationship is formed by this thinking, it necessarily leads to different results. Nevertheless, this understanding does not mean anything beyond the case of Qur’an in Lawh-i Mahfuz unless it is not put into action. For this reason, we should review our position in terms of faith-deed relationship to which is attached too much importance by Islam, and we should complete our practical missing including the sensitivity of the environment. Education/instruction is the most important factor that leads change in human. Unless having a good quality education, solving the issues, not only environmental but also others, is not possible. Ideally, humans should develop their personality as serve to the benefit of society in the best way. Education gives us the most substantial contribution to solve our problems. Eliminating ignorance, preparing people for the life is only possible by helping them to have a worldview and philosophy of life. The phase of values that guide people through their decision and preference is formed in this way. It is clear that, one aspect of the issue is related with the education/instruction level of the Muslim societies. When we try to solve this problem, we should take notice of that education must be molded by Qur’anic values. Additionally, we should not put aside the fact that environmental education has become a separate and essential discipline which has its own methods. Therefore, we must constantly update the environmental issue according to the Qur’anic viewpoint. It is clear that, an attempt, which seems as a defensive position, to try to find supports/stands in Qur’an for some conceptions which is used by environmental science doesn’t mean beyond excitement; furthermore, it will cause some troubles in long term. Indeed, it is more fundamental to turn the holiness aspect formed by God-existence relationship in the Qur’an into consciousness in man. This bond is so strong that even non-believers can feel that at certain times. At this point, the concept of “Rabb al-A’lameen” would be essential reference in terms of indicating of God his creatures and making them holy. It means that the believer should approach the existence with a holy value. In his mind existence converts into almost tekven-i Qur’an, and the Qur’an converts into tedven-i Qur’an which is its complement. By the expression of the Qur’an, tesbih of all existence turns into consciousness in man. Therefore, we should not destroy this harmony; rather accompany with it. We ought to turn the updated Qur’anic approaches into consciousness, then into behaviours in both Muslim man and society through education. The fact is that, environmental issue is one of the most essential humanity’s problems, and it has bad effects not only on certain groups but also on the world and on the ability of new generations to live in a healthy environment as well. Therefore, as Muslims, we should make active our Qur’anic perspective, which we tried to explain shortly above, to form and support necessary organisations. It seems impossible to get over that problem and to present good models for people with regard to the problem without creating communities that have environmental consciousness. 568 Süleyman KAYA Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/2 Winter 2015 Whereas we individually display exemplary behaviours, we should present good practices inspired from the Qur’an, which draw other societies’ attention. We should make a point of non-governmental organisations and absolutely follow the proficiency in this kind of activities. Otherwise, Qur’anic environmental sensitivity would be considered as a claim and it would be attempted to attack and injure the Qur’an through Muslims unless good examples are not transferred into practice by Muslim individuals and society. No Muslim has a right to do so. The Muslim who does so would have a big responsibility both in the world and in the hereafter. Finally, because the issue has an international characteristic, the solutions which are based on Qur’anic thinking should be continued in a systematic way, and coordinated with other initiatives in the world. In addition to that, media and mass media should be used in an effective way, and sensitivity studies should be done through non-governmental organizations.
- Published
- 2015
25. Harem bölgesine girişin yasaklanması meselesi (Tevbe 28. ayetin anlamı bağlamında)
- Author
-
Kaya, Süleyman, BAİBÜ, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, and Kaya, Süleyman
- Subjects
Mushrik ,Prohibition ,Müşrik ,Siyer ,Sira ,Kur’ân ,Nüzûl ,Harem ,The Quran ,Yasak ,Revelation - Abstract
Bu makalede, Tevbe suresi 28. ayet bağlamında Harem bölgesine giriş yasağı ele alınmıştır. İnzâl dönemi göz önünde bulundurularak sîret-nüzûl ilişkisinden hareketle söz konusu ayetin anlam alanı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu sebeple ayetle ilişkisi nispetinde tarihi arka plan kısaca verilmiştir. Yasağın zamanlamasının Kur'ân açısından önemini ortaya koyabilme adına Huneyn ve Tebük savaşları üzerinde fazlaca durulmuştur. Ayette geçen "Mescid-i Haram" ve "Müşrik" kavramlarının anlam alanları alana kaynaklık eden eserlerden hareketle açıklanmıştır. Yasağın başlama zamanı çerçevesinde dile getirilen tartışmalar da göz önüne alınarak ayetin anlam alanı ortaya konulmaya gayret edilmiştir. Çalışmamızda yasağın alanını genişletmenin ayetin anlamına ve Kur'ân'ın ruhuna uymayacağı tespit edilmiştir. Yine söz konusu ayeti anlamı dışına taşacak şekilde yorumlamanın radikal sonuçlar doğuracağı, toplumlar arası ilişkilerde sıkıntıya yol açacağı, art niyetli yaklaşımlara Kur'ân'a karşı eleştiri zemini hazırlayacağı sonucuna ulaşılmıştır. In this article, prohibition of entry into the Harem district has been dealt with in the context of at-Tauba, 28. By taken into account of the revealed period, starting from relationship between sira and revelation, context of the related verse has been tried to be determined. Therefore, the historical backround has been briefly explained in the proportion of the relationship to the verse. In order to demonstrate of the importance of the prohibition time in terms of the Quran, it has been overly focused on Battle of Hunayn and Tabuk. The context of Mascid-i Haram and Mushrik has been stated through the classical books in the field. Considering of the discussions raised in the framework of the starting time of the prohibition, context of the verse has been tried to be introduced. In our work, it has been understood that making expansion upon scope of the prohibited area does not match for meaning in accordance with the verse and spirit of the Quran. In addition, it has been concluded that if the related verse is interpreted apart from the context, then it is able to cause the radical consequences, create problems at inter-communal relations and prepare a criticism ground for people having malicious approach against the Quran.
- Published
- 2015
26. Vücûh ve Nezâir kitapları bağlamında Kur'anda Te'vîl kavramı
- Author
-
Kaya, Süleyman, BAİBÜ, İlahiyat Fakültesi, Temel İslam Bilimleri Bölümü, and Kaya, Süleyman
- Subjects
Te’vîl ,Interpretation ,Kur’an ,Ta’wil ,Nadhâir ,Nezâir ,The Quran ,Vücûh ,Wujûh - Abstract
Temel olarak bu makalede, vücûh ve nezâir türü eserlerden hareketle te'vîl kavramının Kur'an'da hangi anlamlarda kullanılmış olabileceği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Vücûh ve nezâir kitapları, tefsir alanında bize ulaşan ilk müdevven eserlerdir. Te'vîl kavramının anlamını bu eserlerden hareketle tespit etmek Kur'an'ı Kerim'i doğru anlamamıza katkı sağlar. Girişte konunun önemine vurgu yapıldıktan sonra, te'vîl kavramına lügatlerde ve tefsir usûlü kaynaklarında verilen lüğavî ve ıstılâhî anlamlara temas edilmiştir. Bundan sonra da günümüze ulaşan en eski ve en önemli vücûh ve nezâir eserleri temel alınarak karşılaştırma yapma imkânı sunulmuştur. Çünkü te'vîl, ıstılâhî anlamıyla, anlama ve yorumlama aracı olarak Kur'an'ın tümünü etkileyecek bir özellik arz etmektedir In this article, from viewpoint of the wujûh and nadhâir works, the concept of ta'wil how to be used in the Qur'an has been tried to be put forward. The wujûh and nadhâir books are the first compiled works which have lived up to today in the exegesis field. Identifying the concept of ta'wil from viewpoint of this contributes to understand the Qur'an correctly. After emphasizing importance of the subject in the intruduction, the concept of ta'wil has been dealt with literal and terminological meanings loaded both in the dictionaries and the exegesis books. Then, comparision opportunity has been presented based on the oldest and most important wujuh and nadhâir works which have lived up to nowadays because the ta'wil, terminological sense, has an attribute as an instrument to understand and interpret which will affect the entire Qur'an
- Published
- 2015
27. Türkiye’de Vakıflar Üzerine Yapılmış Lisansüstü Tezlerin Bibliyometrik Analizi (1984-2016)
- Author
-
Durmuş, Muhammed Emin, primary and Kaya, Süleyman, additional
- Published
- 2018
- Full Text
- View/download PDF
28. Osmanlı Fetvası Üzerine
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
osmanlı,fetva - Abstract
Osmanlı müftîlerine ait fetvaların, Osmanlı tarihi araştırmaları için önemli birer kaynakolduğu açıktır. Buna rağmen Osmanlı fetva literatürünün hak ettiği ilgiyi gördüğüsöylenemez. Bu makalede Osmanlı fetvaları üzerine yapılan çalışmaları tanıtmayaçalıştık; makalenin sonunda da ilgili literatürü kitaplar, tezler, makaleler ve tebliğlerşeklinde ayrı başlıklar halinde verdik. Bu makalede okuyucu literatürde temas edilensorunlara ilişkin bilgilendirilmiş ve yine Osmanlı fetvası üzerine yapılabilecek çalışmalarve bu türden çalışmalarda karşılaşılabilecek muhtemel problemlere dair bilgiedinmiş olacaktır.
- Published
- 2016
29. Kredi temerrüt swapları: kümeleme analizi yöntemiyle borçlanmanın sürdürülebilirliği üzerine bir araştırma
- Author
-
Kaya, Süleyman, Ersan, İhsan, and İşletme Anabilim Dalı
- Subjects
Maliye ,Credit default swap ,Cluster analysis ,Sustainability ,İşletme ,Swap ,Borrowing ,Debts ,Finance ,Credit risk ,Business Administration - Abstract
Kredi Temerrüt Swapları ülkelerin borçlanmalarının, borç verenler açısında maliyetlerini ve risk parametrelerini belirleyen en önemli enstrümanlardan biridir. Genel manada ülkeye borç verenlerin verdikleri borçların geri ödenmelerini sigortalamak için katlandıkları maliyet olarak ta göz önüne alınabilir. Ülke ekonomilerinde değişik dönemlerde içsel ve dışsal nedenlerle dalgalanmalar olmakta, bu da ülkelerin kredi temerrüt swap primlerini etkilemektedir. Bu çalışmada ülkelerin borçlanma sürdürülebilirliklerini ele almak için kredi temerrüt swapları yanında aynı periyotlarda borçlanma üzerinde etkili olan kamu borç stoğu, Gayrısafi Milli Hasıla (GSMH), büyüme hızı, enflasyon, doğrudan yabancı yatırım ve Standart & Poors notları da dikkate alınarak Euro bölgesinin öncü ülkeleri, Euro bölgesinin ekonomik sıkıntıdaki ülkeleri, BRIC, SMIT ve dünya ekonomisinin öncü ülkeleri için analiz yapılmıştır. Yapılan çalışmada kümeleme analizi yöntemi kullanılmış ve ülkelerin yılsonu verileri ile analiz yapılmıştır. Analiz sonucunda Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Almanya, Hollanda, Çin ve İngiltere'nin bir grup oluşturup ele alınan yıllarda aynı şekilde davranış sergilediği görülmüştür. Bunun dışında BRIC, PIIGS, SMIT ülkelerinin yıllar itibariyle değişik gruplara dâhil oldukları ve değişken davranışlar sergiledikleri gözlemlenmiştir.Anahtar Kelimeler: Kredi Temerrüt Swapları, Borçlanma Sürdürülebilirliği, Kümeleme Analizi, Ülke Analizi, Kredi Temerrüt Swap Primi, Dayanak Varlık Credit Default Swaps are one of the main instruments about determining costs and risk parameteres for borrowers. Generally, it is the cost for borrowers to insure their debts. In many terms, there can be some fluctuations on the economies of countries because of internal or external reasons and these fluctuations effect cretid default swap cost. In this research net debt stock, GDP, growth rate, inflation, direct foreign investment, S&P note and CDS data of Euro zone, world's biggest economies, BRIC, SMIT and PIIGS are take in the analysis. Method for his research is Cluster Analysis. Reasult of analysis shows that the group including United States of America (USA), France, Germany, Holland, China and England come into existence and these countries show the same behaviours about maintenance of debts. Additionally, countries gruped in BRIC, SMIT, PIIGS do not have the same behaviours between 2009-2014 and it is seen that they have different behaviours between these years.Keywords: Credit Default Swaps, Maintenance of Debt, Cluster Analysis, Country Analysis, Credit Default Swaps Premium, Linked Asset 94
- Published
- 2016
30. Ebussuûd Tefsiri’nde Siyakın Yeri
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Published
- 2015
31. The Quran Perception in the Modern Period [Turkish]
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Social ,The Quran,Modern,Sunna,The West ,Sosyal ,Kur’ân,Modern,Sünnet,Batı,Yorum - Abstract
Bu makale, modern dönem Kur’ân algısını ortaya koymaya çalışır. Kökleri Rönesans ve Reform hareketlerine kadar uzanan modern dönemin dünyada ciddi etkisi olmuştur. Aklı merkeze alan bu dönem, her türlü kutsalı insan hayatından çıkarmayı amaçlar. Bu anlayışa göre insan, fizik ve sosyal dünyanın belirleyicisi ve yönlendiricisidir. Bu yaklaşım toplum hayatında sekülerleşmeyi getirmiştir. Batı’da modernleşme çerçevesinde ortaya çıkan düşünce akımları on dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren İslâm dünyasını etkilenmeye başlamıştır. İslâm dünyasına yönelik sömürü hareketleri buna katkı sağlamıştır. Bu döneme paralel olarak İslâm dünyasında farklı düşünce akımları ortaya çıkmıştır. Bir kısmı geleneğe sarılmış, bir kısmı teslimiyetçi bir rol üstlenmiş, bir kısmı da yüzleştiği gerçeği de dikkate alarak Kur’ân kaynaklı çıkış yolu aramıştır ki bunlara modernistler denilmiştir. Geleneksel bakışı ciddî anlamda eleştiren bu yaklaşım aslî kaynak Kur’ân’a yönelmiş ve hadisleri de sıhhat bakımından sıkı bir elemeye tabi tutmuştur. Yine tasavvufî yorumları eleştirmiş, Kur’ân’ın hidâyet rehberi olmasını öncelemiş, ahlâkî konulara önem vermişlerdir. Bunlar, sosyal, siyasal ve aktüel alanlara hitap ettiği düşünülen âyetlerin yorumu üzerinde daha fazla durmuşlardır. Bu çerçevede siyasî, ideolojik ve kültürel arka plan daha belirgin hale gelmiştir. Bu özelliklerinden hareketle modernist anlayışın Kur’an algısı sınıflandırılarak daha anlaşılır hale getirilmeye çalışılmıştır., This article tries to deal with the Quran perception in the modern period. The modern period whose roots extend up to the Reform and the Renaissance movements has serious effects. This period making the mind a center aims getting all kinds of secret matters out of human life. According to this perception, human being is determining and directing of physics and social sciences. This approach has brought secularism into the society. Relavant current of thoughts appeared in the West have begun affecting to the Islamic world since middle of the 19th century. The exploitation movements over the Islamic World contributed to this circumstance. In parallel with this period, different thought movements appeared in the Islamic world. One of them called as the modernists adhered to the tradition, other one took a submissive role, and another one taking into account the fact which was faced sought a way out centered the Quran. This approach seriously criticizing to the traditional perception headed towards the Quran as a primary source and strickly criticized the hadiths in terms of authenticity as well. In addition, those criticized sufi interpretation, gave the Quran priority as a guide to the right path, and gave importance to the moral matters. Those have given more importance on interpretation of the verses thought to be addressed about social, political and contemproray fields. In this frame, political, ideological and cultural backround became more evident. From viewpoint of these characterictics, classifying the Quran perception of modernist understanding has been tried to make more comprehensible.
- Published
- 2015
32. Akifzâde’nin Mecelletü’l-Mehâkim İsimli Eseri Çerçevesinde Osmanlı Fetvasında Değişim
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Osmanlı Hukuku,İslâm Hukuku,fetva,değişim,Akifzâde el-Amasî,Mecelletü’l-mehâkim - Abstract
ÖzetMakalede Akifzâde el-Amasî’nin Mecelletü’l-mehâkim isimli fetva mecmuasında yer alan fetvalardeğişim bağlamında incelenmiştir. Osmanlı Hukukunda sürekliliğin esas kabul edilmesine mukabilhayat şartlarındaki değişime paralel olarak hukukta da bir yenilenmenin, bir değişimin meydanageldiği görülmektedir. Bu çerçevede üç tür değişimden bahsedilebilir; fıkıh geleneğindeki müftâ-bih olan görüşün terk edilip zayıf görüşle amel edilmesi, fıkıh geleneğindeki hükmün değiştirilmesi,ortaya çıkan yeni bir mesele hakkında yeni bir fetva verilmesi.Anahtar Kelimeler: Osmanlı Hukuku, İslâm Hukuku, fetva, değişim, Akifzâde el-Amasî, Mecelletü’l-mehâkim.AbstractIn this essay the fatwas that take place in Mecelletu'l-mehâkim which belongs to Akifzâde el-Amasî's fasicule of fatwa are examined in context of change. Although sustainability is acceptedin Ottoman law, corresponding to the changes in conditions of life an alternation is observed inlegal system as well. Three sorts of alternation are mentioned in this framework; abandoning theaccepted opinion and implementing the weak opinion in Islamic jurisprudence tradition, alterationthe judgement in Islamic jurisprudence, and giving a new fatwa with respect to a new statement.Key Words: Ottoman Law, Islamic Law, fatwa, alteration, Akifzâde el-Amasî, Mecelletu’lmehâkim.
- Published
- 2014
33. FIKIH TARİHİ BAĞLAMINDA OSMANLI TECRÜBESİNİ DOĞRU ANLAMAK
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
34. A genetic algorithm for the resource constrained project scheduling problem having a single machine with sequence dependent setup times
- Author
-
Kaya, Süleyman, Meral, Sedef, and Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı
- Subjects
Endüstri ve Endüstri Mühendisliği ,Industrial and Industrial Engineering - Abstract
Bu çalışmada ele alınan çizelgeleme problemi çizelgeleme alanındaki iki farklı tipteki çizelgeleme probleminin birleşiminden oluşmaktadır. Bu problemlerden biri kaynak (yenilenebilir) kısıtlı proje çizelgeleme problemi, diğeri ise sıra bağımlı kurulum zamanlarına sahip tek makineli çizelgeleme problemidir. Gerçek hayatta proje çizelgeleme problemleri genellikle karmaşıktır ve çeşitli çizelgeleme problem karakteristiklerini içermektedir. Ele alınan problemdeki amaç projenin bitiş zamanını en aza indirmektir. Bu problem için bir genetik algoritma ve karışık tamsayılı doğrusal programlama modeli geliştirilmiştir. Küçük boyutlu problem örneklerinde genetik algoritmanın sonuçları IBM ILOG CPLEX kütüphanesi kullanılarak kodlanan karışık tamsayılı doğrusal programlama modelinin sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Geliştirilen karışık tamsayılı programlama modeli, kaynak kısıtlı proje çizelgeleme probleminin karışık tamsayılı programlama modeli ile sıra bağımlı kurulum zamanlarına sahip tek makineli çizelgeleme probleminin karışık tamsayılı programlama modelinin birleşiminden oluşmaktadır. Büyük boyutlu problem örnekleri için genetik algoritmanın sonuçları, bir tepe-tırmanma benzeri arama algoritmasının sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Genetik algoritma, karışık tamsayılı programlama modeli ve bir tepe-tırmanma benzeri arama algoritmasının bilgisayar programları Microsoft Visual C# .Net platform kullanılarak kodlanmıştır. Önerilen genetik algoritmanın verdiği sonuçların tepe-tırmanma benzeri algoritmanın verdiği sonuçlardan daima daha iyi olduğu gözlemlenir.Anahtar Kelimeler: Sıra bağımlı kurulum zamanlarına sahip tek makineli çizelgeleme, Kaynak kısıtlı proje çizelgeleme, Genetik algoritmalar, Arama algoritmaları The scheduling problem considered in this study is the integration of two different problems in the scheduling area. One of the problems is the resource constrained project scheduling problem with renewable resources, while the other one is the single machine scheduling problem with sequence dependent setup times. In real life, project scheduling problems are usually complicated and include various scheduling problems characteristics. The objective of the problem addressed is the minimization of the completion time of the project. A genetic algorithm and a MIP model are developed for the problem. The results of the genetic algorithm for small problem instances are compared with the results of the MIP model coded using the library of IBM ILOG CPLEX. The MIP model developed is the integration of the MIP model of the resource constrained project scheduling problem and the MIP model of the single machine scheduling with sequence dependent setup times. For big problem instances, results are compared with the results of hill-climbing-like search algorithm. Computer programs for the genetic algorithm, MIP model and the hill-climbing-like search algorithm are coded by Microsoft Visual C# .Net platform. The results obtained by the proposed genetic algorithm are always superior to the hill-climbing-like search algorithm?s results.Keywords: Single machine scheduling with sequence dependent setup times, Resource constrained project scheduling, Genetic algorithms, Search algorithms 79
- Published
- 2013
35. Güneydoğu Anadolu bölgesinin ekonomik yapısı
- Author
-
Kaya, Süleyman, Sezer, Zeki, Maliye ve Ekonomi Anabilim Dalı, Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Maliye ve Ekonomi Anabilim Dalı, and Kaya, Süleyman
- Subjects
Economic structure ,Regional imbalance ,Economics ,Güneydoğu Anadolu bölgesi ,Ekonomi ,Regional development ,Southeastern Anatolia region ,Southeastern Anatolian Project ,Ekonomik yapı - Abstract
Lisansüstü tezlerin elektronik ortamda toplanması, düzenlenmesi ve erişime açılması konusuna ilişkin yök'ün 18.06.2018 tarihli yönergesine istinaden artık bu tarihten sonra gizlilik şartı aranmayan bütün tezler erişime açılacaktır. Bölgeler arası fark, bir bölgenin diğer bir bölgeye nazaran daha fazla geliştiğinden kaynaklanmaktadır. Bu fark, temelde bölgelerin tarım,ekonomik,endüstri,teknoloji ve iş gücü istihdamları ivmelerinin faklılığından doğmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi de bu ivmenin alt bölümünde kalmış ve kalkınmışlık düzeyi alt seviyelerde seyreden bölgelerimizin başında gelmektedir. Turizm yer altı ve yerüstü kaynaklarının bakımından yeterli miktarda potansiyeli olmasına rağmen devletin istenilen ölçüde ilgi göstermemesinden dolayı bölge gelişmişlik düzeyi bakımından istenilen seviyelere ulaşamamıştır. Bu eksikliği gidermek için devlet Güneydoğu Anadolu Projesi kısaca G.AP projesini uygulamaya koymuş ve uygulamaya konulan bölgesel kalkınma planlarının en iddiallerindendir. Projenin devreye girmesi ile bölge canlanacağı gibi ülkemizi 21.YY'la taşıyacak geniş tabanlı bir projedir. Böylesi dehasal bir proje ekonomik ve sosyal sonuçları bakımından yöreye fayda sağlayacaktır. Proje bölge insanına vasıf kazandırma yanın da istihdam sorununu çözümüne katkıda bulunacaktır. Yer altı ve yerüstü kaynakları zenginlikleri ve mevcut altyapısına rağmen bölge ekonomik bakımdan bir gelişme kaydedememiştir. Ekonomik açıdan bu geri kalmışlık bölge için sorun yumağı haline gelmiştir. Bu sorunların çözümü için alternatif çözümler üretmek gerekmektedir. Tabiki GAP projesi bu çözüm önerilerin başında gelmesi ile yeni çözümler getirilmesi gerektiği aşikardır. Bu aşamada ekonomik formların paraleli olan Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ekonomik yapısı tezimizin konusunu oluşturmaktadır. Bu vesile ile tezin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen sayın Hocam Prof.Dr. Zeki SEZER ve tezin oluşturulmasında yardımlarını esirgemeyen dostlarıma teşekkürlerimi borç bilir; Saygılarımı sunarım Süleyman KAYA The difference off interegional depends one regions development more than the other. This difference originates from the region's agriculture, economi, industry technologi and emptying off workforces acceleration. Güneydoğu Anadolu region was under this acceleration and is the top region off undeveloping regions. Although having enough potential off tounsm and subsurface sources.development level has not reach requned level, because goverment didn't pay more attention. Goverment has applied Güneydoğu Anadolu Projet which is the most pretentious development project, in orderto remove this deficiency. When the project starts conomy becomes active and this will take our Country to 21.centry. this projectalso will make personal qualty and solve the unemployment problem. Although having both subsurface and surface sources.this regions hesn't reachet a economical developmet.So This stage made lots off problems. In orderto solve problems alternative solutions are needed. GAP is on the top list off thes solutions. On this stage the economic structure off GAP is theme off my thesis. My thanks go to Prof.Dr. Zeki SEZER both off whom read the thesis and made many useful suggestions. And I am equalli grateful to my friends for their continued quidance and help. Süleyman KAYA
- Published
- 1999
36. Sources of Income for Uskudar Foundations at the End of 18th Century
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Uskudar foundations,ijâratain,ijâra-i wâhida,mu‘âmala-i shar‘iyya,istiglâl ,Üsküdar vakıfları,İcareteyn,İcare-i vahide,Muamele-i şer‘iyye,İstiğlâl - Abstract
Üsküdar vakıflarının, Üsküdar Şer‘iyye Sicilleri’nde tutulan muhasebe kayıtlarına istinaden yazılan bu makalede vakıf gelirleri irdelendi. Vakıf gelirleri muhasebe kayıtlarında icarât ve murabahât diye ikiye ayrılır. Ev, han, bağ, bahçe gibi gayrimenkullerden elde edilen icare-i vahide, icare-i muaccele, icare-i müeccele mukataa-i kadime gibi her türlü kira geliri icarât kısmına yazılırken; muamele-i şer‘iyye, bey bi’l-istiğlâl, ferağ bi’l-istiğlâl gibi nakit sermayenin işletilmesinden elde edilen gelirler murabahât kısmına yazılır. Bu makalede tüm bu gelir kaynakları; bir yandan yapılış şekli, meşruiyeti, hükmü gibi hukukî açılardan, bir yandan da verimliliği, yaygınlığı, elde edilen gelirin sermayeye oranı ve bu oranın fiyat artışlarıyla ilişkisi gibi iktisadî açılardan ele alınmıştır, In this article, sources of income for Uskudar foundations have been examined with reference to accounting records kept in Uskudar Shar‘iyya Registry. Income sources were divided into two parts in the accounting records: ijârât and murâbahât. Although rental incomes known as ijâra-i wahida, ijâra-i mu‘ajjala, ijâre-i mu’ajjala and muqâta‘a-i qadîma acquired from properties like houses, roadhouses, vineyards and orchards are recorded in ijârât part; incomes coming from the management of cash resources like mu‘âmala-i shar‘iyya, bay‘ bi l-istiglâl, farâg bi l-istiglâl were recorded in the part of the murâbahât. All income resources were examined in terms of their legal aspects such as the methods, appropriateness and legality, as well as their economic aspects such as efficiency, widespread use, proportion of the acquired income to the capital and the relationship between this proportion and inflation.
- Published
- 2010
37. Vücûh ve Nezâir Kitapları Bağlamında Kur’anda Te’vîl Kavramı
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
38. Kur'ân Kaynaklı Çevre Algısının Pratiğe Dönüştürülememesinin İrdelenmesi
- Author
-
KAYA, Süleyman, primary
- Published
- 2015
- Full Text
- View/download PDF
39. 17. Yüzyıl Sonlarında Muhalif Bir Metin: Muhammed b. Hamza el-Aydınînin Beyul-Îne Risalesi
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Subjects
Ottoman Legal System,Muhammed bin Hamza al-Aydinî,Bay‘ al-‘îne,Mu‘âmala-i şer‘iyye,Hîla-i şer‘iyye ,Osmanlı Hukuku,Muhammed el-Aydınî,Beyu’l-îne,Muamele-i şer‘iyye,Hile-i şer‘iyye - Abstract
Bay‘ al-‘îne contract, or “mu‘âmala-i şer’iyye” in Ottoman Turkish expression, is some form of a “hîla-i şer‘iyye” that was developed to avoid interest which is forbidden in Muslim communities, and it was observed that the Ottoman ulama especially Shayk Al-Islams have allowed this contract. But as seen in the case of the Treatise of Bay‘ al-‘Îne by Muhammad bin Hamza al-Aydinî, some of the ulama have criticized this contract and argued that it was condemned (makrûh). In this article, the personality of Muhammad bin Hamza al-Aydinî and his work on mu‘âmala-i şer‘iyye bey‘ al-‘îne contract have been introduced, and a translation of the non-published treatise was presented., Bey‘u’l-îne akdi ya da Osmanlıca ifadeyle muamele-i şer‘iyye; Müslüman toplumlarda haram olan faizden sakınmak üzere geliştirilmiş bir hile-i şer‘iyye olup bu akde Osmanlı ulemasının, özellikle şeyhülislamların cevaz verdiği görülür. Ancak Muhammed b. Hamza el-Aydınî’nin bey‘u’l-îne risalesinde görüldüğü üzere bazı âlimler bu akde karşı çıkıp mekruh olduğunu savunurlar. Bu yazıda Muhammed b. Hamza el-Aydınî’nin şahsı ve bey‘u’l-îne risalesi tanıtılıp muamele-i şer‘iyye anahatlarıyla ortaya konduktan sonra yazma halinde bulunan bu risalenin tercümesine yer verilmiştir.
- Published
- 2009
40. KONTRPLAKLARDA EĞİLME DİRENCİNE TUTKAL TÜRÜNÜN ETKİSİ
- Author
-
Özalp, Murat, Atılgan, Abdi, Esen, Zafer, and Kaya, Süleyman
- Subjects
Engineering ,Plywood,Polyvinyl Acetate glue,Epoxy glue,D3 glue,Polyurethane glue ,Mühendislik ,Kontrplak,Poliüretan tutkalı (PU),Epoxy tutkalı,Polivinilasetat tutkalı (PVA),D3 tutkalı - Abstract
In this study was compared that the bending strenght effects in the plywoods made with okume, poplar and beech coatings when used the glues; Polyurethane (PU), Epoxy, Polyvinyl acetate (PVA) and D3.Plywoods are the okume to be 0,6 mm thick in the outer, in its sublayer the poplar to be 0,6 mm thick and in the middle, the beech to be 1,2 mm thick and so totally the coating is 3,6 mm and 0,4 mm.more the glue portion was pressed in the ordinary conditions and finally 4mm. plywoods were produced.Consequently, in this experiment, the effects of the different glues to the bending strength were seemed to be almost the same. This suggests that the effects of the different glues to the plywoods’ flexure resistance are at minimum degrees.The effect values of these glues used in our work were determined from small to great Polyvinyl Acetate, Bu çalışmada, Oküme, kavak ve kayın kaplamaları kullanılarak üretilen kontrplaklarda Poliüretan (PU), Epoxy, Polivinilasetat (PVA) ve D3 tutkalının eğilme mukavemetine etkileri karşılaştırılmıştır.Kontrplaklar, dışta 0,6 mm’lik Okoume bir alt katmanında 0,6 mm’lik kavak ve ortada 1,2 mm’lik kayın olmak üzere toplam 3,6 mm’lik kaplama ve 0,4 mm’lik tutkal payıyla normal şartlar altında (NŞA) preslenerek 4 mm’lik kontrplaklar üretilmiştir.Sonuç olarak; yapılan çalışmada kullanılan tutkal türleri eğilme direncine etki değerleri birbirine yakın çıkmıştır. Kullanılan tutkalların kontrplaklarda eğilme direncine etkilerinin minumum düzeyde olduğu görülmüştür. Bu çalışmada kullanılan tutkalların eğilme direncine etki değerleri küçükten büyüğe Polivinilasetat tutkalı (PVA) < Epoxy tutkalı < D3 tutkalı < Poliüretan tutkalı(PU) şeklinde olduğu tespit edilmiştir.
- Published
- 2008
41. The credit contracts which has pratical and theoretical the Ottoman society in the 18th century
- Author
-
Kaya, Süleyman, Yeniçeri, Celal, İlahiyat Anabilim Dalı İslam Hukuku Bilim Dalı, Yeniçeri, Celâl, and İlahiyat Anabilim Dalı
- Subjects
Hukuk ,Tarih ,Religion ,History ,İslam Hukuku ,Din ,Borçlar ,Osmanlı İmparatorluğu, 1299-1918 ,Law - Abstract
ÖZETXVIII. YÜZYIL OSMANLI TOPLUMUNDA NAZARİ VE TATBİKİ OLARAK KARZ İŞLEMLERİİnsanoğlunun toplumsal yaşamda borç alma ihtiyacı duyduğu bilinen bir gerçektir. Bu durum tarihin hemen her devrinde borç vererek faiz geliri elde etmeği meslek edinen şahıs veya kurumların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Ancak ilahi dinlerin tamamında faiz yasak kılınmıştır. İslam’a bağlı kalmayı kendilerine şiar edinmiş Osmanlı ulemasının da faizi açık ve kesin ifadelerle yasakladıkları görülür. Buna mukabil toplumun borç alma ihtiyacını karşılamak üzere bazı hile-i şeri‘yyelere ulema tarafından cevaz verildiği müşahede edilir. 18. yüzyıl söz konusu olduğunda muamele-i şeri‘yye ve bey bi’l-istiğlâl en çok uygulanan hile-i şeri‘yyelerdir. Bu işlemlerle A’dan Z’ye her şahıs ve kurum, verdikleri borç karşılığında %15’i geçmemek şartıyla artı bir gelir elde edebilirdi. Verilen borç karşılığında artı bir fazlalık alma, sömürü aracı olarak dönüşmeye yatkındır. Bu noktada ulemanın, muamele-i şeri‘yye, bey bi’l-istiğlâl vb. işlemleri hem sömürü aracına dönüşmesini engelleyecek şekilde düzenledi hem de denetim altında tuttuğu görülür. Temel işlevi devlet maliyesi ve askeri zümrenin kredi ihtiyacını karşılamak olan sarrafların sair kurum ve şahıslara da borç verdiği görülür. Vakıfların borç verdiği kimseler ise daha ziyade esnaf ve hane halklarıdır. SUMMARYPRACTICES OF KARDH IN THE EİGHTEENTH CENTURY OTTOMAN SOCIETY FROM A THEORETICAL AND PRACTICAL PERSPECTIVEIt is a well known fact that individual human beings occasionally feel the need to borrow in social life. This state of affairs has let to the emergence of individuals and institutions in every epoch of history professionalizing in the field of lending money on the basis of some interest revenue. However, receiving interest was banned by all monotheist religions. Accordingly, it was observed that the Ottoman Ulema, renown with their strict loyalty to Islamic principles, have banned all forms of interest with clear and unambiguous statements. However, it was also observed that certain deviations from religious teachings (hila-i shari‘yye) were legitimized by the Ulema in order to meet the rising borrowing needs of the society. As far as developments in the 18th century are concerned, “muamala-i shari‘yye” and “bay bi’l-istiglâl” constituted the most commonly applied forms of such deviations legitimized with religious references. Through these practices, every individual and institution from A to Z could have acquired a surplus income up to but not exceeding 15% of the original amount extended in lending arrangements. It is conceivable that the practice of receiving a surplus on the basis of the lent amount could easily turn into a means of exploitation. On this point, it appears that the Ulema had kept practices such as “muamale-i shari‘yye”, bay bi’l-istiglâl etc. under control and regulated them to prevent their transformation into means of exploitation. It was also observed that the jewelers, whose main function was to meet the credit requirements of public treasury and military personnel, were also involved in lending arrangements to other individuals and institutions. The endowments (waqf), on the other hand, were providing credits particularly to small business and shop owners as well as households.
- Published
- 2007
42. On Ottoman Cash-Waqfs
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Abstract
Cash-waqfs were sui-generis to the Ottoman society. The archival sources of cash-waqfs are quite rich; however, since this issue has not yet been explored enough, our information on their emergence and evolutionary phases in history is not satisfactory. Though Ömer Lütfi Barkan has a pioneering role with his studies on cash-waqfs, it cannot be said that his studies drew much attention at the time of their publications. In the 1990s, the cash-waqfs were brought to the forefront as credit institutions. This concern led to the publication of three valuable works, which were based on considerable archival sources. Having reviewed these three works, this article points out the related archival sources. It further touches upon possible topics for new studies in the field, and problems that can be enlightened with these new studies. Finally, the article concludes by listing the academic works in the field.
- Published
- 2003
43. XVIII. yüzyıl Osmanlı toplumunda kredi
- Author
-
Kaya, Süleyman, Tabakoğlu, Ahmet, İktisat Anabilim Dalı, and İktisat Anabilim Dalı İktisat Tarihi Bilim Dalı
- Subjects
Tarih ,Türkiye ,Money- changer's business ,Economics ,Usury ,18. century ,Economic history ,Ekonomi ,Credits ,Kredi ,Ottoman society ,Ottoman Period ,Janissary barracks merchant - Abstract
XIII. YÜZYIL OSMANLI TOPLUMUNDA KREDİ18. yüzyıl İstanbul'unda kreditör olarak yeniçeri ocağı bezirganı, sarraf, muameleci ve murabahacılarla karşılaşılmaktadır. Çalışmada bu kreditörlerin temel işlevleri, kredi arzı ve kredi kaynakları, işlem hacimleri, işlem türleri ve uyguladıkları murabaha oranı İstanbul Ahkam defterleri esas alınarak ortaya konmaya çalışıldı. Yeniçeri ocağı bezirganlığı devlet tarafından ihdas edilmiş bir vazife, sarraflık ise devletin gedik usulüyle düzenlediği bir meslektir. Murabahacılık ve muameleciliğin ise benzer bir statüye sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Yeniçeri ocağı bezirganlarının temel işlevinin, yeniçeri ocağında görevli rütbeli subay ve ağaların gerek ayni mal ihtiyaçlarını gerekse her türlü nakit kredi ihtiyaçlarını karşılama olduğu görülmektedir. Ocak bezirganları bu vazifeyi ifa ederken ortakları olan sarraflardan destek aldıkları gibi devlet de dahil çeşitli kurum ve şahıslardan kredi alıyorlardı. Sarrafların temel işlevinin ise başta askeri zümre olmak üzere bir çok kurum ve şahıs için kredi temini olduğu söylenebilir. Özellikle askeri zümrenin, gerek iltizam ve malikane ihaleleri için gerek devlet hizmetlerini yürütmek ve sair şahsi masraflarını karşılamak için sarraflardan kredi aldığı görülmektedir.Muhtelif kişilere kredi veren muameleci ve murabahacıların % 15 olarak belirlenen kanuni murabaha haddinin üzerinde murabaha almaya çalıştıkları dikkat çekmektedir. İstanbul söz konusu olunca bu kimselerin uzak bölgelere nazaran zulüm ve baskılarının az olduğu anlaşılmaktadır. INHALTSANGABEKREDİT IN XVIII. JAHRHUNDERT OSMANİSCHER GESELLSCHAFT In 18. Jahrhundert findet man jüdischer Händler der Janitscharenorganisation, Geldwechsler, Wucherer, Zinswucherer als Kreditor in İstanbul. In dieser wissenschaflicher Arbeit hat man sich bemüht, die Grundfunktionen, Kredit Angebot und Nachfragen, Kreditvolumen, Zinssätze und Artformalitäten dieser Kreditor zur Sprache zu bringen.Jüdischer Händler der Janitscharenorganisation ist einer Dienststelle, die von dem Reich ausgestellt ist. Wechselgeschäft ist ein Beruf, die das Reich aufgestellt hat. Aber Wucher hat keinen ähnlichen Zustand. Die Grundfunktion der jüdischen Händler ist alle Nachfrage der Offiziere der Janitscharenorganisation zu decken. Die jüdischen Händler genügen ihre Pflicht mit ihren Teilhabern und sie machen Schulden bei verschiedenen Vereine und Personen. Die Geldwechsler machen Schulden und eröffnen Kredit für verschiedene Vereine und Personen, besonders für Offiziere. Aber die Wucherer und Zinswucherer eröffnen nur mit eigenem Vermögen Kredit. Obwohl die gesetzliche Wucherzinsen % 15 war, hatten die Wucherer über diese Zinssatz Zinswucher einnehmen bemüht.
- Published
- 2003
44. Kur'an'da imtihan
- Author
-
Kaya, Süleyman, Ulutürk, Veli, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Din ,Islam ,Examination - Abstract
'Kur'an'da İmtihan` adlı bu çalışma, yaşadığımız hayat sürecini Kur'ânî bir bakış tarzıyla yorumlama çabasıdır. Kur' an, bizzat insana gönderilmiş olup içerdiği her mesaj da inşanı hedef alır. Çünkü Kur'an'a göre varlık âlemi insanın imtihanı için dizayn edilmiştir. Üzerinde çalıştığımız vahiy metinleri de bu sebeple dizayn edilmiştir. Çalışmada öncelikle, konuyla ilgili olarak Kur'an'ın kullandığı temel kavramlar tesbit edildi. Sonra da Kur'an'ın dünyaya imtihan yeri olarak bakışı ve insanın yeryüzünün halifesi vasfıyla imtihan edilecek özelliklerle donanımı işlendi. İnsana gücünün üstünde bir sorumluluk yüklenmediği görüldü. İmtihan aşamasında Allah'ın hemen ceza vermeyip hatasından dönmesi için insana fırsat tanıdığı ortaya kondu. İmtihana etki eden müsbet ve menfi faktörlere de değinildi. İnsanın dünyayı bir eğlence yeri olarak algılamayıp, gönlünü nefsânî ve şeytanî telkinlere kapatması, vahyî, melekî telkinlere açması gerektiği üzerinde duruldu. İnsan için hayatın her boyutunun imtihan olduğu anlaşıldı. Öyleyse insan, öncelikle hayatı algılama biçimini bu bakış açısıyla şekillendirmeli ve muhatabı olduğu teklifleri yerine getirmede ihmalkâr davranmamalıdır. Bu çerçevede katkısı olur düşüncesiyle Kur'an'ın insanın nazarına sunduğu önemli imtihan şekillerinden bazıları bu çalışmada işlendi. Görüldü ki imtihan süreci arındırıcı, ayrıştırıcı ve olgunlaştıcı bir süreçtir. Bu süreç ancak vahyin rehberliğinde başarıyla tamamlanabilir. Neticede insanın karşılaşacağı mükâfat ya da ceza kendi kazanımı olarak karşısına çıkacaktır. viii This thesis/dissertation deals with the `Test in the Qur'an`. The topics such as the Qur'an, the test, the resonsibility, the caliphate of a man, the Book, the prophethood, Jins, Satan, Ego, are the way of examination in this world. According to the Qur'an, man is a caliphat of the world. He is created for the test and every thing in this world is prepared for his examination. Man is a capable of passing this exam. In this study we try to present this Qur'anic point of view. Accoting to the Qur'an, the duration of the test is capable of distinguishing between the good and bad. This distinguishing can be carried out by the resonsibility. The good and bad people are decided after this process, and consengvently they will be judged according to their actions. In other words, some will be rewarded whereas the others will be punished. Finally, this study concettrates on both the dimension of responsibility the Qur'an directs the humankind and what kind of tests they face in this world. 327
- Published
- 2002
45. İslam Hukukunda icabın bağlayıcılığı
- Author
-
Kaya, Süleyman, Akyüz, Vecdi, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı İslam Hukuku Bilim Dalı
- Subjects
Religion ,Islamic Law ,Din ,İslam hukuku ,Necessity ,Sözleşmeler (İslam Hukuku) - Abstract
GİRİŞİcabın bağlayıcı olup olmaması, akdin kuruluşu açısından önem taşımaktadır. Mucibin rucû etmesi, tarafların birbirinden ayrılması, icabın değiştirilerek yenilenmesi ve taraflardan birinin vefat etmesi veya fiil ehliyetini kaybetmesi durumlarında; icabı bağlayıcı görmeyenler, icabın sona ereceğini ve daha sonra vâki olacak kabul ile akdin kurulmayacağını kabul ederlerken, icabı bağlayıcı görenler ise, icabın bağlayıcılık süresince sona ermeyeceğini ve bu süre zarfında mucibe ulaşacak kabul beyânı ile akdin kurulacağını benimsemektedirler. Yani icabın bağlayıcılığı konusunda yapılacak tercih, çoğu kez akdin kurulmuş veya kurulmamış kabul edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Özellikle klasik dönem fıkıh alimlerinin bu konudaki tercihlerini ortaya koymaya gayret göstereceğimiz çalışmamızı, iki bölümde ele aldık. Birinci bölümde akdin kuruluşu ile ilgili icap, kabul, akit meclisi ve akdin kuruluş anı konularında özet bilgi vermeye çalıştık.İkinci bölümün başında icap-icaba davet ayırımına işaret ederek, icap kabul edilmeyen, dolayısıyla bağlayıcı olma ihtimali söz konusu olmayan beyânları gösterdik. Sonra icabın bağlayıcılığı meselesini, sırasıyla akdin hazırlar veya gaipler arasında olması ve kabul için süre tayin edilmesi açılarından ele aldık. Fıkıh mezheplerinin, icabın bağlayıcılığı açısından normalde kabul ettiklerinin aksine farklı hüküm benimsedikleri akitleri de ayrı bir başlık altında ele aldık. Daha sonra Şafii ve Hanbeli Mezheplerinin benimsedikleri meclis muhayyerliği konusuna değindik. Meclis muhayyerliğinin konumuzla ilgisini göstermesi bakımından başlığı, "mucibin akdin kuruluş anından akit meclisinin bitimine kadar bağlı olmaması" şeklinde atmayı tercih ettik. Son olarak icabı sona erdiren durumlar hakkında, icabı bağlayıcı gören ve görmeyenlerin benimsedikleri hükümleri ele aldık.Konuları ele alırken fıkıh mezheplerinin görüşlerini açıkladıktan sonra önce Mecelle'nin varsa konuyla ilgili maddesini zikredip, daha sonra Türk Hukukundaki durumu Borçlar Kanunumuzun ilgili maddesi çerçevesinde vermeye çalıştık. Ancak Mecelle'nin temas etmediği veya klasik dönem fıkıh mezhepleri tarafından ele alındığı halde günümüz hukukçuları tarafından ele alınmayan konularda Mecelle veya Türk Hukuku başlıklarını kullanmadık. Yine bir konuda iki veya üç mezhep aşağı yukarı aynı hükmü benimsemişse bu mezhepleri, tekrardan kaçınmak için aynı başlık altında ele aldık.Fıkıh eserlerinde konumuzu araştırırken, bu konuyla doğrudan alakalı herhangi bir başlık olmadığını gördük. Hatta bu konu sadece şurada ele alınmıştır, diyebileceğimiz bir bölüm de bulamadık. Nitekim çalışmamızda bey', icare, nikah, hul', hibe, vasiyet gibi bölümlere müracaat etmek durumunda kaldık. Üstelik bu bölümlerin belirsiz bir kısmında konumuzla ilgili bilgilere ulaşmak ancak mümkün. Bu durumda önümüzde iki seçenek vardı; birincisi klasik dönemde yazılmış birçok füruu fıkıh kitabını ele alıp özellikle bey' bahislerini hızlıca gözden geçirip edinilen bilgiyle yetinmek, ikincisi sadece belli temel kaynakları ele alıp birçok bölümü iyice tetkik edip daha detaylı bilgilere ulaşmak. Biz ikincisini tercih ettik. Eserlerin seçiminde tek bir mezheple bağlı kalmak yerine dört mezhepten de en az bir eseri ele almayı uygun gördük. Zira her mezhebin, konuyla alakalı bazı meselelerde farklı sonuçlara vardığını gördük. Ayrıca bir meseleyi bir mezhebin fakihleri geniş biçimde ele alırken başka bir meseleyi diğer bir mezhebin fakihlerinin geniş biçimde ele aldıklarını gördük. Dört mezhebin sadece bazı temel eserlerini ele alacağımız için belli bir dönemle sınırlı kalmayı uygun gördük. Bu noktadaki tercihimizi konunun en geniş ve detaylı olarak ele alındığı dönemden yana yaptık ki bu dönem Moğol istilasından Mecelleye kadar olan dönemdir. Hatta bu dönemin ikinci yarısı da diyebiliriz. Bu dönemde yazılan eserler arasında tercih yaparken eserin, hem mezhepte tercih edilen görüşlere yer veriyor olmasına, hem de konumuzu yeterince ele alıp almamasına dikkat ettik. Ayrıca konumuza daha çok temas edip daha detaylı tahlillere girmeleri hasebiyle Maliki ve Hanefi mezheplerinden üçer kaynak seçerken Şafii ve Hanbeli mezheplerinden birer kaynak seçtik: İbnü'l-Hümâm (1457), Fethu'l-kadîr ; Hattâb (1547), Mevâhibu'l-celîl ; İbn Nüceym (1562), el-Bahru'r-râik ; Şirbînî (1570), Muğni'l-muhtâc ; Buhûtî (1641), Keşşâfu'l-kına' ; Derdîr (1786), eş-Şerhu'l-kebir ; Desûkî (1815), Hâşiyetü'd-Desûkî ; İbn Âbidîn (1836), er-Raddu'l-muhtâr. Bu eserleri esas almakla birlikte gerektikçe diğer eserlere de başvurduk. Özellikle herhangi bir konuya bir mezhebe ait kaynaklarda rastlayamadığımız zaman, o mezhebe ait diğer temel eserleri de taramayı ihmal etmedik.
- Published
- 2000
46. Tohum Uygulamaları ile Farklı Ekim Zamanlarının Nohut (Cicer arietinum L.)’un Bazı Agronomik Özellikler Üzerine Etkileri
- Author
-
Arif ŞANLI; Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Isparta, Muharrem KAYA; Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Isparta, Arif ŞANLI; Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Isparta, and Muharrem KAYA; Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Isparta
- Abstract
Bu araştırma, 2006 yılında SDÜ Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Çalışmada üç nohut çeşidinde (Gökçe, Akçin 91 ve İspanyol nohut populasyonu) farklı ekim zamanları (31 Mart, 16 Nisan ve 02 Mayıs, 2006) ve tohum uygulamalarının (kontrol, saf su, 100 ppm,, 200 ppm, 300 ppm, 400 ppm GA3) bazı agronomik özellikler ile bitkinin verimi üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yapılan varyans analizi sonuçlarına göre, çeşitler, ekim zamanları ve tohum uygulamaları arasında önemli farklılıklar belirlenmiştir. Denemede, çıkış süresi 10.3-19.6 gün, çıkış oranı % 59.9-76.6, bitki boyu 33.2-53.3 cm, ilk bakla yüksekliği 15.0-38.7 cm, tek bitki ağırlığı 10.9-28.1 g ve bitki tane verimi 5.1-13.6 g arasında değişen değerlerde bulunmuştur. Sonuç olarak, tohuma GA3 ve saf su uygulamalarının kontrol uygulamasına göre bitki verimini önemli ölçüde arttırdığı belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Cicer arietinum L., GA3, nohut, tohum uygulaması, verim
- Published
- 2009
47. FIKIH TARİHİ BAĞLAMINDA OSMANLI TECRÜBESİNİ DOĞRU ANLAMAK.
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Abstract
Some mistakes are seen in the studies regarding Ottoman legal history. In this work, we discussed some issues that we see as reasons for these mistakes such as omission of tradition of al-'ilm(science), ignorance of the distinction of absolute legal reasoning-madhhabilegal reasoning, counting literature of Hanafi fiqh as uniform, degradation of fiqh into law, ignorance of the positive law, lack of studies on Ottoman ilmiyyah (the religious scholars class) system, absence of knowledge of historical background, the discourse of fanaticism of madhhab (school of law), ideological periodization and the rhetoric of decline. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2016
- Full Text
- View/download PDF
48. Kur'an'a göre taklid kavramı
- Author
-
Kaya, Süleyman, Ulutürk, Veli, and Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı
- Subjects
Religion ,Din ,Islam ,Imitate - Abstract
Bu çalışma, Kur'ân'ın Taklid'e bakışını ortaya koyar. Âyetleri anlam bütünlüğü içersinde değerlendirerek, o âyetlerde taklid ifade eden kelimeleri tesbit etmeye çalışır. Kur'ân'da anlatılan geçmiş ümmetlerle ilgili kıssalardan taklid olarak değerlendirilebilecekleri ele alır. Peygamberimiz dönemindeki toplumun körü körüne taklidini inanç, ibâdet ve gelenekler açısından değerlendirir. Kur'ân'ın bahsettiği bu körü körüne taklide sebep olan etkenleri yine Kur'ân'dan hareketle tesbit eder. Kur'ân'ın, taklid içerisinde olan bir topluma yaklaşımını ortaya koyar. Kur'ân'ın taklide bu yaklaşımıyla beraber, tasvib ettiği bir taklidin de varlığından söz eder. Bu iki taklidi birbirinden net bir şekilde ayırır ve aralarındaki farkı vurgular. Ele alınan bu taklid anlayışı içerisinde günümüz toplumunun bir değerlendirmesini yapar. Toplumumuzun da körü körüne bir taklid süreci geçirdiği sonucuna varır. vı This study examines the look of KORAN to imitation. İt gives a short knowledge about imitation. İt determines the words which this meaning is imposed. İt mentions the periods of imitations of previous religious communities and our prophet which critically told in KORAN. İt also explains the reasons of this imitation and mentions the manner of KORAN against the imitator community. İt puts down the difference between the accepted and unaccepted imitation by the KORAN. İt mentions the subjects in which imitation is admissible. At last it examines the imitation attidude of our society in the frame of the aspect of KORAN. vn 85
- Published
- 1996
49. HAREM BÖLGESİNE GİRİŞİN YASAKLANMASI MESELESİ.
- Author
-
KAYA, Süleyman
- Abstract
Copyright of Abant İzzet Baysal Üniversitesi Journal of Social Sciences / Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi is the property of Journal of Abant Social Sciences and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This abstract may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full abstract. (Copyright applies to all Abstracts.)
- Published
- 2015
50. VEKALET AKDİNE DAİR BİR TARTIŞMA BAĞLAMINDA OSMANLI DÖNEMİNDE FETVANIN MÜFTÂ-BİH HALE GELİŞ SÜRECİ.
- Author
-
Kaya, Süleyman
- Abstract
There are different fatwas about confirmating the assurance of the person who is agent to receive the credit when he/she declares that he/she received and gave it to the client, and the successors of the client deny. On one side there are scholars at the XVIII. century they agree with Sheikh al-Islam Çatalcalı Ali Efendi who had given positive fatwa on this subject; on the other side some scholars agree with Yenişehirli Abdullah Efendi who had given negative fatwa. In the late of XVIII. Century the risala had been written by Şânîzâde and the Sharh on it had been written by Mehmed Atâullah Efendi put the last point on this subject. In this article before of all we discoursed on fatwas of Çatalcalı Ali Efendi andYenişehirli Abdullah Efendi and the nukul and than opinions of Şanizade and Ataullah Efendi in their risalas. Than we discoursed the reflections of both of fatwas to other fatwa collection literature. Thus, we tried to establish a process of one and a half centuries on the advent of a fatwa becoming müfta-bih. [ABSTRACT FROM AUTHOR]
- Published
- 2012
Catalog
Discovery Service for Jio Institute Digital Library
For full access to our library's resources, please sign in.